Yazan: v Make IM VE gaş Yet; e a ei ili pi bir ll İm vr Ra dini, b onlara “eVÜk Milli Roman MAHMUT ATTILA AYKUT duydum, Ve tam dışarıya çıka cağım sırada Sedatla kara göz lüklü adamın sofa penceresi ö. Bünde konuştuklarını görünce cesaret ve mukavemetim azaldı. Kapının açıldığını Sedat duy- muştu, Koşarak geldi. Ne var yavrucuğum bir şey mi istiyorsun? Nasil oldun” A- çıldın mi biraz? — Hiç bir seyim kalmadı. An. bemin yafima geçecekdim, Biz, Sedatin kapı eşiğinde konuşur ken kara gözlüklü adam #rka daşlarının bulunduğu odaya gir. di. Fırsattan istifade ederek sor dum: gözlüklü adam Kim bu Sedat? Yavaşça cevap verdi: — Arkadaşım Şekir, Ve daha yavaş sesle ilâve etti: — Kendisi sivil komiserdir Gayri ihtiyari ağzımdan koca- man bir ya, . Çıktı, Fakat; falso etmemek için çâ- bük davrandım, — Simsiyah gözlüğüyle tuhafıma gitti de, Bir gözü sakatır. 'İ Daha fazla bir şey sorama- dım, Annemin yanına indim, Va- | kit epey ilerlemişti, Bir aralık | oturdukları odada ses sada İyice kesildi Merak beni yukarıya kadar sürükledi. Açık duran o. da kapısı kapalıydı. İçeriden fr- sıltı halmde onuşmalar duyulu. yordu. Zaman ve hâdiseler beni © kadar vesveseli yapmıştı ki, terbiye ve nezaket köidelerini unutarak kulağını kapıya ya nastırdım, Fakat yine bir şey anlamağa imkân yoktu, Helecan içindeydim, İçerideki gizli fısıl. tıyı anlamak ve duymak mera kımdaydım, Oturdukları odanın vardı, Belki orada bir budak deliği bulur da daha iyi görür ve | dinlerim diye düşündüm, Başımı dayadığım. ee la Kendimi hızla çektim ve ade. tâ duvara yapıştım, Fakat suç üzerinde yakalanmıştım, Ve beni burada yakalayan da yine © ya- rasa suratir gözlüklü adamdı. Sap sari olmuştum, Vâziye. timden hem utandım he mkork- tum, O parmağını dudağına gö. türdü: — Sus dedi. Yerimde bir çivi gibi mıhlan- mıştım, Yanıma yaklaşiı, — Size söyliyeceğim çok mü. him bir sır var, Yarın saston vapuriyle köprüye yalnızca im meğe çalışmız, Ve benim evet hayır, olur, olmaz dememe vakit birakmadan ilâve etti: — Mutlak gelmeğe çalışınız. Sizin için hayali bir meseledir bu dedi. Ve karsıda bulunan koltu. ğa doğru gitti, Hic bir. cevap vermedim. Ve geldiğim. gibi yavaşca aşağıya indim, Gece Yi sonra misafirlertoplu olarak gittiler, sarhoştu, diyen gülüyordu. /Devemt var) Nöbetçi kapının önünde pek tirdim. Bir dileğin var mı? Cafer bunu Rüsteme ilk de ta soruyordu. Rüstem bayretle başını kal dırdı: — Ben dileğimi sana her - gün söylüyorum: Bana ka. rım Gülbeyazdan bir haber getir.. Evime geçerken uğra.. düğümü söyle! beni beklesin. dedi. Cafer: — Merak eme, aslanım! yarın muhakkak uğrar ve bir cevap getiririm. ve benim daima onu düşün - di HABER — Akanm pestem Başrollerde: Mediha, Ze Yazan ve oynıyan: nedamet eden meşhur dolandırıcı ynep, Mahmut Saim, Komik Hasan efend. A cop.Meddah Kâztm pesaire Mahmut Saim ALTINDAĞ Kovduğum Meddah Kâzımın, Medihanın tavassutile meşhur şeker tüccarı i. Hnin yanına girdiğini PERDEYİ AÇIYORUM —1.— YA 0, YABEN?. Beynimden vurulumuşa dönmüş tüm, Şimdiye kadar o uğraştıklarının heba oluşunun sebebi nihayet ans laşılıyordu. Otuz sonelik candal arkada « gem Meddah Kâzım demek ki Me, dihanın bir casusuymuş, Demek Xi yaptığımız bütün programları tertip ve tatbika uğraşırken di » ger taraftan Medihuya haber ver, meyi İhmal etmiyordu. Meddah Kâzma kısaca su mek» tubu yazdun: nz Kâzm bey biraderi - Maalesef seni şimdi çok o güzel anladım, Artık arkadaşlığımız hi. tam bulmuştur, Sureti kat'iyede söylüyorum, bir daha bana gelme ve selim verme, Fena muumeolem- ie kurşılaşırsın. Bu &adar, Mahmut Saim Ben meddah OKâzımı koğdüm. Mediha da biğare Süleyman Tev. Pöi sepetlemiş. İki gün sowrs A» pik ağanin evine (o gidince orada Medikayr bulamamış, Apik ağu: — Meliha hanımm telefon nu - marasi şudur: al, surağan Nargi leciyanın #czanesinden telefon et, Demiş. Mediha, Süleyman o Tevfiğe te lefonda : — Yazık, siz hocuyım demişti, niz, Hocalar, doktorlar, avukatlar bir kimsenin sırrını diğerine söy- lemözler zannederim. (Bunların müşterilerine karşı vicdan borç lari budur, Siz beni defe koyup çalmışsmız!,. ; Vallahi #tira etmişler ba . na hanymefendi. Sizin için bev kimseye hir şey söylemedim. — Rica ederim; beyefendi. Ben bakikati tamamile haber aldm. İyi düşününüz bir kere! Kimseye söylemediniz mi?. — Hayırt. — Ya size kime şimdi #öylersem?. — Hayır, kimseye söylemedim hanımefendi, Ben hiç bir müşte. rİmin Sırrmı kimseye söylemem?. — Mahmut Saim beye söyle mediniz mi?.. söylediğinizi — Niçin cevap vermiyorsunuz heyefendi?, — Mahmut Saim beyin ilmi ni cuma merak! vardır, O da hikme, te aşinadır. Belki evime geldiği bir dakikada muskayı yazarken görmüş olabilir ?. Faknt o kadar, Bukka künseye söylemedim. — Mahmut. Selmin diline düş . mem kâfi deği mi? hürmet ettim beyefendi, Yoksa Bİze acı söz söylerdim, yalniz ri. cam, badema beni tanımayınız ve telefon etmeyiniz. Demiş, “çat, üye telefonu kapamış, Süleyman Tevfik sabırlı, halim selim bir adamdı! Bana darılma - dı, Sadrce: — Nereden duymuş bu deli kız? dedi, Yalnız bana değil Apik ağaya da olanlar oldu, Apik aği- Sinninize | Artık Medihanın bu tüccarla alâkası bulunduğu aşikârdı İlk iş bu şöhretli tüccarı nakavt edehilmekti. yı başlamış, “Bir daha beni tanı. ma,, demiş. Acaba bana da m: darıldı? Kalbim çarpa çarpa telefonu 44; tım, Mükâlememizde hiç fark yok- tu, Benimle her vakliki gibi ko . nuştu, Meddah Kâzmir, Süleyman Tevfiği, Apik ağsyı ne o mevzü - bahs etti ne ben, İki gün sonra, Sarı Mustafayı gördüm: — Senin meddah Küzm ilerletmiş! dedi, — Hayrola? Yoksa fal idare - hürels wi aşmış, . dedim, işi | mak lâzım, Fakat, düm Mahmut ağa... - dedi — Ya,, Yalnız mıydı? Hayır.. (İH) ile srabada idi!., demez mi? Rönsim yine bembeyaz oldu... '—İH. beyi, Yürürken, otururken. yatarken; kalkarken hep bu İsim aklımda... — Halkı” gıdasile oyniyarak zengin olan adam! Önce bu adama bir oyun oyna, benim ikinci cildim (Meddah Kâzen) onun ya, nında... Kadın İnsan için ne büyük bir — Ne fal? Meghur zengin Çİ, | kuvvettir, değ mi?.. H.) n yazihanesine kâtip olmuş demez mi? Derhal Mediha ve muska aklı. ma geldi, Demek benden koğulunca Me - dihanm iltimasile (İ, H.) wn va - nma girmiş" Demek (Mediha bu zengine mercimeği çoktan fırma vermiş ler! Kendi kendime şöyle bir dü - #indilm, Arnavutköyü gösümün önüne geldi, Gazino, sez heyeti. ve nihayet o zebellâ sanki kart ma dikildi: Deli Memis! * Ve bana her vakitki gibi şöyle ayarda: YU O gece, Acem Tahir de bir havadis getirdi — Medlhayı dün Adada gör » başka Müze memura — Bu mumya kırk bufuza edilmiştir. Şayanı hayret bir ye y değil mi” — Evet, bilhassa sizin altiliy senede bu kadar iMüyazladığınız gözünün. | 5, azametli İ, H. tiki kapanma de bulundurulursa... Yazan: İskender F. SERTELLİ Diyerek kapıyı kapadı. Rüstem kendi kendine: şaşırdı: — Acaba bu adam bize ni- — Fellâhın, merhamet da. çin geliyor? marı mı kabarmış, dedi yok- sa hava mı döndü?! Rüstem, Halilin iki aya ka. dar iyileşeceğini ve ayağa kalkar kalkmaz Gülbeyaza catmağa gideceğini bilmiyor ui. Cafer o gün soluğa çıkar çıkmaz ilk işi Rüstemin evi. ne uğramak oldu. Gülbeyaz kafes arkanm » dan harem ağasını görün Cafer bahçeye girdi. Ses - lendi: — Rüstemin karısı burada mı? Gülbeyaz kapıya koştu: — Benim.. ne istiyorsun? Cafer kapıdan içeri girme- di.. ayak üstünde şunları söy ledi: — Ben Rüstemin yattığı zindandan geliyorum. Koca- tn selâmı var, “Een çıkınca. ya kadar beklesin ,, dedi. Sa. Sağında Mediha, solunda Med. dah Kizim, Yani: sağında melâi « İ ke, solunda şeytan,, yahut: sağın, du solunda birer şeytan! Küçücük bir efsane vardır: Hurcti Süleyman kurtitrm kus. ların lisanma . güya » vâkfmiş, Dünyaya ve bütün hayvanala bükmeden bu büyük padişah, bir gün serçe kuşuna: “Tez buraya gelsin,.., diye haber yollamış, Ser. çe: “Kimmiş o emrediyor, Ş isim var. Defol buradan... giden kartalı koğmus. Ss böyle hir #ini işiten Haz bessüm etmiş dişini vardı?,, demis - Evvelk (1. H.) yı tepölemek lâzrm!, Sırrımı kimseye ifşa etmiyece, bin senodenberi böyle terütare mu. na bunu söylemek için gel . dim. Senin de bir diyeceğin varsa, bana söyle.. Gülbeyaz sevindi: — Ben onu ölünceye kadar beklemeğe andiçtim, Zinda . na girdiği gündenberi haber lum. Yakında çıka. cak demek?! — Yakında çıkıp çıkmıya. cağını bilmiyorunı. O çıka . cağını, affedileceğini umu . yor. — Sen umrıuyor musun? Padişahın böyle bır fikri yok mu? — Sarayda hiç kimse Rüs. temden bahsetmiyor, Böyle bir şey duymadım. Fakat bu belli olmaz. Ölünceye kadar zindanda da kalakilir. Yarın öbürgün de çıkabilir. Gülbeyaz < haremağasma yalvardı: — Kendisini görünce, çok yakında zindandar sıkacağı | | i nyada dost var mu san, büyük kuvvetle kendi kendime uğraşacağım: “Ya o hâ. ki helike Eerilecek, ya ben?, di j Yorum. Fakat nasıl?.. Telefonu açtım: — Kimsiniz?.. —d A)... Enneni şivesiyle devem ettim: — Bendönizi sorar iseniz, tü, konuşmamda eri mutebereden o Frongiyan © fendi... — Evet, İsminizi çek işitmi . şim... Buyrun... Dostum efendim. Zatı ali nizin şeker getirmekte olduğunu . zu mib gayrihad istihbar etmi - öm, - Evet Frengiyan efendi. Şe. ker ticareti yapıyoruz. — Hazır malmız vardır? — Nekadar istiyorsunuz? — Küllüyetli bir mütayanda bu tunmak ister idim, — Bir haftaya kadar, Avus » turyadan üç vagon bir ,malamız gelecek!,, — Ne Fabrikanın malıdır? — (Besen Ari.) fabrikasınm, dün bir telgraf aldım. Parası # . Win tesviye edilmiştir. Perşembe günü vagona yüklyecekler.. — Peki,,, Ben size ne günü go. leyim? Muhakkak bir haftada ge. ecek j?., Frengiyan efendi, Ren fab. rikayla doğrudan doğruya mua . mele yaparım, Arada komisyoncu yok ki bizi midiatsm. Hattâ mabn müstseslen yollanması icin dün fabrikaya telgraf çektim, Fakat onlardan yola cikarılacağı günl tesbit eden bir telşaf geldi, İs. arıma mahal kalmadı, — Pekey paşam... Ben zatı ve. lânma cumartesi günü gelirim... — Buyrun Frehgiyan efendi Peklerim.. Sizinle iyi bir İş yapa. biliriz, yahudi komisyoncudan Bir Besen Ari şeker fabrikasmın ad. resini öğrendim, Derhal telgraf. haneye koşurek şu telgrafı çek . tim: Essen Ari fabrikası müdiri yetine: Telgrafmızı aldım, Bedelini te . diye ettiğim üç vagon şekerin bir vagonunun Romanyaya, diğer va . gonunun Galiçyaya Üçüncü vagu. nunun da Wiyana garnizonlarma sevkiyle mahalli askeri kumandan lara teslim edilmesini bildiririm. İstanbul, şeker tüccarı LE. Ayni zamanda Romanya kuman danlığma, Galiçya kumandanlığı . ma, Viyana garnizon kumandanı « ğına ayrı ayrı birer telgraf çek meyi ihmal etinedim: Namıma gelecek bir vagon 46 kerin tarafı acizanemden bir he. diye olarak askere tevzilni hür metlerimle rin ederim, İstanbul: yox Eğer şu teşebbüsüm bana bir muvaffakıyet kazandırırsa Bbaşmet düşmüş olacaktı, nı müjdelersin! Bunu söyle - meyi unutma, olmaz ms? — Sana kim (söyledi ya- kında onun çıkacağını?.. Gülbeyaz cidd! bir tavırla ilâve etti: — Rüyamda mördüm., Haremağası gülmeğe baş - ladı: — Rüstemin işi rüyaya kal dıysa, hali yamaacır. A — Niçin?.. Sen rüyaya i- nanmıyor musun? — Hayır. Biz Macarlar, rüyada len şeylerin çok defa defa tahakkuk ettiğine şahit olduğumuz için, buna inanı. rız. Zaten içimde kaç gün - dür sebebsiz bir sevinç var- dı. Sevincin veya ıstırabm s2. bebsiz olması kabi! mi? Ya. kında onun tekrar dünyaya kayuşacağından cininim.. İs. le sevincin eebebi da İı oha yerek, o (Deta ve)