16 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

16 Kasım 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i ie vi NE dj ŞE v Eğik > 4 Pe EYzeR — 29 va . DREN rey DÖNÜŞ 4 Giz ak Saniyoz, o ordu. Şikâyet Yürardı? Yalnız halkta kuvvetlenmiş, tevka.| tai İ ereye et yüz 0 sörkdnun 1915 — Alman işgili bu işgal gün Bunların biribi. Mt adümesine imkân yok üç neri mezar taşlar kar ve biribirine eş. İlk Günmeeki gibi mazldm bir te çıkmıştı. a “ij açlık günden güne at ve istikbalin en Nakleden: Fethi KARDEŞ | dan geçerken kölonel fon Nider | stol kumandasmdakı askederi se, lâmlamak için &deta istemiyerek| yavaşladı. Sukutu hayale uğramış olan ko” lonal asker? mızıkaya © kalıcıyle; durmasını işaret etti. Fakat mızı” kacıları idare etmeğe pek alışma. mış olduğu için verdiği emrin tat- bikine geçilmesi ani olmadı. Mir kacılarm kimi sustu, kimi çalmağa devam etti, Merkez kumandanlığının kapı” sı önünde alayın sonundaki Oto. mobil durunca kolonel telâşlandı. Mızıkaya bağırdı: — Çalmağa devam edin! Müthiş bir curcunadır koptu. Mızikacıların hepsi âletlerini çal- mağa başlamışlarör. Fakat kimse yanındakinin çaldığından haberdar değildi. €n beter felâketi buy” Kolonel koşarak otomobilin ya” Şeye rağmen zule iman, bir hesaba| kolonel çıktı. Fakat İE tahlile lüzum gör. ilk günlerdeki ka” iye ik Bünlerinde Almanla: ilk ve Filhakika kolay 2a kuğuyla zabitleri gi i m Fakat son. $ Alman neleri “ti kadar fena mr başlamıştı. © #abitleri, hele mü o masa Sen Koren- Pie Azap çekmiyscek. hiç cepheye gön! Midi? 1914 eyi | Korentende zulüm Uzun Yet bir ay ve belki t ve Sabırlâ | dü, dokuz gün! Bu müddet "e Ma eti Bar e OE e vay ia Ok işine yarıyordu.| * sokağın ilk evlerin! mlanınca Son, a #vrakı veya Alman N © bir ni 1916 günü öğ. Korentende fev- yı Mdiseye hazırlandığı Yollar birdenbire! boşaldı, Merkez n Ne jandarma” halinde şehrin m dağıldı. etrafında | “dolaşmazına | halkı evlerine çekil» arkasından er takip ediyorlardı. Evlerde araştırma “mu? Hazırlıklı bu vi » Gözcüler o etrafı N Kar iu, © ataştırma yapıla. k “e haberdar o olmak kolayca önlemek iy SER Korenten ahalisi ş* kadar intizam düş” dikkat etmiş ve yolunu bulmuştu. ie sokaktaki evlerde Rİriştikleri zaman bir başlıyorlar ve ev- Sırasına göre ta” ye A vam ediyorlardı. Bu. vi İutmamak için mu. İ usuldü, devam ku Fakat nma gitti. İçerden çıka çıka bir yakasında umumi erkânıharbiyeye mensup olduğuna dair işaretler taşıyordu. Fon Niderstol, (arkadaşlarını takdim etti: — Muavinim yüzbaşı fon Strö> İ berg, adit müşavir Rat, mali mü. şavir Gulden... Yeni geler zabit, kolonelin söz“ lsrini tamam'amasmı meydan bi- İ rakmadan: — Merhaba arkadaşlar, dedi ve ilâve etti: — Ben kolonel Nikolaim. Zabitler topu'darmı vurarak selâm aldılar. İlepsi askezi istin barat teşkilâtı reisini ismen tanı. yordu. — Kral hazretlerine teftiş seya- hatlerinde refakat ediyorum. Bu” rada bir lâhza duruşumun sebebi inçi mülâzim Haym ile hususi Ke yek “alinindir — Emirlerinize muntazırım! Alsaslı bunu selâm vaziyeti a larak söylerken sesinin titrediğini belli etmemek için âdeta bağırmış. U, (Devamı var) Tramvay yolcuları Beraberlerinde ne gibi eşya götürebilirler? Elinde iki kundura paketi bülunan bir yolcunun tramvaya i binmekten mendâildiğine (dair | geçenlerde gazetemize vaki olan şikâyeti yazarak bir takım yan. | lışlıklar olmaması için izahat ve. rilmesini belediyeden istemiştik. Belediye Tramvay İşletmesi Müdürlüğü yazımız alâka ile karşılamış ve istediğiniz izahat bir mektupla gazetemize bil- dirmiştir » Tramvaylara me gibi eşya ile binilebileceğini anlatması itibari» le faydalı bulduğumuz bu mek. tabu aşağıya dercediyoruz: 28 . 10 - 1939 tarihli gazete- nizde Erinönünde bir yolcunun elinde iki paket bulunduğu için 414 numaralı kondiktür tarafın. dan tranvava binmekten men- h korktukları kıy-| edildiği yazılıyor ve hallun kü- sta yollardan ilk €v| çük pekr'lerle tramvaya binme. di, Bu çok basit| sine mâni olmanın doğru olmıya. birçok dela felâ-| cağı ilâve ediliyordu. Künkü (o hasırlığın *aharriyat için ol- Yordu, Şehir eşra" KN Kök ünü tahliye et- anlardan emir. alı bir e halka vaziyet iç Pir edinmesine yar Kayzer geliyor!,, Ban, değildi. 2 krah Sajece Bahsedilen (o yolsunun (ogaz! tenekesi büyüklüğünde iki yük- le tramvaya binmek istediği tah- kik edilmiştir. Esasen ağırlığı 5 kiloyu geçmeyen ve diğer yeleuları rahatim etmeyecek su- rette dizleri üstüne ve ayakla. rm arasma almabilecek (o kadar, bulaşır nevinde olman o eşya- nm tramvaylorda taşınması ya sak değildir. Tramvay memurları bu evsa, fin dışındaki eşya ve yükleri a. rabalara kabul etmemekle mü- “HABER — Aksam Postam Hindislanda dunyanın eni eskı insanları arasınya — 4 Yazan: L, Büsch 38 yılımı vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Yüzlerce garip çiçeklerin uçarak) etrafıma konduklarını gördüm! (Yanlış bulanın yanlışını buluyoı Birdenbire bulunduğum tepe nin etrafına âdeta bir (güvercin kümesi gibi mavi, beyaz, penbe renkte yüzlerce garip çiçekler şek- linde nebatlar konuverdiler. Bun. lara derin bir bayretle bakıyor dum. Demek oluyordu ki bu hiç bir hayvana benzemiyen, fakat uça” bilen, hareket edebilen nebatlar benim oradaki varlığımı dahi his- sedebiliyorlardı! Zira (ouzaklar. Gan birdenbire br kar fırtınası gi“ bi etrafıma eerpiltvermişler ve S8 Zımda, solumda âdsta büyük bir neşe veya misşaka benziyen bir he“ lecanla #içraşıp durmaktayduar. Bu nebatların her sıçrayışında sanki bir elektrik cereyanına tutu. Tüyormuşum. gibi bütün vücudum” da bit sarsıntı, garip ve (şiddetli bir raşe hissediyordum. Bu kuş şeliindeki nebatlardan da tuhaf renkte, âdeta kırmızım- trak bir şua çıkmaktaydı. Daha doğrumu bu nebatlar kr mıddadıkça bu şekilde garip şua- lar neşretmekteydiler, Bu şualar, tıpki elektrik dalgaları gibi bana çarpıyorlar ve garibi şu ki beni ra* hatsız ediyorlardı. Acaba bunlar elekirikten başka, ona benziyen başka bir kuvvet mi neşretmekteydiler? o Veyahut, bu Şualar vasrtasile beni de bir neba- ta mı kalbetmeye ve bu ( suretle anlaşmaya çalışıyorlardı? Doğrusu kendimin ne (şekilde olduğumu bilmiyordum. - Acaba ben de arz üzerindeki gibi bütün insan hüviyelimi Oo muhafaza mı ediyordum? Yoksa gatip bir şua yığınından mu ibarellim? o Bünü bilmeme imkân yoktu. Fakat muhakkak olan bir şey varsa böyle yalnız o milyonlarca acayip nebatlarla dolu bir düm yanın dekoratif o denilen duvar gibi göze hoş görünmekle beraber pak can sıkıcı olduğunu hissedi. yordum. Zira bu yıldızın — üzerinde su, toprak, taş, hayvan, İnsan (gibi bizim alıştığımız dekor yoktu. Bulunduğum tepeden yıldızm bütün sathını görebi'diğim halde' bir suya, bir dereye, o bir nehire veya göle benzer hiçbir şey göre"| miyordumn, Yıldızın toprağı da renk şeffal bir maden şeklindeydi. Anlaşılıyordu ki kâinatın renk bu İ bölgesindeki şua cereyanları bura: * daki hayatı yalnız nebat şeklinde tezahür ettirebiliyordu. Fakat bu nebatların İayvan gibi (o hareket edenlerini gözlerimle görüyordum. Herhalde insanlaşmış olanları da bulunmalıydr. Yani Buha * Ruti- nin hak'ı olduğu muhakkaktı. Fakat ben Bahuranga şeklinde, yani ağâç insan veya ağaç kadın şe'dinue henüz bir mahlük göre m'yordum. Esasen etrafımı çevirmiş olar! güvercin şeki'ndeki garip nebat lar da şırlar.a birlikte bir de ga rip ve soi derece keskin, eter kor! | kusuna benziven bir koku reşret- mekte idiler ki bu koku şuurumu gittikçi uyuşturmaktaydı. Acaba bu nebatlar, upkı insan vücudunda yabancı cisimlere kar- şı vücudu kendi o kendilerine ha. reket edip müdafayaı © savaşan iokositler gibi bu yıldıza (o geleni yabancı cisimlere karşı bizzat bu dünyanın tabii müdafaa vasıtala” ri mıydı? Zira etrafımdaki bu (yüzlerce dilber güvercin çiçekleri gittikçe cüretlerini arttırmakta (o ve ctr itmda kısa daireler çizmeğe baş” lamiış bulunmaktaydılar. Bu hal ise bana garip bir bunalma hissi veriyordu. Orada duramıyacağımı “. dım. Esasen hakiki ve geniş Kâl- natın içinde bu ani ve süratli ge” zintmde en ziyade hükmett'ğini gördüğüm şeyin kimya olduğuna şüphem kalmamıştı. o Tamamile kanaat getirmemiz (lâzımgeliyor ki kâinatta esas olan kimyadır, Fakat bu kimya bizim bildiği miz kimya değildi. Bu kimya ci. simleri esire ve esir nevilerine tah” vil eden ebedi kimya idi. İşte et- rafımu sarmış olan güvercin leri de bu kimyevi şunları ve ko. kuları neşrederek, hiç şüphesiz, bana kimyevi bir müdafaa tatvik etmekte ve beni belki de mutlaka kimyamı değiştirerek tesirleri altır- na almaya çalışmaktaydılar. Bunun için derhal içime oradan uzaklaşmak, kaçmak arzusu gel di. Bu arru da gelir gelmez bütün bu bürcun muazzam yıldızlarını biranda geçip oradan kayboluver mem bir oldu! Herhalde arzı, alış. tığımız dünyayı özlemiş olacağım ki müthiş bir sarsıntı ile kendimi tekrar yeryüzünde hissettim. Dün ya yüzüne mahsus olan hüviyeti- me tekrar mt intikel etmiştim? “Herhalde, , Zira kendime geldiğim — zâman kendimi gene Buha - Rutinin or. manında buldum, Bahuranga ka” dın ağacının dalları (o üzerine ka panmıştım. Üslümdeki ağaçarın arasından ortalık ağarmaktaydı. Zavallı kadın ağacın büyük bir kısmı vücudumun ağırlığı altında ezilmiş, kırılmıştı, Bahuranganın büyük güvercin başına benziyen (o garip VE güzel başı da vücudumun tazyikile ©. zilmiş, yamyassı olmuş, beyaz ve parçalanmış çiçeklerin üzerine ye- şil bir su akmıştı. Bahuranganın dişleri vücudum” dan kurtulmuş ve ağzı çarpılmış t. İncecik dili bir ince kan dama. rı gibi sarkıp porsumuştu. Bahuranganm beyaz, top top çiçekleri mor ve ç'£ kükürt rengin- de garip, kirli, soluk bir renk bağ” lamışlardı. (Devamı var) Yeni Neşriyat Yeni Adam Yeni Adim garetesinin “Kara” göz, fevkalâde sayısı çıktı, Bu cidden güzel fikir ve sanat gazete. sini bütün okuyucularımıza hara” ietle tavsiye ederiz. Konferans Beyoğlu hal.ev.nden: 1 — 16.119939 perşembe günü saat 18 de evimizin Tepebaşı; İaki, merkez binasında doktor (o Wibat Resat Belzer tarafından "Mide, Barsak ve Karaciğer, mevzuunda mühim"bir konferans verilecektir. 2 — Herkes gelebilir. Baş, Diş, Nezle, Erin, Romatizma, Nevra"i. Kırıklık ve bütün eörılarınızı oderha' keser. İc-bında gi'nde 3 kaşe alınabilir Mm BG İlHabibin kitabının 2 inci cildinde dinli a iğ (Yanlış kitap) Dedikodusunun akisleri erer ismal |.Habiv'n kitay'na göz gezdiren bir öğretmen (Bağ tarafı 1 incide) (Şetika) yı (Şühka) yazmaktan / farklı bir kusur mudur? Evet, Musiata Nihadın kita bında (16 düş) demek olan ger- diş) (girdeş) gibi yarılmıştır; Fig İ-msil Habibin kitabinda da (kadsh) mânasındaki (piya- le) yi (peyal:) gibi okuyoruz. (C.1, 8. 113) (Gamgüsar) (Camıkizar) görüyoruz. (C. 2. 8. 209). Eve:, Mustala Nibadın kitabı, (küşük deniz. göl) demek olan (buhayre) yi (bahire) diye yaz- muş; fakat İsmail Habibin kita- bı da (korkucu) demek olan hi- rasan) : (herasan) diye okutu. yor. (C.1, 8. 105). Kötü demek olan (İsaet) i bu. rada (esaet) okuyoruz. (C. 1,5. 160) (ryal) kelimesi bir atıf ter- kibi içinde (ayal) diye okutulu- *) yor. (C.1, 8. 161) * Evet, (Muasır edebiyat tati- hi) nde (cennetler) demek olan (cinan) ın okumuşu (cenan) şek. lindedir; fakat (Edebi Yeniliği. miz) de (hemnişin) kelimesini (bemneşin) suretinde belletiyor. (C.1,S. 94) (Ayş) kelimesi (05) şeklindedir. (C.1,S. 196). Evet, Mustafa Nihadın kita- bında dağ demek olan (Eüh), necaset demek olan (güh) sureti. he girerek bir fena intişara s€- bep olmuş; fakat İsmail Habibin kitabı da meşhur (hastegân)r (hastekân), buna mukabil (yağ. mâgeran) (hahişgeran) e (yağ. magiran) (bahişgiran) o süretin- Me ağırlaşmış görüyoruz. (C. 2, S.98). Evet, Mustafa Nihatta (maha. sin), (mubasin) halini almıştır; fakat İsmail Habibde (serer) (girer) şeklindedir. (C. 2, 5. 96) (Meham), (miham) okunuyor; (Melek . Nijad) (Melek Nejad) olmuştur (C. 2, 5. 17) Evet, Mustafa Nihadm kita bında (Sihir -i . halâl) e (şiir) diye mâna verilmişse Edebi Ye. niliğimizde (Mustafa) kelimesi (Allahm muhtarrı) diye izah o- lunmuştur. Mustafa, (Istıfa) dan gelme ve sadece, miizerred, süzülmüş, temizlenmiş, seçilmiş demek de. gil midir? , İsmail Habib, kitabın imlâ işa- retlerindeki kusurlarına varıneı. ya kadar işarette kusur etme- miş: bu imlâ ihmalleriyie veznin bozulmasından şikiyetçidir. (Cem'iyyet, ebediyyet, kerre, cem'iyyat, meşiyyet, muğberrim, ümm'd) suretinde okunması, vez. nis icap ve zarureti olan kelime- lerin tek (y), tek (r), tek (m) ile yartlmasın: caiz görmüyor. O. beş makalenin onda biri buna ait müahezeleris doldurulmuştur. Fakat, bakınız, (Edebi Yenili. ğimiz kitabma (C.1 5. 152): (ölürsem (görmeden millette ümil ettiğim feyzi) mısrada bir 4m) le yanılmış olan Cümid) Ae (ümmid) okursak Iâsımdır k vezin muhaf-za eğilmiş ol'ün. Bi inci cild 165 ve 152, 153 üzcü sayfalarla (Hürriyvet) şel line yazılacak kelimelerde © | ayni hata var: (Bedeli cevher .i hürriyettir (edebiyyat ile hürriyyete can ve sem de misralarında (hürriyyet böyle yazıkir”r ç'bi ekeame yahut , İsmai Habite yöre - oku duğu gibi yazılmazsa hata olm yor mu? (âlemin ahval . i icmalivesir idrâk için) musrarda (Gcmaliye; böyle bir (y) ile yazılmış diye vezin kaybolmuş sayılacaksa bu kusuru işliyen Mustafa Nihad değildir, bü msrar o İsmail ) | 15'inci sayfada böyle yazılmış görmekteyiz. Cild 1, 5. 224, (ümmiye) ke- limelerini (1) ile yazmak vezni bozmuyor mu?, İsmeil Habib, (Seng -i bârâ) terkibinde (hârâ) yı böyle işa. retlemeğiği için Mustafa Nihadı gülünç bir hele getirmeye çalıs. mıştır: (Bu kelime böyle ya. aılınca beygir harası mânasına gelir. Halbuki o burada (sert) mânasına geldiği için hem iltibası kaldırmak, hem vezni muhafaza etmek için onu (hârâ)-diye yaz- mamız lâzımdı.) diyorlar. Başka bir yerde de (bâhir) in (bahir) © kunmaması ihtarında bulunuyor. İar. Bir kere (hâra) (sert) mâna. sında bir sıfat değil, (sert tag) ın ismidir. Bunu geçelim; fakat ni- gin kendisi (C.1,5.93). (Nâ- #r) suretinde okunup hecelen. mesi içap elen bir kelimeyi ora. da (nasır) gibi bırakmıştır?. (Edebi Yeniliğimiz) de bir mısra (C. 1, 8. 101) şöyle yazılır dır: (Cism » i zarın haakte pin. han olunca, isterim.) Acaba Ziya Paşanın toprağa gömülmesinden bahsettiği ken. di inleyen, zaif cismi midir”, yoksa bir tavla zarı mıdır? Üstad (vay, bu (öğretmen, (gar) kelimesinin bu mânasiyle Farsi bir terkibe girmiyezeğini bilmiyor!) diye üste çıkmak fır- satın: bulamaz; zira (hayvan de. posu) mânasında bir kelimenin de taş mânasındaki farsi (seng) kelimesiyle bir terkip yapmasma kaideler müsaade etmez. O halde Mustafa Nibadm kusurlarmdan biri olan iltibasa mahal vermek, yalnız (seng - kelimesi- İ nin oradaki mevcudiyetiyle zall olmak tabiidir: fakat (bayvan deposu) mânasında bir kelime farsi bir kelimeyle terkip ediles memek vaziyeti olduğumu hatır“ İsmak, o iltibasın (giderilmesi için yetişmez mi?. Sizin sertiniz (babıali) midir; yoksa (babilli) midir ki Edebi Yenitiğimiz (C. 1, $. 102) de: (bulundum ben dahi odarüşşifayi babialide) yazılmıştır?. Mademki İsmall Habib, veznin bir dilrkatsizlikle velev muvakkat bir sekte geçirmesinde bu kadar hassas davranıyorlar: (Yalınız fakrda değil hatta) mısramda (fakr) kelimesi (faa. kır) yazılmamalı idi. (C.2, S. 15) (Bir şehrde bu halet olur ba- is .i cemâl) mısramda (şehr) ke. limesini( şeehir) yazmamalı idi. C.I,S. lı) (münşerih « us - sadr) terki, binde (sadr) kelimesini (saadır) yazmamalıylir, (C. 1, 5. 76). (deştte ebrde her subh.ii me- sa) mısramdeki (ebr) kelimesini Cebir) şeklinde yazmamalıydı. Recai zadenin (C. 1, S. 198): (resm ile külfeteyim şimdi esir) mısramdaki (resm ile) kelimesini (resi: yle) şeklinde yazmamalı idi, (re'y - i ümmetten) terkibinileki (re'y) i (reyi) suretinde yazma» mahı idi, (cem'ol) (o kellmesini (csmol) yazmamalı idi, Tâ ki Mustafa Nihadın kite. bında bizim hiçbir © kitabımızın kurt: lamalığı teriip yanlışa yormak bir meslektaşlık borcu ©- lan bu hataları bir cehil vesikası Jibi gösterecek kadar kıyasıya yüklenmek hakkı olsun. Halbuki bu yazdıklarım İsma- il Hâbibâr bulacağımız yanlış. ların en hafi dir, Ben de ter- tip sırasında kendi usulünü ta- kip ederek ehemmiyetçe büyü' olanlarını geriye bıraktım. Onları da şimdi mi-eseksiniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: