9 Eylül 1929 Tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Sayfa 4

9 Eylül 1929 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i HAL Şüpheli bir teskere: Doktor profesörlerine inanacak olursak, der- ler ki “Yaz mevsi: geç yatarsanız apantisit olursunuz da sonra bacağınıza nohut yakısı vur- mak lâzım gelir.,, Amenna | bu fenni hakikata yar itimadımla inanırım. geç yatm; Alaca karanlıkta yattım ve alaca aydınlıkta “müistacel bir teskere var,, diye uyandırdılar. Bu teskere bağ komşusu ve dostum Nazım Beylen gelmişti. (Mühim bir şey için görüşmek üzre bir saat sonra Hamdi çavuşun Dikmen Palasına ) ei ve bilfül tecrübelerime istinat ederek deyebiliri! make. lardan, Sü dairelerinden gelen böyle A “ifadeli ie os hiç ime alâmet deği Bu tmak gafletinde bulundim Geç yattım desem, bu müddei umumilikten ziyade ökimlie biri iş, Yan bastım desem, zaten bütün gece yan yan ün e in İns lara iki paralık kıymet vermeyip tuzlu torik gibi vik aği büscü nede) tılar desi um yok, bütün Me mete geren IN şahidi gösterir” hak ka- ye eyse niçin çağırıyor? Bunun en kısa yolu yaradana sığınıp gitmektir dedim. Dikmen Pala- sı boyladım. İnsanın yüzünde iki ai çizki vardır, dost oluk dizisi ve vazife Çizgi: e bam ferahlık hissettim er domine ee am Süel — Ha ine var? ki bir şey en senelik b 2 aldım, hısim ak- rabamı görmek için çocuklarımla Ankara'nın şi- malnde kısa bir seyahata 25 Dan o çok güzel Seine beraber gidelim ama-a birader, basit bir > için adamı sabah ve elli kaldırır- lar mi en şimdi hareket edeceğiz de ondan. Doğru ali eğri olsün, her karar çabuk zi melidir Ben de iki dakika sonra cebimde iki mendille otobüse atlayıp Nazım Beyin yanına oturdum. Fakat av takımını almağı unutmadım. Bir saat sonra Yabanov: a Bta. postadan eyi temin eden Halil Efendinin f ort otobüsü yo- Ja düzeldi. Bir Liseli, bir Darülfünunlu, bir Edirne Mu- allim mekteplisi, izinli bir asker, Nazım Bey, oğ- lu, kızı kara dilber namıdiğer Müşerref, ben ve benim oğlum Doğan, iki çifte, bir Sera birkaç heybe Akköprüye doğru yol Meclisle Akköprü arasında lim ve hâlâ kimsenin dikkatini celbetmeyen yeni fakat ber- — mm , onun önünden zn ve ççip köprüyü aştık, sağa saptık. Kar: a e daldık B ldak k : deği çiftliğinden başka ağaçlı bir karış yer Fakat bunun mesin olmasında zarar da yok- tur, mademki burası da Ti vi vatanının bir köşe- sidir, mutlaka güzel ve sevimlidir. 5 atanseverliğin özü; azim harabesini de mamur de, bozun uda pa esini rkını da ayni hara Tet ve derece z Koğhisar bi Mi la sinek yatağıdır. Fakat Koçhisarın eski ağılı hiç bir vakit Buyükada'nın yat kulübünden dabi az ”— mez aşa bir vee bri Çankırı'nın ha- vuz ral gi bir vakit baştan başa mamur olan Yeiirin baş Öğlen. daha sevimsiz ola- Kimine edilen toprak ayni topraktır ve dö- ğa dökülü gi yanarak uyku sersemliği X 1 5 Hakimiye': Miliye KSAYIFASI ALACAKLILARIN TÜRKÜSÜ — Ölçülü şakalar — Ortalığı ansızın bir heyecandır aldı. şakakta mürakabeye daldı, Herkes, eli Yenii icra kanunu bize emniyet saldı p E Paramızı Mesin yi e Ne halini ve adını gelinci lk Girisim El Gün Varolsun Seni kanun! e cepte kaldı. Badema eğ ii sıkı davranacağız, Lâf yerine karşılık verene kerimi acağız, Biz faizi d denilen fırıldaklı ocağ mi #4 Artık paracıkları esat ber — Kendi ayağımızla İcra kapılarında postekiyi sermeyiz. Varolsun yeni ka RUN Eskiden zor çekerdi ei verende alanda, Ölçü, terazi yoktu her: atılan yalanı da, Yaşasın kanun! eee cepte kaldı. Artık hiç bir A tıktıramayız dama Her r gün, Bu Kanım: bir. ihtiyat, akıl verdi adama Varolsun veni kanın! naramız cepte kaldı. s ğ Hazin bir mukayese Pek eski bir muharrir arkadaşımbana şunları söyledi: — Amerika'nın asri bir karagöz'ü veya Nas- rattin Hocası vardır. Me Tuvain i imzası ile bü- yük bir asıl adı Clemens'tir. Dünyanm en büyük muhar- riri ve münekkitleri onu basi ve takdirle anar- Jar. Yarım asra yakın bir open ii İngilizce okuyan bütün insanları güldürmüştü! Mark Tuvain bu yazı men el zengi Emer. hayatı çok rah: di şu tafsilata ii muvakkat bir nokta koy! Geçelim kendim: Ben de memleketimde 27 senelik bir rmuharri- rim. Vatamının. Hr m onun kadar yi Ben de 12 ser duğum halkı tatlı tatlı e ve öteki s sene- İki diyarm nüfus yekünlarına nispet edersen be- : : izi re vd 5 lıyor. ” Şimdide gel gelelim mukayeseye: , O basıl leri I beni şu bu doland dan kendi istifade ediyor. £ Onun Stormficld'te ve bir güzel tepenin zir- vesinde e Ez e var, benim Ke Tatil zamanlarını Misler geçirecek şimiz vardır. elik Seyaha icat etmesek Avrupayı seyyar canından seyredeceğ oz çare ve bii eritme dere- a çarliston e ar a e pi ie tek özlüğümüzle lâzımdır. “ rafımızı temaşa a titremesini bilmiyenler milli sıhhatin Mz. tini takdir edemezler Faruk Nafiz en Sö eserini imürmsk ka- Tış karış gezdikten sonra vermiş! Halbuki öteki günün başka bir şairini görü- yoruz ki görgüsüzlük er fışkırıyor ve ten- belli e... SIZI 'smail Habip örmese idi “Nem: leket manzaraları, mi bir İğizi şaheser yara- Yahya — ie Eşref, Reşat Nuri hep bui vee ya Çele benli enn rar Sekespirden ve iii: p Fagore'den Filosof He » Tevfik'in bi a hasret adlı bir son şirini okudum, betb: vi anladım ki vatan hasretinden çektiği g- zap, vatansızlığından dolayı e olduğu ce- zadan dah a ei Mehmedihepii nırız, Mehmet ae dolaştı. Karpalarn a il kızlarını öp Berlin'in parklarını gezdi, Viyana da fildişi iri konteslerin İnieiimek —— lezzet top- ladı, Mehmet Amerika'yı da bilir, orada da para ag imei bakışiyle baktı. di hiç biri doldurama- dı, doyamam Niç Mehmedi: ie köyü isi ki üç adım ae a — ÖY müdür, toprak yığını mı anlıyamazsınız. Mel bir damı e ki camsız pençeresinden i fırtınaların çeşiti girer ve kaprı iti görülür. Doğ mesi sülüklü ve davarı genelidir. Yorgan ve ya- Mehmedin bir de Fatması vardır. Binbir ya- mah şalvarı, yırtık pırtık mintanı ile çarıksız ela gözlü bir Fatma'dır o... Mehmet bu güzel şeylerin hasretini çektiği içindir ki ruhunu ne Avrupa ne Amerika doldu- rTamaz, doyuramaz. e bunun adına vatanseverlik eke ve bu din et çekti- vatanı, çirkin vatanı, ai vatanı ve fakir vata- nı gezmesi görmesi lâzı Arkası var Onun otosu, şoförü, arabası, seyisi, binek at Tarı var, nip a bir şeyim yok. vinde kıymetli eşyanın her çeşidi bas öyle ki, Sayet hırsızlar. Ee SER — pm g gösteren bir liste şöminesinin üstünde asılıdır, benim bir demir karyolam var ve emini yatak di bir erin, şainderinden ke bir şey değildi ği tenci hazır şezlongun, iki baçaklz dört çatalım soğa >. — ıstırapla düşmanlığı'benim dos- Tuğum vardır. Herkes onun mes'elesinden pay almak için ona karşı, ve neşesini vermemek için benden ka- Onun ciğeri benim çe ne bir litreda- ha ağırdır, ne bir karış daha küçi Onun eserlerinden çok a onların he- men hepsi anc: çak ii in güld üren ka- i dip b Alman, Rus mi hatta son zamanlarda İsveç ve Halan. - ya tabileri benden maddeten memnundurlar. şım gözlerini odanın bir köşesine dik- - Arkada: ti, acı acı e ve sordu:” süküt FİLİSTİN MES'ELESİ. Ajansların, gazetelerin verdikleri malümata Gr Filistin'de yahu le araplar arasında bir mışlar. Hatta bu'patırdıda tamam altmış eli ölmüş. Bu havadis arkadaşlar arasında konuşulurken emi birisi dedi ki: ça va #la uğ Gi ra söyleyim. Ölen altmış yahudinin on beşi der- hal kaçamadığı için öldü, on beşide kaçarken öldü, geri kalan otuzu da korkudan öldü, binaen- aleyh mes'ele yoktur. | ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: