HABER'in hikâyesi — Son sayıfadaki resme bakı- mwz! — Ürte Hatun, Sartı Beyin avuç» larından minimini ellerini heye - canla çekti: — Eyvah.. Baâskına uğruyoruz, galiba.. Mahvoldum.. Ve sonra, çirkin fakat iyi kalp- li bir insan olarak tanıdığı sevgi- lisinin yüzüne baktı: — Beni şimdi — öldürecekler... Ben, ölmek istemiyorum.. Beni kurtar.. Sartı Bey, kaşlarını çattı. Sey. rek sakalmda ince parmaklarmı gezdirdi: — Aşk bilen hicran bilir., . diye söylendi. - Her şeyi gözüme al- dım.. Korkma.. Fakat, derhal şu- raya yat.. Derin bir uykuya dal- mış gibi yap ve uyandığın zaman benim burada — mevcudiyetime © Genç kadın, heyecan içinde, i- taat etti. Sartı bey, odanın bir kö- şesinde bulunan sedef bir çekme- nin üzerine iğildi. Sanki dışarda- ki gürültüleri işitmemiş gibi bu- nun karısmın yanmdaydı. Şimdi ya başladı. Çinli kumandanın evinde, o- nun karısının yanşındaydı. Şimdi de, kumandanın çekmecesini ka « rıştırıyordu. Hi - 'To « Fi, içeri girince, onu, devlete ait en mhüim evrakı okur ken buldu. Arkasındaki iki hare- mağasına işaret etti: — Yakalayın.. Kendisi de silâha davrandı. Zi ra, bir Türk beyinin asker değil, tacir olsa da her halde kendini mü dafaa edeceğini tahmin etmişti. ğ , sahtö bir yarmıya başladı: — Vallahi ben casus değilim... Bu çekmecede para arıyordum.. Hi -To».Fi: — Senin paraya ihtiyacın ol « madığını herkes biliyor.. » dedi. - Hem de bir kadının uyuduğu oda- ya girerek bu sedef çekmeceyi aç mağa cesaret etmen her şeyi gös- teriyor.. yanmıştı. Gözlerini uğuşturarak: — Nedir?.. Kim 07.. - diye ke- keledi .. Ya?.. Siz misiniz?. Sev- gili zevcim.. Fakat bu yabancı a- damı niçin buraya kadar soktu - nuz?. Divanıharp, kararını akşama kadar vermişti. Sarti Bey, ku- mandan Hi - To . Finin odasına casusluk maksadiyle girmişti.. Bi- naenaleyh, âdet mucibince kafası kesilecekti. Ürtenin âşıkı, kabahatini, söz- de hırsızlıkla gizlemek için biraz gdıktan sonra, casusluk cür- münü itiraf etti. Bunun üzerine, ormanda bir a- teş yakıldı. Sarti bey, yere diz çöktürüldü. Çinliler, kendilerini ele verecek olan bu adamım ceza göreceği i- ediyorlardı. Cellâdın zığa bağladı. Cellât, kocaman pa» lasiyle geldi. “.— Beş dakika sonra, kellem bir tarafta, sarığım bir tarafta, yerlere düşecek.., İşte tam bu esnada, aklına müt- şi! bir şey geldi: Bütün bu feda- kârlığı hiçe gidiyordu: Zira, sa » rığının arasında, Ürlenin onu eve davet eden mektubu vardı. Ne yapmıştı da, bunu eskiden düşün- Hoşa giden bir yararlık Bu aralık, Ürte hatun, güya w | çin memnundular. — Onunla alay| - muavini, | , Sartının ellerini arkasındaki ka -| - Şehinşah Hz. Tahran yolunda İstanbullular dün,Türkiyenin büyük memişti?... Demin, uçurumun ya- nından geçerken, pek âlâ, sarığı- nı, bir baş hamlesiyle atabilirdi... Şimdi ise ne yapsa nafileydi.. Sa- HABER — Akşam Postası 3 Temmuz 1834 GA ak yere düşünee içindeki a mplsafirini tezahürlerle uğurladılar da görülecekti.. Sarığını iki metre ilersindeki ateşe atsa bile, büsbü- tün nazarı dikkati celbedecekti... Cellât, işini bitirmişti. Hi « To - Fi, alaylı alaylı: — Eğer kolay ölmek istiyorsan boynunu iyi uzat!.. - dedi. - Yok« sa kılıç kafana iner.. Birkaç dars bede ölürsün.. Bu sözler, Sartı Beye, azıcık ce- saret verdi: « Belki sarığımın içindeki kâğıt katlanır da okumazlar.. - diye düşündü. Onun için boynunu uzatmadı. Sanki korkuyormuş gibi, başını sağdan sola kaçırdı. Çinliler: — Bu kadar Türk imha ettik, fakat, bu kadar korkağmma rasla- mamıştık.. - diye şaştılar.. Nihayet, cellât: — Hay.. - diye bir sayha kopa- rarak, yerinden sıçradı. Palasına, havada, büyük bir ka- vis resmettirdi. Sartı bey, başını sağa sola kaçırmasına Tağmen, pala, bir hamlede, ensesinden gi rerek, boynunu kat'etti. Kelle ve sarık yere yuvarlandı.. Beyaz bir kâğıt, Hi - To - Fi- nin ayakları önüne düştü. Çinli kumandan: — Garip şey.. « diye söylendi. - Evrakımı saydım.. Tamamdı.. Bu- nu, nereden aşırmış?.. Açıp baktı ve dona kaldı: Karısının yazısı!.. Yanındakilere hiçbir şey belli eden küğıdı cebine'attn. Evine döndüğü zaman, karısının karşı - smma çıktı. İlkönce yüzlemeği dü- şündü. Fakat, sonra, bu kadını bo- şamak lâzımdı. Halbuki, pek se - viyordu. Bütün hayat, azap ola- caktı. Kontrolu — fazlalaştırırdı. Bundan sonra bu gibi hallere mâ- ni olurdu. Hem, rakibi de orta - dan kalkmıştı. Fakat, onun ruhundan bir inti- kam almak istedi: — Çok alçak adammış.. - dedi.- Casusluk yüzünden idam edilece- ğgini anlayınca, son dakkalarında, “Ben Ürtenin âşıkryım da, onun için Hi - To - Finin evine girdim.., diye ortaya bir lâf attı. Karısının avcı görmüş ürkek bir. ceylân gibi karşısında baktığını görünce, onu fazla üzmemek ar- zusiyle ilâve etti: — Lâkin, ağzma şamarı çal- dım.. İftiracıyı — susturdum.. Çok alçak adammış.. Değil mi?.. Genç kadın, bu sefer, hakiki bir samimiyetle: — Çok.. - dedi. (Hatice Süreyya) Cenevre doktorları, silâhsızlan- ma kadavrasının teşrihile meşgul- dürler. İki haftadan beri memleke- timizin misafiri bulunan İran Şa- henşahı Hazretleri memleketlerine dönmek üzere dün Eğe vapuru ile Trabzona hareket etmişler, büyük merasimle uğurlanmışlardır. Halk, Dolmabahçe sarayının ka- pısından itibaren Tophaneye ka - dar iki tarafı doldurmuştu. Dük- kânlar, evler İran ve Türk bayrak- larile donanmış ve caddelere ha - klar serilmişti. Şahenşah Hazretlerinin rakip o- lacakları Eğe vapuru Tophane rıhtımı önünde demirlemiş ve cad- deden itibaren rıhtıma kadar ha- Irlar döşenmişti. Öğleden sonra Gazi Hazretleri refakatlerinde Başvekil İsmet Pa- şa, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey ile diğer zevat olduğu halde Sakarya motörü ile Beylerbeyi sa- rayından Dolmabahçe sarayma teşrif buyurmuşlardır. Dolmabahçeden hareket Dolmabahçe sarayında doğruca Şahenşah Hazretlerinin daireleri - ne teşrif buyuran Gazi Hazretleri yarım saat kadar muhterem mi - safirle görüşmüşler ve bundan sonra saraydan ayrılmışlardır. Gazi Hazretleri, büyük misafir- leri ile birlikte aynı otomobile bin- mişlerdi. Otomobilin sağ tarafın- da Şahenşah Hazretlerinin büyük atlas bayrakları, sol tarafında da 'bayreğrıylalgala » nıyordu. İki büyük devlet reisinin rakip olduğu otomobili takip eden oto- mobillerde de Başvekil İsmet Pa- şa ile Hariciye vekilimiz ve Şa - henşah Hazretlerinin maiyyetleri ve mihmandarları bulnuyorlardı. Tophanede Saat tam 16... Tophane rıhtı - mında caddeden salona kadar iki tarafta askerler mevki almıştı. Ayrıca kapıda da bando muzika bulunuyordu. Salonun içinde İstanbuldaki İran konsoloshanesi erkânı ile Debistani İraniyan talebesi, vilâ - yet ve belediye erkânı hazır bulu- nuyordu. Rıhtımda da gene bir. bando muzika ile bir müfreze asker yer, almıştı. Büyük reislerin otomo - bili kapı önüne gelince bando mu- zika İran ve müteakiben İstiklâl marşını çalmıştır. Bu esnada Debistani İraniyan talebesi tarafından Şahenşah Haz- retlerine büyük bir buket çiçek takdim edilmiş, Şahenşah Haz - retleri bundan pek ziyade mahzuz olmuşlardır. Küçükleri takdir et- tikten sonra — memnuniyetlerini söyliyerek hepsine iltifatta bulun- muşlardır. Tophane rıhtımının karşısında demirlemiş bulunan Eğe vapuruna gitmek içinKmalıada vapuru hazır lanmıştı. — Şahenşah Hazretleri rıhtımda bulunan Cevat, Salih Paşalarla diğer Paşaların ellerini sıkarak veda etti ve Kınalıada va- puruna geçti. İki büyük devlet re- isi üst kata çıkarak kendilerine hazırlanmış olan kısma yerleştiler. Kınalıada Tophane rıhtımın - dan ayrılıyordu. Alkış tufanı baş-, ladı. Gemilerden, sandanllardan yükselen alkışlara: — Yaşa!... Sesleri karıştı. Kınalıada yavaş yavaş Eğeye geldi yanaştı. Ege vapurunda 17 gündenberi memleketimizin misafiri bulunan kardeş İranın bü- yük reisi ile Gazi Hazretleri de el ele oldukları halde iskeleye ka- dar geldiler. İskelede bir daha el sıkıştıktan sonra Şahenşah Haz - retleri iskeleye adım attı. İskele- nin ortasında Kmalıada Egeye geçerken bir kere daha dönerek Gazi Hazretlerinin elini sıktılar ve selâm vererek Eğeye dahil oldu - lar. Eğede Yavuzun muzikası bulu- nuyordu. Büyük misafirimiz ge- lir gelmez İran ve İstiklâl marşla- rını çalmağa başladı. Ve geminin grandi direğine de Şahenşah Hazretlerinin atlas bay- rakları çekildi. Şahenşah Hazretlerini takiben İsmet Paşa Hazretleri, Tevfik Rüş- tü Bey de Eğeye girdiler. Misafirlerin hepsi Eğeye bin - dikten sonra İsmet Paşa ile birlik- te diğer zevat Eğede son defa ola- rak Şahenşah Hazretlerini selâm - ladılar ve Kımalrada vapuruna dön düler. Bu esnada Gazi Hazretle- ri Sakarya motörüne binerek bo- ğaza doğru gitmek arzusunu izhar ettiler. Derhal limanda bulunan Yo NEABüdüyitakişredeü Kınalıadaya yanaştı, GaziHazretle rile İsmet Paşa ve diğer zevat mo- töre rakip oldular. Hareket Kınalıada vapuru da Eğeden ay- rıldı. Gemi harekete başladı. Li- mandaki bütün gemiler düdük öt- türmek suretile muhterem misafi- ri selâmladılar. Kmalıada Tophane rıhtımına ya naştı. Eğe de boğaza doğru iler- ledi. İki torpito muhribimiz de Eğeye refakat ediyordu. Beraber gidenler Şahenşah Hazretlerine Hariciye mihmandarları Fahrettin ve Ali Sait Paşalar, Riyaseticumhur umu- mi kâtip vekili Hasan Rıza ve ya- verlerden Cevdet Beyler refakat ürler. Yeni Tahran sefirimiz Enis Bey, Alâ Hazreti Hümayun ile birlikte Tahrana gitmiştir. Sinemacılar Hazretlerinin Trab - zondan Tahrana kadar olan dönüş seyahatlerini tesbit etmek üzere sinema operatörü Kemal Necati ve Kenan Beyler de Şahenşah Haz - retlerile birlikte gitmişlerdir. diş tedavisi Şahenşah Hazretleri Istanbulda bulundukları kısa müddet zarfında dişlerini tedavi ettirmiştir. Şahenşah Hazretleri bu tedaviyi yapan dişçi mektebi profesörlerine beyanı takdirat etmişlerdir. Abideye çelenk Dün öğleden evvel İran Harici- ye Nazırı Bakır Han Kâzımi - ile maiyetleri erkânı Taksime giderek Cumhuriyet abidesine Şahenşah S e Va LA YK AR K R A a t l Hazretleri namına merasimle bir çelenk koymuşlardır. Istanbullulara saadet temennisi Istanbul, 2 (A.A.) — Şahenşah Hazretleri İstanbula veda ederler- ken muhterem İstanbul halkına iblâğ edilmek üzere vali ve bele- diye reisi Muhittin Beye bizzat be. yanatta bulunmuşlar: “— İstanbul halkının hakkımda gösterdiği samimi ve fevkalâde te- zahürat ve asarı muhabbetten mü- teşekkir ve mütehassisim. İstan - bula daima saadet dilerim.,, De- mişlerdir, Ege yolda 2 (A.A) Ege vapuru, telsizle — Anadolu Ajansının hususi mu« habiri bildiriyor: İran Şahenşahı Pehlevi Hazret- leri İstanbuldan ayrılırlarken Kı- nalıada vapurundan Egeye geç » tikten sonra Yavuz ile Adatepe ve Kocatepe Egenin kıç tarafında, Zaferle Tmaztepe de provasında — yer aldılar ve Alâhazreti Hüma - yunu selâmladılar. Boğazı yarım yolla geçen Ege Türk ve İran bay- raklariyle süslenen bütün sahil bo yunca tezahüratla takip — edildi. Alâhazreti Hümayun — şerefine her taraftan yaşa diye bağrılryor du, Küçük ve büyük vasıtalarla sahilden ayrılan halk yarım yolla giden Egenin etrafıan toplanmış- tı. “»Rüyük misafiri teşyi için tehme- Tük gösteren halkın coşgun teza - hüratı ve “Yaşa, varol,, temenni - yatı arasında boğaz geçildi. Ege « de bulunmakta olan Yavuzun ban dosu milli marşlar çalıyor, bu marşlar halkın tezahüratını daha coşgun bir şekle sokuyordu. Sa - hildeki resmi binalar ve yazlık el- çilik ikametgâhları Egenin geçi « şini selâmlıyorlar, vapurlar da mütemadiyen düdük çalıyorlardı. Ege kendisini takip eden vasıta - ları geride bırakarak Karadenize doğru açılırken başta Yavuz ol - mak üzere Egeye refakat eden fi- lo Şahenşah — Hazretlerine deniz kuvvetlerinin selâm ve uğurlama merasimini yaptı. Egenin dümen suyunda glemekte olan Yavuz, ef- radını çimavira ederek Egeyi bor- daladı ve çalımnan selâm borusunu müteakip Alâhazreti Hümayun üç defa yaşa diye bağrılarak se!âm- landı. Yavuz Egenin istikametle - rine gelince yirmi bir top atımı yaptı. Ve Adatepe, Kocatepe ile geminin takriben 1800 metre iler- sinde durdular. Bu esnada Zafer ve Tınaztepe gerisinde yer almak üzere ilerliyen Egenin önünden geçtiler ve ayni ihtiram rasimesi- ni yaptılar. Bundan sonra Ege Ya vuzla Adatepe ve Kocatepeyi is- kelesinde bırakarak geçti ve ya -« şa avazeleriyle uğurlandı. Şimdi artık Yavuz arkasında kara dumanlardan bir iz bıraka » rak boğaza giriyor ve biz engine dalıyoruz. Şahenşah Hazretleri bir müddet daha etrafı tetkik bu- yurduktan sonra oynanan at yarı- şı oyununu takip ettiler ve sekizde dairelerine çekildiler. Boğazdan 65 mil açıktayız. Güzel bir hava içinde yolumuza devam ediyoruz. Zaferle Tmaztepe Egeye refakat edivorlar, ;” Hüi vi f