Di Eşki € askeri id ji İİ ğ Yer im en münasip m A Mike ş hiç irtibatı olmamak üze- Ya öğ karakolları tertip edildi, kia Söre otuzar, kırkar kişilik müfreze Idu. konu mani askeri tedbirler eşkıya” da serbestçe gezme- sık Va mâni oldu, eşkıya kılan srezinin £ ta- kalmamıştı. Y eli, ra im köylerine dağıl - İzi (lar, ş ale miyordu, fakat ben sıkardıkları yoktu, bununla T sükün ve asayiş tamamen Bi > imdi askeri ted - ordu. ni e terye, Karafer - ta p “Onya kazalarnda li : Serfiçe taraflarına ge - va Sahur bir çetenin reisi Ta - tün y?a Taşo denilen şahıs bü- “ld, nlarr iyice bilirdi, bunu Miyiğnek i için yp şiddetli Ya, dl t istenilen neticeyi vermi- eği * Fakat oda rm şid - Mak aç 8n ürkmüş, eşkıyalığı bırak- Mr ai kanli Bir gün bni “Yanm ev m ma- a iy * ormanlar içinde g; e ve lmebesim ve e$- har e hükümete sada - ni aş e dair söz bi, İlkam, etgâh tayin etmek ve ak şartile isti- a Karafeyede Me teslim oldu. Bu Taşo - Vi iy veçhile istifade m ia isi polis mesleği askeri /bir Ma Balkaş b Kalsa Olim - day kanl & la; Kr sait yerlerden bir Mü Üy emi Çetelerin takip den nasıl veye - : Askeri Mann du, Damara ormanlar Vize ğine yirkeiri malı izünden. oluyordu. n Mazi ttr. Çetelerin kılavuz- in Stile askeri hareketler - erdar olduklamı, eği takib ile değil tedbir ile bileceğini, yahud şaka - ağa Mba birakıla - Ni açıkça söyledi. Ne in bir çetenin bir yer- hi * Yahud bir adam Yedi Başlı Ejderha Balkanlar ve Balkanlı Milletler Hatıralar MEME 7 may Ahmed Tevfik Iya nasıl saklanıyor?) aranacak şartlar Meşhur çete reisi Taşo, polis olduk- tan sonra neler anlattı? hm imi kl k ntyenler eşkıya ile temaslarını n için takibata taraftar olmu- yor. saya «Çünkü takibat devam ettik: e eşkiya gizli yerlerde bulunuyor, vasıta göstermekten çekiniyordu. Nihayet esirini itlâf eder veyahud kendisile uzlaşarak olduğu halde bir geçid yerinde bı- rakırdı. O şahıs da eşkıya eline üştükten sonra gözleri bağlanıp gece gündüz dağlar gezdirildiğini eşkıyadan kimseyi tanımadığını, her nasılsa eşkıyanın yanından tenhalaştığını hissederek gözlerin- deki bağı açıp kaçtığını anlatır, takib ve hükümet memurlarını al- datırdı. Onun için bu da bir zaru- ret idi, eşkıya böyle köylerden çiftliklerden Me adamları iki maksatla esir ederdi. 1 — Para almak. 2 — Silâh, cephane, yiyecek te- min etmek. Eşkıya eline düşen kimse köy- de kırda iş sahibi olduğu halde eş- ya para vermek, cephane ver- mek, arasıra ekmek ve katık yaj tı endi vasıtalarile göndermek ve ne isterlerse haber Zr rında tedarik edip vermek suretile yataklık etmeğe mecbur'idi.. Bu suretle tedarik: edilen yataklar em çok yardım eder, ve bun- se bilemezdi, bu arada eş- Eri yüzünden servet edinenler de olurdu i Mehmed Şefik Paşa vakası Osmanlı tarihinde meşhur Tek- Furlardan iken Osmanlılara tâbi olarak Bey sülâlssinden olup müs- tesna eyraftan Avrenos Bey ev- kafı mütevellisi Mehmed Şefik Paşa Selâniğin en yüksek hane - danındandı ve şahsi itibarından başka mütevellilik key a âdeta bir prens sayılırdı. Varı ovası tamamen tevliyet arazisin - den sayılırdı. Şefik Paşa oralarda tasarruf ve itibar hususlarında hü- kümetin imtiyazını haizdi. Şefik Paşanın birçok şahsi em- lâk ve araz'si ve Vardar ovasında “Kida” isminde büyük bir çiftliği de vardı, çiftlik yarıcılarınm hep- si Rum idi; çiftlikte bir subaşı > birkaç bekçiden - 1aade müslüm yek gibiydi. Bu zat 1300 senesi 0 sad mevsiminde bir uşağile bera- ber, kendi çiftliğine gider, hizmet- lere a eder, ve eleri am - barla tırmağa başlar, bu sra- da sike Ra e buradan ç genç Rum zatei çetecilik ti almış olduldari Bu çete Mehmed Şefik eğ uşağı ile be- e sop kaldırır. dise hükü ela haber almır, Babslliye, saraya akseder. Mem - ansızm çiftliği basar, leketin altı yüz senelik bir hâne - danı, âdeta bir prens olan Meh - med Şefik Paşanın böyle dağa ğa kaldırılan ası hükümetin şeref ve haysiyetine dokunur, sağ olarak Tavuk bakımında vuklar eşinen (o kanatlı hay - la Onun için (o her tavuk melidir, Yereli Ml en YA toprak, k balçıklı toprak eşinmeğe mâni o- lur,. Toprak kumlu olursa tavuk - lar kum ie yaparlar ve arındaki pireleri te- izlerler. de ie arada si- i yutmağa Ee a pane side ile midesindeki gıdayı daha kolay - parçalamağa muvaffak olur. Çimento döşeli olan yer tavukla - rın hiç işine yarayamaz. Tavuklarm inkişafı için geniş bir yer lâzımdır. her Otavuk için en az iki metre mürabbaı yer hesab edilmelidir. Bu yer güneşe ğm da pi Ti esi üç şartı haiz ol - raalıdır: Hagi cereyanma tâbi ol- amal, mümkün olduğu kadar sıcak olmal, kuru bir halde bu - lanmalıdır. Kümes kârgir olması daha iyidir. Ahşab duvar iki katlı olmalıdır. Duvarm dışı ve dam kartonla dir. Kümesin cenuba veya cenu - bu şarkiye nazır büyücek bir pen- P- | ceresi bulunmalıdır. İç duvarlar senede bir kaç defa kireçle bada- na edilmelidir. Kirece:bir.miktar -şap ilâvesi daha tesirli olur.. Tavukların tü - ie yerden elli santim yük - kte olmalıdır. Tünekler Odört ea fakat köşeleri yuvarlatılmış olmalıdır. e Tünekler arasmdaki mesafe kırk santim olmalıdır. Her tavuk i için 15 - 20 santim yer hesab man ve saire gibi tucu maddeler haftada iki defa kazıl - malı ve biraz da yenisi ilâve edil - melidir. Tavuk gübresini yere düşürmemek için tüneklerin altı- na birer tahta germek muvafık e©- lur. Tüneklerin sıcak ve sodalı su ile yıkanması icab sai Kışın ve m günlerde ( tavuklarm m dahilinde bir tmak ta der ve iyi olur.. Folluk olarak kul - lanan kaplar arasında en ziyade her tarafı kırk (o santim boyunda olan folluk sepetlerinin (o çok işe yaradığı görülmüştür. sepet - ler dipsizdir.. Follukların kümes duvarlarma ve yarı (okaranlıkbir halde dizilmesi lâzımdır. “Gelecek sütunumuzda tavuk yemleri ve tavuk hastalıkları.. yakalnması için emirler verilir, Se- lânik, Manastır e ve Serfiçe müstakil mutasarrıflığına bildirirler. Mm Selinik- ten, Serfiçeden belki on beş ta - bur asker Si gelir. Bütün Balkanlarda tarama ameliyatma başlanır; fakat ne mümkün? Me; danda ne eskıva'lan eser var. ne de Mehmed Şe adan haber? var ) $ — KURUN 21 İkincikânun 1935 memma KURUN'un Edebi Tefrikası: 74 Mehmedin Karısı Yazan: Selâmi i İzzet Kayacan Nermin gözlerini açınca Ekrem güldü.. Daha doğrusu sırrttr.. Kir- li, küflü, paslr | dişleri meydana çıktı: — Günaydın Nermin... — Siz misiniz .. Dün ge- lip gittiğinizi söylediler... Hayır gitmedim. G dal 7? — Otelde kaldım.. Orada arka- zel adamdı... Fakat son günlerde herkese kafa tutuyor, Karısına gelince.... Onun ne bidullei hep biliyoruz. Şimdilik onlarla be- raber Tevfik var... Tevfik şairdir. Uzun boylu, yağız bir genc.. Ta- Bir MUSTMZ?, Ekremin kötü gevezelikleri Nermini hiç alâkadar etmiyordu.. arım kulakla dinliyordu: — Tanımam, dedi... — İsabet, tanımacığınıza mem- nun oldum.. oBirdebizim Basri oturur. iz resimleri ” İşin tuhafr parada OKU. Nasıl?. Bunu "Allah bilir. Deniz ve gemi resmi a sana't mıdır ya... Meselâ Daniş... Nermin sözü kesti: — Dikkat ediniz Ekrem, gene en iyi dostumun aleyhinde buluna- örtülmeli - | caksımız — Ha, >. ya.. Sizin Danişt... dostum diyorsunuz, i size masal okuyor.. Asrl dost kim- dir bilir misiniz?. Doğruyu söyli - yendir.. — Daniş çok samimi, çok doğru sözl Siz de Nerm im gözlerini dört açmış ibtiyar dedikoducuya bakıyordu.. — Salimle veri musunuz? arşısında şa- şaladı.. Böyle bir sorguya maruz aklına gelmemişti.. Ke - keledi: — Evet..... Evleneceğiz.. pe de buna tahammül ede - ceğim öyle mi?, Yok... İşte bu ol- maz.. Olacak şey değil bu! Birdenbire omuzunu iki kuvvet- li kol tuttu. Ekrem döndü: Bırak!.. Bu gelen Danişti.. Nermine: — Bizi biraz yalnız bırakır mr- sınız? Dedi... Nermin, dostunun sözünü dinle- di. Köşke girdi. Ekrem de uzaklaşmak istedi... Fakat Daniş yolunu kesti.. Daniş homurdandı — Burada nereye ayak bassam ıma sen mi çıkacaksın ?. Ekrem açık cevab verdi: — Aldatılan bu krzadoğruyu söyliyecektim. Kam söylediklerin el - vermedi mi?, Bazan söylenmesi lâzım ar olduğu gibi, öldü - ren, ley hakikatler de var- dır. Her şeydoğru a < Bunu bilmiyor musun? — Bu senin mânasiz anla > — Mânasız değil,. Bereket ver- sin tam zamanında yetiştim.. Yok- sü...» Yumruğunu sıktı. Ekrem göğsünü kabarttı — Nihayet sabredemiyeceğim.. — elinden gel a mii koy « ma... Arkasını döndü.. Köşke girdi .. Fakat biraz sonra çıktı.. Ekremin kolunu tuttu — Haydi buradan uzaklaşalım.. Çamlığa gidelim.. Kozumuzu ora- da paylaşalım Ekrem sarardı.. — Haydi haydi.. Ben kabadayı değilim... (Böyle şakalardan da hoşlanmam.. o Şimdi haykıraca « ğım... — Ağzımı açma, sesini çıkarma yoksa seni boğarım.. — Haydi bakalım. Uslu akıllı adam gibi buradan git.. Şapkanı da giy.. Şapkasmı aldı. Başma koydu: iz — İki samimi (oarkadaş gibi, yea seninle iskeleye kadar ine- EA Danişin kolundan çık « mak istedi.. Daniş bırakmadı.. Sa» atine baktı — Yirmi dakika sonra bir va - pur var... Senin biletini de alırım.. Daha bir diyeceğin yok ya.. — Var... — Sus ve yürü... Bu smada köşkün (kapısından Salim göründü: — Daniş, diye seslendi, sana ihtiyacım vardı... — Biliyorum. Biraz sonra gele- ceğim.. Ekremi iskeleye kadar .ge- çireceğim.. Haydi Ekrem, ayağını çabuk tut... Ekremin kolunu sıkı sıkı yakala- mıştı. Sürükler gibi çekip götürü - yordu. Geyik ekalarmdan buka Kaldı üşünceye dır, ki affedilmez, temizlenmez . Onu kurtardıktan © sonra ölmem lâzım gelecek. lüme razı” yım.,, Uykusuzluktan (o sararan yüzü gülüyordu. Evet, kendini öldürmeğe karar vermişti. e bir adım attı, sonra ardi “Hayır, bayır. Buna şimdi hakkım yok... Eğer bugün kendimi öldürürsem Memed şüphelenir... Onun şüphelenmemesi elzem.. O bilmemelidir... ,, ( Arkası var ) een Zap gece sess Nöbetçi eczaneler Samatyada: Ru 3 Vi- i, Şehzadebaşinda: e Şehremininde Nazım, ümrü te: Suad, Aksarayda: Pertev, Emi - ü Haydar, Divan - de: Şark merkez, Kasmpaşada: m Hasköyde: Halk eczanele | İsmek nakamakalnmaği PP Ye hi ARR a k e kl şe RO