—> dün çıkan ilk tef a ismi yanlışlık. liye, lü yazılmıştır. Bugün ber, ve okuyuculardan özür , Dünkü kısmın hülâsası pe Vizon kapıları sımsıkı ese muhafazasında bir kad,” giriyor, Vagonlar- iş AT ve çocuklar vardı. ğ harpte Fransarın ” 2 ollnda hülunan kıs la — hükümeti idaresin Rhaciye nakledilen Fran. i idir ve Almanlar sevkolunuyorler, Çün- Makale ermiş, Alman es- Fransada askerlik r #mlamıyacak Fran. Meni a Zöndermeğe ka Y dia kapnlar. açılarak ka- 1 çıkarılıyor. Tren istas GL diracaktır. Bir Al e müfettişi, kadınların Mak, trenin mukafdzo- Tandarmaların kuman “aşıya vagon kapla” mesi esnasında açık bu. v Simi emrediyor. Pa, İ de a olmaz.On yedi ya. * biz ik çağma (gelinceye önü harbi kazanmış kp yat fena bir şey de- Tasay, srana nu“ yaraya- 23 Mühâcirlerin adam ba“ p ii si bağa ve bir iranktan başka bir ie en, birkaç saat evvel bey. boşalan, vagonlara doldu 7 İ Z TERA ER m çk, A e A, e, 8 f # z 7 / çiz 8 5 : F Mep Yl olduğu içe teitlik etmeğe baş | bin Brunei VEL n ie ya Onun her a in, ene sinirlendiriyor, | mi, < ediyordu; yü. ri kadar YÜR © saganundan * Nakleden: Fethi KARDEŞ kibar tavırları, buruşmuş el ne rağmen belli olan güzel &iyinişi velhasıl her şeyi... Günde belki on defa ona sataşı- yor, kavga zemini hazırlıyor, Fran suazın bunları mukabelesiz bıra” Kişt ile büsbütün kudaruyordu. Lokaomotil, biribirine çarpan va gonların çıkardıkları (gürültüler arasında hareket etmişti. Alman jandarmaları vagonda yemek tev mine başladılar. Bu z0r bir işti. Bir yük vağonuna (doldurulan 50.60 kişi kımıldayamaz bir hak de ölürsa nastl sanılır. Filhakika yatan birisinin üstüne basmadan vagonda bir adım bile atılamaz, kısmen başkasının üştüne yatmak sızın şöyle yere uzanılamazdı. Böy le olmakla beraber, yemek tevzil başlar başlamaz vagonun köşeleri boşaldı. kapınm önünde ve jam darmaların etralında bir yarım dâ ire teeşkkül etti, Jandarmalar kadınların bağırıp çağırmaları, talepleri karşısında şa şırdılar. Ekmek ve konserve kutu ları yağma edilmeğe başladı. Fransuaz, yanındaki kadina: — Haydi, gidin yiyecek alm. demişti. Ben çocuklara bakarım, (Devamı var) HABER — Akşam Postası e enda dünyanın en eski insanları arasında Yazan: &. Busch 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyabı dakikaya Gözlerimin önünde geçen hâdi- seler, duyduğum garip şeyler. be- | ma! Bayağı bir şehvet Hindi sihirbazın yüzü dakikadan değişiyordu — Evet! şaşılacak derecede a buhranı yaz çiçekli Bâahuranganın kokusu | geçirdim! beni şaşırtmıştı. Beynimden şim | diye kadar alışmış olduğu bütün kâinat sökülüp çıkarılmış — gibi. şaşkın bir haldeydim. Ağaçların tepesinde tortulaşmış gibi koyu, sarı renkli omehtaba şimdi buruşukluklar içinde kalmış esmer parıltılı yüzüyle dalgın dar gın bakmakta olan Buha - Rutiye, şaşkm şaşkın mırıldandım: — Oh.. dedim. Biraz açıldım! Buha - Ruti kıvırcık siyah sa“ kallarınt eliyle ökşryarak: — Evet. Hakkın var.. gece epey sıcak! dedi. — Hayır.. Ondan değil! dedim. Bahurangadan çıkan koku (beni sersemletti Buha Ruti! Bu ne ga rip bir koku! Beni âdeta (sarhoş etti! Buha - Ruti mehtapla dişleri parıldıyarak dalgın dalgın güldü: — Ha... O koku mu? Evet.. de- di. Bu koku insana müthiş bir aşk duygusu verir! Memur ve müvezzi alınacak P.T.T. Umumi Müdürlüğünden 1 — idaremiz münbüllerine alinacak memur ve müvezzi için mü- sabaka İmlihanı yapılacaktır. 2 — İsteklilerin hüviyet cüzdanı, mektep şahadetnamesi. sıhhat raporu, aşı kâğıdi zabıta ve belediyenin musaddak iyi hal kâğıdı, asker- lik vesikası, 4 fotograf ve bir dilekçe ile halen memur olanlarm sicil eüzdenlariy!e dilekçeleri 21 - 10 - 989 cumartesi saat 13 e kadar vilâ- yet P. T, T. müdürlüklerine müracaşt eylemeleri ve bunların 788 sayı- H memurin kanununun 4 Üneli maddesindeki şartları baiz olmakla be- raber devlet memuriyetino ilk defa gireceklerin 30 yaşını geçmiş bu- Yunmuma'ları 3 - Memürtuğu almacaklarm en az orta ve Üke mezunları tercih edilir, Müvezallerin de ilik mektep mezunü olmaları lizımdır. 4 — Müsabaka vilâyet P, T.T. müdürlüklerinde 23 - 10 - 1939 pazartesi günü sant İd de yapılacaktır. 5 — Müsabakada muvaffak olan lise mezınlarma 20, orta mektep mezuniarma P. T, T. memwrin kanununun hükmüne göre şimdilik 10 lira ve müvezilere de 7 den 10 liraya kadar maaş asil verilir, 6 — Süvari müvezzlliğini isteyenler dilekçelerinde bunu tasrih elmekle beraber bir hayvan tedarikini taahbüt edeceklerdir. Bunlara boş lira yem bedeli verilecektir. 7 -- Başka dairelerden naklen gelecek olanlar müsabakaya tâbi olmakla beraber kendilerine umumi hükümler dairesinde Maaş Vve- rilir, 400 — Ekmeğimi (o çıkariyorum, mösyö, müddeti hayatında kendi 8 — Müsabakada muvaffak olanlar idarece teklif olusacak her hangi bir yeri kabul etmeleri şarttır. (8293) JOZEF BALSAMC Bugün tali bana guru, müsaade et de Jilber sana yardım edeyim: — Öyledir! Buha - Ruti yüzüme bakmadan, dalgın ve lâkayt bir tavırla cevap veriyor, âdeta benim O suallerin- den kaçmak ister gibi görünüyor du. Hayret ettiğim bir şey daba gö” rüyordum? Hindli sihirbazın yüzü dakika” dan dakikaya değişiyordu. Şim di yüzü müthiş bir ihtiyar yüzü almıştı. Birdenbire kendi kendine mırıldanır gibi, gayet kalın bir ses le söylenmeye başladı: — Bahuranganın .kokusu.. Oh! bu koku.. Buna alışmaya gelmez! İnsan sonra dalma bu kokuyu kok lamak ister, Bu koku.. Bu koku. deli eder! deli... Hindi sihirbaz bu sözleri boğuk bir sesle munldanırken yüzü tek- rar değişiyordu. Bu ağacın kokusunun Buha *Ru tinin hayatı üzerine tamamile hö- kim olduğunu katiyen © anlıyor dum. O bu kokudan bir buhrandan bahseder gibi aşk ve azapla bah sediyordu. Birdenbire Buha - Rur tinin omuzuna elimi koydum: — Buha Ruti! dedim. Sesimde birdenbire o kadar şid" detli bir isyan hissetmişti ki Hint * li sihirbaz garip bir hayretle başr nt çevirdi. Şimdi Pars gözleri parıl opar parıldayan gözleri garip garip yür zümde dolaştılar. Ayni sesle tek” rarladım: — Buha . Ruti! acaip felsefele rini, olmıyacak iddialarını tek bir itirazda bulunmadan dinledim! Se madan (sabah çanı) burcundaki yıldızlardan getirdiğini söylediğin o güzel ağacı da gördüm! Fakat senin gibi bu Kadar zeki ve kur nâz bir adamin böyle ormanlarda münzevi yaşayışma hayret ediyo” rum! Halbuki sen istesen müthiş bir sihirbaz olur ve bütün Hindi parmağında oynatabilirsini (Devamı var) “ ilber ikinci dela olarak mat, sazeli ve pederini selâmlıyarak: Vefasız dost! Oua, babası öldüğü zaman: —Kızım, demişti, zavallı ar , kadaşımı çok severdim. bilirsiniz. Eğer bir gün bana ihtiyacmız o - luraa tereddüt etmeyiniz, Genç kız, gözyaşlarından bu. lanan gözlerle ona bakmış, te, şekkür etmişti. O gündenberi maişet derdi üzerine çökmüş, genç kız kederi- le başbaşa kalmak imkânmı bu . lamamıştı, oAğlamağa bile vakti yoktu. Çalışması lâzımdı, Fakut gençti ve bayattu tecrübesi de yoktu, Ne yapabilirdi? Ona müracaatı işte bu sırada düşünmüştü. Baha dostu, onu yazihanesinde çok iyi karşılamıştı. Hattâ ken - disine müracaat ettiği Için teşek, kür de bile bulunmuştu. Genç kiz kalbinde büyük bir minnettar. ık duyuyordu, Şimdi hayat genç kıza, eskisi kadar aci ve tahammül edilmez gelmiyordu. Babasmın arkadaşı tanıdıklarına verdiği tavsiyelerle yardım ediyor, imtihana hazıra . mak üzere talebeler buluyordu. Raifi do işte bu dersler vesile . #ile tanımıştı; kardeşine ders ve, riyordu. Sadece bu, Ralfle ssye - sinde tanışmış olmak, genç kız, $u kapınm öte tarafmdaki adama minnettar etmek için kâfi idi. Raif zengin bir aile çocuğu idi. Kendisi ise fakirdi ve kimsesizdi. Babası namuslu bir adamdr, fa . kat servet sahibi olmamıştı. Ev. ienmelerine delikanlınm babası ra m olmuyordu. Genç kız, himisine bu meseleyi açacak, fikir danışa, caktı. O, muhakkak, her zaman olduğu gibi, kizm elini eline ala - cak. mahzun mahzun yüzüne ba. kacak. sözlerile kendisine cesaret ve ümit vereecku: — Merek etme, üzülme yer. rum, Bu işi düzeltiririz. Görecek. sin her iy yoluna girecek, Basit şey bu! Evet, onun için her şey basit - ti, Hâmisi ber meseleyi kolayca Bökleme salonuna biraz Oyvel girmişti. Onu tanıyan hademe; — Bey biraz meşgul, yanmâa misafiri var, demişti. İsterseniz haber vereyim. — Hayır, rahatsız etmeyin, Bek lerim ben... JOZEF BALSAMO — Öyleyse hırsızlık ediyor » sun! Her zamanki yerine, pencere konarındaki koltuğun oturmuş, va, kıt geçirmek için masanın Üstün . den bir mecmua almıştı, Dakika, lar geçiyor, o dikkatini, sayfala - rm! karıştırdığı mecmuaya çek&. rek başka bir şey düşünumemeğe beyhude gayret ediyordu. Bunun. la beraber endişeli değildi. Raif de onu seviyordu. Birleşmelerine mâni olan yalnız delikanlıım ba, bas idi, İhtimal oğlunu zengin bir kızin evlendirmeği kurmuş « tu, Ralfin yalvarmaları para et . memiş, sevdiği kizla evicnime biz duha yüzüne bakmıyacağmı söy. tomişti. Fakat aşklarının yenemediği bu inadı hâmisi mutlak yenerdi, O. nu her müşkülü nasil hallettiği- mi biliyordu. Hem Raifin bebasile de arkadaştı, kandırmağa her hal de muvaffak olacaktı, i Ayağa kalkarak pencereyi aç - tı, Döneceği sırada kulağına bir | muhavere geldi. Oturdu ve söyle, nenleri duymamağa çalışarak meğ iğ muayı tekrar eline aldı. Konuşan, lar duvara yaklaşmış olacaklardı, iğ günkü sesleri daha kuvvetli gi -, i dilmeğe başlamıştı: J — İnat ediyor (oazizim, ve yapayım bilmem, Bütün babalık nüfuzumu kullanırsam sanıyorum "ki, inadmda devam etmez, Fakat bunu istemiyorum. Aramızda e . bediyen bir kirgınlik, soğukluk girmiş olacak, Hem senin bu kız hakkındaki fikrin nedir? Genç kız ozgun kaldırdı ve ku lak kabarttı, İçerdeki, Ralfin ba, | bası idi. Hâmisinin yanına onun için gelmişti. | — Fikrim mi nedir? . Jİ — Evet. Tabi sen onü iyi ta. nırsın, bana tavsiye «don de sen- sin, İçerde bir süküt oldu; genç kışm kalbini ümitle dolduran bir süküt... — Fikrim? Naztl ifade edeyim. Bilmem ki! Babasi tanıyordum, İyi, namuslu bir kızdır. Çalışmağa mecbur. Bu sebeple sana tavsiye etmiştim. Fükat maalesef tavsi . yemin böyle bir netice vereceği. ni tabii tahmin etmemiştim. Bü. seydim tavsiye eder miydim? Raif hefüz çok gençtir, hisle- rine kolaylıkla mağlâp oluyor. (Lütfen sayfayı çeviriniz) akalin mk ali ünl 397 VE saf ifade, nesas kazanmadığını yediğinden dolayı nefsine karşı borçlu olan bir 2“ dam gibi onları ödemekle meşgul oluyorum.. — Bu sözü sana Taverneyde verilen ekmek için söylemiyor. Sun zannederim evlâdım, çünkü pederin ve valden şatonun emek- tarlarından idiler, sen de orada hizmet görüyondun. : — Ben vazifemi görüyordum. — Jüber, beni dinle, sen bilir sin ki ben seni dalma sevdim Seni daima diğerlerinden gayri bir gözle gördüm. Bunda haklı muydum, haksız mıydım? İstikbal meydana koyacaktır. Senin ya, raklılışındaki vahşet bana neza. ket, sendeki sertiik bana gurur görünmüştü. Jilber geniş bir nefes alarak: — Ah! Mösyöt Şövalye. diye bildi. — Binaenaleyh senin iyi oldir. ğunu İsterim, — Teşekkür ederim, mösyö.. —DBende senin gibi genç mevkiimde fakirdim. İhtimalki seni anladığım bundan dolayıdır. Sana talih gülünciye kadar yar. dım eyliyeyim. — Teşekkiir ederim, teşekkür ederim mösyö.. — Bakalım ne yapmak Gikrin- desin? Taban vahşi olduğun cihetle birinin yanına hizmete girmezsin. J — İlim tahsil edeceğim, “ — İlim tahsil etmek için he” calara, hocaları tutmak için de paraya lüzum vardır. ( — Kazanıyorum mösyö. — Öyle olsun, işte kesem, seninle bölüşelim. Jilber, Filibin bu suretle olan muâmelesinde son derece müte - essir olarak: 3 — Teşekkür ederim, mösyö, dedi, hiçbir şeye ihtiyacım yok, yalnız teklifinizi kabul etmiş ol- maktân ziyade size müteşekkir minnettarım, emin olunuz. Jülber genç zabiti selimlaya * rak kalabalığın içine daldı. | * Filip, bir müddet hayretler içinde kaldıktan sonra atma bi- nerek kendi vazifesinin İcap et- tirdiği yere doğru ilerledi. e — BİRİNCİ CİLDİN SONU — — Müsyö, beni buraya tesa - düf getirmedi, buraya beni ge - tiren kuvvet irademdir. — Nesil? İraden mi? Sende trade denilen şey var m? ” — Niçin olmasm? Hür olan her adamın iradesi vardır. — Her hür olan adam? A! Sen kendini bür mü zannediyorsun? Küçük bedbaht. — Evet, şüphesiz. Çünkü şah. sımı kimseye bende etmedim. Jilberin heyecanlı konuşmasın. dan hayrete düşerek: — Vah, bu pek tuhaf şeyl Sen Pariste! Rica ederim nasıl geldin? Ne vasıta ile buraya ye. tişebildin? diye sordu. — Yürüyerek. Amdre, merhamet eseri göste. rerek: — Yürüyerek mi? diye acıdı. Baron — Peki Parise ne yap. Jilber mağrurane ve kavi bir tavır ve sada ile: — Müsyö, ben sizden hiç bir şey çaldrm mı? — O halde bu biçimsiz ellerle ne yapıyorsun? — Ona taklit etmek istediğim bir âkilin yaptığı şeyi, musiki notasını kopya ediyorum. Andre Jilbere bakarak: — Musiki notası mı kopye € diyorsun? diye sordu. — Evet, matmazel. — Musiki biliyor mydm? — Notalar biliyorum, bu da kopye edici için kâfidir. Baron: — Notaları nerde öğrendin? Andre gülerek: — Evet, perde öğrendin? diye ilâve etti, — Müsyö Baron, ben musi. kiyi fevkalâde severim, matma « zel şatoda ber gün bir iki saat piyano çaldığı zaman bir tarafa saklanır onu dinlerdim. — Habis! tuttum. Sonra bu havalar bir no. tada yazılı olduğundan yavaş ya. vaş, çalışa çalsa onları okumağı 1 m Benin pota kitabmdarını? e a