12 Ağustos 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

12 Ağustos 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Ağustos 1947 Ha gayret! Halk Partisinde görülen Başmdkaleden devam Mısır ve Sudan meseieleri üııdcnbsri Mısır ve Sudar meseieleri yeniden eanl^nmı ve gunun liubcrleri arasında en geniş yeri tutmağs ba?Iamışur. Geçen haftanm taşıtıda Mısır Başbakanı Güvenlik Konseyi aaış.ısmda IVlısırın Mısır ve Sndanın tamanıüe boşaltılma sını Istediğini bildirmiş, ve Ils36 muahe dcsile 1899 mi'aheucünin tamamiİ! mefsuh bir halde b'jlunduğımu beürtmişti. İııgUiî murahhasları, bu muaiıe delerin yürürlükte oldnîunu soylemiş dava bu nıuahedelerin yürürlükte olap olmadığına dayandığı irjn, buna karar vermenin Giıvenlik Meclisine aid olmadığını söyleyerek davanın Konsey güudeminden çıkarılmasını istendşlerdir. Dün bu mesele münakaşa edilecek Ingiltere ve Mısır murahhasları tekrar tartışacak, daha sonra Koıısey üyeleri mütalealarını bildirecek, nihayet reye başvurulacak ve Konseyin bu dava ile meşgul olmağa yetkili olup olmadığı kararlaştırılacaktı. Bu satırlan yazdığımız sırada Konsey henüz toplanmış bulunuyordu. Onuıı Için davanın yeni seyri hakkında nıalumat sahibi değiliz. Fakat dünden başla ysrak göze çarpan bir nokta Sudanlıların dava ile alâkaiaııarak Amerikaya koşmağa başladıklarıdır. Amerikaya gi derek Güvenlik Konseyi ile temas ettaek isteyen Sudanlılar iki partiyi temsfl ettnektedirler. Duıüarın birisi İs mail Elezheıinin başkanlığı altındadır ve Sudaııın M;sırla bitleşmesi, iki memleketin aynı tac ve taht etrafında beraber yaşamasına taraftardır. Diger parti Sndanın isüklâlini tetnin partisidir ve Mehdi Paşanın başkanlığındadır, Bu partiye göre Sudan, Mısırdan apayn memlekettir ve tam istiklâline sahib olarak yaşatnak azminrledir. Bu iki Sudanlı pnrti birbirinin lusmıdır. W Ezherinin başkanlığı altındaki parti, Sudan halkının çoğunlnğunu tenısil ettiğini ve Mehdi Paşa partisirin tnpiliî taraftarı olduğunu iddia ettigi hılde istiklâl partisi de Sudan halkmın asıl mümessili olduğunu iddia etmekte ve diğer partlnin hiç bir degeri haiz olmadı|hnı Ucri sürmektedir. Göze çarpan bir nokta birinci partinin Mısırlılar tarafından teşvik görme«ine mukabil ikinci partinin Ingilizler tarafından teşvik görmesi ihtimalidir. Sudan namına böyle iki partinin ABierikaya gitmesi ve Güvenlik Konseyi İle temas etmek istemesi, şüphe yok ki, Konseyin zihnini bir hayli karıştıraeak ve herhalde onu Sudan meselesi haklanda vazıh bir f'kir «>dinmek için tahkikat yapmağa sevkedecektir, Mısnblann bu tahkikat lehinde vaziyet almaları kuvvetle muhtemeldir. Çünkii Mısırlılar tarafından belirtilmeBi fctenilen bir çok noktalar bu tahkikat sayesinde tavazzuh eder. Fakat bu tahkikat, aynı zamanda Ingilizler tarafından bclirtilmesi istenen bir çok noktalan da açıklayacak ve bu noktalar İngilizlerin iddialanna yardım edecektir. Sudan namına harcket eden partilerden hiç birinin Ingiliz hakimiyetinin devammı istemediği son derece dikkate değer. Müstakil bir Sudan Mısırla anlasmak zorunda oldtığn için Sndanın tstiklâlini kazanmasının Mısırla birleşmesinin bir başlangıcı olması kuvvetle muhtemeldir. avasına dev Baştaraj* 1 inci sahifede arasmda imzalanan muahede hükümlerinin, Birleşmiş Milletler Anayasasile hiikümden sakıt olduğunu bildirmiş, kendisinin bu muahede hakkmdaki sözlerüe Güvenlik Konseyini hukukî bir mesele karşısmda bulundurmak istemediğini, an:ak barış ve güvene yardım eden şartlar vücude getirilmesini arzu ettiğini anlatmıştır. «İngiltere Mısırı işgal etmeseydi ne olurdu?» bahsine dokunan Nokraşi Paşa. İngiliz işgalinin Mısırı ilerleme bakimından gecikfirmiş olduğunu belirtmiştir. Nokraşi Paşa daha sonra Mısır milletinin İkinci Dünya Harbi yıllarında demokrasi davasına göstermis olduğu bağlılığın harbi kazanmağa ne kadar yardım ettiğini mufassal bir surette anlatmış, harbin bitmesinden sonra ingilizlerin Mısırı işgale devam etmelerinin memleketini tazyik ettiğini ve onu mütemadi bir tahakküm havası içinde yaçattığını, halbuki Mısırın bu tahakkümden tamamile kurtulmak istediğini belirtmiştir. Nokraşi Paşa bilhassa bu nokta üzerinde durmuştur: « Böyle bir durum, kolaylıkla kontrolümüzün dışına çıkabilir ve bu takdirde Mısır hükumetinin barışseverilği akamete uğrıyabilir.> Nokraşi Paşa, Sudandan bahsederken, İngilizlerin orada askerî bir otokrasi vücude getirmiş olduklarmı ve Sudan halm geri şartlar içinde yaşattıklarmı söylemiş ve neticede bilhassa üç noktayı belirtmiştir: 1 Mısır ve tngiltere arasında anlaşmazlık mevcuddur. 2 Mısır hükumeü, Büyük Britanya ile müzakere suretile münazaayı hal lçln azimll ve samlmî bir gayret sarfetmis, t'akat bu gayret boşa çıkmıştır. 3 Bu ınümzaanın devamı yalnız Nil vâdiîinin degil, fakat bütün Ort^ Dogur.un barış ve güvenliğini tehlikeye :îüşürebiİ2CCktir. Nokraşi Paşadan sonra söz alan Ingi!iz delegesi Sir AleXander Cadogan, Mıır Başbakanına cevab venniş, milletler arası hayatta muahedelere saygı göstermek lüzumu üz?rin<ie durmuş ve ingiltere Ue Mısır arasında 1936 da imzalanan muahede yürürlük mevkiinde olduğu için ortada bir mesele bulunmadığmı anlatmış, Sudan meselesine geîince Ingilterenin Sudanlılann tnuhtariyet eahibi olmalarını istediğini söylemiş ve Güvenlik Konseyi üyelerinin M tarafından ileri sürülen iddiaları reddetnıeleri lâzım geldiğini belirtmiştir. Ayaklanma hazırlığı nu? Londra 11 (A.P.) «El Mısrî» gazetesi, cumartesi günü verdiği bir haberde, Mısırlı genclerin kanal bölgesindeki Ingiliz askerî kuvvetlerine taarruz etmek üzere, silâhlanmakta olduklarmı ve keyfiyetten «Mısırdaki sorumlu Ingiliz çevrelerinin» haberdar edıidiğini blldirmiştir. Bugün bu habsri yarumlayan Ingiltele Dış İşleri Bakanhğma mensub bir sözcü, buna dair herhangi bir haber alınmadığını beyan etmiş .ve bu kabil neşriyatın «kuvvetli bir muhayyele» mahsulü olduğunu ilâve etmiştir. Amerikaya hareket eden Sudan heyetleri Kahire 11 (a.a.) Sudanlılann Birleşmiş Milletler nezdinde kendüerini temsil ettirmeleri mümkün olmadığı halde iki Sudan heyeti bugün Kahireden hareketle Lake Suceess'e gitmiştir. Heyetlerden biri Mehdi Paşanın büyük oğlu Sadık ElMehdinin başkanhğında olup Sudanın tam bağımsızlık tezini yani hemen hemen Cadogan'm Güvenlik Konseyine sunduğu Ingiliz iddiasını müdafaa edecektir. Ismail ElAzhari'nin başkanlığındaki diğer heyet Mısır. yani Nil vadisi birliği tezini müdafaa edecekür. Sudan istiklâl cepheâ, dün Birleşmiş Mölletler sekreteri Trygve Lie'ye bir telgraf çekerek Mısırın şikâyeti etrafmda yapılacak müzakerelerin Sudan istiklâl cephesinin murahhaslan davalarım izah edınciye kadar geri bırakılmasını istemiştir. Bu telgrafta, SudanJa müşterek İngiliz Mısır kontrolünü kuran 1899 ve 1936 tarihli andlaşmaların feshedilmesi de istenilmektedir. tan başa istilâ etmiştir. Burada göze çarpan bir nokta, muhtelif faraziyeler üzerinde duran yönetim kurulunıuı (Cumhur Başkanı seçilen bir parti başkanı bu ikinci vazifeden istifa ederse) tarzında bir dördüncü faraziyeye hiç yanaşmamasıdır. Her halde uzun alışkanhk ydlanrun doğurduğu bir ruh haletile olacak, parti saflarında, Inönünün fiilî himayesinden her ne pahasına oluısa olsun mahrum kalmamak, hiç değilse bu imkânı elden kaçırmamak uğruna çırpınanlar görülüyor. Halbuki 12 temmuz beyannamesinhı manası açıktır: Cumhur Başkanı, bu yüksek vazifeyi başardığı müddetçe partiler üstü tarafsız bir durum muhafaza edecek. teşriî bünyemizin demokratik esaslara uygun olarak yürüyebilmesi için bütün gücü ile çahşacaktır. Gerçekten, samimî bir hürriyet rejimini yurdumuzda yaşatıp geliştirecek şartlann ba.şhcalarından biri budur. Halk efkârırun isteği budur ve sayın İnönü beyanahnda bu noktaya işaret etmiştir. Arük gün gibi aşikâr bir hakikat karsısında Cumhuriyet Halk Partisine düşen vazife, yeni şartlann gerektirdiği ayariamalara başvurmak ve parti tüzüğünde ona göre dcğişiklikler yapmaktır. Cumhur Başkanı unvan olarak parti başkanlığım muhafaza etsin, yok yalnız seçimlerde ve kurultaylarda vazife görsün, yahud hiçbir kesin hükme vanlmıyarak irakânlar muhafaza edilsin! Gibi şekiller, iki yılhk tecrübeden sonra ortaya çıkan milli ihtiyacımızı karşıhyacak kuvvette değildir. Hattâ sayın partililer affetsm, bu şekillerin arkasında biz geriye doğru bir açık kapı bırakılmak gayreti sezer gibi cluyoruz. görüş ayrılıkları fikirlerini yayar. Bunu bilmiyen yoktur.» Muharrir, bundan sonra, her türlü kararsızhğı gidermek maksadile Faik Ahmed Barutçunun, Halk Partisi Kurultayı için yapılan hazırlıkları resmen bildirmek lüzumunu duymuş olduğunu kaydederek, beyanatta ele alman konuları birer birer tahlil etmekte ve maialesini şöyle bitirmektedir: «Evvelce de teklif ettiğimiz gibi, tek partili inkılâb disiplini hayatmdan çok partili rejime geçişin zarurî kıldığı tekmil değişiklikleri, vaki; geçirmeden yap malıyız. CJî.P. Genel Sekreter yardımasmın demecinden anladığımız kısaca şu<hır: Hallc Partisi. onu sevenlerin. onun daha ileri gitmesini dileyenlerin isteklerine uygun bir yolun üzerindedir. Partililerin Bu bakımdan Ulus gazetesinin tenevvü vaziresi, bu alanda. elden geldiği ölçüde göstermesine şaşmamak lâzımdı. Çünkü yarduncı olmaktır. Biz, kendi hesabıbu gazete, Cumhuriyet Halk Partisinin mıza bunu yaptığımm zannetmekteyiz.» Battarafı 1 inci sahifede «Gerçekten, günlerdenberi yorumcu' lar ve muhabirler, Cumhuriyet Halk Partisinin tutacağı yol etrafmda çeşidli tahminler yürütmektedirler. Partici gazeteciler tarafından yazılan yazıların dahi^ partinin soruınlı çevrelerinin düşüncelerini aksettirdiğini iddia etmek yanlıştı. Nitekim, Halk Partisine rnensub kalem sahibleri arasında görüşbirliği varılacak hedcf etrafında olsa bile güdiilecek metod hususunda yoktu. Bunda, gayritabiilik aramamak lâzım gelctiği, artık teslim edilmelidir. Hattâ denilebilir ki, Halk Partisi, tek parti gidişinden çok partili hayata geçişte önemli adımlardan birini, kendi tarafları arasındaki serbest düşünce tezahürlerini tabii karşılamakla atmıştır. Prim meselesi. er âlemin kendine mahsns derdlert ^ar. He^sinden bahsetmeye imkân yok. Sırası geldikçe ve kendinüzce lüzamlu çürdiıkçe el kovuyoruz. Niyetimiz tenkidden ziyade aykın sandıfımiz noktalan düzclttirmektir. Bugun de iktısadî devlet teşekkülleriadmdaki büyük çalışıcı grupnnu son gınlerde mustarib eden bir konuya, pıim meselesine ilişecejim. Prim nedir? Priaı, bizinı anladığsmız manada, muayyea ve tedeli ödenıniş mesai haricinde elde edilen %eja bir hadden fazla tahakkuk ettirüen, ziy.îde ıstihsale karşı verilen mükâfattır. Onu alan adam o fazla işi yapmıyabilir ve gene ücretini alırüı. Bu iş Jjankalarda, ticarethanelerde tatbik edilir bir teşvik ve fazla. istihsal usulüdür. Lâkin devlet teşekküllerin^eki tatbik şekli başka idi. Müess'esede çalışan herkese fazla istihsaJ yapmiş dsun olmasm muayyen nisbet dahilinde prim verüiyordu. Bu sistemirf bir teşvik tcibiri olmnttan ziyade fazla bir ücret öSeme sckli ohışu, maksadın kaybını mucib oldujnı goriüerek değişlirilmck istendi. Avrupa kamp!ar!Etdaki Türkler Yunanistan, Italya, Almanya, Avusturya gibi memleketlerde bakımsız kalan ırkdaşlarımızı memleketimize göndermek üzere Avrupaya giden Tskân Umum müdürü Cevdet Atasngunun başkanlığındaki beş kişilik heyetin Yunanistandan gönderdiği 52 kişilik ilk muhaeir kafilesi dün sabah Güneysu vapurile şehrimize gelmişlerdir. Bir kısmı Piredeki Priyada, bir kısmı da Hncıkiryako kamplarında baıınmakta olan Türk muhacirleri halen bu kamplarda bulunan 1500 e yakın mültecinin içinde ancak 140 kadar Müslüman Türk bulunduğunu. bir ayrı mu hacir kafilesinin de yakında geleceçini, kendilerine şimrliye kadar Beynelmilel Kızılhaç Derneğinin baktığını söylemişler ve Türkiyeye geldiklerindcn dolayı duydukları sevinci şimdilik ifade edemiyeceklerini ilâve etmişlerdir. Muhacirler içinde Piredeki kampta Sivora ve Giridden getirilenler de bulunmaktadır. Girid kamplarından gelenler, Giriddeki komünist isyamnda çok sıkıntı çektiklerini, bu arada 37 Türkün sebebsiz yere vurularak öldürüldüğünü bildirmişlerdir. Gene Yugoslavyadan gelen bir Türk muhaeir, orada Türklere yapılan mezalimin hiç bir yerde yapılmadığım söylomiştir. ' Muhacirler, dün sabah Sirkecidcki göçmenevine yerleştirilmişlerdir. Iskân Umum müdürünün başkanlığındaki heyetimiz Almanyada bulunmakta ve oradaki kamplarda bulunan Türklerle meşgul olmaktadır. Boftarofı 1 inci sahifede eden ilk tedbir olarak telâldd etmektedirler. Zira böyle bir hükumeün Yu;oslavya, Bulgaristanj Arnavudluk ve Sovyet Rusya tarafından derhal tanınacağmdan şüphe etmemektedirler. Londra 11 (a.a.) Daily Graphic ;azetesinin yazdığına göre, Stalin, Yunan Kralı Pol'la siyasî münasebetleri kesmek için halen bahane aramaktadır. Yunan toprakları üzerinde bir komünist hükumeti teşekkül eder etmez, Sovyetler Birliği ve onun peykleri bu ükumeti derhal tanıyacaklardır. Bulgar a j a n a yalanlıyor Sofya 11 (a.a.) Bulgar TelgraJ ıjansı, güney hududuna doğru Bulgar asker! hareketleri yapıldığıru yalanlamaktadır. Bulgar Yunan hududunun kuvvetli iurette silâhlanmış bir Bulgar grupu ;arafından geçildiği ve bu grupun dogu Makedonyada Stroma nehrl civarında Lİibotuş bölgesi şimaline doğru ilerleiği hakkında bir ecnebi kaynağı taafından verilen malumat dahi bu ajans arafından yalanlanmıştu:. Yunan» Rus miinasebetleri Amerikanın bize verdiği kesiliyor silâhlar yola çıkarılıyor Baçtarafı 1 inci sahijede Gazeteci yazısına söyle devam etmektedir: <Hür milletleri komünizme karşı takviye etmek gayesini güden Truman plânı gereğince, Türkiyeye yapılacak askerî yardım hakkmdaki ilk tafsilât aşağıdadır: Çanakkale için 13 milyon İngiliz lirası tutarmda top, mühimmat ve deniz mayinleri, Yirmi beş jılhk inkılâbların pişirdiği Atatürk Türkiyesi, yerinde sayan bir takım zavalhlar tarafından kavranamıyacak derecede ileri gitmiştir. Millet, kendi kendini idare edecek üstün seviyeye çoktan ulaşmıştır. Ona hizmet etmek istiyen siyasî partiler de, hiçbir şahsa belbağlamaksızın kendi gayretîerile yürüyebilmelidirler. NADİB NADİ İstanbulun malî yardım ihtiyacı Maliye Bakanı ile Vali arasında dünkü görüşme 73 saatte devriâlem Bastaraft 1 inci gahifede Elhasıl geçen hafta yalnız Mısırlılar Yunanistanın Amerikadan talebi Güvenlik Konseyi karsısında mevkî' alAtina 11 (A.P.) Başbakan Maksidıkları halde bu hafta Sudaniılar da hiç olmazsa Güvenlik Konseyi mehafi mos, Amerikan hükumetine verdiği bir lini mesgııl ediyor ve böjlece Nil vadi :ota ile, Amerikan yardımmın daha ziCelâl Aybarın cenazesi dün sinin istiklâli meselesi büsbütün bü ade askerî malzeme ile yapılmasını isDonanmamız, eylulde îzmire yiiyor. Meseienin daha fazla büyüycce emiş ve Yunan hududlarmdaki tahlikaldınldı gidiyor ği şüphe götürmez. keli vaziyetin daha fazla askerî malzeAnkara 11 (Telefonla) Olümünu Izmir, 11 (Telefonla) Donanmamıteessürle haber verdiğimiz Istatistik GeÖmer Rıza DOĞRUL meye ihtiyac gosterdiğini bildirmiştir. zın, eylulde limanımıza gelmesine ve nel Müdürü Celâl Aybarm cenazesi, Bir mühendisimizin yüksek bugün hazin bir törenle, Hacıbayram Izmirin 9 eylul kurtuluş bayramını buTekaüd ve Borclar Kanunu camii önünden kaldırılarak, Asrî Me rada geçirmesine intizar edilmektedir. başarısı zarlıktaki ebedî istirahatgâhına bırakılAnkara 11 tTeîefonla) ~ Maliye 3aAnkara 11 (Telefonla) Maden mıştır. Cenaze törenine şehrimizde bukanlığında kurulmuş olan komisjon, profesörler, yüksek Tekaüd ve Bnrclar kanunu ÜMiindeki Tetkik Arama Ensütüsü jeolojik etüd lunan Bakanlar, «;alışmalarına dç^am etmckt^dır. Ta?an lar ve prospeksyonlar grupu müdürü tahsil gencleri, dostları ve kalabakk bir kesin şeklini önümüzdeki ay içinde maden mühendlsi Necdet Egeranın, ge halk kütlesi iştirak etmistir. çen mart ayında, Fransada Nancy Ualacaktır. İhtiyacmız için İzmirde dün geceki yangın niversitesinde verdiği «Türkiye hektoTürkiye Garanti riği ve hektonik birliklerle maden yaIzmir 11 (Telefonla) Bu gece saat takları arasındaki münasebetler» mev 20.25 te Alsancakta tütün depolarınm Tabiatin âfetlerile savaçablen kuvBankası'na zvılu tezi dünya çapmda bir alâka u toplu bulunduğu 1475 inci sokakta ahşab vetlerin en başında uçak geliyor. Hauğrayınız. yandırmıştır. Kendisine, dünyaca ta bir tütün deposundan yangın çıkmıştu?. vacıheımızı bütün yurda yayabilmek Galata, Bankalar Cad. 27 nınmış pıofesörlerden tebrik telgraflan için Türk Hava Kuramunun çahşDepo tamamen yanmış, içindeki mallaTelefon: 49402 gelmiş ve Fransa Doğu Endüstri Cemi rm bir kısmı kurtarümıştır. Yangın, o malarma deîtek olalım, fitrelerimizi j yeti tarafından değerli ilim adamımi2 civardaki muhtelif binalara ve depolara kuruma verelım. : rltın madalya ile taltif edilmiştir. da sirayet etmişse de bastırılmıstır. Maliye Bakanı Halid Nazmi Keşmir, Ordunun teknik bakımdan teçhiz edil dün öğleden sonra Vilâyete gelerek Vamesi ki, bu i? 5.500.000 İngiliz lirası tu li ve Belediye Reisi Lutfi Kırdarla uterındadır, zun bir görüşme yapmıştır. Bu görüşTürk subaylannın teknik bilgilerle mede Vali Lutfi Kırdar Istanbul Beleteçhizi gibi muhtelif masraflar için 1 diyesinin bütçe durumu hajtkmda gemilyon Ingiliz lirası.> rekli izahatı vererek belediye bütçesinin son zamlardan evvelki ve şimdiki durumunu ve ihtiyacı anlatmış, lüzumsuz sarfiyat olmadığını ve bütçe Bojtaraf» 1 inci sahifede kaidelerine göre bütçeye aksettirikneKral, Ük defa olarak dogrudan dof miş varidat bulunmadığinı,, memleketimizin ve dünyanın bu en güzel şehriruj'a hitab edeceği cbütün Suriye> milnin imarı için yeni gelirlere lüzum göletine yayınlanacak beyannamenin bir rüldüğünü söylemiştir. sureüni göstenniştlr. Maliye Vekili Halid Nazmi Keşmir, Beyannanıede, cSuriyenin mahallî hüİstanbul Belediyesinin malî kaynaklarıkumetleri> milll blr konferansa davet nuı arttırılması için tnümkün olan yaredilmektedir. dımlann yapılcağını vadetmiştir. Kral Abduüah dakika ile rekor kırarak dün buraya tnmiştir. Bundan evvelki rekor sahibi Wiley Post 1933 te dünyayı tek kişilik tayyareyle 186 saat 49,5 dakikada dolaşmıştı. Odom 27 yaşmdadır. Seyahate çıktığmdanberi hemen hemen hiç uyumamıştn. Yalnız Gander, Paris, Kahire, Karaçi, Kalküta, Tokyo, Anchorage ve Fargoda benzin almak için bir müddet kalmıştır. Odom bu seyahatinde vasatî olarak saatte 269 mil süratle uçmuştur. Tayyareci, Kanadaya yaklaşırken bir aralık uyuyakalmış, 1 saat 40 dakika uyuduktan sonra güzünü açtığı zaman karsısında dağları görmüştür. Derhal makineye hâkim olarak 5 bin metreden 7 bin metreye çıkmış ve 6 bin metre yüksekliğindeki bir tepeye çarpmaktan tam vaktinde kurtulmuştur. Odom bu macerasını anlatırken: «Bir iki dakika daha gözümü açmasaydım ölüm muhakkaktı.» demektedir. Odom; Anchorege'la Edmonton arasında çok fena bir hava ile karşılaşmış, yükseklere çıkarak vakit kaybetmeğe mecbur kalmıştır. Fakat devlet bunu derpiş ederken memnrlara da zam yapmayı düşünmüştü. İşte bu sırada iktısadi devlet teşekkülundeki müstahdemlere, primleri var, diye alâlede mcmurlardan daha ax zim yapıldı. Zaman geldi, prim meselesi düsünüldü. Ne şekle bağlandı pek iyi bümiyornz. Çünkii büyle resmî vesikaları tedarik cdip işin tam bakikatini ögrenmeli maalesef bizde henüz kabil değildir. Böyle şeyler tamamen gizli tutolnr; ama şittiğimiz ve kendi tahminimizle bnlduğıımuz şekle göre, mesaisi istihsalo müessir olan kısmn prim verilecekmiş. Bunların kim!or olduğunn çalışmaları Çırpıcı çayırmdaki su tesislerinin iş neticesinde degil, kadroya göre (!) taletmeye açılması münasebetile dün bir yin etmişler. Bu tayinde göze çarpan tören yapılmıştu. Davetliler saat beşte hnsusiyet şudur: otobüslerle Çırpıcı çayırına gitmişlerFabrikada, ambarda veya mağazad» dir. Davetliler arasmda Korgeneral olsun olmasın bütün müdürler ve çefler Muharrem Mazlum, Istanbul Komutanı ve onlann bir k:sun maiyeti prim alAsım Tınaztepe, Vali muavini Ismail makta, mnkayyid gibi küçük memurlar Hakkı Baykal, Emniyet Umum müdürü prim almamaktadırlar. Ahmed Demir, Belediye muavini Said İşin esasını korcalarsak, böyle makam Koçakla Vilâyet ve Belediye erkânı, ve Şehir Meclisi ve pek çok davetliler üzerine yani falan memuriyetin primi hazır bulunuyordu. Vali açılış törenin var, falanın yok diye bir liste yapmade bu tesisler hakkında izahat vermiş nın prim mantığile münasebeti yok. O makam sahibi, istihsalde müessir olsa ve demiştir ki: da, olmasa da prim alacak diye evrel« tstanbulumuzun umunıî ihtiyacı den karar vermek pek isabetli değildir; na nazaran şimdilik küçük bir tesis değildir ama bu yol tutulmoş, böyle giolan ve bugiine kadar bir milyon lira rtecek. sarfedilerek meydana getirilen bu yeni Şimdi burada bir haksulık başlıyor. eser, dört arteziyen kuyusile on altı kiEvvelâ her yerde bu gibi zam ve primlometrelik bir isale şebekesi ve bir er yüksek derecelere verilip ^üçukler terfi merkezini ihtiva etmektedir. ıhmal edilmek bizde âdet oldn. Böyls Bu yeni kaynaklarla şehir sularına kararları veren heyet azalannın biras halen ilâve edebildiğimiz miktar gün daha diğerkâm olmalannı istemek vo de daha 7000 metrekübdür. onlar» küçük memurlarm daha fazl% TJygulanmağa başlayan projelerimize muavenete muhtac bulunduğunu hatırJ göre bu sahadan daha 13 bin metreküb latmak lâzım geliyor. KaUı ki meseü su almak kararındajoz. Bu suretle ar bir müessesenin levazım müdürü prim teziyen kuyuları şehre günde ceman alıyor da o levaıımı sevkeden şoför veya 20.000 metreküb su ekliyeceklerdir. Bu hıfzeden ambar memnru veya kaydeden 20,000 metreküb ile şehrin umumî sar mukayyid almıyor. Ne hikmet bilinmez! fiyatı 80,000 metreküpe çıkmış olacak N'e ise tekrar o davaya dönmiyelim. tır. Su sarfiyatmın bundan sonra da Şimdi bir hâdise var: VaitUe iktısadi artacağına inandığımız içindir ki daha teşekkül mensublanna lam yapıhrken, büyük, daha esaslı diğer bir proje ü bunlar prim alırlar diye zam ölçüsu dar zerinde çalısmaktayız. Bu projeye göre tutulmustu. Bugün o sistem, yani bütün şehir, bir metre kutrunda geniş demir mensnblara prim vermek nsnlü kaldırılarak yalnız blr kısmına prim veril» bir boru şebekesile Terkos gölüne ikinmek sistemi kabul edildiğine göre vakci defa bağlanacaktır. tile iktısadi devlet teşekküUerine menDaha şimdiden îngiliz ve Fransız fab subdur prim alır diye az cam gören; rikalarma sipariş edilen 21 kilometrelik bngttn de primden mahmm kalan müsborunun sevkiyatuıa başlanmak üzere tahdemler ne olacak? dir. Bir adalet; bir mantık ve bir idare Polonyaya sipariş edilen 23 kilomethnkuku varsa bunun halledilmesi lârelik borunun da imaline başlandığını zımdır. Ama belki de, bütçede tahsisut haber almış bulunuyonız. yok! diye bu iş kazaya bıraüur. Bizdo Yeni su kaynaklsnmızın sevgili Iso da mümkündür hattâ muhtemeldir. tanbulumuza ferahlık ve esenlik getirB. FELEK mesini dilerim.> Bundan sonra tesisler gezilmiş ve bir Şehrimize gelen Amerikalılann çardak altmda hazırlanan büfede nusaAtinada yaptığı müsabakalar firler izaz edilmişlerdir. Baştarafı 1 inci sahifede içinde Roosevelt ve Churchill tarafından takib eâilen politikayı şiddetle tenkid etmiştir. Giannini. her ikisinin de harbin son aylarında vukua gelen katliamlardan mesul bulunduklannı ve Ruslann Orta Avrupayı istilâ etmelerino müsaadp ettiklerini söylemiştir. Giannini'ye göre. Ruslann şimdi Avrupa medenlyetine erişebilmeleri için daha bir asır geçmesi lâzımdır. donanması, Adriyatik sahiüermde maıtevra yapacak Çırpıcıda açılan kuyular Cüzam Hastanesi Urlaya nakledilmiyecek KİRALIK KASA Ankara 11 (a.a.) Elâzığ Cüzam Berlin 11 (a.a.) Eski Alman İmHastanesinin Urla Tahaffuzhanesinin paratonı Vilhehn'in karısı Prenses Herbulunduğu yere nakledileceği hakkında mine'nin nezaret altında bulunduğu bazı gazetelerde yaymlanmı^ olan haSovyet işgal bölgesinde Frankfurt Sur vadisin asılsız bulunduğu öğrenilmiştir. Oder'de ansızın öhnesi dolayısile, AmeAbdülkerim, Fransaya karşı rikan işgal makamları bugün öğleden sonra Sovyet makamlarrna müracaatte harekete hazır bulunarak bu ölümün ne suretle vukua Kahire 11 (a.a.) Abdülkerim, Vergeldiği hakkında Sovyet makamlarınca diği blr demecde, Birleşmiş Milletler, kuzey Afrikanın istilâsını satlamadıgı tahkikat yapılmasını istemişlerdir. Amerikan zabıtası Prenses Kermine tatodirde, Fransızlara kaışı kuvvetlerile harekete geçmefe h a a r olduğunu bil nkı tabiî bir surette ölüp öhnediğini bilmek istemektedir. dirmistir. Eski Alman İmparatoriçesinin esrarengiz ölümü «CUMHURIYET» in Tcfrikası: 35 Vabâncı tazan: AHMED HİDAYET REEL «Aşağı yukarı». sözü, ded!» şüphemi hun, bir parça dalayım, sonra gene uuyandırdı. Ben kanıat getiremedinı, d yanayım, zarar yok.. çünkü çok.. teki kapıdan geçmeğs çahşınız.. betki oradaki kapıcı küçük hanıma bu yaşı Ey, tabiî fikirle zdkir meselesi.. insan, verir gündüz en fazla neyle meşgul olursa Adamm tavsiyesine göre hareket et j gece rüyasında ekseriya o mevzula iltik ve hakikaten hiç Dir sorgu suale uğ gili hâdıselerle uğraşır.. ama ne tuhaf, ramadan biletle{imizi feullanmak imkâ adeta Hâcnidin dediği gibi «Rüya deği] bu, aynile vaki!:» eUmi uzatsam Martha nmı bulduk ve yerlerknize oturduk. İşte Martha o zaman açık sarı saçları nm dizini tutacağım. Karyolanm kenaörgülü, iri mavi gözleri dalgm bakışlı, rına oturmuş. Tahminimde yanümabeyaz teni fazla solukça minik bir kız mışım. Baştan aşağıya bütün varlığıncağızdı. Akşamları ya StadtParkta, ya da büyük bir değişiklik var. Saçlarını Atlantio kahvesinde buluşur, keder, başırun üstüne toplamış.. siyah bir taygam, kasavet nedir bilmeden serazad yör giymiş. Bu kıyafet onu çok yaşlı dolaşır dururduk. Hey gidi genclils; hey! gösteriyor.. eskiden tanımamış olsam E doğrusu, şimdi ihtiyarladık ai'ük, hemen hükmumü vereceğim: Otuz yaşında bir kadın! değil mi?. Ama ne de olsa. yirmi sekieindekine nazaran yirmi dört yasında Ama, bu hakikat mi, rüya.. tabiî ubir insan daha toy, daha körpe sayıl yanıkken nasıl tahayyül ettimse, uykuda maz mı? da öyle göreceğim.. gülüyor, sağa sola Aradan dört yıl geçti, ben, nasıl biraz kımıldanarak karyolayı sallıyor.. hayır, geliştimse, olgunlaştımsa Martha da bu bir rüya değil, uykusuzluk başıma vurdu. Hallucination başladı. Hayalet herhalde biraz değişmiştir.. Fakat, saat üç.. ben ne zaman uyu görüyorum. Lâkin, perdelerin aralık yacağım.. dua mı okuyayım, sayı mı kalmış kısunlarından ışıklar sızıyor. sayayım, yoksa kalkıp ilâc mı alayım, Aydınlıkta hayalet ortaya çıkmağa cebümem ki., ne olur, alla saret edebilir mi ya? Onlar, gece kuş larmdan daha fazla zifiri karanhk düşkünü değil midirler? Aman, çok şükür klasik usul aklıma geldi, Uyanık olup olmadıklarım bazıları şöyle tecrübe ederler. Bir taraflarını çimdikh'yerek, yahud parmaklanru ısırarak.. fakat, böyle bir harekete teşebbüs için biraz doğrulayım derken Martha üstüme kapanıyor: Ah Nüzhet, yavrum, diyor, hakkuı var« bu tarzda seni rahatsız etmemeliydim, kendi kendine uyanmanı beklemeliydim.. Hayaletin kolunun boynumda kenetlendiğini, ılık nefeslerinin yüzümde gözümde dolaştığmı hissediyorum.. Bu, bir kâbus galiba! Martha, şekerim, gerçekten sensin ha.. bense korkulu bir rüya ile pençeleşiyorum sanıyordum! Bu sefer karşı saldırganlık bende başlıyor.. yanak yanağa, dudak dudağa derken göz göze, diş dise, göğüs göğse, katıla, hıçkıra sarmaşdolaş yuvarlanıyoruz, yuvarlanıyoruz Hay Allah iyiliğini versin kızım.. bu ne tatlı sürpriz böyle.. dur azıcık nefes alayrm.. Ben de tıkanır gibi oldum sahi Nüzhet.. müsaade et de bir parça su içeyim.. Perdeleri açıyor.. musluğu biraz akıttıktan sonra bardağmı dolduruyor.. ben de imreniyorum, bir kaç yudum alıyorum.. Ooh!. Bardağm üstündeM buğulara bakm.. böyle nefis bir suyu halkın odasıaa kadar sokabiliyor musunuz. me deniyetin. en göze batacak bir cephesi de budur işte!.. Dısarıda esmer ve kunt binaların kertikli ve pürüzlü yüzlerine kumral ısıklar vurmuş.. ne güzel bir sonbahar sabahı! Şu penoereyi biraz açsana Martha! Ooh!. Yaşamak ne zevkli şey!. Gel gene yanıbaşıtna otur.. anlat bakalım, nasılsın? İyiyim Nüzhet» evlendiğimden herhalde haberin yok.. Hayu^. kiminle evlendin Martha! İddiası olmıyan alelâde kızlar kimlerle evlenirlerse, işte öyle birisile.. belediye muhasebesinde çahşan bir memurla.. Oo.. herhalde kocan iktidar mevkiindeki hıristiyan sosyalist fırkasına mensub biri olacak!. Aman, Nüzhet alaya başlama Allahaşkına.. memurda siyasî akide aranır mı? Fırkaya mensubiyeti bulunsa ne olacak? Bilinmez, yarın öbür gün mebus oluverir.. Rica ederim, Nüzhet. Martha, sen hâlâ kötümser huyundan vazgeçmemişsin.. halbuki, insan istikbal hakkında ne kadar iyi ümidler beslerse o derece mesud olur.. Saadet bizim gibilerden ne kadar uzak.. Demek memnun değüsin Martha.. İzdivac herkes için mukadderdir diye evlendim Nüzhet, yoksa, onda bahtiyarlık aramak kasdile değil.. Ey, çoluk, çocuk.. Arkası var İSMAİL DÜMBÜLLÜ TİYATROSU Bu Akşam: S U A D İ Y E ÇINARDÎBİNDE Yüksek ses sanatkârı gazelhan A Y D A S Ö N M E Z ve arkadaşları. Ahmed Güldürür, Eyüb Sabri, Tevfik İnce birlikte D Ü Ğ Ü N G E C E S İ Komedi 3 perde ve zengin VARYETE Perşembe akşamı Büyükdere Beyaz Parkta aynı program 1948 Londra olimpiyadı hazırlıkları vesilesıle geçen hafta şehrimizi ziyaret eden Amerikalı atletlerın Atinada yaptıkları müsabakalar, Yunanhlann derecelerini ortaya koyduğundan bizim için oldukça cazibdir. Atina stadmda buyük bir kalabahk önünde yapılan musabakalarda AmerLkalı atletler aşağıdaki dereceleri elde etmişlerdir: 110 mania: Simons (Amerika) 14^, Petropolyadis (Yunan) 167. 100 metre: Alen (Amerika) 10.5, Huden (Amerika) 10.9. 400 metre: Bolen (Amerika) 483, Grigoryadis (Yunan) 58. 800 metre: Wıüıfield (Amerika) 1.56.9, Yunanlı çok geride gelmiştir. 1500 metre: Tomi (Amerika) 4.05ü. Pandeliyadis (Yunan) 4.12. 3000 metre: Bulen (Amerika) 8.54, Mavropostolidis (Yunan) 9.07^. 200 metre: Allen (Amerika) 21.7, Huden (Amerika) 22.1. Gülle: Yataganes (Yunan) rekor 17.75, Ficht (Amerika) 14.59. Dlsk: Ficht (Amerika) 54.78, Sillas (Yunan) 44.38. Sırık: Marcam (Amerika) 3.90, Petro Bu« saUtis (Yunan) 3.60. Cirid: Papas (Yunan) 58 82, Kukulas (Yunan) 58.61. Uzun: Morgah (Amerikaj 7.05, Marinakis (Yunan) 6.72. Yüksek: Monşaif (Amerika) 1.96, Marcan (Amerika) 1.95. 4X100: Amerika takımı 42.5, Yunan takımı 44.9. , 4x400: Amerika takımı 3.26.7, Yunan takımı 3.37. Maden Direği Vagoıı Yükleme İşi Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürlüğünden: Devlet Orman İşletmesinden satm alınarak işletmemizce Dursunbey istasyonunun rampa dahili ve haricine depo edilecek olan tahminen 10,000 metre küp maden direğinin vagonlara yükletilmesi işi müteahhide verilecektir. 1 Talibler şartnamedeki esaslar dairesinde muvakkat teminat mektub veya akçesini, 2 Ticaret Odasında kayıdU olduklanna dair vesikalarmı teklif mektublarile birlikte vereceklerdir. 3 Talibler bu işe aid şartnameyi, Zonguldakta İşletmemiz Direk, İstanbulda Etibank İstanbul Şubelerinden ve Dursunbeyde Direk Tesellüm ve Sevk Bürosundan alabilirler. 4 Teklifler 25/8/1947 pazartesi günü saat 15 e kadar kapalı zarf içerisinde İşletmemiz Başkâtibliğine tevdi olunacaktır. Postada vukubulacak teahhurlar nazarı itibara alınmaz. 5 İşletme idaresi ihaleyi icrada serbesttir. (10996) KREM PERTEV ile cildinizin bahar hayatını] idame ediniz. MEVLİD Kıymetli babam merhum Profesör NUSRET METYA'nın vefatının birinci senesine musadif 12'8'947 salı günü ikindi namaandan sonra Kizıltoprak Zühtüpaşa camii şeriünde mevlid kıraat edilecektir. Arzu edenler buyurabilirler.^ Zafir Metya

Bu sayıdan diğer sayfalar: