a İ açığa | yuyacaktık. Ki, Halı içinse Şerlok Hol- * yok. Hele o ba- tahammül edilen kadın bu hal yy “OYuldu, ih, Lâkin bu şe k Kuga saklı öyle bir cid İk Beliğ Közlerinde biraz / | indim * garip parıltı ile #İİR “ür, di? Yoksa gözleri KE Byleri ilimizin söyliye mi söylüyorlardı. Gain ama arzuma m e Lük, <t ettiklerini bili yy, lan da bunları dür a bir adam ol ap, bah gi Bacağı ik iş açığa 7 Z > eitmem, İşin ART 1940 AZON MEYVA TUZ h Müferrin ve midevidir XLEESİZ. GRIPSİZ. öKSURUKS i PASTIL VALDA ismi üzerinde ısrar ediniz. Her eczane de bulunur. Yalnız toptan satış için MAZON ve BOTTON ecza deposu, Yeni Postahane arkası No. 31 pp HAKİKİ PASTIL VALDA ismi üzerinde sarar ediniz. Her eczane de bulunur. Yalnız toptan satış için MAZON ve N demirlemeli, o zaman mister Kurt weşleri gemide mahpus kalacak, biz de Alay, ediyle yemek pişir ş fenası bunu o da biliyor. Hakkım var. Eğer onu yıkmışsa (yeniden yapmaktan başka çare yok. Ama şimdiden sonra güvertede (nöbet bekliyeceğim. Ve gene (müdahale Bu son cümleyi hırıla söylemiş” tim. Kendime (ogeldiğim vakit Mod: — İyi ama ben geceleri sahilde bir başıma korkarım, dedi. Bizim le iyi geçinseydi ne olurdu sanki flepimiz rahat rahat gemide yaşar dık, Ölkem hâlâ (O yalışmamıştı. O sehpayı kaybetmek benim (o için müthiş bir darbe olmuştu. (Ayni le; — İyi kk aklıma getirdin, de dim, $imden sonra bizimle Odet olsun, düşman olsun gemide köla” cağız. Aradan biraz vakit (o geçtikten sonra güldüm: — Onun bu hareketi ve benim de kızmam ne çocukça Odedim. Güverteye çıktığım zaman yüre gime bir acı çöktü. Söhpanm yerinde yeller esiyor du. Çarmıhları ve makara ipleri ni hep lokma lokma kesmişti. He- mien bucuryada koştum. O da işe miyordır Onu da kirmişti. Modla koşarak denizdeki direklere (Obak- tum, Onlar da yok olmuştu. Anla- şılan bağlı oldukları ipleri bularak muştu. Eminim benim için ağir yordu. Ben de ağlamak derecesine tekrar takmak projemiz (nerede kalmıştı? Kurt cibilliyetini göster” "mişti, Lurmbar kapağının Üstüne derin bir nevmidi ile çöktüm. Eli mi şakağıma koyarak düşünmeğe vaşladım. — Bu berif gebermeğe müsta hak! diye bağırdım: Kaç para eder iki onu öldürecek kadar erkek değ” lim, Mod yanıma gelmişti. £ Sanki çocukmuşum gibi (o parmaklarını saçlarımın arasında (o dolaşlırarak tatlı bir sesle: — Sıkılma, dedi. Her şey düze lecek. r Başumı ona dayadım ve yeni- den kuvvetlendim. O, benim için bitmez bir enerji kaynağıydı. Ne Zararı vardı; işimiz sadece gerile miş, gecikmişti, o kadar. O Akın direkleri pek uzağa götürmüş ola" mazdı. Rüzgâr da yoktu. oOOnları bulup geri getirmek (o elimizdeydi. Sonra bu basa iyi bir ders olmuş tw Ya biz işi daha fazla ilerletim öeye kadar bekleyip ondan sonra her şeyi yıksaydı ne yapardık? Mod fısıldadı: — İşte geliyor. Başımı kaldırarak baktım. İske- le tarafından ağır adımlarla bize inen, BİR" | Soğru yürüyordu (Devamı var) BTE ataş EEZEMANIN İLACIDIR iler, Fer Gezamede kutup 50 kuruştur İnkibaz, hazımsızlık, mıde bulantı ve bozukluğnnda, barsak tembelliğinda, mide ekşilik ve yanmalarında emniyvstle kullarılabilir. MİDE ve BARSAKLARI temizler alıştırmaz ve yormaz. MAZON isim ve HOROS markasma dikkat, İngiliz detektivi kendisi! e alay etmek istemedik. lerini hâlâ anlayamıyor, gururlarıp duruyordu . Müfettiş Hidekichi asabi asabi sandaiyasının üstünde hareket e diyordu. Hele bu kolalı yakalık da onu şimdi ne kadar sıkıyordu. Mümkün olsaydı, herhalde bu &- dami kabul etmiyecekti. Fakat bu Ingiliz kendisine kelimesiz söyle nen cümleleri anlayan cinsten de- gildi. Şimdi de herhalde (o kendis tarafından yapılan plânm neden dolayı tatbik edilmediklerini sora" caktı. Bu işi ona nasl (anlatma ydı? Hidekichi bu düşüncelerle git tikçe sinirleniyordu. Bu beyaz & dama, şeylana plânım (tatbikinin mümkün olmadığın anlatmak bu herifi çıldırtmak olacaktı. O nun programı Japon (o polisinin şerefine dokunuyordu. Hele istedi” gi gibi suçsuz bir yığın insanı tev kit etmek ne kadar günahtı. Ah, bütün bunları bu herife na” sl anlatmalıydı? Mister Cuppy- nin Tamanoi mahallesinin küçük kızcağızları hakkındaki (fikri ne kadar yanlıştı. Japonyada bu plâ" os en ahmaklar bile gülecekti Bunları bu beyaz şeytana anlat mak ve onu bir ahmak, bir buda la:yerine koymak (o Hidekichinin terbiyesine mugayirdi. Hayır, bu mümkün değildi. En garibi bu beyaz (adamların ber tarafta ve herkeste fenalık um dukları ve düşündükleriydi. Tama noinin küçük kızları reden fens olsunlar? Nasıl olur da, bu mah lüklar bir katil haberi alınca ba yılıyorlar da, bir katili, bir caniyi evlerinde muhafaza edecekler? Bu gibi fena adamları onlar evlerinir” yerlerinde serili hasırlara bile bas tırmazlar...! Odanın kapısı uçar gibi fırladı Poliş müdüriyetinde o böyle çü rültülü kapı açan yalnız o mister Stanley Cuppy.. o İngiliz polis müfettişiydi.. Mister Stanley Cup py masanın üstünden birkaç taba ka kâğıdın uçtuğunu görünce için de bir meranuniyet hissetti, Şimdi © bunlara kendisini gösterecek ve tanıtacaktı. İşte erkek, bir o yiğ” gibi kapıyı açmıştı... Hele Hideki dhinin sandalyası üzerinde büzül düğünü görünce içinden daha 7 yade sevindi. İşte team mücadele zamanı gelmişti. Bütün kuvvetiyle bir sandalye yakaladı ve bunu gürültülü gürül tülü çekti ve üstüne sırtınm aş9 gaya doğru uzanan alt kısmını da büyük bir çatırdı ile oturttu öyle ki altındaki sandalye âdeta parç rarça oluyordu. — “ Haydi bakalım, Tamanolde yapılacak haskım ne oldu? sözleri le Mister Cuppynin yumruğu da masanın ortasına indi. (Bu Sual bir yıldırım gibi düştü. . —“A, evet, Mister Cuppy, biz sirin bu plânmıza teşekkürler € derl.., — “Teşekkürü, meşekkürü şim- di bırakalım... Baskında bir o $€) şey elde edildi mi? İşte ben bunu bilmek istiyorum. Ya evet yahut hayır? | Kafasından da şunları geğirdi: " “Ha, ha Hidekichi şimdi müsbet bir cevap vermeli, Şimdiye kadar bana oynadığınız komedi yetişir | — “Fakat, bayım. mümkün ol" madr.; belki biz de bu işi becereme dik... Yahut beceremiyoruz, ki” İ metli plânınızı kuvveden fiile çı * karmak... cümlesini tamamlıyama- dı fakat şunları düşündü: “Ha, bu İngiliz daha anlamıyor mu ki, biz onu tahkir etmek istemiyoruz?,, Fakat Mister Stanley Cuppy şimdi altındaki iskemleyi odanın bir köşesine fırlatarak (o yerinden tırlamıştı. Ağzındaki pipoyu Gişle- | tile eziyordu. Odanın içinde dola şirken odanın taban tahtaları esni yordu. Ha, onu maymun mu zan netmişlerdi. Yahut onu soytarı mi yapmak istiyorlardı? Mister Cuppynin gesi gürlemeye başlamıştı. önünde, masası başın da sessiz sadasız oturan Hidekichi” ye bir buldok gibi gözlerini dik mişti..! Mister Cuppy kabına sığmmyor- du, iri iri adımlarla ufacık odanm içinde ellerini, yumruklarını, kol larını bareket ettirerek dulaşıyor- du. Bütün kuvvetiyle biddetini gös teriyordu. Şimdi, işte firsat bu fırsattr. En nihayet, İngilterede Soptland Yardda alıştığı ve öğren“ diği bir lisanla konuşuyordu. Er kekçe, mertçe, fakat bu lisanı, hat tâ ingilizceyi bu sırıtan cüce acaba anlıyor muydu? Mister (Stanley Cuppy sandalyesinde oturan ada mın hiçbir hareket yapmadığının farkında bile değildi, O boyuna ba İ Barıp çağırıyordu- Fakat Hidekich karşısında başka bir insan görü yordu, öyle acınacak bir o insan, öyle bir insan ki kendi (o üzerinde sâkimiyetini kaybetmiş, (ellerini kollarını sallıyarak deli gibi oda- nın içinde dolaşan bir (zavallı. Tuhaf şey. büyük bir hükümetin gönderdiği böyle büyük vete nınmış ciddi bir adam nasıl olur da hikimiyetini Hidekichinin havsalasına, aağmıyordu. Hidekichi şimdi artık gülmüyor du. O şimdi beyazlardan ikrah € diyordu... Ah, şu beyaz şeytan bir gitseydi... Fakat, (Mister Cuppy sözlerine daha yeni (başlamıştı. Gitmeği aklından bile geçirmiyor” du, O şimdi fırsattan bilistifade şimdiye kadar toplanan öclerini a lacaktı, İçini iste gibi boşalt tıktan sonra bu k iki ciğdi kelime konuşacaktı. lah, Allah.. burada (bir hareket uyandırmak lâzımdı. Bu işler böy le olmazdı! Mister Cuppy Ogene sandalyesini aldı ve oturarak — “Veli Enspektör, pekâlâ mü tettiş., dedi, ve ayak'arını upuzun uzattı, bir eli ile yanındaki masa nm Üstüne vurarak diğer elini de havada sallıyarak söze (başladı: “Say, söyle müfettiş, size bir sual sormaklığıma müsaade ediniz. Şim diye kadar bu mesele hakkında za” bita ne yaptı. Yahut herhalde bir şey yapılması lâzımgeldiğini bir defacık olsun düşündü mü? Hele, bu maktuliin başını, kimin kesti" gini öğrenmek de pek meraklı bir mesele olacak? — “Bizim şimdiye kadar yaptı” İımız fena işler hakkında büyük bir alâka gösterdiğinizden dolayı size teşekürler etmeyi kendime İ bir vazle sayarım Memurlarım bu cinayetin faillerinin izlerini takip ettiler, fakat bugüne kadar maat teesslif hiçbir şey elde edemediler... Mister Cuppy Hidekichinin bu sözlerini kahkahalarla karşıladı: (Devamı var) kaybeder. Bu aklına zaafı Üçüncü sınıf barlciye memurların. dun mösyö Delmarş, hariciye Dezüre. ti memurin müdürünün odası önünde kapacı Teodüra rast geldi Kapıcı 6x ki bir aştnelığın verdiği serbest bir erilriyetler —- Ovo! Mösyö Delmarşi,. Safa gel diniz, ne zamandanberi görünmüyor. Cunuz! Cümlelerile bir muhavere (kapım rule aksini düşünüyorlardı. Fakat, &» talarımdaki (biç bir infini be pürüz. İeamiş) samimi hatıralara hürmeten kareket eyiemişterdi. “Teodor sordu: — Şimdiki memuriyetiniz nerede dir? — lt...) ön gehbenderim. — Şüphesiz, terfi etmek için mü- racaat ediyorsunuz? — Yok canım, tamamile aksi, mü tücaatim, olduğum yerde (kalmamı termin içindir. Başka bir yere atılnca- Teodor yüzünü buruşturdu ve: — İkisi ortası bir şey... be sert De yumuşak.. Göreeekminis ya. Wğer Brzunuzs kavuşmak isterseniz bir na- #ihatimi dinlemeniz lâzım. A Mubavere burada İken Ayandan bi. ri çikti. Kapıcı sesini alçaltarak geh- benderin kulağına biir kaç kelime fi. solladı. Konsolos hayretle bağrrâr: — Böyle şey olur mu camım?. — Söylediğim, hakikatten (o başka bir gey değildir. Bir zi sesi işitilmeri Üzerine Teo dor, müösyü Delmarşı müdürün odası. Boa götürdü. ... Amirinin 1ü(en gösterdiği koltuğa oturur oturması: — #fendim, ösdL Haber aldığımıza nazaran yeni bir tensikat ile meşgul oluyormuşsunuz. Bu meyanda (-..) pehbenderliğinde de teboğdülit mu karrermiş. Müdür, başiyke tasiik (etti. Del marş sözünde devam etti: — Bu tebeddil, emsnlim giti bes denizin de terfilini mucip olacaksa da &cizleri, mansap hususunda biçbiş © melperverde eylemediğimden Xeyfiyaği tebeddülden memnun değlilm. Bulum duğum revkii muhafaza etmek arzy- rundayım. Orada yerleşmiş bir Fran. sız ailesinin Küçük kıziyle teehibili et- Him. Ufak, tefek arazi edindim. Hat- tâ isüfa edip büsbütün çeklimeği bi- ie düşünüyordum. Fakat, barbin zu buru tasavvurlarımı altdat etti, Şim. &, yaşayabilmek için olduğum yerde hizmet otmeğe mecburum. Müdür, hiç bir hareket gösterme den dinliyordu. Muhatabı devam etti: — (999) da kalmaklığımı icap et tren sebebler yalnız mali geyler deği! dir. Zevcem, rahiflibünye bir kadın. dır. Yaşaması için Afrikanın i:k ba- yasına muhtaçtır. Hatt* doktoru, ma damın iklim değiştirmesine ve uzun bir seyahate çıkmasına müsaade et memiş ve tevllt edeceği mühlik neta- yici tafallâtile söylemekten çekinme. mişti, Vaziyetimi bildirdiğim bu an. dan itibaren efendimizin tebdil mese. eşini lehime olarak ha'leğeseğini U- mitte kendimi haki: buluyor ve bunu sizden Tica ediyorum. Müdür: — Sizin dirayelinizi takdir etiği miz için şimdiki mukanımızdan dah mtihim olan (***) e mâklinizi tasvip eyledik, Gerçi serdettiğiniz esbab, bi- Fincl dereceden mevani ihtiva ediyor. | nazır hazretleri de hiç şüphesiz bun. ları Başarı itibara alınak İstiyecektir Fakat zamanın pezuket ve ehemmmiye- U karşmında zennetmem ki arzunuza muvafık bir çareiha! bulunsun. Men. fasti vatan karşında bütün husus! Jstifadalerin ihmal edilmesi keyfiye- tinin yüksek şiar olduğunu siz de tas ÜZ diR KAŞ V ALD A PASTLLERi SAYESİNDE KASiLDit. Ekseriya okuyoruz. Tedavi gö ren ilâçlar varmış fakat, ALI» COCK yakısından bahsedilince, kat'iyen mübalâfa değildir. Bir zat akşam tatbik ettiği bir ALLCOCK yakısı, bir gece zar- ında tesirini göstererek ve de- vamlı sıcaklık tevlit ederek ağrı. van mahalli teskin etmiştir, ALLCOCE, Romatizma, Lum- bago, Siyatik, delikli ALI,COCK yakılariyle şifayap olmuşlardır. ALLCOCK yakılarınm tevlit ettiği sehhi sıcaklık, OTOMATİK BİR MASAJ gibi hemen ağrıyan yerin etrafını kaplar, ALLCOCK yakılarındaki Kırmızı daire ve Kartal resimli markasına dikkat ediniz, Eczanelerde 27 buçuk kuruştur. —————— m marş sarardı, Fakat tekrar israr et- “ — Hiç olmazsa nazır nezdinde ma- zeretlerimin ciddiyet ve vüsatini mü dafaa otmek lütfunu diriğ buyurmayı Bız. — Hay, bay! Elimden geleni yar parım. Müdür bu cevabi verdi o ve ayağa kalkarak elini muhatabına © nmattz. Delmarg çektirken dik kuyruklu ve kabarık sırtlı güzel bir Siyam kedi. #inin bacaklarına #üründüğünü gör“ dı — Oh. dedi, Ne güzl (mehlük. Şimdiye kadar bu kadar mükemmel cinsine rasiçelmemişLim, Müdürün soğuk çehresi, bir tebem. wümle tatlılaştı vez — Kedi'ari siz de sever misiniz? gayet güzel bir van kadim var; beyaz, iri, âdeta küçük bir iciplan gibidir. Bendeki Siyam kedisi, sizinki kadar güzel değiine de on eşnelik eski mü- Bia, sadık bir arkadaşımdır. Onlardan ayrdmak da büyük bir Ookederimdi. Fakat efendimize böyle bir maâseret sadık yakter. Akrini söyliyenler, 8. mürlerinde bir dakikn olsun bir kaği- tin ahvalini tetkik etmemiş olanları dır, — Ne kadar doğru söylüyormunüz. — sss. Yalnız, hürriyetlerini çök severler; hizmetten müteneffirdirler, Kandilerile pek teklifsiz olanları nan körlükleri bazan trmalamaları, onla. ra nimatşinaslığın fonalığı hakkında bir &kir Vermek içindir. Doğrumu kedi sevmekte çok hâkltmmız. Müdür tekrar mnsmsına geçti, Bir wiüddet düşündükten sura bir dos yayı karıştırarak: — Aklıma bir şey geldi. dedi, Mes mürini hariciyeden Pardriyo isminde Iyi tanıdığım bir genç var; dirayeti de şayanı takdirdir. Acaba size tek» Mf ettiğimiz yere onu tayin etsek me. ml olur? — Zalllinize nasıl teşekkür edecss gimi bilemiyorum, İletebut minnettar rms kalırım. — Adam sen del. Bu, pek kolay bir iştir. Haydi üzülmeyiniz. Müdürün yanından uçarcaşına fre yan Delmarş aralıkta Teodorla kar. ilaşta, — E£, nasi, dediklerimi yaptınız mp . — Harfi harfine benim iyi Teodos rum... Muvaffakiyetime © yardımınız. dan dolayı teşekkür ederim. Öcarlim. de kedi sevmiş adım olmadığım balle müdürün kedisini okşadım ve uydurabildiğim bütün kedi hikâyele. rini söyledim. Ve öihayet... Delmâry uzaklaşırken Teodor arkas smdan sesleniyordu: