7 MART — 194 KORNNELYAYMIN yük hareketli zabta romani Gömdüğüm gün yaşıyormuş / Yazan: Cevat Pala' döğer bulduğum ip uçları beni bir. hafta sonra urun bir seyahr. Mecbur bırakacak. Sonra gülerek Nüve etiğ: > Benimle seyuhate çıkmak is- elbise bavullarımı şimdi. erkene'niniz bugün. Dün g“- Kiye, rin kiübesinde bulunan Yazan: OTWELL BİNNS ae demek istiyorsunuz? — Demek istediğim şundan İ » baret, İki kişi, lejyon mlığını ça - larak şose yolundan geçiyorlar, Bu civarda, Fransız Jejyonunda kimse hizmet etmediği için, bu *. ki kişnin buranın yerlisi olmad!» ları kanaatine varıyorum. Güver - ein kulesinde bulunan adamın yö- sü, yakıcı bir güneş altmda yaş» yaa bir adamm yüzüne benziyordu. Müfottiş kendini tutamadı: İ — Vây canma, bu mühim, Bu | iki kişinn mevcudiyetini kimden | haber aldmız? İ — Maksvelin şoförü (söyledi. Lejyon maremi da birçok kereler Fransada duymuş, — AA, Alâ, Fakat bu vaziyeti aydınlatmaz ki! Simon Maksvelin, | Fransız lejyonunda hizmet etmiş ie ki k'şi İle ne gibi bir alâkası ol. bilir? Bu lejiyon askerlerinden bir mil-mer çıkmaz ya! — Hakkmız olabilif bay mü | feltiş, TAkin.. Cümleyi bitiremedi, bir pol's memuru koşa koşa onlara doğru geliyordu: — Bıy müfettiş, iste bire hava» dis getiren biri, Polis Omenuru milettişe bir gey uzattı: — Bay müfettiş, bunu buldum! Bu bir kurşun kovanıydı. — Nertde buldunuz Vilson? — Güvercin klübesinin aşağısn- daki çalılık içinde, Müfettiş kurşun kovanı elinde evirip çevirdi: — Al, bu işimize yarıyabilir. Standişe dönerek: — Bana müsade odiniz efendim, evde İkinci bir tahkiksi yapmam Yizım. Polis memurunu Standişle baş « başa bırakarak ayrildi. Standiş: — İyi bir keşif yaptınız des» tum, kovan tabancaya uyarsa... Polis memuru cevap verdi: — Buna şüphe bile etmiyorum, Eğer Simon Maksvel öldürülme » | miş olsaydı, muhakkak ilâm odi » Urdi... Standiş tasdik etti: — Evet, doğrudur. Acaba gü e vere'n kulesinde öldürülenle berm ber olan adamdan bir haber çikte m1? Maksveli öldüren muhakkak ki odur. — Hiçbir haber çıkmadı, çikr. sağı da yok. Yanılmıyorsar: adam çoktan İneiltereden uzaklaşmıştır. Ne garip vaka değil mi? Dün, ada met biri düğline mâhi olmak için havadan düğerece'ne tayyareden düştü, Kimin nesi olduğunu kimse öğrenemeden gitti, Bu esrarengiz bir söy, hem degök esrarengiz bit dey. (Devam var) — Hirlı hızlı konuşan bir takım kılığı kıyafeti yerinde serseriler. Ürtadı ziyaret için yola koyul- dum. Onunla küçüktenberi pek sevişen iki arkadaştık. İlk, orta ve yüksektahsillerimiz bir mek tepte geçti. Yalnız o, üniversite” nin edebiyat fakültesine devam ederken ben, tıp fakllitesine gi - der, fakat derslerimiz biter bit. mez hemen bulusur, geç vakit - İre kâder çalışırdık. Seneler geçti. Memuriyet hayatı bizi a yurmıştı, Fakat geçenlerde köp - rü üzerinde ona rastlaymes bi. ribirimize sarıldık, öpüştük. U « zun serzenişlerine muhatap ol - dum. Kerdisini oaramadığımı, mektup yazmadığımı, yana ya » kıla anlatıyordu. Mutlak gelece. ğimi vagdetiim. İşte bugün vaa- dimi yerine betirmek üzere onun Boğaza nazır evlerine tırmanı * yordum. Aile efradı beni bir s6- vinç içinde karşıladılar. Fakat hepsinin yüzünde belli etmek is. temedikleri derin bir matem &- Mimi görülüyordu. İçimde bir korku, bir endişe belirdi. Beni evvelâ hususi bir odaya aldılar. Burada konuşurken Ostadın bir rahatsızlık geçirmekte olduğunu ve bu marazın bütün tafsilâtmı kendilerinden öğrendim. İş pek çetindi. Fakat hem arkadaşlık, hem meslek icabı ona koşmak, onu tedavi etmek lâzımdı. Evve lâ evdekileri tatmin ettim. Bu husustaki tertibatı da aldıktan sonra yanına girdim. Kütüpha - nesinin. we kitapları ara. Beni çok samimi bir kalple kar şıladı. Görüşmeğe başladık. İlmi mübahaseler açıldı. Sorira siya » siyata geçtik. Devam edegelen harpten ve mihayet insanlığın geçirmekte olduğu felâketli buh. randan bahsettik. Mektep arkadaşımla ne kadar teklifsiz olduğumuzdan bahset - miştim. Filbakika işte şimdi o. dasında dolaşıyor, duvardaki re- sim ve tablolara bakıyordum, O eşmada ve birazda kasten, kapalı duran perdelere İşaret “ederek kendisine: — Bu güzel günde, bu doyuk maz manzara karşısında perde * leriniz niçin kapalıdır, dedim. (Sonra onlardan birini aralıya - rak) şu parlık ziyaya, şu sularm akışına bakmız.. Bütün bu gü - zellikletden niçin, neden İstifade etmiyorsunuz? dedim. Cevap verdi: — Kuzum doktor, çok rica e * derim, bunu bana sorma, diye yalvardı. Halbuki ben, tam mev» mua girmiş bulunuyordum. Kun ka CAS TL Le aze i Sen ewde yalnız kalıyorsun! larda neden dolaşıyor? Lukteçya, Cemal çelebinin bu tadan ilk defa geçtiğini tekrarladı Çelebi srkadaşlarile sokaktan ge le gsdieTs| US LUKREÇYA e disinden tekrar af dileyerek: l — Neden? dedim. Süküt etti, ısrar eitim. Sustu, Yalvardım. Özür diledi. Beni kırdığını söy. | ledim ve tekrar inatla ısrar et - | tim. Nibayet tahammül ede- medi; | — Peki, dedi. Sana" her şey: | anlatacağım, doktor. Birer sizara daha aldıktan sonra karşı karşıya oturduk. Dikkat kesilmiştim. O, dilştindü, düşündü. Dalgın dalgın sigara - | sıni çekti. Sonra söze basladı: — Bundan #ekiz ay evve'di. Bir gün şu balkonda oturuyor . | dum karşısmdaki (o taraça sında onu ilk defa gördüm. O, o kadar güzel, o kadar içli idi ki bunu sana anlâtamam doktor, baygm ve ruhuma şifa veren ba kışları, omuzlarına dökülen dal- galı saçları, iri elâ gözleri, bütün l vilcudu hele dizleri... Daha bil - | mem ki, hangi güzelliklerini sa- yayım. İşte bütün bu eşsiz var Uklarile kalbime girdi 0!,. Allah sanki bütün güzelliklerini onda toplamış ve onu öylece halket - mişti. Onunla ne kadar candan tanıştık. Nefesinleki bahar çi - çeklerinin kokusu &z zamande ciğerlerime doldu .Uzün gece lerde herkesin sustuğu anlarda, karanlıklar arasında hislerimizi aynı istikamete sürüklüyor, bu: | layor, gülüyor ve sanki daima İ beraber yaşıyorduk. Bu ne son- “Yartırımış şaneser,, (Bu parçala: ihlimamla toplayınız) Büyük münabak amız; eetlerirsdirecek ve bÜYük müsabakadan darimedei ne başladık. Bu olümabıkanın adı “Vortlmış şaneser.dir. Siz parça parça edilmiş bo şahesrin purçularını topliyseak, biribirine uygun gele ça pörça edilmiş bu şakeserin parçaları toplıyocak, biribirne “yg gelecek bir sette yapıştıracak ve meşit tabloyu ortaya çıkararak bunun hangı ressamın eseri olduğunu ve hangı müzede bultmuuğumu söyliyeceksimz tik müsabakamızda yapılarak şey bundan iharettir. Bütün parçalayın neşri tamamlandıktan sonra ön beş gün ıçınde parçalan munazam Dir surette yapışlırarak vücüde gel MUZ TESM, SODİOMMM YESEM vin aduu ve tablonun hangı müzede buunduğunu da yazarak üzere de sarık isim ve adresime yazıl 28r) içine koyacak ve zarlı başkası is safından açılmıyacak şekilde mükürliyerek, 6 ncı noter Galip Bıngö" le teslim edilmek üzere sdörekanemize 14.di edecek ve mukabilinde 1darehanemizan sıra numarası taşıyan »t mumcra olacaksin Zariların içine şimdiye kada gazetsmizin baştığı vanında neşredi ten ve 365 numaraya kadar Ja #cvam rdecek olan kuponlar koyma ya İüzüm yoktun, Bunlar öç münataka bittikten ve müsabakalırda kazani” dıktan sonra hediyeler alınmaya gelindiği an gösterilecektir. Müsebakalardı kağanmış bulunan br okuyucumuz bize bu “kw ponları tam olarak veemezse bülün hakkım zayı edeceğini bilmeli ve bunlurr bedellerin ödemek istese dahı 16yd0313 olduğunu bilmelidiş. Büyük bir fırsat Hdarehanemiz, musabakalarımızın kolayinğı ve cazibesi karşısında böyle bir rat Haçırmak istemiyeceklerin bulunabileceğini düşünerek bu yitilerime #lmdiye kadar çeçmiş uponları tamamlayabilmelerin. inal hazrkamsaytır. 84 gibiler, vu müsmaka artceleniy de hal zarfların idarehanemizr teslim #dweorkleri Zamana Kadar bütün kuponlar öeceilerini odemek verse Muz, ne temiz bir heyecan, ne çil. ğınca, bir gevgiydi,.... #4. »... Bizi ayıran . bütün engeller; bu büyük aşkımız önlünde eriyor ve hükümsüz kalıyordu. İşte saf ve temiz aşk budur, diyordum. Öyle ya, hiçbir şey beklemeden, hiçbir menfaat hissi, hiçbir mec buriyet olmadan yalnız biribiri « mizi seviyor ve yalnız ikimiz İçin yaşıyorduk!. Ben ona adeta esa tari bir ilâh gibi tapınıyor. nere- ye gitsem onu arıyor, gördüğüm simalar arasmda ordan güzeline tesadüf edemiyordum. İkimiz de benliğimizden sıyrilmiz, tama - men başka bir âlemde yaşıyor ve namütenâahiliğe doğru uçu - yorduk.. Böylece aylar geçti. Fa- kat sonraları kendisinde garip ve anlaşılmaz haller görmeğe başladım. Beni ihmal ediyor, € - hemmiyet vermiyor, Saklânıyor, tekrar meydana çıkıyor, bir şey- ler kuruyor, darılıyor, tekrar barışıyor ve ikimize de sebepsiz ıztıraplar çektirmekten hoşlanı- yordu. Güzel gözlerinin hulyalı bakışları daima kederli, olgun - laşmağa başlayan genç kızlık çağlarının en hararetli dakika - giren MEL çip gitmişti, © Çapıuz Hüseyinin İçine şüphe girdi... gözleri döndü —Ben gündüzleri işe gidiyorum Fr kat bu herifle tekrar buluşacak ve görüşecek olursan, seni çok (fena yaparım. Elimi kanla kirletme be nim! Lukreğya, Hüseyinin bakışların. dan « kadar korkmuştu ki.. derhal bir köçeye sindi: — Benim Cemel çelebi" ile bir alış verişim yoktur. o Sözlerime. manl dedi. O benim, kömşumdu. mamlayabileceklerdir. Yırtılmış şaheser 81 parcadır. 481) parçaya ayrılan şüzesern meye gayret edilecektir. Hediyelerimiz parçam, biraz içinde tamamen bitir Fertip ecumerk uç wwmubakanm Bent #e ha'ledenler sn hediveleri kr sanncaktardır: 1 — Ex j 10 teşrinlevvel MD 10 rilacak ve ayda mötmhammli Meştinlevwel İYSİ senesi içinde yapi ulduçu kira ücretinden agar takat leri mümbakalarımıızı doğru balleene verilerek. Müaabekmiar Geri doğru halleden bir Kişiden tasin olursa arsarında Mâtibindi! buzurunda vura çekitecrktir, .- 200 lira ankle. J öv Kazsnamıyanar arasmda yeniden o çekilerek kurada kazanacak bey Mişiyr teselli mükâfatı. ki kırkar Hrm) 8 — 20 ira j eneih mukalalmı mazanamıyanlar arasında çekilmek © Okuredn khzantesk bir kişiye 20 urek pardesü almak sakkım vören olr Martj .- 30 Ura (36 “ralik pardesü aimnk bakkım karanarıyanlar aram da çekilerek wur'nda Kamanacak (ki kişiye 8 er lirik serde simak hakkımı veren KarLj .— Haber sbonesi Geri kalantar arasında çekilecek owur'ada 5 kişiye birer senelik 4 — Geri aatanisi aramnda çekliecek mür'üda 5 kişiye alta aylik Baha sboneni Bir tavsiye 1 — 8) parçayı biribirine yapıştırmaya elinizde em er on beş parça unmadan Başlama yiniz. * — Parçaların smarlarından kesmeye onşlamadan bur vok) ye renitniz vir &ılayla yapıştırdıktan sosra keniniz ve araştıramala” rinin biyieee mmıkavvaya yapıştırılmış parçelaria yapınız Mi sizi ince hâğrt arıtarak şaşırtmış almam, ları mağımumı bir hal almış görü. | nüyordu. | Ben bütün mevcudiyetimle o- |. ne yaklaşmak istiyorum. Fakat «, kadınlığın anlaşılmaz gururla. | rına kapılarak benden , kapıyor, ben kaçtıkça da bana *yaklaşr yordu, Birçok şeyler düşünüyor, kuruyor, kıskanıyor. fakat be - nim ona olan yakmlığımı, bağlı. tığımı anlıyamıyordu. Bütün bunlardan sonra beni kırmağa da başlamıştı. Ne de - sem yapmıyor veya aksini yapı Bir aksam onların evine geçmiş tim. Mahalleli de beni kollüyor muş. Hemen gelip bastılar. Bura a ne tuhal bir memleket! Venedik- te biz konuşularımıza gider geliriz Herkesle konuşur, ahbablık ederiz Hiç kimse bizi rahatsız (Oetmez Burada erkekler bır kadını görünce yiyecek gibi bakıyorlar. — Biz müslümanız, gözüm! Biz de kadınlar. erkeklerle görüşemez Ayıptır Şimdi senin memleketini bir yana bırakalım. Sen Venedikte değil. İstanbulda © bu'unüyorsun. Sana, son dela söylüyorum. Eğe bu çapkın herif bir daha kapımı zın önünderi geçerse, onun kalas nı koparırım.. senin de halin nice olur? bilmem artık. İKİ CAMBAZ BI RİPTE OYNUYOR! Aradan birkaç gün geçmişti Cemal Çelebi işi iyice sersetiliğe vurmuştu. Edirnekapı civarındaki gizli bir meyhanede gece yarıları» yordu. Birkaç defn benliğimi, İz- zetinefsimi de incitti, Darıldık. Elimizde olmıyan bir kuvvet bi. # biridirimize bağladığınd.. ayrılmağa tahammül edemedik, Barıştık.. Fakat yine bir türlü anlaşamıyorduk.. oKendisin..a bazı yazılar istedim. Iztırabımı- 74 nihayet vermek için kati sör vermesini rica ettim, bunlarm kabul edilmemesi halinde ak ayrılmak mecburiyeti karşism » da kalacağımızı Son defa ve açık en sayfsv «—iiz) na kadar içen Cemal oÇelebi, çok dela o civarda bir arkadaşının e inde Yatıyor ve kendi evine döne- miyordu, Zaten Kadirgada kirala- dığı evi bıraktıktan ve delterdarır konağından da kovulduktan sonra. çadırcılar Çivarında bir bekâr © dası tutmuş, eşyasını bu (odaya nakletmişti, Bir akşam Çapraz Hüseyin de Edirnekapıdaki gizli o meyhaneye gitmişti. Cemal Çelebiyi bu mey» hanede rastladı. Cemal Çelebi Hür seyini görür görmez yanına soku du: — Merhaha Çapraz dayı! ne sılsın bakalım? dedi ve Hüseyin bir şişe rakı ısmarladı. Hüseyin bu karşılaşmadan hiç de memnun kalmamıştı. Rakı; karşılıklı içmeğe başladılar. Cemal Çelebi, Hüseyine sor du: — hâlâ bekâr mısın? (Devamı var)