NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK iğ i CV ,iyorum/ fi Nin çok mu güzel? | saydım çok memnun olurdum. Fa düşünmüyorum. Be. | kat yalnız bunu da istemem, gü - Vahidettin çok müteheyyiçti. Bir bissikablelvuku ona bir felâket haberi alacağını bildirmişti. Derhal İngiliz miralayının gözünün İçine bakarak nazârlarında ziyaretinin sebebini anlamağa çalıştı. Bir şey Mdkası olmıyan mevcir | zellik kâfi değil. in Yalnız hayali gö Güldü ve ilâve etti: sezemedi.. Maamafih, (o (Kolönel Btliyor, Mukabilinde | — Yalnız güzelsiniz demedim, | K.) padişahı fazla merakta bırak- Bein edecek bir şey | Feride, Fakat perilerin size verdik” | mamıştı: p " İstiyorum ama kabil | leri sihirli kuvveti de küçük bul -İ — Vaktim yok, dedi. Hururi- | Si Mayınız. nuzda farla (o kâlamıyacığım. Ba e Üİr haber © aldık: Bar) Sonta elirsi elleri âfasına alarak | dakikada İnigiliş işgal ordularıdön Yaman birkaç ay kal | yavaşça: me hağitlığı ötirini almıştır. Bu — Beni seversiniz inşallah, dedi, Şöyle cevap verdim: — Kerim bana bunu öğretti, Sonradan Kerim, Bayan Nuri » yeyi pek takdir ettiğimi ve beyen- diğimi söyleyince şu cevabı verdi: — Bu muhabbetiniz zaman ge; tikçe ziyadeleşecektir, Feride. Ken disini ben de çok takdir ederim. Bir lâhza düşündüm. — Bayan Nuriye zannettiğim * den çok güzel ve akıllıymış. Nasil oldu da... Cümlemi bitirmekte tereddüt te tim, — Nasil oldu dâ öflünla evlen- mâdiniz Kerim? Kerim hayrete güldü: — O benden büyük.. Sonra be raber büyüdük. Sonra.. Bilmem neden bu fikir hiç birimizin hatı rına gelmemişti. Nuriye benim için bir kadın değil, bir dost, bir ar . kadaş... “x eba, Kerim, #itin için neyim? Bayah Nuriy& gibi bit ahbap mı? Bu sözleri düşünmeden söyle - miştim. Kerim cevap verdi: — Siz, siz benim küçük sulta - RAMSINIZ. münasebetle pek mühim ve gayri” kabili ihmal ve tehir vazilelerimiz var. Ziyaretimin sebebine gelince; Başkumandan general Harington cenaplarma İngiltere hariciye n6- zaretlerinden biraz evvel gelmiş ©- Jan iki telgrafta, işgal ordularının yakında İstanbulu terkedöcekleri cihetle bü vaziyet karşımmda müş- kül mevkide kalacak olan zatişa. hanelerinin maiyetleri erkânile ba“ yatlarının temine alındığından müs terih olmaları hususunun tebliğine bendenizi memur buyurdular. Vahidettin İngiliz miralayım bu tebliği üzerine oturduğu yerde buz gibi donup kalmıştı. Başını salladı. — Hayatım tehlikede ha?.. Diye söylendi. Kolonel K. cevap verdi: — Bunlar birer siyasi tedbirdir. Haşmelmeap: İngiltere büküme. Wi, zatişahanelerinin fodakârlıkla - rına fedakârirkla mukabele etmeği en şerefi bir vazife bilir! * a İtantusa geliyor. Som yerleşecek, yahut da r ” devam edecek. li İstikbale gitti, E* Nuriye üç ay evvel gel N mn 2evcesi Olm İk, aba beni aldığına piş MU? Evvelce hiç hatr i z Du fikri şimdi sık >). li 23 Şubat kı “itim, Bayan Nu * i ya ni, Bu yaşta bir kN cağını zâfinedi- ML hş de Bye değ > Tg pek genç gö - yi kestane rengi saç. mavi gözleri var. ğ faka! İK in. Beni gür er İM,» Sarıldı ve öptü. Son- aram . diği gibi: “İk, Ytrabbi ne kadar da , t dedi. © dönünce TTerimin “İN bulmuş: Birisi be ix , “en, diğeri de evlen. izo-muş. Keri - Xu. NDA hayret edip etme- yn zaman tebessüm. il | Batımm hiç mesabesine indirilme - sinde ve binnetice hayatımın böyle tehlike altına girmesinde başlıra sebeb Loyd Corç cenapları (!)dır. Kendilerinin bana gönderdikleri Son mektupta Kemalistlere karşı 8on noktaya kadar mukavemet et. mekliğim rica ediliyor ve bu bu * susta benden söz isteniyordu Ben de yazdığım cevabi mektubum —4— 27 Şubat “ Bu sabah Bayan-Şerilten bir mektup aldık. Perşembe günü bi- İisiy, zi yemeğe davet ediyor. Yalnız Ne yemeğe bizde ka! | cp Nadirlerle birkaç kişi buluna" ayak » İ cakmış. Mevsimin iki yeni çiftini i birleştirmek ve tanımak istediği . ! ni yazıyor. Bunu okur okumaz ya naklarımı birdenbire ateş bastı. lektubu K “ime uzatarak: Hayır. Hayır. Bu olamaz. Biraz hasta olüugumu davetine icabet edemiyeceğiri ,1zınız, de - dim. Ben gitmem, imkân haricin - de gitmem, gitmeri. rim sülüne O'tubuo>” kud” ve bana cevap verdi: —Biras Lay: © uzbirse. bep t-Jdl etmez. Mademki kala - balık olmıyaca O, Malikinda - . İ wetini kabul ettiğir'» “ti bunuda etmeğe mecbursunuz. — Hiç değil. Mademki siz bu » İ âkşem İzmire gidiyorsu--* pele- miyeceğimizi yazalım daha ma - kul olur, Pirinci mektuptan Ja “miştim, Hayret et * ya kadar sebat ettim. Fakat, bu- gün görüyorsunuz ki, İstanbula giren milli cereyana çök bariz to- mayüller gösteren halkın heyecanı karşmında itilâf orduları bile can- Biz birer heykel gibi susup kaldı « lar. Öyle zannediyorum, ki bu ge. €8 beş on çapulcu gelip beni bura- dan kaldırmak isteseler, şuraya göndermiş olduğunuz muhafız a3 « > 5”, Midi ; $ # hane bulurum, Ben bu davete git- meği İstemiyorum. istemiyorum. Tahammül edemem, — Ben bir şeye tahammül ede - mem, Feride, o da sizin Necip Na” dire tesadüf etmekten korktuğu - muzu herkese hissettirmenize... , Kerim sapsarı olmuştu. Yüzü * nün sert ve haşin bir ifadesi var. dı. Cevap verdim: — Bunu söylemeniz çok, çok fena, Kerim. Benim için Necip Na dirle karşılaşmanın ne müşkü! ol- duğunu siz pek iyi anlamalısınız. — Bunu anlıyorum, Sonra be * nim de nefret ettiğim bu adamla niz kii ço karşı karşıya gelmek ve ona karşı | diği teminatı gazeteler nereden ve e eiçeğini nazik davranmak hiç de hoşuma | nasıl haber almışlardı?. O mahrem | Kn, Set gider şey değ'idir. Fakat bu dave- | zetlikata varmcıya kadar Türk La taşıyan ti kabul etmemiz ve herkese kar- | gözetsleri bu havaleten bahsedi . ie ördüm san * | şı gitmemiz lüzum. Bu tesadüf si, | yorlardı. Artık saraylaki &ç beg ri tüzellik ve si. | ze ne görünüyorsa | 4! gibi, bütün İstanbul halkı da e Da hag re Vahldettinin heyat teblikeye düş > Körünsün uhakkak o muhakkak tüğürü anlamıştı. aierap verdim: gitmelisiğiz. O göte padişıh o körküsundü. kdar güzel ol (Devarm var) İ bi; uyku oyumamıştı. SARAYDAN SarRemoya SanRemodan AAEZARA iin da bu sözü vererek işte bu nokta. | kadaş HABER — Akşam Postan Sabahleyin erkenden yine Ko Joel K. Yıldız sarayma giderek Vahldettini yalnız olarak gördü. İngiliz miralayının yannda bir tettüman vardı. Huzurda başka bir kimse yoktu, İngilizler bu mükâle” Moyi çök mahrem tutmak istömiş” lerdi. İngiliz miralaymın örkenden sa, raya gelişi herkesi meraka düşür - müştü. Seryaver ve başkâtip her- rafı tecessiis ediyorlard. Reşat Paşa o gece Kimitopraktaki köy - küne gitmişti. Yıldışda bültünsâydı her halde bu mülâkatta buluna * caktı. Padişah ondan hiçbir mükâ, lemeyi saklamamıztı. Ona en mah- rem fikir ve arzularını açıyor ve saatlarca kendisfle dertleşiyordu. Maamafih, İngiliz miralayı henüz huzura girmişti ki, Reşat Paşa da Kızıltopraktan dönmüş balunuyor- du. Miralayın bu derece erken ge- Veceğini tahmin etinemişti: Biseydi ya hiç gitmez. yahut tik trâhle gel meğe çalışırdı. İngiliz koloneli Vahidettinin er dinde kırk dakika kadar kalarak âvdet etmişti. Sertabib İngiliz mi. ralayma görünmediği gibi zaten Kolonol K. da onu görmek ihtiya- cıni hissetmemiş gibi görünüyordu. Bir gün evvelki mülükatın ifyasi ve aradan on İki saat geçmeden ak - şam gazetelerine aksi hâdisesi İn- eye şüpheye düşürmüştü! Bun- na müsade etmemişti. Sertabip merakından odasınm İ- çinde bir aşağı bir yukarı dolaşr yordu. Nihayet sabrı tükenmişti. İngi . “lizin dönlişünden yirmi dakika son- ra Vahidettini görmeğe gitti. Pa- dişah sevgili doktorunu görünce: — Neredesin? dedi. Şimdi git ler. Ve müteskiben uzun dişlerini göstererek sirıttı: — Nihayet arzumuz oldu. Gö - zün aydm Reşat! diye live etti Bir hükümdat”. “ bir fabip"sfaz ile değil, felâket görmüş iki ar - samimiyetile gülüşüyorlar - dı: — Arziyu şabaneleri tatmin ve — Kolonel K: şimdi gitti. Ken * disile çok mahrem mevzulara te . mas ettik. Bu mülâkattan oldukça memnunum. Dün, biliyorsun ya, kendisine bir teklifte bulunmuştuk. İngiltereye yazmışlar, İngiliz ka » binesi hassaten bu mesele için iç- tima ederek benim hususi ve siyasi halifeliğimi kabul ve fin etmele * rini istemiştim. Bunu esas itibari * le kabul etmişler. En samimi ma. bizi, Anadolunun galebe si karşısında ihmal etmeleri bü. maliydi. Lehülhamd vaki olmadı. Hayatımızı, majşetimizi temin et - tikten Sonra nereye gitsek rahat edeceğimizde şüphe yoktur! Faz. Ta endişeye düşmekte bendeniz mi- na görmüyorumi Mukadderata tâbi yer, olmak, dinimizin en büyük şiarıdır! Tarih tekerrürden ibarettir, deyip yarmı bekliyelim şevketmaap! aa ZAYI Beyanname No, Makbuz No. Senesi 68 disa 037 20326 338498 87 * Yenni Yugonun Hitlere bit şa- kâsı daha vardır ki, bunu Alman- yada o değil de her hangi biri yap saydı muhakkak öldürülürdü: Bir ara Hitlere külürnameler yağmağa başlıyor. Fakat bu mek tupların Göbels, Göring ve Hes im salarını taşımaları işin daha küs. tahça tarafıdır. Hitler küplere bi“ niyor ve bu mektupları kimin gön derdiğini araştınp bulmak için Himlere emir veriyor, Zavallı Gestapo şefi, dünyanın dört bucağında gizli. teşkilât ku « rup her işi becerdiği halde, Hitle- re gelen küfür dolu mektupların sahibini bir türlü meydana çıkara- mıyot, Hattâ Bü işten kendi mal - yeti, belki başı bile tehlikeye giri- yor. Nihayet Yenni Yugo yaptığı şakanın kâfi olduğunu düşünüyor ve mektupları kendisinin gönderdi Bini açıkça söylüyor. İller gül - mekle iktila ediyor. Hitlerin, bu küdmdan nasıl ve neden ayrıldığını bilmiyöruz. Fa kat, bu macera ötekiler gibi, fâ - da ile bitmiyor. Güzel güzel ayrı lıyorlar ve Yenni Berline gelerek, bir apartmana yerleşiyor. ... Ondan sonra Hitlerin Reni Ri * fenştalle olan ahbaplığı başlıyor. Fakat bu ahpaplığı kelimenin en basit mânasında almak lâzım. Ha- kikaten, Hitlerin bu kadma karşı olan sevgisi onun artistliğine ve si memacılığına karşı duyduğu hay - tanlıktan başka bir şey değildir. Reni Rifenşta! Alman ptopa - yor veya bu gibi filmlerde baş rol leri alıyor. En son olarak da Hit- ler ona, Berlinde yapılan 1985 O- timpiyatlarınm filmini çevirmek vazifesini veriyor. Hitlerin hayatında olan kadın lardan en sonuncusu Eva Bravn - dır, Bir kaç ay evveline kadar Hitler nişanlanmış, evleniyormuş, hattâ “gizlice” evlenmiş diye çıkarılan haberde ismi geçen kız işte budur. Hitler onu eyyeâ kendisinin wuhtolif pozlarda resmini almak için Berhtergadene gelen fotoğ - tafçı Hopmanın yanında görmüş - tür, Fotoğrafçıya yardımcılık eden bu kız, yalnız güzellik itibarile ho şuna gitmemiş, aynı zamanda mes lekteki mahareti de Hitleri hay - ran bırakmıştır. Bundan sonra Hitler bir gün yalnız Evayı köşküne çağırıyor ve ona, muhtelif köşelerde muhtelif vaziyetlerde durarak bir alay res - mini çektiriyor. Sonra, kızın resim çekerken, kendisinin bütün arzu - larına büyük bir sabır göstermiş olduğunu, böyle sabırlı bir fotoğ - tafçıya şimdiye kadar hiç raslama dığını söyliyerek onu takdir edi - yer. Bundan sonra da Hitlerle Eva Bravnın ahbaplığı gittikçe kuv * vetleniyor. Nihayet kıza, Hitlerin nişanlısı diye bakılmaya başlanı « yor. Bundan en fazla Göbels telâ Derhal faaliyete geçiyor ve bir plân hazırlıyor: Bir toplantı tertip ediyor. Bu toplantıya, birçok parti mensupla” » İrmi çağırıyor ve Eva Bravnıda başkası vasıtasile davet ediyor Fakat kendisi onu tanımıyormuş gibi davranıyor ve toplantının tam en hararetli anımda; — Burada Yahudi kokuyor! Diye haykırıyor ve dışarı fırlı- Göbels bununla, Eva Bravnı kastetmiştir. Bunu gidip Hitlere HİTLERİN YANINDA ODA HIZMETCISI İDİM: e en ANLATAN: HİTLERİN ESRİ HİZMETÇİSİ PAULİNE KOHLER — 25 haber veriyorlar, Hitler Göbelsi ça gutıyor. Göbels iddiasında rar ediyor ve Eva Yahudidir diyor. Hitler bunun üzerine adamla - tıpa emir veriyor ve Eva Bravnın şeceresinin tesbitini istiyor. Araş. tırıyorlar, taraştırıyorlar ve nihs- yet Evanın hâlis ari kanından ol - duğunu meydana çıkarıyorlar. Hit ler buna seviniyor ve Göbelse müt- hiş kızıyor. Onu, Evaya tarziye vermiye davet ediyor ve gazeteler* de, onun fotoğraf sanatındaki ma. haretine dair makalaler yazdırı »- yor. Berhtesgadende öğrendiğim şey lerden biri de Hitlerin yemek, hu susundaki tabiatı ve âdetleridir. Onun, et yemezliği ameşhurdur, Fakat sadece sebzeci değildir, ba» liğı çok sever. Sebzeyi de yiyince levkmlâde çok yer. Hitlerin sabah kahvaltısı onda, on birdedir. Kahvaltı olarak, ekseriya bir bardak portakal suyu içer ve bir İki dilim kızarmış ekmekle tereya" h yer, Fakat en fazla ehemmiyet ver- diği ve sevdiği yemek, öğ'e yeme" Hidir. Öğle yemeğinde evvelâ or . taya kocaman bir kâse ile sebze çorbası konur. Bu çorpa, soğan, kereviz, maydanoz, patates, havuç şalgam, elma ve bir baş cevizden mürekkeptir ve bunların hepsi, Sur, yun içine un ve tuz ilâve edilerek pişirilmiştir. Hitler bu çorba İle yarı açlığını giderir, sonra balık gelir. Balıklardan en fazla sevdiği tatlı su balıklarıdır ve bunu tere- yağlı hususi bir salça ile pişirtir. Balığın arkasından ekseriya elma kompostosu yer. En sonra da fin dık veya ceviz, yemeğin meyvesini teşkil eder , Yemekte ya'nız su içer, Fakat, şarap veya İlkör içmezse de arada bir bardak sun't Alman birasına iltifat eder, Bu bira son derece hafiftir ve insan zannederim ki, litreleroz içse yine sarhoş olmaz. Bu sun'i biranm biraya benzeyen bir yeri varsa o da sadece rengidir. Buna mukabil Hitler çok fazla kahve içer. Hemde onun içtiği kahve son derece koyu ve bal gi- bi tatlıdır. Hitler bu kahveden günde en aşağı on beş, on altı fim can içer, Berhtesgadende akşam yemek . leri pek mükelleftir. Fakat Hitler buna hiç itibar etmez. Altı, yedi” çeşit yemek hazırlanır ama, bun - dan en fazla misafirler istifade e - derler. Hitler ekseriya patates sa - latası ve hafif bir yemekle iktifa eder. (Devamı var) Me sirasi pimi £ SAFİYE'İN Son çıkan PLÂĞI zeren LAN Lear eker COLUMBIA Plâklarında arayınız. E oğaziçi Lisesi Müdürlüğünden : İkinci devre birinel ve Ikinci smıfların Askeri Okampiarı 7 Haziranda ve Üçüncü smıtm 1 Temurda başlıynonktır. Kamıpia slhkni: telde lerin bu tarihlerde mektepte bulunmaları,