Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ıızıî:““ Yük — vagonundan î, vagğon kapıları sımsıki | Gsker muhafazasında — bi IH'::ÜW Biriyor. Vagonlarda laş Ve Çocuklar vardır. Bun harpte Fransanın AL İşgali altında — bulunan kıs ' Fransa hükümeti — idare- ! Fr%ı lan kısmına — nakledilen laş Üoj Müuhacirleridir ve Alman” i % Afımdan sevkolunuyorlar. kitlik başgöstermiş. ÂAl. “"Iı üskeri makamları Fransada | .Ca ch 'ğlenude çalıştırılamıya D Mez, izları Fransaya gönder- | quyn 91 vermiştir. " Nda kapllar açılarak ka ,,“ndtş_ır; çıkıyor. Tren istas- N hi saat duracaktır. Bir Ab- 1Ve müjsttişi, kadınların 8a m“üıamk trenin muhafaza. | ,l%m“" jandarmaların ku: Bllar M olan onbaşıya vagon ka- *h&::" Seyahal esnasında açık W M Krulmasını emrediyor. | W.u:hc iler arosında Fransuaz ı"fh “dmda bir de — genç kız İ'.d“ Dağonda bulunan ve başla- " n y “la isminde bir kadın o. #P ha ,, * Si fahişenin sataşmaları | İiıw Hz kalıyor. Vagonda ekmek : tı;h "'fa’mda Fransuaz, beş ço- ; M" kadına “haydi siz gidip W 'mn,, “Im Ben çocuklara bakar f!’; | koşmuş. yalnız genç kız | f | b'ı]%l hilde siyah bır hamur | Olan bu ekmekler onu tik- m’d“. Başını çevirdi. M*na dolu olarak yerine dönen F bunu gördü ve söylendi: : İmarık! beğenmıyorsan bari Yi İf kadın, konuş;ılan şe- E a m"ka dair olduğunu bilmeden a H"“*k! var kadıncağızın! Cîlım M kendine hâkim olmağa ” Ük h drta daima böyle yapı- Öğ l'brq,L €tkesi kendi tarafına çeki- 4 Meyhane — ve umumhane ü elde ettiği tecrübe ile yi Franstaza karşı —duy- l'ab“ Sempatiyi unutturmağa ve K ıe“nıiaur.ıyı izhar ettirmemeğe | e) [Broı—du_ MHMİ Fransuaz her - fırsatta aâlarmm maneviyatını irmeğe, ıstırabları — ve 'r,,n teskine çalışryordu. hareket ettiği zaman, va- | Nîl:ğâlmdekı küçücük birinden bakmak- Smk“dmla'dan biri: th'“ı. Vagonda bir kıyamztbr A Bt başlamı '*ııîğ b *!t'yatlaşı-tı öteki vagon. ) % Tayet etmişti. —Ayakları b" kadın sinir buhranile kımııştı | quâ:â.m Cesaret! / üzü düşünün. "!um" Mı: kıza ıık huannmum ı'âığ“ Lü Fransad Fransada değil mi? parast olursa me- çr %&un bir ğ Yapsm "j w::or. demişti. Ben / şiyatrolar | Şehir Tiyatrosu Bu akşam 20,30 da T!Debaşı Dram kısmı AZRAİL TATİL YAPIYOR i Bar Te ; y'*“ Akzar, K OPER T? f s“ M 9 da Zirdeliler. Yazan: j 43’1'!' RIZA E. SADİ TEK j 'iıı“ Bi R.İYATROSU B diköy Hale sinemasın- Utan Vodvil 4 per Saat 20,30 da başlar de Lilde kocamı brraktım. Alman- ların mecöüri iş taburlarında kal- dı. Bir başkası dert yanmıştı: — Ben nereye gideceğim? Kim. semi yök. Daha sonra, frenleri iyi tutmı- yan tren, meyilli bir yoldan gider- ken vağonlar, biribirine çarpınca müthiş bir panik olmuş, kadınlar tekrar bağırıp çağırmata başla- mışlardı: — Bizi öldürmek istiyorlar! Fransuaz bu tolâşın da manasız olduğunu anlatmağa — kalkışınca gene Marta onu Âlmanların müda fi diye itham etmiş, — varondaki diğer kadınlar da fahişenin, tara. fını tutmuşlardı. Mazür anne, genç kıza mırıldandı: — Ses çıkarmıyın. Bunlar ko- nuşulacak kimse'er değil. Ne kadar üstünkörü de olsa ye- mek, bu seyyar hapishanenin sa- kinlerinde bir hazım rehaveti u. yandırmış, kavgacıları bir müddet için sakinleştirmişti. Dışarısı her- halde çok soğuktu; fakat vağonun içerisinde, hele samanların üstün- de yakıcı bir hararet vardı. Sama- nın pis kokusuna iİse alışılmıştı. (Devamr var) ZAYİ — Üsküdar malmüdürlüğün den almakta olduğum tekaüt maa- şımın 357 sıra numaralı — cüzdan, berat ve tatbik mührümü Zzayi el- tim. Yenilerini — çıkartacağımdan hükmü olmadığı ilân olunur. İktisal vekâleti Ankara mıntaka- sı memuriyelinden mülekalt Hikmet Noyan Urfana. Arif Hindistanda dünyanın en eski insanları arasında Ai .| Yazun; L. Buseh 35 vılımı vahşiler arasında geçirmiş hir Alman seyyahı Sihirbaz bazı itohumlardan insan - ağac Bunlarin hepsi başka türlü oldular.. Sebebini anlayamıyorum, Buha - Rutiyi dehşetle dinliyor. dum. Bu adam bu kadar yalan söyliyecilir miydi? Biran, onun, benim Bahuranga- ya fenalık yapacağıma — inandığı için hemen bu yalanı uydurduğu- na ve beni bır tuzağa düşüreceği- ne dahi hükmettim, Hintlinin he- yacanla büzülüp gerilmiş olan yü- züne hayret ve şüpheyle bakmak. taydım. Fakat Buha - Rutinin yüzü son derece ciddi ve âdeta korkunç bir hal almıştı. O da sanki bu yetiştir diği garip ağaç insanlardan kor- kuyla bahsediyor gibiydi. Benim şüphelerimden — katiyen habersizmiş gibi davranarak dal- gın bir halde devam etti: -— Yaplığım aşıların neticeleri muvaffak olunca fevkalâde sevin dim. dedi. Fakat vücuda — gelen mahlükların — hiçbirisi — diğerine benzemiyor! tamamile başka baş- ka.. Ve çok çirkin! Oh! Çok çirkin mahiüklar! Bahuranga bunları bil miyor! — Bilmiyor mu? — Hayır! söylemedim! Ben bu- nu ondan gizli yaptım! Belki gör. mek ister! Oh! görmemelidir. Bil- memelidir! — Niçin? Devlet; Demiryolları ve»Limanları- İşletme-Umum-idaresi: ilânları Sıvas atölyesinde yapılacak muzayyak hava tesisatına lüzumu olan malzemenin teslimi ve bunların mahallinde montajı 27-10-939 cuma günü saat 15,30 da Ankarada İdare binasında pazarlıkla ihale edilecektir. Pazarlık mevzuunun mecmu muhammen bedeli 45500 liradir. Bu işe girmek isliyenlerin kanunun fayin ettiği vesikaları hamilen aynı gün saat 15,30 da komisyon reisliğine müracaatları lâzımdır. Şartinameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Haydar- paşada Tesellüm ve sevk şefliğinden dağıtılmaktadır. (8500) Deniz Fabrikaları Umum müdürlüğünden İşçi revirlerinde çalıştırılmak üzere 210 lira ücretli iki tabib ile 108 lira ücretli bir evzacıya ihtiyaç vardır. İstekli olacakların yedlerindeki vesaikle birlikte Gölcükte bulunan Deniz fabrikaları umum müdürlüğüne müracaatları, (8396) & & & 15,16 birincilteşrin 939 tarihinde intişar eden nüshalarımızda Deniz fabrikalar umum müdürlüğünün Gölcükte bulunan işçi ve revirlerinde ça- lışmak üzere alınacak eczacı ücreti sehven İ80 lira yazılmıştır. 108 lira olduğu lashihen ilân olunur. yehşhrmışfı — Çüukü çok çirkin mahlüklar! şairi Bahurangaya benzemiyor! limt.ı sihirbaz birdenbire bana doğru kuru ellerini uzattı. — Eğer dedi, Bahurangaya bir fenalık yapmıyacağına söz verir- sen, sana meydana getirdiğim bu yeni insanlarıt gösteririm! Hnitli sihirbaz artık kokusu- nun tiryakisi olduğuna şüphe kal. mıyan katdlın ağfaca mutlaka — bir fenalıik yapacafıma kati — surette kanaat getirmişti. Buna nereden hükmettiğine hayret ediyordum. — Çoök garip, Buha - Ruti, çok garip! Senin Bahuranga —ağacına karşı hiçbir suiniyet beslemiyo- rum! Bunu nereden çıkarıyorsun anlamıyorum! Maamafih, madem- ki ısrar ediyorsun.. —pekâlâ.. Söz veriyorum! Hintli sihirbaz artık — kokusu- sanki birer tutam fosfor atılıp a- levlenmiş gibi yanıp sönen müthiş gözlerle gözlerimin içine baktı. Sonra dudakları acı acı yırtıldı. Adam sanki ruhumun içini gör- meye çalışıyor ve benim kendimin bile hissetmediğim meyelânlarımı henüz şuuruma çıkmamış en gizli hislerimi görmüş gibi ve verdığım söze inanmamış gö başını sallryordu. Kuru parmak larile sakallarını kaşıdı. Sonra kendi kendine cevap — veriyormuş gibi: — Maamafih, diye söylendi, böyle bir arzu duyduğun zaman geçmekten menedecektir! Israr &- dersen müthış bir hastalık haline kinle söylemişti ki âdeta titredim. Adam beni galiba ipnotize etmeye uğraşıyordu! İtiraf ederim ki ben o anda kadın ağacın neşrettiği — kokuyla sarhoş olduğuma hükmettiğim i. çin gözlerimin önünde gördüğüm bu gök ağacınımn hakikat olup ol- madığını anlamak, bunun için de Hintli sihirbazın bu ağacın tohum larından yetiştirdiğini — söylediği insanları görmek merakından baş- ka hiçbir şey düşünmemekteydim. (Devamı var) Gül ve Boşanacaklardı. kat'i kararları. nr vermiş bulunu' orlardı. Seviş. mişlerdi, fakat bir kaç aydır biri. birlerinden nefret ediyorlardı. Bü tün tanıdıkları onlara nasihat | vermeğe çalışmakta idi: — Sizin yaptığınız çılgınlık! Ay. rılmanızı icab edecek kadar va- him ne oldu ki? Bu suale Rata ve Fuat, birbi- | rine uygun cevap veriyorlardı: — Bu kadar vahim ne mi oldu? Anlatmakla bitecek şeyler değil H! Kadm kocasmm bir sürü kusu. runu sayıyordu: Kocası onu ih- mal ediyordu. —Evlendiklerinin ilk zamanlarmdaki gibi onunla alâkadar olmıyordu, —Esasen za- vallı Rana Kocasımda kendisine karşı hiç bir zaman candan bir a. lâka görmemişti. Halbuki herke- sin kocası öyle mi idi? Vallahi ) akrılarınm üÜstlerine titriyorlar, bir dediklerini iki etmiyorlar, ar- zularmt daha onlar söylemeden keşfetmek dirayetini gösteriyor. lar. Fua'da gelince; ah o Fuat, tahammül edilir bir adam değil. di. Ranacıik böyle bir kocaya tam öon uzun sene nasıl tahammül et- mişti? Onunla beraber geçen se. nelerine şimdi yanıyordu, Fuat da, karısma kusurlar bulmakta, Ranadan aşağı kalmı- yordu. ÖOnda ne kusurlar yoktu ki! Bir kere en büyük kusur ola, rak kocasma katiyen itimat et. mezdi. İşinden dönerken meselâ bindiği otomobil kazaya —uğrasa da adamcağız mutadımndan yarım saat geç kalsa onu bekleyen gü. ler bir yüz değil, kavgalarım en feciine hazırlanmış asık bir surat olurdu, izahat falan istemeğe ne lüzum vardı; Fuat mademki geç kalmıştı, bunun sebebi ancak bir “haltetmek,, olabilirdi. Zaten za- gibi işleyerek kurşun yerine her biri kalbe kadar işleyici ağır it. hamlar savuran çenesi karşısında izahat verebilmek mucizesini göz- termiş bile olsa ve yirmi sekiz a- det peygamberi cennetteki ma- kamlarında rahatsız edip onları da şahit ikame etse Rana gene sözüne itimat etmezdi. Başka kusurlar mı; Fuat ta karısınm ÂAskerlik bahisleri İHarpte mMmalzeme sürprizleri y.can: Leh ordusunun umulduğundan pek çabuk yıkılışmın — sebebleri arasımnda, Almanlar tarafından, motörlü ve zırhlı kıtalar, alçaktan uçan tayyareler gibi modern harp vasıtalarının kesif bir şekilde is- timalile Mareşal Smigli Ridz kuv- vetlerinde hâsı lolan şaşkmlık en başta gelenlerden biridir. Leh kL talarınm, piyadeleri hücüum eden tayyarelere ve hücum arabalarım dan müteşekkil kıtalara mukave- met edecek kifayette muhtelif harp vasıtalarına malik bulunma, dıkları bugün muhakkak olan bir keyfiyettir Harpte askeri malzeme ile düş- manda uyandırılacak şasşkmlık ve sürpriz iki türlü olur: 1 — Muharip taraftan biri, hiç bir. muharebede — kullanılmamış, binaenaleyh hasmınm tedafili hiç bir vasıtası bulunmayacak yep | yeni malzeme ve silâh kullanır, 2 — Evvelce malüm olan silâh- ları kullanır. Fakat bunları yeni usüller tatbik ve aynı zamanda karşı tarafm tahmin edemiyeceği kadar çok miktarda istimal eder, İlk — şekildeki — sürprizden 1914 . 1918 harbinde müteaddit defalar istifade edilmiştir. -— Almanlar Belçikada Liyej müs- tahkem mevkiini sür'atle düşür « mek — için, — Sulh — zamanm « da ve son derece gizli tutarak kara harplerinde o zamana kadar hiç kullanılımamış — büyüklükte toplar imal etmişlerdi. Bu topla, rm 38 lik ve 42 lik muazzam mer- mileri Belçika istihkâmlarını az zamanda tahrip etti. Çünkü istih- kâmlar bu mermiler hiç hesaba katılmaksızın inşa edilmişti. Bel. çika istihkâmlarının hiç biri bu toplarm iki günlük bombardıma- nma dayanamadı. 1915 nisanında Almanlarm F. landr da ilk gaz hücumları Fran « sızları, gaza karşı hiç bir koruyu. cu tedbir almamış bulundukları için büyük bir şaşkmlığa uğrattı. Mamafih bu şaşkınlık mevzii kal- dı ve Fransız ordusu için daha vahim neticeleri mucip olmadı. İngilizlerin 1917 de EKambreye hücumları, İngiliz fabrikalarmdan çıkmış İlk tanklarla yapıldığı cl- hetle Almanları bu yep yeni si. lâh karşısında kendilerini müda- faa edemez vaziyette bıraktı ve bu sayede muvaffak oldu. Alman- lar © zaman tankları durdurmafğa muktedir hiç bir silâha malik de. ğillerdi. Fakat bu hücum iyice hazırlanmadan ve çok dar bir cephede yapıldığı için büyük bir netice vermedi, İkinci şekildeki malzeme sürp- rizleri daha mühim neticeler ver- di. 1914 ağustos ve eylülünde, u. mumi harbin ilk safhalarmda, Fransız ordusu, Alman mitralyöz. leri karşısında böyle — bir şaşkmlığa uğradı. Man - çüri harbinden almmış olma, sı lâzım gelen derslere rağmen Fransız ordusunda hiç kimse, mit, ralyöz ateşi barajlarımı piyade kuvvetile geçmenin imkânsız ol- duğunu düşünmemişti, müteaddit piyade hücumları Fransızlara boş yere büyük zayiat verdirmekten başka hiç bir işe yaramadı. Hücüm arabalarmıma evvelâ kıy- met ve ehemmiyet atfetmemiş olan Almanlar, 18 temmuz 1918 mukabil taarruzunda bu yeni si. lâhlar büyük mikyasta kullanı- imca çok feci bir şaşkmlığa uğf. — radılar. & * * Almanlarım şimdiki süratli hü- cum arabalarında zırh cihetinden zayıf olduğu bilinmektedir. Fran- | sız tank dafii topları bu hücum a rabalarınm zırhlarmı delecek kud rettedir veya Fransızlar böyle ol. duğunu sanmaktadır, Bununla be, Adnan Noş raber hücum arabalarınm Lehis- tan harbinde olduğu kadar çok miktarda kullanılacağı hiç hesap edilmemişti. Alman motörlü krta- larmın ehemmiyeti ve kuvveti cihetinden şimdi Fransız ve İn. gilizlerin her hangi bir sürprizle karşılaşmaları ihtimali kalmamış- ttr. Diğer taraftan çok alçaktan u- çan tayyarelerle piyade kuvvetle, rine hücum şekli de İspanya harbinde tatbik edilmişti. Ancak bu bilinmekle beraber, Lehistan harbindeki bu şeklin tatbik geniş- liği sulh zamanmda hiç tahmin edilmiyecek derecede — olmuştur. Fakat Fransız ve İngilizler - için bu yeni harp usulünün de artık hiç bir sürprizi kalmamıştır çün- ki bilinmektedir. Acaba Almanlar 1939 harbinde düşmanlarma