KONUS Ayaklı kütüphane MALAR Fatih Mehmet — Molla Gürani — Hizirbey — Molla Hüsrev ve Molla Zey Tak — Ali kuşçu — İstanbulun tjk kadısı — İlim Şeyhitlatim — Şalr bir padişah — Bir i4j beyit — Moila Gari — Ali Şir Nevayi — İlme ve sünate ves Baykara me: rilen ietyinet n anlamıyurla En büyüz eser Ceht dzmtihanı — Dervişin ziyareti — — Yüz yil şöhretini kaybetmiy bev; İsmafi efşndi — Yırtık cübba, perişan sârik az #bâd; Ahmet efendi — Kisseden hisse, dağarcığı — Uçüncü Hüseyin Baykara — Sadinin dir eyti — Devere urada da »ir Türk âlimi — Yazan: Münir Süleyman Capanoülu ATİH Sultan Mehmel, &r taraftan Osmanlı Saltana- ha kat'i bir sima vermeğe çalı şirken, bir taraftan da yeni dev, let merkezine ilim ve san'at adam larmı topluyor, yalmır bir harp «âhisi değil, aynı zamanda irfan ülkesinin de hakim bir hükümdar; bulunduğunu filen gösteriyordu. Sultan Mehmed, Molla Güreni, Hızır bey, Molla #lüsrei, Molk Zeyrek, Ali Kusçn, gibi en mes har Türk ölimlerini etrafına tap- lamıştı Mizrr bey, tan sonra ilk de olmuştur, Nasreddin zmm oğlu olduğunu - söyliyenler vardır. Kısa boyla olduğu işin kendisi ne “ilim dağarcığı” dediklerini bazı kitapları yazıyor, Arapça Ve Farsca kuvvelli siirleri vardır, Türkçede Ebced hesabiyie tarih #öylemeyi Hızır beyin İcad ettiği. ni söylerler, Daima asker kıyafetiyle zezen bir Sipahi olduğu halde, bir gün Fatihin yanında oâllâmelik tasir yan bir Arabı bilsisile yenmişti. Fatih, Molla Hüsreve de çok saygı göstermisti, Bu meşhur Türk âlimi, Osmanlı devrindeki Şeyhülislâmların üçücüsüdür. Ali Kuşçuyu Türkiyeye davet et tiği zaman her menziline bin akee vermişti, Daha bireek ilim adam- lariyie şairlere hediyeler, maaş , lar, verdi. Şairleri himaye eti, Sürde (Avni) müstear adını kuk lanırdı, Bircok âşıkane, hakimanç ve mütecellidane şiirleri vardır: ..— Bilmezim bu hilkari âlemde mi insaf yek, Olmadım mı yoksa ben hâlâ se, zâyı merhâmet, “.» Secdekâr eyler idi kâbel mihrap ibi, Köyün içinde melek görse “ni. gani kademin. Ey sözüm, gün yüzüne kargı nice yaş dökesin, Rlıları tabi ile kurudu kalma dı nemin, O günlerde bilginleri ve Sa, ” <jrleri himaye eilen Ve Sar, E! gösteren bir Türk hükümdar daha va''w Sultan Müseyin Rav. kara,, ömer şöhreti hâlâ ve hâlâ tarihi süsliyen bu büyük Türk ba, Kanı, kahramanlığiyle ne kadar şöhret kazanmısan, sairliği da nam almıştır. Wrlik meydanda kılıç kullanmakta usta olduğu ka. dar, söz alanımda da kalem oynat. makta o derece stad idi. Türkce ve Acemce şürleri vardır, Lehgssj Çağatay Türkcesidir. “.» ve kıymet verildiği Mere antlırdı, Molla Cami (8) ile Ali Şir Ne vayi Baykara meelisinin saygı gös hir yer olmak Baykaranm zamanlarını rastlar, Bu xüzel düzen sonradan bozul. du, Batı Türkler; daha geç, Sark yemen daha erken bir derbrme dillerde dolaşan kahra, manlıkdarmı, san'atlarını, bilgile. rini, ve İkbal günlerinin nes'e ve neşvesini unutmağa o hasladlar, Zaman denilen o yaman İwdret ve kuvvet, her ild muhite belâler, u- (1) Baykara meclisinin mühim #absiyetlerinden olan “ bu Mo'la Cami ile Bbu Nasır Ahmet Camiyi Birbirine » Mofla Ominin vr Ahdilrratman Nu yefldin'dir. #08 de ö'müştür Ah, med Cami fee (532) de göçmüştür. de fari ve câipei, Zursuzluklar, folâketler, acılar, perisanlıklar saçtı, durdu. Bunda hiç imsâkli davranmadı, bilikis in, safsre oldu, Gerçi bazan, iki tarnf da, hir hissi hayat, bir hayat heyecanı bir dirilik gösterdi, hamleler yastı, Lâkin, he Vatih, ne de Baykara devrindeki mesut uğur, enerjik günler göründü. İlme ve San'ata ölime ve san'atkâra kıymet veril. medi, O saygı ile şu hürmetsizlik, su nisyan ve nankörlük ne kadar hazin ve ne kadar ibret vericiir, #. B» gün Hüseyin Baykara 0. dasında, oturuyordu, Ya nında Cami ve Ali Şir Nevai de vardı, Hakun, içeri kimsenin gir, memesini emre Çünkü önem | H bir ilim ve san'at bahsi etrafın. da konuşuyorlar münakaşa edi i yorlurdı, | Bahsin kızıştığı bir sırada, Bay karanın yaveri kapıya vurdu, içe. ri girdi, Memnuiyete aykırı olarak İ yer ettiği için af diliyerek de. ik | İ — Tuhaf ve acayip kiyafetli İ hir derviş geldi. Sizi görmek isti- yor, Olmaz dedik, meyal olduğu. nuru söyledik, dinlemedi. Forkut- tuk, ehemmiyet vermedi. büstü » tün kovmak eosaretini gösteteme, dik, Na emir buyuruyorsunuz? , Fakir bir dervişin Sultanın ya | verine karşı koyması, Bavkaranın alâkasımı çekti Ve dervişin getiril mesini emretti, Dervis kartıma çıkarıldı. Yırtık pırt& elbiseli bir adamdı, Göğsü bağrı açıktı, Tâ, kayt görünüyordu, Ne Sultanın muhip tavrina, we Camj ile Nem. yinin tecesştis ve biraz da istihza. ısıkları yarin bakışlarına ehemmi Yet vermiyerek sade bir selâm ver di, bas köşeye oturdu, Sultan, bu garip misafirlerle ko nuşmasını Camiye isaret etti. Ca. mi sordu: — Nereden geliyorsun baha. can” — En güzel yerden, — ervahın arasın , dan mı demek istiyorsun? — Ben evlâdım. — AH, Oradâkiler ne ile mes. a an sıra şiirden bahsediliyor mu Batan, — Öyleyse bir snal soraytun; elbette bilirsiniz, Sadinin <öy'e bir heyti vardır: Berk direhtr sebze-i dirnabarı huyvar, Her varâki defterist marifeti girdişar, Cami adında henliz insanlar ara» smda yaşıyan bir şair bu beytin mefhumunu: Bu hat, hücum eden Alman, ların üzerine bir demir ve ateş dal Kai sapiyor, Alman askerleri ço. cak denecek kadar gerç: sinek gi. bi ölüyorlar, Faknt cesaretlerine diyecek yek, Bununla beraber, Ma Jino hattımıza Morşı bir sey yapı lamıyacağını anlamışlar gibi, 16 ve 17 İdnciteşsin taarruzları Al, manlâr için Unutulmaz bir mu. waffakıyetsizlik olacak. #.# Şimdi, cephenin bir çıkmu teş. bil eden bir bölgesini isgal ediyo, | Yuz, Ahalisi tarafımdan tahliye e. | dilmemiş son köydeyiz. Ben, 18, | 16 ve 14 yasınılu üç Lorenli kız o lan Mari , Terez . Sesi exlerin de kalıyorum, Sabahleyin kahvem yatağıma getiriliyor, Meni ştimarti yarlar. Arzularımı gözlerimden © kumak içini hirbirleriria yarıs etli. yorler, Su kırlar Ne tuhaftırlar! Bir gün Lorende hüyük tören- le tes'it edilen Sen . Nikola bay. ramı günü Loren oyunlarından birini oynuyoraz, Bu oynanan bir takım mahzurları yok değil! Bir masanın üstüne birkaç elma ho. nuyor, ellerine değnekler &lan #enç kızlar, erkekler elmaları kalryacakları zaman Meğneklerle Parmaklarına vuruyorlar, Biraz enn acrtıcr amma, eğlenceli, Cece #rat on buçuğa doğra, HABER -— BEKAR Tunceli mıntakasında tatbik edilen kanun Ankaradın bildirildiği Tunteli mmtekusnda t mekte olan kanunun meri deti 90 birine'kânun M2 den yet bulacaktır. Bu tölgede kınumun tattiki yü- dünden şizrdive kadar gerek emmi" yet Ve asa) kımından şlman mühim neticele- Tin takviyesi ve oranın Nrr.9l s0 rette İdaresi imkânının istihsa'i iki yl uzatılmasına ) müş ve bu busüsün kanun projesi hazir Millet Meclisine ni ilkokulların yakacak ih, temin edilivor mahrukat İkt si tarafından tema edilmistir. 14 belelliye pazartesi sabahtan itibarefh lara mahrukat nakline basıyarak lardır, ş Karısının dostunu öldüren 6 seneye mahküm oldu Bir müddet evvel Eyürte bir ci nayet işlenmiş Cemil adında birisi karısı Gülfizarı Motoris o Mebmet ile bir yatakta yakalaymer Meh- medi öjdiirmüş ve karısmı ds ağır surette yaralamıştı. İkinci ağır ceza mahkemesinde muhakemesi görülen Cemilin du - rüşması dün bitmiş, mahkeme ken disin! 6 sene müddetle hapis cera- sma mahküm etiniştir. Altın Fiyatı Altın dündebir miktar dür mila, 80 Krada kalmıştır, Dün biz gram külçe altın 425 kuruştu. Vefalıların toplantısı Vefa lsşsinin 70 ne, Vefa k'ü- bünün de 34 üncü yık münasehe- şile dün akşam Taksim Beled'ye Gazinosunda bir toplantı yapılmıs, geç vakte kadar neşeli bir swrette eğlenilmiztir. Bu toplanıda birçok Vetaliğar hazır bulunmuştur, Herkiyaki ki ezzemini rüyed, Vahtehu Lâğerikeleh güyed Şeklinde söyledi, Orada kangi- sini üstüm fatuyorlar? — Sağininkini, dervis bala, orada da sözden anlamıyorlar, “|. İZİM de bir ayaklı kütüpba. memiz vardır: oAntalvalı Mehmed Efendi, Birinci Mahmnd, Üçüneli Osman, Birinci Ahdülha , mid ve Üçüncü Selim zamanları. na yetişmiş, tam yöz yıl yaşamış. tır. Bütün ömründe kazandığ sök, reti, ulema arısmdaki nüfnyunu, üstadlığın; bir dakika bile küybet memistir, Lakhbr adıma istün zel. miş ve git gide ndı nnımıyarak” (Ayaklı Kütüphane) dive meşhur olmustur , Bu büyük Türk Aliminin birek, İstanbula gekliği zaman — yirtik neeçk dereeede bir Mollacıkmıs, (Arkası sayfa 3, sütun 6 da) ve gerek imar bas | Aleşam Postası Saian Osmanlı Tarihinden Küçük Hüsevin Paşa Yazan: RIZA ÇAVDARLI ÜRK tarihi hârikalar yaratan insalar velişirmeğten hâli kalmamıştır. En buhranlı, en Sikintalı zaman » larda, tabiatin üstünde kuvvete sahip İnsanları beklenilmiyen bir anda çıkarıp atması Türklüğe hâs bir talih olarak gösterilebilir, Bunlardan biri de Üçüncü Seli min Kaptan Paşası Küçük Hüse. yin Pasadır, Küçük Hüseyin Pasa Kaptan Paşa olmadan evvel, Tür: deniz - öliği hemen hemen, İtâmilen sön- müs bir vaziyettesdi. Ne don - ma, ne de onu idare ederek çi yek* tn, Saltanat, rakip devletlerin #ünla gezen denanmalarına, hased le bakmaktan baska bir $ey yapa. muyordu, Vakın bundan evvel Fransadan getirtilen Baron Tott, ık iş olrak | üzere bir “bahriye” mektebi nç » (muş, bu hayırlı tesebhüs Hasan Pa. sa tarafmdan ihya edilmis, fakat "tam neticeyi verecek o mükemmel bir hâle ifrağ edilememisti, Neden *e bir aksaklık, imitle beklenilen faydayı temin edemiyordu. Üçtne Selim bu bale hizüne knlamazdı, Frans», İsli, Res donanmaları, Türk sularmda bas metle doleşırken, o Barbarosları, Turgutlar, Pirt Retsleri, Seyit Ali Raixleri yetistiren Türk denizelle” rinin sade limanlar arasmda iş liyen kayıkçılar menziline in neles ri bu geyretii padişahı sinirlendi » #yorda, Bunn halletmek dâzımdı, Bu İşi yapabilecek zatın ancak Küçük Hüseyin Pasa ola”ağı kendi sine söylendiği zaman hemen pa sayı çağırttı, — Paya, dedi. Seni kaptan pa. sa yapsam, bizi bu meskenetten, bu acizden kurtarır misin? Küçük Hüseyin Paşa tereddüt bilg etmedi: — Kurtarırnm padişahım! Yal. nız mutlak ve geniş bir salâkiyet isterim! Cevabmı verdi, Padişah o düşünmeden oösük Hüseyin Paşanın bü talebini Kâbul etti, Ve kendisini kaptan Pasa ta yin etti, Küçük Hüseyin Paşa geniş hir salâhiyetle bu merkij işgal eder et mez, ilk işi bahriye mektebini mü, kemmel bir hala sokmuk olda. Pransadan Benoit ve Brem adm. daki iki inşaat mühemelisini £e - tirttiği gibi İsveçten de mühendis Roleyi getirtmek unutmadı, Hummalı bir faaliyet basladı / Rados ve Sinop tersaneler! ada / makallr ıslah edilerek İstanbvl ter j #anesi haline sokuldu. | Biltüm bu mükemmel tersanlele- İ sin işliyebilmeleri için malzet:# ih. İ tiyacr ve bunu temin gibi gü bir iliği en büyük eser (Gelenbevi İs. | iş vardı, mail) Efendidir, Mehmed Ffendi | Küçük Hüseyin Paşa hü vorluk | karsısında da Kollarını kavusturup " etibbeli, perisan wurık'ı, emlak de. | lurmak? İ — Yol yek! İmkân yok! Yesait İyokt!,. Fransa harbi Umumü Seferberlikten Dünkerk bozgununa kadar YAZAN: RÖNE BALBO havadn keskin bir slığa benziyen dehşetli bir ses o kahkabalarımızı boğuyor, ve bizi şaşkın bir süküt kinde bırakıyor, Mermi her halde #vin tam üstünden geçti ki, he. | filâk evin kapılarını avı; ii iarinı parça parça ediyor, 15 lik gzel hir obüs, Bu ani ziyaret karşısında hiraz da aptallaşarak birbirimize baki yordluk Ki Sesilin (18 yaşında) sesi nes'e ile çintadı: — “Ey, ne oluyor, oyuna de vam ediyor muyu?” t sn. İlin! Sihirli, İkanılmaz kelimet, İzini gideceğiz! Allahım, bari'0- raya kadâr başımıza bir sev gol mese! Eğer Almanlar hücnma çe. cerse bütün izinler kaldırılarak. Hareket siralarımızı tesbit ediyo ruz, Bunu konuşmak bile bir zevk, Mer aksam, e gtin biten <ünü tak. VİREN: ge İİ ALMİTHAT KANIK vimde çiziyoruz, hareketimirtlen evvel geten bir gün daha, sevgi, İlim, demek seni tekrar görebilece- r .. . Bütün gece Sizümü arp. ünüm, İ Eibizelerimi fırçalıyorum, İ ralarımı boyuyorum, Hepi laha vamarladık!, — “Onu bizim için de üp” — “Fibette, soruyor müsan?” Yağmur yağıyor. Çamur hem yapışkan, hem inatçı, yeni ayak. Kahılarım, pantalannm dizletime Kalar çamer içinde. Adam sen de, İste trene hineceğim istasyona geldim, Ah, eski vagonlar, Sivi ne kadar seviyorum,, tahta kamapele. viniz östünde kendimi pe kndar tahat hissadiyorum!, Tren #0 yor! gidiyoruz! gidiyoruz!” der gibi, Pek hezli gitmiyoruz, o amma, Yine gidiyoruz, bütün izinilerm &ontrol edildikleri istasyona yek dik, Benim trenim dört saat «on, ZAMan zama | Sözünü söylemek günahmı irt. ip etmedi. Aksine olarak kolları »1 avadı, Zümane vezirlefipin ik tihlafla eğlenerek buktıkları bu işe, büylik bir iman ve büyük bir özimle girişti. Kendisine bâkır Ve “ğec iin dr, Banlar yolsuz memleket*g hir. | birinden o kadar uzak yerlerden temin edilecekti ki düyünmek tile i insanı korkuturdu, Bir tek odun parçası gelmiyen ; (Toros) dağlarmılan uğarlar, ke resteler gelecek, TTokat), (Trah zon) bakır madenleri hetsen fasil , bir hale sekularak banlardar, alina "cak balarlarla gemiler issn *dilr cekti. | Zorluk karşısında ariz irhar ete miyen Küçük Hüseyin Fsşa, tek , odun gelmiyen Toros ormanların. dan yalnız gemilerin maizemele » i Tini getirtmedi. İsliyan madenler “için de İâzrm olan ağaç ibfiyarını yığmlerin getirterek önlerine Üük Hü, “Rica himmet edince cihalin | taklak atacağını” bir Kere daha Yamahe verirlerine göstermiş oldu, Hemen hemen sene Zetmeden serisi We anbarlr olmak tizere yirmi gemi insa edildi, Ru gemi - ler, İngiliz ve Fransr donanma - larmdaki en güzel gemilerle kıyas edilecek derecede mükemmeldi, Yine pek âz zaman zarfında | buna bir o kadar miktor deha ilâ- ve edildi. Ve birdenbire bir gilin Aklenize İngilir ve Fransız donanmalariyle boy ölçüşeeek, onlar ayarında bir Türk donanması çikrverdi, Rötün Avrupa hayretler içindeydi, Du » ha birkaç sene evvel, #iürük bir pryor, Türklerdeki yapıcılık kabili” yetinin ne kadar yüksek olluğu- nu gösteriyordu. Meğer bütün bunları yapan da Küçük Hüseyin Paşs imiş? halef olanlar, sekiz senede ancak iki gemi insa edebildiler!,, Kibrit fiyatı artmıyacak Bazı gazeteler, kibrit nm srtacağmı yazmışlarsa da Yu doğru değildir. Kibrit şirketine vekâletten bu şekilde bir emir gel“ mediğinden #iyatlar artmıyasak - tr. ———— fiyatlar Verem mücadele cemiyetinin | ven yeni pavyomt Veremle Mücadele Cemiyetinin Erenköyünde yaptırdığı yeni pav: yonun aç'lma merasimi dün icm edilmiştir. Merastmde birçok kıy. metli zevat bulunmuş, nutuklar söylenerek, cemiyetin faydaları belirti'miştir. ra zelecek, Bir telgraf çekebilirim, İçimden gülerek, telgrafin uyan- dıracağı sevinci düşünüyorum, Bu sefer çok rahat bir vaxzon- dayım. Karnın ve kızımın bulun, duğu cenup tarafındaki sehirler - den birine gitmek isin hemen bi- tün Fransayı geğmeğe mecburum, Fransa manzaralarını hayranlıkla seyrediyorum, Memleketim; bu mAnzaralarmi seviyorum, Müda, faa edilmeğe değer hir memleket! Trende geçireceğim #kinei gece başlıyor, Fakat, ne ehemmiyeti var, Gittikçe yaklaşıyorum, Şafak. ln beraber, güzlerime dehiz görü. nüyor. Derir! Bulunduğum yerine sim siyah çsmurlariyle ne terad!, Burada hayat devam ediyor, Yrenden indiğim Yaman, sehrin lüksüne delilet edsn parlak esp. beli evlerin süslediği caddeden gecerken, herkes merakla banu Kryor Üstüm başım çemer içimi, Fakat ben bununla iftihar ediyo. ram, Evet, ileri hatlardan geliyo. rum!, Beni bekledikleri eve geldim. yarar? Sevgilim! Sevzitim! Tekrar gitmek lâm geldiğini düşündükçe, ) (Devamı var) | AADİŞELEK YARARI BÜYÜKDEREDEN HALİCE KANAL... ALİÇ doluyormus” simi bazı ve e vayır izlive yormuş: birez zaman gederre rası Sazlık ve bataklık göllerin İsardân mahrum bir örneği ole- | cakmış* Bs, yefj bir hikâye değildir. On sene evvel, on beş sene evvel de İstanbul gazetelerinde «öten sütun yazılar çıkmış, ilgiler tars” fından uzun uzun fikirler yörü- Vülmüştü, Eğer o gazete koisksi yonlarını bularak bu mevzu Üre- rirdekj yazları gindi mesreteek asla bayat mahsul olmadıkları gö- rülecektir, Halicin dolmakta olduğu hava" disi Te birlikte şimdiye kafar bu mevzu Üzerinde durulurken hiç işi" öilmemiş yeni bir fikirle de karşi” laşıyoruz, Profesör Prost bir çare bulmuş: Boğaziçiudeki Büvükders- den Kiğirhane deresinin kaynak- larına ve daha aşağılara kadr bir kanal açmalı, boğüzm berrak ve bol sularını bu kanal vasitasile halice akıtmalıymız, bu tak'lirde Haliç temizlenirmiş' Eminim ki bu fikri başka bıri, hele bir muharrir ieri s#ürseydi ber taraftan istihzalı tenkidler yükselirdi, Evet, biz donmuş yağ / ların ve yeme kartıklarının tıkadı” İğr bulaşık sneoralarını kavnar #u dökerek temirleriz— Tüğrrlarımızı temizlemek için de kuvvetli xn ee reyanı Keğirmek küfe Fakat Ak *m Boynuz denilen İHa'iç ne bir bulaşık mecrası ne Öç Jâğimdir; kocaman bir denizdir; onun dihin- İ deki yığınlar arasında tas, kum, balçık ve kattâ demir yığınları, ye” mi leşleri vardır. Bu derece ağır şeyleri bir batak içinden sürükle yip götürmek için Niyaçnra çağla” yanınm şiddetli akintist lizım de gilmi? Tarihin devamınca bircok kanallar açıldığını, bunların mil « letlere büyük hizmetlerde bulun duğunu biliyoruz, fakat bir (iman! balçık, taş ve öcmir yığınlarından temizlemek için kanal aeildiğın! hiç hatırlamıyoruz. Altı milyon Ji Yayma bir kana! ve neticede hicbir #:y.. Hatti bu kana) sulorr geçti İl ği-yerlerden bir yığın kum, toprak ve taş sökerek Halicin boynuz gibi kıvrılan wcuna sürüklemiyecek wi? Orsyı daha çok doldurmıya - cak mi? Bu ise birkaç tarak dubası, sıkı kir çalışma ve devamlı tukip çok bile gelir; hattâ Halicin dibinden çıkarılacak servet masrafın da bir kısmını kapatır, Şehirellik ve imar işlerinde fazla realist olmamal, fazla şair değil! Nasreddin Hoca hiç üzülmesin * Kar helvasını keşfetmek eminim ki bu buluştan zararlı ve gülünce değildir; hattâ Kir gözel ve axa uygun tarafı vardır; dondurmaya zer, KADIRCAN KAFLI SONTEŞTE1 — 1945 Romanyadan bir heyet geliyor Ankaradan haber verildiğin. nazaran, dün hariciye Vekâletin de imzalanan bir anlaşma ile Ro- manya ve Türkiye arasına yeni” den bazi mukaveleler yapılası takarrür etmiştir. Anlaşınadıki e İsaslar dairesinde yapılacak müba* İdeleler neticesinde Romünyadan 2 milyon kadar tutan ticari alı |caklarımızın 460 bin lires kulla nılmış olacaktir, Rirkaç gine kas ari Romanyadan bir beyet gele * cektir. sını okuyanlar muhakkak “pes” dwmişlerdir. Ağır bombardıman tayyaresinin ateş alması (zerine arkadasların! paraşütle selâmete yollıyarak ken” disinin tek saenk dere'eds heyecanirlır, Fakat buna kahramanlık me de* kaveusu” gibi düşünülürse hataya *idilir, Böyle olsaydı, o da, arka”