10 Eylül 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N" S (AA N .) — Hava Ku. ! ı*ümdi olan yardım. M Şİznbu Idî“gün alıman haber- 580, tüj Samcı Alber / Fi. Izrahi 650, ku. ' Mörey Ş0 David Levi 380, İ$9, mi; 220, Salamon Eski. ü T rk «i ':*ım SİŞe ve cam fabri. £f « Pi gı F-t S EE İorj Mî'::ii;a_ryan. K. Mal, | 01 yüz yirmişer, %îll:er.â Türk şilepçilik va- -Angelos Rosos, Yu. . ılln'Iet Suphi Ata. Yüze e ve Mavri Pan. km*îleî;r Türk lirası teber. ; de ir. Ğ D Çukı_ırova fabrikası ı'lüted Elıyeşîl, Akdeniz Güzi y Sirketi müdürü Mus f'briı,_.:üz ellişer, Bosnalı B ç:î Müdürü İbrahim S$taban da yüz İlira da bulunmuşlardır. N zgîıevıı;i _matbaasında “mjîelerinişîg de her ay Üt & uruma ver. : Myıel_'nîşlcrdir. Çan. kdîy.ğr ,Sarif Müdürü Fa. w*l Rıfat, eşi ve an. : Sal_:iha Panukcu. ke?letuîşlerdir hq.i.“n Fatsada 5000, l | W%umh nahiyesinde .F”â'i E-ğ'jğ_ ÇA A ğfif%, Z. LALA £ LA A ZL £ a SF _.?f' Hd * ğf e SİSI övamediyor w ğâ%' 9 (A.A.) — Genel dy NK | Dik hta:d'y“r: Bka Rş G bügün için tes- ç Vasıl olik Yürüyüş hedef- | Rhuâ%an_ Uşlardır. Hedef. keş,.; Kiraly dağmın a İ Baîağmm zirvesi, çi " anyosvaralja, h Heypijae Deszterce, Saja * Helemen dağı- üğığ:m &idir, 'Ö"'dır Tikline deei a£ kıtaatı ahali bir galeyanla Yq,?*% h kalsın Olduğ.. imdi hk%h?whr an barî mMâ. Ü St Seceği * Sonra daha'da © Müha; ğqh._ Yolu tüt akkak., Bir j € yapsan Ki S€ne de siz bilirsi" def; Ollk.. & Börevin, n a | ğşı m%ıa_ ğoîğ:ı yüzünü,, îru, Ö Gd Wke;lââğiıî_ w %â? “aî:l islerseniz belım" Uyurursanız hi ; bm ?t?ıîı'?'hîli buraya - > 4AYIm. Hati , %'lece_*k yerler” Na balç Olacak evlâ. Hağij neyoğmdlnin oto M una ası Bulgaristanda bayram Sofyada mihver devletleri elçilikleri önünde tezahürat Sofya, 9 (A.A.) — Stefani: Dün sabah Sofyada Aleksan. derNewski klisesinde, Cenuüubi Dobrucanın anavatana iadesi münasebetiyle büyük bir şükran âyini yapılmıştır. Kral ailesi, hükümet erkânı ve Alman ve İtalyan elçileri â yinde hazır bulunmuştur. Çok heyecanlı görünen Kral Boris, âyinden sonra mihver devletleri elçileriyle uzun ve samimi bir görüşme yapmıştır. Halk Kralı coşkun tezahüratla karşılamış * lardır. Kralın sarayının önünde teza- hüratta bulunduktan sonra halk, İtalyan ve Alman elçilik binala. rının Öönüne giderek, her iki memleketin mümessillerini al kışlamıslardır. İTALYAN KRALININ TELGRAFI Roma, 9 (A. A.) — Stefani ajansından: Bulgar - Romen itilâfrı müna. sebetile İtalya Kralı, Bulgaris” tan Kralma şu telgrafr gönder. miştir: “Bulgaristan'm büyük emel- lerinden birisinin tahakkukuna gürür ve neşe ile şahit olduğu bu demde majestenize ve dost Bulgar milletine bütün İtalyan larm da iştirak etmekte olluk. larr samimi sempati hissiyatımı iblağ ederim.,, Fransız Hindistanı da Vişi Hükümetini tanımıyor Pondişöri, 9 (A- A-) — Vali Louis Bovin, Röyter ajansma bu. . gün yaptığı beyanatta Hindistan- | da Fransiz müstemleke hükümeti- nin Vişi hükümetini tantmayarak general de Gol'ün davasma ilti hak ettiğini bildirmiştir: Japonya Amerikayı kendisine düşman görüyor Tokyo, 9 (â- A-) — Stefami a- jansından: a Japon gazeteleri, bilhassa Asahi, Birleşik Amerikanın eski çelik üze- rine ambargo koyması ihtimalinin Amerikan siyasetinin Japonyaya kargr olan husumetin yeni bir de lilini teşkil etmekte olduğunu yaz. maktadırlar. Şu halde Japonya,; maksadı Japonyayı ezmek olduğu artık aşikâr olan tehditkâr Ameri- kan siyasetinin inkişafma enerji i- le karşı koymak mecbuüriyetinde" dir. görenler üzerinde fena tesir ya pacağını ileri sürerek, her halde kıyafetini değiştirmesi lüzumu. nu imam efendiye anlattı. Hem zaten onu bu kıyafetle eğlşnee yerlerine kabul edecekleri de şüpheliydi. Halil efendi: Z — Nasıl olur, diye itiraz etti. Sarığımı, cübbemi nasıl çıkarı- rım, efendim, kabil değil, ben gitmekten sarfmazar ettim. Hidayet: ; — Oldu mu ya, hoca efendi, dedi. Ben Harbiyede, Taksimde, Eminönünde, daha bilmem kaç yerde müşteri almadım, tek ha tirrâliniz kırılmasın diye... Şim” di tam saatinde öyun bozanlık olur mu ya.. Gene şükredin ki, sakalmıza karışmıyoruz, ama, giyecek başka elbisem yok.. Ne yapalım!.. — Mademki başka elbisen yok, haydi neyse, cübbeden vaz. geçtik, gece herkes ne bilecek, siyah kumaştan pardesü zanne- derler.. Fakat sarık her halde çıkmalı... Azizin mektep kaske' ti yok mu?. İşte onu giysene!.. Olur mu, olmaz mı?.. Caiz mi, caiz değil mi?.. Amerika 201 harp gemisi sipariş etti Bu iş için dört milyar dolara yakın para harcanacak — Vaşington, 9 (A.A.) — 3 mil. yar 861.053.,312 dolara mal ola. cak 201 harp gemisinin sipariş e. dildiğini bugün bahriye nezareti tebliğ etmiştir. Bu sipariş Ame- rika bahriye tarihinde en büyük sipariştir. 201 geminin yedisi zırhlr, sekizi tayyare gemisi, 27 si kruvazör, 115 i destroyer, 43 ü denizaltı, biri de atelye gemisi O. lacaktır. *& Yeni bir filo ile iki milyon kişi- lik bir ordu teçhizi için 5 milyar 251.-486.-000 dolarlık krediye müte- allik kanun projesi bugün Ruzvelt PANAMA KANALININ MÜDAFAASI Vaşington, 9 (A.A.) — Pana. ma kanalının müdafaasını takviye etmek üzere orta ve uzun menzil. li bombardıman tayyarelerinden müteşekkil iki grup ile keşif tay. yarelerinin sevkedildiği harbiye nezareti tarafından haber veril. mektedir. Bu gruplar, yeni aske. |Ti üs olan Porto Riko'da daimf o. İarak bulunacaklardır,. * Y ON BÜ ewasrka a çak , laeik Paraguay cumhüriyetinin merkerzi &9 (A.A.) — Kabine, sabık — harbiye ve bahriye nazırı Rorenigoyu muvakka: ten devlet şefi olarak tayin etmiştir. General Antola harbiye — nezaretine tayin edilmiştir. * Lizbon, 9 (ALA,) — Burada haber almdığına göre, Cebelliltarıkı terket- miş olan 3.000 kişi, Asor adalarında * Prasburg (Slovakyada) 9 LAA.) — D.N.B. Partiye dahil olaun olmasın # öyare KULİ ŞA $Mt 1i kânunusani 1941 tarihinden