e İnfilâk daha. Vark- ay tiği yeri anlaya» , v altnda havaya“ Yüzgelirmiş Ente Serris,, a- a Ve demir parça a , birkaç defa düş değip, MÜ Bu his yavaş Ve kendisini alevler bu i ag dan bir yatağa aşar elinde hissetti, Ayıldı. Gene ay İş, | BAşi küpeşteye da- hp tekno o tarafa BE e çişi enizdeydi. Gece İSE yanağı acıyordu bur, yaPağıni yokladı Urdu, yara ehe” v Be veriyordu. burnuna bak- ea, ata . yan “City , of n , ini ar zerinde de seya- aa biraz övvel e büyük Yarınakta olan iy. “bir kütle görüt e dayanıkiz çıkmış” ia; Yordu. Belki de ay ilratle batırmak Vöya obüs kullar” 3 mia bakındı. Yolcu Yak, dileri filikalar Lu Meb ndisi bu kürek- İ kg iz ve yiyecek - Eş & Meniz ve gökyü — EM paz, Yapayninızd. Bay, lot, gömlek va N bir geyi Oy » Dudaklarına bir Sakmağını aradı. Bir SANA sakik düzüne - Rlenp İla karıştırıp bul ti Ri ta Ceplerinden ag Bang erlerine koy. nan ar bir çakı, bir ii“ i, mendil, 4 - ye lir Tirasile zi Varkley #vrakra” hüviyet # 7 mi zi 8 Siz ; ŞE? i : : ii NAMLEDEN ğ Ma Tabakasmdan bir cigara &lip parça pârça ağzına attı ve çiğni yerek yavaş yavaş «Jacme ti tünü haline (getirdi. Böylece açlığını unutacığmı umuyordu. So- ğukkanlılığma ve irade kuvvetine rağmen susuzluktan okorkuyordu Bu ıstırabın ne müthiş bir şöy or duğunu bilmekteydi. Bu #etirebin şiddetini yüzünü, ellerini ve vücu- & ü deniz suyuyla uğuşturarak hafiğletmeği umuyordu. Çiğnediği tütün ağzıma bir parça salya getirdi. Öğleye kadar böyle vakit geçir. di. Uyumağa çalışıyor, kurtulaca” Ema dalr en-ufak bir ümit besle- miyordu. Atişntiğin ortasında, vas purların tukip eltikleri yoldan w" sakin, ceviz kabuğu bir tek ne içinde kurtulmak binde bir bile değildi. Alışama doğru #oğuk ona açlı. ğrrs unutturdu. Cigaraları da bit miş, ağzımın kupkuruluğu taham - mül edilemez bir bal almıştı. Artık aki: kesmişti: O bu filikada can verip gidecek“ ti IK 2 Sonteşrin 1999 da, Peter Kommon, yanma iki galeta ve bir parça soğuk et alarak kara yolun” dan “Fok balığı körfezi” ne ha- reket etti. Denizden gitmeğe kü, gük bir tekne olmadığı, büyük ka” yklarla gitmek için de yanma ar- kadaş temin edemediğ! için imkân bulamamıştı. Bir kişilik bir “Gin- gi” yapmağı pek istiyordu ama boya ve yelken bezi yoktu. “Fok balığı körfezi, ne artık sık sik gitmekteydi. Ümidi dalgalarm sahile gemi enkazt atmasımâsydı. Oraya senelerce evvel düşmüş © Tan eski enkazm geri kalap par. çalarından artık haber yoktu, tah. tilâr çürümüştü. Peter bir aralık buna ümit bağlamakla bata ettir ğini anlamıştı “Fok balığı körfezi, ne kara yolu pek sarp ve aşılması miişkül bir yoldu. Tristantılar bu yola, körfeze denizden gidip fırtına Çi- kmea orada yalnız kalan ve yan- tarında kâfi yiyecek bulunmıyan arkadaşiarma yardım icab ettiği zamanlar, yani nadiren müracaat ederlerdi. Bu yolda büyük kayala" rt aşmak, yamaçlardan kaymak, otlara tutunarak tırmanmak süre- ile ilerlemek mümkündü. Peter gide gele bu işte büyük bir meha, rot kazanmıştı. İki üç günde bir körfeze gidi yordu. Sukutu hayale uğramış 0- İarak döndükçe kimseye bir gey söylemiyor, fakat İuiza onun ha- inden dalgaların geri enkazı KO tirmemiş olduğunu derhal anlıyor- du. O da Petere bir çey söylemi, yordu: İki nişanlı arasmda mobilye me” selesi konuşulmağığı gibi adadaki yabancı da mevzubahs edilmiyor - du. Lâkin ikisinin de zihni hep o adamla doluydu. “Yanaşılmaz,, o yapdanson selerdenberi (o “Hahs * Stiman” tamamiyle değişmişti. Artık o mer bümeten sdaya alınmış, sessiz YO sakin tayfa değildi. Yüksek sesle ve hâklmane konuşuyor, Tristanlr. ları unutan Landraya atıp tutu “ yordu. Yeni patates mahsulü iyi olaca- ğa benzemekteydi. Fakat mahsul toplanmcaya kadar daha vakit var- dı, ya bu mahsul de ovveiki gibi toprakta çürürse!. Tristanlılar ge bö kıtlık - çekeesi:lerdi. “Ville - d'Anverx,, gel'p artık iyfcşen tay, fasını aldığı zaman teşekkür ma kamında birkaç aval orzak bira- kırdı. Ama bunlar da noksdnr da- yanacaktı? Tans bu vapurun ismini söyler” ken Peter onun gözlerinde çeytar mİ bir gülümseme farkeder gibi ©. luyordu. Peter avni zamanda, Han si getiren motörlin baş tarafında : (Devamı var, As © HABER — Akşam Postası a kere davet Ünküidar askerlik şubesinden: 1 — 327, 328, 390 doğumlu sınıfinr sağlam, sakat, dalmi sakat raporlu yalslim vo geyrimlir Hm ihtiyat erlerdtn henüz şubeye mü raçant etmemişler nüfus cüzdanlarile bemen şubeye gelemeleri İş ra 5 Ç Harp malllerile şehit yetimlerinin ikramiyeleri Eminğeli yerli As. şubesinden: 1 — Eminönü sekerlik gubesinde hn b ülü subay ve eratile 040 ikramiyeleri razılı günlerde tevzlatı yspr bütün i. 3 -— 65-040 satı gününden başları mak üzere mütacast edecek harp maldlü subaylar 1 den 50 numaraya kadar salı günü, 51 den 100 e kadar çarşamba günü), (harp malülü etler 1 den 50 ye kadar perşembe (Ogünü, 51 den 106 n kadar cuma günü), (Şer hit yetimler 12.8040 pazartesi günü adar 1 den S0 ye 00 e kadar çarşam 150 ye kadar perşenibe, ye kdar cumü günü! ik- cürdan ve nüfus kâğıtlarile ilân olunur, 2 — Taşrada bulunanların oda en yakın şubelere giderek teslim olma ları lâzımdır. 3 — Bu ilân sin olarak “yapılmış tr. 4 — Hastalık ve ismen devet edil dimi ve edilmedim sözü muteber de Bildir, Davete icabet etmiyenlerin ka- Büni hükümlerle osalandırzılacıkları Mân olumur. Malül ve şehit yetimlerini davet Kadıköy askerlik yubesi 940 sener sine nit, ikramiyesini aşağıda o EÜste” rilen günlerde terzi edecektir. Tevzi günlerinin gayri günlerde sabah öğle paydozuna kadar bumars almak içi» yubeye müracaat etmeleri, “Tevzi I ve nüfus cüzdenlarile üçer adet irca kâğıda çıkarılmış fo teğrat senedi getirmeleri, Gün haricinde tevzlat yüplmıya sir, Cuma ve dalı günleri gehit yetimler rinin, cumartesi, çarşamba günleri de malâl subay ve eratm ikramiiyelerinin dağıtılacağı ilân olunur, 1293-1877 Hakkı Tarık Us ilk Devrenin müza- kereleri : 400 büyük sahifalık bir uitab, Her kitabcıda bulunur 7 Li ği 1940 İKRAMIYELERİ: . 1 mdet 2000 lirn. ee 2000.—lira T. iş Bankası | :*i57:2 U,. 5. «Me Siya " O. 080. > 1940 Küçük Cari m ge me 20. * . Bile, Hesaplar Kejideler: 1 Şubat, 1 Ma. yıs, | Ağustos, İ İkindteşrin tarihlerinde Iı Ikramiye Plânı İstanbul erkek akşam sanat okulu talebe ve mezunlarının nazarı dikkatine: Okuturcuzun Cesviyecilik ve elektrikçilik şubesinden mezun veym devam edenlerin istikballeri #le ilgil bir iş hakkımda görüşmek üzere gayet mele © Jarak okula müracaat etmeleri menfestleri Iktazusındandır. Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilânları Mubammen bedeli 6000 lira olan 50 adet 10 metrelik ve 50 adet te 12 metrelik loxomotiferde kullanılan Simers Halike fadrikast mamulâtı Piro metr; seatlerine #cahimz Pirometro kablosu 265-940 pararteri (o çünü saat (45) on beşte Haydarpaşada gar binası dahilindeki komlayon tarafından kar pah zarf weulile satın simsenlter. Bi işe girmek istiyenlerin 450 Mralık muvakkat teminat, kununan tayin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarmı aynı gün saat (14) on dör! de kadar komisyon retsjiğinr vermeleri lâzındır. Bu: işe ait yartnsmeler komiuyondan parasiz olarsk dağrtılmaletadır, (6060) (Meclis-i Meb'usânl Çölde, eriyen karlar bir ne bir hiziyle akıyor ve çıkardığı ses koro heyetini andırıyordu. Güreşin kızgın şuâları her tara. fa yayılmış: leylâk ve gül r:nk- li bulutlar biribirini kovalama” ğa başlamıştı. Karların altımdan gözükmeğ» başlaya topreğm taze kokusu her tarıfı kaplarker, lık bir rüzgâr da, nisan ayının hediye ettiği bu mestliği sürüklüyordu. Uzukta.. Büyük' volga, buzla - rın biribirlerine çarpmalarmdan hasıl olen küçük dalgalarm mi- rildanışile ilkbahar oşarkısmı söylemeğe başlamıştı. *.. Şavuskoy köyünde, bu tatir ilkbahar günlerini kutlayabile” cek hemen hemen kimse kalma. miştı. Eli ayağı tutan Mujikler, | kıtlık korkusundan bir yaz ev- vel burasını terketmişler ve bu" güne kadar mevcudiyetlerinden henüz haber almamamıştı Kimi, onların, köye getirmek için elegeçirdikleri davarları yeyip bitirdikten sonra 1881z çöl- Jerde serseriyane dolaştıklarmı ileri sürüyor; kimi de, yağma ettikleri kulübelerde, can verdik. lerini iddia ediyordu. Mujiklerin bir kizmı, taze me zarları kazarak çıkardıkları ölü leşlerinin yanımda donmuş bir halde bulunmuştu. Fakat; on. lardan, utanma hislerinin ver- diği ürkeklik icabı, gizliden ve nadiren bahsolunuyordu. Şavuskoy köylüleri, sonbe” hardanberi ilk defa olarak kili. Senin önünde *toplanıverdiler. Böylece, gilneşin büsbütün açı. ga vurduğu korkunç sefaletleri" ni gördüler. “Deposundaki- ihtiyat “arpa stoku sayesinden, kânunusani"2. yına kadar şişmanlığından bir şey kaybetmeyen zengin Mitriç, iskelet halini almış; kilise kapr sına dayanarak avuç açıyordu. Havanın ılık ve rüzgârsız ol masına rağmen köyün heyeti idare reisi ihtiyar Efrem titri. yardu; gözleri de kızarmıştı. Bu sefalet grupunda bir tek insan yoktu ki, yüzünde, gözlerinde ve dudaklarında ölser hastalığı- nın izi bulunmasın. “Toplantıya çocuklar ön işti - Zavallıların filiz kadar incel miş boyunlarında, sağa sola dö- nen başları gayet heybetli gö “ Züküyordu. Hepsinin bacakları gayritabil bir surette şişmişti. Bir türlü dörkmeğe muvaffak ©- lamadıkları yaşlar, gözlerinde görülmemiş bir parlaklık husu le getirmişti, Çılız, kirli, mini. cik ellerini güneşe uzatıyor- lardır. Herkeste, teessiirden doğan bir hareketsizlik ve sülkünet gö” 78 çarpıyordu. Ortalığı kapla - yan sefalet, açlık ve ölüm kor- kusundan bitkin bir hale düşen bu zavallı ibsanların kalblerinde parıldayan ümidi heniz söndür. meğe muvaffak olamamıştır. İhtiyar Efrem söz almea, herkes heyecanla bir mucizenin doğmasını bekleedi. Fakat hryeti idare âzısmdan Starustun çat. lak şesi kalblerdeki ümitleri bir an içinde parçalamağa kâfi geldi: -— Burada, müzakere etmek için toplandık. Ekmek bulmak lâzım! Yoksa hepimiz ölmeğe mahkümuz, Bugüne ka- dar yaşamamıza sebep ancak Allahm büyüklüğüdür. Kardeş lerim! Ekmek bulmanın çaresi. ne bakalım. Her tarafı araymız. Ben kendi kulübemde her yeri aradım; fakat, hiç bir sey bu - lamadım. Mujikler, ihtiyarın yalvarış ları karşısında başlarmı eğmek mecburiyetini hissettiler, Kadınm biri acı acı haykırdı: — Öyleyse. Starost!., İki yav- | rumun ölümünü görmemek için Valsilya gibi ben de onları bo- Zatağım. Çeviren: Cevat Tevfik Enson İhtiyar Efrem, tecszürden ne yapacağını bilmiyerek mütema” diyen başını sallarken, halkm araama karışan ve yırtık siyah cübbesiyle bir gece kuşu kadar meş'um, perişan görünen pa - pas, düşüncelerini açığa vurdu: — Kiliseleri boşalttınız. Alla. hı inkâr ettiniz.. Cezanızz çeki- niz!. — Mujikler, seslerini çıkar madılar; çünkü, meçhul insan- ların bitmez tükenmez vaitleri karşısında klisenin kapısından geçerlerken istihza mahiyetinde kahkahalarla güldüklerini ha” tırladılar, O sırada halkm arasından bir Bes yükseldi: — Papasl.. Sesini kes; işimi- 78 karışma, Eğer Allah bizi ce" Zalandırmak istemiş olsa bile gektiklerimizi gözününde tuta- rak bizi çoktan affetmiştir. Mujikler arasmda bir mmiltı peyda oldu: — Çamı İvanı dinleyiniz. Konuşmasını bilir. Sözleri can Sikmaz. Biran içinde Çancı'nın etrafi alındı; herkes başımı ondan ta- rafs çevirerek buz renkli saka. Iwun çerçevelediği yabani sura” tında durmadan parıldayan korkunç siyah gözlere gözlerini diktiller... — Kardeşlerim, söyliyeceğim &öz şudur: Buralarda hiçbir şey bulamayacağız; 'topraktan ha- yır kalmadı, Başka yerden yar. dım İstemeliyiz. Starost mırıldandı: Durmadan dinlenmeden günlerce yürüsek.. Derdimiz deva bulamayıp, yine aynı Va ziyetle karşılaşacağımıza emi. nim; ilise çancısı ısrar ediyordu: — Yardım . istemeliyiz.. Bizi Zayıf ve halsız vücudunun hareketlerinde, sesinin yavanlı. ğında ve delilik hissi veren a- teşli bakışlarında öyle bir telkin vardı ki, Mujikler, tereddüt et- meden hep bir ağızdan bağırdı. Er: — İvanı gönderelim. Elimizde yiyeceğe dair ne varsa bir ara" ya getirelim. bu suretle onun bir kaç günlük iaşesini temin etmiş oluruz. Her birimiz bir a- Yuç kırıntı vermiş olsak, adam. cağızm bir ekmeği olur. RL Kilise çancısı volgayı hesaba katmamıştı, Karlar eriyince, nehir taşmış, dağları su bas mıştı. Şavustoy köyünün bu su- retle dünyadan irtibatı kesil - mişti, İvan, nehri geçebilmek için sayısız saatler sarfederek sağa sola beyhude yere kogüş” tuktarı sonra, yıldızı bol bir gecede köye döndü. Pazara tesadüf eden paska! » yanın ârifesindeydi.. Mujikler, Kapılarının önünde, göke bakı- rak zevkle geçen bayram günle. rini hasretle hatırlayorlardı. İvan yola çıktıktan sonra iki adamla beş çocuğu gömmüstü- Ter, Birdenbire herkes titredi Kili. senin çanları gecenin süküneti" ni parçalamıştı. > Biri haykırdı: — Paskalya çanları.. İvan bu- rada değil. Acaba kim çalı. yör?... Çan sesi, Mütemadiyen ve gittikçe artan bir hızla devam ediyordu. Hattâ bir aralık tem” poyu kaybederek gecenin sükü- eti içinde dehşetli aksi sadalar çıkarmağa başladı. Bu çanlar paskalya için çe. lmmayor, mühim bir haberin ilânı için halkı kiliseye davet €- diyordu. Mujikler, kiliseye koğuştular. Kapı açıktı. Derhal nefes nefese çan kulesine tırmandılar ve İ gördilkleri manzara kargısında (Lütfen soyfeyt çeviriniz)