ÜLKEMİZDE! İZ İİ Şarköyün acıklı hali Ne hekim var, ne eczacı; ne yiyecek var, nede oturacak ve yatacak yer! ” e e ilk okullar öğleden sonra Şarköy, (Hususi) — Bir gece evvel işlenilen suçtan ötürü Mü - refte doktoru fla Şarköye çağırıldı, ben de ona katılarak bir | sandalla iki saatte buraya geldim. | ML yl dir. Eski kaymakam vi yerine genç bir kaymakam getirilmiştir. Memurlar arasmda bi Be gla de - Zişiklik yapılmış, hususi mı be memuriyle bir tahsildara işten l çektirilerek mahkemeye sevko- lunmuşlar, Nüfus memuriyle tapu memu - Yuna o ve malmüdüriyle Mürefte yn müdürüne işten el çektiril- nüfus kâtibi başka yere nak - ği mer Ma is - lkik içek Hödirti Si rilerek ere Mr ler, belediye kâtibi de işinden çı - karılı z HAYAT ve GEÇİNMEK a yaşayış pek basittir; yiyecek bir sey bulunmaz. ğa sonra kasabanın memur ve mü - ği buranın müşterisidir - gi müptelâ olanlar burada kafaları tuttuk! ve <eplerinin son” ra evlerine (gi leşleri ölme zahmetsiz ve külfetsiz (o herkesin cebindeki paraları çeker. ALI ŞVERİŞ Mevsim dolayısiyle Şu aylarda ii verişte bir d durgunluk var: hi 1 ir | parça zayif li li sermayedar o işlerini bırakmağa mecbur kalmışlar, birkaç tanesi de fena vaziyetlere düşmüşler - HİMMET LÂZIM! Bir vatan köşesinin * bu İM kalması pek acıklıdır. Yurdum baştan başa ayine atlısı iler. leyişi içinde iken Sarköyün eski halinde KE doğru değil » dir; yeni kaymakamm, kazasını canlandıracak a çalışmala - rını umutla agıp lm Cantürk azdır; aşçı , mekler ağıza konur esi değil | - “dir! Her şey pahalıdır. uzu, koyun eti bulmak güç - tür. Bulunsa da pek yağsız ve za - Orman yangını Muğla, 7 (A.A.) — Sandıraz dağının Bozca köyünün Oluk yay. hee ormanlarda yangın. e e | tuza, #kmek 7 bubuçuk — 9 ku - ruşadır, Tereyağı mi ei da acıdır. Burada kullan: yağlarıdır. rm iğ ve giri ta insafsızlık çoktur. Eelektrik ve içilecek su yoktur. Parası olanlar Tepeköyünden getirilen sudan i - çerler. Kasabada ne doktor vardır, ne 'de eczahane!.. Yalnız belediyenin Burada üç kıraathane vardır. Buml *vle: d il a. pi Otel olarak ahırdan bozma i oda vardır. Karyolaların üzer- iler tahtalar dizilmiş, üzerleri" ne de birer mma bir yatak konulmuş - is tahtaları testere e gibidir. Ona göre vücudü rup yatmak mecburiyeti eh urada İokantaya benzer am - bar gibi bir yer vardır. Akşamdan çi tedbirler alınmıştır. * Muğla köylerinde — Muğla, 7 (A.A.) — 934 yılında İlbayın köycülük programına göre, yapı - lan işler şunlardır: Sekiz köye te lefon çekildi. Üç köyde pazar ye- ri, 13 köyde çaprazlama yol, 17 köyde köy alanları (o ve yine 17 köyde mektep, 19 köyde çamaşır- lık, 67 köyde de köy odası yapıl- ştr. * Şebinkarahisarda ihracat — , Karahisar, 7 (A.A.) — Mart. nisan ayları içinde yabancı mem- lek: #h âSsn 1. i kilo Ağa iç ği * İki bi uzağı — Gemlikte Mehmedin ineği iki başlı bir bu- ğurmuştu; buzağı biraz ölmüştür. zonda ziraat enstitüsü — Trabzon şehrinde, bir ziraat ens- titüsü kurul: ır, Ziraat müte - B. Gassen tetkikat için Trabzona gitmiştir . Adanada Sıcaktan oturulamıyor: paydos ediliyer ana, (Hususi) — Bir haf - tadır bunaltıcı ve boğucu sıcak - VE En sldertele d di ki Hararet derecesi 36 — 38 arasın- da dolaşıyor. Halk kendini serinletecek bir yer arıyor. Ağaç d ara akın akın gidenler beş, bir gün evvel bağlara göç başlam ME bağlara çıkmıyan, sdlenni bağ kalmadı. Gece- leri bile hararet derecesi 20 — 2 ten aşağı düşmiyor. sarfiyatı Oda artmıştır. Mezbahadaki imalâthanede yapı - lan buz derhal (tükenmektedir. Buz fiyatının o iki kuruş olması en fakir bir aileyi bile bir kilo buz pi bei diyor. ti yerinde olanlar buz do! üçe yapımları. Yemek- lerin ertesi gün ası ve yen - mesi Halik çünkü sıcaktan ekşiyerek kokuyor. ik okullar (o sabahın erken saatinde derse başlıyorlar. Öğle - den sonra derse devam edilemi - 5 o Gi tedrisat erimi rn de öğleden sonra tedrii Daha ez AR Nİ - da iken hararet derecesi 25 — 30 gittiği takdirde yaylacılar şehir - de tamamen ayrı! mılacak lardır. yışı, derslere devam olunuşudur. ULUSAL Ordu Harp Akademisi film merkezi lâboratuvar grup âmiri Abdullah, film merkezi müdürü İsfendiyar, memurlardan Cemal, İstanbuldan şehrimize gelmişler - dir. Bu heyet, Milli Mücadeledeki kahramanlık sahnelerini filme a - lacaktır. Halkevi ve resmi teşek - küller bu heyete icap eden bütün yardımı göstereceklerdir. ME Büyük Türk kahramanı Mete hakkında yazılan piyes Halkevi İzmirde bir keşif Müze müdürü Salâhaddin Kantara gasıoğlu bu işi nasıl başarmış? Izmir müzesi Gel Ağz Salâ - haddin Kantarağasıoğlu İzmirin nn yazıılarndandır. Çok - tandır mıştır. Tarihçilerin, eski izerler uzmanlarının (Artık İzmirde keş- fedilmedik şey kalmamıştır.) deme- lerine karşı, İzmirin göbeğinde es- ki İzmirin dört ağora (pazar ye- Cc Tı gösteriyordu. Anadolunun tarih ve arkeolo - jisi üzerine Ege havzasında bir tetkik yazıp bastıran Bay Avni Candar eski Anadolu yerlilerinin ve Lidyalıların Balaskların eki üzerindeki bu etüdünde, (İzmir ağorası) başlıklı bir yazı ile bu satırlardan n €- amak, dileğimiz ği köye seziki a çay du an (Ağora) nın büsbütü: bk di çıkarılarak İzmiri sari yeni bir varlık haline getirildiğini görmektir. Bakmız, Bay Salâhaddin Kan- an bu keşfini nasıl yapmış? erdiği “ muvaffkıyetle- da göstererek zetedil ikte 1 bir müzeci merhum Necatiye bir rahmet vesile - si de ln ur. Bay Salâhattin çocukluğunda bu m bitişiği ndel e mektepte o - ei kaç - 5, duvardan atlamış, çi UL SI - Cağ bir kara delik lie irki Ti sından birinin kapağını açıp ki hay , hafriy ii akk ve buraya indiği için de ( Talasınd8f güzelce bir sopa yemiş. Sonra bu me” zarlık hakkı ri iz bundan © hayli şey duym! Burada side hir kılıçla hazin bekliyen Arap ve yanında beya; zan... O, bu Arabı mmm vini im ai r heykeli az kazanın df mermer bir Tahit Mal İhtimal ni düşünmüş, bu 5 endisindi günden güne büyümü; 1 mezarlığın uzun in milddettenie ük ve gayri müstamel oluş! gi 'tmii lardan da mütemadi tahkikat yapmıştır. OB esrarkeşle' vaziyetin bu şekli aldığını görüneti “Biz senin müze müdürü olduğu” beyik, epeyce oynatırdık..., debi$ lerdir. ef e buradi fakat maalesti her şeyde önüm ii e çıkan para mes€ lesi bu işin de süratle ve normal ş€" kilde devamına engel ir or. afriyatm n dakârlıklar!# e ne ge sapığın srliyemen Tee icabım mani olur. Mahkel muallime Tarsusta orta eme ini muallimi bayan Naciye e 2 el davası açılmıştır. Bayan Naciyf mahkeme salonunda bir davsf Timer ayak a; v oturmuş ,başkâtip Kendisi ihtarda bulunarak ayağını. indir” Kıpçak'ın kendisine h8 lek ettiğini iddia etmektedir. Muallime, mahkemede ayak * li üstü üne atıp oturmanın sayf" zlık aslâ temsil komitesi tarafından hazir- lanmıştır, Bütün dekorlar, büyük bir dikkat ve itina ile hazırlan - mıştır. Piyesin çok mükemmel bir su- rette temsil edilmesi için çalışıl - dığı gibi dekor, sahne ve elbiseler için epey para harcanmıştır. Piyesin asri sinema VE ek oynanmasına karar verilmiştir. Şimdiden yemi alanlar vardır, # » > karşı hürmetsizlik etmi istemediğini söylemiş, böyle oldi | ğu halde başkâtibin kendi “terbiyeli otur!,, dediğini, b lerile terbiyesiz demek isi e hakaret ettiğini iddia etmiştir. # sebeple muallime de başkâtip # leyhine bir hakaret davası niyetindedir. Bayan Naciye, £ ön yi Muhameke, gi dinlenil”” si için kalmr: e. m İ KURUN'un edebi tefrikası: 50 Bala hçeden çıktık. o Biraz önce beni getiren nebi şoförü uzak- tan görmüştü.. İ ettim.. Madamlar bindiler.. Ben şoförün yanma oturmak istiyordum. Ad- nan bırakmadı: — Bilmezsin vardır ki! m rim, beni bu keyfimdi otomobile öyle Rica ede- Böyle meraklılar olduğunu bi - lirim.. Şoförün yanmda oturmak » tan çok zevk alırlar.. Fakat onla- en mahrum | mı ER ŞİM Bürhan Cahid ——İ rı ben davet ettiğim için bu yer ba- na düşerdi.. Adnan okadar israr etti ki... Şimdi iki kadının ortasında Hi- sarım bozuk kaldırımlarından sal- lana sallana gidiyoruz... İrma Türkçe anlatıyor: — Marya daha Türkçe öğrene- edi.. Bebekte hep Almanlarla lar.. — Fran da bilmiyor mu?.. — —g halde bize tercümanlık e- deceksin rma, sağımda oturuyordu. Ko - umu dürttü: — Nasıl, bagi gitti galiba.. gil. sağ elini çantasının ve sol kolunun altından geçirdi ve öyle bir sıktı ki haykırmamak için kendimi zor tuttum. — Kocasi Minkulinisi 5 in 7 başka yoktu, motörün gürültüsü lâkırdı- mızı önümüzdekilere işittirmiyor- du. İrmaya yavaşça dedim ki: — Kıskanç ( olmıyan koca var mıdır. Zaten bu kıskançiık olmasa gizli sevgilerin zevki kalmaz. Sol tarafımla konuşamadığım için ayıp oluyor. (Ne yazıkki al- manca bilmiyorum. Ara sıra genç Alman kadını İrmaya bir şeyler söylüyor. Onların rahat oi ea ları için daha öne iğiliyo! rtalık adam akıllı ei ki TED geldik. Otel ışıklar içinde, cazbant var. Balkon kalabalık. Kadmlar bu gezintiden memnunlar. Yemekten önce balkonda birer vermut içmek fena değildi. Trab- ya koyu sandal dolu. Bir iki dans yaptık. “Marya, O kıvrak, gergin vücutlu bir kadın. Güzel dansedi- yor. Bu kadın da öteki arkadaşla- rı gibi şöyle böyle, çok iyi biz al aie kızıma mutlak bir ecne- bi dil ve biraz piyano öğretir, Bi- zim gençlerin Yolaran takıp 8” trdikleri ecnebi kadınlarmda böl” le şeyler aramayın. Ne ise beni neme gerek. Alanlar, getireni! İ mesut olduktan sonra! n iyisi benim almancamı yy” vetlendirmem lâzım. İrma ile ye nız kaldığımız zamanlar ler öğreniyorum, Fakat ö öğremili lerim herhangi bir teklifli alez la konuşmağa yaramıyacak gari şeyler... Yemekte bir çok bira içtik: Bu akşam kendimi va a dar içmek istiyorum. neşem zaten keyifli 2 » mil lerimi de coşturdu. ef ün salona keyif veren bir oldu, ç (Devamı van) l akil