Haber'in ta EŞ a rini Romanı: 46 Yazan: Ikimim Teodoranın kendisine göz kırptığını gören Abdürrahman dehşetle ürperdi Kapı önünde uyuklıyan kedi bu | © tecrübeye kurban edilecekti. Hün- kâr, Nirenanm ölümünden &ers «sun çok sevdiği Van kedisini ken, di dsiresine aldırmıştı. dökerek kedinin önüne sürdü. Hay- van bir iki dil vurduktan sonra bir| | kemars çekilip yine Boynunu barsk- © o ları arasına sokarak derin uykusu- © ona daldr; e. Geçen har dakika Kars Abdür- | Oo rehmanm gözlerini büyütüyor, kal | bi çatlıyacak kadar sarsan dsrbele, p rin artmasma sebebiyet veriyordu. | Kediye henüz hiçbir gey olma - | O meyi. Hünlr, böyle bir hidiseoli- rasdığındın memnun v6 Kara Ab- dürrahmania istihza (Ofrrsatmı ele zeçirmekten dolayı makruz görünü. | ven — Ey, dedi, ie 0? Fakat sözünü bitirmemişti henüz, kahraman, bu ne kedi birdenbire yerinden siçradi ve bulunduğu yerde bir mihvere ta. Yılmiş gibi süratle dönerek kendini yere çarptı. Ağrı *öpüklendi. De, rin ve bir uğultuya benziyen ser viamaları, gürel Bizans pren- mefisin gözlerini sulandırmış, hün. kârı da dehşete düşlirmüştü. Paâigeh haykırdı: —Eim var dışarda? Kapıyı açtı ve tekrar haykırdı — Yakub, Yakub. Gösleri karı çanağına dönmüş, saçları yüzilna yapışımş, henüş uy- İ ; ş b | j don gömlek hünkârm kapımma ko- şarak yere kapandı: — Şevkatlim!: — Çabuk, hakimbaşıys haber 3- let. Zehisleneni tahlis için ne bilir, | se otları alıp odama gelsir. Birdenbire sakin saray bir Kal. galaya uğramıştı. Sanki bu baber | bir top sesi gibi bütün esray odala- | p Fıs birden aksetmiş, kulaktan ku- © ağa yayılmış, herkes ürpererek ye ni bir farisya şahid olmak korku. | cm kspısınm özü dolmuştu. | Teodora, Kara Abdürrshman ve hünkâr diğer odaya geçerek hekim. 'başıyı kediyi kurtarmağa bıraktı lar. Artık mösele kalmamış, Abdür - rahmanm iddiasi tshakkuk “etmiş, Nirenanım zahir kullandığı anlaşıl- miş ve bittabi mazereti hünküren da tamib olunmuşta. “ Padişah, Kars Avdürrahmanın arkasını okşadı. Ve belindeki #r- ma saplı, kakma mücevkerler!a mu- tena pırlantalarla dolu camekân gi. bi parlıyan hançerini Kari Abdür. rahmans vererek: Abdiirrahman bir taşa şarablarılrin * | Orhanın karısıydı. Kara Abdürrah- ; ku sersemliği geçmemiş iriyarı biri | #u İle koridorlara tglişmüş, hünkâ. ! — Haklısm. dedi. Simdi dile ben-! gibi görünüyar, bilâkin hak mi ıahmanın Mözrürü kelerek ayağa de ne dilersin? vaziyâtta, firladt ve sordu: — Sağlığın şevketlüm, Kara Abdürrahman bundan cesa. | -— Nasi, nasıl. Mercan bir suk — Haym, bir isteğini yaparak, /ret aldı kast mi hâzirlamış? LE ç yazi Mettizjar güç «nu geriye; İşektiler. Didiye esketini, kravatımı dilzeltirken tekrar kadma hitab et-| şii: — £on defa toruyorum: bu adamı İM ema kavf olarak “emin misigiz” l — Evet, eminim. — Peki. | hakkmda düşündüğüm fena şeyle -| — Şevketlim, Dedi. Kantağilzan günahmı ödemek isterim. sana kizini vertoskle, menbus ve — Şevketlim, söyliyeceğim şey | râel'un yakanın kudretinden kur «| — Neden olacak hürlirrm, Jan için halvet yalvarırım. tarâr. *Palsoloğ Kantazüzenin rakibidir. — Öyla olsun. Teodera, ser ar İ Kaç kabraman evlââm ve kulun | Bu rakipten silâhla ve kuvvetle tık odana git. o yölda şehid oldular! kurtulamıyacak kadar küçük Teodora ayrılırken Kara Abdür- | adın durdu. Kaimpederin sı. | Kantâzüzene düşen, bu hâdiseden İrahmana garib bir nazarla bakmış, ! fativle onunla meşgul değilsin. #eni haberdar etmekti, | delikarimın tecessüsünü uyandır | ünikeğii Timira Sen onun himisi olunca ve böy mağa savaşır gibi bu hareketinde; ,.. 'e görününce bu cinsyet da serden mrar etmiş ve nihayet bir cemaret. amulacaktır. Sırplılar Bizanta sal- le ve bir fırsatla Bizans dilğerin İ dırdılar. Bütün bunlardan bihaber bakan Kara Abdürrahman onun #0l; İolmak sen gibi bir hünkâra yaraşır gözünün hafifçe kırıldığını görün-| m şevketlim? 06 tüyleri ürpermiş, tedehhüşle ba- Orhanm kaşları çatılmış, par - şmı eğip şaşkm bir halde hünkâra makları gerilmiş, gözleri büyümüş, yürümüştü, dudakları kurumuştu. İkide birde! ” iz vi dili ile dudaklarmı rulayna hiinkâ. MN berra Ge #tmiyecek kadar dünyaya hökim jam bu hidiselerden kakikaten ha, ç bir hünkürsm. beri yoktu. Niçin ona söylememiş - Padişah Orhan birdenbire Abdüir. | lerdi? Abdlirrahman devam etti: | Buzlar arasında | — Evet şevketlüm — Neden? harbadiyor. inler senden merke oldular. | | Tavasi Mercan Jan Paleoloğun 2e-| * © hirlenmasi için kaimpederine tek - şiifte bulunmuş (1), fakat bütün| | memlekette ve Bizansta bu harike- İtin senin tarafmdan yapıldığında | müttetiktirler, , İ Sen büyüksün. Hud'aya tenezzül mana bu bakışmda tıpkı Nirensnm | hareketine benziyen bir mana mün- | demiçti, Delikanlı nefretla sarsıldı. Ve lağıma gel saklamıyarak #ayık, lar gibi tkerarladı; — Kam değil mi, boynu yıkıl - gin. Hünkâr gülerek sordu: .— Neden Abâürrahman ? Abdürrahman şaşalamış, bu «özü ağımdan İstemeksizin çıkarmıştı. Hamen tevil etmek İâzmmâr, — Şevketlim. Dedi. Nirenanm hareketini kastediyorum. — Peki, Abdürrahman, bu bitti artık, söyle benimle mâden halvet istedin? — Hünkürm, Nilifer benim ana- | lağım olduğu kadar sen de baham- sm. Kucağınıda, Yanibaşınızda, dizlerinizi dibinde #kmeğinizle, ni- aetlerinizie büyüdüm. Babam Yal- yız sizi sayıkiıyarak öldü. Anam İ yalnız nifbetlerinimlen bahsederek' öldü. Ben artık yapayalaım. Fakat bir tesallim vardr: Siz habamamız, Nildfer anamdır. Nilüfer analığıma biç bakmıyorsunuz. O, bütün ha . yatını, aşkını, sevgisini, gençliğini, ber şeyini #iza verdi. Biti artık, ihtiyarladı. Bir kâfir | - kizmin onun üstüne geçmesini se. ' oSsnenin dokuz aymı e mevsl. sin büyük viedanm ve kalbin kal. minde geçiren Danimarkada su dırır e şevketlüm? İsporları o kadar çok sevilmekte ve — Yani ne demek Abdürrahmâan? taammüm etmektedir ki, her tara. — Evlenman meşridur bünkâ- fm buz tuttuğu ve karlarla kaplan- rom. Fakat ilk karma karşi bu ha. dığı bir sır. suya giren bu Ke. rekelin meşru değil şevketlöm. penbazlı yüzme şampiyonu zenc kr, Hünkâr dişleri arasmda bıyıkla. zxm auya girmeye ne büyük bir ne- rmt ezerek dinliyor ve bacaklarımı seyle hazırlandığına hayret etme. İ sallıyordu. Vaziyeti kabul etmemiş mek mümkün değildir. — Kaimpederin bugünlerde yine | Asmadına Yalvaracaktır. — Neden Abdürrahman” | — Sırplilardan dolayı muavenet İçin. İ Hünkâr eliyle z Jade kapadı. Abdürrehman, dedi, Seni Sü- iayman paşa maiyetinde PBizanss göndereceğim. Böyle bir davet ö- Tarsa bundan istifade etmek bi. İ zim İebimize olacaktır. Hünkirms “İtimat et. (©Her şeyi tashih edeceğim, Tava- isi Mercan işini de tetkik edeceğim. İ Beni tenvir ettin, Berbüdar ol er. İlâdemi Hünkâr samimiydi. Muztaribdi, memnindu.-Bülün bu biribirine zid haleti ruhiye içinde perişan - gibi zörünüyordu. Kam Atdürrahman hünkârm el- lerini öptü ve son sözlerini şöylece zitirdi? — Analığım, senin yeğine ilima- Ama Jâyık kadındır. Ona merhamet ot. İraden ve erarin altında ölme- ğe hazırım, Sana gelecek her tür- Vi tehlike bana gelsin. Ne olur, «- salığımı bu stırabından kurtar, Padişah vandetil; — Peki evlât, Şimdi istirahat et. Bu saatte bir yere gidemezsin, Se, lâmlıkta anna hir oda açanlar. O- rada rahatma bak, Yarm şafakla Büleyman pasava iMtihak et, Onunla beraber çalığa- eşkain. Abdlirrahımın bir daha hünkürm elini öptü ve: — Müsaade eder misin şevket - lâm? diye sordu. Abdürrahmanm olan | Arkadaşma döndü: — Madama yol göstermek iMitfun- da bulunur musunuz? Dokur gazete ım kadını ka, İpiya kadar geçirdi. Döndüğü za man Didiye yumuşak bir sesle Leo. nidasa hitab ediyordu: — Sakin olunuz. Belki de bir hezetişten fbarettir, Heyecanmızı, hiddetinizi, satrrabınızı anlıyorum. Leonidax duvara yaslanmıştı. İki yanında sivil memurlar duruyordu, Fakat o sakinleşmiş, sessizce ağlı - yordu. | Polin gefi babasa bir tavırla de, i vara etti: — Size birkaç sual sorabilir mi- i İ yim? Cevab verebilecek halde mis? niz? Nisan ederim bir gayret göste- riniz. SusMerime oywereceğiniz ce . vablarin her şov rnlaştlacak ve su- itefehhüm zail oheak, Gerek ada-| letin tezahlirli bakrmından, gerek kendi menfaatiniz icabı olarak #wal- lerime cevab vörmelisinir. Katil bulmak için bize yardm etmek is, temez misiniz? Leonidas, muti cevab verdi: — Hazırım. — Babanızdan ne #artan ayrıldı. B — Bü sabah saat on buçukta, köşkün avlusunda... — Oradan nereve gittiniz? növiçin evindis — Adres” — Dölakrun sokağı İl numara. Nakleden: pk — Fakat kay vi Belki gu dakikalardi O yi ayeti anlatmaktadır pe hayat memst mesele , bimdir. Zavallı kız se” sera size... — Çok müteemirii g bir Seli vermek olar, : Leonidasm teessür? * görünce ilâve etti: — Fakat başka bir sy km ahbablarmızdan > k:* kardeşinize ms İ mümkün... Kendisit? Se lec-Siniz birli yok m” amda, vaziyeti idat# dost? Isonizas atıldı: — Babamım katibi vinde tele”ın vardır. P gelmesini kendisine en ederim çahuk. BA1* #iyeti anlatırım, o da #* nuşur. (0 vi 2d Pelis şefinin rit#$* , nopulosun ÂLİbİNİ za ik ti. Telefonla dave! saat sonra Hangsi © mişti. Didiyenin gi dada Rokurun yanın* Japon, Spanopuleni., Vi 'berini sükünetle hoyocan göstermedi: şırtmadı. Tecrübeli P nekadar soğukkanif eğ 4 mez değildi, Onu say ” nin uzun boylu olufü “herhalde melez ponun cinayeti ue İki izelimeden #barst! — Büyük felâkefi Şi —.l e Si Sustular, Roku? Gemiz durarak bekledi; * Masanm basma geçmis olan Didi. ye net alıyordu. — Oraya karin gittiniz? kaçta avrıldmiz? —- Sant 11 sularmda gittim. Öğ. Ondan le üzeri ayrdım. Henüz tuvaletini | Gârinoda saat yarım-/— > iğ anlattı ve: yapmamıştı, da buluşacaktık. — Tesekkür ederim. Şimdi bu İ- fadevi tahkik edeceğiz. Sivi! s-murlardan birina döndü: — Bonjar, hemen simdi şu adre- «4 gidiniz ve matmazel Roroviçin İ, *adesini almız. Memvwr hemen gitti, Leonjdas, yüzü sapra”, yalvar- — Size hir vleam var, Benden işlik bir kız kardesim var, Sıhhati bozuktur. Bu rilithis felâket va - Sanrı hirlatnten Ant pweetta Kören. —. ieinaf hir falAlemti mesih ola. silin. Milsasde miniş da girlevim ve “na fanları münasib bir gekilde bas har varerim. — Plplilik İmiap vale maalesaf, — Metresim matmazel Olga Ro- İnmdı, Nekadar ağ” İsey değildi, Bir sü | — eden hafif bir gül A 0 6 LZ EC 001 > DR 2 X EEE Ge TD YEDE Yürümek, yeisimi unutturmuyor, bey min içindeki yanmanm acısını gidermiyör.. Hava da pek yüklü... Müthiş bir ağırlık var. Herhalde yağmur, hattâ fırtına yakın! Gök kapkara, Kuslar orava buraya uçu şuyorlar, sığınacak yer arıvorlar. Ufukta kara bulutlar birikmiş, beğırlarındaki ha Eiulesini boşaltmak için sabırsızlanıyorlar. Adımlarımı açtım. Tam ötele girerken, ilk yağmur damlaları başlamıştı. .“. Güllü ninede Melikenin ince ve derin gö “ rüş kabiliyeti yok tabif. Bana tablomu be- Bendiğini söyledi; fakat kaş yapayım der ken göz çıkarmakta kusur etmedi. Bu ka dar güzel resimleri ancak gençliğinde İzmi» re gittiği vakit Ermeni bir resimcinin dük” kâtımda gördüğünü de ilâve etti . , Güllü Nineye kızmadım, sadece dudakla: rımdan yarısı istihfaf, varı takdir ifade uçtu... Melikenin ince izah ederken kullandı- buluşları, tablom "Zı kelimeler beni yaşadığım muhitten ayır mr, ışıklardan ve renklerden © voğrul bir hayal Alemi içerisinde yaşatmıştı, G; vi —S5Ö0 landı ve ağladı.. Tabloda belki © rubumun ninenin sözleri hayalimin kanatlarma bağ” lanan bir kurşun oldu, yeniden vere, insan- lar arasına indim. Tablomun mahiyetini ancak şimdi arla- yabiliyorum. O bir şaheser değil vak'a.. fa- kat manasız bir renk yığını da sayılamaz. Ben resme kendimden bir şeyler o koydum. Ruhumun bu parçalarını amba üzerin de görünce sadece hevecarlanıyorum,. Hal- buki bu rüh parçası Melikeyi ağlatabili- yor. Ben de neler söylüyorum? 'Tahloma bakınca duyduğum heyecanı şilphesiz bü ruh parçtsı verdi.. Fakat acaha Melikevi ağlatan da o mu? Genç kız, tablo- Taun dekoru içerisine meçhül bir elin sıkış” tırdeğ: soluk bir hayale, bir rüyanım izi gibi çizilmiş maddesiz k görerek heyecan bir parçası var.. Fakat bu periler âleminin hayalden ve gölgeden vapılma köşkü be nim eserim değil Bu düşünce, iz: vefsimde açılan bir yara, beynimin bitip tükenmiyen bir sızısı oldu. Odamda tekrar tekrar çizdiğim resmi in ceden inceye tetkik ettim. Üzerine yapılan ilâve çok ince... Varla yek arasında bir şey. Sanki ağaçlarm arasından bembeyaz bir ışık yığını akıyormuş.. Bu yığınla Orada bir köşk doğmuş ve kalmış. Tablama ekle niverea bu bina hudutsuz bir bulut yığını- nı andırıyor. Fakat Tabloyu mana'andıran ' yalnız ve yalnız bu hudutsuz, renksiz bova kümesidir. O kadar emek-çekerek Koydu- Bum boya parçaları resme hiçbir canlılık, hiçhir mana vermiyor. Resme bakarken aklıma bir şev geldi, tah oyu beraktı Istanbuldan gelirken aldi” ım boyaların faturasına baktım. Düşüncemde tamamile (haklıyım. Bet İstanbuldan. gelirken ressamların “krtetal,, ismini verdikleri bu cam şeffaflığını hatır” latan boyadan almağa lüzum gönmemiş» tim. Öyleyse tabolmla beraber ,harabenin dvarında bıraktığım boya kutumda da ta- bil bu boya yoktu.. O halde resmimin üze“ rine bu ilâveleri yapan meçhül - sanatkâr benim boya kutumu kullanmadı. Onun da elinde bir boya kutusu var de-| mek! Bu yeni faraziye beynimi alevlendiriyor. Şimdi yeni bi ical hamlesile kavruluyo”| rum. “Ah biran evvel yarım olsa. kulumu bıraktığım vere kadar gidip fırçalarımı mu- ayene etiem,,. acaba fırçalarının ucunda Kristal bovanın izleri var mı? Yoksa meç hul ressam tahlomu tamamlarken o kendi | damiy'e yürür! Fakat Japon hiçbir yanmadı. Muhata! | mesi İizimgelen tara ğinden verdi. Nihs* Jarın arasmda ge€' gö onu hazırlamak 02079 gö) ne sebeble müldiriyeti? “ — Şahidlerden biri vr ENİ mi? ni Muhatabının GikTizi “çeri | Fakat o kısa bir ©9” İ nidasın ne lehinde, P* bir şey söylemedi? — Hakkınız var. Rökur sinirle! Bu kağar soğuk Sre losut — Spenopui krlarımdanı kirk lari göre onu herhalde “ beri tanıyorsunuz? dei — Altı senederb” > Km — O üzlde Fikriniz nedir? ,* “Hakikat yel hıkta yürüyen bir 2 MA — Bir Japon Rokur sinirle et ai muvaffak olamadı aye al | eamaklı çovablar pir tahrik etmiş” Beri i du; — Bunun manasi” Japon muhatab ni nülamıştı. Bu sel! vab verdi: — Ya dış yoldan söylemek istedim” —Pakat şehi kat'i olarak ifade * Hangsi omuz "me wi) — Japonların 1 ei şir dl sörü vardı ; 3s ei Rokur, kartımadi hırsını güç yene” e | tahai bir sus'le — Japon atalar a i fırçalarını imi kullandı? (Devam ve) İ suyorlar. Böyle Hyor musunuz? pe ,