25 Kânunusani HAKİMİYETİ MMLLİYE NA üşahede - Mütalea İSTANBUL YANGINLARI. Gene sengmemdar bir yangın ol- muş. iki koca nm yanmış, İt- faiye gelmiş ama terkos musluğunda su yokmuş, fenni tetkikat yapılacak- u İstanbul ne tükenmez bir mah- Tukat deposuymuş! Hâlâ yanacak yı- kılacak sermayesi var. Ben kendi hesabıma senelerimi saydım, kırk beş-sene evel İstanbul'- da yangın şu formüle tabidi: Yangm çıktı, şurası burası yandı, her taraf- tan tulumbacılar rm fakat terkos muslukları kupkuru olduğu için sön- düremedi, heyeti Sebra tetkik edi- yor, itfaiye kumandanı saadetlü Kont Ziçini Paşa Hazretleri mufas- sal, mükemmel bir rapor hazırla- makta... (dır) demeden bir yo daha çıkardı. Kırk sene onra gene bu emen evel gene bu, yirmi sen otuz ene evel oldu gene terkos. Ziçini Pş. raporunu bi eden öldü, fakat Terkos'la formül hâlâ canlı! Bir feryat, ister Mamut, ister fil Giğerinden çıksın, kırk beş sene de- edemez, hattâ gramofon plâkla- Talan bile... Ma yı Ka düş- mandan temizliyen yeni devirden Terkos'u da şirketten temizlemesini dileriz. Ankara'nın üç beş senelik itfaiye- su susuz zamanlarda bile en esek ie gına âzami 4 dakikada bulur, İtanbul itfaiyesi ayni sürat ve gayretle yetişir fakat su Aradaki fark yanan hanımanla- yz ve er olan milli servetlerin ai ilir. Ve bütün sebep vi rel ai kelimede birleşir: Ter. kos kumpanyası... Bu iki kelimeyi eşek İstan- bul'da yangını hazfetmi ardaşım, biz de bir kumbara düm da bu fakirlikten kurtulalım. Çark kaşlı Hasan seni kolluyor, Fatmam. tuzaklara hopla hey Fatmam! Kökülü e iz hey Fatmam* Baktın da bu Sk zilürmecn. Hi; Gözlerin gönlümü yakıyor Fatmam, Hâlini sormadın yanık Mehmedin Çünkü dü 1 bak Fatmam Basma tuzaklara hopla hey Fatmam! Kâkülü biryana topla hey Fatmam! dozlu A. Polat AFYONDA FECİ BİR KAZA. Afyon ai yazılıyor: en urada yedi sekiz kişilik bir ailenin ie neticelenen fe- duğunu kısaca bildirmiştim, bugün yeti acıklı İstasi: caddesinde biribirine bitişik üç evli e re bir bina var- dır. bu len birinde bir zat ika- met etmekteydi. Bu zat bulunduğu işte terfi et- ziyafet tertip eder. Hazırlığa başlar. Mirafirler henüz gelmeden evin al raja ine! nerçakmağına benzin in dökülür elleri de buz ça nca , can merci yanan çakmağı yere atar, yerdeki ben- zinler de parlar. Kaza o kadar a- ni olur ki garajdaki bütün benzinler yağlar tutuşur evi birdenbire alev- | ler, dumanlar kaplar, evin pençere- leri demir parmaklıklı olduğu evdekiler atlayıp kurtulamazlar, can havli ile çoluk çocuk biribirine sarı- hrlar ve hepsi iki üç dakika zarfında ez emip kül ei benzin kap- lar çok ke- sif ve şiddetli ölünüz için imdat ka- bil Di Zi ören ve istemi; rel > sebep olan nl mp re- isi de için içerdekileri - kürtarmı gilgım Bir halde kendisini evlerin içine atar ve o da bir evin tam fi olarak alevler arasında yanarak ve- fat eder. Bu feci hâdise bütün Afyon şeh — Madamki Kadın sarruf ta valtacedne 4 ilk iş nie üzere bir ko. | operatif teşkil ediniz. si arasız aile, : 1 dm ensiz gemiye benzer. Kumbara ve Aile. Kumbara, bir aileiçin refah ve saadet sigortasıdır. Aile serveti sami dan başlar. Çocuk ailenin hayatıdır, kumba- rada çocuğun hayatı Kumbara, 2 is küçük ban- kadır. » ği “» — Grit serveti, servet re! hu, ei nü- fusun çoğalmasını. li eder. “3 BR ei il dır. » “. Amerika'yı Amerika eden tasar- Tuftur. Servetin tılsımı tasarruf, tasarru- fun ilk tohumu kumbaradır. Aile içinde kumbarasız çocuk yal- odada pençereden sarkan çocuk- bir altın nehri a Her silenin bir altm madeni var- dır, eğer bir bee 2 amme a denize açılmış Aile bir olm, direksiyonu kumbara. Bakır, nikel kumbaranın içinde * Kumbaralı — evlatlarını seven 4 oluyorlar. MCOSAHABE. ECNEBİ ŞİRKETLER. İstanbul'da intişar eden refikleri- miz acı acı şikâyete gene başladılar; Ecnebi , şirketler, müesseseler tü memur kulla için a türlü bahaneler icat ediyorlarmı ie Şe eski vE Bi bi mü: elerin b eski kapitü- siyon devrinden arda kalmışlardır, 2 şı güs- terdikleri bu hazımsızlık işte o eski hastalığın arazıdır. Bunda levanten . propagandasının tesiri de az değil- di: Bu mes'ele herhalde halledilecek- izi direktörlerimire isit- ikm bire Baklarımızi ve BAL SUCUĞU Dağlı arnavut İstanbula gelmiş, bir bakkalın önünde duğı — Ne bakıyorsun ri işde asılı yağ li gös- ermi wi Bunlar ne more Onlar — Ver kırk pare Bms emiş, ü suğümi nasıl buldun Arnavut son lokmayı da yutarak demiş ki yp Yağın, va > ia lar ama balını unutmuşlar — Azizim, zengin yl iŞ Böyle- er mü yoktur, fa- iğ olan şirketlerde türk memurlar pek elim vaziyete düşmüşlerdir. Ecnebi şirketlerin bize karşı ay- elerde bulunduklarını mek insafirlik olur. 7 Size bir tekim sepoşler gösterebi- ketler ecnebi âmirlerin âza- mi takdir ve er ka: zandıkla- eği — almalıdır. bir çare vardır: e e olmak i rüf için bir yol vardır: Zenginlik!