KT | | 41. a 7 277 - YLM İ T bii mi ; H SE # 5 n $ dg iki kere * Çocuğu olmı. anlari | ve bekârdir. Bunum bir anası, bir karımı bir kardeşi ve sevdikleri yok mu ki, ve şu dik bakışlı, kal. paklı genç zabit bir yavuku. mun, bir annenin hasretini çek - miyor mu ki... Hepsinin benden ayrı ve benden farklı taraf'arı mukaddes bir ibülâlin kâbesin « deyiz, Burası bir Aralat yeri, Müslüman Omazariyeleri sinıf farklarını beyaz bir harmani al « tında eriten ve göl gilneşinin ya» kıp kavurduğu kuru tepelerde Alaha niyaz edenlere dini imti « yazlar verir onları sevaplandırır, mensuplarını kuru kuruya şeref İendirirmiş, Biz de Kübedeyiz, biz de Arafattavız Bizimde bir maksadımız var, Biz de car larımılan ve sevdiklerimizden uzağız, Ve biz de sınıfsız, imti « yazsız aynı hisle buraya toplan- mış ka'abalığız, Fakat, onlardan &yrı farklarımız var, Bu fedakârlığı bir taviz muka- bii yapmıyoruz. Bir vasıfla bir imtiyaz almak davasmda değiliz. Hep beraber “lehbeyk” diye ba“ ğıriyoruz, Bu seslerin mâna ve mefhumları ayrıdır, Biz yaşamak İstiyoruz, Kuru bir tarih âbidesi olmak istemiyo. Tuz, Bizim de maksadımız var, Bizim de yoraun'uktan bekledi - ğimiz bir gey var, Bunu biz dün- yamız için istiyoruz, Bunu biz tarihimiz için istiyoruz, Bizim arımız da şöreflenecek - lerdir, Fakat, bu gerefe hak ka» zanmak için sadece duan'n ve 7. lil bir yalvarmanm faydasız ol- duğunu bilerek ve ancak bu su - retle kurtulduktan veher gey olacağımıza inandıktan &onra,,, Ankaradan cepheye hareket e akşam, mot defterime bu satırları karalarken içimdeki acıları bu iman bütünlüğile da- ğıtmış ve tertemiz bir heyecanla , Bu me bir mıydı ki?., Toklu Tepe İlk safta harbe iştirâk ettiğim ilk gün yanımda benimle bera « ber si'âha davranan arkadaşım: — Şu harp denilen serbest dö. ğüş ne hoş sey, diye söylendi. Mesuliyetsiz, şartsız ve kayıtsız insan öldürmek, re işi rini normal zamanda bir şehirde bir kasabada, bir.köyde yapmış olsak mahkümiyetimiz için veri. len seneleri ömrümüz karşıla * Cevap bin demek o'duğunu çok iyi bilen bir insandı, Belki de bu sözleri meşru bir hakka, bir namusa ve fazilete saldırıldığı zaman kendi- ni ve namusunu korumak İçin iş- lenilen cinayetleri teşrih eden hukuk nazariyeleri bu cinayeti işleyenler için de birçok esbabı muhaffefeler arayıp buluyor, Bu gün döğüşüyor ve insan öldürü - yorsak bunu her halde bir arzu ve keyif olsun diye yapraryoruz, (Devamı var) sultan Kutbettine bir kere daha evlenmesini tavsiye et- t. Hükümdar bu tavsiyeye riayet ederek evlendi. Ara - dan iki sene geçtiği halde ge- ve Allah ona çocuk vermedi. Kutbettin rms ne yapacağıtı bilmiyor. Gençliği böyle keder ve ıstırap içinde geçiyordu. ji Bir gün, sultonın veziri Kasım: — Bağdattan, Musuldan, Tahrandan tabibler çağıra" lm. Onlar bir araya birleşir se, elbette bu işe bir çare bu. tarlar. Dedi. Her üç menilekete de adamlar gönderildi. Meş* bur tabibler davet edildi. Bağda'tan gelen Ebuharr za, en meşhur kısır kadınları bile doğurtan, çocuk yap * makla tanınmış hazik bir ta- bibti. Diğer tabiblerle birle * , şerek, hükümdara ve zevce * , po Yİ iklal Mİİ 7. | Süyük MIlli Roman HA BEN — Asm posta. Yazan Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUTİA. AVERÇENKO Onlara iki düşman cephede; nilemezdi, Hayır, onlar biribir. | lerine zat iki cephe idiler, Biri. | #amaha ile bakan iki cephe, Cephelerden birini, kız ve er-« kek çocuklara maheuws ilk mek- tebin uzun boylu, soluk benizli muallimesi teşkil ediyordu, Di- ğer cephe, adet itibariyle daha kalabalıktı, Bu ecphe, traş edil. miş, yahut etlız saç örgüleriyle süslenmiş, köhne mektep sırala, rı Üzerine eğilmiş yirmi kadar baştan ibaretti, Bütün başlar, « aynı şekilde yerlerinden çıkmış gibi, sol tarafa Iğilmişti, Bütün diller, küçük fare dişlerle rsırıl. miştı, Anndre Rühin'n ağzının kenarından, fazla dikkat ve iti. nadan do'ayı, ince, iplik halinde bir salya bile sızıyordu, Taş tahtaların gıcırtısı, yafı kurumuş mürekkep kokusu ve gâh ferahlık, göh afzla gayret ifade eden iç çeklşleri işte yar! karanlık, büyük oda böyle şey- lerle doluydu. Gövde'erinin yarısma kadar güneş #ualariyle yaldızi; sallanan akasya ağaçları pencereden görünüyor, hırçm, telâşir bri kuş. yeşillikler ara. &ında öyle keskin bir sesle ötü. yor ki insan onun için endişe © diyor; ya birdenbire kalp sekte. Binden ölüverirsel Uzak'i-rdan derede yıkanan çocukların bağı- rışmaları işitiliyor; mavi gök- ten serpilen güneş şunları, sev, gili yavrusunun başını okşayan bir ana eli gibi okşayıcı ve ılık, Yarabbi, bunların hepsi ne ka» dar güzel! Bir şeyler haykırmak, hırla. rank ve sakin mektebin tozlu ©- dasından bir bomba gibi dışarı. ya fir'amak, ayaklarla akla ha, yale gelmiyecek fizürler yaparak sıcağın tesiriyle uykuya odalari sokakta koşmak arzusu içleri gıcıklıyor! Fakat olmaz, Okumak lâzım, Bu umumi çalışma sirasinda Kruglikoöv Kapiton'un aklına an. $ızın yıkıcı bir sur) epliyor: — Niçin okuyoruz? Okumak bakikaton lâzım mı? Kruglikov Kapiton, cesur bir insandır ve düşündüğünü kork- mağan söyleyiverir, Sındta dolaşan muallimenin göz'erinin içine bakarak soru - yor: — Biz, niçin okuyoruz? Onun sözleri, kısmen merak, kısmen de böyle korkunç bir su- ali ortaya, atmaktan mütevellit korkunun tesiriyle yusyuvarlak olmuştur, Muallime, yumuşak avucunu Kruglikov'un saçlarının tersine gezdirerek gö'ümseyor, — Tuhaf adamsın, vallahi! Niçin ne demek? Akıllı, okumuş olmak, etrafımızda öereyan eden şeyleri anlamak için okuyoruz, — Ya okumazsak? — O zaman medeniyet denilen #eyden eser kalmaz, — Medeniyet de ne demek? ,—E,,. Bunu sana anlatmak biraz güç... En iyisi bunu 'bir misalle anlatayım, Hiğer İçiniz. e biri Nevyorka gitmiş olsay- MEKTEPTE BİR 7 Rusçadan çevireu SERVET LÜNEL Duvarın team yanından imes bir kız sesi: yavrucukların sırlına yükliyen mekteplere mahsus bir şeytan Natal Peşk m cali aç Ör. Natalya ov'un ? güsünü çeken, kolunu dürten, ve: “Gittim. diye söyle, söyle!” di. yen gene bu şeytan lu, O da tutu ve möylamek ayıptır, — Ya'an | . Natalya Peşkov, Peki Nevyorka ne zaman gitin? Kiminle? k. Natalya, yer yarılsa yere £İf- meğe razı, Muhakkak bunu SÖY« lemeğe şeytan onu üstü, Fakat söz dediğin serçe kusu gibidir, Bir defa kaçtı mi tuta- gitmek yalanı, bü- kolaylıkla o, ağlaya” için de üc hafta Nstalya Peşkov'un tün şınıf tarafından meydana çıkıyor ve mun 86; istikrah nazar tmde. bilgliğin derinliklerine ati iryor, . — İşte çocuklar: Eğer içiniz den biri Nevyorka gitmiş olsay- dr orada bir çok katlı Muaz” binalar, sokaklarda mekik do yan yüzlerce iramvay Arabi elektrik, asansörler görürdü. Sl ir, Bülü lar, aman 2780 mışiir. Halbuki bu gehrin kaç genetik bir şehir bilseniz? Yüz, yüz elli sene, © KüĞAr Andre ie riyan belini büyük bir çıtırtı doğrulttu — sanki birisi odada yere fındık dökmüştü — ve #or- sarmaşıklar'a karışmış bir orman yardı, Or- manda bir çok vahşi hayvanlar, parslar, kurtlar b man yabani otlarla kaplı çayır larla, nihayetleniyordu, Buralar da kocaman geyikler, bisonlar (8), yabani atlar dolaşıyordu. Bundan mada orman ve çayım larda, vaşhi ha daha korkunç kızıl derik insanlar ya- şiyordu, Onlsr biribirini ve be yaz insanları öl ç gerile- rini yüzüyorlardı, siz şim- di mukayese ediniz, hangisi dl Vahsi - hayvanlarla kazl in dolaştıkları, ev ve © orman mi, Yok tramvaylar, (Sonu yarın) (x) Hörgüçlü yaban öküzü, ha iyi, derilileri lektriksiz yabani sa yeniş sokaklar, elektrik mi? YAZAN: İSKENDER F. SERTELLİ sine ilâçlar verdi.. sıhhi öğüt- lerde bulundu: — Bu gece silenizle yatı - nız.. inşallah dokuzay on gün sonra bir erkek çocuğu - muz dünyaya gelecek! Dedi. Tabibler birçok ih * san ve hediyelerle taltif edi- lerek memleketlerine gönde. rildiler. Aradan dokuz ay,onay.. bir sene... bir buçuk sene geç” ti, Çocuktan hâlâ eser yok * tu. Ni Kutbettin, vezirine: — Bu herifler de şarlatam lık, hokkabazlık yapıp para- mızı aldılar, gütler.. bizi aldattılar. Gerçekten bu işte hazik birer tabib olsalardı, bugün bizi sevindirici bir ne tice elde etmiş olacaktık. Dedi. Tekrar ürüitsizliğe düştü., keder ve ıstırab €s * kiden fazla arttı. Vezir Kasım kir gün efen- disine şöyle bir tavsiyede bu- İundu: — Allah bunca gayret ve mesaimize rağmen efendi - mize evlât vermiyor. Yapıla” cak bir şey kalmadı... her ça* Sinema mevsimi başlarken MARMAR — Filmin adı ne? — Dağlar hâkimi, Ses makine. sini de görmek istiyor Musunuz? Der bir hücreye girdik, Stüd. yonun inihendisi Şemsi Akdoğan, kendi kendini o yetiştirmiz bir Türk geneidir. Burada, (pekiilm) stüdyosundakinin aksine olarak, türkçeleştirilemi; kardelâya muma» ralar, cs mühendisi tarafından yazılmakta, Yani rakamlar, 66, 16 diye karanizeta nidn edilmi Müdiriyet odasmda Cemil Yum. Sordum : -— Bir mahalle arasında çalışı. in Komsularınızdan merak e Btüriyi Ürmeğe e a İyOyu Rürmeğe gelen. — Var amma, işler ak diye biz kabul ri eğ GE ,“— Artist olmak için görmedi . Züiniz, bilmediğiniz kimselerin miü- racastı da var mı? — Hem 46 nasıl? Birisi, tâ Mersinden mektup yazmış, giyet İyi motosiklete bindiğini, o bomba İle uçurulmuş bir köprüden ferah ferah atlıyabilecoğini, bilmem kaç metre yükseklikteki minareye bir “e Mi söylüyor. e de gene, Üğenmi , türlü pozlarla bir düzüne alk gektirtip bise yolladı, Artist ol # mak istiyor, Güzel, İyi emma, tabeli meselesi? Artist olmak için li e güenlerin ekserisi, i €p tahsilli le : ör çocuklar olsa — Ya kadınlar? — Onlarm içinde oldukça tah. sil görmüşleri var, Fakat bu . fer de tiz işin ciddiyetine inanma. mıiyorur, Gelip (o geçici hevesler, Gösteriş için, caka işin Kendimizi ne diye meşgul edelim? — Bu sene türkçeleştirdiğin; az ürkçeleştirdiğiniz — Abdülvahab'ın (OMes'ut gün. ler) 1, (Kızım duymasım), (Demir. hane) müdüründen adapto edilen (Kaâm kalbi), (Sihirli yüzük), (Atölye), (Leylâ Bintiri), VEL, ma satıcısı), (Elâzime), Bunlarm İlepsi Arap filmleri. Ayrca (Ye « A FLM KONUŞMA (STÜDYOSUNDA BiR SAAT Pari). Bunlar da Avrupa lardır, Kânumusanidenberi İf'ia. ne filmi türkçelesiriik, Meselâ demin gördüğünüz (Dağlar böl. mi), bizi lâakal 12 gün tutar, Mon taj ve sair işlerle beraber bu, bir ay demektir, Ayda iki filmi tirk. Çeleştirirsek iyi olayor, — Hep gündüzleri mi çalişiyor. sunuz? — Evet. Marmara film stüdyosunun bir de kimya lüâborstuvarı var, Bura. da film otamalikman yıkanır, ku. rutulür, Sefi: Enver. Stösiyoda ayrma, müstacel olmıyan işler â- çia tahta teknelerle tahta kas. naklardan ibaret bir “fim çama- gehanesi,, bulunduğunu, söyleme, #eler, imkân yok anlıyamazsınız. Resat Mahmmt Pazar günü yapm macları PÜYBOL AJANLIĞINDAN £ Fener Sinir: Seat 1130 da Taksim * Rumelibi" sar: Hakem: Muzaffer, Fikret, Sadık. Sant 1230 da Altmtuğ « Hağg, Ha“ kem: Roşat, Bahatiln, Belâmi, Saat 18.30 dn Galatasaray » Amade” Yuhinar, Hain: Nuri, Nihat, Miüleyyet Şeref Stadı: Bant 9.30 da Davutpaşa « Unkapanı Hakem: Eşrel, Fri, Zeki, Sant 11.30 da Sülsymaniye - Rami: Hakem! Haki: Ezgü, ait, Sababattini Saat 13.20 da Bayoğ'u - Galata, Hös kem: Bülend, Binstafa, Nejat, Saat 1539 da Beşiktaş » HDMI, Has kem: Adnan, Neğdet, Feridun. Voleybol Turnuvası ole mayoğla Balerin Ber yl Üç sıf Üzerine yapılmakta olan Halkevi Voleybol açık turnuyasr 9 uncu kers olarak bu sene 2310041 Pazar yünü başlayıcaktır. Kaydolmak istiyenierin 1920941 Çarşamba nkaşmıma kadar Bayoğlu Halkevi Bpor yübemne müracaat et. meleri rica olunur. mecburiyetinde kalmış bir bayan tah, «Hi ve yaşile mütenasip bir iş aramak sadır, 20.80 ra ile çalışabilir. (iloç. gibi onri mahiyeti haiz elmuyan kt, çük ilâm r parasız seşrolumur. İş ve işçi arayanlar: * Türkçe, fransızca, yunancs mü , xemme! okur yazar ve konuşur Ayr. cs biraz ingilizce bilir, asiertikle . ika olmıyan, kefil © gönterebilen, semiplan ve muhasebeden anlayan bir bay ucuk bir feretie iş aramaktadır. (LT.V.) remzine müracast, temzine müracaat * 23 yaşında, aşierlikie alAkam ba tunmıyan yeni ve eski yazıları biten mi a ik Kapiler, gi sramaktadır. süresi, ir. (S.A) remsine * 16 yaşında maü vaziyetleri dola. yisile tahallini orta 2 de © bırıkmak reye başvuruldu. Halbuki, pederinizin vasiyeti kulunu. zu her zaman - hatırladıkça * tazip ediyor. Yarın bu devle- ti kim idare edecek? Oldük . ten sonra, yeririze kim cek? Bunları düşt silik Ve de sizin kadar muazzep ve muztarip oluyorum. Bugün aklıma bir care geldi: Bir küçük erkek çocuk bulup, bayan Sultan doğurdu diye ilân etsek, onu büyütüp ye » tiştirsek... vs bu sırı kimseye fâş etmesek, Bunu yapmak - tan başka bir caremiz kalma” dı, velinimetim! Kutbettin, ilk önce bunu makul bir tedbir olarak te lâkki etti... sevindi. Fakat, biraz sonra, babazının bir sö. zünü hatırladı. Kutbettin da ha küçükken, babası ona $öY İe bir öğüt vermisti: *— Oğuli damarlarında taşıdığın kan, öz Türk ka kaya) remzine totirnomat. * 19 yaşmda türkçe, (o Oransızca ve daktilo bilen bir bayan iş uramakta, dır, (Narin) remzine müracaat, *» Orta yaşlı ve eraniyeti bir kadn bir ailenin yalnız yermek işlerini yap. mek istemektedir Bayan EV, Beyoğ. Mi Tarlabaşı Macar Turun sokağı Nü. maları rica olunur. (GD) (MZ, 9) OR) (Re him) (Hamdi) (SV. (Sadık 27) (LO) OMJRSö) (22 Çayikk) (TL) (Sündüs 33) vReklâm) (Koçkaya) (Güler) o ÇTiemret O 46) O (Nedim) (MZT) (TE) CA Yazıcıoğlu) dİmean K. #4) (o Gngel 27) (Narin) (NM) (8, Nesrin) (C.85) vYeni Ya, va) diş) na, mill, faydalı olursun! zira, ben de damarlarımda babamın bir yabancı kanu karışma * mış, aramıza bir yabancı girmemiştir. Sen de büyü “ düğün zaman böyle yap!» öylediğin işi yapamam, dedi, babam me - zardan başın kaldırıp da bana: “soyumuza neden ya » bancı kanı karıştırdın?,, der ve beni tel'in ederse ne yapı rım? babama ne cevap vere" bilirim? Devgmi ver)