ne gibi —sürprizler hazırlamışlardır veya hazırlamak, la meşguldürler? Böyle bir şey imkânsızdır. demek tabii doğru değildir. Alman ordusunun Leh mukavemetini kırmak için harp tekniklerinin bütün — vasıtalarıma müracaat ettiklerine ihtimal veri- lemez, Ancak “Esrarengiz bomba- lar” şeklindeki iddalialara birazda propoganda nazarile bakmak daha | doğru olur, Adnan Noş yasemin kendisi hakkımnda yaptığı gibi Ra- ananin kusurlarını saymakla biti- remezdi. Hepsini söylemeğe ne lüzum vardı. Yakın arkadaşları Fuat'a nasi- hat ediyorlardı: — İyi düşün Futat, Ranayı sev diğini biliyoruz. Onun kadar an, laştığın bir kKadmı bir daha ne- rede bulacaksım? Fuat arkadaşlarının sözlerini hiddetle ağızlarma tıkıyordu: — Çok Trita ederim bana Ra- nanm İâkırdısını etmeyin, O deli- nin biri, beni de yakmda tımar. hanelik edecek! Ara bulma teşebbüsleri fayda vermedi. İşin mahkemeye inti - kal ettirilmesi koca, Taksimdeki apartımanları - nı terkedeceklerdi. İkisi de artık — o apartrmanda oturmak istemi - yordu. Biri Pangaltıda bir apar- tımana, taşmacak, öteki Cihangir. " de bir apartrman tutacaktı. Apartımandaki eşyalarmı ayrı ayrı — toplayınca liklerinin ilk ayları müştereken tasarlayıp bir mima, ra çizdirdikleri plân — mucibince yaptırmışlardı. Küçücük, zarif ve sevimli bir bina idi; tam bir aşk yuvası,.. Ne güzel de bir bahçesi vardı! Oradaki eşyayr toplamak ve taksim etmek lâzımdı. Bir sabah tramvayda, vapurda, sonra Ka « diköyüne geçince tekrar tram « vayda yan yana oturmamak şar. tiyle seyahat edip Suadiyeye git tiler, Ne güzel bir ilkbahar günüydü. Güneş, ortalığa lâtif vo okşayıcı bir sıcaklık veriyor, insanm ilik, lerini mrtryor, kanma hararet ve- riyordu. Beş dakika sonra köşklerinin terasında fevkalâde bir manzara — ile karşılaştılar. Fuat: — A, dedi. Karısı sordu: — Ne var? — Bak şuraya! Köşke uğramadıkları iki sene zarfında, vaktiyle bizzat Fuadm — diktiği bir yediveren gülü, gene minle birleşmişti. Fidanlardan bi rinin yukarıdan sarkan bir dalı, ötekinin aşağıdan yükselmiş bir dalma takılmış ve gül fidanmm kararlaştı. Karr Suadiyedeki » köşklerini düşündüler. Bunu evli, — zarfındaki — etrafma, yasemin adetâ âşıkane — bir iştiyakla sarılmıştı ve bu u- zun sarmaş dolaş neticesinde fi, rinde bembeyaz bir çiçek doğ * muştu. Tabiat onlara mükemmel bir ders vermekteydi; yahut onlara öyle geldi, İki insan ayrılmağa karar verdikleri bir srrada iki ne- bat birleşmişlerdi! Karı koca, esrarengiz bir his- sin tesiriyle ayni zamanda başla, rmr çevirdiler ve göz göze geldi. ler, Her ikisinin *e gözlerinde yaş damlaları belirdi ve iki nebatı bile birleştiren esrarengiz kuvve- tin tesiriyle, belki de kendilerine rağmen, ellerini biribirlerinin el - ı lerinde buldular. Erkek, mahcub, mmldmdı — Sana bu gülü vermeme mü- sSaade eder misin? Kadm gilil! saçlarıma taktı ve: — Bir saniye — müsaade, dedi. gu yasemini yakana takayım, Bütün akraba ve tanıdıklarm muvaffak olamadıkları barıştırma işinde iki nebat muvaffak olmuş tu! Nakleden: F, Kardeş —— Londra ve Parisin en meşhur fabrikalarından gelen bayanlara mahsus mantoluk, rop ve kostüm tayyörlük yüksek fantazi rodier, Moöreau, harris, tweed ve salre YÜNLÜ KUMAŞLARIN emsalsiz çeşit, cins ve renkleri Beyoğlun. da BAKER mağazalarında her yerden müsait şartlar ve ucuz fiyatlarla satılmaktadır.