9 Aralık 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

9 Aralık 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iy dl Yazan: Mahmut Saim Altundağ N GS Mede bir gece padisahın izin gecesi vardı. O gece her. te bol bol icer, nârâ atar, bir cok hapisler © gecenin fine affolanur. Her mahallede birkac fakire para ve eşya dağıdılırdı Mbtiycie de gördüm.. saptiye * e o küstebeğe uygun ahhar. arasmdan #eslenecek En: “Şimdi sopayr ahp içeri ruz” diye bağırdılar. Köşenin “dibine dar kaçtım. He » şeyta. bası: Zekiye Sultandır, Kuryve İN bu köntehek heriftir; Mah. # Saimdir! . Fakat ne dersin ab- *Mie ağız acılır, Hanedanı ant deorlar.. ister istemez pa 1 ödüyeceğiz?.. İ Ağuntas gecesi... Kızıl Sulta Müede bir gece millete “hür- Mİ” verdiği gere jd! O gece, Ülihamidin tahta ektğr gecey. * Siyascte karışmamak şartile herkes hürdü, İçilir. gez» Ağlenilir, sabahlara kadar gü- İK oyaanmdr, Millet, senede #tos, böyle bir hüriyete ka « ağu için neşelenir, ve cosardı. a: Abdülhamidin tahta çikti N tesaduf etmesi hasebile deği Tesmiye, saraylar, yölüz Kler, konakizr, rengârenk fe - ee donatılırdı. .Şücta her kapmda pa üstüne yazılmış bir mum geçirilmiş ve oarkağnı Kaç mum yakılmış bir (pdişs İğok yaşa) levhası asılırdı. Gc- Mbahlara kadar halk sokakta Paraze, kendini bilmiyecek ME içip de iki adımda bir: — ... anam, var xi be“ Etrafında bortumen, fenerci, se. Gurur, Ex tarafta davul, zurna, çengi bulunur: Oğlan kolumu sallama,, kız nafi, Ie bana mektüp yollama Aman, sanan, AMAN, Arman, Annem beni sans Vermiyor. pa file görtcüler yollama Aman, aman. AMAN. Aman, Abdülhamit, o gecenin şerefine hirçok âtıfetlerie bulunurdu. Bir kızım mahbuslar. nifolümur; haz, para vo belediye cetalarmdan yaz. geçilir, her mahallede birkan yok. sula muavenet olunurdu. Senenin 361 gününde zülüm Ya. pan, zulüm düşünen, zulüm icat > Gen kızıl sallan senenin bir yünü, de herkese mültefit kesilirdi. Harbiye ve bahriye mezaretler; en muhteşem birer dorazma ve , riydi, Kapılarda büyük bandolır çalar, gelene gödene Piğeraler. serbetler İkram olunurdu; : Ebülhüda, kumszdr. Abdilhami, din bu peşelt ve yegâne ütafet e. cesinde bir (kaside) yazmş: (Herkes şen; herkes handan; Senin sadık içolun zindanda #İryah) Kızıl sultan bu! Dakikası daki Yasına uyar mi? — Onu affettim!, Demiş, işin içinden çökmez, Donanmanm ertesi ZÜDü köne üstünde düşman: bi ananın Bigi, hüdaya temüf etmiyeyim mi? Yar, yana, göz göze geliverdir.. Hilmeç, © buriye: yedi mi, polis Koşacak yur Mer dökülen, her kırdan, her Rlan o aksam, padişah serefi- Birülesye gider! © İtniz, derya fenerler içindeydi. “ii mahsnsa, Sirketi Höyriye rr donanır, pazar kayıeerı “OX kayıkları bayraklar, fener i. bütün sandallar, kayıklar hovarı £x andır Masat, Me arm bana İ dekan?., 9 Ağastas gecesi, mehtanlarile Mur “Bebek” koyu daha mul olurdu. Mabeyinci Falk Bey Na önüne muhteşem bir ine” i koyar; muazzam bir dX Miz yapardı. Valde Paşa, daha Pik ör tertibat vücüde getirir: İri, ağları bile danstır, i Bördükçe, titriyor yüreğim: Aşıkı sadıkım.. bon.. ben,, bem meleğini... Ni nicestir, iştiyakım çekerim? Üğüler sadi irem, ben, ben, ben meleğim, & (açk) ve (iştiyak) aceba hüz miydi? Bu senede bir gere» iriyelin neşeleri arasıda Te ecek seyler vardı, yarabbi! ların pazar kayığı, ba wa bir orta oyumu idi, kayığın ma