13 Ağustos 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

13 Ağustos 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a ye mani eza rma | BABE RPSEDİLMENİ. L vee ÇAYMERS YARA- ÇÜNKİ Bir. 28hv0 6. SA KADININ E- || DURMUŞDUNUZ. LİNE DÜŞMÜŞ. || kayi KIZIMI VA Çelik yüreğin sergüzeşti BENDE SANA GÖSTERECEĞİM ÇAYMERS HAXKINDA AYLA MERHAMETLİ OL MIYACAĞMA ... A. ÇELİK YÜREK DE DOKTORUN KIZINI KUR. TAR MIŞDI... Harbiyede BELVÜ bahçesinde Mevcut proğrama ilâveten Melike Cemal Revüsü başlamıştır. Fiyatlarda tenzilât yapılmıştır, hariçten meze kabul edilir. Te'efon: 49091 NEON .—— wa REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECiP ERSES Galata : Sesli Han Olimpiyat balosu Büyükdere Beyaz parkta 936 ölitüpiyatlarının hatırasını yaşatmak için bütün dünyada olduğu gibi Büyükderede Beyaz parkta tertip edile bu büyük balonun: - Gece yüzme yarışları » Easketbol Denizde meşalelerle fişenk yakma Müsabakası cidden görülmeğe lâyık bir ihtişam arzedecektir. (Yüzme müsabakalarına iştirak arzu edenler (o isiml, Beyaz park müdiriyetine kaydettitmelidirler). Akrobatik danslar - Hediye müsabakalar - Olimpik numaralar - Milli oyunlar Masalarınızı şimdiden tedarik ediniz. Telefon: 32-13 » Karaciğer - Bârsak - Mide Tedavisi için zaza TUZLA İÇMELER . Mevsiminden istifade ediniz k ucuz kiralayacaktr. Salondan da iatitade edilebilir. Adres: Beyoğu irigi 5 Mlaziran-1ıStinci Teşri Gklâl esddesi 22 numara tütüncü dük” içme trenlerinin vapurları köprüden 6.25-7.40-8,40-7.05- 11-13,15-15, 50 dir. IŞIKLI Büyük fırsat Beyoğlu İstiklâl caddesinde fevkalâ de lüks bir apartıman asansör, kalörr fer, telefon, ayrıca mefruş mükemmel salon içinde bulunan bir diş tabibi tara” İ kinından sorulacak. Ş 14 MAĞLÜP FAUSTA Saizümadan başka kimse bilmez. İster misiniz size de anlatayım?... Dinleyiniz, Saizümanın o zavallı Leonor için neden gözlerinde yaş kalmıyana kadar ağlamış olduğu- nu öğrenmiş olacaksınız. Eski ko- nağın karşısında gayet büyük ve heybetli duran Katedrali tanır mı- sınız? İşte orada, o, meçhul ufuk. lardan kopup gelen felâket kasır. gasile yere serilen kız, orada mah. voldu.. İşte orada, o taptığı, sonra- dan ne büyük bir alçâk olduğunu öğrendiği adamı, orada tanıdı. Sonra... Dinleyiniz... Saizüma birdnbire susmuştu. Yelniz kendisinin görebildiği bir takım esrarengiz şeylere gözlerini dikerek, zaptolunmaz bir hızla ge- çen hayalleri bakışlarile kovalıyor- du. Dük Dangulem titriyordu. Par- dayanın merhameti taşmış, Esp. ransi otelinde kadın erkek, bir sürü apaşın karşısında macerasının bir| kısmını anlatırken Saizümanın aci. le titriyen sesini duyar gibi omluş- tu. Leonor tekrar anlatmağa başla- dr — Böyle kim bağırdı bakayım? Bu ses hangi utanç ve ümitsizlik j Dt rel Ben bu K “ömrüm oldukça “duyacağım. HAY ses © büyük kilisenin içinde yükselmişti. Oh. Bu ses kalbimi yakıyor!.. Onu ı affedin! Hayır, affetmezler.. Yumruklar sıkılmış, bütün gözler zavallının üzerine di- kilmiş, onu boğmak, parçalamak, didik didik etmek istiyorlardı. Son ra?.. Ortalığı mütbiş bir sessizlik kapladı. Zindanda geçirilen ilk ge- ce, ölümle hayatın mücadele gece- si oldu. Sonra gözlerini açtı, Fakat yalnız göz kapaklarını... Çünkü gözlerine, etrafını gördüğü. halde anlamasına engel olan ebedi bir perde inmişti. Beynini mutlak bir karanlık kaplamıştı.. İşte çingene. yi aşağıya indiriyorlar.. Halkın bitmez tükenmez homurtu ve teh- ditleri altımda o korkunç ölüm ye. rine doğru götürüyorlar.. Orada, o müthiş direğin dibinde bir çığlık daha duyuldu, Kim bağırdı? Bu çığlıkta uzak, ve ümitsiz bir anne şefkati vardı. Neden bir şefkat- neden uzak ve ümitsiz?.. Bunu o da bilmiyor ve katiyen bilmiyecek. Sonra... Sonrası yok! Bana inanm mösyö, bu hikâye burada biter . Saizüma yine sustu. Renkisz du. dakları üzerinde Pardayanm a2 evvel duymuş olduğu soğuk kahka. ha tekrar dolaştı. — Allaha ısmarladık, çingene nin takip ettiği yolu öğrenmeğe çalışmayınız. O, felâket yoludur. Iztırapla başladı, ıztırapla sürüyor, ıztırapla bitecektir. Allaha ısmar: ladık! Bu sözler üzerine yavaşça oldu. Me venler venlaşie. Dük Denge. 22222732 5222725252 525752 MAGLUP FAUSTA 115 lem kendinden geçmiş bir halde onun arkasından atıldı ve: — Leonor!.. Leonor!.. diye ba- gırdı. Saizüma arkasına döndü. Bir parmağını göğe doğru kaldırarak: — Neden o ölünün ismini tek-| rarlıyorsunuz. Eğer Leonoru arı yorsanız, dar ağacının dibine gidi- niz! dedi. Şarl kendisinden geçerek: —Dar ağacı mı? diye mırıl. dandı. ve olduğu yere mıhlanıp kaldı, Bu sırada Saizüma yıkık taşla- rın dibinde gözden kaybolmuştu. Dük, Şövalyenin yanına gelerek elinden tuttu: — Pardayan onu takip edelim. Yanımıza alalım.. Belki tedavi edebiliriz. dedi. Şövalye başını salladı. Ve şu beklenmiyen hadisenin arkadaşıma ne kadar dokunmuş olduğunu gö- rerek: — Haydi gidelim! dedi. İki arkadaş Saizümanın kaybol. “duğu tarafa doğru gittiler. Fakat kayaları döndükleri halde onu gör- mek mümkün olamamıştı. Şar! boş yere Pardayanla birlikte etrafı aradı. Saizüma bulunmaz olmuştu. İki saat kadar araştırdıktan sonra Parise doğru gelerek Monmartr kapısından şehre girdiler, Deviniyerde her tehlikeden uzak ve sakin bir gece geçirdikten son. ra sabahleyin hareket ederek Morö verin geleceğini vaddettiği buluş- ma yerine doğru gitmeğe başladı. lar. Fakat Vil Leveke olan yolun yarısında durdular, Pardayan Mo röverin artık hiyanetten vazgeçe- rek sözünde duracağına inanıyor- du. Fakat Moröver yaradılışında olanlar binlerce yeminler ettikleri halde ertesi günü hepsinden caya- bilirlerdi. Bu noktayı hatırlayınca Parda- yan yolun yarısında durarak bek- lemeyi tercih etmişti. Her ikisi de sık bir meşe koruluğunun içine dal dılar. Bu yerden kendisini göster. meden Paristen gelenleri görmek mümkündü. Saat dokuz buçuğa doğru süral le gelen bir süvari göründü. Pardayan sakin bir tavırla: — O!.. dedi. Hakikaten gelen oMoröverdi. Gerçi pek uzakta bulunuyorsa da Şövalye, onu yine tanımıştı., Moröver artık iyiden iyiye gö rünecek bir mesafeye yaklaşınca Şarl: — Hem de o!... dedi, onu nasıl tanıdınız Şövalye? Pardayan aynı soğuk kanlılıkla — Moröver ile ben, birbirimizi ne kadar uzakta olsak yine tanı. rız! dedi. Bununla beraber Şövalye titri- yordu. Eğer Dük dikkat etmiş ol. saydı onun sapsarı kesilmiş oldu-

Bu sayıdan diğer sayfalar: