M'ın suriye, Anadolu Seyahatı ei Bağdat demiryolu inşaatı İyle Almanya sefareti müşa- di Dna Boran Fon Openhaym 1899 “dei: seniye,. ile “Memaliki taş, Döngi Pİ tetkik seyahatine çık- bb iç, Du müsaadeyi bah: iğ e Abdülhami e şükraniye © Bire inde çektiği o resimlerden Miş, ii T fotoğraf albümü hediye et- « Mey, Slm büngü Oniversite kütüp” Birş 1g öğret albümleri kolleksiyo- | Büro, Rumarada kayıtlıdır. mbaym Halep, Mardin, Sri İrecik. Gaziantep, Adana, | Konya a sus, Ulukışla, Karaman, Baş esim de dolaşmıştır. li & er arasında. âsarratikaya bm Bakar werinde fazla durmıyaca- hi König, orun dolaştığı mıntaka- ni Yatı tesbit eden kılişeler 9 *ymetlidir. Albümün baş a a, Yenin bedevi Arap kabi- MR dair şayam dikkat YOTUZ; mesel me $eyhlerinin yz ilen ee çadır içi ” ilesine mensup in Şeyhinin Openhaym'a girerken, Rualâ kabilesi m» deveküşu — tüyleri ile tahtirevan içinde deve İ,, ti cengâverlerine refakat ei Varbi sonuna kadar tam | Dilemiz olan bu bedevilerin | ârihinde rollerini tesbit > Şanlara enteresan birer mev- Bu zy m e, Yöyle bir karıştırma sıra İpte ; ete Oray olashane kavasları, Ha- Müş Miş > askeri ve jandarması, a "si İbrahim paşanın 150 ke in daki çadırı, Halep ile Mar- “bi *veciler, Mardinde katır- " an akide bah hayatı, Halepte “lay vk eferdiy'de bir türkmen çift. i e #melesi, Adanada eski ca- Sarşı, Toroslarda 'kar üs in ilişiveriyor ve sından ayni Yöruz. Acele satılık V €şyası kişilik karyolayı havi ya- İı 4 Philips marka 637 mo- . N ökemmel bir radyo, bir tay an dikiş nakış makinesi ikta, > Azimet dolayısiyle ace- « Talip nda olanların Bomonti bi- VAY D. Borisavloviçe Sü ün varil ve en ila *nEİN öteki rerile. idda etmişler. Sok gilzel bir si » Yoruz. Bu mahto- e biçimi bir şapka MESELE)| > 8 Çekoslovakya daki asıl dava Çeklerle ekalliyetler arasında mı? Yoksa Çekus- © dovakya ile Almanmya arasında mıdır? Daha pek yakm günlerde, bütün dün. yayı, bilhassa Avrupayı harp korkusu i ginde bunaltan Çekoslovak meselesi, bu- gün ikinci plânda kalmış bir hâdise gibi görünüyor, Halbuki uzağı görenler (için Çekoslovakya işi, her zaman korkuyla düşünülecek bir bâdisedir. Paris gazetelerinden, 15 Figaro'da bu iş hakkında enteresan bir yazı çik- mıştır. Bu yazımın muharrici öyle | di- yor: Çekoslovak meselesi, en kötü kaygı- ları uyandırdıktan sonra, art plâns bi- i rakılmış görünüyor. Evet, seçim bu mücndele mücadelesi bitmiştir; intaç ettiği hidiseler Çekoslovakya, nizama bür- tmet ettirmek maksadiyle (o silâh el davet etmiş olduğu Ibtiyatları terhis et miştir, Diğer taraftan Alman matbusti- nm açmış olduğu kampanya da sükünet bulmuştur. Şu halde, gerginlik kalkımı;- tır. Fakat meselenin aslı olduğu © gibi durmaktadır ve bundan en çetin güçlük- lerin zuhuru ihtimali dalma mevcuttur, Bundan dolayı gözlerimizi (o açık tutmak görektir. Biliyoruz ki, Prag hükümeti, odevem etmekte olan müzakerelere esas olarak Henlaya'm muhtırası ile kendi oslâhat projsini ele almıştır, Geçen müzakereler Südetlerâ plânı üzerinde cereyan et. mişti. Bu sefer de hükümtin plânı üze. rinde cereyan edecektir. İki görüş ara- sında zaruri olarak farklar vardır. Zan- nedildiğine göre bu farklar şunlardan ibarettir, Henlayn partisi: 1) Alman ekslliyetinin mutlak muh- tariyetini; kapanmıştı 2) Mahalli bir psnlâmento mahiyeti- ni arzedecek bir “diyet,, tegkilini; 3) Çekler tarafından 1918 denberi Al. manlara ika edilen “zarar, larm (o tev- zilini istemektedir, Halbuki Çekoslovak hükümeti, hudut mıntakalarınım inzibatıni yalnız Alman- lara bırakmayı imkânsız telâkki etmek. tedir. Yalnız Almanlardan mürekkep bir “diyet,, in Prag parlâmentosu ile birlik. te mevcut olmasını tahakuk ettirilmesi filen kabil olmıyan bir temenni #aymak- tadır. Ve nihayet, Südet Almanlarina Çekoslovakya Cümhurrelsi Beneş “zarar ve ziyan,, tanımak da hükümetin haysiyeti ile telif olunmaz bir dilek ma- hiyetinde görülmektedir. Bu böyle olmakla beraber, . Prag hü- kümeti müstakil idare, merkeziyetsizlik, mahalli ve mıntakavi serbestiyetler, me. murlar arasında nisbet, iki di hususunda kabil olduğu ka meğe karsr vermiş bulünmaktadır. Denildiğine göre, Prag hükümeti öyle bir sistem ötelikin'edetöktir ki bu saye- de Halk mümoşsiHeri, devlefmemurlarile birlikte kaza vo vilâyetler başına intihab suretile 'gelebilecekler ve böylece “di. yet,, fikri &z çok tahakkuk ettirilmiş ve bir uzlaşma husule gelmiş olacaktır. Sü- det almanları da, diğer taraftan, dilek- leri meyanda, Bay Herlayn'ın Karlovi Vari'de, geçen 24 nisanda izah etmiş ol. duğu © prensipi, yani Çekoslovakyünm, her şeyden evvel, dış politikasi değiz- tirmedi prensibini artık ileri sürmemek- te bulunmuşlardır, Anlaşmazlığın ba mevzuu bertaraf eylediğine göre, tösler arasında yakınlık husulü imktinsiz gö- rülmiyebilir. Şayet, yalnız Çekoslovakya hükümeti ila Henlayn, partisi karşı karşıya bulun. ,muş öl#nlardı, Kâdiseleri -az çok nikhin. ” zımgelir. Sildet almanlar) partisi | pa'da şöyle diyordu: likle dikkate almak kabil olurdu. Bay Henlayn'ın dört sene evvel dedikleri ha- urlandığı takdirde bu zat hareketlerin. ds sebest olsaydı bugün Prag hükümeti ile anlaşmış bulunacağına inanmak lâ roi 21 ilkteşrin 1934 tarihinde Çeska - “Alman nasyonal 8osynlizmi bakımından biz ihtiyati kayıt. Jar dörmeyanında tereddüt etmiyoruz. Bugün İflâs etmemiş olan liberal devre hakkımdaki bazı ihtiyati kayilara rağ- mün şuna bilhassa işaret etmeliyim: Biz liberal idealden, yani umumiyetle insan. lar ve bususiyle vatandaşlarla otorite &ra*ndaki o münasebetleri tayin eden fordin hukukuna mutlak surette riayet ten katiyen vazgöçmiyeceğiz.,, Bay Henlayn, böyle bir lisan kullan- mak hususunda ne derecöye kadar ser bestlir? Südet almanları mukadderleri- ni tayin hususunda re dereceye kadar hürdürler? Asıl dava Çeklerle ek; et ler arasında mı, yoksa Çeköslovakya ile Almanya arasında mıdır? Her tarafında müteyakkız bulunmak gerektir. Diğer taraftan Fransızların Epok ga- z6tesinde de Çekoslavakya meselesi # çin şu satırlara rastgeliniyor: Prag hükümetinin müzskerelerde ağır davrandığndatı bazan şikâyet edilmek- tedir, Fakat şikâyet edenler işin e" > miyetini, tesadüf edilen müskülât ve ekseriya Almanya tarafindan gösterilen sulniyoti hesaba katmamaktadırlar, Hodra, tamamiyle kendisi tarafmdan hazırlanmış olan statü projesini parlâ- mentoya tevdi etmektense kabul edil. mesi İhtimali daha kuvvetli bir anlaşma ©lde etmek için alâkadar bütün gruplar- IM gehiş bir istişarede bulunarak muh- telif milletlerin meşru emelleriyle dev- letin istiklâlini telif etmeyi tercih et mektedir. Bu hareket © tarzmın iyi bir nötite verip vermiyeceği şimdiden kes- tirilemez. Fakat ne olursa o'sun hükü. | fet, ber İki meclise de kendisi tarafın. dan hâzırlarmış olan statüyü verecek ve bir an evvel tatbikine geçilmesini istiyecektir, Bu proje muvaffak olmaz- $a, bunun, hakiki mesvllerinin kim duğu o zaman anlaşılacaktır; ol bunların en başında Satılık dağ! D UNYA garip adamlarla doludur. Kolleksiyöneular lir, Akla gelmedik şeyleri toplayan insanlardan bu sütunlarda siksik bahsederiz . Fakat Cenevrell bir diş doktorunun muayenehanesi. I ni biblo gibi süsleyen şeyin ömaslinn rastgelmek 'müm- kün olamadığını zannediyoruz. Biblo Serven dağıım te pesidir! Musikişinas, domuz yavruları, komşular ve hâkim NGİLTEREDE küçlük bir şehire, bir sulh hâkimi garip bir karar vermiştir. Şehir ahalisinden Misters Ellen hâkim Buzurunda iddi- asını şöyle anlatmıştır: 1858 senesinde diş doktoru bin türlü sıkmtılara katla. narak bu dağın tepesine küdar çıkmış. Oradan bir hatı. ra ile dönmek istemiş, Fakat kendisinde de, rehberinde de fotoğraf makinesi yokmuş. Tepe kayalık, kurak, a. ğaçsız, otsuzmuş.. Buradan hatıra olarak ne getirebilir? O vakit doktor rehber) pesin: teşkil eden kayayı, hayatım tehlikeye koyarak koparmış ve bir Sevr vayosu get dikkatle aşağıva indirmişler. Diş doktoru aşağıya iner inmez belediye : dairesine İ gitmiş, ve reise şöyle demiş: — Serven dağının tepesini kopardım. Bu tepe size i sittir, Ben namuslu bir ağamım. Malmızı çalmak mem. bunu bana ALINIZ Belediye relsi bu kayanm Serven dağının tam tepe. sinden koparılmış olduğuna dair bir vesikayı imzalamış, ve Serven dağının tepesini 40 İrânga doktora satmış!, rinin yordımiyle dağın te. iyorlarmış gibi bin bir bilirsea uyu!..,, “— Komşum Keling haftada beş gece dokuzdan ona kadar piyano çalıyor. Her gün ayni havaları tekrar ©. diyor. Uyuyamıyoruz. Diğer taraftan Kelingin kocası ayni saatlerâc bahçesinde bulunan domuz alhırma gidi yor. Domuz yavrularına yem veriyor, Yukarıdaki piyano seaine agağıdan domuzların böğürtüsü karışınca uyuya. Hemen bütün mahalle halkı piyano çalan madamın aleyhinde şahadet ediyor. Kadın, müdafaasında, 29 se. iste. nedenberi ayni evde oturduğunu ve eski âdetlerini | değiştirmediğini Söyliyerek' beraetini hiç istiyor. Fakat hj- kim bu müdafaeyı kabul etmiyerek kadını bir ay hapse ve hapisten çıktıktan sonra da beş sene müddetle piyano çalmaniya mahküm ediyor KAŞ Bir muhavere Yazan: Kara Davui 'Tramvayda, önümdeki sırada Otu. ran iki vatandaştan biri, pencereden beş kuruş uzattı ve aldığı gazeteyi açar açmaz, dördüncü sayfanın ü cü sütununda bir evlenme ilânmı gös- tererek; — Bizimki.. . dedi, Ben, İkisinin omuzları arasından bakıyordum. Işaret edilen ilân pek uzundu. Gazete yeni evlilere bol bol saadet temenni ediyordu. Bu temen - niler yeni evlilere değilse bile aileleri- ne her halde pek pahalıya malolmuş olacaktı, Arkadaşı ne demek istediği" ni anlayamadı; — Bizimki dediğin kim? Ve neol. mu ? Başına bir kaza mı gelmiş? Bu, kırklık, kırk beşlik, temizce kı- yafetli bir adamdı. Gazetedeki ilânı işaret edenin her halinde ve kiyafe- tinde ise bol para sarfederek giyin - meğe yeni ağışmış bir sonradan gör . me özentisi geziliyordu. Şişmandı. Gülümseyerek cevap verdi: — Bizimki dediğim kerime.. Even- dirdik de... . — Yaaa., Tebrik ederim. Hiç far- kında olmadık ayol. Haber vermek yok mu?, — Dostlarımı zahmete sokmak istemedim. — Düğün yapmadınız mı?, — Hem nasıl? Bir görmeliydin? Sa» bahlara kadar içildi, gülüşüldü, danse- dildi. — Görmeliydin demeğe ağzın varı- yor da üç gün evvel bir haber salma- ğa elin neye varmadı?. Bir telefon da mı edemezdin?, — Edebilirdim şüphesiz.. Fakat dü- ğüne yalnız damad tarafının dostları davet edildi. Ve, gazeteyi kıvırıp cebine koyar - ken ilâve etti: — Birader. Bizim aile dostları hep cavalacuz şeyler.. Gözüm kesmedi doğ rusu. Büyük düğünlerde bulunmak için kılık kıyafet lâzım. Kadının bir parça takı - âskı e gelmesi lâzım. Bizim dostları bilirsin.. Düne. kadar “tırhallr hep bir halli,, değil miydik? Bilirim.. Haydi diyelim ki para bul- dular, yaptılar. Hangi birisinin karısı giydiğini yakıştırır?.. Hangisine bir fı- rak, temiz bir beyaz gömlek yaraşır? Arkadaşı bu izahatım daha fazla sürmesine meydan bırakmadı. Avurd- larında bir sinirlilik dolandı ve bir top gibi patladı: «— Neler söylüyorsun kuzum? Bu ağızlar kime? Seni tanıyamamağa başlıyorum. Nekadarda değişmişsin? Bütün arkadaşlarına, dostlarina tepe- den bakıp hakaretler savurmak hak- kını nereden aldın? Seni büyük adam sayanlar mı var? Çok zengin mi ol- dun? Ne oldun”. Şişman, gayet, tabil bir tavırla ce vap verdi: « — Elbette değiştim birader.. Elbet- te değişeceğim.. Artık ben eski bildi- ğin adam değilim.. Karün kadar zen. gin bir damadım var,. Kızım saray gi- bi bir konakta oturuyor.. Otomobili var, elmasları var. o Damadım çok ze Iş biliyor, çalışıyor. Bir iki yıl içinde servetini üç misline dört misli. ne çıkaracağından eminim.. — Bundan sana ne. — Tuhaf konuşuyorsun.. Bana ne olur mu? Karımla beni büyük bir apartımana yerleştirdi. Henüz bize. hususi bir araba tahsis etmedi ama, o kadar bol para (veriyor ki, istersek sabah akşam otomobille dolaşabiliriz? Efendimiz adamın eli pek açık.. Sonra. dan görme bir zengin değil.. Çocuklu- ğundanberi altınla oynamış. Çok asil... Fakat sana garip bir şey söyliyeyim mi? Demin zeki meki dedim ama, oku. ması pek kıt, — Kaç yaşmda var? — Eh bizden sekiz on yaş büyük ama biz akran gösteriyor. — Yahu! Biz ellisine yaklaşıyoruz. Herif altmışlık var desene... — Eh var... — Jenim Da kaş veda. , — m Fa ve zarara ” ği SİM Ka z Keş AY © arya