tvlembeyı koyarlar, am Tahir o dakikada hiddetin "kâh Li du, Başından kayna - *bir kazan dökülmüş gibi İsmeğe başlamıştı. > Bu işte bir yanlışlık ol Mn, Nur baba?! Yiye mırıldandı. Zindan “Çisi: > Benim kulaklarım sağır terim kör değil“ dedi” Adi la duydum. #erimle gördüm. Tamam i deve yükü eşya. Tahra- Bidiyordu. Yolcular: > Tahir artık umudunu “in. Zühre Iran Şahınm evleniyor... # İiyorlardı. Osman emmi da ilâve edince Ta - ndinden geçti: b Allah bana hakiketi İrrir, Ya bir kuştan, y2 © | öğreni - k Eğer Dm Tahra * — — Geçmiş olsun efendi hazret, leri! Dedim. Dişlerini. gicirdntarak vüzüme baktı: — Geçti ama; “ğere geçti Ya seyh. Dedi ve ilâve etti: — Bana bu oyun sen oynadı ya teyh!,. — Yok canm., Ben ne oyun oy, uryacağım sana” — Ben oynadı... — Haberim yek, — Hüber yok sen?, Pekâlâ, ç, bette ben seni o sultanların yatak odalarında, yakslatasak. si ra. hat durur? Sen dursao aşifteler ten bırakur? Ben yekalıyacak, b, defa sözle değli, büfül yakalıyacak ya şeyhi, O Nâfi Baba da görcesk günü, nü, İkinieden de intikam Alacak, . Ba yaklaştı: rr hocam, desli serip; 41 bun edelim, dediler. Ya Allah canınızı alin, ne Bey. tanı gör, ne anlara? getir. Elim, uzanırken şom ağızlarmdan: .— Seni Yıklıma götürmeğe me, muruz, sözü çıkmaz mı? Esesen gıcırdımaktan lahtalar, karap olmuş olan edinn-m köprü döndü, döndü başıma yıkıldı. — Yoda mı? Nurbaba T: ay ondan vazge- yeke b eee ağ. alm ım, değil mi, Dz Hayır. Sevgi karşılıklı olur derlerse de, bu manasız bir sözdür, Ben onu candan um. O ister se beni hiç sevmesin. başka - sile evlensin. Neme gerek be- nim. Nur baba, Slime bakarak güldü: — Böyle saçma *evgi olur vw be? Sen söyle bakalım. Güngörmez! Böyle ince işle” ze senin aklın eriktir. Selim: — Bırak şu zavallı kalen * deri, Nurbaba! dedi. Bu, Allahlık bir adamdır. Kim « seye zararı yok. Zühreyi sev miş. Ona ümit bağlamış. HABER — Akşam postası SON BUL TEz.İ UŞMA Bir genç kır, rmağ kena- ( serinin biri, dedi, Benim ancak e rmağın a N : ağaçlarının altına oturmuş, suy& vuran çehresini seyrediyordu, Etrafında, dere, nin kıyısındaki kumların Üzeri sarı yapraklarla dolmuştu, Dal- | lardan sessiz sessiz kopan yap, | raklar kızın omuzlarına, entari- sinin Üzerine dilşüyordu, Birkaç tanesi de kucağma düşmüştü, Bir tanesini de Xız eline almış, parmaklarmın arasında döndü. rilyordu, Öbür elinde de ince bir. değnek vardı, Bu uzun boylu. sağlam yapıdı genç kız arkasına güzel bir köy- Mi eibisesi giymişti, Fakat yüzü kederliydi. Gözleri düşünceli dü, şlinceli suya dalmıştı, Dere boyunda, koyunlar dola. $iyor, yere dökülmüş yaprakları yiyorlardı, yünler yeni kırkılmıştı. Bu kırlulış hal- leriyle koyunlar çok çirkin görü nüyor, acmacak bir mânzara teş, kil ediyordu. Suların öbür tara. fından sonbahar rengine bürün. müş ağuçlar , görülüyordu, Her tarafta turuncu renk hâkimdi. Ağsemm salkımları kanlı yara lar vibi göze çarpıyordu, Hava cok süzeldi, Ölen tabla, tım kederivle dolu güneşli, sakin tatı bir hava, Genç kız arkasından dalların hışırdadığmı duydu, Yanık yüz. iü, sarı saçlı, yalmayak, Gstü başı pejimürde kıyafetli, uzun bovlu bir çocuk görünmüetü Kız oturduğu yerden ona doğ. ru yürüdü, — Beni burada beklet, beklet, Çocuk kızın yanına geldi, dü ger gibi otları üzerine çöktü ve İ kızım üzerindeki elbiseleri gövie bir gözden geçirdi, Kızın bu el. biseleri bayramlık elbiseleriydi: — Bakıyorum busün çok gü- zelsin, Mazet. Fakst oğlarun parlak ve ateşli gözleri genç kızın iri mavi göz lerirdeki kederi farketmişti, Bir. denbire: — Nan var? diye bağırdı, Ko, nuştun mu? — Konuştum, — Döğdü, — A! Hınzır adam! Peki, ne dedi? Kızın gözleri yine suya daldı: «— Dedi ki,, Sen fakirmişsin,.. Çocuk ta bastı önüne e#di ve: — Evet, deği, Orası öyle, 'Bu sırada yanlarma bir koyun gelmiş, veviş | getirerek, da'rn gözleriyle onların vüzüne bön bön bakıyordu, Suda bir balık | sıçradı ve fışkıran sular güneşin gümüs ııklariyle rşıldadı, Uzaktan bir akordiyon sesi, bir ineğin böğürmesi, bir köpek havlaması duyuldu, Sonra akis. ler bırakarak dağılan bir sez, Bir l ye bir şey vuruluyordu: Bom. m! — Fakirmisim. . Evet,doğru söylüyor, Nem var ki zenginim diyeyim? Sağlı# mdan baska bir seyim yok,.. Fakat ömrümüzün sonuma kader beraber yaşıyabi Urdik. değil mi Palaşka? Bunu sorarken kızım omuzun, dan tutmuş, vüzüne bakıvordu. Kız birdenbire harekete relerek: — Senden bahsederken dedi i: “Bilirim ben onu, dedi, Zen- gin bir köylünün dama" olacak uşağım dım değil, Çocuk endiyşeyle: 5 — E, #en ne yaptım o zaman: olabilir o, dedi. ünü İsuy-: adına | amam |Dokunmsgan —— nan | iTakunya Devri!.. (Baş taralı 3 üncüde) | , Şimdi de yeni bir takunya der. ri, bu sefer sosyal merdivenin al bannmağından değil, ist basma » , | #mdan başlıyarak ortaya çıkacak. —Peki,onededi? ,, — Ne diyecek! Kaldırd'ğr gibi koca bir canağı kafama fırlat. tı, Sonra saçlarımdan yakaladı. sürükledi, “Dilimi koparırım, di- yordu, bir daha ondan bahsede, sularına doğru tükürdü, — Sonra annemi de karıştı İşe, “Biz zengin insanlarız. dedi. Evimize öyle bir damat almak bizim icin ayıptır, dedi, Daha iyisini bulamaz mıyız sani dedi, İ Kız bunları öyle bir şekilde anlatıyordu ki, adet kendisi de bu söylediklerine istirak edivor- muş gibiydi. Yüzünde ciddi ve kederii bir hal vardı, Annesiyle babası bu mesele hakkında m€ sövledilerse hepsini aynen nak lemek istiyor ve onların bile taklide çalışıyordu: Bazan hiddetli hiddetli söylüyor, bazan karşısındakini ikna etmiye çal, Bocek a hp etini çukarıma. iç sesini çi Kalisie yere in * ayaği! arı eşi , Irmağın üzerinden ötüğerek bir alay kuş geçti, Çocuk rın uçuşuna öyle baktı uzaki? şıncaya kadar. Kuşlar karşıki örmanm ağacları arasında köy“ boldular, O zaman oğlan, pek hes yecanlı değil, fakat sesinde bira? — "Talihim, dedi, tarlalardaki vüzrir gibi, Elle tutmak kabi değil, Kız içini çekti, Tatlı bir baki, la oğlana baktı, İçinden acı duy- duğu belliydi, Çocuk uzaklara dalmıştı, — Madem baban bir kere böy” le dedi, Öyle olacak demek, Tükürdüğünü yalamaz o, bilirim | ben. İnatçı bir adamdır, Hınyir berif öyle inatçıdır ki, dediği dediktir... Doğru söylemiyor muyum? Sözünü geri almaz, de öil mi? Kiz başını kaldırdı: — Almaz, dedi Karşsında ağlayım gözyaşından erisem Yine dediğinden vazgeçmez... — Demek bu kadar, Ne yapa” lum, olmadı, Kaderimiz böyley- mis, ç endişeli bir nazarla ve yavaş sesle: — Peki, şimdi ne olacak? diye gordu, 4 — Ne mi olacak? Hiç, Fabri, kaya kapanacağım, Çalışacağım. Biraz pata Dbiriktirince basım alıp başka yerlere gideceğim, Haydi, veda edelim biribirimize: Kız o iri iri gözleriyle oğlan baktı, Sonra, bir Kelime söyle meden kızm vücuduna “kolunu doladı. Hevecandan kalkıp inen omuzlarına dalgın dalgın bakti, Sonra, ırmaktan yana döndü. ayna gibi ikisini yanyana göste. YAZAN: İSKENDER F. SERTELLİ AT. Zührenin cihazı İrana gide dursun; bakalım kendisi gi * decek mi? — Kendisi de sa * baha diğer kervanla yola çi- kacakmış. Yolcular söyledi - İer.. Saray'a hazırlıklar bit miş. Kutbettin kızını İran şahımın oğluna nişanlamış. Zühre de buna razı olmuş. Bunun karşısında hâlâ Zük- reyi sevmek, aptallıktan baş ka birsey midir? — O da apta'r- birisi ol. masa Zühreyi sevmezdi, Bir kere sevmiş. Bu ateşi içinden çıkarmak elinde değil. Ne yapsın? Nurbaba geçip gitti.. bah - çeye daldı. Selim, gittikçe sersemleşen Tahirin koluna girdi. Os” “nan emminin hücresine dar” dılar, IDAM MAHKUMLARI BİLE ÜMİTLE YAŞAR,, — Evet ,oğul! idam mah - kümları bile ümitle yaşar. İn san ümilsiz yaşıyamaz. İpe gidinceye kadar kurtulmak ümidi vardır.Birim köyden A Tican idama mahküm olmuş | | İngiltere | | Derilerin erişilmez fiyatları karsı. | | sında ibtims! takunyayı kumaşla kaplamak moda olacak. Meselâ ei, bisenin kumaşından kaplanmış bir cift zarif takunya giyenin şıklığı > inceliğine bir kat daha kıvrak. ık verecek. Kasifeleri, ipeklileri, mevsimine güre hasırları ve yünlü, leri yapılacak. Kısa boylular ma, im seklinde olanlurı tercih çöçtet- ler, Çorap rengine boyanmıs bal » dırlarm altında tahta alti, bez, ku maş yüzlü pabuçlar hiş fona dur mıyacak, Arkalarıda takunya se si duyan baylar. hareketlerinde daha temkinli, konuşmalarında ünha firenli olaraklar, Böylelikle, iki elas srnamdatki bazı Hüzumsuz mi ümndı” davaları ortadan Kadınların pabucu Erir kırılır korkusile — kolay kolay de. ma alılamıyacak. ve bütüm bu iyi, hikler arasında, belki fiyat mira » kabe komisyonunun değerli var » İıkları sayesinde biz çift takunya on lira gibi ucuz bir fiyata da sa tm almabilecek! ç EFDAL NOGAN ——— ren sak daldı, — Halbuki ben ne haya) kurmuştum! emmek ne raber çalışıyorduk N Sustu, Belki yi Şimdi göğ sü üzerinde sıktığı kızla kendini niş ve beraber çalışıyor yyi ediyordu da onun için, e hiçbir şey tahayyül et. Di ki için susmuştu I elâ, ben biçiyo; , i yığın Yapıyorsun, Z in ti düğen sürüyorum, gen sâvuru, yoraun, Ab! talihsizim! Kör ola, sı talih? Çocuklarımız olâcaktı,.. Daha bir çok şeylörimiz... “Bir inek, Hattâ belki iki inek” Son. ra, koyunlar, Bazan “Yalnız bunları düşünmek beni sevindi. riyordu, $ Kız hiçkırıklarını tu: boşanınıstı, Köylüler yakınla. rından biri öldüğü zaman hıçkıra bıçkıra ağlarlar, öyle ağlıyordu. Oğlan, sükünetini muhafaza ederek, kızı göğsünde daha fazla © — Ağla, dedi, Ağlamaktan çikar! Boşuna ağlıyorsun, > Kız, hıçkırıklarının arasında; — Stopya diyordu, ilim benim! Stopyacığım! Başlarınm üzerinde söğüt Yap. rakları hışırdıyor, Türgür ıma. suları üzerinde bi ge. Mn uruşuklar pe »Cesaret verlçi bir ses — Zarart yok, dedi. E tebii, benden a; i öerleneceksin, Fara* girsm, Siz kadınlar çabuk alişırsıniz, Beni sun, Sanki hiç yokm aklına bile gelmem, an e nra al, ber şeye unutur. uşum gibi ; haksız olarak asılacağını ee re Fakat, Sef hükümdar irade etmiş.. asıla- çaktı, Kurtulması hattâ kaçı rılması için çok çalıştık.. mu” vafak olamadık. Nihayet bir gün Azrail korkunç çehresi- ni gösterdi; Alicanı aldılar, siyaset meydanma götürdü - ler, boynuna ipi taktılar, dar ağacına çekiyorlardı. 'Tam bu sırada tozu dumana ka * tarak gelen bir atlı, memur * ların yanma sokuldu, koy - nundan hükümdarın fermanı nı çıkardı: — Durunuz., asmaymız 0“ nu, Diye bağırdı. Hepimiz şa” şırdık, hayretimizden buz gibi donup kalmıştık. Ali ca” nm boynuna ip takılmış, kol ları bağlanmıştı. Meğer padişah hakikati an- layımca kendisini affetmiş . Rusya İngiltereden Finlândi. ya, Macaristan, Romanyaya harp ilân ettirdi Rusyadan Japonyaya harp ilânını isteyecek Rusyanın Uzakşarktaki kara hava ve denizkuvvetleri mükemmeldir Londra, 9 (A.A.) — Britanova- nın diplomatik muharriri yazıyor: Rasyanın A, B. C, D, cephesine dlkakı, otomatik bir şekikie ol» mıyacaktır. Bununla beraber, 280. medildiğine göre, Rusya, İngiltere: nir, Birleşik Amerikanm ve Rüs« yanım menbalarnı bir araya geti, recek olan Üç taraflı bir ittifak ak dine hazırdır. Böyle bir karar, bil » tün cephelerde stratejiyi birleştir. recek olan bir erkinfhartiye an. aşmasına müncer olacaktır. Ruz » Japon bitaraflık paktı, he nilz merjdir ve Japonlar bunu ds. ha geçtmlerde milzakereler çsüâ « sinda teyit etmişlerdir. Fakat Rus, yangı kendisine harp malzemesi veren bir memlekete karşı Japon yanın hiçbir tahrik karşısında kal. madan tecavüze geçtiğini ve bu &e. beple paktın bilfiil hükümsüz kal, dığını düşünmeğe haklı vardır, Rusyanın Uzakşarkla oLakriben bir milyon kigilik bir ordusu Var. dır. Şarkta bir ordu bulundurmak daima Sovyetlerin askeri prensip lerinden biri olmuştur, Bu sebeple Sovyetler tamamiyle müstakil bir ordu ihdas etmişlerdir. Bu erdn , nun kendine mahsus menbaları, wistakil bir kumandanlığı ve #İraa tejisi vardır, Ruslar karada ber » hangi bir Japon ordusile başa çı» kabileceklerinden tamemiyle emin bulunmaktadırlar, Ruslar, berhalde Japon denizsi, a filosunlan daha kuvvetli bir denizaltı filosuna maliktirler, Uzakşarktaki Rus hava kuvve lerine gelinse, bu kuvvetler, Ja » ponya İle ibtilâf ihtimaline kazı uzun bir zumandanberi bazırlane mıştır. Rusya, müttefik milletler, den birinin düşmanı müşterek düş man sidedilmesi lâzzmgeldiği pren #ipine dayanarak İngüteresin Fin. iindiyaya harp flân etmesini iste, mmişir, Bu'prensip, “A,B,C,D.” cephe sine İlühak hususunda da tathik e. Gilşeektir, iyi bir mülk satılıyor Tarabyada Boğaza nazır o mülens bi mahslde 50 dürüm mıklarmda top sağı zirnüte son derece uygun ve için. de tağı ve eşcarı müsmiresi olan ve çiftliğe elverisli bir mahal satılıktır. Toliplerin Galatada Havyarkannda 77 numarada Vahan Harpata müra - cantları, Telefon; 48196 —— ZAYİ — 2867 numaralı taksi oto mabilimsin bensin slma karnesini kaye bettim, Yenisini alacağımdan esikişi. nin hükmü kalısadığını ilân ederim. 12387 oto sahibi Süleyman Bilgütay (16220) İşte Alican bu suretle öğ” lümden kurtuldu ve Azrail ters yüzüne dönüp gitti. Bunları emmi anlatıyor, Selim ile Tahir de dikkatle o- nu dinliyordu. Tahir gözleri dolu, yanik ve suratı asıktı: — İyi ama, Osman emmi - diyordu - Kutbettin kızmı b ran şahının oğluna vermiş. Dün buradan Zührenin ciha” zın götüren kervan geçmiş. Ben bu vaziyet Işarşısında na sıl ümitlenirim? Nasıl teselli bulurum? — Bunu kim söyledi sana: — Şimdi buraya gelirken Nurbaba söyledi. Hem de kendi gözüyle görmüş. Osrran emmi yattığı yer * den başını kaldırdı. doğrul » du. düvaza yaslandı.s (Devam; var kalbi

Bu sayıdan diğer sayfalar: