apartımana girdiler. (Sabahat) onları güler yüzle karşıladı, İngi- liz hafiyesinin fazla oturmağa vak ti yoktu. (Sabahat) üç gün zarfm- da Çamlıcada gördüklerini ve işit- tiklerini birer birer anlattı. Ancak, evvelce (Mıgır) ile buluştukları zaman şu kararı vermişlerdi: Çam lıca civarında kaçakçılık yapan bu zabite, bir İngiliz mmtaka çavuşu- nun yardım ettiği söylermiyecek- ti. Söylenirse, çavuş derhal tebdil edilir, zabitin vaziyeti bir gün için tehlikeye düşmesinin onlarca e hemmiyeti yoktu. Zaten onlar da zavallıyı kafese düşürecek değil- ler miydi? Fakat, (Mıgır) tarassut ve tecessüs günlerini uzatarak da- ha fazla para çekmek istiyordu. Bunun için meseleyi İngilizlerin gözünde büyültmek ve(Tomson)u oyalamak lâzrmdr. (Sabahat) iza- hat verirken, (Migır) sağ kaşmı kaldırarak Sabahati ikaz etmiş ve ona sabahleyin verdikleri kararı hatırlatmak istemişti. Zaten (Mr- gır) meseleyi İngilizce olarak ve büyük bir mübalâğa ile anlatıyor- du. *“ “(Tomson)'derhal vaziyeti kav- ramış işküzar bir zabıta memuru tavriyle; — Mıgır, şimdi senin yanma iki memür vereceğim, Sabahat Hanı- mın tarif ettiği zabitin evini on beş gün muntazam tarassut ede- ceksin! Memurlardan biri münha- sıran zabitin her gün nereye gidip geldiğini ve kimlerle temas ettiği- ni öğrenecek, Diğeri de eve gelip gidenleri takip edecek, Bu takibat o derece mahirane olacak ki, kat'- iyyen kimseye takip ve tecessüs e- dildiği hissini vermiyeceksiniz. Bu hususta tespit edeceğim en ufak bir hatanızı bile affetmiyeceğim! Dedi. Sonra ayağa kalkarak (Sabahat) in yanağını okşadı: — Sen İngilterede doğsaydın, meşhur bir kadm olurdun! Maas mafih burada da hizmetinin mü- kâfatını fazlasiyle göreceksin! Oda kapısma doğru beraber yürüdüler, Mister (Tomson) ce- binden bir deste bankonot çıkara» rak (Sabahat) Hanıma verdi: İ — Yarm akşam belki gelirim. Şimdilik şunu almız! dedi ve elini k sıkarken ilâve etti: — Ben şimdi gidiyorum, siz ha- zırlanmız, bir saate kadar refaka- i tinize vereceğim iki memuru alır, hemen verdiğim talimat dairesin- | de vazifenize başlarsmız... Bu sıra, merdiven başından bir takım kadm sesleri aksediyordu. (Tomson) kapın önünde duru- yordu. Kapıyı açmca, birdenbire şu sual ile karşılaşmıştı: — Matmazel Agavni bu muma- oturur?! © de birini soruyorlardı. Mister ; (Tomson)un arkasmdan uzanan Hançerli (Tomson) ve (Mıgır) derhal! de tehlikeye düşebilirdi. Zabitin | bahatli bir uşak haleti ruhiyesiyle EM rak Tomson, Çamlıcadaki zabitin takip | olunmasını emretti | gp Hanrmm başını görün- — Tak kendisidir, 20... tasin kapu çalmamışız.. Diye söylenerek kendi liği girer gibi kapıdan içeri dalmışlar- dı. (Mıgır) dikkatle (Sabahat)in yüzüne baktı, bu vakitsiz misafir- lerin gelmesinden hiç de memnun olmamıştı. (Sabahat) şaşırmıştı... Mister (Tomson) hayretle hepsi» nin yüzünü ayrı ayrı tetkik ediyor du, (Mıgır) efendisinin karşısında hatasını sezdirmemeğe çalışan ka- Mister (Tomson) a İngilizce dedi ki; — (Sabahat) Hanım kendi aile mubhitinden çekindiği için kendisi» ni, uzum gördüğü bazı kimesele- re başka isim ve ünvanlarla tanıt» mağa mecbur ol 1 Mister (Tomson) Sabahat Ha- | nmı, vaziyeti bu suretle hüsnü ida | re ettiğinden dolayı tebrik ederek apartımandan ayrıldı... (Mıgır) Türk polisine mensup olan ve ermeni taklidi yapan bu kadınları tanrmakta gecikmedi. ... Bu sırada, (Mondros) mütare- kesini müteakip (Adana)yı işgal eden Fransızlar da bu mıntakada topladıkları bir fırka kadar kuv- vetle o havalideki 41 nci fırkamı- za taarruz etmişler ve kuvvetleri» mizi (Seyhan)ım şimaline atmış- lardı. Bilâhere garbe ve şimale doğru hareketlerini tevsi ederek ve Tarsus civarındaki kuvvetleriy» le de birleştirerek (Yenihan) ve (Muhat) köprüsne kadar ilerle- mişlerdi. (25 Eylül 336) tarihine kadar devam eden bu muharebeleri mü- teakip düşman (Osmaniye) mmn- takasında da taarruza geçerek bu radaki kuvvetlerimizi dahi geriye çekilmeğe mecbur etmişti. Aynı zamanda, Kilikya'yı ta- mamiyle işgal eden Fransızlar © havalide teşkil ettikleri yerli er- meni çetelerinin de müzaheret ve muavenetiyle Mer'aşa kadar iler- lemişler ve (Mer'aş) kasabasmı işgal eylemişlerdi. (Devamı var) Eu Perşembe Akşamı SARAY sinemasında Birinci Film: Roma Ateşler içinde filminde NERON rolünü oynıyan CHARLES LAUGHTON'u 6 KARILI KRAL Emsalsiz ve gayet kuvvetli filminde göreceksiniz. UNiTED ARTISI - Fransızca Sözlü Şebzadebaşında HİL AY L Sakeamie i Perşembe gününden itibaren bu senenin iki şaheseri birden Rasputin ve imparatoriçe # Roma Çılgınlıkları Münir Nüreddin Bey tarafından konser : AYRILIK TANGOSU HABER — euşu Postası Tingilizce dersleri dersleri) Müellifi: ömer Rıza hi 57 di pach (pek) il yapmak page (Pec) safıya paint (pent) boyamak, pale (pel) soluk pant (pent) solumak Papa (papa) baba ; Paper (peper) kâğıt Parents (perents) ana babalar Part (part) parça kasım N No. 41 Party (parti) heyet, cemaat Pass, (tu pas) geçmek Üzüntü ve kızgmlıktan boğulan Pass (pas) geç bir sesle homurdanıyordu: Past (past) mazi —Ah, artık büyük, kuvvetli ve Pay, to (ta pey) ödemek zengin adam olmayı yalnız ken- Pey (pey) öde dim için istemiyorum. Bana bu ka Penr (pir) armut ragünleri yaşattığın için seni öl- Pear tree (pir tri) armut ağacı Peel (pil) soyar Peel, to (tu pil) soymak Peep, to (tu pip) sarmak, Pen (pen) yazı kalemi Pencil (pensil) kurşun kalem Penny (peni) bir İngiliz İirasının iki yüz kırkta biri, Perhaps (perheps) belki, ihtimal ki, Personal (personel) şahsi - Persunade (persuved) ikna eder Petal (petal) çiçek yaprağı Pick, to (pik) bir şeyi yerden al « mak Picture (pikçer) resim. Pecce (pis) parça Pisces (pisez) parçalı Pin (pin) toplu iğne dürmek istiyorum. Hayır, öldür- mek değil,fakat gemide bir korsan olarak görmek arzusundayım... O zaman her fırsatta senin karşma dikileceğim ve eğleneceğim... Yıl- larca kasıp kavurduğun bu deniz- lerde, ayakaların zencirli olarak, mek hoş mu bakalım... Eminim ki bu senin için en büyük istirap ola- caktır. Seni öldürürsem bir defa öleceksin, fakat zencire vurursam her gün bin defa öleceksin!... | o Yerinden kalktı, Geminin fenw halde sallanmasına, hattâ yalpa vurmasına rağmen kamarada ge- ziniyor ve şöyle söyleniyordu: ramen e —Zengin ve kuvvetli, meşhur Pialörn (pintferii) kulli. ve büyük adam olmalıyım... Bun- Play (pley) oynar dan başka kurtuluş çaresi yok... Ploasant (plezant) hoş Kamaranm srmsıkr kapalı olan Please! (pliz) lütfen küçük yuvarlak pencerelerine doğ Pleasure (plizu) zevk, baz ru yumruğunu sallryarak bütün Plenty (plenti) bereket, mebzuliyet | kuvvetiyle haykırıyordu: Mel —Alacağın olsun Şahin Reis!... , Plum (plam) erile Seninle ödeşmeden, seni zencirde plum - pres (plamiri) Hurma ağacr' plural (plural) cemi plus (plas) zait, cemi işareti pocket (poket) cep poem (poyem) şiir pond (pond) dere, havuz poor (pur) fakir porter (porter) hamal possible (posbıl) mümkün post (post) posta post - card (post) posta kartı © pstman (postmen) postacı post office (post ofis) posta dairesi potato (poteto) patates pound (povund) lira pour (por) döker present (prezent) bal görmeden ölürsem gözüm selin Birdenbire inen koştu, açtı güverteye fırladı. Sanki Cezayirde bütün ümitle- rini kaybeden o değildi. Her tara- fa emirler verdi. Geminin harap olmaması için tayfa gibi uğraştı. Yeniden talihini denemek ve Şa- hin Reisten öcünü almak için de - nizde boğulmaması lâzımdı. Ancak bu suretle fırtma dindik ten sonra gene üstüne bir ağırlık çökmüştü, Papaya her şeyi oldüğu gibi anlatmak ona o kadar zor gel di ki... Dünyaya rezil olacaktı. pretty (preti) güzel, zarif Bunun için: prison Gemini) a ik —Cezayire varmadan evvel fır- prisoner (prizoner PUB - tmaya tutulduk. Bu hal Idik, probably (probabli) ihtimalki Kaeeril Kü lü emil ii Gibi bir yalan uydurmayı dü- şündü. Fakat olup biteni geminin miçosuna varmcıya kadar herkes biliyordu. Bir gün bu yalan meyda na çıkarsa talihsiz olmaktan baş» ka bir de yalancı olacaktı. İnsanm pronoum (pronaim) zamir pronounce (pronavins) talâffuz eden proverb (proverb) darbımesel, atalar! sözü pudding (puding) puding pull (pâl) çeker (Devamı var) Papâyı ve bütün dünyayı aldatma ğa kalkışmak en büyük budalalık- tr. O zamanlarda Maltada Şöval- ye Dölavalet, reisti. Barbaros ve Turguda karşı harpleriyle meşhur olan bu adam Valeryonun gemişi- ni gördüğü zaman şöyle dedi: — İşte, gene bir Türk korsanın- dan zor kurtulan bir zavallr!... * O, Türklerin koca Akdenizde istedikleri gibi dolaşmalarına, Hi- ristiyan sahillerini ve gemilerini yağmalarına en çok kızanların ba şmda gelyordu.ü Sonra merakla şöyle düşündü: — Eğer Cenevizden yüz bin al- tı getiren gemi de korsanlarm e- ine düşerse!... Kaç defa Dorya'ya haber gönderdim, şunun yanma bir kaç kadırga katrver! dedim de | dinlemedi. Bana: Barbarosn ölü- Ipekfilm mamülâtı “bune dair malümat vet Misafiri orada kabnl et£' kâr maksadı anl çetelerinin mezalim na bücuma başları harebe (10 Şubat 36) dar kanlı bir şekildö celbeyledikleri batarya ile M ni takviye eylemmişlet" kuvvetlerimizin $' Tı karşısında dabi mıyarak 10 — 11 “ve! tahliye ederek ' istikametlerine 6 rim, 30 birinci teşrin. AKDENİZ KORSAN ŞAHİN REİS Büyük macera, aşk ve harp roman! “Seni zencirde görmeden öl gözüm açık ğidecek!, | münden Türklerin eski nin kalmadığından, Maltaya kadar kendi hâkim olduğundan ba” vere de karşılamak erer ğim İki kadırga önü gâ Polidor limana ilerisinde duran bir i mir verdi: — Rojel.. Çabuk g* geldiğini, kim oldu! Eğer Cenova tar: larsa bizim kadırgalar8 gemisinin korsanlar © yağma edildiğinin zan99* den şu anlaşıliyordu! Fırtma bütün sahillerinde göstermiş, onun şimalinde böyle rülmemişti. Roje on beş yirmi ds”. kaleye döndü. Savalet'i #5 rak yanma sokuldu. söyliyeceği zaman hep ” pardı: — Muhterem reis!.. B9X adı Villa Savano idi. Psi riyle ve Şövalye Val / dasında gizli bir iş içini ,5.Vatikan'daki #ğ/ tırladımız, değil mi?... — —Evet!.. Evet!.. nal işi... Şeyh Ebüssaidin” — Evet muhterem reif” — Ne yapmışlar, bu 1€ le?... —Bir şey söylemedi” yo'r.nn geldiğini haber valet seri adımlarla sai9* Selâm Jan sonra di — Geçmiş olsun aziz, Geminizin kalini gördü , sızladı. Size yardım eö yim?.. O zamanlarda Avrvf kılıcı keskin, hilesi © kuvvetli olursa sözünü Her tarafta irili uf. krallar, kontlar, li ler vardı. Bunlar ara © rin üstüne yürümek yorlardı ama,, gene © nin kanlarma susan “Gün geçtikçe d edemiyen Mer'aş ve galyana gelerek (Zİ şehir dahilinde mişti, Fransızlar b€ (6 Şabat 28) e Kl TO) istiklüi Har?