Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Obla h'mü daha-« Varka H tonra y aklarınm — altında Hliy, aç Bavaya “Yükselirmiş i ğ kaybete » birkaç defa düş Ükanm <— Fendisini kücücük hqîhde buldu: Oturdu ni pi ç YOPlamağa çalıştı: Tüğ yan, , Mardağın iüzerinde Hdeğişiy ç ü Bu him yavaş Ve kendisini alevler 4 Pul ' Sandı, bir yatağa u- ”:'R“Ğm elinde hissetti. daydı, ÇA ayıldr. Gene ay öt ıqh“lf tekne o tarafa Ü ç el denizdeydi. Gece -' dol oj Zü berrak, yıl » T Bttüy ğ ğ Yanağı acıyordu. Sİhi , © Yanağını yokladı BU, iturde, yara ehem” AM Isttrap veriyordu. Bün,, “Earak burnuna bak- " %'k ) KS ; ı,u—manı “City , Of * Ve ı,uwuardnnmı. infi « K Tlağı Üüzerinde seya- İğk Büneşin biraz —evvel ıımmie yanmakta olan Od ypa, Bir kütle görül , Belki de : vlq,;î“ Süratle batırmak v Hemta, CYa obüs kullan"  l:“f bakmdı. Yolcu M Yoku, Ökleri filikalar . a) — Kendisi bu kürek- WZ Ve yiyecek - ' deniz ve gökyür H,, YEki h:: Yapayalnızdı. b Düşpa Slon, gömlek ve SN Bir şeyi yoktu. Üa I“h Pantalonun İOlüyğu, GERYa tabakasmnı J) SÜ —'1 4 “*Dap SÜ i A Sakin düşüne - B Söblari B , ui karıştırıp bul oği Sikardığı — halde üj Yordu. Ka ıa'“'a:“lğuıı o 'zaman y n t&“m- Ceplerinden " İadı, B Tar Yerlerine koy, K Bünşan , Har bir çakı, bir he i, mendil, i « x İneiliz lirasile zİ- : v"V&m Varkley VİYCt eyrakm' Kİ Vaç z :;TEV”İ ı_v' W İ kuşll:î. '; Söylendi; LN bin z gae eeğ'ı.::'ku& ne ka- la cebinden kur * küpeşteye da- | “du- Lâkin ikisinin de zihni hep o | fasını aldığı zaman teşekkür ma" Tabakasmdan bir cigara almp parça parça ağzına attı ve çÇiğni” 'yerek yavaş yavaş e. öneme tü tünü haline — getird. —Böylece açlığını unutacağmımı umuyordu. So- ğgukkanlılığma ve irade kuvvetine rağmen susuzluktan — korkuyaordu. Bü mtiırabın ne müthiş bir şey ol" duğunu bilmekteydi. Bu ıstırabın giddetini yüzünü, ellerini ve vücu- d “ü deniz Suyuyla uğuşturarak hafifletmeği umuyordu- Ciğnedizi tütün ağzına bir. parça salya getirdi. Öğleye kadar böyle vakit geçir. di- Uyumağa çalışıyor, kurtulaca” ğma dair en ufak bir ümit besle- miyordu- Atlantiğin ortasında, va- purların takip ettikleri —yoldan u 4 zakta, ceviz kabuğu gibi bir telk- ne içinde kurtulmak ümidi binde bir bile değildi. Alışama doğru soğuk ona açlı. ğımr unutturdu. Cigaraları da bit miş, ağzının kupkuruluğu taham « mül edilemez bir hal almıştı- Artık aklı kesmişti: O bu filikada can verip gidecek- ti X 2 Soönteşrin 1939 da, Peter Kommon, yanına iki galeta ve bir parça soğuk et alarak kara yolun" dan “Fok balığı körfezi" ne ha- reket etti. Denizden gitmeğe kü. gük bir tekne olmadığı, büyük ka” Yyoklarla gitmek için de yanma ar- kadaş temin edemediği için imkân bulamamıştı. Bir kişilik bir “din- gi" yapmağı pek istiyordu ama boya ve yelken bezi yoktu. “Fok balıği körfezi,, ne artık sık Bik gitmekteydi. Ümidi dalgalarm sahile gemi enkazı atmasındaydı. Oraya senelerce evvel düşmüş ©" lan eski enkazın geri . kalan par- | çalarından artık haber yoktu, talı. tâlar çürümüştü. Peter bir aralık buna ümit bağlamakla hata etti: ğini anlamıştı. “Fok balığı körfezi,, ne kara yolu pek Sarp ve aşılması müşkül bir.yoldu: Tristanlılar bu yola, körfeze denizden gidip fırtma çı- kmca orada yalnız kalan ve yan- larında kâfi —yiyecek bulunmıyan arkadaşlarma yardım icab ettiği zamanlar, yani nadiren müra.ca_at ederlerdi. Bu yolda büyük kayalar rt âşmak, yamaçlardan kKaymak, otlara tutunarak tırmanmak süre- tile ilerlemek mümkündü.- Peter gide gele bu işte büyük bir meha. rot kazanmıştı. İki üç günde bir körfeze gidi" yordu. Sukutu hayale uğramış o- larak döndükçe kimseye bir gey söylemiyor, fakat Lüuiza onun ha- linden dalgaların gemi enkazı ge" tirmemiş olduğunu derhal anlıyor- | du- O da Petere bir gey söylemi. Yoördü- ' İki nişanlı arasmda mobilye me” selesi konuşulmadığı gibi adadaki yabancı da mevzubahsa edilmiyor - adamla doluydu: ) “Yanaşılmaz,, —a yapılan son seferdenberi — “Hans * Stiman” tamamiyle değişmişti. Artık o0 mer- hâmeten adaya almmiş, sessiz VE sakin tayfa değildi. Yüksek sesle ve hâkimane konuşuyor, Tristanlı. larr unutan Londraya atıp tutu " yordu- Yeni patates mahsulü iyi olaca- “ga benzemekteydi. Fakat mahsul toplanmcaya kadar daha vakit var- dı, ya bu mahsul de evvelki gibi toprakta çürürse!.. Tristanlılar ge" ne kıtlık :çekeceklerdi. “Ville - d'Anvers,, gel'p artık iyileşen tay. kamında birkaç guval erzak bıra- kirdı. Ama bunlar da nekadar da- yanacaktı? Ilans bü vapurun ismini söyler” ken Peter onun -gözlerinde şeyta- ni bir gülümseme farkeder gibi o. luyordu- Peter ayni zamanda, Han sı getiren motörün baş. tarafında K İi —ü Zi Za v R— Akşam Postası OHABE — | aa b —T davet Üsküdar askerlik şubesinden: 1 — 827, 328, 829 doğumlu — bülün sınıflar sağlam, sakat, daimi sürekli sakat raporlu müslim ve gayrimliş- Hm ihtiyat erlerdön henüz şubeye mü racaat etmemişler nüfus cüzdanlarile hemen şubeye gelemeleri. 2 — Taşrada bulunanlarm — da en yakm şubelere giderek teslim olma- ları lâzımdır. 8 — Bu ilân son olarak — yapılmış- tır. 4 — Hastalık ve ismen davet edil- dim ve edilmedim sözü muteber — de- ğildir. Davete icabet etmiyenlerin ka- nünt hükümlerle cealandırzılacakları ilân olunur. —— Malül ve şehit . * - yetimlerini davet Kadıköy askerlik şubesi 940 sene" sine ait ikramiyesini aşağıda — göste" rilen günlerde tevzi edecektir. Tevzi günlerinin gayri günlerde sabah öğle paydosuna kadar numara almak için şubeye müracaat etmeleri. 'Tevziatta pul ve nüfus cüzdanlarile Üçer adet ince kâğıda çıkarılmış for toğraf senedi getirmeleri. Gün haricinde tevzlat — yaplımıya" cağı, Cuma ve salı günleri şehit yetimle- rinin, cumartesi, çarşamba günleri de malül subay ve eratın ikramiyelerinin dağıtlacağı ilân olunur. w Askere Harp malllerile şehit yetimlerinin ikramiyeleri Eminönü yerli As. şübesinden: l1 — Eminönü askerlik — şubesinde kayıtlr harp malülü subay ve eratila | şehlt yetimlerinin — 940 ikramiyeleri aşağıda yazılı günlerde tevzlatı yapr lacaktır, 2 — İzdihama secbeh verilmemek i- çin her şah$ın nezdinde mevcut ikra miye cüzdanında yazılı numaralarına göre saat 9 dan 12 ye kadar r_nürnc:ıa.# etmoleri. 8 — 6:8-940 salı gününden başlan: mak üÜzere müracaat edecek (harp malülü subaylar 1 den G0 nuümaraya kadar salr günü, öl den İ00 e kadar çarşamba günü), (harp malülü erler 1 den 50 ye kadar perşembe — günü, 51 den 109 a kadar cuma günü), (Şe hit yetimler 12-8-940 pazartesi günü sast 9 dan 12 ye kadar 1 den 50 ye kadar salr, 5l den 100 e kadar çarşam ba, 101 den 150 ye kadar perşembe, 151 den 167 ye kâdar cumâ günü) ik- ramlye cüzdan ve nüfus — küğıtlarile birlikte gelmeleri ilân olunur. ş e Şd , e Meclis-ı Meb usân 12931877 Hakkı Tarık Us | İlk Devrenin müza- kereleri : 400 büyük sahifalık bir kitah, Her kitabcıda bulunur KÇ T. iş Bankası 1940 Küçük Cari Hesaplar Ikramiye Plânı | 1940 IKRRAMIYELERİ: 1 adet 2000 Ura, & 2000.—lira $ « 1000 Ç w Södğü— . 6 - 500 - ra 3000.— » IZ e ZS0 Ç sa SüdÜ— » dK .. AD0 e a oo T8 « 50 Ç m 3750— . 210 « 25 , ma BİS0üm— » ,Keşideler: 1 Şubat, 1 Ma. yıs, 1 Ağustos, 1 İkinciteşrin tarihlerinde yapılır. İstanbul erkek akşam mezunlarının nazarı dik sanat okulu talebe ve katine: Okulumuzun tesviyecilik ve elektrikçilik şubesinden mezun veya devam edenlerin istikballeri jle ilgili bir iş hakkında görüşmek üzere gayet acele o- Jlarak okula Mmüracaat etmeleri menfaatleri Iktızasındandır. Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilanları ! Muhammen bedeli 6000 lira olan 50 adet 10 metrelik Ve 50 adet te 12 metrelik İokomotiflerde kullanılan Simens Halske fabrikasi mamulâtı Piro: palı zarf usulile satın almacaktır. metre saatlerine mahsus Pirometre kablosu 26-8-940 pazartesi (15) on beşte Haydarpaşada gar binası dahilindeki komisyon tarafından ka" günü saat Bu işe girmek istiyenlerin 450 liralık muvakkat teminat, kanunun tayin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarını aynı gün saat (14) on dör* de . kadar komisyon reisliğine vermeleri -Bu-işe*ait şartnameler komisyondan parasız olarak j (Devamı var? | lâzımdır. dağıtılmaktadır; (6980) “Çölde, eriyen karlar bir ne hir hıziyle akıyor ve gıkardığı ses koro heyotini andırıyordu. Güneşin kızgın şuâları her tara. fa yayılmış: leylâk ve gül r.nk- li bulutlar biribirini kovalama” ga başlamıştı. Karların altından gözükmeg : başlayan toprsfm taze kokusu her tarufı kaplarker, Ilık bir rüzgâr da, nisan ayının hediye ettiği bu mestliği sürüklüyordu. Uzakta.. Büyük' volga, buzla . rm biribirlerine çarpmalarından hasıl olan küçük dalgalarm mr- yıldanışile ilkbahar şarkısmı söylemeğe başlamıştı. *& & «& Şavuskoy köyünde, bu - tatlı ilkbahar günlerini kutlayabiler cek hemen hemen kimse kalma. mıştı. Eli ayağı tutan Mujikler, kıtlık korkusundan bir yaz ev- vel burasını terketmişler ve bur güne kadar mevcudiyetlerinden henüz haber almamamıştı. Kimi, onların, köye getirmek için elegeçirdikleri davarları yeyin bitirdikten sonra issız çöl- lerde serseriyane dolaştıklarını ileri sürüyor; kimi de, yağma ettikleri kulübelerde, can verdik. lerini iddia ediyordu. Müujiklerin bir kismı, taze me- zarları kazarak çıkardıkları ölü leşlerinin yanmda donmuş bir halde bulunmuştu. Fakat; on. lardan, utanma hislerinin ver- diği ürkeklik icabı, gizliden ve nadiren bahsolunuyordu. Şavuskoy köylüleri, sonba> hardanberi ilk defa olarak kili. | senin önünde “toplanıverdiler. Böylece, güneşin büsbütün açı- ğa vurduğu korkunç sefaletleri" ni gördüler. * *Deposundaki- - ihtiyat - arpa stoku sayesinde« kânunusani'a, yına kadar şişmanlığmdan bir şey kaybetmeyen zengin Mitriç, iskelet halini almış; kilise kapı- sma dayanarak avuç açıyordu. Havanın tlık ve Trüzgârsız ol masına rağmen köyün heyeti idare reisi ihtiyar Efrem titri. yordu; gözleri de kızarmıştı. Bu sefalet grupunda bir tek insan yoktu ki, yüzünde, gözlerinde ve dudaklarmda ölser hastalığı- nm izi bulunmasım. 'Toplantıya çocuklar da işti * rak etmişti. Zavallıların filiz kadar incel. miş boyunlarımnda, sağa sola dö- nen başları gayet heybetli gö * züküyordu. Hepsinin bacakları gayritabil bir sürette şişmişti. Bir türlü dökmeğe muvaffak o- lamadıkları yaşlar, gözlerinde görülmemiş bir parlaklık husu” le getirmişti, Çılız, kirli, mini. cik ellerini güneşe uzatıyor- lardı. Herkeste, teessürden doğan bir hareketsizlik ve sükünet gö" ze çarpıyordu. Ortalığı kapla - yan sefalet, açlık ve ölüm kor- kusundan bitkin bir hale düşen bu zavallı insanların kalblerinde ,parıldayan ümidi henüz söndür. meğe mMmuvaffak olamamıştı. İhtiyar Efrem söz almca, herkes heyecanla bir mucizenin doğmasını bekleedi. Fakat hryeti idare âzasından Starustun çat. lak sşesi kalhblerdeki ümitleri bir an içinde parçalamağa kâfi geldi: — Burada, müzakere etmek için toplandık. Ekmek bulmak lâzım!.. Yoksa hepimiz ölmeğe mahkümuz. Bugüne ka- dar yaşamamıza sebep ancak Allahm büyüklüğüdür. Kardeş” lerim! Ekmek bulmanın çaresi. ne bakalrm. Her tarafı araymız. Ben kendi kulübemde her yeri aradım; fakat, hiç bir şey bu - lamadım. Müjikler, ihtiyarın yalvarış ları karşısında başlarını eğmek mecburiyetini hissettiler. Kadımın biri acı acı haykırdı: — Öyleyse. Starost!.. İki yav- rumun ölümünü görmemek için K Valsilya gibi ben de onları bo- Çeviren: Cevat Tevfik Enson İhtiyar Efrem, teessürden ne yapacağını bilmiyerek mütema” diyen başını sallarken, halkm arasma karışan ve yırtık siyah cübbesiyle bir gece kuşu kadar Mmeş'um, perişan görünen pa - pas, düşüncelerini açığa vurdu: — Kiliseleri boşalttmız, Alla. hr inkâr ettiniz.. Cezanızı çeki- niz!.. — Müjikler, seslerini çıkar" madılar; çünkü, meçhul insan- ların bitmez tükenmez vaitleri karşısında klisenin kapısından geçerlerken istihza mahiyetinde kahkahalarla güldüklerini ha> tırladılar. O sırada halkım arasındatı bir ses yükseldi: — Papas!.. Sesini kes; işimi- ze karışma, Eğer Allah bizi ce" zalandırmak istemiş olsa bile çektiklerimizi gözönünde tuta- rak bizi çoktan affetmiştir. Mujikler arasında bir mırıltı peyda oldu: — Çancı İvanı dinleyiniz.. Konuşmasını bilir. Sözleri can sıkmaz. Biran içinde Çancı'nın etrafı alındı; herkes başmrı ondan ta- rafa çevirerek buz renkli saka.- lmın çerçevelediği yabani sura" tında durmadan parıldayan korkunç siyah gözlere gözlerini diktiller... — EKardeşlerim, söyliyeceğim söz şudur: Buralarda hiçbir şey bulamayacağız; topraktan ha- yır kalmadı. Başka yerden yar. dım istemeliyiz. Staröst mırıldandı: günlerce Yyürüsek.. Derdimize deva bulamayıp, yine aynı va” ziyetle karşılaşacağımıza emi- nim; Kilise çancısı ısrar ediyordu: — Yardım istemeliyiz. Bizi gelip kurtarırlar;, açlıktan ve “ölümden kürtuluruz, - Zayıf ve halsız vücudunun hareketlerinde, sesinin yavanlı. gmda ve delilik hissi veren a- teşli bakışlarında öyle bir telkin vardı ki, Mujikler, tereddüt et- meden hep bir ağızdan bağırdı. ıaı.ı — İvanı gönderelim. Elimizde yiyeceğe dair ne varsa bir ara' - tirelim. bu suüretle onun- ya bir kaç günlük iaşesini temin etmiş oluruz. Her birimiz bir a- Ovuç kırıntı vermiş olsak, adam. ekmeği olur. *& & * cağızm bir Kilise çancısı volgayı hesaba. katmamıştı. Karlar eriyince, nehir taşmış, mişti. Şavustoy köyünün bu su- retle dünyadan irtibatı kesil . mişti. İvan, nehri geçebilmek için sayısız saatler sarfederek sağa sola beyhude yere koşuş” tuktan sonra, gecede köye döndü. ** & &* Pazara tesadüf eden paskal » yanm ârifesindeydi.. Müujikler, Kapılarının önünde, göke baka- rak zevkle geçen bayram günle. rini hasretle hatırlayorlardı. İvan yola çıktıktan sonra iki adamla beş çocuğu gömmüstü- ler. Birdenbire herkes titredi Kili... senin çanları gecenin. süküneti" ni parçalamıştı. Biri haykırdı: — Paskalya çanları.. İvan bu- rada, değil.. Acaba kim çalı. - yoör?... Çan sesi. Mütemadiyen ve gittikçe artan bir hızla devam ediyordu. Hattâ bir aralik tem" - poyu kaybederek gecenin sükü- - neti içinde dehşetli aksi sadalar çıkarmağa başladı. Bu çanlar paskalya için ça. !mmaycır, mühim bir haberin ilânı için halkı kiliseye davet e- diyordu. Mujikler, kiliseye koşuştular. - Kapı açıktı. Derhal nefes nefese çan kuülesine tırmandılar — ve - gördükleri manzara karşısında (Lütfen sanfanı çeviriniz) Durmadan dinlenmeden dağları su bas , yıldızı bol bir , dini Vi Y ea Üai nt dya İ e) #L L Tei Üü hei ü G ee A ZF MİEk l - —X l dd KÜ .. d A d y gü DS M oti PEPe 'i 4 A S UA a