a MUZ 149 Graf DA e ge mek işi kalıyordu” ” Hana, genç kızların yölünü ke - ser gibi önlerine çıktı. Burun UÜ zerine kızlar mahcubane, biribirle- rinin arkasma geçtiler. Bahriyeli sordu: — Gezmeğe mi gidiyorsunuz? Elini cebine attı, bir avuç şeker çıkararak uzattı. Kızlar şekeri gö” rünes dayanamadılar, evvelâ Laii- za bir parça aldı ve: — Teşekkür ederim, dedi. Hans ikranımı tekrarladı: Haydi siz de aim. t kizlar mahcubane ellerini usattlar, fakat ilerlemiyorlardı- Hans şekeri vermek için onlara doğru yürümeğe mecbur kald Kizlar şe alır almaz kaçıyorlar. ayı bileğinden yaka» » da dn bir müd. in NN kadar pire m Vapurlar her Bigi getirdik” vi aa hayvaniardan Mi * olan Haris St e - . be Tani pe i Byübiğ. lstesnn, hep- lr, Beyaz ırktan © Rİ ye Şehre hatların ON larmdaki cevra- ie ya CEYTA, va muhafaza edebil. SİİR Si İP evvel bir Nor - A ay, m; adaya ilk yi taş © erkekten beşine Mi yal Kadın'a irk ka A Boyayondu. lay K hi Vaat mi vi yn müddetle bir ka- E # Hünakaşayla meş” | tadı: — Bender korkuyor musunuz? diye sordu. ar fikrini söyle S2 ha en ve aya anlarını ne .İ.. — Hayır efendim. ii ERAZ, “Yanaşılma- || Ç Öyleyse niçin benden kaç ing erzak de, Mİ sal ZN a eni, posu balinde | yorsunuz? İZ abes olur. Trier GÜN can acmızdan (asla | — Çünkü Cünkü sey. İİİ) vie“ İcin Kafi derece- | Lulzanm izah edemediği mokta, tu Tristanda genç kızlar çok mahcup Kinin, tabietli olmaları idi. Delikanlılar İç rd bakrmmndan” | onlardan aşağı katmazlardı. Kızlar. , Sani, Pa, “Yanaşılmaz,, & | sn evvelden uzun uzadıya alışı. gi ei orada yerleşip yer» | mazlarsa bir susle kile cevab ve GÖN İma, maknadı te . | remezlerdi. Hans bunu apladı ve y hi wrar etmedi. İ K at PİR Her kos iç Yakı, GÖMÜ ve Stimanm &, | öld. “Yaz a RADEEĞE, yalar ar , Sağa Tiyaretler yapı vi Tristanlıların Hansa karşı vazi, yetleri muhtelif ve umumiyetle Jâ- kaydano idi. "Yanaşılmaz,, adası” daki hayvanlarm ortadan-kâybol- duklarını tesbit etmiş olan beş ki- şi ve bilhassa Peter Kommon () a diye düşün | Hana: çok tutuyorlardı. Fakat ik vi Ki bahisle kapat. | hayal inkisarına uğrıyan ve Han a, > sa sempati duymamağa başlıyan da Peter Kommon oldu. © Genç Tristanir, Hansm *Lulzaya Delikanlı müstakbel evinin mobil, yesini yapar yamaz evleneceklerdi. Yabancı, Tristanda nişanir bir genç kiza kur oyapılamıyacağını herhalde bilmiyordu. Peter birkaç defa Hansa bu noktayı izah etmek istedi, fakat mahcubiyeti dolayısi- le buna cesaret edemedi. Halbuki fırsat düşmüyor da değildi, yaban cıya rehberlik eden ve ona adayi gezdiren Peterdi. Tepeye çıkacaklardı.. Dört bin kadem irtifamda, “Yanık orman,, da durmuş biraz dinleniyorlardr Hava açık ve borraktı. Peter, ce mupta. “Yanaşılmaz,, adasını gös - terdi. Hans kayaya uzandı ve elleri çenesinde, uzun müddet adaya bak w. Biraz sonra sordu: — “Yanaşılmaz,, 1 adanm başka bir noktasından görmek mümkün değ galiba? " — Açık havalarda “Fok balığı xörtezi,, nde bir yerden de gör mek mümkündür. Döndükleri zaman Hans Stiman “Yok balığı körfezi, ne yapılacak seyahate iştirak etmek için büyük bir arzu ve ısrar gösterdi.” Peter: — Ben de tahta toplamak üzere oraya gideceğim, dedi. — Tahtayı ne yapacaksın? — Mobilye yapacağım. Fazla konuşmağa alışık olma . dığı ve iügatçesi de mahdut oldu- ju için Peter izahat vermekte © pey müşkülât çekti: Tristanllar “Yanaşimaz,, a sefer vapmaktan vazgeçmişlerdi. Zaten oraya gemi enkazı düştüğü pek olmuyordü- Binaenaleyh Peter “Fok “balığı körfesi,, ne gidecekti. Orada cenu- M Amerikan sahillerinden cereya- nm sürükleyip getirdiği epey gemi enkazından kereste vardı Ancak Bunlar kalım <kerestelerdi, kesip tahta haline getirmek zor işti Peter Luriza İle nişanlı olduğunu Hansa söylemeğe Wir defa ânha | niyetlendi, gene vazgeçti. ir spor hareketinden sotra en tatl; şey hiç şiiphesiz ki tam bir istirahat halinde vüçudünü . dinlemektir. . Yukariki resimde, vücud güze'liği ve sıhat üzerinde çok büyük tesirleri görünen de” niz sporlariyle mesgul olduktan sonra tatlı bir rehavet içinde (Devam: var). Ankarada yapılan Türkiye yüzme “sampiy Istanbul “tökiminm saripiyonluğu ile.ni- hayet buldu. Büyük bir intizam içinde-ya- pılan müsubakalardan dolayı or günizasyonu yapanları tebrik ©- deriz. Bu arada asıl maksadımız Is” tanbul yüzücülerinin ne kadar Muntazam ve semereli bir şekil- de çalışmış olduklarını tebarüz ettirmektir. Bunun için de uzun uzun, dolambaçlı yollardan göçmeye zum yok... Netice meydanda... Istanbul 151 puanla başa ge- çiyor. Arkasında kalan ikincinin ancak 51 puanı var. Aşağı yu” karı üçte bir nisbeti! İstan. bullu yüzücüleri bu kahir gale- belerinden dolayı susporları & janı ile beraber candan tebrik ©- deriz. Muntazam çalışma ken- dillerine çek güzel bir şampiyon- Tük kazandırmış oluyor. Bu seneki müsabakaların şa yani dikkat neticelerden biri de Ankaralılır ile Kocaeli takımı- Nin da atbaşı yanyana gitmekte olmalarıdır. Her ikisinin de 54 Atletizm kalagori. seçmeleri İstanbul Atletizm Ajanlığın- dan Istanbul birinciliği münasebe- tiyle birinci katagori 10000 ve 4x400'metre yarışları perşembe günü saat 18 de ve 100, 200, 400 metre birinci katagori seğ- meleri ayni katagorinin 4x100 metre bayrak yarısı cumarteği günü saat 17 de Fenerbahçe stadında tera edilecektir. 45 inde tekrar boksa başlayan DEMPSEY Zafer üzerine zafer kazanıyor « Şarlot, (şimali Karolin) 30, (a, a.) — Sabık ağır siklet dün- ya şampıyonu Jak Dempsey, Ellis Bashorayı meğlüb etmiş” tir. Ringe avdetindenberi bu, Dempse/"ı. üçüncü boks müsa ,bakaşıdır, . dinlenen :sporcu © genç kızları görüyrosunuz. Türkiye yüzme şampiyonasında İstanbulluların zaferi pünnları var. Gelecek seneki müsabakalarda bir iki mıntaka-. miri çok çekişecekleri mühak- kak... İstanbulluların açık farda sampiyon olmalarında, dört ta- rafı su ile çevrili bir şehirde bu- Junuşları ve her fırsatla & trenman yapmış (olmalarının güphesiz çok faidesi vardır. Fakat, bu kadar kıymetli yü, sücüleri sinesinde toplayan bir gehirde, yüzücülerin * her mev. simde çalışabilmesi için bir pi sinin mevcut olmayışı ne kadar Feki ve acı derd! Bu izle a- Jâkadar ker sporcunun içi tit. redi, Burada keseyim... Sacit Tuğrul Öget Galatasraylı muhacim Boduri istanbula geliyor Galatasaray * Feterbahça muhtelis tinin Misir seyahatinde Yunanistanda kalan Galatasaray #oliçi o Budurinin gebrimize döneceğiri o öğrendik. Bu- dari yı mevsim gene Galatasaray'daki yerini alacaktır. Çarşamba 31-7.940 1235: Müzik: Faml, heyeti, 1200: Ajans, 13.05 Mürik: Fam heyeti pros gramının devâm: 15.20/14.00: Müzik: Radyo Sülon Orkeatraar, 18.00: Pro- gram, 18,00: Müzik, 3840: Çalarlar: Okuyan: Munüfler Tik Ar, Okuyan: Melek Tokgöz, 1919: Konuşma (Dış politika hüdiseleri). 1930: Müzik: Baz eserleri, 19.45: Memjeket saat #- yarı, ve Ajans haberjeri, 20.00: Mü- sik: Eski garkıları, 20.15; Kon 20.30: Müzik: 20.50 Müzik, 21915: Müzik, 21.90: Konuşma( Rad: yo gazetesi, 1150: Müztk: Riyaseti- cumhur Pandost, 2280: Memleket sent nyarı, Ajaps Kaberleri, 2245: Müzik: Cazband (PL) 2324/2330: Yarmki program ve kapamış. önemi lil Raşit Rıza Tiyatrosu 81 Temmuz Çarşamba günü akşamı Usküdar Bağiarbasr Hale Bahçesinde Wodvil (8) Perde | © akşam Nafi #lile birine selin: Faloş 3 Floş Nakleden : Baki BAŞAK Nakleder: Burhan Burçak Altında yürümekten çok sey- reğilmesi hoşa giden ılık br ilkbahar yağmuru yağıyordu. Bir zamandır kahveye gitmek kabareye dayanmıştı. ten vazgeçen Bay Ferit Bi Bu akşam gene kabareye git- miş ve kendine, gençlik zama nında alıştığı limonlu bir ver mut ismarlamıştı. Vermutu İ- çetken gençlik günlerini hatırla- yordu. Zaman kendisine hiç de iftihar edömiyeceği bir mevki kazandırmıştı. Kabare müthiş zalabelıktı. Sağında alma! solunda, Tus ça, karşısımda ingilizce konuşu- yorlardı. Arkadan da tatlı tatl sesler duyuluyordu. Bu yağa bulunsaydı tatlı ses lerin geldiği tarafa muhakkak dönüp bakardı. Buğulu camlardan dışarısını seyretmek istedi, Sokaklar in. san. doluydu, Şayed şu anda çalıştığı vekâlet memurlarından biri içeriye girsede onu öyle içki içerken görse kimbilir ne derdi? Adam sen de, bu da kabahat miydı sanki, Şimdi bekâr sayı- lidir. Karısı sayfiyeye gitmişti. Bay Ferit gençlik itiyatların dan hiçbirini terketmiş değildi. Otomobili olduğu halde kalada- MX sokaklarda, dirseklenmek, #ilip kakılmak pahasina da ols Ba, gezmekten hoşlanırdı. ... Şu kabareye yıllardır uğrama yağştı. En sön rahmetli arkadaşi kalemi mâhsüs müdürüyle gel- mişti. Onun ölümündenberi ilk defa bü akşam “geliyordu. Ha- fizası ne kadar da kuvvetliydi; vermisti. Bu selâm verdiği ada” mg) adı bugün hapishanede bu- Juğan Sadi idi. İşte böyle düsünürken gözü, küldırımda; garib-bir manzaraya ilişti. “Gazete satan. pejmürde kılıklı bir kadına.“ Arkası dönük olduğundan yü- günü göremiyordu: - Elinde vs kimiş bir şemsiye vardı, Gazete- lerini eski bir çocuk arabasım” dan bozma bir ârabaya yerleş- tirmiş. “gazetelerini satmak için bağırmağa başlamıştı. Araba- nm üstündeki küçük köpeğini yere yaydığı bir gazete üstüne otuttu. Köpeğin sırtında triko * dan küçük ibr pelerinle boynun- da bir de kayış vardı. İhtiyar kadın küçük köpeği- nin üzerine eğilerek müşfik ba” kışlarla bir şeyler söyledi. İşte tam bu sırada yüzünü Bay Fe- ridin oturduğu tarafa çevirmiş bulundu. İnce burunlu, parlak ve zayıf yüzlüydü. Dişsiz ağızlı çenesini eski ve yıpranmış kürk parçası kapatmıştı. Bay Ferit: ansızm Sıkıldığı zamanlardaki gibi ku- Jakları <yanmağa, çmlamağa başladı. Kaşları da çatıldı. Ya” nakları müthiş kızarmıştı. Da- yanamıyarak aa Yüzünü lemağe adr. anin. Bi arak başını dön- dürür gibi oldu. Bu fırsattan istifade eden Büy Ferit sandal- yesini değiştirip kadmı rahâtça seyretmeğe bağladı. Bir hayli seyinden sonra: — Kat'iyen, dedi. Katiyen bu © kadın aldanmıyorum. Maziye sit hatıraları uyandı. “Bu kadınım sd: Katisaydr. Fa- kat önü sadece Keti diye çeğr rirlardı. 1905 veya 1904 sen» lerinde Venedik sokağmda bir otel... Odanm numarası da 12 Odanın içini “bile hatiriryordu. Şömine üzerinde bronz bir şam- dan. Bir büyük duvarsanti.. He” 18 odanın pisliğine diyecek yok- tu, Kokusu da caba, Kırık bir koltukla kanape.. Yerde halı bo- zuntusu bir keçe. Ya bütün gece devam eden fare tıkrıtısı.. Kadınlar bu gürültüden ne ka dar korkar, sirürlemirlerdi. Keti de bi odiya gelirdi #m- terzilik yapıyordu. ma, o zaman Odasma gelişi de sırf olu #ev- diğindendi . Açık kumral saçlı, etine dol gun bir şeydi. Hatırı sayılır derecede güzeldi. İştihast yerin- deydi. Bir yemeğe başladı mı, üç, dört sandüviçi kıvırır, üs tüne de bir krema yuvazlağı mi keyfi yerine gelirdi, Hukuktan. çıkmadan ölen bir örkadaşile nikâhsız yaşırdı. Sonra galibe şişman bir arkadaşı vardı; yok, yok onunla değil. Evet ondan hoşlanmamiıştı; hattâ bir gün Taksimde onu tokatlamıştı. Sonra Feritle tamam üç sene * aturmuşlardı. Hiç de fena bir kadın değildi. En sikmtilr ve yoksul zamanlarda bile neş'esini kaybetmezdi. Bir defasmda dört İ beş kişi, yirmi dört saatlik bir seyahat yapmışlardı. Giderken trene binmişler; fakat dönüşte para yanlarında kalsm diye ya- ya gelmişlerdi.. Yolda Keti göy” le söylemişti: — Ailen ve karım olmasaydı, bahse girerim ki. New... — Benimle evlenindin!” Ferit te tabii tabi! diye cevap vermişti, “Hattâ şimdi bile.” Kadın birden düşünmüş sonra? “Hadi canım demişti. Bu işi ya- pacağımı umar mısın? Senin istikbalini baltalayacak kadar fena kalbli değilim ben! En bü- yük emelim, senin iyi ve yüksek bir adamı olmandır.” O, köndi hesabına zavallı Ke ti için ne temenni etmişti ki. Talihinin açık olmasını istemiş- ti, Ama zavalir Keti, talihi nere- den açık olacaktı .Yehi bir âşık mı peydahlayacaktı; “Yoksa bir mağazaya tezgâhtar mı girecek” ti? Yahut ta kendi seviyesinde bir ameleyle mi evlenecekti” Feridin hatıraları, çorap 8ö- küğü gibi ard arda geliyordu. Öğle romantik filân olmadığı için gözünü kaldırıp kadma bir daha baktı. Bu sefer, gözü gaze- telerin üstüne kurulan köpeğe değdi. Ve Keti'nin köpeklere ba” yıldığını hatırladı. Hattâ seviş- tikleri seneler Keti bir köpek almıştı; adr neydi? Neydi ya- rabbi! Floş. Evet Floş! “Üşür dün mü Floş? Dur, Şimdi &ve yoruz. Seni isıtırım!” derdi. Ketinin tatlı bir &esi, vardı. Kibar halile o vakit “iftiharla Kola almacak bir sevgili idi. Bay Feridin yerinde başkası ol- saydı, bu batıran tesirile sar sılırdı. Fakat Ferit, irade sahi- bi bir adamdı; mukadderats karşı gelinmiyeceğini, insan her şeye üzülür, kendine derd edi- nirse, hayatin iş yapmak kud- retini kaybedeceğini bilirdi. Keti'nin kaderi, Bay Feridin talihi gibi normal seyrini güt- müştü. Zaten insanın haldeki vaziyetile mazideki vaziyeti a* Tasında bir benzerlik olur muy- du ki? Maziden bu kadma ne kaltnıştı? İnos burnu, ve gözle- rinin parlaklığı... Bây Ferit sadece gunu dilşün- dü: Eğer bu kadm her zaman buraya gelip gazete satıyorsa “bir daha buraya gelemiyeceğim. Ne de olsa bir rahatsızlık duya” rım, Borcunu öderken gürsondan bir zarf istedi. Zarfın İçine üç tahe on liralık koyduktan sonra kapadı. Çıktı; ve tam onun Ya- nından geçerken belli etmemeğe çalışarak zarfı elarabasınn üs- tüne attı. İhtyar kadın bunur fafkıma varmamıştı. Bay Ferit yaptığı bu hareketten memnun olmakla. beraber azıcık üzülü- yordu. “Otuz yerine elli koysay- dım, he olurdu” Evet, ne olur- dı. ENİ Jira onu sarsmazdı yü Fakat ne yapsın ki, üstünde bundan fazla yoktu. ri ee döndü. Oda hizmetçisi onu karşılayarak : — Beyfendi hantmefendime “telefon edeceklerdi, deği, O, günlük hayatının çerçeve- sine dalmıştı bile. Sırtına pija. masin! geçirdi; ve uzun uzadıya yüzünü muayene etti Sonra birdenbire aklına bir şey gelmiş gibi odasına girerek yazıhane sindeki gizli bir çekmeceyi açtı. İntizamı sever bir adam olduğu için bu gözde maziye aid vesi 'kaları saklardı. Bir deste kâğıt çekerek üstündeki tarihi okudu. Bur 1905 yılma aiddi, Keti ile çok muhabere etmemişdi. Çün kü ayrılışları ağır ve mantıki olmuştu. Mektup yerine birkaç sararmış fotoğraf verdi. Bu resimlerden birisi Keti'nin bir köpekle beraber çıkardığı fotoğraftı, Altmda su yazılı !di: Keti ve. Fotoş sevgili Feridi S (Lütfen sayfayı çeviriniz) ga . ii vü iy g3 #i : j