GUT B N Ingiliz kadını ve mamadadıJ sayfadaki resme bâ-i b Shur seyyahlardan ihtiyar I”Ente. t Mmacerasımı anlatıyor: Tede bana pek fazla izzet eden bir Lordun İstanbü %UIE_SJ üzerine, kendisine, ka- k% evimde bir ziyafet çektim. Wa:adm yaptığı minimini dol Reaji Pek beğendiler. Ben de bul| kârane yemeğin kim tarafın n Yapıldığını göstermek için bi- Pu ! kalfayı yanlarına getir- .. lün üzerine, Lordun karı- Stedeye kapandı. Mamadadı- &Yağını öptü. '.ze“tî kadm, bizim huzurumuz ,—"'u'.hlk cesaretini asla göste- kı'ı::d'. Hizmetçimiz olduğu için! F ayakta dururdu. 'ü.".-“' Leydi Hintelon tarafın- N""’üüü ihtiram üzerine: k)anîhu, bacı... demeğe mecbur — Astafurulla, d -dedi. < Otur, otur..: İe Si hkemlenin kenarma ilişti. —"liu üzerine, o da, Lort Hin-| n karısına dönerek: %b: Guruki, guruki! -diye eliyle 1 etti. M—“l'lliz kadmı, bunun üzerine döndü: gt Arıd._n otuz sene geçti... Çat hz' unuttum... Anlryorum, fı-! Nht:nuçumyorm... Onun için, k 'em sahibem efendime lüt- tercüme ediniz: Huzurlarında ederim, oturamam. f "lheile sordum: %N Muhterem sahibeniz efendi- Mi?... O da kim? _:*ı,.. karşısma hepimizi al- bize şeref veren bu sultan... [,:â gözle işaret edip mama da #Östermişti. H'he“en hayrete düşüyordum. rm; l.;qlmıkî, guruki -diye ısrarda *Yamdı. iliz Leydisi: ,_; Lütfen tercüme ediniz... -di- * Musırrane yalvardı. B'H de bunun üzerine, Mama- döndüm: — Huzurunuzda utanırmış, otu KÇN dadı... N, Zararı yok, ayoo00... Otur- Nf’oooo... Eski günle geçti, biz .;hyle olduk, ayoooo... ı—_ #özleri tercüme etmem üze- KĞNH Hintelon, dadımın is- ıit nin dibine bağdaş kurdu. “mkı'uiliz asılzade kadının, bu N. * bizim mama dadının ya- âk; Oturması?... Havsalanın ala b.! değildi. Ne oluyordu? & S M Söyleyin, kalksın... İskemle- ğğm.. -dedi.- Bak, beni w N kendisine memlekette iz terbiyeyi de unutma- NN u'kin. gelgelelim Çatcayı u- Bük.. Ah dangalak... 'inin yanağma şap şap vur- iltifat üzerine, İngiliz ka- *ğildi. Mama dadımın ayağı daha öptü. Yaiyet kırıcı manzara kar Lort Hintelon sıkılıyordu, kolundan - tuttu. ardı. İskemle üstüne .s“m’l. bana dönerek iza- ençliğimizde, Afrika - ölü ciyarmdaki bir krallı At olmuştuk... Üzerleri- ler yollar, bunları tedip için uğraşırdık... Tetlip de değil... Daha doğrusu, yağma... Fakat, Çat hükümdarlığı da ol- dukça kuvvetlidi. Buranın askerle ri, ilkönce, oklarla, yaylarla bize karşı koydular. Fakat, daha sonra bizden tüfekler yağma ederek, bunlarla üzerimize hücuma giriş- tiler... Nihayet, bizden, bir çok e- sirler de almağa muvaffak oldu- lar.., Heyhat, bu meyanda, zevcem Leydi Hintelon da ellerine esir düştü. Tam on sene, Çat gölü zen- cilerinin yanında kaldı. Biz, on- dan ümidimizi kesmiştik. Zira, ya; kaladıklarımnı ekseriya öldürür, ya hut yerlerdi. Karımın da böyle bir felâkete uğramış — olacağını sanıyorduk. Halbuki, günün birinde, bir bas-| kım tertip ederek, zenci krallığı- nn bütün varımı yoğunu yağma ettik,hanedan âzâsmı başka başka yerlere kaçırdık... Hattâ, rivayete nazaran, bizzat kralın kızı da kaçırılarak, Mısırda satılmış.. Bu başkın esnasında, hiç um- madığım bir saadetle karşılaştım... karıma tekrar kavuştum... Hem- de sağ, salim... Pek güzel olması- na rağmen kimse ona ilişememiş- ti. Fakat, onda, daimi surette, zen cilere karşı bir hürmet hissi kal- dr... Yanlarında esir bulunduğu bu insanları daima yüksek ırk olarak görürdü... Lâkin, bu derece hür- met ettiği de yoktu... Leydi Hintelon: — Beni esaret hayatımda bütün felâketlerden himaye eden işte bu müuhterem sahibemdir!... -dedi.- Kendisi, hükümdarın kızı idi... Be ni de, hizmetine aldı... Ah, onun iyiliklerini nasıl unuturum... Tekrar, yerlere kapandı. Dadı- mınm ayaklarımı öptü. Şimdiye ka- dar hükümdar kızı olduğunu biz- den gizleyen dadım, büyük bir te- vazula: — Etme ayooo... O günler geç-. tİ ayooo... diye itiraz etti durdu... Fakat, dadımı Lortlar bize br- rakmak istemiyorlardı, Onu ala- rak, İngiltereye götürmek arzu- sunda idiler. Mama dadım ise, ra- zı olmadı. İhtimalki sabık cariye- sinin maiyetine girmek fenasma gidiyordu. Hattâ, Leydi Hintelon seyahate çıkarken, ona, mercan gerdanlığını hediye verdi. Asıl ehemmiyetli olan cihet, bizde hizmetçi olduğunu öğrenme sine rağmen, İngiliz kadını, dadı- ma, daima yüksek bir şahsiyet di- ye bakıyordu... Onun oğlu odaya girdikçe bile, şehzade girmiş gibi ayağa kalkıyordu... Bütün zencile ri yüksek mk telâkki ediyordu... Esir zihniyeti iliklerine işlemişti. (Hatice Süreyya) ——— Tepebaşı Belediye Bahçesinde ŞEHIR TIYATROSU San'atkârları tarafından 2-8-934 Pers- — Tktonbul Belediyesi embe güıB" ŞehirTiyatrosu akşamı saat 22 de LÜKÜS HAYAT 3 Perde "“lml Yazan : Ekrem Reşit Besteleyen: Cemal Reşit Havalar yağmurlu olduğu takdirde temsiller kışlık sahnede verilecektir, Öyle anlaşılıyor ki gelecek yaz Istanbuldaki gezme yerlerinden, piyasa caddelerinden bir çokları- nın papuçları dama atılacak. Ortaya yepyeni bir gezme, tozma yeri çıkacak, şehir halkının bir çoğu akşamları buraya dökü- lecek, hele Cuma günleri burası başan başa insan, araba, otomo- bil, bisikletle dolacak ve bu yep- yeni, upuzun gepgeniş piyasa cad- desinin çevresindeki bahçelerle bostanlar tam mânasile birer me- sire yeri olacaklardır! Marmara — Haliç asfaltlı bul- varımdan bahsetmek - istiyorum... Bu yılın cümhuriyet bayramında mı bitecek olan bu otuz metre ge- nişliğindeki büyük yol hiç şüphe - siz İstanbulun en güzel yolu ola- bağlarla, bahçelerle bezenen bu yolun yakın isikbalini — şimdiden kestirenler gelip oralarda kahve, gazino, bahçe açacak yerler arı- yorlar. Esasen şehrin en güzel yer leri olan bu yeni yolun uzandığı yerlerin bir tarafına vaktile me- zarlıklar yapılmış olmasa imiş bu gün oraları Şişliye, Nişantaşma fi- lân hakikaten taş çıkaracak — bir manzara gösteridi. İşte yeni ya - pılmakta ve büyük bir kısmı bu seneki Cümhuriyet Bayramımda, bitecek olan Marmara — Haliç as faltı, bir kaç yıl sonra, İstanbulun harabeler, viraneler semti denilen bu civarı ihya edecek, he- Marmara Topkapı - Florya şosasının caktır, Zaten kır tarafı gittikçe| * le yeni stadyomun da oraya çok yakm olması bu ciheti büsbütün tanınmaz bir hale getirecektir. Bunun için bakıyorum, Yediku- leliler seviniyor, Silivrikapılılar se viniyor, Topkapılılar - seviniyor, Edirnekapılılar seviniyor, Eğrika- pılılar seviniyor! Tabit bu emsal- siz yeni yol Bakırköylüleri de se - dıktan sonra Bakırköy kırları da » şehrin birinci sınıf sayfiyesi şekli- ne gelecektir. Şimdi toprak tesviyesi — yapıl- makta olan bu yolun üzerindeki gezinti, tozuntu yerleri, mesire mahalleri şunlardır: Yedikulede hastane bahçesi Silivrikapı dışarısında - Tepeba- ğt — Mevlânekapı — dışarısındaki dutluklar ve Kozlu çayırı — Top - kapı dışarısında ve Florya şosesi üzerinde Şehislâm bahçesi — Top kapı ile Edirnekapısı arasında Beylerbeyi çeşmesi ve Bayrampa- şa — Edirnekapısı dışında Misn tarlası — Otakçılar çayırı... Daha| ! ğ .La_l Diğ, n başlangıç yeri | ileri kırlarda ise Çoban çeşmesi— Veli Efendi — Çırpıcı — Büyük üzüm bağları — Kazıklı — Mün- zevi bahçeleri — Keçesuyu — Val de suyu gibi daha büyük ve daha namlı mesire yerleri de caba! Düşünün şimdi, etrafında za- ten bu kadar gezinti ve eğlenti ye- yukarı taraftan dörtte üç buçuk kıs| * dan Halice! Istanbul gelecek yıl yepyeni bir gezinti yeri daha k azanıyor. vardı, sakın ona benzetmeyin! Ba kmnız bu adam bu yeni yolun -bir kat daha güzelleşmesi ve burası- nın hakikaten emsalsiz bir şekil | alması için bana ne demişti: —" Yedikuleden — Topkapıya kadar yolun sol tarafında geniş ve derin hendekler vardır ve gene Yedikuleden Topkapıya kadar yol inişsiz, çıkışsız, düm düzdür. Ol - du olacak, Yedikule sahilinde a - çılacak küçücük bir kanal ile bu hendeklere sü verilse Marmara sa- hilinden Topkapıya kadar içinde kayıklar, sandallar, motörler işli- | yen güzel bir dere meydana - gelir ve işte o zaman burası dünyanın €n güzel yerlerinden biri olmuş ©- lur!,, Ben bu fikrin uygun ve akla ya- kın olup olmadğını şehirleri imar ve süsleme işlerinde ihtısas sahi » bi olan operatör Cemil Paşa ile Celâl Esat, Cevat Rüştü, Liman Şirketi müdürü Hamdi, Şehir Mec Marmara - Haliç asfaltının ortasından bir manzara ri olan bu yol yarın tamamile bi-| ter de şehrin en büyük, en güzel, bir asfalt bulvarı halini alırsa o za man düşünün bütün — buraların manzarasını! Şaka değil ama, bu fikri geçen sene bana Yedikulede birisi açmış tı. Fakat siz bana bu fikri açan a - damı, hani bir zamanlar İstanbu- lun süslenmesi için projeler yapan, bir ezhar mütahassısı Basri Bey Resim, “Polo,, denilen bir nevi atlı top oyununa aittir. Bu oyunu oynıyanlar, bir taraftan — elle: | deki değnekle yerdeki topa isa- betli olarak vuruş yapmağı göze- tecekler, bir taraftan da bindikle- ri atı harekete göre idare edecek- ler.. Atın yanlış bir yürüyüş veya dönüşü, vuruşu boşa çıkarır. Bu itibarla, oyunun kazanılmasında lisi âzasından Adalı Avni Beyler- le Nakiye Hanrmefendiye ve gaze telerin bütün fıkra yazıcılarına so ruyorum: — Sizne dersiniz bu fikre efendim, Yedikuleden Topkapıya kadar sun'i bir dere yapılsın mı, yapılmasın mı? Ve yapılırsa için- de kırmızı balıklar mı yüzsün, be- yaz balıklar mı? Osman Cemal atın da hemen hemen yarı yarıya rolü vardır. Resimde görülen at, İngilterede en iyi “Polo,, oynıyan bir at ola- rak tanınmıştır. Bu at, üzerinde- ki adamın kendisini sevk ve ida- resine hacet brrakmadan, kendili- ğinden oyunun icabına uygun o- larak vaziyet almaktadır.