itibaren | bütün Alman etnik gruplarına mem sup bülün Almanlar, mecburl iş ser- | visine dahil edileceklerdir. Almanyada olduğu gibi kadınlar da çalışmağa ic- bar edileceklerdir. * Londra, 9 (A,A.) — Bahriye ne- zareti Phonix denizaltısınım çok gecik- tiğini ve zayi olmuş nazarile bakılma- at Jâzımgeldiğini bildirmektedir . * Zürih, 10 (ALA.) — D.N.B. İsviç rede hayat pahalrlığı resmi endeksine nazaran harbin başladığı tarlhe nisbet le ağustosta hayat 100 de on artmış: tır. Mensucatta da pahalılığa tema- yül vardır. Geçen sene 115 olan mayi mahrukat endeksi ağustoös sonunda 136 olarak hesap edilmiştir. * Helsinki, 9 (A.A.) — Rels Kalli onun 'arhhi vaziyeti ciddi, hattâ kritik bir safhaya girmiştir. Dün öğle Üzeri neşredilmiş olan hastalık bülteni "re- isin müşkülâtla bir gece geçirdiğini,. bildirmektedir. İngiliz - Italyan harbinde son vaziyet Kahire, 9 (A- A-) — İngiliz u- mumi karargâhı tebliği: Mısırda Matruh dün tekrar düş. man tayyareleri tarafmdan bom - bardıman edilmiştir. Hasar ve za' yiat azdır. Kenyada bir devriye müfreze, miz Habeşistana girmiş ve Goraya kadar ilerliyerek mühim yerli bir kıtaya hücum — etmiştir: Düşmana zayiat verdirilmiştir: Bura düşman tayyareleri tara « fimdan bombardıman edilmiştir. Hasar ve zayiat yoktur- Sudan ve Filistinde iş'ara değer yeni bir hareket yoktur: İSKENDERİYEDE TEHLİKE İŞARETİ İskenderiye, 9 (A- A-) — İsken. deriye şehrinde bir alârm işareti verilmiştir. Alârm, bir saat sür- müştür. Projektörler ve batarya" lar hafekete geçmiş. fakat hiçbir bomba infilâkr işitilmemiştir. MALTAYA HÜCUM Malta,-9 (A. A.) — Resmen ha. ber verildiğine göre büyük bir düşman hava teşekkülü dün Malta Üüzerine bir akm yapmıştır. Bina- larda bazı hasarat ika eden bom, balar atılmıştır. Pamuk hurdaları. bulunan bir mağazada küçük bir yangın çıkmış ve süratle önüne ge- çilmiştir. Birkaç ikamçetgâh tahrip edilmiştir. Beş hafif yaralı kayde" dilmiştir-. Bir düşman tayyaresi düşürülmüştür. Bir ikincisinin de düştüğü zannedilmektedir. ——— — Yunanistanda hububat rekoltesi geçen seneden SAZ Atina, 9 (A. A.) — Alman telgraflara nazaran bu #sene hububat rekoltesi geçen sene- kinden yüzde otuz daha aşağı olacaktır. Selânik — mımtakasile garbi Makedonyada tütün rekoltesi" nin geçen senekinden yüzde 40 -daha dun olacağı tahmin edil. mektedir. Maamafih Şarki Ma- kedonya ile Yunanistanm sair bölgelerinde mezkür Tekolte ta bil seviyesini muhafaza etmek. tedir. ——— Japonyanın yeni Ankara elçisi Tokyo, 9 (ALA.) — D.N.B. Diplomatlar arasında yapılan umum? değişiklikler çerçevesi da. hilinde, aşağıdaki tayinler yapıl. muştır, General Tatekava Moskova bü. yük elçiliğine getirilmiştir. B, Ta. daşi Kurihara, Ankara büyük el. çiliğine, Şanghay başkonsolosu Korişluşi Nankin hükümeti nez. dinde elçiliğe, Amerika işleri dai. resi dirktörü Yoşişava Kanada el- çiliğine tayin olunmuştur. Proto. kol şefi Zuzuki, Misır elçiliğine getîrilmiştir. UZAKTAN DERKENAR NÜMDE üç yeni mecmua duruyör: Hamle, Yeni Yol. Küllük.-. Muharrirlerinin çoğu genç adamlar olduğu için üçünü de mu- habbetle okumak istiyorum. Açıyo- rum, içlerinde sevdiğim imzalar da di hüküm Ssürüyor: ilim — ibadeti. İlim, her şeyde ilim- O kadar i- limden bahsedeceklerine biraz a- ruz öğrenseler! Yeni Yol Tevfik Fikret'ten birkaç mısra zikrediyor, hepsi de yanlış: “Hak bellediğin bir yola yalnız gi- var: — Küllük'ün —- birinci sayısında | Orhan — Veli'nin “Tahattur” isimli gilri: Yazan: deceksin” —musrar | ©6 mecmuanın sa> | yıfalarında bakın ne oluyor: “Hak Alnımdaki bıçak yarası Senin yüzünden, Tabakam senin yadizârın; . “İki elin kanda olka gel” diyor —- Telgrafm- Ş Nasıl unuturum seni ben Vesikalı yüârim? Orhan Veli'nin en güzcl şiirle- rinden biri- Şairin Banati günden güne olgunlaşıyor, klassik safiyete eriyor: Lüzumsuz sözlerden, oyun” caklardan kaçıp sırrmı birkaç şef. faf kelime ile veren bir şiir; fakat göz var ki en şeffaf maddeler ar. kasımdakini de göremez! H. İ. Dinamo'nun şüirleri: Küllük- te “Kbedi güzelliğe kaside”, Ham- le'de “Mihrahât': Yeni Yol'da “Gidiş”': Artık, Yaratsm ümit denen harikayı düşünceler: Yemissiz, : Yapraksız Ve musikisiz Dallarımda dakikalarm--- Sabahattin Kudret'in, Suphi Taş- han'm da gşiirleri var- Asaf Hâlet Çelebi Hamle'ye —de, Küllük'e de yazıyor; Hamle için Hafız'ın birkat gazelini tercüme etmiş-— Bütün bunlar var, o üç mecmua” ya da alâka göstermemek kabil değil.. Fakat. doğruşsunu söyliye. yim, bunlara rağmen o mecmuala. rin üçü de hoşuma gitmedi. İçle- rinde bana bir tuhaf gelen, sinirle- rime dokunan bir hava var: bir böbürlenme, bir ukalâlık havası-- Hepsi de ilim iddiasında. Hamle, Selâmi İzzet Sedes'in bir yazısına ceyap verirken: *« gibi ilmi yazı- ' ları tenkide “kalkışmazdan evvel. mevzubahs makalenin istinad etti. ği eski Yunan filozoflarını okuma. smı ve Lâtince öğrenmesini tavsi. ye ederiz” diyor. Yeni Yol'da şöy- le cümleler var: **... Ve bu hava Kadroda, Kooperatifte yaşatılır; ve bu kanal ile bu tez Yeni Yol'a kadar gelir.- Beşir Fuat, Nabizade Nâzrm ile tecssüs eden realism ce- reyanı, nihai şeklini içtimai rea” lism hâlinde Yoöni Yol'da bulur- “Abidin Dino makalesinin adımı: “Klâsizme dönüş: Hayır- Klâsizme gidiş: Evet" koyuyor: Küllük'te de bünlara benzer cümleler... Böyle yukarıdan söylenilmiş söz. lere, bu sloğan edebiyatımna bir türlü —tahammül — edemiyorum.-. Gençlik! anladık; biz de bir zaman. lar gençtik, gene de genç edebiya- tr Beveriz; fakat genç olduklarmı söyliyen bu adamların çoğu haki- katte birer genç değil, birer ihti- yarlamış çocuk- Yaygara ile kendi" lerini tanıtmak istiyorlar. Bir ta. raftan ilimden bahsediyor. sonra da bu güzeldir, şu çirkindir gibi hü. kümler veriyorlar-. Bir kere ilmin k:zymet hükmü vermediğini- güzel- lik, çirkinlik gibi mefhumlar tanı- madığını, güzellik, çirkinlik hak- kmda hüküm vermenin daima an füsi bir iş olduğunu öğrensinler: Bu çocuklarda, XIX uncu asır so. nunun en bâtıl ve en gülünç itika. bildiğin yola tek başma gideceksin'.. “Sis”" manzu- mesinin iki mısramı almışlar: “Mil” yonla barındırdığın ecsad arasın. da — Kaç; Nasiye var çıkacak pâk.ü dırahşan?” “Kaç" tan son- raki virgülü de ben koymadım ... İnsan böyle şeyleri okuyunca gülsün mü, ağlasm mr, bir türlü kestiremiyor. Gençlik namına bir- takım tuhaflıklar-- Hayır, bunlar gençlik işi değil; sadece tesanü- dün, elbirliği ile kendilerini şair, âlim tanıtmak istiyen adamlarımn işi.- Bu muharrirlerin hemen hiç bi” rinde gekil tasası yok; Sözlerini yüksek perdeden söylemeği her şe.- ye kâfi sayıyorlar: Kendilerini dev aynasında görmiyen, bulduklarıma daha doğuşlarından beri kani ol- madıkları için gerçekten araştıran gençlerin bir mecmua çıkarmasına ihtiyacrmız var!.m IŞ geliyor, yazın sıcak, can. X günleri geçti- Son açılan çiçeklerde bir bitaplık var. Bili- vyorum ki önümüz sonbahar, göğün daha çok mavi günleri olacak! Fakat günlerin kısalması insanm içine hüzün veriyor:- Kışı yazdan daha mı az severim? bilmiyorum; itiraf edeyiri ki kışm duyduğum hazların çoğunu yazın duymam. hattâ güzel, berrak gün- lerde sıkılıp: “Artık bir kış gelse!,, dediğim çok olur. Buna rağmen her yıl günler kısalmağa, yapraklar dökülmeğe başlaymca içimde san” ki bir matem duymaktan kendimi alamam- Artık tabiatin İnsanı yo. ran, fakat yormasma rağmen gene bakmak ihtiyacını veren güzellikle- rini göremiyeceğiz; onları aylarca ancak hafızamızda bulacağız. Kır. mizı, mor, sar, renk ronk çiçek- ler:solacak, onların yerine bizim içimizde zenginliğimiz Sandığımız nahvetimizle süslenen bir âlbm ka- im olacak!-. Kış! soğuk kış!-- $Seni verdiğin bütün zevklere, hazlara Trağmen sevmiyorum. Sen insana ihtiyarlr ğmi acı act hatırlatıyorsun. Sen — * insanı kendi kendisinin içine kapa. tıyor, dış âlemden mahrum ediyor- sun-- Yavaş yavaş pardesülerimi. zi, paltolarımızı giyecek, pencere- lerimizi kapatacak, ölüm korkula- rıma kapılacağız.. Sen sevilir mi sin ? j ULES Renard: “Ufka bak- mak uzağa bakmaktır ama bir de olmiyan bir şeye, bir yalana bakmaktır” diyor:" Jules Renard'ı severim; fakat bu söz, bütün ro- alistlerin, naturalistlerin gairleri ittiham için söyliyebilecekleri bu söz, fenama gitti. Nedir bu müte. madiyen doğruyu görmoek arzusu? İnsanı insan eden hülyaları ufuk- ta görür gibi olduğu işaretler de- ğil midir? Onlar birer yalan olar bilir; pek âlâ! fakat insan onları doğrü eder- | Roealismin, bütün meziyetlerine rağmen bir mızmızlığı bulunduğu. nu inkâr etmek "kabil değildir. İn- sanı dalma bedbinlife götürmesi de bu yüzden değil midir? —. Uzun hikâye_ Baba ve kızı Yazan: BEKİR SITKI KUNT — Elcevap: Caiz!.. Ve o gece saat ona — doğri, imam Halil efendi, tepesinde Gelenbevi orta mektebinin kü” Çücük kasketi, heyecandan sa. kalı titreye titreye, sözüm ona tebdil olarak, altı kaval - üstü şeşhane, Beyoğluna çıktı!.. Arkasından Huriye hanım, başını pencerenin pervazıma da" yamış, kısık ve yorgun bir sesle ağlıyordu. ... Ötomobil her çalgılı gazino nun, barm, bahçenin önünde durüyor, Hidayet, hele bir ba. kayım, diyerek içeriye dalıyor, döndüğü zaman: — Burada değil, hele filân ye- Bu suretle bir cok yer dolaş: tılar. İmam Halil efendi, btomo'” bilin içinde, karanlıkta büzül. müş, inşaallah bulamayız, inşa- allah Haticeye böyle — yerlerde mgtge;meyiz. diye içinden dua> lar ediyordu. Fakat imam efendinin duası kabul edilmedi. Hidayet aşağır" Irk barların birinde soluk soluğa döndü: — Yakaladık, dedi, yakala. dık, içerideler.. Hatice bir alay erkek arasımnda oturuyor. Hay- di hoca efendi, kalk bakalım. İmam . Halil efendi, zangır ozangır titri'yordu, kabil değil yerinden kalkamıyordu, hiç bir şey de söyliyemiyordu, sanki dili tutulmuştu. Hidayet Halil efendiyi kolun” — dan tutup otomobilden indirdi, yürüdüler. Hatice içeride bir takım sar" hoş erkekler ve çılgın gibi saç. ları kabarık kadmlarla birlikte, bir masada oturuyordu. Hep birden yüksek sesle şakalaşıyor- lar, kahkahalarla gülüyorlar ve solük vermeden raktiçiyorlar" - dı: Haticeyi bu gece kiralryan orta yaşlı bir hovarda, ikide bir kolunu Haticenin beline do. layordu. İmam Halil efendi ile Hida- yet tam bu sırada kapıdan içeri girdiler. ! Bütün gözler bu yeni gelenler ve çevrilmisti. Bu garip kıya. fetli, sapsarı adama, Halil efen- diye herkes hayretle bakıyordu. Sarhoşlar yayık sesleri ve sar” sak hareketleriyle alaya başla. mışlardı. - Masalarm bir ikisin- den Voyvoo!... Sesleri bile yük- seldi., — Hidayet bunun üzerine: — Ne oluyorsunuz be, dedi, bizim canımız yok mu, biz de — eğlenmeğe geldik!.. Halil efendi henüz hiç bir şey görmemişti. Hatice de bütün bu olup bitenlere karşı arkasmrı dönmüş, oturuyordu. O da hiç bir şeyin farkında değildi. Fa. kat bir aralık ne oluyor, bu gü- rültü ne?.. diyerek başını çevi" rip baktı. Bir de ne görsün, ba. bası, Hidayetin kolunda, sende- liye sendeliye kendisine doğru gelmiyor mu?.. N Bir çığlık kopardı, müthiş bir çığlık... Ve şrakkk!... diye yere düşüp bayıldı. Barda eğlenenler, bir anda biribirlerine girdiler, garsonlar koşuştular. Sular limonlar, kor lonyalar.. Haticeyi ayıltmağa açlışıyorlardı. İmam Halil efendinin deli gi. bi bakışları değişmişti. Her ta- rafı titriyordu. Gene hiç ağzmi çalışıyorlardı. Hidayet: — ÂArtık gidelim, Halil efen” di, dedi, işte kızımı gördün, da. ha ne yapacaksm, bu haliyle ko- lundan tutup götüremezsin ya... Haydi gidelim, neredeyse sen de düşüp bayılacaksın. Haydi diyorum sana.. Bu mübarek ge cede başımızı belâya sokma!.. Ve bir ölü, bir heykel gibi kaskatı kesilen Halil efendiyi dışarıya çıkardı. ı (BİTTİ) *

Bu sayıdan diğer sayfalar: