(6 4 Anate | âıîıhkd;,îîmd“ bildiriliyor: | a he;n önüne geçmek için | "*xı di Pmony ıgün trenler — dolusu Pi *apta adı Belmektedir. Al - | m!'m*ket £ Ve fabrikalarında | b“ “'kek “hâlialnden, yüz bin- Kadın çalışıyor. Bütün SÜ farıka maka - Übend taşımakta | Münteşir Beşir gazete, yA döktör Şehbender, Tafindan — yapılan Zerine hiç bir tesir Japonyanm Tâk kullanılmak ü . inan adaşının bir b Savvurunda olduğu Ylayı tekzip ve Ja - ııî-eclğ iıhmumn dışında 4 ğ öile teyit eylemiştir. %“mu,,u hr Birliği komünist % eyet h st par, :hhı:hl e alinde toplanarak Ü bi hak 'Ly“et ve Finlân | BO 5, Va Verdiği malüma- L—“e î':üiynnm'îp elmiştir. Parti- hb“lm İran &y ONferansının ge - $ p S kaza ı “ANnda — içtimaa L'Ahkh"îhç, %;l”-#m'ştır. İ N 'l'ul A:.ııln kardeşi ve kra* | V!lu:ımuh'in 9N geçenlerde ölen $ y Bine ta Yerine Kanada umu, bi Üğonla edilmiştir. T y Ü A ü -1.":" ıîıe“ îra“ nazırı Çum - kl.'ılı'ı i Eki Va y bi Horti ile Baş- * t Kîan kahın — Siye nazırı Çaki Rıı._ hlred tdilmitşir, TraglAl bildi - Ü re rildiğine — göre, Tşt U bi in S1 ile öğlunun ve Bi ı:'lıı—m Cesetlerini ihtiva e. ber h'ıeydana çıkarılmış tayyareleri harbe Londra, & — Dün öğleden son- ra Şimal denizinde yapmış olduk- ları keşif uçuşları esnasında İngi- liz tayyareleri, — Yünkers tipinde altiı Alman tayyaresine tesadüf et- mişlerdir. Bu tayyarelerden birisi düşürülmüştür. Bu tayyarenin de- nize düştüğü görülmüştür, Diğer tayyareler, İngiliz tayya- relerile muharebeden — vazgeçmiş- lerdir. Bu tebliğde zikri geçen Yünkers tipindeki tayyare, harbin başlan- gicındanberi İngiliz sahillerinde ve ya bu sahiller açıklarında düşürül- müş olan 53 üncü Alman tayyare- sidir. Mevzubahs olan 6 Yünkers tayyaresi, 88 numaralı bir tipe mensuptur, Resmi bir Norveç tebliğinin dün Norveçte karaya inmiş olduğu ha- ber verilen Yünkers'in yukarda zikri geçen muharebeye iştirak et- miş olmasının mühtemel bulundu- gu beyan edilmektedir. Şu halde Almanların bu çarpışma esnasın- da iki tayyare kaybetmiş oldukla- ri zannolunuyor. İNGİLİZLERİN DÖĞÜŞMEK İSTEDİKLERİ TAYYARE Londra, 4 — Dünkü akm es- nasımda düşman tayyareleri 15 bomba atmışlar; hiç birinde isahet vaki olmamıştır. Bir destroyerin hasara uğratıldığına dair Alman menabiinden verilen haber asıl- sızdır. Son, haya, harhinde rasgeli- nen Yünkers 88 550 kilometre sü- tayyaresiydi. Ve iki toptan maada mitralyözlerle mücehhezdir. İngi- liz hava ordusu bu tip tayyareler- le çarpışmak için sabırsızlık gös- termekteyse de şimdiye kadar pek azma tesadüf edilmis_tir. KAUÇUK KAYIK İÇİNDE DÖRT i TAYYARECİ Kopenhag, â — 4 Alman askeri ? tayyarecisi kauçuk bir kayık için- de Kattegatt'da Samase adası sa- hiline çıkmışlardır. Tayyareciler adanm şimalinde tayyarelerinin de- y nize İnmefe mecbur olduğunu söy- ” lemişlerdir. l'ğ;“ndekı tadilât- kabinesinde dg; I“ıkubul. H stifasın- NH::“V& :ğ“;fıetlne Sa- : diğini — ve G ait ’Hsna:"kkeh kabi: t , Taişti, <e getirildiğini lln::“'eq n hususta "%:W“&e Aldğımız ta- ; eri ;: diğer mü- Rün bildiri. / ıaxîf' "Cilin şimdiki VON komîtğîîürmektir. *u,_ Va îd%' tetk arb hare- ) B"'eıinı ik ve har- Ve Mütalea et- kahinede $ | M € getiril - ; Kormiserliğli Kont 4 & İğine geti. ; "lğît%ıîşi d lâmento A Ğnıa İZ Aaşırı e olmuş v Hd " " m y mr&llıîşptîîî ıım’Mur. Nto müste, w C Örçil k:,___ı' bir Vazife daha alıyor hiy aa Vah “ ı nezareti mali işler müsteşarı ta. yin edilmiştir. Kingsley Vud dahili meselele. ri tetkike memur dahili siyaset komitesi riyasetini deruhte eyle. miştir. Vud, aynı zamanda İn. gilterede ziraat ve iaşe işlerini tedvire memur iaşe komitesinin de reisidir. Con Simon, maliye nazırı sıfa. tiyle, iktıisat komitesi reisliğini muhafaza etmektedir. Havacılık levazım komitesi i. kinci reisi Lord Riverdale, aynı zamanda hava nazırı Sir Samuel Hor'a da bu vazifesinde yardım edecektir. Resmi tebliğ, bazı nazırların, daha az mühim nezaretler deruh. te eylemiş olmasının bu nazırla. rın şahsi kıymetleri hakkında iti. madın azalmış bulunması manası. na çıkmaması İlâzımgeldiğini te. barüz ettirmektedir. Bu değişik. liklerin sebebi, her nazırı harp esnasında en ziyade muvaffak o. lacağı yerde kullanmaktır. Bun. dan dolayı nazırlar yeni vazifele. rini kabul etmişlerdir. Röyterin ayrıca bildirdiğine göre, Çörçil, pek yakında ihdas edilecek milli müdafaa konseyi reisliğini de deruhte eyleyecek. tir. Bu konsey, aşağı yukarı, ko. ordinasyon nazırlığının vazifele. rini görecektir. rat yapan-—dalıcı bir bombardrıman - yanaşmıyor mu ! Berlin, 4 — Alman hava filosu dün harb gemilerile teslih edilmiş bir İngiliz ticaret kafilesine hücum etmiştir. Açılan şiddetli ateşe rağ- men Alman fayyareleri yeni bir muvaffakıyet elde etmiştir. Bir İngiliz torpito muhribi ciddi suret- te hasara uğramıştır. Bir karakol gemisi ile hacimleri yekünu 7000 tona baliğ bulunan iki vapur, böm- baların çıkardıkları yangınlar neti- cesinde mahvolmüştur. Diğer bir karakol gemisile ce- man 17.000 ton hacminde olan üç vanur, hasara uğratılmıştır. İki Alman tayyaresi, mecburi surette yere inmiştir, Mürettebat kurtarılmıştır,. Bir Alman tayyare- si kaybolmuştur. Bir hava muha- rebesi esnasımda İngilizlerin bir avecr tayyaresi düşürülmüştür. Do İmaldenizinde detli hava harbi tayyaresi bir İngiliz ticaret kafilesine saldırdi Almanların yeni bombardıman Sovyet Meclisinde münakaşalar Stalin ve Molotof salonu terketti Stokholm, 4 — Stokholm Tidingen yazıyor: Parlâmentodaki Sovyet mebhusları,. birçok halk komiserlerini enerjisiz | liklerinden, betaetlerinden, kırtasiye. ciliklerinden ve müÜsrifliklerinden do- layı şiddetle tenkit etmişlerdir. Mebuslar, mücsseselerde mütehas - sıs bulunmadığı ve birçok malların ziyan uğramakta olduğu noktaları Üüzerinde ısrar etmişlerdir. Bu münakaşalar esnasında Stalin ile Molotof salonu terketmişlerdir. Reyno, Paris elçimizi kabul etti Paris, * — Reyno, bu sabah Türki- ye büyük elçisi Behiç Erkinle İngil- tere büyük elçisi Sir Roland Kamp | beli kabul etmiştir. İngiliz Başvekili yeni bir nutuk daha söyledi: * Hitler harbi kaybetti,, İngilterenin silâhlarını artık bilediğine işaret e- “den Çemberlayn “zaferimiz bitarafların da zafe- ri olacaktır!” diyor, Londra, 4 — Çemberlayn Lond- rada muhafazakâr partisinin mer- kez konseyinin yıllık içtimaında bir nutuk söylemiştir. Başvekil salona girdiği zaman şiddetli alkışlarla karşılandığın- dan nutkuna şu suüretle başlamış- tır: t İngilterede şeflerini alkışlama- larr için emir — verilmez. Millet bunu kendiliğinden yapar ve al. kışların kıymeti de bu itibarla artar. Bir müddet evvel size meş- guliyetim mani olmadığı takdir- de içtimamıza geleceğimi söyle- miştim. Bu sabah, Renin ötetara- fında sansasyonel birşey olup ol- madığını öğrenmek için radyoyu açtım, fakat eski tehditlerden başka birşey işitmedim. Buna bi- naen vazife meşguliyetimin bu içtimaa gelmeğe mani olmadığını gördüm. Başvekil, —milletin gayede tam birliğini ve şöyle demiştir: Bu harp başladığı zaman ye- neceğimize esasen kanaatim var" dı .Şimdi 7 ay harpten sonra za- fere olan bu itimadım bidayetin- dekinden on kat daha kuvvetli- dir , Harp patladığı zaman Alman- ların hazırlıkları bizim hazırlık- larrmızdan çok ileriydi, Şu halde erişilecek kaydetmiş düşmanın bidayetteki faikiyetin- | den istifade ederek noksanlarımı- zı ikmal etmeden ve Fransaya ve hattâ bize hâkim olmak teşebbü- süne kıyam etmesine intizar eyle- mek gayet tabit idi. B. Hitler, göz koymuş olduğu şeyleri harp> siz almak istemiş olsun veyahut hazırlıklarını tamamile ikmal et- memiş bulunsun, hülâsa sebebi ne olursa olsun Almanyanın böy- le bir teşebbüsü icra etmemesi o kadar fazla hayretle karşılanacak birşey değildir. Maamafih muhakkak olan bir- şey varsa o da B. Hitlerin fırsatı kaçırmış olmasıdır. Yedi ay geçti. Bu yedi zarfında çok iyi çalıştık. Bu müddet esna- sında zayıf noktalarımızı kuv” vetlendirdik. Gene bu sırada harp kabiliyet ve küvvetimizi son de- rece arttıracak suürette — taarruzi ve tedafüt silâhlar topladık. Ha- lihazırda istikbâl bize ne getirirse getirsin asude kalp ve ruhla bu istikbali bekliyebiliriz. Başvekil bitaraflardan bahse- derek 7 aydanberi bitaraf mem- leketlerin müttefiklere karşı o- lan sempatilerinin mütemadiyen arttığını kaydeylemiş ve “yakıâ şudur ki, Almanyanın bugün dünyada hiçbir dostu yoktur” demiştir. Henüz Almanyanın askeri kud- retinin korkusu altında olan bir çok bitaraflar vardır. Fakat bi- taraflara ziyan vermek tasavvu- runda olmamak ve bütün hak ka- idelerine riayet arzusunda ol- makla beraber, Almanyanın per- vasız hareket etmek ve bitarafları kendisine yardıma mecbur eyle - mek gibi bir faydadan ilânihaye istifade etmesine müsaade etmek. liğimize intizar edilemez, O bi- taraflar ki, ne derlerse desinler, bizim — zaferimizin kendilerine hürriyet temin edeceğini, mağlü- biyetimizin ise kendilerini esaret mertebesine indireceğini pek iyi bilmektedirler. Sovyet - Fin müzakerelerinde zorluklar Stokholm, 4 (A.A.) — Mosko- vadan Stokholms Tidningen ga- zetesine gelen haberlere göre, Sovyet - Fin müzakereleri ciddi zorluklara tesadüf etmektedir. Verilen malümata göre, Sov- yetler Finlândiyadan her türlü tedafül şimal ittifakından vazgeç- mesini, yeni hududu askerlikten tecrit etmesini, yeni bir Manner. haym hattı inşa etmemesini ve Rusya aleyhinde matbuat neşri- yatına mani olunmasını istemek- tedirler. Arap âleminde mühim bir hâdise Amman, 4 — Melhuz harici bir tehlikeye karşı müttehit bir cep- he kurmak üzere Arap âleminin mesaisini tevhit için ÂAmman E- mirile Irak Naibi arasında vuku- bulan mülâkat Arap âleminde büyük bir alâka uyandırmıştır. Yeni Amman - Filistin siyaseti hakkında iyi malümat alan maha- filde beyan edildiğine göre mü- him bir hâdise bu siyaseti tarsin eyliyecektir. Bu hâdise, Beyaz ki- tap çerçevesi içinde milli bir hükümetin teşekkülüdür. 'ıDEN—-——x__ ESRARKEŞLER ARASINDA Bir esrarkeş kahvehanesin- de geçen birkaç saat Eski bir esrarkeş — Kahvehaneye doğru — Vira- neler arasında — Esrar tiryakileri — Nacinin bir âşinası — Avdet Kaçakçılık te-"i!5tı, bu günlerde faaliyetle esrar, erolin ve kokaincileri yakalamakla meşgul, Birkaç gün önce böyle bir esrar tekkesi de basıldı. Bu naklettiğimiz yazı, bundan yirmi sene evvel, Hakkı Süha (Hakkı Süha Gezgin) in bir esrar kahvesinde geçirdiği birkaç saati anlatmaktadır: Yazan: Hakkı Süha Aylardanberi bir türlü —tatmin edemediğim bir arzum vardı: Bir esrarkeş kahvehanesinde bir gece geçirmek, Tesadüflerin kırymetli bi rer âmil olduklarma ötedenberi i- nanırdım, İşte birçok yerlere baş. vurduktan, hep menfi cevablar a- larak meyus olduktan sonra bir hiç imdadıma yetişti; emelime mu - vaffak oldum., Birgün kalender bir sanatkârla görüşürken bilmem na- sıl oldu. Ona sordum: — BSen, mükeyyefata ait subele- rin hepsinde sahibi ihtisassın, Fa - kat bilmem, esrarkeşlik ettin mi? Kalender dostum, kendisine mah sus teklifsiz ifadesile: — Vaktile o haltı da yemiştim,. Cevabını verdi. Ben, hemen: — O halde, bir akşam beni o yerlerden birine götür, çok me - rak ediyorum. Dedim, Dostum güç halle kur - tulduğu fena itiyatlarına mukave. metindeki zaafı düşünmüş olmalı ki: — Ben götürmiyeyim; fakat sa- na birisini tavsiye edeyim ki İşi- ne yarasın... Dedi. Yanyana Yenicami artasmdaki yollardan birinde yürüdük. Peyke- lerinde gündüz uykusu yapan müş- terilerle dolu sıra kahvehaneler - den birine girdik, Henüz sulanmış | toprak bir zeminde arkalıksız is - kemleler arasında serin bir yere oturduk.: Henüz kahvemizi bitirme- miştik, yanımıza pek harap kıya - fetli, halinden ayyaşlık akan sa - kalı, bıyığı karışık biri geldi. Ar kadaşım : — Hah!.. İşte sana istediğin - den âlâ bir rehber! Dedi., Ve ona döndü. Birkaç ke. lime konuştular, Delilimin hakiki adının ne olduğunu bilmem, fakat * şişkin kapaklı, kirpiksiz gözlerin- den kinaye olsa gerek - “Çipil” lâ. kabile anılırmış, Akşam üzeri bu- luşmağa karar verip ayrıldık: Dargın bir güneş, kesif ve koyu bulutlar arkasmda ihtişamsız bir grup içinde çekilmiş, sular karar - mıştı. Matbaadan çıktıktan sonra “Çipil” le buluşmağı kararlaştırdı. ğimız yere doğrü yollandım, O, benden evvel gelmişti. Daha ilk kelimelerde nefesindeki kokudan delilimin vaktini boş geçirmediğini anladım, Dar, dolambaçlı sokaklar- dan geçtik, hiç bilmediğim, hiç geçmediğim birtakım yerlerden do- laştık, Nihayet, karanlık yağ ma - gazalarına benzeyen bir yerin ke - merli medhaline vasıl olduk. “Çipil” bana dönerek: — İşte geldik. Ama bir yere kadar uğrayacağız. Çünkü burada yalnız lüle, nargile ve kabak verir- ler, Ampesi kendimiz götüreceğiz- Dedi, — Ampes de ne? Diye sordum. — Esrar! Cevabını verdi. Son zamanlardaki vekayie naza- ran pek tehlikeli mmtakalar telâk- ki edilmesi lâzımgelen birtakım vi. ranelerden, yangın — yerlerinden geçtik, Çeşidinin çokluğu i'a «la - turka bir bonmarşaya benzetilehi- len bir dükkândan esrar aldık, Ne garip dükkândı o... Mısır kabukla- rile örtülü bir toprak zemin Üüze - rinde sütçü dükkânı, ecczane, tü - tüncü, meyhane gibi biribirlerile hiç münasebeti olmıyan müsem - malar el ele vererek bir çatı altı - da toplanmışlardı. Geriye döndük, Konuşmaktan hiç hoşlanmıvan de. lillimin bu soğfuk sükütu yavaş, ya- vaş beni huylandırma”a haslamış- tı. Öyle ya... Ne olur, ne olmaz, , Üzerimde bir kravat iğnesi bile yok.. Sonra gideceğimiz yerde iç - timaf kayıtları çoktan çürüyüp kopmuş birtakım insanlarla bera . ber bulunmak mecburiyeti — vardı, Eğer biraz daha bu muzlim düşün- celerde devam etseydim muhak - kak kararımdan nükül edecektim. Aksi gibi polis, devriye ve bunlara benzer insana emniyet veren hiç bir şeye tesadüf etmiyordum, Tek- rar kemerli kapının önüne geldik, İri başlı çivilerle bir deve damı medhalini andıran bu kapı bile ba. na korkunç göründü. Çipil, sakal- larını kaşıyarak: Girsene beyim, ne düşünüyorsun? Deyinceye kadar eşiği atlryama- dım, Sanki bütün merakrım hir en- dişe rüzgârile savrulmuştu. İzzeti nefis, gurur işte bunlara benzer birtakrm saiklerin rühumdaki is . yanımdan utanarak girdim- Burası geniş, yuvarlak bir yerdi, En dipte şişesi kararmış, üzerindeki sinek salkımlarından askılarının rTrengi ve maddesi anlaşılamıyan bir lâm- ba, köşede teneke bir &emaver, salep fincanları, küçük kâseler, ec- zacı havanlarma benzeyen kulpsuz kallâviler, Pis müteaffin sulu bir- kaç nargile, siyah bir dolap, İşte ©- radaki bütün eşya, bunlardan iba- retti, Yer, yırtık bir hasırla örtülüy- dü. Duvar kenarında yırtıklarımdan samanları fırlamış birkaç minder Üzerinde yarı uzanmış birkaç kisşi duman buludları içinde bulanık bir rü'yetle görülebiliyordu. Dışarda ayak patırtıları hasıl ol- *” du. Bilâhara kahvenin sahibi oldu- — ğunu anladığım adam, acele koştu- Yan pencereden gelenleri tetkik ettikten sonra kapıyı aşçtı. Çipil: — Basılmak korkusu bu!.., Diye mırıldandı. Buranm havası kadar mülevyves bir gey tasavvur edemiyordum. Gideli beş dakika olmadığı halde öğürecek kadar bulantı ve Üsreti teneffüs hissetmeğe — başlamıştım. Delilim kuşakları arasından esrarı çıkarıp kahveciye verdi ve bir müd. det konuştular. Muhaverenin ken- dime taallük ettiğini herifin arada sırada bana çevirdiği bakışlarımn- dan anlıyordum. İlk kelimelerde kaşları çatıldığı halde muhavere sonlarma doğru çehresine yayılan inbisat, Çipilin muhatabmı temin ettiğini gösteri- yordu- , Rehberimin kabağı geldi, Bu, bir Hindistan cevizinden başka bir gey değildi. Yalnız ortasımnda açılan bir deliğe boğumsuz bir kamış o ka- mışm uç tarafıma da zurnalara ta- kılan ağızlıklara müşabih ince bir şey ilâve edilmişti. Bu, tiryakilere mahsusmuş, Esrarm tesirine mü - kavemeti pek fazla olmrıyanlar, du- manı bir defa yıkayarak tasfiye e- den uzun marbuçlu nargileleri ter. cih ederlermiş, En tiryakiler de es- rarı ufalayarak tütünün içine istif ettikten sonra lüle çubuklarla işçi- yorlarmış, Burada her türlüsü var- dı. Erkenden başlamış olanların gözbebekleri ufalmış, zekâya, irfa. na, azme hulâsa bin türlü manevi varlıklara delâlet eden parlaklık zail olmuştu. Elindeki kibrit çöpü- ne sabit bir nazarla bakan solum- daki bedbaht, iradenin iflâsma en feci bir şahiddi. Mütekallis par - maklı elleri dikilmiş dizlerinin et . rafma kilitlenmiş, kır bir sakal çen berile çevrilen çenesi dizlerinin Üs?e tüne dayanmış, ağzından salyaları akıyordu. Teneke maşrapalar içine koydurdukları işkembe çorbalarmı meze eden zülcenahin ayyaşlar es- rar nefesalerini rakı yudumlarile mezcediyorlardı, öteden bir baş - kası bitap hırıltılr bir sesle: “Meyhanede bikaydi sefal ile mey İçmek Ne meclisi Dürâya ne de bezm.i Cem'e benzer” Beytini okudu, Bu yobazlar ara- ,Sında Nailinin bir âşinasma tesa - düfü hiç düşünmemiştim. Hem Ööy- le bir Âşina ki, beytini, muhtte münasip bir surette intihap edebil. (Lütfen sayfayı çeviriniz) e y Do Ze uit y