toplantısı gizli olacak Orta Avrupanın en büyük gölü olan Balaton gölüne Macarlar “Macar Denizi” derler, Bu göl kenarındaki plâj-| di, Zavallı hayvan, bu bağrışın Meclisin bugünkü -. J -f lar da Macaristanda çok meşhurdur. Ge Çenlerde, mevsim sonu münasebetiyle, bir “Su bayramı yapılmış, bu arada 34 zene zarfında kadınların banyo kıyafetle rinde olan değişiklikleri gösteren bir ©8 lence tertip edilmiştir. Yukarıki resimlerde bir atlama “le otuz sene evvelki banyo elbisesini giY Miş iki Macar tiyatro artisti görülüyor. | tarafa atmak istemiş, fakat şaşkın Köşede resimde görülen kadın ise şimdi ki Plâj kıyafetiyle bir Macar artistidir. Fakir esnafın çocukları korunmalı! Çakmakçılar yokuşunda Hayrettin Efendi diyor ki: Yirmi seneden fazladır bu sanatla uğraşırım. Yaptığım satış ancak bu -« rada beni geçindirmeğe bile kâfi gel- miyor, Yani haftada üç ağızlık zor sa- tabiliyorum, Hem satamadığım haf - talar da pek çok. Binaenaleyh sanatimiz ölmüştür denebilir. Fakat ne yapayım ki, — bu sanatten başka bir şey elimden gel - mez. Hoş yapıyorum da elime bir şey mi geçiyor? Katiyen hayır! Şu ufacık dükkânm kirası ne olsa beğenirsiniz? Sekiz liradır. Mübalâ - ğasız söyliyorum. Kazancım, kirayı bi. le öedeyecek halde değildir. Ikâ çocd ğum var, ikisi de yetişmiştir. Her ikisi de mektebe giderler, Onlar, kitap is - ter, şu ister, bu ister.. Fakat ben artık kendilerini tahsil- d) alıkoymak mecburiyetindeyim. ağızlıkçı Her ay kitap deyip - dayanıyorlar. Tabil istiyecekler. Ben de biraz oku - dum bilirim. Fakat benim babam, bil. miyorum bizi geçindirir ve okuturdu. Küçük yaşımda yetim kaldım, Bu san- ata atıldım. Ne uzıyorum; ne de kısa. hyorum. Acaba hükümetin, bizim gibi böyle alış veriş yapmıyan esnafa hir yardımı ve yahut onunların yavrula « rını himayesi 1nümkün olmaz mı? 1ESNEF VE ISCİ | Hasbuhal | Esnaf Mecmuası | “Birleşik Esnaf Cemiyetleri Bü- | f::Eın,. tarafından bir senedenberi | snaf Meslek Mecmuası,, çıkar- tılıyor. Mıcvmu.. ."""Inile esnafa ve eııııflıg'n_ııthı. Bit senelik neşri - yndn öder KN gz e ü *Hemen bütün yazıları esnaf için lâzım vi kiy metli.. Fakat bütün bunlara sağmen mecmua tamamile Türk esnafının mecmuası olamamıştır. Yani Türk esnafının umumi vaziyeti, s€viye - si göz önünde tutulmamıştır. İn. sana öyle geliyor ki, bu mecmua- da bütün esnafa yüksekten bakan bir hal var... Izah edelim: Esnaf, mecmuasının — içindeki bir çok yazıları anlıyamıyor, naf Cemiyetleri Bürosu,, nun güt- tüğü gayenin neticesi alınamıyor.. Yani istenilen verim elde edile- miyor, Mecmuanın muharrirleri mev - zularını seçmekte çok isabet edi- Onun içindir ki: “Birleşik Es- | Mahalle bekçileri de vatân çocuğudur! Mahalle bekçileri namına ge - len bir mektupta şöyle yazılıdır: Cümhriyetimizin on birinci yı- lını tes'it etmek için 29 Teşriniev- veli sabırsızlıkla bekliyoruz. Her bayramda olduğu gibi, bu bayramda da mekteplilerimiz, me murlarımız, askerlerimiz, esnafı - mız, işçimiz, hulâsa en yüksek şah siyetlerimizden en aşağı tabakaya kadar bütün vatandaşlarımız, me- rasime iştirak edecektir. Biz mahalle bekçileri bu şeref- ten niçin mahrum kalıyoruz aca- ba? Adedi binleri aşan biz İştan- bul bekçileri bundan çok mahzun oluyoruz. Herhalde, bu sene bizi de hesaba katmalıdırlar. Haber Bazetesi bu nokta üzerine nazarı dikkati celbetsin. SESERAEAARE ee TaLAArERaRasdN! yorlar, Fakat yazılara —pek azı müstesna— ekseri yazılara — ne- | dense bir makale süsü veriliyor, a- ğır, yüksek bir üslüp kullanılıyor. Onun içindir ki, esnafla konu- şurken bu mecmuaya temaş ettik- ] çe, yazılardan bir şey anlamadık- | redi. Bu kükreyiş dallar ve | Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı 'Tefrika No. 70 Kendisine en çok benziyen bu hayvan olduğu halde onu bir tür- lü yola getirememişti. Senelerinin büyük bir kısmınt bu - hayvanla dost geçinmiye hasrettiği halde muvaffak olamamış, daima müca- dele etmek mecburiyetinde - kal- mıştı. Aslanlı adam, aslanlarile be- raber, nehir kenarma gidiyordu. Orası av için en müsait bir yerdi. Geyik ve antilopların çok bulun- dukları bu mıntakada, aslanları- zahmetsizce avlanabiliyorlardı. Hergün güneşin çekilmesine ya- kın sürülerle su içmeye gelen bu hayvanlar, günün bu saatlerine kadar vakitlerini hep bu noktada geçirirlerdi. Baba aslan çok zaman nehir kenarma kadar yorulmaya bile lü- | zum görmez avlarının kendi aya - | ğına gemlesini beklerdi. İşte bu- | gün de niyeti böyleydi. Sahile üç | yüz metre kadar yaklaşmiş oldu - ğu halde daha fazla ilerlemeye lüzum görmedi. Kocaman başını toprağa eğerek gırtlağının bütün kuvvetile arka arkaya üç defa kük yap- karar kayva lara kadar üzandı. Bu, bağrış onun avlanması için kullanacağı yegâne silâhı idi. Nitekim, çok geçmeden, ayağı- na kadar bir antilop koşarak gel- dehşetinden kendisini selâmet bir lıktan işte onun tâ karşısına düşü- vermişti. Kurtulmak imkânmın elinde olduğunu anlayınca da, bir müd - det gözleri Boranın gözlerinde mıhlanıp kalmıştı. Bora çevik bir sıçrayışla -kes - kin dişlerini boynuna geçiriverdi. Aslanlı adamla Fatma ve. Fa- tuş oldukça ileride bulunuyorlar- ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞL RARİ İ Rıza iŞekipi ra üstünü hayvanlarına **? O, ana kız karınlanıf! 'ken meyva toplamak İit ca tırmandı. Fakat tırmanışı ile K& acı sesini yükseltmesi bir” Aylardanberi, mücat gorili, bir izbandut gibi da görmüştü. Vücudunu örten j tunda bağlı duran çakısf rak, üzerine yürümüş v& ” kunç hayvanı yerden alti re yükseklikteki daldan ” ğe mecbur etmişti. : Aslanlı hükümdar, bü hayvanın peşini bırnkı”J bir maymun çevikliği il*ı ladı. Aslanları, efırıcl'ılel'*J $1 ile yemeklerini bıral sesin geldiği bu noktaya İ lardı, Goril bütün dehşetile Hi. Aslanlı'adam onu g valı hırağını eanlamavır t du. Goril, aslanlı adamın V koşup gelen aslanları or raber görünce dünyanıf kunç bir mahlüku kesile Gorilin uzun ve ku rı geniş göğsünü bir dı'J vüyor ve korkunç bir husule getiriyordu.. Aslanlı adamın meydan vermeden o ** Fakat Bora efendisinin *” koşmaktan geri durmi Fatma ve Fatuş takip © Goril, hücum noktsiti' di. Kendisine saldıran * karşı koymaya çalışıy? ra, gençliğine bakmad kalkışan Fatuş kuyve dı. Boranm kükreyişi onların'da işine yaramıştı. Aslanlı hüküm- dar, önüne düşen bir geyiği oku |ile ötekiler de bir başka antilopu pençelerile avlamışlardı. Daha yarım saati doldurmıyan kısa bir zamanda üç av elde etmişlerdi.Ar tık, bugün için bir başka hayvanın peşinde koşmaya ihtiyaç yoktu. Aslanlı hükümdar, geyiğin bir budunu kendis'ne ayırdıktan son- gevecerECA eeLReRERELALEEERCECELEDER A LERACECCCEALELERCCEELELEYEKEN! larını seziyoruz. Mecmua ilk sayısını çıkardığı zaman ortaya koyduğu neşriyat Pprogramı hakikaten bütün esnafı sevindirecek olgunlukta, dolgun - lukta idi, Fakat programın bazı madde- lerine maalesef sadık kalınamadı. Mecmuanın sayfalarında, — es- nafın şikâyetleri, dilekleri ve — fi- kirleri daha az yer buluyor. Sonra, esnaf cemiyetlerini faa- liyete tahrik etme yolunda mecmu anın çok gayret sarfetmesi lâzım- | yakaladığı gibi, kendi 'ön metre ileriye fırlat! tılıştan, zavallı hayvı ni doğrultamadı. A Bununla beraber, met! hafaza ediyor ve yenit” maya çalışıyordu. B boştu. Ayağnı sürük! ye, üç metre daha ö rıldı ve derinden de başladı. | dır. Esnafın bilhas | reği çok yanıktır. Velhasıl, mecmu&” (a için daha aşağıdan # gi seviyesini biraz ind”? dır. Mecmuanın: BU emek ve masrafları”.