horozunu kaldırırken çıkan sesi işit- Sen sandâla koy - İk by, SUN Dir halat ala Uzu Ortasına kar ri oraya at - ti. sular yüksel - Onu çözerek ta Köyüm; Sakla, ei a Seri yi Üzmekteydi l ydi, iken Seni Mu ven misin Hump? dedi. Senin bura- u biliyordum. O gece, sevgili sehpâmın altında uyurken güvertede işittiğim ayak seslerile yerimden fırladım. Yıl dızlı bir geceydi ve onun iri vücu dunun koyu siyahlığını seçebili yordum. Çoraplarımla usulca onu takibe başladım. Elinde alât dola bından aldığı bir biçki vardı. Ma kara iplerini eliyle yoklıyarak bağ lanmamış olduk'arını anladı. Bağ tu ve halatı çe- | tanmamaş ipleri bıçkı ile kesmesi im, ge SoğrU yürüt in bunu curgad kırık ol- ie Başka ma küvvetile yap İŞ ri uf, Sem yoktu. Vi İTİN yanına ka- irini de at t te vaaz e, kal bıraktım. esin İİİ tahp, , zBürlara karşı da : ete alımı açi © bucurgadın RA ini Makineden hiç Ya ii bir ustanın bir İşi ben ancak <2 Belen ç astiktan sonra yor ucurgad da pek te ara iki ile evvel» A İyi kör yi rmıh iplerile z epi ettim. O ge da e? başında uyu niz kalmak İste ba; arş arada yattı, O| aa Ortada dolaşarak | setmeliyiz, nin SİL tay Ümitsizlik içinde omuzumu silk t edişimi ta- İlim, ALEL mevzular üze- Ve Moda konuşmuş Sayı iLk De de o bu NİS ar Sin de pk TE, Zİ mevzua söylemiyor " gemisine iliş) | ne imkân yoktu, onun için onları gererek bağladı. Sonra (Okesmeğe hazırlandı. Arkasından büyük bir sükünetle; — Ben senin yapmam, dedim. Tabancamın horozunu kaldırır ken çıkan sesi işitti ve güldü: — Sen misin Hump? dedi. Se nin burada olduğunu biliyordum Kulaklarımı a'datamazsın. Gene ayni sükünetle: — Yalan söylüyorsun, Kurt Larsen, dedim. Maamafih seni 6! dürmek için bahane arıyorum. O nun için rica ederim kes o ipleri. Müstehziyane: — O fırsat her zaman (elinde yerinde olsam Tehdit ettim: — Haydi, kes de göreyim seni Güldü: — Seni sukutuhayale uğratma Bı tercih ederim, dedi ve arkasını dönerek kıç tarafa yürüdü. Ertesi gün bu vakayı Moda an latınca: — Bu İş için bir şey yapmalı yız Hamiri, dedi. O böyle serbes dolaştıkça her şeyi yapabilir. Ne bileyim, belki gemiyi batırır belk> de yakar. Onun ne yâpdcağını ev velden kestirmek çok zor. Onu har tim: — Peki ama bunu nasıl yapa biliriz? Kollarile beni yakalıyaca Rı kadar ona sokulantam. Mukave meti pasif olduğu müddetçe ken disini vuramıyacağımı ise gayet i yi biliyor. — Herhalde bir çare düşünme (Devamı var) BİRA FABRİ “ASI Il Fı Brasserie brawıng is carrıad on, Bu sözler biraz tehdidâmiz görünüyordu. Sevin- dirici mahiyette değildi. işitince içini çekti. Hidekichinin bu kurnazca suz- li adamı biraz yumuşatmış olacak tü kı tekrar başını kaldırdı: — Evet, sayın ve yüksek bay müfettiş, bunu demek istiyordum! — Teşekkürler, dostum. Fakat buralarda neler satıyor ve ne Su retle para kazanıyorsunuz? Bu suali bir £ &üt takip etmiş. ti. Belki de Bay Sekunais ya bu suali işitmemişti, yahut işitmek istememişti. Hidekichi muavini İshiga ile birbirlerine baktılar. De mek bu adamın mesleği resmi def- terlere kaydedilmemiş olacak. Fa kat, mesele şimdi bu değildi. Me sele şimdi bir cinayeti meydana çıkarmaktı ki, küçük suçlar hiç nazarı itibara alınamazdı. Şimdi Hidekichi değiştirdi: — Bu dişlerini tanıdığınız ada. mı nerede gördünüz? — Moonlight * Barda gördüm. — Onunla bir iş mi yaptınız? — Hayır, oraya kadar geleme dik ve anlaşamadık! — Neden, istediğiniz fiyatı mı yüksek buldu? — Hayır, o satacaktı. Ben ona bir alıcı bulacaktım! Hidekichi yavaş yavaş gülme ye başamıştı, şimdi mesele halle. dilecekti, — Satılacak şey neydi? Sekunais birkaç saniye düşün - dü ve: — Ne olduğunu şimdi unut * tum! dedi, Mülettiş bunun Üzerine gözle * rini yumdu ve oturduğu koltuğa yaslarıiı. — Belki bu İsmini unuttuğunuz ve ne sattığını hatırlayamadığı - nız bu adamın mesleğini biliyor musunuz? — Fakat, saygı değer yüksek bay müfettiş, o adam bana mes- leğini hiç söylemedi kil — Fakat, benim tatlı oğlum. bu adamla eğer siz bir iş yapmak niyetinde idiyseniz, tabit bu 2da mm size hiç olmazsa ne satmak istediğini bilmekliğiniz lâzım ge lirdi, Müfettişin bu sözleri bir ba - sual mevgvunu yine Soğutma dairemi FLmsmis Coocung koom A; Dıs Künimen 1. SOĞUTMA TEKNESİ İYİCE SOĞUTARAK İÇİNDE O YÜZMEKTE OLAN MADDELERİN YANİ SOĞUMAYI MÜ. TEAKİP AYRILAN AL- BÜMİNİN AYRILMA. SINA MAHSUS TEKNE (ab) . FP: le bac rofro'dlesoir: bas pour le refroldisse- ment prönlable du moht et la söparstion dos ma. | tikres en suspension, | men which wort) Şahit Sekunais bunları | banm müşfik nasihatleri gibi du - yuluyordu. — Bu işin adamın diğer işleriy- le hiç bir alâkası yoktu ki! Bu sırada İshiya âmirire bir işaretle bir sual sormasına müsa- ade etmesini rica etti: — Belki bu adam hususi bir eşya salmak istiyordu, kıymetli bir antika, pırlanta, resim... Belki de bu satacağı kıymetli eşya da onun malı değildi. Başka birisinin malıydı. Ve siz, azizim Bay Seku. nais bu İş için bu adama biraz yardım edecektiniz, değil mi? Bu sözler biraz tehdidamiz gö- rünüyordu. Sevindirici mahiyet- te değildi. Şahit Sekunais bunları işidince içini çekti ve: — “Hayır, hayır, saygı değer baylar, satacağı mallar kendisinin. dir!,, diye âdeta yalvarıyordu ve bir şey daha söylemek istiyordu ki, derhal bu sözlerine “yani... keli- mesini ilâve etti, fakat sustu, Hidekichi muavini İshiganm w- sulünü takiben, İstintakın mevzu unu değiştirmeği muvafık buldu ve bu suretle şahidi şaşırtacağını ümit ediyordu; — “Yani... fakat dostum neden konuşmak istemiyorsunuz? Bizim ! de sabırlarımızın bir haddi hudır | du var!,, dedi Hidekiçhinin sesi yüksek ve kor- kunç değildi, fakat hissedilir bir şiddeti vardı ki, bu sakit ve kibar adamım ağzından bu sözler beklen- "miyordu ve bu sözler hakikaten şahidi şaşırtmıştı. — “Hayır, bayır, Sekunais. ha- kikaten vaktimiz vok!,, Diyerek evvelki sözlerini şiddet tendirdi. Sekunaisin elleri, parmak ları önünde masanm üstünde he yecanlı heyecanlı oynuyordu. Bü- tün bu heyecanlara rağmen Seku mais süküt ediyordu. Dudaklarını rordu. Hidekichi tel 2e beşladı: — “Pekâlâ, dostum. Nasıl arzu ederseniz öyle yapınız!, Odedi ve ayağa kalkarak, “biz (sizi biraz düşündürecek ve size her şeyi ha tırlatacak sessiz küçük bir hücre verelim, (Devamı var) Plânş: 88 - Brewing (Where bosrs Bi Biarbrmuaroi ss oncs refroldiss>l ler (a #hallow vessel for the preliminary cooling 'of the wort and for ihe precipitatlon of the albu- gives a tur- bid appcarance to the « At âns Kühlechiff (Ba. eken zum Vorkfihlen der Würze und €est-h-dire de Ialbu. mine (gül se söpare lors du refroldissement) 1, İ: tba anoler surface 600- SOĞUTMA (ayakları) zum Aus- schelden des Trubs, das ist das belim Abkühlen der Würze «ich ausschel- dende Kiywel&) TEKNESİ, NİN MESNETLERİ r sö Sadık, evini bırakıp gittiği za. man Şükran ruhunda büyük bir boşluk hissetti, Sadıkla beraber fevkalâde ve tatlı bir hayat da çe kilip gidiyor gibi geldi. Seven bir kadının rahat ve sükünunu, fırt” nası içinde alıp götürebilecek, iz tırapların en beteri olan terkedil. mek, onu yıldırımla vurmuş, şaş kınlaştırmıştı. Sadık onu çok mu mesut ediyor du? Bilâkis... Fakat Şükran onu şöyle veya böyle olduğu için de - gil, bütün fena taraflarile beraber ve fenalıklarına rağmen sevmek. teydi. Sadık konuştuğu zaman ya lan da söylese, her kelimesi kal - bine birer hançer gibi işliyen ıztı - rap vesileleri de olsa mademki ko. nuşan sevgilisiydi, Şükran gene memnundu. Yalanları, aldatışla ri onun vücudunu isbat eden işa * retlerdi. Keşke beraber olsalardı da gene yalan söylese, gene aldat- saydı, Fakat işte zalim hakikat orta. daydı, Sadık g Artik Zelmiyeci safsız mektubu &ldığı gürüne korkunç gecesini ve onu takip e - den birçok geceleri Şükran penoe rede sevgilisinin ge'mesini beyhu. t gti. Şimdi k i sene geçmiş olduğı de elân ümitliydi. Sadığın iki sene * ğini ummak be kat Şükran buna kati bir şeymiş gibi ümit bağla - mıştı, Eğer ümit elmese, bir mu PLANS 86 . 87 d su veren boru | $. F: la enve matiöre (la chaudiöre; pour İs cuite de la trempe) a İn calotte de la cure Ge döme) b Pagilaterr m, e la porte â glismidres (pour observer la marehe dn brsssage) d In conduite d'amenöe dena 3. 1: the mash copper (for bolling the mash) s the Tiğ o! the beller b the stirring arrange- ment © the slld'ng door (for observing the mashing procoss) d the water (süppiy) pipe 8. A: die Maisehnfanne (der Ma'sehkestel: sum Ko. €hen der Matsche) « dio Pfarnenhaube b das Rührwerk e öle Sehlebetüre (zum Beobachten den Maisch- vorennss) dde Wasersuflufğ- Matan cize ihtimaline bağlanmasa daya, oamaz, ölürdü. İyi olacağı kanaatini besleyen bir hasta gibi yaparak kendisini ald rat; şıyordu. Sadık eskis den akşamları eve geldiği zaman sobanın yanında terliklerini hazır bulur, Şükranın pek ehemmiyet , fakat kendisinin modası elâkki ettiği bu Adeti ile alay ettiği de olurdu. Sadığın gidişini takip eden iki kış mevsiminde Şükran bu âdeti ni bırakamamışu. Onsuz geçen bu ü ü kış da eskiden olduğu şekilde, Sadık neredeyse kapıyı açıp içeri girecekmiş gibi bir çift terlik sobanın yanında sahibini bekliyordu. Yalnız Şükran bu ter likleri değiştirmiş, yeni terlikler almıştı. Bunları her akşam soba nın yanına koyarak dalgın ve mah zun Sadığı beklemeğe koyuluyor * du, , Onun geri geldiği akşam Şök » ranın sevinçten ölmemesi sevincin şimdiye kadar kimseyi öldürme - miş olmasından başka bir sebeple izah edilemez, Sadık ihtiyarlamış, sırtmda sefa'etini anlatan eski bir pardesü ği zaman Şük* ve mırıldandı: — Sen misin? Sadık doğru içeri girdi ve İlk i — Paraya ihtiyacım var, de» (Lütfen savfayı çeviriniz) v 4. BRASAJ MEMURU Cumelesf) 4. F: le brssseur 4. İ: the brewer 4. A: der Bieraleder (Brau, er) . SÜZME KABI (eibreyi teressüb ettirip gırayı süzmek için) , FP: la cuve de clarificatlon (pour lalsser 86 döposer la dröche et fütrer le mot) » İz the hop back (to allow the draff, or brewer's gralna, to settle and to filter off the wort) A: der Lâuterbettich (rum Absetzenlassen der Treber und zum Abfiltrie- ren der Würze) TERMOMETRE (br saj osnasmda harareti ölçmek için) , P: le #hermemötre Pplos ger (pour Je contröle das tampiratures pen. S , , etrafında bu havayı ya» â