| 31 BIRİNCIKANUN — 1935 Lehimle Lâmi: 29 yaşında, çok sarı saçlı, İ syf tabiatlı, ker tesire tâbi bir adam, ğ öngin olan anasiyle babası bu yegöne şocuğa karşı pek hassastırlar. ; Behçet: OLâmiin dayısı, İhtiyar bir kekâr.. Aşk bahsini herkesten iyi anla- dığını iddin eder, / lâfe; Sekiz senedenberi Lâmiin —etresidir, Gürültüsüz, sakin bir ka, m ve ilk sergüzeştlerinden sonra Lâ. Mile mes'ud bir hayat geşirmekten memnun, Lâmilerin evindeyir. Akşam yeme" ğimden sonra, Behçet te mevcuttur, Lâ- mi bu sırada saatine bakar ve kalkar. Babası sorar: — Lâmi, nereye gidiyorsun?, Lâmi (hiç bir zaman böyle bir sor- 'payla karşılaşmadığı için şaşırır) — Biraz gezmeğe gideceğim; her zamar- ki gibi... Baba — Fakat nereye?, Lâmi — Böyle bir şey ilk defa sor. duğunuz için hayret ediyorum, Behçet — Sözü uzatma, biliriz.. Her *ece olduğu gibi metresin bayan Lâti. “«ye gidiyorsun. (Bu sırada Lâmiin annesi odadan çık- ağa davranır. Baba, ona mâni olur.) — Gitme, hanım... Meseleye vâkıf olduğunu şüphesir Lâmi biliyor. Ma- demki, bu akşam kendisiyle konuşma- ğa karar verdik! Sen de burada bulun., Lâmi — Konuşacak ne var?. Baba — Sevgili oğlum, bilirsin, ne Annen, ne de ben şimdiye kadar senin İşine karışmadık.. Hattâ son zamanlar- da halandan tevartiş ettiğin servete bi. le el sürmedik... İstediğin gibi yaşıyor. sun. Bilirim, paranı ziyan etmedin... Binaenaleyh bugün de sana tutacağın yolu gösterecek değiliz.. Yalnız annen, dayın ve ben, şu bayan Lâtife ile, vazi- yetinin pek fena bir şekilde devam etti- ğini söylemek istiyoruz . Lâmi (saf) — Vaziyetimizin değişmedi ki?. Behçet — Sekiz senedenberi değiş- memek kadar budalalık olur mu?. Baba — Behçet, acele etme sen. Behçet — Bırakın ben söyliyeyim .. Erkekleri pek iyi tanırım. Bu çocuğa sizin üç saatte söyliyebileceği ben üç cümle ile arlatır Şimdi artık hiç bir zevki ve güzelliği kalmıyan rabı- tasına devam ediyor. Halbuki ben onun yaşındayken yirmi metresim vardı!. Anne — Oh, Lâmi'e bunu mu tek. Hf edeceksin yoksa!.. Behçet — Tabit değil. Söz sırası geldi de söyledim, Hem vaziyetin ne kadar budalaca olduğunu anlasın, Baba (Lâmic) — Evet, Lâtifeyle bu hâyatın senu ne olacak? Lâmi — Bilmem; düşünmedim. Ne olacak? Hiç... Behçet — Ne olacak? Devam, .Hem senden yaşlı bir kadınla. Lâmi — Şimdiye kadar neye bunu söylemediniz? , Anne »— Evvellleri bundan çok mem. nunduk.. Baba — Yani annen demek istiyor ki evvelleri daha gençtin.. Böyle, ol- dukça iyi bir kadınla yaşamana bir şey demiyorduk. , Halbuki şimdi otuzuna wwedm, Delikanlılık bitti, Artık oğlu. u kendi aramızda görmek İstiyoruz. © Lâmi — Peki amma sizden hiç ayrıl şekli izi “madım kil, Anne — Doğru.. Fakat senin bir evin var ve biz o evi göremiyoruz. Madem ki biricik oğlumüuzsun, seni her zaman me,.g bir zevzeyle yanımızda görmek, gocuklarmı okşamak hakkımız değil mi?, Lâmi — Evet ahne,. Baba — Böyle, evlâd yetiştirmek- İe vaziyetinin daha iyi olacağını hisset. miyor musun?, Lümi — Evet baba. Behçet — Öyleyse yapılacak iş anla. yıldı. Hemen, bu akşamdan itibaren kat'r münasebet! . Lâmi (sıçrayarak) -— Bu akşam mı?| nen aşk Yazan: Hikâyeci Hazırlanmadan Lâtileye nasıl söyleye- bilirim? Zavallı kız bana bir şey yapma- dı kil. Behçet — Amma söz ba.. şey yapmadığını ne bilirsin?!. Sana bir Lâmi — Sadakatine biç şüphem yok. Behçet (gülerek) — Ne acemisin!. Bir kadının sadakatine inanmak, rüz- gâra, yağmura inanmak gibidir. Bu ha. fif beyinli kuşları ben herkesten iyi ta- İ nidığım için kız kardeşimin bile iffetine kefil (Anne ve baba &ç- rarlar) Söz misali. Zavallı Dimi, e zanneder misin ki Lâtile olamam! safmışsın, senden evvel. Lâmi — Benden evvel, şüphesiz, pek gok.. Behçet — Öyleyse içen içecek, sevi- şen sevişecek, sen de bilirsin ya, hem sana bir şey söyleyeyim mi? Sen Lâti- feden usanmışsın. .Artık onunla eğlene- miyorsun.. Yalnız ortada bir itiyad me. selesi var, İtiraf et. Lâmi (mütereddit) —— Belki.. bazan... (Kendini toplayarak) Fakat ayrılmak için ne sebep göstermeli?. Melet — Bu sebepleri ben sana bi- r sayacağım.. Gayet basit şey- er: 1 — En iyi şeylerin bile bir sonu insan, aşkını vazifesine fedaya mecbut- dur, Anne ve baba -— Çok doğrul. Behçet — 2; İstikbalini düşünme. ğe mecbursun. Bu sözlerle ona bir. de tazminat verece anlatmış olursun. Anne ve baba — Çok doğru. Behçet (memnuniyetle devam eder) — Maamafih ları münasip bir tarz. da söylemeli, 3: Memleketine karşı iki mühim vazifen var: Bir af'e teşkil et- mek ve namuslu çocuklar yetiştirmek.. Lâmi — Ya o bana evlâd yetiştirme- ği teklif ederse!?. Behçet —Siz ikiniz namuslu evlâd yetiştiremezsiniz.. Memleket meşru ço- cuk istiyor, Anne ve baba — Oh, çek doğrul. Behçet — 4: İçtimai vazifelerden baş. ka, insanların riayete mecbur oldukları prensipler de vardır. Meselâ kayıtsız ha» 132 ve evham içinde kıvrandığı bir gecede oda hizmetçisi içeriye girdi, Polis müfettişinin kendi- sini ziyarete geldiğini söyledi. — Gelsin!.. dedi Bu adam, şüpheli, mevki hır. siyle yanan birisiydi. Bu uğur. da icap ederse anasını boğmak- tan, babasını ipe çekmekten bi- Je geri kalmazdı, — San'atm başkalarını kip etmektir monsenyör.. gibi vaziyetlerde nasıl bareket edileceğini bilirim. — Alâ. Şu halde, şimdiye kadar gördüğün şeyle- ri unutmanı istiyecek olursam.. Polis müfettişi, karşısındaki kudretli adamın, âciz, yalvarır bir şekilde kendisiyle konuşma- sindan büyük bir hayret deydi. Bir dakikacık düşünce- si, kendisini,. elindeki kıymetli sırrı, böyük bir ücret mukabi- linde satmıya sürükledi, Bu- nunla beraber; —Ne deitek alamadr.. Dandolo ağır, fakat gittikçe artan bir hiddetle cevap verdi; — Senden İskala Brinoyu ü, Rolan Kandiyano- nun girip çıkmağa mecbur ol duğu o evi unutmanı istiyorum. gördüğü yardır. Hayat öyle bir dakika gelir ki. İ yata muhalif görünürsün. $: senden istiyorsunuz, monsenyör? demekten kendini Yazan: İkimim Eliz, beyaz elbiseleri iler Hatsraları anlalan ve vesiknları veren: AK. içinde cazip ve güzel bir kari — Ne yapacak? — Nutuk irat edecek! — Her zaman yapar mı? — Her yerde ve her zaman! — Neden? — Görürsünüz! Ihakika bu kadın çok (güzeldi. Hem çok cazipti. Sade beyaz elbiseleri içinde Meryem ana kadar nefisti. Bu kadının bir iş arkasında muvaffak oolmamasına imkân yoktu, Bütün Amerikalıları çile cak kadar güezl bu Rus ka dım doğrusu, Beni hayretten hayrete düşüren ana li- lâffuz ettiği güzel ve selis A- rikan ingilizöesile çok heyec: bir Butuk irat edişiy'di. Önce insanlıktan, pro testanlığın insanlığı himâye esasatı dini yesinden bahsederek Osmanlı saltanatına İ etti ve buradan da Osmanlı saray” lar hurafe uydurma efsanelerle kor kunç bir şekilde tasvir etti, ermenilerden ekalliyetlerden bahsetti. Osmanlı devleti" nin zulmünü anlatir. Öyle vakalar söy ki halk irkilerek nefretle haş Karr, bu garip milletin huy pek güzel anlamışa benziyordu. “Bu şerait altında, dedi, Amerikalıla- rın büyük insanlıklarından Ermeni mil letinin himayesini istiyorum.,, Ve Ermenilere ayrılabilecek (yurttan, beylik hazırlıklarından bahsederek bu- Bun müteyakkıf olduğu (paradan dem Vürdü, Osmanlı devleti içinde iğtişaşatı dahiliyeden, şakavetlerden o balisederek bütün kilise halkını adam akıllı heyetana getirdi ve iane dercine davet etti. Herkes az çok bir şeyler veri erek kilise” yi muztarip terkediyotlardı, n yanr na gittim, kendimi tanıttım. Sanki yıllar danberi görmediği âşıkına rastgelmiş gibi 0 kadar büyük bir iştiba ile ellerime sarıl» dı ki heyecanımdan titredim. Bu kadın buradan ( gitmeden ben de Amerikadan zor ayrılırdım. nu Suyunu Nihayet, onuher vakit mubabbetle anâcağını söylersin., İşte böyle “idarci kelâm, et. meli,, Şimdi kani oldun mu?, (Sonu yarm) KAHRAMAN HAYDUD — Fakat, monsenyör, bu evi bizzat siz görmek istemiyor mu idiniz?. — Hayır. Şimdi beni sorgu- ya çekecek yerde benim sör. duklarıma cevap ver., İstediği- kabul ediyor musun?, Polis müfettişi küstah bir ta- vır takımarak: mi — Alâ, dedi. Fakat bun& mu ©” Kabil elime ne geçecek?. Bu — Bunu sermakta haklısın? Buradan, Venedikten ayrılıp Româda oturman şartiyle sana elli ekü veririm, Romada, ni fuzumu kullanarak sana, halin Je mütenasip bir iş temin ede- rim. — Venedikten ayrılmama im kân yok monsenyör. İstediğiniz mühim bir şey.. Size kat'i ce. vabımı verebilmek için düşün- mem itâp ediyor . — Ne zamana kadar düşü. necekzin?, için. — Yarma kadar monsenyör! Böyle mühim bir şeye karar ve- rebilmek için sanırmki bir gün çok değildir. — Bir gün çok değil az bile.. Hattâ ilelebed düşünsen daha iyidir. Dandolo sözünü bitirmeden mantosu Oâltında sakladığı Bu akaşm #vimde beraber ye| . Osmanlılar hakkında” iz duyulursa hakkımızda | Amerikalının iy den on parası | anmıştı. Etiz bu para-| ları topladı ve Kürükü de beraber alarak | dışarı çıktık. Bir bankaya uğradı. Zayıf ve uzun boylu, kırmızı yüzlü bir İngilize verdi. Ko; larından anla: şimdiye kadar nmış, z ile EK yiyeceğiz. Bir | bira içtik. Alman su hiç ermenice bilmiyordu. Eliz e istedi ve ailevi bazı me: Üzerinde konuş nice sordu: — İşler nasıl? Hüktmetin di Erzurum ve Van b Cevahirciyandan, Sür kilâtm en enter tim. Meral — dare merkezi nerede? diyes ordu. — Merzifonda Hacı Bali mahallesinde, — Meclisi umumi & içtimaından bana o lerinin İslâm halk ilelerine musallat oldur ğunu öğrendim. Bunun önüne geçmek İ- çin bir tedbir alınmadı mı? Panos ve şeriklerinin irtikâp ettikleri cinayetleri anlattım. | Eliz çok müteessir oldu, sinirlendi. Biraz sonra Ropen Cevahirciyan t nazarını celbettiği diselerinden Ropen velhasıl teş- len bahset İ izahat istedi. İstanbulda bulunduğunu ve nüfuzunu söy Dudaklarını * y dedi. Bu i KAF telâkkiye geldim. - Meseleyi tafsilâtile anlat bakayım . İçeriye girince bürmetle eğil- di, -İskala Brino ile Ka ele ge monsenyör| dedi. Dandolo sarardı. ğuk bir sesle; — Anlat bakalım, dedi. Emeredersiniz. Fakat za“ & yazda bulunmak isterim, n tevazuyla — Haydi çabuk söyle. dik polislerinin — Ver n çalışmaları lerim... — Ne gibi, — Çok basit efendim.. tiyle İskala Brinonun sokakta bulduğu Juana adındaki kızin Şüphe y bu kız otun metresiydi kala Brino onu evine evindeydim.. odayı seyrederken ki... Polis müfettişi dan dolayı biz bekliyermuş gibi duğuna kavaşama, vam etti, — İskala Brino oradadır, Bi- Yalnız bo- almıştı, Oturduğum odanın duvarı sa. lan tahta perdeden, yandaki keşfettim bu ifşaatın- takdir kelimesi durdu, dığı halde de- — Evet. — Oral da Parsih Dölmeciyanla birlikte iu Kirkorun huzurunda komite” hil olmuş, — Ben bu adamı biraz tehlikeli bulu” yorum, dedi. Kadmın zekâsına ha; Madam Eliz orada oturduğumuz möd- detçe belki on ile selâmlaştı ve bu selâmlaştığı adamlarla arasında çok hu susl münasebet bulunduğunu harekâtile belli ett Bir aralık kadından müsaade istiyerek elbiselerimi değiştirmek için otelime git* tim. Ropen Cevahirciyandan bir meli aldım. Zaten merakla bekliy vahirciyan beni aptallaştıran bir şey yar mıştı, diyordu ki,! “Wazifenin aksine çe ışmamız matlâptur. Protestan kiliseleri heyeti ekidesi murahhaşının Merzi- fona hareketinin teşviki menafimiz muk” fezasındandır. Teşkilâtın başına Andon Reştuniyi geçirmek ve bu suretle bir asla kat yapmak tasavvurundayım. Buna gö“ re noklai nazarımzla, faaliyet nehcesinin süratle ve ker şeyden önce bana bildirir mesini sica ederim, Size örada yardım edilmek üze Os manlı sefaretine kilaben bir lavsiye ya" zılmıştır. İcabinda istima, safık olur, Selâm, İş çok mühim bir safhaya girmişolu- yordu. Demek ki Ropen (o Cevabirciyan şoktanberi Tomayanın iş başından çekil- mesi için bir vaziyet hazırlamakta imiş. Fakat işin başına kendi g* rip de An don Reştimiyi geçirmek İsteyişindeki mak sat arlaşılamıyordu. yret ettim. (Devamı var) mİ TERZİ Yavuz Sezen Paris Kadın, Erkek Terzilik Akade- milerinden diplomalı, Beyoğlu « Parmakkapı 118, Türk fo- to evi üstünde, TRAMAN HAYDUD 129 taz evvel bahsettiğm kızla ko. nuşuyordu, İlk bakışta kendisi- ni tanıdım. Diğer polisler iste- dikleri kadar uğraşsınlar tanı yamazlardı, Çünkü haydut #a- yanı kayret bir surette kıyafet değiştirmişti, Büyük engizitör dı: — Ya öteki? — Onu görmedim, Fak işittiklerime göre muhakkak 9- otaya gelecek.. Şimdi biz, is kala Brinoyla Juanayı tevkif &- dersek iş kolaylaşır, Eve yerle şir, Rolan gelir gelmez yakala- Cız, Dandolo cevap verdi: — Doğru, Basit bir Dandelo saşırmış gibiydi. Polis müfettişi tekrar başladı; — Mademki monsenyör.. İ- gin basit olduğunu tasdik etmiş bulunuyorsunuz. O halde me. seleyi halledip bitirivermeli .... Bu işi ben tek başıma yaparım. Dandolo trnaklariyle göğ- sünü trmalayarak mırıldandı: — Onu unutmıyacağım. Rolan çirdim homurdan. bir ni. he- netice Vak» ok ki ve İs- Sonra polis çavuşunun hisse demediği derin bir kederle ilâ. ve etti; — Evi muhasara etmek - zım.. Elbette polis müdürünü haberdar etmişsinizdir. Um.