24 Temımız CUMHURÎYET r Mühim bir dava disinin Birliği» adını alan Sudan meselesidir. Mısırın isteği, Ingilterenin Sudandan da ayrılması ve Sudanın mukadderatını Mısıra teslim etmesidir. Çünkü. IMısırlıIara göre, iki millet birdir ve birleşiktir. Ve ikisinin mukadderatı Nil nehrinc bağlıdır. İki milleîin dini birdir, dili birdir ve menfaatleri müşterektir. Bundan başka beraber ve birleşik yaşamak azmindedirler. Onun için İnsiltereye düçen bir şey varsa, aradan çıkmak ve iki kardeş milletin eibirliği yapmalarına imkân vermektir. Mısırın davası. esas itibarile bu mahiyettedir. Buna mukabil İngiHere, Sıı»'anı, apayn bir millet ssymakta ve onun da hürriyet ve bağımsulığım tanımak ieab etüğini söylemektedir.. İngilİ7İere göre Sudan, Mısırla eblirliği yapmak ve rıüsterek bir hayat yaşamak arzusunda değildir. Onun için Sudanın da hür ve bağımsız yaşamak Iıususundaki haklarını tsıumak bir zarurettir. İki memleket arasındaki en mühim ihtilâf budur ve en mühim tartışınalar, bu mesele üzerinde vuku bulacaktır. Acaba Güvenlik Konseyi iki tarafm bu mesele üzerinde tartışması karşısmda nc yapacak? Sudana bir tahkik heyeti göndermek ve Sudanlılann hakikî isteklerir.i anlamak akla en yakın gelen ihtimaldir. Fakat Mısırhlann bu tahkik heyctinin Sudanda çalıştığı sırada tam tarafsızlığı temin için Sudanda İngilterenin durun'ıuna denk bir mevki sahibi olmayı ve bu hususta aradaki muahedelerin hükümlerinden faydalanmayı istcmeleri kuvvetle muhtemeldir. Davanın bütün Ortaşark memleketleri, bütün Asya milletleri ve hütün dünya tsrafından en büyük merakla ve dikkatle takib olunacağı muhakkaktır ve İngilizlerle Mısırlılar, bu dava için geceli gündüzlü çahşmakta ve en geniş propagandayi yapmaktadırlar. Ömer Rıza DOĞRUL üvenlik Konseyi yeni ve son derece mühim, yalnu Ortaşarkta değil, bütün dün yada olağanüstü ciddiyetle takib edilecek büyük bir mesele ile meşgul olmak üzeredir. Bu mesele, Mısır ve Sudan meselesidir. Mısır Başbakam Mahmud Fehmi Nokraşi Paşa, başkanlığı aiündaki heyetle birlikte Ne'wYorka gitmekle, Mısır davasını müdafaa etmeyi doğrudan doğruya üzerine almak niyetinde olduğunu belirtmiştir. Ken. Ankara 23 (Telefonla) 1943 yılında amelelere aid bütün kararlar üzerinde disi, hiç şüphe yok ki Mısıruı millî sa el konmuş olan hububattan mısırın fa ayrı avrı durarak izah etti. vaşında büyük bir rol ifa etmiş bir Isulye, pirinç ve nohudla mübadelesi Ahsen Bengü, Ofisin esas vazifesini şahsiyettir ve Mısırın millî önderi mer ifinde vazifesini suiistmalden saruk ola ifa sırasında bühassa halkın, mektebhum Sa'd Zağlul Paşanın en yakın ar. } rak halen Ticaret Bakanhğı metnuriâ lerin ve ordunun âcil ihtiyaclan baiıis kadaslanndandır. Bugiin iktidar mev rmdan o zamanki Toprak Mahsuileri mevzuu olunca kâr şartı bulunmadığıkiinde bulunmasının sehebi, Vefd par Ofisi Umum Müdürü Ahsen Bengü ile nı kaydetmekle beraber bu mübadeletisinden ayrılarak Sa'd Zağlul Paşanın Ofisin o zamanki idare meclisi azasın lerden Ofisin zarara uğramış olmadığıadına izafetle Sa'distler unvanını alan dan, şimdi Ticaret Bakanuğı Neşriyat ru da ayrıca belirtti. O yü, Ofis bilânpartinin başında buiunması ve bu par Müdürü Haîil Mithat Karagün, Seyhan çosunun 20 milyon lira kârla kapandıtinin şimdUd halde Mısır parlamento Valiliğinden mütekaid Faik Üstün ve ğını, buna mukabil 1944 de mısor mahsunda diğer partilerin hepsinden daha şimdi Ziraî Donatım Kurumu idare sulünden 2,117,000 lira zarara girildiğibüyük mevki sahibi ohr.asıdır. meclisi azssmdan Salih Eklp hakkmda ni, büânçoda kayıdlı olan bu zarara Fakat Sa'distler ekseriyet sahibi ola Millî Korunma mahkemesinde açılmış da mübadeleden çekinüdijji için mahA an Keisi ! olan davaya bu sabah baslandı. Hüvi sulün çürümesi se'beb olduğumı ilâVe >' şanın liderliğindeki liberallerle birlik | y e ^ e r j n . etti. Şimdi hesabı sorulan bu mübat e 5 b i t i n d e n S a v te çahşmakta ve giriştiği büyük ışle j cıliğın iddianamesi okundu. Adı geçen dele işini, o zaman muvaffakıyeüe baonlarla işbirliği yapmaktadır. şardığından dolayı ayrıca bir maaş iklerin, , fcru mübadele işi ş doiayısile y O Kokraşi Paşa, Mısır dava=ını Emniyet earar'a soktuklan. ve bu işlerde gere ramiye ile de taltif edildiğini kaydeden Konseyine götürecek en kuvvetli ve en ken kanunî formalitelerin ihmal edıldıği Ahsen Bengü, Umum Müdürlükten bu meziyetli Mısırlı mıt'ır? değii mi<tir? ileri sürülerek Mİ.İÎ Korunma Kanu mesele yüzünden değil^ Bakanla aralaDaha ehliyetli ve daha Hyakatii şahsi nunun 64 üncü ve ceza kanununun 240 rındaki bir prensip ihtilâfından dolayı yetlerin gönderilmesi mümliün ı'cpl ve 280 inci maddelerile cezalandırıLna aynlmış clduğunu da ilâve etti. miydi? Bütün bunlar Miîinn iç poli ları isteniyordu. Ilk olarak Ahsen BenO zamanki idare meclisi üyeleri de ükasına aid mesclelerdir VP t>unlan gü. hâd:seyi teferrüaıüe anlattı. O yıl, i kendilerinin esasen içraî salâhiyeCeri münakaşa etmek yalntz Mı^ıralara halk, gerek ordu ihtiyaçları :ç:n bulunmadığını, başlanrmş olan bu muaiddir. Onun için biz de işin bu safhao zamanki Başbakan Maliye ve Ticaret Ofisin faydasına gördükleri sile meşgul olmak niyetinde değili*. Bakar.larmm da malumstı altında bu için tasvib ettiklerird söylediler. Maksadımiz davanın ehemmiyetini be i hakkında Tahkikatın genişletilmesi lirtmek ve Güvenlik Konseyinin ne mü'jadelenin yapılması uygun ve zarurî gş go:üldüğüna, bu suretle değiştirüen yapabileceğini anlatmaktır. bir diyecekleri olup olroadıkları soru mahsulün Ofis ambarlannda çürümekMısırın isteği evvelâ Mı=ınn lunea, Ahsen Bengü, bazı takblerde ten de kurtarıldığını, Toprak Mahsultırafından tamamile b(>ş<\H bulundu, bu arada o zamanki Ba§baEsas itibarile İngiHere ile Mısır bu leri Ofisi kanununun esasen Ofise bu kanla Maliye ve Ticaret Bakanlarmm mesele üzerinde anlsşrmş buliiı>dukları yolda salâhiyet vermiş olduğunu, 1039 bu hjsustaki malumatlarına müracaat icin bu meselcnin ınühim taıtışma'.ara danbcri çikan koordinasyon heyeti ka edilmesini de istedi. Mahkeme, bun rarlarile de bu salâhiyetin teyid ed;l lara lüzum görmedi, İddia ve müdafaasebeb olması beklenmiyor. miş bukınduğumı t&fsilâtile ve bu mu lar için nvuhakeme 6 ağustosa bırakıldı. Onun için asıl mühim mesele «Nil va Toprak Ofis eski umum müdürü yaroılanıyor Hububat mübadelesinde vazifesini suiistimal ettiği iddia olunan Ahsen Bengü ve eski idare meclisi azaları dün sorguya çekildüer T Liman zabıtası İ Demokrat Parti bugün bir tebliğ neşredecek Baştaraft 1 bıei sahifed» Trreah, Maraş delegelerinden Hüdai • » • delegelerden Hulusi Köymen bulunmakta idiler. Şüphesiz bu toplantıda bir çok delegeler, Devlet Reisinin aon tebliğinin kendi bölgelerindeki bütün vatandaşlar tarafmdan istisnasız gayet iyi karşılandığını belirtmişlerdir. Bu tebliğdeki işaıet ve tavsiyelerin bir an önce tatbik sahasına intikali hemen umumî bir arzu ve dilek halinde ileri sürülmüş, sızan haberlere göre mevzuun bu kısmı, hükumette bir zihniyet değişikliğini gösterir belirtiler olmadığı şeklindeki mütalealara yol açmıştır. Bir kısım delegeler, aksine kendi çevrelerinde yeniden bazı tedbirlerin alınmış olduğunu ileri sürmüşlerdir. Buna rağmen tereşşuh eden haberlere göre bizim şahsan edindiğimiz intıba, toplantıya bedbin bir havanuı hâkm olmadığıdır, nitekim bir çok hatib'.er, iç poliükadaki demokratik gelişme zaruretinin ergeç bütün engelleri yeneceği noktasuıda ittifak etmişlerdir. Demokrat partinin bu toplantılar doiayısile basma yarın mufassal bir ebliğ vereceği anlaşılıyor. Başlıca meseleler üzerindeki görüşmeler bu akşam sona ermiş olduğundan sanıldığına göre yarmki içtima, daha ziyade bu tebliğ uzerindeki müzakerelere hasredilecektir. parta çalıçmalannm tenkid edlkrdş oldufeunu gbstermektedir. Delegelerin büyük çogunlugu devam etmekte olan zümiyeün değişnıesirii bekliyecek yerde pa.rt.inin kanun yolundaki çalı^nalanna gevşemeden devam etmesini istemişlerdir. Gene baa delegeler paıülere eşit muamelenln başlamasını temin için derhal aünması lâzom ve mümkün kararlardan hlç t>irine yanaşılmanuş oldugunu Üeri süresrek hftlâ D.P. ye mesela radypnun da, ajansın da kapılan sımjnkı kapalı olduğunu, kapannuş olan gazetelerin açılmadığım kaydetırüşlerdtr. Bu arada Van delegelerinden birl de toplantuîa büyüi bir alâka uyandıraa heyecanlı sözler söylemiştlr. Gene bazı delegeler. tarafsız olmalan gereken Waxe mekanizmasınm yer yer almakta oldugu tedbirler© dalr vesikalar göstennişlerdir. Çogunlugun düşttncesi Demokrat Partinin şu veya bu tarafın t«sir veya valdlerinden ziyade olaylar fcarş^mda kendi görüşüne g6re çalışmalanna azdmle devam etmesi merfcezindodir ki, yarvnki tebliğde ÖU esaslann açıkça bellrtilecegi anlaşılıyor. Hicfiseferflrdsınd* Fransız dostlarımıza.. en Fransayı beş altı defa görmüş olmak ve ana dilimden aonra fransızcayı öğrenbulunmak itibarile Fransayı ve Fransızlan severim. Çoğn Türkler de boyledir. Bu sevgide karakierlerimizin de biras benaerliği âmil olmuştnr. Denebilir ki, Türkiyede hâlâ türkçedea sonra en çok konuşnlan dil fıansızcadır. Avrupada Türklerin en çok bulunduğ^ı memleket de Fransadır. Galata»aray lisesi gibi yalnu fransjzca ile tedrisat yapan resmi bir mektebimizin ve Fransu dili ile tntişar eden bir kaç galetenin vücudü de gösterir ki Fransanın ve fransızca nın memleketimizde hosnsi ve mümtaı bir mevkii vardır. Bu boyle olnp dururken belki türlü hercümerç içinde bnnalmış olmasının neticesi Fransızlar Yalunşarkın en taıa ve kuvvetli bir milleti olan Türkler nezdindeki itibarlannın farkında degildirler. 25 sene zarfında Almanlardan iki defa dayak yemiş ve başkalarının himmeüle kurtulmus olmanın verdigi ıstırab belki bn hassas mflleH kendi dost' Urtna karşı beslemege mecbur oldnğv iyi hisleri tayinde gecflrtirmiştir. Ba maalesef tamamen onim aieyhlnedir. Fransız muhabbeti Tiirkler İçin bir sevk olsa da böyle bir hissin mevcod olnuU 7191 bir aarar teşkU etmez. Onnn içia Fransu dostlannuzı mrasmt yaıılarımula ve rasgddiğimis laman konoçmaJ larımul» kendi hesablanna tkas etme^ nrrasıyor, asırlardanberi kazandıb Un bn sempatt ve bn manevî rttçbaaj mevkttnl kaybetmemeJerinl Tavsiye edW yordnk. Bu tavsiyelerden btrinl Mr kaf ay evvel gelmiş olan Franais ttyatro ko« lonan temsillerl münaoebetlle ;aadıi>>' mıı bir bendde yapugımu gibt, Mr dtJ. gerinl de endan sonra memlekettmid siyaret etmi« olan M. Foach.'e hrarndn kl fenc raıeted ile g&rüşmemde yap«î tun. Bls böylec* Franeıslarla Ttrkk^ arasında rnh ba^laruu, fikir yaJnnlıklannı knvvetlendirmeye çalifirken Fransıa mnharrlrlnln, Paris gaıetelerin* de hem de Flgaro giM eiddi bir gaaete» de Türkiye ve Türkler aleyhinde yaolac yazmakta • oldngnnn ögrenmekle m«sta* rfb oldnk. Her şeyden evvel bUmek liıunAır k| en mütekâmll memleketlerin de kenı ne göre yabancı gözlle göriilen lan vardır. Bunlan sayıp dökmek bl* gazetecl için ne bir meslek lararetidir, ne de okuyncuyn çekecek bir sansasyı mevrundur. Istanbnlda borok kaldırı bnlnndngunu. rintçâr estigi saman kaklann tozndnğunu yazmakla lara yeni bir şey söylenmlş olmaı ve otuynca tstanbnldakl »okakkuı merak etmes. Şurada burada bahşU veriüyors» banun anttkasını hele bogünlerde Fransada mebzulen bulabiliris. Hangl memleketi knsnr aramak niyetile ziyaret edersek edelim mutlak» yazacak çeyler bulurnz. Lâkin maksad bn mndur? İki avare Fransız mnharriri gaıe» tesine Türkiyede sanki meçhnl hakikatler bulmuş gibi serapa hayalden dogmnş yaular yazmakla belki kendileri beş on para kazanırlar; fakat Fransa, Tiirkiyedeki sempatisinden, Türk halkının sevjrisinden çok şey kaybeder. TJnutmamalıdır kl gon seneler, fransızca ve Fransız manevî niifuzu her yerde maglub olmak ta ve bn memleketin bir zamanlar dünyayı sarnııj olan sprituel nüfuzn her gün biraz daha azalmaktadır. Snriye ve Lübnan gibi yerlerde Fransız mektebleri kapanırken Türkiyede bu müesseseler rahat rahat tedrisat yapıyoriar. Bugün Fransada bir lokma peynir bulmanın ne gibi karaborsa cambaalıklanna mal olduğunn gidip görmüş olan Türklerden hiç biri bn yiuden Fransızlan kıracak yan yazmadı. Yarah bir memlekete karşı gösterdigüniz bu nezakete mukabele clsun diye mi İki züppenin Azade devrino aid aydurma yazıUn Paris halkına su> nnlayor? Memleketimizi bir Corraption ocagı gibi go&teren bn iki ParisU gazete, Paris Universitesi rektörünün milyonlar» varan karaborsacüık ve vergi kaçakçihgından dolayı tevkif edilmiş oldngnnn ve bn yüzden kendtni öldürmeye teşebbiis ettigini ne çabuk nnnttular. Hangt Türk gazetesi: Yahn Fransaya bakın! Mahvoldv. En büyük ilim müessesesinin başındaki adam vergi kaçakçuıgı yüzünden tevkiC edilirse vann alt tarafını siz kıyas edin'. diye bir şey yazdı? Paristekl binlerce Torkten hangisi bu yolda küçük düşurücü bir satırbk mektub gonderdiî Matbuat serbesttir, amenna! Fransada da serbesttir, bizde de serbesttir. Uerkes istediğini yazar, lâkin herkes istedigi yalanı yazamaz. Türidyeyi Rus« yaya benzer diye yazmış olan muharrir. nnutmamalı ki Avrupada Bnsyaya benziyen, hattâ onun nüfuza altında bocaüyan memleketlerden biri de Fransadır. Orada komünist partisi Moskovadan aldıgı direktifle Fransada umumi hayatı durduracak hâdiseler çıkarmakia, grevler yaptırmakta ve hükumeti müşkül durumlara sokmaktadır. Bunu biien ve gören bir gaaetenin, hele Figaro gibi olr gaaetenin guya Türkiyede Rusya, misali hürriyetsizlik, düzensizlik ve rahatsızlık varmiş gibi yazüar yazması gerçekten şaşılacai bir gaflettir. Helo bn gaflet yukanda yazdıgım kıymetli hir sempatinin kaybinı intaç edecek mahiyet alırsa. Şimdi bir şey var. Türkiyede yaşayan, Türkiyeyl ve Türkleri iyi tanıyan pek çok Fransız var. Bu arada gazeteciler d« mevcud. TJmuyorum ki onlar bn avar* meslektaşlarının yazdıkları yanüş şeyleri tashih etmeyi bir viodan borcu bi| leceklerdir. Daha iki gün evvel aramızdan aynlan Fransa matbuat ataşesine Gazeteciler cendyetinin verdi^i veda yemeginde karşılıklı söylenen sozleri ve izhar edilen hisleri Figaro ve ParisPresse'ia müdürleri işitseydiler, o perişan satırların sahifelertnde intişanna bizden ziyade içerlerlerdL Gaflet herkesin diişebildigi bir çukuröur. Frnalım ki Fransız gazeteleri diiştükleri bu çukurdan çabuk çıkabilsinler! 8. FELKK YÜKSEL Ue KEMAL SÜBEL Nişanlandılar. 22,7/947 MUALLÂ i Btbnem 6?ren<Hnfa mlf • Bir Amertkan gemisi Bofaıı küa; vntsnz reçmek istenuf. Snlan bilmei diği için kendtni akmtıya kaptırmış. : Cereyan vapnrn Anadoln sahlline dü: şürmüş. Kasayı önlemek lctn kaptan i demlrlemiş ye tam telefon kablosn; mm bolnıuragn yere demirlcmiş. Bn İ jifaden İki yakayı blrMrine baflayan : Ikl yüz telli telefon kablosn kırılmış. , Bn iM yaka arasında bir hafta mü, i kâleme olanuyacakmış. Protesto, dara, xarar TC ttjan. Hepsl İyi Lâkin bn llmanın bir zabıtası Te zabıta talimatı yok mu? Limandan ve Bo^azdan rasgele küavnısuz geçilir tni? Bn ne biçlra liman? Bn ne biçim Boğaz? Batmakaleden devam Cihan Harbinin kazanılmasında İngiliz kuvvetlerine, hele İngiliz donanmasına düşen pay çok büyüktür. Ne yazık ki hürriyet güneşi bugün gene bulutlarla örtülmek tehlikesi altındadır. Zafer gerçekleştirilmiş, fakat barış kurulamanııştır. Tıpkı 1939 yılında olduğu gibi milletlerin iki kampa ayrılması ve boğuşması ihtimalleri giinden giine kuvvetlenmektedir. Bütün diinya için eskisinden daha büyük ıstırablar vadeden bir faciayı önlemek uğruna İngilterenin iyi ve temiz niyetlerle çahştığuıı görüyoruz. Akıl yolunu, hürriyet ve insanlık yolunu aydınlatma hedefini giiden bu gayretlerin başarı ile sona ermesini dilenıemek kimin elinden gelir? Fakat Türk İngiliz ittifak muahedesi köşesinden baktığımız zaman, iki milleti birbirine yaklaştıran ülkü bağlannın bugün her zamandan daha kuvvetli olarak ayakta durduğunu görmemeye de imknn yoktur. İngiltere ile beraber biz de medenî bir banş dünyasına hasretiz. Maddî ve manevî bütün ku\TetIerimiz, o dünyanın kurulması ve korunması uğruna hazırdır. Aramızda misafir bulunan İngiliz bahriyclilerinin şahsmda müttefik milleti hararetle bir daha selâmlarız. NADİR NADİ Türk lngiliz dostluğu Dün geceki ziyafet Ankara 23 (Telefonla) DJ?. genel merkezi tarafmdan kongre delegelari jereflne bu gece saat 21 de Bomontf baaçesinde 300 Kşilik bir ziyafet verllmiştir. Toplantıda Genel Başkan Oelal Ankara 23 (Telefonla) Aldıgım Bayar, Genel İdare kurulu üyeleri, Demütemmim nıalumat^ göre, Demokrat mokrat milletveidlleri, delegeler ve ba» ların toplantısı doiayısile baatna veri davetliler bulunmuşlardır. lecek olan tebligin iki gün süren haraAtatürkün kabrine çelenk retlı mü2akereler sonunda vanlan kaAnkara 33 (Telefonla) D.P. konrarları tamamile bellrtecegl anlaşılıyor. Sızan haberler, görüşmelerin zaman gTe delegeleri yarın saat onda toplu bir zaman çok heyecanh sahneler arzettlğl halde Atatürkün muvakkat kabrine jpinl ve gene bir çok delegeler taraftndan derek bir çelenk koyacaklardır. İstiklâlîmizin Anayasası Lausanne Bastorttft I lnc< tahiied* Türkün iradesinden doğan misakı Millinin milletlerarası bir mahiyet almış şeklidir. İsterseniz, Lausanne'a, Türk nülletinin önce savaş meydanlarında nıübarek kanile yazdığı ve sonra da altında imzası bulunan milletlerle beraber bütün dünyaya kabul ettirdiği bir istiklâl ve barış destanıdır <ia diyebilirsiniz. Lausanne'ın kıymet ve ehemmiyetini anlamak için, ondon e\velki Sevr'i düşünmek yeter. Sevr'de Osmanlı saltanatı, bir zamanlar Avrupayı titreten o muhteşem. İmparatorluk, kendi aleyhind« verilmiş olan ölüm kararını, bizzat kendisi de imzalamış, âciz ve mefluç hayatına son vermişü. Lausanne'da ise, Türk rr.illeti, tam istiklâlini, toprak bütünlüğünü ve hükümranlık haklarını sağlayan milletlerarası bir vesika ile yeniden doğmuştu. Lausanne'ın kıymet ve ehemmiyetini • anlamak için, Sevr'i hatırlamağa da lüzum yoktur; Osmanlı İmparatorluğunun inhitat ve çöküntü deNTİndeki o zarallı, yarı sömürge halile Türkiye Cumhuriyetinin 5ereflij tam müstakü devlet vaziyetini mukayese etmek de yeter. • ' Lausanne'dan 8nce kolruk değnekleırile bile ayakta zor duran kötürüm bir ihtiyar, A\Tupanın me^hur Hasta Adamı vardı. Lausanne'dan sonra, Türkiye Cumhuriyeti sapasağlam, kudretli bir genç halinde, Avrupanın değil, bü'ün dünyanın müvacehesinde dimdik duruyor. Lausanne'dan önce istiklâl bir sözden ibaretti; hakikatte kapitülâsyorJann zincirine vunılmuş bir köle durumunda olan devlet, gümrük resmine yüzde 3 zam etürebümtk için belki 3 yıl yalvarıp yakarmıştı. İmparatorluk, iki tatlı su frenginin 30,000 liralık ve hiç şüphesiz haksız bir alacağmı ödemediği için^ bir ecnebi filosu, toplarının tehdidile bir kısım gümrüklere el koymuştu. Lausanne'dan sonrasını anlamak için ise Lausanne'ın yıldönümünii kutladığımız bugün, İstanbul limanına şöyle bir göz atmak yeter. Gene ysbancı bir filo, fakat bu defa dost ve müttefik bir devletin filosu Türk sancağını selâmlıvor. Bu filonun komutanı olan amiral, Türk basuu erkânına, «Biz, tngUizIer, Turk tugilU ittifakının bixbn için olan kıymetlni tamamile müdrikiz. Bu ittifakın mahsultt olan dostluğu takdir ederlz. Türk milletinln bize karşı fösterdiSi sadakai, diirüstlük ve tesanüdü daima takdir ettik. «Harbln değişen taUhlne rafmen, Türk milletinin dostluj^ı ve lafer hnsusnndakl itünadı hiç bir zaman sar•aîmamıştır. Türkler, karaalık günlerde hakikj dostlarımndı. «Ben harbin büyük lnamını Akdenlz filosnnda geçirdiSrim için Türk mUletlnin ne gibi bir tazyika ve ne gfbi «orloklara göğüs ferdijinl bUirim.» «Ziyaretlmin hedeflerinden blri, harb müddetince Türk milletinin bize kar?ı Rfistcrdigl «ağlam dostluk ve maneri mfizaheret doiayısile şahsi fUkranUnmı ifade etmektir.» diyor. Ingiliz Atniralırun bu sözleri, mpnsub olduğu ve temsil etttğl Ingfli* milletinin de. Türk milletine karşı teşekkürlerini lîade etmektedtr. Lausanne'den 5nce, doğu vilâyetleriınlze demiryolu yaptırmak İçin, sanki bir lutuf dilenir gibi, komşTi b!r devletten izin istenüir, fakit.red oevabı almırdı. Lausanne'den sonra, aynı komşu devlet istü lâlimîze, hükümranlıgımıza dotunur tekliflerde bulununca eesimizin bütün kuvvetile «hayır!» dlyerek kat't red oevabım Wz veriyoruz. Bütün bunlar, Lausannein eaeridir. Lausanne, tam müstakil, tam hükümran bir devlet yaratmıştır. Fakat Leusanne'ı yaratan da Türk milletldlr. ABİDtN DAVEB *** Lausanne laferinin yıldönüaıü münasebetile bugün saat 16 da ÜniveTSİte merkez binasında bir kutlama töreni yapılacaktır. Bu törende Samsun mılletvekili Ord. Prof. Ceaıil Bilsel, cLau sanne'da Boğazlar>, âmme hukuku asistanı Dr. Tarık Zafer Tunaya cLausanne'm önemi», DevleÜer Hukuku Türk Enstitüsü Direktb'rü Ord. Prof. Muammer Raşid Sevig cLausanne günü> Vonuları üzerinde konuşacaklardır. Bundan başka şehrimizdeki Halkevlerinde de törenler yapılacak ve konferanslar verilecektir. Ruslar bir Alman ordusu kurmuşlar Paris 23 (a.a.) Reuten Bağımşız sağcı TEpoque gazetesi bu sabahki sayısmda Sovyet Rusya hükumetini, kendi topraklannda bulunan Alman harb esirlerini yeni bir ordj teşkil etmek maksadile silâh altına toplamakla itham eylemektedir. Gazete şöyie demektedir: «Stalin'in kurduğu bu yeni Alman ordusunun mevcudü 36 tümendir. Bu ha| reket barış aleyhinde yeni bir Aiman Sovy€<t suikasdidir. Alman harb esirleiri, ellerinde iaşe kartlaıının geri alınacağı tehdidıle silâh al'ona toplanmakta•dır. Harb esnasmda Rusjada teşkii ohtnan «Alman" stıbaylan birliğb nin kurucusu General Von Seydlitz tarafmdan yeni baştan teşkilâtlandırılan bu Alman ordusu halen General Wagner'in emri altındadır. Yeni Alman ordusu Leningrad j'akınında Ladoga gölü çevresin deı Müısk bölgesinde ve Kırımda toplar.mıştır. Ikinci Dünya Harbtnden sonra Almar; militarizmi S^^'y€t Rusj'ada kendine bir raeloe bulmuştur. Bugün belki bir Alrr.an tehlikesi yoktur. Fakat bir Alman Sovyet tehlikesi muhakkak surette mevcuddur.» Gazete, medenî dünyanın eibirliği yaparak Birleşmiş Milletler Kurulunda Rusyanın iştirakine son verilmesini va Sovj'et Rurj'a ile her türlü münasebetleri kesnvesini ısrarla taleb eylemektedir. Baştarafı l ınd saMfed« İse de askerî harekeüerin neticesine lümadla bakılmaktadır. Holandalılar başşehre bir hava akını yapmjşlar ve bir takım demlryollarını tahrib etmişlerdir. Akın esnasmda bir Holanda tayyaresi düşürülmüştür. Holandalılar her tarafta ilerlediklerlnl kaydediyor ve baş^ehre giden yolun üçte birini geçtikierini bildiriyorlar. Hoİ3nda tayyareleri beyanname atarak halkı sükunete davet etmektedlrler. Bundan başka merkezi Cavada şiddetli muharebelerden bahsolunuyor ve garbî Cavada sivil halkm Holandalılar taraftndan yapılan bombardıman yüzünden egır zayiata u&ramış olduklan anlatılıyor. Bevin'in demeci Londra 23 (B.B.C.) Mr. Bevin bugün Avam Kamarasmda Endonezya hâdiselerinden bahsederken Holandanin askerî harekât yapmasını «sotı derece teessürle» karşıladığını ve ara buSmak için ilk fırsattan iftifatîe edeceğ'ni sbylemiştir. Işçi saylavlardan biri ms?elenin hemen Güvenlik Konse/ine götürülm^sini istemiş ise de Mr. Bevin buna taraftar olmadığmı ve Güvenhk Konseyindeki vetolarm ve çeşidli güç, lüklerin uzunboylu sürüncemed» kaldığını söylemiştir. Londra siyasî çevreleri Holandapın kuvvet kullanmakla iyi bir netice alacağını sanmamaktadırlar. «Endonezyalılara yardım, bütün müslümanlar için mukaddes bir vazifedir.» Kahire 23 (a.a.) Kudüs Müftüsü, Endonezyalılar lehine olarak bütün Arab ve Müslüman milietlerine bir davette bulunmuştur. Müftü davetinde şuniarı söylemektedir: «İstiklâli için mücadcle eden cesur Endonezya milletine yardım etmek bütün müslüman milletlerin en mukaddes bir vazifesidiı.> Endonezyada şiddetli savaşlar Trumaıı 9 a sııikasfl ıtıi? Truman'ın Âyan Meclisinde bulunduğu sırada elinde otomatik silâh buw lunan bir şahıs yakalandı Washington 23 (A.P.) Amerikan Ayan Meclisi hususî polis teşkilâtına mensub teğmen M. L Stanley'in bildirdiğine göre, Başkan Truman'm Ayan Meclisini ziyaretinden kısa bir müddet sonra, halka mahsus bir salonda elinde otomatik tabanca bulunan bir şahıs yakalanmıştır. Adam halen isticvab edilmektedir. Kendisinin orada bulunuçile Başkan Truman'ın ziyareti arasında bir münasebet bulunup bulunmadığı henüz malurn değildir. Bilindiği gibi 12 temmuz tarihinde, Ayan Meclisi koridorlarında cumhuriyetçi üyelerden Brickere 2 el silâh atılmıştı. Bricker yaralanmamıs ve William isminde birisi tevkif edilmişti. Başkan Truman, bu şahsm tevkifinden bir müddet evvel arkadaşlarile birlikte yemek yemek tizere kapitola gelmiş bulunuyordu. Hatayın anavatana ilhakınm yıldönümü Başbakan geliyor Ankara 23 (Telefonla) Bakanlar Kurulu yarın toplanacaktır. Başbakan Eeceb Peker yarın Bakanlar Kurulu toplantısından sonra mezuniyetine devam etmek üzere akşam trenile Istanbula hareket edecektir. Kudüs 23 (a.a.) Bir infilâk neticesi Hayfa limanında bir lngiliz vapuGazianteb 23 (a.a.) Şehrimizüı ru batmıştır. Gizli Yahudi cHagana» Londra 23 (B.B.C.) MacaristanT büyük bir ihtiyacını karşılıyacak olan teşkilâtı bu vapurun kendi mürettebatı dan gelen haterlere gore j eni seçim Düşkünlerevi dün törenle Vali Eaif tarafmdan batırüdığını iddia etmektekanunu kabul olunmuştur. dir. Yeni Eeçim 31 ağustosta yapılacaktır Tek tarafmdan açılrruştır. Antakya 23 (a.a.) Hatayın anavatana ilhakınm dokuzuncu yıldönümü bugün burada ve ilin her tarafında parlak törenlerle kutlandı. Antakyada yapılan törene, tarihî kışlaya şanlı bayrağımızın çekilişile başlanmış ve Cumhuriyet slanınla da devam edilerek yaşanılan günün önemini belirten nutukları takiben Atatürk ve Inönü büstlerine çelenkler konulmuştur. Bu gece Vali Konağı bahçesinde bu güzel yudönümü şerefine büyük bir gardenparti verilecektir. Hatay, sevinç içindedir. « Doktor ve Tıbbiyelilerin Nazarı Dikkatine:» KIRALIK KASA İhtiyacmız için «tstanbul Universitesi Tıb Fakültesi Talebe Cemiyeti Yaymlan» Tıbbî Semiyoloji Tercüme: Ord. Prof. Dr. Neset Ömer trdelp Kab: Cildli : 750 Ord. Prof. Dr. Hayrullah Diker Cildsiz: 650 Modern Konsepsiyonlara Göre Şok ve Kataral Sanlığm HepatoseUüler Sanlık Arasındaki Yeri Ord. Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp Fiatı: 75 Kr. İç Hastahklarının Tedavislnde Yapılan En Mühim Müdahalelerin Tekniği Prof. Dr. Stursberg Tercüme: Dr. Cihad Tahsin Gürson Fiaü: 150 Kr. Stomatoloji Prof. Diş Hekimi Suad îsmaü Gîtrkan Fiaü: 150 Kr. Tıb Terimleri Lugati (Lâtince, fransızca, ingilizce, almancadan türkçeye) basılıyor. Tıb Yolunda Yılbaşı: 1943, 1945, 1946, 1947 tarİhJi. Tanesi: 50 Kr. Istiyenlerin aşağıdaki adrese mektubla müracaatleri ve kitab ücretinin havale ile gönderilmesi rica olunur. (Posta ücreti alınmaz.) m^m Adres: Tıb Fakültesi Talebe Cemiyeti, Üniversite İstanbul ^ H Hayfa limanında bir lngiliz gemisi infilâk neticesinde battı Türkiye Garanti Bankası'na uğraymız. Galata. Bankalar Cad. 27 Telefon: 49402 Macaristanda seçim Gaziantebde Düşkünlerevî «CUMHURÎVET» in Tefrikası: 17 Yazan: AHMED HtDAYET REEL Bununla berabsr Raik, şu koca şehirde yalnız yaşıyamıyacağı gibi, kendısine takılmıyan arkadaşlardan da zevk alamaz. Yapılan alaylara kızar gibi göründüğü halde, zayıf bir tarafı buiunup damarına basılmayınca da adeta rahatsiz oluyor. Eep onun hayatı, şahsiyeti etrafında dörtüp dolaşan şakalarm neşesi ve alkolun benliğimize verâiği üst perdeden coşkunluğun tesiri altmda salondan çıkıyoruz. Herhanji bir kabarede üç dört varyete numarası seyredip hoşça vakit gerirmeğe. bir müidet gönül avutmaya oniar da taraftar.. Holden geç?rken soldaki geniş merdivenden inen nar çiçeği renginden geniş etekli a>:53m elbiîsir.in i;inde belki gerçekte olduğundan çok daha gireel ve muhteçem salman bir kadını görüüce Raik herr.jn kaşını gözünü oyr.atarak: Durun, çccuklar, diyor, tir dakika durun.. tanıdığım tir sima.. Ve kadın scn basamağa bastığı anda şapkası elinde, baçı .* b«li mütemadi hareket halinde: Gnaediee Frau! Diye sokuluyor. Oldukça derin bir mükâlemeye dalıycrlar. Ne konuşulduğunu işitmiyoruz ama, kadmın yüzünün çizgilerinden konuşmanm ne seyir takib etmekte olduğunu farkediyoruz. Çatık kaşlan yavaş yavaş birbirinden ayrüıyor. Şüphe ve tereddüd dolu nazarlarda perde perde berraklık hasıl oluyor. Kadın ağır ve nazlı adımlarla bizim tarafa yürüyor. Biz de ona doğru gidiyoraz. Raik, nice zamandır aradığı eksiğini tamamlaınış bir koleksiyoncu sevincile: Efendim, diyor, kadın hususunda hafızam kat'iyen yanılmaz... Ta kendisi... Kontes Zilha Zilahi... Tam on sene evvel Romada tammıştım... O zaman sosyeteye henüı girmiş bir gene kızdı... Nasıl da hatırladım. Biz onun hüviyeti hakkında aşağı yukarı öz bir bilgi edinmiş bulunuyoruz. Tabiî sıra bizi takdime geliyor. Kimimiz elini dudaklarımıza götürüyor, kimimiz onu parmaklarımız arasında hararetle sıkıyoruz. Kontes Zilha Zilahi hiç şüphesiz Macar... Teninde, saçlarmda, kaşında, gö zünde Putza'ların kızgın güneşinin kıvama getirdiği tatlı bir esraerlik ve koyuluk hâkim... Hep birden teklif ediyoruz: Eğer kontesin verilmiş muayj'en bir sözü yoksa beraber gelmekle bize şeref bahşederler. Evvelâ gülüyor, gerdan kırıyor, dudak büküyor, naz ediyor: Nasü olur, diyor, beni mutlaka beklerler.. Sonra anide önümüze düsüyor, küçük kapıcı yamağınin ıshkla davet ettiği taksiye doluyoruz. En gene ben olduğum için şoförün yanma oturuyorum. Raikle Kontes baş köşelere kuruluyorlar, ötekiler de strapontenlere ilişiyorlar. Kartnerstrasse'nin sonlarma doğnı bir gece lokalinin önünde duruyoruz. Içeridea, bütün diğer musikilerden ziyade ruha hitab eden meşhur Viyana müziğinin bayütıcı nağmeleri aksediyor, burunlarımıza çehvet kamçüayıcı şarab ve şampanya kokuları, bir vâdiye ağır ağır dağılan sis gibi, yavaş yavaş nüfuz ediyor, Şık ve güzel bir kadın, temiz ve kusursuz giyinmiş dört erkek.. tecrübeli garscrdarın iltifat ve itibarını çekecek ideal bir grup.. kenardaki yüksek kı. sımda, üzerine ihtiyaten «tutulmuştur!> ibaresi yazılı kart konulmuş büyük ve geniş masalardan birinin iskemleleri yerlerinden oynatıhyor.. tersine kapanmış bir vaziyette duran şampanya kadehleri çevriliyor.. içimden şu mülâhazayı geçiriyorum: Recai kulaklarm çınlasın emi, «Gene kızlan ve kadmları yedirip içirme cemiyeti» gene galeyana geldi! Çünkü, masTafları önce yalnız birimiz yapıyormuş gibi davranacağı zaman, ama, sonra yekunu tabiî aramızda taksim edeceğiz. O kadar fazla yükü hangimizin bütçesi kaldırır?. Fakat, bu fedakârlığa karşı Kontes Zilhadan bir fayda görmemiz lhtimali de yok gibi bir şey.. mubarek, pek burnu havada.. çok yüksekten atıp tutuyor. Varyete numarası, diye bu bariton mu, tenor mu olduğu belirsiz delikanlının «Madam Buttarflay operasından arialar okuması da çekilir mi ya?.. Keşki deminki Viyana melodileri devam etseydi. Neyse, o zat avaz avaz bağırırken biz de konuşuyoruz.. tabiî biraz yüksek sesle.. Kontes cenablan kısa;a hal tercümelerini anlatıyorlar: Herr Raikle Romada babam sefaret müsteşarı iken tanışmıştık. Ailemiz Segedin zengin ve tanmmiş bir ailesiydi. Fakat harb, bir çokları gibi tizi de perişan etti. Babam evvelce öimüştü. Galiçya muharebelerinden birinde de kocamı kaybettim. BelaKun ve avenesinin çıkardıkları karışıklıklar esnasıada, eşyamız, mücevherlerimiz yağma edildi. Malımiz mülkümüz harab oldu. Elimizde kalan toprağı sattık.. Epeyce zamandir hisseme düşen para ile "küçük kızım ve ben zor yaşadık. Malum, hazıra dağlar dayanmaz.. hem de iyi yiyip içmeğe, giyinip kuşanıp gezmeğe tozmağa alışmışız. Son zaman. lard» c»ıV ounaldım doğrusu.. Arkast var •, V AKK0 markalı ise renkleri sabittir. Memleketin ileri gelen tuhafiye mağazalarmda satılmaktadır. Bundan sonra bir eşarp alırken markasına dikkat ©diniz. The Tourist's Weekly Cumartesi Günleri Çıkar Haftalık îngilizce Gazete İngiliz Donanmasınıa İstanbulu ziyareti doiayısile hususî nüshası YARIN çıfayor. 1 \ Bu nüshada başyazı: Hüseyin Cahid YALÇIN Gazeteye verilecek ilânlar tâncılık Kollektif Şirketi tarafmdan alnur. Adres: İstanbul Matbaası Beyoğlu