9 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

9 Mart 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No.6O Fariyani neden sonra bu bakış- lara ve ifade ettiği manaya dikkat edebildi. Yüzünde evvelâ bir şaş- kınlık, daha sonra bir şüphenin iz- leri belirdi. Rengi sarardı. Ve pa- panm kendisine, hakkında hiç de iyi olmıyacağını tahmin ettiği su- allere başlamasını metanetle bek- ledi. Nihayet papanın tüyleri diken diken ettiren müthiş bir ahenkle çınlıyan sesi duyuldu: — Kardinal Fernando ile akra. ba oluyor musunuz, Fariyani? Hekimbaşı uzun müddet cevap vermedi. Sonra çok hafif bir sesle mırıldandı: — Acaba muhterem papanın bu suali hangi maksatla bendelerine tevcih ettiğini öğrenebilir miyim? Papanın sesi ayni ahenkle yeni- den çınladı: — Kardinal Fernando ile akra- baoluyor musunuz, Fariyani? Hekimbaşı kekeledi: — Evet, fakat pek uzaktan.. E- “min olun ki buna akraba olunuyor bile denemez. — Bunu bana şimdiye kadar as- la söylememiştin. — Lüzum görmemiştim. Fakat emin olun ki! — Sus! Fazla lâf istemez. Hiya- netin nazarımda subut buldu. Be- ni şimdiye kadar aldattığın, oyala: dığın yeter artık. Kendisini yaka- lamak için bütün Romayı ayağa kaldırdığin esrarengiz tani artık meydana çıktı. Bu cani, bu cana - var sensin! Papa-İnosatı dehşetli-krzgındı. O kadar'bağırıyor, o kadar bağırı- yordu ki sesinin şiddetinden avize ve camlar bile titriyordu. Zaval- lı hekimbaşı Fariyani bu bekle - mediği hiddet ve asabiyet karşı - sında ne yap?» ağını, ne söyliyece - ğini şaşırmıjtı. Papadaki bu u - mulmadık değişmenin sebeplerin: düşünüyor, bir türlü bulamıyordu. Nihayet aklına tekrar Borjiya gel- di. Bu olsa olsa onun şeytanatkâra- ne bir desisesi, bir dolabı olacak- tr. Ah, ah.. Şunu bir eline geçirse, ne yapacağımı biliyordu. Maamafih Fariyani mevkiinin vehametini de anlamıyor değildi. Ufak bir hatasını, ağzından çıka. cak yanlış bir kelimeyi hayatile ö- diyeceğini de pek güzel biliyordu. Onun için fevkalâde dikkatli hare. ket etmek lüzumunu idrâk ediyor. du. : Bu düşünce ile ellerini omuzla- rına kavuşturmuş, başı önüne düş- müş bir halde susup papanın hid. BEYYIp özgryayı9 Alımı C(ABIZLIGI defeder, Yemeklerden birer saat son- raalnmra Hazımsızlığı, mide ekşilik ve yanmalarını giderir. Ağızdaki tat sırlığı ve kokuyu izale eder, Şişesi Bwelmk HOROS Markasına dikkat i HABER — Akşam postası Yazan; Murad Sertoğlu detinin geçmesini bekledi. Papa beş dakika kadar bütün kuvvetile bağırıp çağırdıktan son- ra hekimbaşısımı sorguya çekti: — Şimdi sözlerime cevap ver bakalım. Hayatının da vereceğin cevaplara bağlı olduğunu unutma ! Çünkü doğrudan doğruya ölmek olduğu gibi işkence edilerek de | ölmek var. Sen bunları pek âlâ bi- lirsin, Haydi söyle ! Muhterem kar dinal Borjiyayı ne yaptın? — Kardinal Borjiya hayattadır. — Nerededir? : — Romanın içinde, gizli bir yer. de.. — Görüyorum ki işkence edile- rek ölmek istemiyorsun. Söyle ba- kalım; kendisini nereye gizledin? — Muhterem papanın ne derece adaletsever olduğunu bilmem be- nim en büyük tesellimdir. Her şeyden şüphe edebilirim. Fakat muhterem pederin adaletinden as- la... — Beni yormadan ve üzmeden bütün hakikati söylemen * elbette ki lehinde hareket etmeme en bü- yük vesile olacaktır. Ve adaleti. mi isbat etmek için vadediyorum ki seni istediğin şekilde idam ede- ceğim.'İstersen asacağım, istersen keskin bir pala ile bir anda kafa- nı gövdenden ayıracağım. İstersen müsaade edeceğim, istediğin ze- hiri içip kendi kendine ölebilecek- sin! 7 k . k ği (Devamı var) #Ademi iktidar SİNE KİTİ) DERMANSIZLIK dire İİİ: TeİlU £ Pek müessir ve emin BİR İLAÇTIR z Kutusu 2500 Kuruş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT EEE AR İİ | O5KOALI YAZAN: İSHAK FEnpi Bereket versin ki, bu araştırma uzun sürmedi.. Üçüncü mevki a - rabalarından birinde bir çığlık koptu. Yolcular biribirlerine bakışa - rak gülüştüler: — Bulundu.. Bulundu.. Şimdi hareket edeceğiz. Çarşaflı bir kadını vagondan indirdiler.. Ve tren hemen kalktı.. Yoluna devam etti. Emir Sait bu sırada Leylânm kompartımanı önündeki koridor » dan dışarıya bakıyordu.. Leylâya sadece uzaktan: — Merak etmeyin.. Bir şey yok! Demiş ve başını pencereden u- zatarak enginlere dalmıştı. Emir Sait acaba Leylânın ya - nama neden sokulmıyordu? Trende bu hüviyeti meçhul yol- cuları tecessüs eden biri mi vardı yoksa?.. Leylâ izini kaybettikten sonra. Tren İskenderiye istasyonuna vardıği zaman, Emir Sait, Leylâ- nn yanına sokuldu ve yavaşça kulağma fısıldadı: — Arkamdan beni takip edi - niz, . Ve bineceğim otomobile Ya Da AA Leylâ merakla sordu: — Neden bu kadar çekingen- lik. gösteriyorsunuz? — Arkanızdan takip edenler var.. İzinizi kaybetmek istiyorum ! Emir Sait (otomobile bindi. Leylâ da biraz sonra ayni otoya atladı. Emir Sait şoföre gideceği yeri söyledi: Emirin burada tanıdığı bir Er. meni pansiyonu vardı; oraya gi- diyorlardı. Otomobilde konuşma- dılar. Emir Sait çok kurnaz bir adam- dr. Yolda giderken Leylâyı koru: duğunu ve ihtiyatlr davranmak nuz! — Sevgilim mi?.. İğrenç kelimeler kullanıyorsu- — Hergün bu adamla buluştuktan sonra başka ———— lâzım geldiğini ufak bir göz işa - retiyle anlatmak istemişti. Madam Sürpik Emir Saidi gö- rünce hürmetle yerlere kadar e - ğilerek kapıyı açtı, Leylâ bu iti - barı görünce Emir Saidin zengin- liğine biraz daha inanmıştı. Emir pencereden sokağa bak- tı.. Leylâyı takip eden adam mey- danda yoktu, d — Burada emniyetle oturabi « liriz, Leylâ Hanım! Geçmiş ol - sun, büyük bir tehlike atlattınız! Diyerek kalpağını çıkardı ve sigarasını Leylâya uzatarak: — Şimdi birer sigar içebiliriz, dedi. Kral : Leylâ sigarasmı yaktı: — Allah aşkına söyleyiniz, be. ni kim takip ediyordu? — Kocanız, trene binerken sizi uzaktan bir arkadaşma göster - mişti, Bu adam trende daima $izi kontrol ediyordu. Şimdi yanmıza gelemeyişimin sebebini anladınız, değil mi? — Ah, çok teşekkür ederim, Emir.. Siz çok kibar | ve zeki bir erkeksiniz! Acaba istasyondan çı- karken, sizin otomobilinize bindi. ğimi görmedi mi? — Zannetmem.. Epeyce ar - “ kamdâ dürüyordüz Ve istasyondü “üstüste yığılmış bir ötomobil ka- labalığı vardı. Leylâ geniş “bir nefes alarak mantosunu çıkardı: — Burası ne kadar hoşuma git- ti.. Uzaktan deniz görünüyor, Fe- rah, aydınlık bir ev. — Gideceğimiz vapur limana iki gün sonra gelecek.. Onu da bu- radan görebileceğiz. Evin ikinci katinda bir salon - da oturuyorlardı. Madam Sürpik derhal bir sofra kurmuş, içki ve yemek hazmrlamağa başlamığtı. Salonun iki tarafında birer oda kapısı görünüyordu. Emir Sait Madam Sürpiğe ses- lendi: KADIN K Emir Said, Iskenderiyeye gelince, Leylânın kulağına eğildi: “Sizi uzak- tan takip ediyorlar hemen benim bineceğim otomobile atlayın! ,, âslı olmadığını siz de biliyorsunuz.. Bana sizi yan... aramızdaki muvakkat bir bir şey değildir. — Hanrmefendiye odasını gö“ ter de ötesini berisini (o koysup* Belki elini yüzünü de yıkar. Ve ayağa kalkarak: — Ben gene geçen sefer kaldır ğrm odaya gideceğim, değil P Madam? Diye sordu. i Leylâ hayret etmekteri —. alamadı. O, bu heyecanlı rl luktan sonra, çabucak birleşecek” lerini ve bir odada yatacakları”* sanıyordu. Ayakta hafif bir ürpe"” me geçirdi.. Madamın gö odaya doğru yürüdü. i Leylâ kendi kendine mırılda" yordu: — Ne tuhaf adam!.. Hem be” sevdiğinden bahsediyor. Hem 4 ayrı odada yatmağa katlanıyor” Öyle ya.. Madam Sürpiğir ©” vinde koyun koyuna yatmakta 9*. mani yoktu. Emir Sait acabâ N“ den çekiniyordu? “ Odalarına girdiler. Eşyalar” yerleştirdiler.. Biraz sonra çıkt”” lar. Perşembe gününe kadar bö” rada misafir kalacaklardı. Leylâ o akşam ilk defa Saidin gözlerinin içine . dikkâl'f! baktı., Kafkasyalı deri taci hayatı yenmek istiyen ne kadr” Hi'bir bakees vardıt55<.. 5, “ Belliydi ki, nefsine hâkis Pİ” erkekdi. O güne kadar Leyli” ancak bir kere — Nil gezintisi" de — öpmüştü, — Istanbula gidelim.. Orad” işlerimi beş on gün içinde yolu? koyduktan ve paraları aldıki*” sonra İsviçreye, kardeşimin na gideriz.. Orada evleniriz. Diyordu. Emir Saidin izdi”f hakkında kendi hususi fikirle! vardı.. O, hayvanlaşmaya ds7* nan münasebetlerin hiç bir za09” devam etmediğine kanidi: “Mer ut bir yuva kurmak, ölünceye X. dar bir yastıkta yaşamak için: kâh gününü beklemeliyiz!,, diY9” du, (Devamı var) bağ” baş” uzlaşmadar Tefirka No, 66 — Konuşmamız he faydâsı var ki! İkimiz de | biribitimize mahoj sözler “öyliyecek değil miyiz? — Nahoş olsa da bu sözleri dinliyeceksinir. “— Peki! Bunu istiyorsanız hazırım. , Gözlerimi ona meydan okuyan bir mana ile gör lerine dikerek kasırga gibi odasma daldım. Fakat a <ı,bir ıstırap içetimi burgulüyordu? Gazinoda geşen #mahut hâdiseden sonra yeni bir münakaşaya giriş' e bana musibetlerin “en büyüğü gibi görünüyor ui. “Odanın ortasmda ayakta duruyordum. Kapını ka- padı. Sonra kolları arkada kavuşmuş önü el uş önüme gelerek — Hanım bugünkü uygunsuz vaziyetin son ola cağını ümit etmek isterim, — Nasıl uygunsuz vaziyet? — Oh rica ederim kelimelerle oynamıyalım, Ber nim gazinoda bulunmama sebep olan hâdişe| — Müdahaleniz çok gülünçtül Dudaklarından garip bir tebesslim geçti: — Daha doğrusu vakitsizdi. Mademki sevgilihi- #i devamdan alıkoydum! türlü ne isim verebilirim? — Benimle dün ilk defa olarak konuştu. — Fakat onu hegün görüyordunuz... Zod herhangi bir insan gibi hava almağa ors" lara gelebilirdi. — Haitalardanberi sizin etrafınızda dolaşıyor. Ve siz de bunu kabal ediyorsunuz. — Peki ne olmuş? Terbiyeli bir adamın saygıla” nat kabul etmek yasak mı? Sert bir sesle: — Size yanak olan yalnız Samiye Arif Nedret ol: duğunuzu unutmamanızdır. — Oh gene mi bu? İşi büyütüyorsunuz. Ben sizin karmız değilim! Bu sözleri içerimden yükselen hakiki bir hiddet le söylüyordum. Sanki sözlerime daha büyük bir kuvvet vermek ve bana zorla taktığı bu sıfatı üzerim den atmak ister gibi iki ellerimi öne doğru uzatıyor dum, Bu şiddet ona dokunür gibi oldu. Şivesi biraz yumuşadı: — Öyleyse başka hangi sıfatla benim evimde bur Tunuyorsunuz Samiye Arif hanrm?.. — Kendi adamlarınız önlünde bu sıfatı bana ver © diniz.. Bu sifetr takındığımı fstediniz! Fakat Bünur — Kanuni rabıtayı unutuyorsunuz! — O da sahtedir. Benim adım çalarak mıştır! Küçük bir muamele onu kismen fesb <ektir, , — Eğer ben muvafakat edersem... Halbu$ir yen müvafakat etmiyeceğim! Benim rım olarak kalacaksınız. — Affedersiniz ben sizin karmız — değilim “* koca olarâk tanımıyorum. Fakst Sabirsizca bir hareket yaptı: — Siz nasıl isterseniz öyle düşününüz şte” kanuna karşı benim karımtınız. Dört aylık Paşa: bir yaşayış sizi büsbütün bana verdi. Evimi a mayı kendi isteğinizle kabul ettiniz. Bu “KA ye. bana, büyük haklar verdi. Size karşı koca lerimi inkâr edemezsiniz! pi Bu sözlerine gülümsemekten kendimi dım. Uzun uzun onu süzdüm. koi” Arif Nedretin kanunun kendisine ve , bk hakkımı ilk defa olarak bana karşı idĞİ8 © kadar yeni, o kadar garip bir şeydi kil. Tüter vi — Siz benim karımsmız. Dört ayl mü yaşayış sizi büsbütün bana verdi... demişti. j (Devamı v8? ede * pati » gs

Bu sayıdan diğer sayfalar: