EEPMEDE iğ TAPIR | | HABER'in Tarihi Romanı: HAB'ER — Akşam Postasi Yazan: RAHMİ YAĞIZ “Koltuğunda Böhli yola koyuldu. : O gün bugündür meydanda yok.,, "Bugün saat 11 de sadrazam Talât paşa baz- rellerinin Ayasofyadaki konaklarma elinde sahte bir sadaret tezkeresi bulunduğu halde müracaat ©, den, bekleme salonuna kadar girmeğe muvaffak 0. © lan, heyeti vükelida bulunan sadrazam paşa haz- retlerinin avdetlerini beklerken, daire nöbetçisi bi- rincl smıf taharri kemiseri Küçükpazarlı İhsan 6- fendinin berayı ihtiyat yaptığı isticvabda kekel6, mesi Üzerine, hırkası altmda bulunan ve eslibi şüphe görülen bir bohçenm aramast yapılarak... Talât paşa telefonda sabırsizlikla seslendi: — Buraların! geç canım, neticeyi istiyorum, — Baş üstüne efendim, Polis müdürü devam etti: — Polis müdiriyetine getirilerek birinci şübe tarafından bittazyik ifado vermeğe icbar edilen #uikasiçinin hüviyetini ketmettiği, keldisine der- viş süsü verdiği, sorulan suallere, yapılan tazyik- lere şayan: hayret bir mukavemetle süküt ederek - cevab verdiği, 8 sast sllren uğraşmalara rağmen henüz bir şey söylelmeğe muvaffak olunamadığı, yarın alessabah tekrar tasyike iptidar olunmak üzere şimdilik müdiriyet birinci şube nezarethane- sinde nezaret sitma lındığı arz, olbabda... Talât paşa tekrar sordu: — Demek bir gey söylemiyor, öyle mi? — Öyle, paşa hazretleri! N — Nasıl bir adam bu? — Yaşlıca, sırım gibi mukavim, sekallı bir 4. dam. — Ermeni miymiş? — Müslüman olduğunu iddia odiyor! — Garib şey... Bu adamı mutlaka söyletme Bsiniz! — Baş üstüne paşam! Talât paşanın her akşam ayni şeki fon muhaveresi devam ede ede tam 27 gün geç- ti. , Sadrazam bir taraftan eski dostu Reşid efen- diyi e ar altında bulundurmaları i. çin emir ve! öbür tarafta da polis müdiriyeti ni sıkıştılatak mevlevi dervişi Reşid efendinin a tanıp bulunmasmı-istiyor, tekke tekke dolaşan po- lişler bir türlü aranilan adamı bulamıyorlardı, Nihsyet, Reşid efendiye ilk defa Talât paşa- n»m emrini bir tezkere ile tebliğ eden, adamcağı. m bü feliketino sebeb oluşta ortak sayılan Ye. dikule karakolu komiser muavini ile bir polis ihti- yar nakibin ortadan kayboluşundan 26 gün &#on- ra aldıkları emirle tekrar tekkeye uğradılar. Yine bir akşam üstüydü. o Tekkenin kapımmı çaldılar. Yine bir ay evvel kendilerini kargılıyan avnkeı de- de onları kapıyı açtı, Nakibin gaybubelinden endişe. duyan dedesinin : — Adam sen de, Eski adamı o... Mevlevi ta, buruna gönüllü gitmiştir. Ama yoldaşlık hatırmı sayıp hiç olmazsa bize bir haber verse, bir mektub yazsaydı. Sözlerine rağmen Reşld efendiyi sık sık arıyan, © onun tabura gitmesine ihtimal vermiyen ayakçı dede o iki polisi karşısmda görünce biraz şaşırdı, © Yine ayni edeble elini göğsüne baslırdı, gordu: 5. — Hayrola erenler?! tekke Necdetin annesi şimdi de oğlundan bahsediyordu, Necdetin (o çocukluğunu, tıbbiye talebeliğini, getçliğini anlatıyor, dünkü Necdetle bugürkü Necdet ara - sında mukayeseler yapıyordu. * Behire bu sözleri derin bir haz içinde dinliyordu. İhtiyar kadın sözüne devam ederken: — İstikbali hiç kimse bilmez, diyordu. HABER' Poris bu sefer mülâyim bir konuşuşla ziyaret sebebini izak etti: — Hani şu bir Reşid efendi vardı burada!... Ayakçı dede arkadaşma ait bir haber alacağı. mi umarak sevinçle atıldı: — Evet, ne oldu? — Nerede o Reşid efendi? — Lebbeyk?! — Leyleği, meyleği bırak da derviş baba, © Reşid efendiyi bul getir hize, Dahiliyeden, polis müdiriyetinden sıkı emir var, Hemen bulunması istiyorlar. Ayakçı dedenin arkadaşina dair bir habere w- laşacağı ümidi bu izah karşında tamamen iflâs etmiş oluyor, adamcağız hayretle karşıladığı poli- sin sözleriyle yine yelse kapılmış bulunuyordu. İşte bu hayretle yeisin müşterek tesiriyle allak- bullak olan kafasını toplamağı © çalışarak cevab verdi: — Reşid efendi bundan tam bir ay evvel ge, tirdiğiniz bir kâğıdr almıştı, iki gün sonra bir sabah buradan çıkı, koltuğunda ufak bir bohça İle yo. la koyuldu, O gün bugündür meydanlarda yok. Hayret sırası polise gelmişti: — Reşid efendi getirdiğimiz kâğıdı almca po is müdiriyetine mi gitti? — Bilmem nereye gittiğini ama, oraya gitmiş olsa gerek! X — Derviş baba, sahi mi söylüyorsun ?.. — Tabii evlâdım... Biz de o zamandanberi Re- şid efendiden bir haber ik. Merak ve üzüm- tüyle yolunu bekledik, Hâli bir mektub bile gelme, di, — Allah allah! e öyle oğlum! — Şimdi bu kâğıda ne yazalm? Müdiriyetin İsteğine ne cevah verelim? Reşid efendi nerede âl. yelim?.. Komiser muavin! konuşminyı kısa kesmeği ter- cih etti, sözü ald — Ne diyeceksin. Bir semti meçhule doğru Wiromuh mükaddem tekkeden mirarekat eriği bite tahkik anlaşılmakla...5, diye kayıt “düşürür, Bia dama da imya elfirirsin. Evrakı geri göndeririz. — İşi lindeki kâğıtlara komiser muavininin öyeldik'..ini yazdı, evrak: polis müdürlüğüne iade etiler, Evrekı sadrazam resen takip ettiriyor, onun da cevabımı acele bekliyordu. Yedikule mevlevihanesinden verilen bu şerhle evrakm müdiriyete iade edildiği akşam Talât paşa mutad telefon konuşmasında müdiriyetten bu ha, beri slmeca kendi kendine söylendi: — Bilirim o Reşid efendiyi. Teşkilâtçı, milli. yetperver, vatansever bir adamdır Muhakkak mevlevi taburunun kurulacağını düşündü, bir sa- bah tekkesinden ayrilâr, oraya gitti, Ve yine bermutad ihtiyar ermeni komitecisi- ne, suikastçi herife işkence ve tazyikte devam 6- dilmesi emrini verdikten #onrs Enver paşa ile gö. rüşmüş, genç harbiye nazırma söyle demişti: — Rejid.cfendiyi biz boşuna burada aratıyo. Tuz... — Neden paşa? (Devamı var) Nakleden : —2— Kaplan makinelere stop emri vet di R hakiki bir Holandalı soğuk - laliğı ile hâdiseleri bekledi. Ne ? Gemisi Holanda bayrağı olabilir rettebatı Holandalı idi. Birkaç dakika sonra İngiliz ge misi denize bir fllka indirdi. Bir zabitle on iki nefer bu flikaya Jove Biraz sonra flika şileps yanaştı. İçindekiler yukari çik- tılar, Bu küçücük müfrezenin şefi, İngiliz bahriyelilerine. has noza- ketle Holandalı kaptanı selâmla- dı: — Affedersiniz kaptan, dedi, sizi böyle rahatsız ettiğime pek müteessifim, Sanırım ki havadisi ' bilmiyorsunuz: Bu sabahtanberi İngiltere ile Almanya arasında harp başlamış (bulunuyor. Ar manyaya karşı şiddetli bit ablu- ka ilân edildi. I Geminizde Alman. tab'iyetin- de kimseler varsa bunları o tev- ikif etmek © mecburiyetindeyim. Eğer Almanyaya ma) götürüyor. sanız o zaman da vâzifem maale sef geminize anbargo (koyma mı âmirdir. | Kaptanın arkasında mürette- ibat sıralanmıştı. Aralarında sap sarı yüzlü bir genç, Ribbentrop, da vardı, Kaptan evvelâ gemisinde araş- tırma yapılmasına itiraz edecek oldu .Fakat İngiliz zabiti gülüm-İce Emilia iki muayeneye daha ta Gizli Vazifeden Hariciye Nazırlığına.. Nâkleden : Fethi KARDE gezdi ve iki ateğçiyi sıkı bir istic | ateşli genci teskine çalıştı? vaba tabi tuttu, Muayene üç saat sürdü. — Sakin olunuz, Bum*| irli davranmak mecburiy: dan sonra kaptan, gemi evrakını öulunuyarüuz. “Trende sabi) ni tasiyordu. Yani bitaraf bir mem İgöstererek taşıdığı hububatin bir): eğil fakat Almanyaya lekete aitti. Kendisi ve bütün mü -| Holardalı tüccar hesabına bir Ho | teşebbüs eden casuslar dolu © landa limanına götürüldüğünü is | Tu muhakkak. Bu kontrol on? bat etti. Bütün bu işler bitip İngiliz kru vazörü nihayet ufukta kaybol ğu zaman rahat bir nefes kaptan etrafındaki gemi mürett, | batına: — Aferin çocuklar, mizde hain yokmuş, kimse şu za vallı Almanı ihbar etmek teşetr büslinde bulunmadı. Bravo! Fa kat bizim delikanlı nereye sak landi; merak etmeğe başladın Arayın bakâyım. Eğer kaptan bu-emri vermetni" olsaydı fon Ribentropun diplo izin yapılıyor, Lütfen © gösterir misiniz? Ribbentrop Kotterdamdaki! nal konsolosluğundan almı$'*i ui bir vesikayı gösterdi. | Zabıt sordu: | — Hangi ecnebi lisanların! buşursunuz? i — İngilizce, fransızca, yi yolca, rusça.. — Hangi ecnebi mernlekeii bulundunuz? . Ribbenrop Fransada, Tevifi de, İngilterede ve bilhassa al isda senelerce yaşadığını alar, dedi, içi matlık mesleği daha başlamada |di sona erecekti. Çünkü tayfalar o nu, İngilizlerin gözünden mak üzere gizlendiği yerden kur tarmasalardı delikanlının tek ba şına oradan çıkmağa muvaffu) olamıyacağı muhakkaktı. Geni nin kömürlüğüne girmiş ve iy'ce saklanabilmek için üstüne kömür yığını devirmekte tereddüt etme mişti, Öyle ki artık kımıldanamaz | bir hale gelmiş, nefesi kesilmek kaç “CASUS OLMAK İSTEMİYORUM! Zabit ayağa kalktı. Rihbesi pu yandaki odaya Götürün rada bulunan yüzbaşıya çi şilebi kaçak yolcusunun d bında öğrendiklerini hülâsa Yüzbaşı, Ribbentropa derecelerini bulmuştu. Tayfalaripık: onu, iniltisini işiterek kurtardı” lar. — Harp halindeyiz, mem Holanda sularına gelmeden ör |tehlikede. Böyle bir yaziyi zumsuz cümlelerle vakit yerek ona harpte bulundukları |bi tutuldu. Fakat kaptan ve fop jiecek zamanda değiliz. ini ve harbin İstisnai go.u'de araştırma başladı. tedbirlere | Ribbetnrop, ilk muayeneden el »whacaati zaruri kıldığını hatır İdikları tecrübeler sayesinde bun” lnttı, Neferlere emirler verdi ve/ları kolayca atlattılar. Nihayet 14 ağustos 1914 saba | taraf bir memlekette kalacak de vatanınıza dömdüğümüiii İFevkalâde bir takdir de bek! İmelisiniz: Sadece vazifenizi . Holandah kaptan ancak o 7aİhi Holanda gemisi : Holandanın |:24 oldunuz. man Alman yolcusunu hatırladı!Rotterdam limanında demirle ve dönüp baktı: Fon Ribbentrop jdi ve Joachim fon Ribbentrop bi- i taraf Hölandanın sorbest topra ğında karaya ayak bastı. ALMAN HUDUDUNDA Fon Ribbentropun © bulundu: evrakını | ğu tren Holanda arazisinden çıkıp göstermeğe mecbur olmuş, İngi| Alman hudut istasyonuna girir liz zabiti bunların hepsine birkaç | ği vakit bir jandarma (o kordonu sual sormuştu. Alman toprağın /tarafından çevrildi ve da doğmuş iki tayfa, şiddetli iti- İsenin vagonlardar: İnmesine mü razlarına ve yirmi seneden fazla |suade edilmedi. Müteakiben jan zamandanberi Holandada yaşa-İdarmalar yolcuları birer dıklarını isbata hazır olduklarını| istasyon şefinin yazıhanesine gö söylemelerine rağmen tevkif e-|türdüler, orada herkesin evrala sıkı bir tetkike tabi tutuldu. Jortiğan yok olmuştu!” RİBENTROP NERİ Araştırma bitti. Bütün mürettebat dildi, İngiliz zabiti kaptana sordu:! i — Gemide yolcu var mı? | Mürettebatından iki kişinin ge Genç Ribbentrop şiddetle itiraz etti: —Bu: Almanyanın bütün evr bilhassa sizin gibi ingilizce mzca bilen ve ecnebi ri tanıyan kimselere ihtiya Vatanınıza asker olmak geldiniz değil mi? — Tabit, — Asker olacaksiniz. Faki zl cepheye gönderecek ©“ 'Taşıdığınız sile ismi bizin! | bir garanti teşkil ediyor; © memleketlerde de memlek©” birer | sadık kalacağınızı biliyoru# Delikanlı hayretle sordu: — Ecnebi memleketlerd& yapacağım? Yüzbaşı, Ribbnetropun nin içine bakarak; * Almanyanın harp! — Hizmete alınmanız beri hiç kim İmisinden alınmasına kizmiş olan İte bulundu,u ve askere muhtaç | lâhiyetim haricinde, dedi. Be di: — Gemim bir şileptir. için ancak iki kamaram var, on lar da yükle dolu.. İngiliz zabiti de gemiyi bizzat | kif edilmem ne demek? ve sintineye kadar inmek şartıle kaptan sinirli şinirii cevap ver- (olduğunu bildiğim için hayatım | dece bu işe elverişli adamlı tehlikeye koyarak Yolcu | kaçtım. Buna mukabil gördüğüm | memleketlerde vazife © gö Kanadadan | öirmekle iktifa ederim. muamele bu mu olmalıydı? Tren! İhazırsınız değil mi ? » | sabıkalılarla doluymuş gibi tev-! (Devamı Li İsticvabı idare eden zabit, bu MASAL ÇO CUKLARI IN AŞK VE HIS ROMANI: MUZAFFER ESEN fikri karşısında genç kızın ruhu © ediyordu. Onu belki bir daha hiç miyneeği düşüncesile ıstırakları" “| korkuncunu duyuyordu. Bu fiki” liğinin önüne dikilen bir engeldi Diğer taraftan bu ayrılmada” || nız kendisi üzülmiyeçekti. Necid” ıstırab çekiyordu. Buna hiç güph” tu. Çocukluk arkadaşının a78P Fakat Necdetin mazi ile olan alâka ve münasebetlerini tamamile kesmemiş ol- masından çok memnun oldum. Hele kal- binizde çocukluk arkadaşınıza ufacık bir yer ayırmış olmanız da ayrıca hoşuma gitti. Behire tekrar kızardı. Bu dakikada hislerini samimi olarak söylemesine im- kân yoktu. Endişesini gizlemek için çay hazırlamak vesilesile oradan savusmağı münasip buldu. İhtiyar kadin genç kızın hareketlerini takip ediyor ve düşünüyordu: “Behire ne güzel, ne sevimli, ne işgü - zar bir genç kız olmuş.,, Sonra yüksek sesle: — Yavrum, dedi benim için etmeyiniz. — Zahmet değil efendim. Siz zahmet benim .ber gitmek istemediniz mi “ için aşağı yukarı ikinci bir anne sayılır- Sarız. — Haklısınız kızım. Ben de seni evlât gibi severim. Bahusus kız evlâğım olma- dığı için eski arkadaşımın kızını kendi kizim saymama hiç bir mani yok. Bunun için beni güler yüzle, sevgiyle karşılayı- şinizdan öyle sevindim, öyle sevindim ki... Ah ne olurdu benim de kızım olsay- dı. Erkek evlâtlar vefasız oluyor. Günü” birinde sizi terk edip gidiyorlar. Bera - Aman anne- öğim, diyorlar, sen ora'arda soğuğa ta * hammül edemezsin ki... deyip geşiveri - yorlar, Behire içini Çekti: — Necdet Bey y — Evet yavrum, tel aramağı tavsiye ettim. Fakat bir türlü kararını değiştirmiyor. Fakat bu Son günlerde Necdetin halini hiç beğenmiyo- rum, Meşgul ve endişeli görünüyor. — Sebebini sormadınız mı? — Sordum. Fakat verdiği cevap beni tatmin etmedi. “Ben Anadoluya alıştım anne, divor. İstanbulun havasında insa- mi sıkan, üzen bir şey var. Sonra işsiz oturmaktan çok sıkılıyorum, Sevgili Mehmetciklerimi öyle özledim, öyle öz- ledim ki... — Fakat Necdelin sizden ayrılmaması Yâzım... Siz de ihtiyarladımız. Bakılmağa ihtiyacınız var, Necdetin annesi teessürle başını sallı yarak cevap verdi: Eğer bunun imkdnmı bulahi'sey - dim. Eğer Necjst evlenirse o valt © * nurla beraber gitmtk belki mümkün o - Jur. Fakat yalnızken beni beraber gü » türmesi İçin onu nasil zorlayabilirim. İhtiyar kadın başka bir gey söylezas den ayağa kaltkı, Söyledikleri kâfiydi. Oğlunun Erzuruma dönmek Üzere ol duğunu söylediği vakit Behirenin gös terdiği heyecan gözünden kaçmamıştı Şimdi Behice hanım, oğlunun Behire nin kalbinde bir yer ışgal etmiş oldu gundan emin olarak ayrılmıştı. Behire Bshice hanımın tahmin ede mediği kadar çok heyscanlıydır boyu na kendi kendine “demek Necdet, ha kikaten gidecek,, diye tekrar edip du ruyordu. Uzun bir yaş yanaklarının bari ea aktı, Sonra bir ikinci damla, sonra bir üçüncüsü... Necdetin tekrar Erzuruma gitmizi sinde yaşadığını bilmek ve d nin bu zehir kadehini kendi içtiğini düşünmek ne feci gey» Behirenin gözünde, eskiden K ciçeklerle süslü geniş bir'yolâ yen nişanlılık ufku artık ” Artık evlenmeği bir uçurum gibi yor, Bü uçurumda bütün gondii | yaları, saadetile beraber cek. N Fakat hürriyetini tahdit ©$” bağları nasil çözmeli? “Böyle bir anda yalnız kalma” şılaştığı çok ağır hayet meselesi J başına halletmek mecburiye€ lunmak, İstikbaline bir Bam vermek. Ah şimdi anneciğim b olsaydı bana akıl öğretir, asif rirdi.,, | (Devamı ver)