başlamadan evvel geçen dersteki vazilelerin yapılmış $0- killerini görelim, DERSİ (Her hakkı Fiüber Gazetesine ittir), PARE 0) yeyvz reyunag pp znaokyagğ vpuLrujvuru OÖYURL IImA WYEp 90 Ey tak yi zig Zıumiğeosanp pulu Opzuszap ng ay örer mop na “PN “naooopandopng aydısaunyok j0, dağ vs Hay ub STA uO 12 DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile alışmamızın ikinci dersine aZOZTTLİNI uryei ak Oputütyuk “eputrsi — ny şeysi !oy xa «18, opupsuyayg 3eyo ruya Z49,ADIJ aw 1og :szaMOY yo VMog “efog 19109) aİE,, OP OPUKMUŞE Ard ep eüLiepede “yaoopoZ UUos SoN Prg “msrareugıdek ouz (en upusuya - punlişg :puolag 1sayay #ny — 04“p40g :ağtopaa Nere Opel — 438 eyina 1798 ssafozua “arpdeK opyDyO$ Le Lılu sydpşd) ng “OZUUİUŞ YENE NOK ruz Ofdşavan; doya op3ö yayı, VE “USE BOZYA MOL, O 139y0y Ena, “PE ZAOANIYD resmiyle takip edilecektir. ) DERS (4 Numaralı Smit'lerin misafir odası 2Brardv£ oynsa zpunğıpıa PE reA vyep Gi İNGİLİZCE oputdözü unu v * IMaSsuNa 30» PX (a opurdayozıığuç “sojdoyım na Ex — Misafir odasıdır, 2 — Kimin misafir odasıdır? — Bir fotoğraf, bir lâmba, bir safi, bir ayna var, Geçen dersteki vazifeler — Smit ailesinin misafir odasıdır. 3 — Ocak nerededir? — Tam karşımızda, 4 — Ocağın üstünde ne var? nYOZSA YOĞ Çevrilecek olan İngilizce cümlelerin Türkçeleri şun. 4 üncü resim üzerindeki ç 1 — Bu hangi odadır? Mivpeuvu (Ke t£0 uyoanyoy pr mgr Sueno vrek un e4nağop Uupniğop Araya Tar apar AĞ-pUM,, EEE, EŞ “A aaşzazy çasn Zf Op ESİM pal 10) yöyezi "1 BYYUO) 19 okprz,, 0pe8 su93 öp vutlak (je 0dpe1,, “,soyuy Enx,, isepo ayyeslur :(isepo ASP) VPO Jöavp tysmgap vu004-Suş ARILOM : sakyepurs (Oy) AiğopuDs 1014, s apk Op pm 190ujda1j DO Hui Ur004-BUYMLIPp #pöping : 0880000, İŞİM açuyoul “evo (yok se) açil #0, s9do0/ NİZ 1) — What do you see İn the right? pa UAXI OYOUOP DOM! Yy |UsA ga Dd) epey dop, MERDANE 00 Bu 'IUA YEES JİG WpÜye UUPUA HOS iieğ Si VE UP, aOZINLTİNI si VA? OP *Y90f9 W GE aliş “0 zrunğıpusığa — OpZTUrMOJBAX ““aRyaokT «4oyay #nx,, opaozıduç O you 40)0J)Up3 “uojes - istpo vuLmjo * Ingilizceye çeviriniz Türkçeye cev 1) — Koltuk nerededir? İNGİLİZCE DERSLERİ AYIN ıuaTsuda —Tam sesing a plano, 4 plece ol music, an arm. chair, a small table and a bird-cage, — Piyanonun karşısında, — On the left. 3) — What is on the sofa? — A cushlon, u— A bowl of flowers. — Maâsanın arkasında, 2) — Sandalye solda mıdır? — Evet, soldadır. 3) — Radyo sağda mıdır? — Hayır, değildir. 4) — İskemle nerededir? 4) — What is placed on the table? Jo ooapd w par omepd w “avşvödepno, » pik ze Beyo w “nogdoumuf wv osju 005 | “wodduşmsap “yi uç “Arkasında masa biz görebiliriz bir koltuk”. 2) — Where is the sofa and the wireless set? “Köşede var bir kuş kafes”, “O dur üzerinde bir wfak masa.” O bir ufak masunm üzerindedir. Eeyond the table we can see an armchair, Biyand de tebl wi ken si en armçör. Masanın arkasında bir koltuk görüyoruz. Kösede bir kuş kafesi var. It is on a small table, Ji iz an & smol tâbi. z E zi B nz 7 3 3 > 2 5 w E R ? z # g 5 £ > 8 F yayar “r8a ap gofdoyar) eyseg eyep Sruydek vpzrsı ng #p05 Yusuuyu epuisire BT YEK a va HORTLIYAN FAUSTA #ehre doğru koşa koşa kuvvetlidir, işte.. yok.. Ondan başka dada çağırır?.. İş- imdada çağırdı? Üzerine — atılmca: , bağırdı. va » Başı i Oy ma bir kumaş geçir- ka, ördüler, bir e Börebildin mi küçük? Keisto Eülümsedi ve: tobal, diye cevap verdi. *t Ve nefretle bağır. Bu alçağı öldürmek hiçbir hareketini göz- a Pardayan : p da kim? diye sordu: Sevap verdi; ç gür « Atay, Üşarıya yi il “ Bârip adam iyice ku- Tava e ay “iğ Ya mırıldandı: v han kimin hesaba iş gör. Ny e PN fırlattığınız Yani O Barba Rojal 3 . * > Hani bir türlü krak la bei el adam. h oksa onu tanıyor- . ie bir tebessümle cevap ğı olmasın?. Fakat çok şülrüz ben bu- i tadayım.. Ve büyük bir muhabbet bes- lemeğe başladığım küçük prensi, elim- den geldiği kadar koruyacağım. | Pardayan böyle düşlinürken, Don- Sezar da El Şikoyu isticvapta devam e- İ diyordu: — Ya sen El Şiko, bu adamlar Jiral, dayı kaçrırılarken, ne yaptın? — Onları uzaktan takip ettim.. İştet — Onu nereye götürdüklerini bili- yor musun? — Bilmeseydim, gelip size söylemez- dim bile! — Aferin Şikol.. Şimdi beni hemen oraya götür. Ve Don Sezar, bunları söyliyerek ka. pıya doğru yürüdü. Pardayan yolunu keserek; sesle: — Biraz durun bakalım, dedi, daha vaktimiz vâr. Ve Don Sezarın sabırsızlıkla çırpın. dığmı görünce, ilâve etti: — Bana biraz itimat edin yavrum.. Pişman olmazsınız. — Şövalye size son derece itimadım var fakat... Bakın ne baldeyim. — Biraz sabredin! Eğer bu küçük a- damın söylediği şeyler doğruysa, size yöz veriyorum, her şey yolunda gide. cektir.. Gözü kapal tuzağa (Ogirmekte, mana yok. Sonra tekrar El Şikoya döndü: — Söyle bakalım küçük, Jiralda k rılmca onu takip ettin, ve nereye götü rüldüğünü öğrendin ve sonra Don Se, sara habet vermek üzere koşa koşa bu- raya geldin değil mi? — Evet Senyör! — Çok gürel. Şimdi söyle bakayım Don Sezarım burada olduğunu nereden biliyordum. tarı bir HORTLIYAN FAUSTA 139 El Şikonun yüzünde, Partdayanın gö zünden kaçmıyan bir tereddüt belirdi: — Evine gitmiştim işte, dedi, bana burada olduğunu söylediler, Oben de büraya geldim işte! Ve sanki Pardayanm aklından geçen şeyleri anlamış gibi ilâve etti: — Eğer Don Sezara karşı hakikaten muhabbetiniz varsa, siz (İc onunla bera- ber gelin! Sonra Servantese dönerek: —Siz de senyör.. Ve bütün arkadaş- larmız.. Nekadar dostunuz varsa hepsi.. Çünkü Don Kristobal Jiraldayı ele ge girdikten sonra, onu kolay kolay teslim etmiyecektir.. İyi bir köpek iyice hırla- madan kemiğini kimseye vermez iştel,. Onunla adam akıllı çarpışmamız lâzmm.. Ben size tabil yardım edemem. Yalnız size evi gösteririm.. Bu boyumla başka ne yapabilirim? El Şiko hakikaten samimiydi. Par. dayan da şöyle düşünlyordu: — Bu bir tüzak olsaydı, o herhalde Don Sezara arkadaşlarile beraber oraya gitmesi tavsiye edilmezdi. Bilâkis yal nız başına gitmesi temin edilirdi. Fa- kat... Ve Pardayan tekrar El Şikoya sor. du: — Demek Jiraldanm etrafında epey kılabalk var, öyle mi? — Kat'iyetle bir şey (o söyliyemem senyör. Onu kaçıran dört kişiyi ve Kris tobali gördüm.. İçeriye girdiler ve bir daha çıkmadılar.. Demek ki hepsi içeri- de.. Herhalde evin içinde de başkaları var.. Fakat emin değilim... Pardayan hiç tereddüt göstermeden kararını verdi ve: — Gid , dedi, ; EL Şiko derkal kapıya doğru yürür| dü. Pardayanın bir işareti Üzerine Ser. vantes, Don Sezarın soluna geçti. Par- dayan da sağında yürüyordu. Pardayan, muhtemel bir tuzağın mu» hakkak surette Don Sezar aleyhine ol duğundan emindi. Bunun için kendi 4- leyhine kurulmuş olmak ihtimalini ak- ından bile geçirmiyordu. Servantes de ayni fikirdeydi. Bunun için her ikisinin de yegâne gayeleri teh. liksde bulunan Don Karlosun oğlunu müdafaa etmekti. Don Sezara gelince, 0, uzun (oOüzadr ya düşünmeğe lüzum görmüyozdu. Ji. rahia tehlikedeydi. Onu kurtarmak az. mile oraya gidiyordu. Başka hiçbir şey onu alâkadar edemezdi. Biraz evvel, açık ve berrak olan se ma, şimdi koyu bulutlarla ( öctülmüş, ay tamamile kaybolmuştu. Bunun için, taraçadan sokağa çıkınca, karanlık için de yürlmeğe mecbur oldular. Don Sezar, önde yürüyen El Şikoya seslendi: — Nereye gidiyoruz? — Servili eve, — Pekâlâ! Tanıyorum. Sen yürü, biz arkandan geliyoruz. / EL Şiko hiçbir şey söylemeden ufacık boyuna rağmen süratle yürümeğe baş- Indir. Pardayan, Don Sezarm koluna gir. miş, hem dikaktle etrafa bakarak kulak kabartıyor, hem konuşuyordu : — Bu çocuğa itimat ediyor o müsüs nuz? — Evet! — Bu çocuk değil mösyö. Yirmi iki yaşı var. Hattâ belki de daha (fazla, Boyuna bakmayın. Cücedir. Fakat er- kek bir genç.. Hem de kendisine çocuk deyince fena kelde kızar, — Hayret! Demek ki tam manasile