| | | | | Amerikadan KARINCANIN AZMi Fransaya un Yunan mukavemet ve İlerley/. #i, düğüşü bize bir kere daha şnnm Aile oyunların- dan: Bezik Bu oyun iki kişiliktir. İki deste küğıtia oynanilır, Desteler- den ikililer, oüçlüler, dörtüler, elin coni ii ğıt aldıktan sonra 17 neisi ko- Sun hangi kâğıt olduğunu gös. termek için açık olarak masa- nm Üzerine konulur. Diğer kâ, rel üzerine kapatı. ar koz kâğıdı 7 Ji çıkarsa kâğıtları veren oyuncuya 10 sayı sayılır. arı veren taksimde yanılırsa veya kâğıdı düşürür, açarsa kâğıtlar yeniden ve bu sefer diğer oyuncu tarafın- dan dağıtılır. Oyuna kâğıtları veren değil, diğeri başlar. Diğer kâğıt oyunlarında oldu. ğu gibi kozlar diğer bütün ki- gıtlardan üstün değerdedir. Dİ. ger kâğıtlarda, ayrı cinsten ol- sün olmasın, daima büyük sayı küçük sayıyı alır. Meselâ bir do- okuzlu, gerek kupadan. gerek ma, çağan, her hangi renkten olursa olsun, kozdan başka, kendinden © küçük kaymette her kâğıdı. bilir. Kâğıtlarm en büyüğüne “as” derler. Ondan sonra Sıra ile 10 lu, papaz, kız, oğlan, 9lu, 3i,7 ii, gelir. Aynı değerde iki kâğıt karşı. laştrsâ ilk koyanm küğidi kaza- nar, Her kâğıt çrkarısta iki oyuncu da desteden birer kâğıt alacak, , Masanın üzerindeki kâğıdı niş olan evelâ, diğeri de sonra alır. Destede kâğıt bitinceye kadar, karşımızdakinin koyduğu cinsten kâğıt koymak mecburiyetinde değilsiniz. Fakat destede ulacak kâğü kalmayınca elinizdekiler- den dalma arkadaşınızın koydu. “Ğu cinsten kâğıt çıkarmak mec- buriyetindesiniz. Oyun bitinceye kadar, kazanı- “Can kâğıtların hesabı yazılmaz. Oyun bitince, her iki oyuncunun kazanıp ayı. yere koyarak top. ladığı kâğıtlar arasında aslarla n li Gerek as, nun Üstünde bir tilmsekle kars Jaştı ve Lırmanmağı, başladı, Far kat o kadar uğraştığı halde aşar madı, biraz tirmanmen yükünü düşürüyor, ekmek aşağı yuvarlar: Topluiğne Üstadımız, MMham al. dığımız bir mısraa ilişiyor. O, göy- le değil, böyle okunur diyor, er çi kendisi kadar eski metinlerle alâkadar değilsek de bir kelimeyi yanlış okuyacak kadir da bu işin sahili sayılmayız, Sevimli arkadn. şın tertip hatalarım ne demek olduğunu bilmeseydi, bu ihterma teşekirtir. ederdik. Maamafih, Xen- disi nükte hâliki olduğu için, bu es. piriyi kaçırmamak istemiş. Hakkı da var; sütununun icebi,.. Lâ. Oyun esnasında desteden kâ- ğit almayı unutup oynadmızsa bir dakaki seferi iki kâğıt almak hakkmız vardır. Fakat o zaman karşınızdakinin hesabma 10 sa, yı kaydedilir. Bir oyuncu, sma sından evvel küğrt alırsa ve di- ğeri de kendisine kâğıt almadan bunun farkma varırsa bu-ikinci > vöyunen Kendisine 10: sayı yazar. | Yanılarak bir kâğrt yerine iki küğrt çektinizse bunları arkada, şmuza vermeniz lâzımdır. O, han- gisini tercih ederse onu 8ize ve. Tir, diğerini destenin ortasma koyar. Bir oyuncu, karşımda. kinin elinde sekizden fazla kâğıt görürse onun, bir . bile ile veya yanlışlıkla fazla kâğrt alm v- duğunu farkeder ve bunu söyl, yerek kendisine yüz sayı yazar, ber ikisinin elinde de sekizden fazla kâğrt bulunursa hiç birine ceza yoktur. Sayılar nasıl kaydenilir ? Bezikte muhtelif kıymetteki kâğıtlar muhtelif sayı kaydeder. Maça kızı ile karo oğlanına “bazik” denir ve 40 sayı yazılır. Iki maça kiz: İle iki karo oğ- İanı “çift bezik” sayılır. ve 500 sayı kaydolumur. As, papaz, kız ve oğlanm hep. si kozdan olunca 250 sayı yazi- br. Kozun papazı ile kızı 40 sayı, kozdan başka, fakat ikisi de aynı cinsten - meze'â kupadan - papazla kiz 20 sayı eder. Hangi cinsten olurs» olsun 4 as 100, 4 papaz 80,4 kız 60,4 oğlan 40 sayıdır. Destede kâğıt bitmeden kozun yedilişini oynarsanız 10 yazarsı. niz, Destenin altındaki koz gös- teren kâğıdı, yerine kozun yedi- lisini koyarak (alabilir ve aynı zamanda kendinize 10 sayı ya- rabilirsiniz. Elinizde bu sayıları yapan kâ, gıtlar varsa, bunları çikarır ve sayıları yazarsınız. Buna “dek, lârasyon” denir ve deste bittik. ten sonra yapılamaz. Elinizle Xâ- ğıtla vurup ber kâğıt alışmızda da lehinize 10 sayı yazacaksınız. Bütün kâğıtlar oynandıktan sonra ise, oyunda kazanip bir yana topladığınız kâğıtları açar ve içindekileri »-ları alarak bunların biri için 10 sayı yazar- gönderiliyor Unlar Amerika Kızılhaçı vasıtasile dağıtılacak Vaşington, 2 S(A, A.) — siye müsteşarı Vels işgal altındı Uyku düşmanı kahve! NX zenci: Ne oluyoruz yahu? - İçse k de olur, içmesek de - Ağızları torba değil ki Kahve ne demektir? - Pişirilir, içilir kara inci- Ebussuud Efendinin fet vası - Eski kıraethaneler bir nevi okuma yerleriy- dikelim! - Biraz datarih - iyii di - Afyonkeşler - Sadullah paşa, Namık Kemal ve arkadaşları. ; bulunmıyan Fransaya gönderilmek Geçen gün, Beyoğlunda bir ku. | diği için iki taş arasında dövüp | di, vücetlarını ateşle dağladı, boğ Üzere iki vapur unun hazır bulun- duğunu bildirmiş ve demiştir ki; “— Büyük Britanya hükümeti, un bamulesile bu iki vapbrun ab. lukadan göçerek işgal altında bus Junmıyan bir Fransız limanına git- mesine müzasda etmiştir, Ancak İngiliz hükümeti, işgal altında bu- lunmtyan Fransaya gidecek yiyo. ceklerin ve milnhasıran bu mmta- kada tevzi olunacağına ve ınyadil yiyeceklerin işgal attmda, bulunan Fransaya gönderilmiyeeeğine dair Fransadan teminat iştemiştir. Vapurların derhal (o Ameriksya döncceeği ve Amerika kımihaçınn nezareti alimda yiyeceklerin tevzi olunacağı İngiltereye temin edil - miştir, Mezkür iki vapur unu Bir. leşik Amerika devleti Fransız mil leline hediye etmektedri.,, ZİRAJ İSTİHSALATI ARTTIRMAK İÇİN Vişi, 23 (A, A.) — Fransada xi. rai istihsalâtı arttırmak için alı. saesk tedbirlere mütedair üç ka meğe meebur edilecekleri gibi doğ. rudan doğruyr fabrikalarda çal » san işçiler de ziraat işlerinde çi. haştmılabileceklerdir. 17 le 21 yaş arasmda bulumup da herhangi bir meslek için hazar- lanmamış olan talebe de tatil sas manlarmda hiç olmazsa 15 günlük bir devre için ziraat islerinde ça. lışmağa mecbur tutulacaktır. ingiliz tayyare gemileri filosu - Yeni gemilerle takviye ediliyor Lonüra, 28 (A, A.) — Visamirel Boyd'un tayyare gemileri filosuna kumandan tayin edilmesinden son» ra bâzı mühim inkişeflar beklen. mektedir. Visamirnl Boyd, “İllus- İrious" tayyare gemisinin kümün- danıyken bir harp gemisine tevcih edilen hücumların en şiddetlisini tardetmeğe muvaffak olmuştu. Has torlarda olduğu zere Alman pi - ko bombardıman tayyarelerinin Akdenizde yaptıkları T saatlik hü. cuma vizamirai Boydun kumanda &tiği o “İnstrious” kahramanca karşı koymuştur, Bu tayyare ge misi o zaman İzabeller almış ol. taasina rağmen kendi vesaitile ve #satie 20 milden fazla süratle yol alarak İskenderiyeye gitmişti. Al. manlar bu hücumları esnasında © kadar büyük zayiata uğramışlar - dır ki bir daha böyle bir hücumu tekrara cesaret edememişlerdir. Amiral Boyd, Tarantoda İtniyanir. larin yapılan deniz muharobesin » de gösterdiği kabiliyet ve yararlık Üzerine terfi etmişti, Çörçil ve Aleksander kendisini büyük bir «- İ tayişle yedetmişlerdi. Bugün İngiliz tayyare gemileri filosunun kuvveti hakkmda hiçbir İmalimat verilmemektedir. Fakat İba filonun yeni gemilerle takviye edilmiş veya edilmek üzere oldu. ğu tahmin olunabilir, İngiliz tayyr- te gemilerindeki hava filolarmm müstakbel muvaffakiyetler için â İha mükemmel bir surette teçh'- İzi derpiş Gdilmektedir. Gaye, bu kuvvetlerin dünyadaki herhangi bir muhsrebe teşokkülünden daha mütekâmil bir hale getirmektir. aa sms, Her partinin sonunda bu sayı, ar oyun ev hesap edilir, kararlaştırıldığı Üzere 1000, 22000 veya 4000 üzerine oynanır. Bezik üç kişi ile de oynanabi. lir. O zaman, 3 deste kâğit ak mak lâzımdır. Dört kigi ilede oynamak kabiklir. O zaman da tabii 4 deste kâğrt almak lâzım- dır. 4 kişi oynanan bezikte oyun. sular ya ayrı ayrı. yahut ta iki, şer kişi ortak olarak oynarlar. velden emen mlm ğin mezi m gimme mpi ye ll sna km ie mk Kİ e m e ka m kak aki rukahyeci dükkânmun önünde top- lana halkı görüce, 1914 — 1918 dünya harbinin uğursuz günlerini hatırladım. O kara ve kızıl güm lerde, yüzlerce, binlerce ahali bir okka ekmek alabilmek için firm. ların önünde toplanır, saatlerce | sıra bekler, nihayet boğuşa, döğü. şe —ogünlerin tabiriyle— “Bir kıyyei atik nan agiz, alabilirdi. Fakat hiç bir zaman, bir avuç kah. | ve için kahve satan dükkânların nı ve nihayet polisin müdahaleye mecbur olup halkı sıraya koydu. Kunu görmedim. Halbuki, bugün çok şükür re harp içindeyiz, ne de ogünkü gibi müşkül hayat şartları içinde ya, şıyoruz. Gerçi hayat pahalılığı ve ihtikâr varsa da, sebebini, dünya vaziyetinin normal bir halde olma- masında ve nihayet muhtekirlerin vicdansızlıklarında aramalıdır. Benim aklımın almadığı sey, halkımız 250 gram kahve için, kala, göz yararcasına dükkün hücum etmeleridir. © kadar ki, eğer Galatarasaydal.. kuru kahve- ci dükkânmdan, o akşam Üstü a- vüç avuç altın saçsalardı, bu ka. dar hücum ve tehalük gösterile mezdi, Ne olüyoruz yahu? Almacak şey niheyet kahvedir, Karın doyur maz, mideyi tok tutmaz, Rakı gi bi, şarap gibi, bira gibi bir şeydir: İçilee de olur, içilmese de... 250 gram kahve için bu kadar telâş, bu kadar gürültü değmez. Bu haller ayıptır gibi geliyor ba. na... Sonra Türkün karakterine, sekinetine, itidaline de yakışmıya. cak bir hareket... Bu taşkınlığı gören kötü gözler ne mâna ver- mezler, şom ağızlar meler söyle mezler?.. Ağyarın ve hele düşma. nin, propagandacıların ağzı torba, dan değil ki dikelim, z Haz bahis açılmışken, size bi- taz da kahvenin tarihinden, bahse- deyim, Filhakika kahvenin tarihi bilinmiyen bir şey değildir. Bütün gsnsildopeğilerde keşfi, kaynağın. dan taşıp yayılışı hakkımda mal&. mat vardır. Fakat, peşinen söyli- yeyim ki, yazacaklarımın içinde ansiklopedik malümatten başka hoşunuza gidecek şeyler vardır. Ben burada kahvenin hem edebi- yattaki yerinden, lügat bakımın. daki tarihinden, ansiklopedilerin bahsetmedikleri bazı tarihi mald. mat kaydedeceğim. Kahve, ağaçta yetişir. beş metre boyunda olan bu ağaç daima yeşildir. Kokusu yasemini andıran küme küme çiçekler açar ve ulak, kuş kirazı büyüklüğünde bir meyva verir. İşte kahvenin ya” tağı budur. Rıngi evvelâ yeşil o- iur, sonra kırmızılaşır, olgunlaşın. ca koyulaşıp siyah bir renk alir, Kahve yaş iken kiraza benze. mekle beraber, kokusu ve lezzeti büsbütün başkadır. Kahveler mey- Yanın içinden çıkar. Ve İki tanesi birbirine yapışıktır. Bugün en çok bulunduğu yer Yemendir. Yemen toprağının hususiyeti katıve yetiş- tirmeğe çok müsaittir. Ve burada en iyisi çıkmakla beraber, ber memleket toprağında yetişmez, Bazı kaynaklara göre, kahve henüz mahiyeti bilinmiyen bir ne. batken ve isimden mahrumken yap raklarını develer yermiş... Bir gün Şazibi adında bir Arap şeyhi, yap. rakları yediklen sonra develerin en çelimsiz ve düşkününün canlı- lik ve dirilik gösterdiklerini, genç hayvanlarm da öteye beriye koşup sahlandıklarını görmüş. Bu alka- yemiş, kafasında bir zindeki, kal. binde tatl bir taravet hissetmiş. Hifelerinden Ömer, Yemende Zübeyd kasabasının yakininde U- sak dığında münzevi bir hayat yaşarken bir çok günler düşündü. tecrübuler yaptı. Nihayet kâhve pişirme usulünü icat etti, (1551). Fakat tanelere kahve adını o tak- adı, Bu keyit ehli taraflarından istlare ve kıyas suretiyle (o bulun muştur. Bazı kimselerin ve kitap. ların kahveye ilk isim takan şudur, budur demeleri doğru değildir. Kahvenin isim babası meçhuldür. Arap menbalarına göre, kahve, şehve veznindedir ve mânası da İÇ- ki demektir. Ve vezninden istifade edilerek kıyas suretiyle isimlendi- rilmiştir. Sonra kahve Arapçada şu mânaya da gelir; Koku... Bu bakımdan da inceliyecek ve kul. lanscak olursak rayihanm müradi- K olur, Kahve bizim memleketimize İk defa Kânuni Süleyman devrinde girmistir. (1554). Ve Istanbula ilk sokanlar Halepli Şemsi ile Hâkim adında iki adamdır. Demek olu- yor ki, Şevh Şarili ile müridi Ö. merin keşiflerinden üç yıl sonra, Türkler kahveyi tanımış ve pişiri. me tarzını öğrenmiştir. Ondan eve vel Mısırda, Arabistanda ve hakta Suriyede tanılmıştır. Anadolu ve Rümelide revaç bulması, İstanbu- la girişinden sonradır. Halepli iki arkadaşm “Pişirilir, içilir kara inci, diye tanıdıkları kahveden evvel, bütün imparator. hik hudutları içinde ayran içilirdi. Kara İncinin yurda girişinden son. radır ki, ayran unutuldu ve herkes kahve tiryakisi oldu. Memlekette tiryakiler bir sınıf, bir zümre teşkil etmişlerdi. Os- manlı şairleri — şarabın yasak e dildiği zamanlara rastlayan bu. günlerde— bu iptilâyâ telmihan: Humler şikeste, canlar tehi, yok vücudü mey. Ettin esir kahve bizi, hey zamane heyl Gibi sözler nazmediyorlardı. O devirlerde, tiryakilere karş' cephe alan bir zümre de türemişti. i Bunlar, Arap şairlerinin “Uyku ve şehvet düşmanı bir zenci, diye tarif ettikleri kahveyi, imparator. luğun hudutlarından dışarı çıkar mak, Halepli arkadaşlarm kurduk ları kahve ocağını yıkıp başlarına geçirmek istiyorlardı. Bu emelleri» Dört, | ne muveffak olmak için Şeyhülis. lâm Ebussuwd Efendiye başvurdu. lar, kahvenin haram olduğuna dair fetva almak istediler, Fakal “Efendi Hazretleri, bunlara ne yüz verdi, ne de İetva... Şeyhülislâm bu hareketi, kah. venin haram olmadığını işaretledi- Zi için. halk bu sefer daha fazla bir iştiha ile fncanlarını hopürdet. meğe başladılar. Hattâ şairin biri: Tutup kâ'sin kenarından zerafet bir le höpürdet, Desinler kahve içmekle bu ammi amma mahir haf Beytiy'le, kahve içerken höpür. detmenin bir zerafet olduğunu ima etti. Kahveye karsı gösterilen bu im himak ve revaç Halepli arkadâş- ların keselerini doldurttu, üç yılda beş bin altın kazandılar, Dördüncü Murad, imparatorluk tahtma oturduktan sonra tütün gibi kahveyi de yasak etti.. Bu hu. susta o kadar sert ve zalim dav. randı ki, tütün ve kahve içenlerin İni çekrsiş. Pişirip içmesini bilme. kollarını kırdı, bacaklarını kestir. 1 Ck e ea kk, hdi v dün di durdu, astırdı, zaman oldu bizzat öldürdü, Zamanın şairlerinden biri padi- şaha yaranmak için şu beyti söyle. miştir; İki şeyalir harap eden cihanı, Yemenin karvesi, Rumun dühanı Dördüncü Murad tütün ve kah, ve yasağı tamam üç buçuk sürdü ve padişah İran Seferine gi derken yasağı ilğa etti, Ozgünden sonradır ki, imparator luğun hudutları içinde, bemen ber köşede bir kahve açıldı, Eski devirlerde kahvelerin b hususiyeti vardı. Tiryekilerden başka zamanın ricali, kalem erhas Abdülüziz ve Beşinci Murad de- virlerinde berı mahalle le küçük kahvehaneler istisna lirse, diğer birkaç büyük hr neler, bir nevi okuma yerleri hali- ni alınışı. Burada, Tuna, Bosna, Firat, Envarı Şarkiyye ve Suriye gazeteleri buralara gelir, İstanbul gazeteleri bulunur, kıraathane sâ- hipleri yeni eserlerin tedarikine delâlet ederlerdi. Bu vaziyet, il ci Abdülhamidin istipdadının Ze kadar devam etmiş fazla mmaltmat için üstadım met Rasimin (Sair, muharrir, & dip) adl; kitabiyle Ebuzziya Tev, fik Bey Merhumun Ebüzziya) daki (Kahvehaneler) makülesine bakınız: Numara: 130 131) O zamanlar gâzino denilen b kahvelerde Ramazanları her gece vesair günlerde de Cuma ve p zar geceleri İstanbulun en meşhu sazendeleri çalar ve okurlardı, Sas hura kadar ötorulduğu Için kahve şurup bir kuruş alınırdı. Saz h kı olarak da ayrıca iki kuruş ver, mek mecburiyeti vardı, Ebuzziya Tevfik Hey diyor kâğ “Müdevver bir tepsi derunumda zarflı bir fincan, bir ulak si» çi. çek suyu, bir de altın gibi p cezvede pişmiş kahve getirili, B sehpa Üzerine bırakılırdı... Sadullah Paşa, Hersekli Hikinet, Namık Kemâl, lı Galip ve Kâzım Beyler gibi d rin şiir ve san'at adamları da b kahve'ere devam ederler, şiirler ©. kuyarak, tarıhter ve günün işler den bahsederek vakit geçirirlerm İstanbulun iyi kahve pişi: yerlerimden birisi de Süleyman deki (Tiryaki Çarşısı) ndaki kahveleriydi. Fakat buraya dev edenlerin çoğu afyonkeşler old için, kahve meraklıları uzun Sa ier oturmazlar. kahvelerini içet giderlerdi. j O devirlerde, kahve tavada kay, rulur, el değirmeninde taze taze pişirilip müşterilere rilirdi, Muhakkak ki, en lezzeti kahve budur, Dibek ve makine çekilen kahveler, bu metaın lez tini bozmuştur. Ve kahvenin kini, lezzetini anlamak için m hakkak balr cezvede pisirmelidir. Eski kahve tiryakileri, İstanbüs İun hangi semtinde iyi kahve piş renler varsa onları bilirler, Mesel N i va iğ ralarda kahve içerlerdi. Bir siyeh sulkitelki bıdır ai ki şirin meşuban Meclisinde akde mi gül şeki ikram Süleyman ÇAPANOĞLU 4 Him Lin