22 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

22 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eği > re eğimi me a Haber'in tarihi Romanı 37 Yazan: AK a EE Iklmıim Nilöfer, yeni gelinin saraya girişini seyrederken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Kantagüzen, ilk hamlede şaşals- mış, padişalin yaşını, kendi kızının yaşmı düşünerek birdenbire ne c6- van vertceğinde tereddüd göster - miş, fakat, politikada kurt tanılan Kantagüzen birdenbire bir cevab vermemek lüzumunu duyarak: — Şevketlü hünkârın kerimemin desti izâlvacmı taleb buyurmaları benim için bir gereftir, dedi, fakat bir defa da kerimemle müzakere 0- Junmak üzere bir mühlet ita buyu - rTulmasını temenni ederim. Elçiler bunu bir vaiğ gibi telâkki ederek bu müheli vermekte tered- düd göstermediler, “Kantagüzen bü sralık kerimesi nin desti izdiv sultan Orkanı daha kuvveti bir müttefik tedarik ettiği ümidinde bu lundu. Kat'i bir cevab vermeksizin birta- kım hediyelerle bu husuna zemur Osmanlı elçilerini iade eyledi (1), Kantağüzen hemen Umurbeye bir haber göndermiş, onunla istişare ih- tiyacmda olduğunu bildirmişti, U - murbey keyfiyetin bir mektupla bildirilmesini, meşguliyetinin bizzat görüşmeye mâni olduğunu bildirin. ee, Kantagüzen hâdiseyi yazıp nok- tainazarmı sordu. Fakat Bizans im- paraforiçesi de bir taraftan hürkir Orhanı dost etmek için tedbirler a- raştırıyordu. Bu vaziyeti casuslari- le öğrenen Kantagüzen, telâş için. de Umürheyin cevabmı bekliyordu. Umürbeyden, himayesi dalma kıy- mettar olacağı cihetle Sultan Or - harm teklifina muvafakat eyleme- si Yizumuna dair cevab aldr. Kantagizen derhal bir elçiyi Or, hana göndererek, teklifini kabul et- tiğini bildirmiş ve hünkâr: sevin- dirmişti, Sarayda büyük bir hazırlık başla. Muşta. Bu münasebetle Hammer “diyor ki; “Osmanlı hükümdarı, nişanlısmı getirmek üzere otuz sefine ve bir filo süvari le mumalleyhaya refa- İ kafadan biraz üstün bir hanım gibi | kat etmek üzere devletin ileri ge- len memurlarını gönderdi. Kantagüzen, ailesi efradı, mafye, ti ve bütün ordusuyla Sili ns vâsıl oldu. Ecnebi bir hükümderla evlenen bir prensesin gayet mükellef ve hin renkli seecadelerle müzeyyen kere- vet üzerinde son ahaliye gö- rünmesi eskiden kalma bir âdetti. Kerevet yanmda İmparatoriçe ile Uç kerimesine mahsus olan çadır bu- Tanmaktaydı. Gelinin gideceği gece kadınlar çadırlarından çıkmadılar. İmparator bütün büyük memur- lar yanımda olduğu halde beygir 1. zerinde göründü. Ahali sabırsızlıkla Tİ OVASI- defa | HABERİN MİSMİVEJASK ROMA ni taleb eyliyen| İprensesin görünmesine intizaren ke reveti çevirmişlerdi. Verilen hir işaret üzerine kereve- | ti ihata etmekte olan altın işlemeli ipek perdeler açlığı. Diz çökmüş birtakım tavagiler &- rasında prenses ahaliye arzı en - dam eyledi. Derhal düdüklerle Borularm gü - zel nağmeleri ovaları kapladı. Hoş sadalı musikişinaslar yeni ni metheden şiirler okudular.,, lüfer, saraya gelen yeni gelini pehcereden seyrederken hıçkıra hiç ira ağlıyarak yumrukları ile başı nr dövdü. Artık Nilüfer, bütün nisyana 5 oluyor, büsbütün | bir köşesine eskimiş bir meta gibi İ terkolunuyordu. | ati haremin Bunu kendisin yedirememişti, 47 | yil Orhana bir karı gibi değil, bir e- #ir gibi hizmet etmiş, ona bir anne , İsefkatiyle bakmış, derdine derman olmuş, fikrine arkadaşlık etmiş, kaç badireden halâsına yardım etenişti, Müküfatı bu mu olacaktı? Kırkından sonra azıldığını bilirdi, İ ama, altınışından sonra azan da yal. nız kendi koci W görmüştü. Hün. kâr Orhan Prensesle kapandığı ba- remden günlerce çikmndr, Halk bile bu hareketi beğenme . İ diler. Hünkâr tenkid kime gerekti ve kimin haddiydi, nihayet saraya bir Bizanslı prensesin gel Ik hoş bulmamış, hünkâr bu çapkınlığından memlekete fena- İlk yağacağını düşünerek müteel « Him olmuştu. Hiç gi büyük ezayı duyan Nüüferdi, O da Orhanm kucağına cohren a- Imıp atıldığı zaman bir ay parçası ama, İ çok daha nefis bir kızdı. Bunlar ve bu gibiler güzel Nun, | İ terin ayaklarına soğuk su dökemez- | lerdi. Halbuki şimdi o bir ihtiyar dadı, | emektar bir saraylı, bir kalfa veya | bir kenarcığa atılıvermişti. İ Nilüfer, hir haftadanberi ortadan kaybolan Süreyyayı bekliyordu. Ne| varsa bu kızda vardı. Ah şu Kara Abdürrahman bir e- | le geçseydi. Ona verdiği emeklerin mükâfatmı bu meri delikanlı ne gü- zel eda edecekti! Sedire çöktü, ağladı, yedi, ne ieti, hep ağladı. Hünkâra görünmedi Nilüfere görünmedi. Kimsecikleri kabu! Hare. min Nilüfer tarafında sanki çönaze çıkmış, Bizanslı dilber tarafında da sanki yeni bir doğum olmuş gibi bir hava esiyordu. ağladı. Ne hünkâr da etmedi, esiz ki, bu hâdiseden en | gibi güzel ve belki bu prensesten | Bir cuma gecesi, Nilüfer sabaha kadar uyumamış, pencorosi önünde çarpılmasnı kendisine yine ağlamıştı. Onu görenler bir asır ihtiyarlamış zannedeceklerdi. Saraya gelen yo- İun uzağında bir atlı belirdi. Nilü. fer az daha çıldıracaktı. Gözlerini benzetmiş, ti, pencereyi saçtı, birkaç dakika $- çinde yüz metre kadar uzağa yakla. şen bu süvari oydu, Kara Abdürtah- man, Çenesinde minlmini siyah bir sa- kal ve Üzerlerine sarkan siyah ve İ pos bıyırlar onun yüzünü değiştir - Niti üfer diz çökerek: — Yarabbi, Dedi, Sana hamdol- İ sun. Iyi olacak hastanın hekimini İ ayağım korsun, kendisiydi. Nilüfer kapıya fırladı ve Arab kalfayı çağırdı: — Kalar, git, kapıyı aç, Abdür . rahman geldi. Hemen benim yanı- ma gelsin. Biraz #onra Kara Abdürrabman kalın bir pöstekiye fırladı ve Nilüferle Kara Abdürrah- man anne evlât gibi sarıldılar, Nilüfer de, Abdürrahman da ağ- laştılar. Arab kalfa hayretler için- de onları seyretti, Nilüfer haykır. dı; — Kalfa, o yemek hazirlasmlar, Hünküra da haber İletin, Kars Ab- dürrahman geldi de Çapraz eğlence : i | BGeoyausuua 1 Para için oynanan oyun . U- | zağı gösterme işareti, 2 — Eezane- İlerde satılan - Arabistanda adı u- İmum! harbe karışmış mühim bir İyer, 3 — Peygamberlerden biri - İŞimdi. 4 — Lâümbadan çıkan kiril duman - Lezzet, 5 Sonsuzluk ,İ- liç (eski türkçe). 6. Atamızı toğa- vi eden doktorlarımızdan birinin soy adı - Arka, 7 .— Bir erkek ismi (ö- len bir şairimizin de adıydı). 8 — Jaşıka (dost) - İstanbulu alanın likabı. 9 —— Leğzet , Gece kuşu. 10 | Evet, bu Kara Abdürrahmanın tâ! artık dökülmeye başlıyan yaprakla. ' hatsız etmeye lüzüm yok. rm rüzgâr önüne katılarak yerlere hazırlayınız. Biz beraber yiyeceğiz. | Poturlarımı kapı kenarına o konmuş | silerek içeri! Ve sonra düşünerek devam ett: — Hayır, hayır. Şevketlüyu ra - Yemek Ve derhal Kara Abdiirrahmanın ellerini avuçları içine alarak: — Kara, dedi. Nokadar güzelleş- mişsin, ne oldun, nerelerdeydin, ne. | den bu kadar bizi unuttun? Kara Abdürrahman bir iki yut.| sildi, bir daba baktı, dikkatle buk- | kundu: mamasın, dedi, Fakat — Benim mane seni unutmak ne mümkün? hâdiseler böyle icab ettirdi. Karım doğururken öldü. Yalnız kalmca değu çekildim, Çok şeyler geçti başımdan. Adımı değ Efe Ali diye çok şöhret saldım et. rafa. Ama, beni bir şeyler teselli etmedi. Meğer kahpeyi çok sever - mişim? Nilüfer duraklamıştı. Kimdi Ab - dürrahmanı karısı, onun bundan malümatı yoktu. — Sen evlendin miydi Kara? — İşte o yünımdaki kızla evleni, vermiştik. — Vah vah, demek şimdi yalnız. sn? — Evet!... Şimdi beni birak, İş- te geldim. Sen ne kadar bozulmuş- | sun, ne var, bir derdin mi var? Nilüfer başını eğdi, dudakları bü. küldü ve ağlıyarak başmı Karanın omuzlarına koydu: — Çok meyusum Kara, Dedi. Çok betbahtım. — Biliyorum ana! (Devamı var) (0 Hammer tarihi; cild « 1 «say. fa 203. — Beyazın aksi - Çıkarın aksi, Soldan sağa: 1 Bir hâlt nev'i (daha ince). 2 — Millet - Uslanmayanm bakkı.( 3 — Donuk renk (satrançta inhina) » çevirme. 4 — Tok olmiyan - Gül renginin bir ehli. 5 - Elinizde olan Almanet evet. 6 — Kifayet oder. Bir nota adr. 7 — Hayvanların gi- dasi « Temiz (öz türkçe) 8 — Yük. selme - Çoğulan. 9 — Vücudun üst kısmınm ağı - Erkek , Şart edatı. 10 — Zaman - Napolyonun uyandı- ğı zaman korkuyla söylediği kelime, OO, — 22 İKİNCİKANUN 2 & EY VU gi — Hayır, saşmalamıyorum Spa, Bo... Alay da etmiyorum. Ben ted- birlerimi aldım ve işi etrafiyle tet- kik ettim, Fransız kanunları muh - xi ihbar edersom yakalanıcak ve de- liğe tıkılacak olan yalniz sizsiniz. Nasıl? Vaziyeti kavrayınca dizle. rinizin bağı çözüldü değil mi? Şu. raya oturun bari! Japon alsy ediyordu. Suç ortağı- na bir iskemle uzattı. Spano bu is - kemleye çöktü. Mırıldandı: — Bunu yapmazsın Haügsi! — Yaparım. Spenopulos başı ellerinin arasin « da düşünüyordu. Japon, başka bir| kelime ilâvesine lüzum görmeksi « sin kapıya yürüdü, tokmağı çevirdi. Gürültüye Spano başını kaldırdı. Yalvardı: — Gitme Hangsi! Konügalım bu meseleyi... — Konuşacak bir şey kaldı mı? Ben #on sözümü söyledim. Suç ortağınm yalvarmalarma al- dırmadan kapıyı aştı, Spanopulos koştu. Fakat Japon onu içeri İli, Kapıyı kapatıp uzaklaştı, | iie Hangsl, Spanopulosun yazıhanesi- ne bitişik bekleme odasından geçe- rek salona girdi. Genç bir kız orada, yüzü denize bekan pencerelerden birine müteveccih, eski bir Çin va- zosuna gül koyuyordu. Ayak sosle- İri üzerine başmı çevirdi. Gülümse, di. Japon mirıldandı: — Diyar. Bu gülümseyiş Japona cesaret verdi, Diyana doğru yürüyerek el- lerini tutmak İstedi, Genç kız geri- tedi: Birez evvelki mütebessim tavrmı izah etmeğe lüzum görerek ilâve etli; — Babamın geldiğini sanrıştım. — Gülümseyişinizin sebebini gi di anlayorum. Beni dinleyin Diyan,. ğuk bir tavırla sözünü kesti: — Hayır. Rica ederim bu sabah | keyfimi kaçırmayınız. Diyan salonda çıkmaya davrani- yordu. Japon: — Durunuz, deği, gitmeyin. Si- zinle görüşmem lâzım. Emreder bir hali vardı. Genç kır gaşalndı. Elini kapı tokmağından çekerek Hangsiye baktı. Japon onu ipnotizma bütün irade kuvvetini toplamış, emrediyordu: — Diyan, beni sevmen lâzım, De. nim karım olacaksın!, etmek için gözlerinde ##& Diyan silkinerek kendine geldi. Salonda yalnızdı. Kafasmda garib bir boşluk, vücudunda kırgınlık var- ir. Hangsl ile aralarında geçen mu- havereyi hatırlamağa çalışıyor, mu- vaffak olamıyordu. birlere kargı çok müsamahakâr, Si. | Acaba düşüncelerimi anlamış mıydı? Ben henüz bir cevap t ayıp söylemeğe va. kıt bulmadan, yüzündeki verd kayboldu - ğunu, yanaklarının kızardığını, nazarların. da ürkek, mahcup bir ürperiş belirdiğini gördüm. Bir suç işlemiş gibi, af diledi: — Mütemadiyen söylüyorum, söylüyo. rum! Tabit hepsi saçmal Size böyle fikir vermeğe kalkışmamın cidden büyük bir küstahlık olduğunu hissediyorum. Fakat, siz, dediklerime aldırmayınız; efendim. Tablonuz nelis olmuş. Tamamile aslının €şi.. Zaten bir ressamın muvaffak olup ol- madığı da, yaptığını benzetmesile ölçülür, değil mi? Ressam, ne görüyorsa onu ya - par.. Yaptığı da aslına benzerse, eseri mu. vaffak olmuş demektir. — Fakat, müsaade edin!.. Ressam her şeyden evvel bir sanatkârdır. Ve yalnız gördüğünü kopye etmekle kalmaz, tefsir ve tahlil de yapar, İşte siz, şurasının daha ay dınlık olmasını söylerken bu sanatkâr ru - hunu taşıdığmızı göstermiş oluyorsunuz. Çünkü, hakikaten bu koyuluğu açmakla resmin tesiri tamamen artacak, şu ufacık değişiklik, bambaşka bir kompozisyon vü- cude getirecek. Sanki cüretini gffettirmek istiyormuş gi- bi, hafif bir soluk alarak, tekrar etti — Bu ışık evvelce vardı. Ben yeni bir şey bulmuş ve söylemiş değilim.. Minyon yüzünü tekrar büyük çam ağaç larına çevirdi ve gene dalgınlaştı, Sanki şimdi yokolmuş bir başka #lem, kaybol - muş bir mazi içinde yaşıyor gibiydi. . Birdenbire karar verdim: — Yarın gedip, bu rötuşu yapacağım. Zannediyorum... Evet, samimi olarak hisse- diyorum. izin hakkınız var, fikrin doğruluğunu itiraf etmek etini gösterdiğim için kendimi takdir yorum. Ve birdenbire, sesimeki cidât tonu değiştirerek, daha dost ve konuşkan ir tavırla, soruyorum: — Demek, bu teferruat hariç, eserini be Eeniyorsunuz? — Fevkalâde! — Buna memnun oldum. Çünkü, diye- bilirim ki, bu resmi aşkla yaptım. Bü ha- rabeler beni teshir ediyordu.. Ruhuma hı. tap ediyordu. —Evet çok cana yakındır. Sizin gibi hakik! bir sanatkârın, buraların vahşi gü- zelliğini duyması tabit idi. Muzip bir göz kırpmasile: — Evet, dedim. Harabelerin perisi beni himayesine aldıktan sonra... Halkın batıl itikatları hakkındaki bu 2- Jayıma, kendisi bir parça rzwtekit olduğu halde kızmadı. Sadece: — Hakikaten, manevi kudret'erin de” yardımına mazhar olmuşsunuz, dedi. — Aman, bayan Mleki,e ne diyorsunuz? Şimdi ben bir parça muvaffak o oldumsa, bunu ruhlarn, perilerin sayesinde mi yap mi3 oluyorum? — Neden olmasın? Duyduğunuz heyeca” nı bu manevi tesirlere borçlu olmadığınızı ne biliyorsunuz? Omuzlarımı silktim. Güldüm. Ne derse itirazsız kabul ediyorum. Şu Oanda, çok memnunum. Eserim bitmiş, muvaffak da olmuş bulunuyor. Bunu, Melikenin baktş- larından anlıyorum. Dünyayı gül penbe görmek için daha ne lâzım? Ayrılmadan evvel, genç kızn yarın gel mesini temin etmek istiyorum: — Kendi verdiğiniz fikrin neticesini ya” rın gelip görmek istemez misiniz? Görme“ nizi mutlaka istiyorum. Bayan M el İmzamı koyacağım sırada bulunmanızı muhakkak istiyorum. Pekâlâ, geleceğim. Bu vaadi, kuvvetli bir el sıkışmasile tak- viye ettik, Artık aramızdaki bütün fehhüm kalmıştı. (Devamı var) Nakledent F* bir buhrana kapidi ed smun yanıma gitti: — Baba! babacığ” rum, Gene hafızarli # 8z evvel konuştuki mayorum. Syanopulos yerinden vakit bulamadan ei na oturmuş, başın! yarak ağlamağa paz, — Sakin ol yavru” Merak elme, geşof- b» Karısı da böyel Çe buhranlar göçirmi$, lamıyarak ölmüştü. pişi di, vaktiyle annesini ni tekrarlıyordu? — Korkuyorum! — Cosaret yavru Yanaklarını öpüyef. ogi kilçiik bir çocuk bei Diyan nihayet 9 — Bilsen baba öy ki... Bağımın içi birdes” dım, — Peki, nasıl oldü yi man? — Biraz evvel, biri Hangsi senin ve Sonrasmı hatırlarım — Ah! Hangs ha” — Niçin bu öetm sesi Birden büyük | CC X EEG A A 3D VA OE SCIE dirdi? Kızmm yanaklarım! © —Hi 3 tamamiyle iyi olduğun * — Ne söylemek ist Tum baba. Şinadi söyly” #yileştim artık... Doğruldu. Kollaim: Buna dolayarak glümseğiğ — Yavrum! ; Kızımı göğsünde sıkl 4 rndan öpti. | — Söylesene babe” tereddüd ediyorsun? di lenme meselesi deği Bİ Spanopulos ecvab başını önline eğdi. — Peki sna baba FK ye kat'i cevab verm - onun asla karest olmıya"” fi biliyorsun. Açıkça kendi Ondan korkuyorum. pet na döhşet veriyor. >) bakıp aşkından bene i kendisinden o kadar €İ yor ki, israrları ii olmaktan korkuyorum” Tereddüld etti. Data RE mlm ilâve etti: — Sade onun ii evlenmeyi sen de isti et baba Spanopulos itiraz era” Kızı devam etti: eni — Hayır deği mü? Bİ bir şey istiyemezsin. B# ret vermiyorsun tal baha, cevub ver, / Kızmın yüzüne vaki ! edemiyen Spanopulo8 — Yinyır kızım, AKİS getiriyorsun. — O halde? diyot. pe mi ve bu mesele; — Ne hakla ısrar vermiyorsun baba... diyor? Kendisinde n€ pak * Rica ederim söyle babi gf nin aranda bir gey Bİ Kızmı teslim etmeğ? * e eği edecek bir şey olabilir 1 Kızmı büyük bir #58 ei ven Spanopulos, ba KSÜ da kat'i kararını verdi? — Sözümü 2 bırakmadın Diyan. 5! pe den beni dinle... Evet ye pet cevab bekliyor V ediyor. Kizi bir hamlede tt. Şaşkın bir tavırla P* ti O devam etti: — Fakat müsteri 9 diği olmıyacak. 3 " ederim, ps l,

Bu sayıdan diğer sayfalar: