16 Temmuz 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

16 Temmuz 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MHl.Ki : ... Yuıtan liderlerile mulâkatlar: Papandreu'nun neşredilmemek kaydile sorulan suallere verdiği cevablar Manifatura piyasası Suallerden biri: «Amerikah ve tngilizlerin hududla. rınızı muhafaza etmelerini ister misiniz?» Atina, Hazirnn 1B47 | HÂDİSELER DÜŞÜNCELER | [HEM Sehir iiaberleri Hakikî milliyetçilik çok durgun NALIMA MIHINA Yunanistanm hali ne olacak? olşevikler, anlayışının temeüeri Prof. Fındthoğtu George Papandreu, SosyalUt Cumhuriyet Partisi Başkanı ve Dahiliye Bakanıdır. Bu partinin Mecliste 27 azası vardır. Kendisi koalisyon hükumetinde Ba?bakanlık etmiş, ve halen de en mübjm mevlri olan Dahiliye Bakanhğıru işgal ediyor. Papandreu, çok kuvvetli bir şahsiyete sahibdir. Uzun boylu, beyaz stçlı, fevkalâde bir millî gurura sahib, gozlerinin ifadesi gayet tatlı olmakla beraber konusuşu tok ve jnağrur! Tam bir devlet adamı... Şahsî ikametgâhmda iki Amerikalı gszeteci ile karşılaştım. Mülâkata henüz baçlamaımş, kahvelerini içiyorlardı. Papandreu, karşısmda bana yer gösterdi. Tabiî, evvelâ bu gazetecilere, müşterek bir mülâkat yapmak hususunda bir itirazları olup olmadığını sordum. BilâkU memnun olacaklarını bildirdiler. Bu enteresan mülâkatı, olduğu gibi yazıyorum. Gazeteciîer, tercüman vasıtasile konuçuyorlar; ben ise rumca bildiğimden, hem verdiği cevablara, hem de yaaındaki iki Yunanlı zata söylediği sözlere jyice nüfuz edebiliyordum. Amerikalılardan biri soruyoı: Sofulis'in Başvekil olacağı şayiası doğru mudur? 27 ocakta Meclis, bütün milliyetçi partilerin işbirliğinde bulunmalarına karar verdi. Sofulis, maalesef bizimle teşriki mesai etmek istemedi ve muhalefette kaldı. Variyet bundan ibarettir. Bu cayialar, herhalde fahsi teşebbüjlerden baska bir şey değildir. Çetecilere karşı bazı yeni tedbirler almış olduğunuz doğru mudur? Biz, aldığımız kararlan önceden ilân ediyoruz. Bu hal, vak;â hükumetin aleyhinde ve çetecilerin lehinde tecelli ediyor. Mukaddes kitab, Incil der Iri: «Şvvelâ yazı ile haber ver, sonra da fiiliyata geç.> Gizli olması lâzjm gelen eeyleri bile önceden açıkça münakaşa «diyoruı. Bu suretle Incili tatbik ediyoruz. Aldığınız tedbirleri, Amerikalılara bildiriyor musunuz? Prensipler, Truman'ın mesajında tesbit edilmiştir. Devletin, her türlü kanunî vasıtalarla kendini müdr.faa etmesi tsbiidir. Yeni tedbirler hakkında, Meclise gönderilecek kanun yoktur. Zira alıp.scak yeni bir tedbir, halen mevcud değiidir. Evvelce ilân edilmiş olan affın yolunda yürüyoruz. Komünist Partisinin meşru olmadığımn ilân edilmesi birkaç m'ebus tarafmdan teklij edilmişse de kabul edilmemiştir. Amerika hükumeti, yeni bir af kanununun ilân edilmesini istemişti. Mecliste bu mesele görüçülmüş müdür? Eân ettiğimiz af kanunu, son derece liberaldir. Artık bunun genişletilecek yeri yoktur. Bu, doğrudan doğruya Yunan hükumeti terafından bahşedilmis bir kanun ve bu milletin siyasetidir. Mak5adımız, hüsnüniyetimizi isbat etmek ve bir an evvel memlekete huzur ve sükun temin edebilmektir, Affm neticesi olarak yüzlerce çeteci gelip teslim olmağa basladı. Çoğı dönmekten korkuyor. çünkü dönenleri ölümle tehdid ediyorlar. Fakat askerlerimiz, onları zamanla imha ettikçe ve ktıvvetleri sza'.dıkça dönenlçrin miktarı çoğalacaktır diye ümid ediyoruz. Bunun üzerine diğer Amerikah gazeteci söz alarak bazı suaîler sormak istediğini, ancak bu suallerin kendisi tarafrndan neşredilmiyeceğini ve maksadının tam bir fikir edinmek olduğunu söviedi. Yabancı Basm Müdürü de he• pimiz« hitaben bu sözlerin resmi mülâkat harîci kalmasını rica etti. 50.000 veya 100.000 kişilik bir »skerî kuvveti hududa göndermekle. sınırIarı kapayarak haricden memkkete sızan kuvvetlerin önü alırabilir mi? Memleket dahilind«ki kuvvçtleri ezebilmek için ne kadar a^kere ihtiyac vardır diye sorarsanız size bir cevab verebilirim. Haricden gelmekte devam edefeilecek olan kuvvetlerin çümul ve ehemmiyetini bilmedikçe size nasıl cevafe verebilirim? Fakat, herhalde sınırların kapatılması, sıri Yunanlılar* »id bir meseî<» olamaz. Eğer bu mesele, sadece bir Yunan dava.sı olsaydı Birleşmiş Milletler Teçkilâtı (UNO) nın hiçbir manast kalmaîdı, ve harb boşuna yapılmış clurdu. ÇünMi harbin gayesi, bütün ktieük memlekeüerin hürriyerini temin etmek değil ny^'cü? Ruslar, hududlarmızı kaparsa n« yaparsınız? Aynı suali, ben size goranm: Siı ne yp.pardmız? Biz, hayal peşinde koçrnuyoruz ve biliyoruz ki Yunsnistan, tekbaşina Rusyaya karşı koyarnaz. Amerikalı ve İngili7İerin hududlarmızı.muhafaza etmelerini ister miçiniz? Buru istemesek hsngi şık kalır? Yani. evet mi diyorsunuz? Yalnız bir defa değil, bin defa evet derim. Kendisini pek ağır fedakirlıklarla. mevcudiyetini pek derin ıshrabhrla koruyabilen bu memleket, bütün hürrivetsever milletlerin yardımmı ister ve onî?rın da vazifelerini yapmalarını bekîer. Bu arada ben de şu suali sordum: Böyle bir vaziyet karşısmda sizce Türkiyenin rolü ne olmalıdır? Fapa^dreu. bir lâhza onüne baktı ve: TıirkYunan dostluğu için ruhumu veririm, demekle, iktifa etti. (Bu sözler, yunanca ifadesinjn tam karşıhğıdır). Ben devamla: Bay Bakan, bu biraz diplomatik bir cevabdır. Daha sarih olmanızı dileyebilir miyim? Bun'jn üz«rin« ş\ı c«vabı verdl: . Tarih, bizi birleştiriyor. Ve hemen, uzun uzun Atatürke karşı duyduğu hayranhktan bahsederek, bu m«vzua son verdi. Sır» tekrar Amerikah gazeteciye gelmişti. Kendisi, suallerine devam etti: Rusya, Amerikab. ve tngüizlerin hududlarmızı mııhafaza etmelerine n u halefet eder de veto halvlanı kııllanırsa, Yunan hükumeti bunu resmen gene bislerden istiyecek midir? Bunun UNO vasıtasile halledilmesine Anverika hükumetinin amil olması, bir boıcdur. Aksi takdirde bütün milletlerüı egas temeli olan yaçama. hakkı, ortadan kalkmış olur. Hiç şüphe edilemez ki Ruslar, Birleşmiş Milletler Emniyet Meclisinde veto hakkını kullanacaklardır. Bunu kullanırlarsa Yunanistana göre Amerikalıiar, Rusları hesaba katmadan vazifelerini ifada devam etmeli midirler? Yunanistanda iki dava mevcuddur: Biri dahilî, ciğeri haricî. Dahilî dava, Müttefiklerden istediğimiz ekonomik yardımdır. Malumdırr ki Yunan ordusu, müşterek gaye uğrunda kendini feda rtmiştir. Elverişli vasıtalar, tarafmızdan temin edildiği takdirde dahilî dava halledilmiş ve memlekette yakında kanun ve nizam hâkim kılmmış olacaktır. Harict davaya gelince, demin söylediğim gibi Yunanistan, haricden müdahale halinde gene demokrasi ve insan hürriyeti uğrunda kanmı akıtmaktan çekinmiyecek ve bütün hürriyetsever memleketleri yardımına davet edecektir. Hemen ilk istilâ teşebbüslerine derhal kar«ı geÜTimelidir. 1936 da Fransa ve İngiltere <hayır> demiş olsalardl. 1939 felâketi dogmamış olurdu. Pek tabiidir ki 1000 kilometrelik hududları, kendi kendimize muhafaza edemeyiı. O rakit ?ize başvurpcsğız, siz de yardımımıza koşmahsmız. Bu esnada, tercüman sıfatile aramızda bulunan Yabancı Baaın Bürosu Müdürü: Şimdiye kadar yapılan Amerikan yardımının çetecileri bertaraf etmek husutunda amil olduğunu soylemek acaba yerinde olmaı mı? diye kendi lisanile söyîeyince, Papandreu: Hayır, bundan bahsetmek istemiyorum, cevabını verdi. Şimdi gene ben sonjyorum: Memleketinizdeki Komünist Partisi, af kanununun tesirlerile, Moskova ile bağlarmı keserek milll bir parti halini iktisab edebilir mi? Bütün dünyadaki komünistlerin herhangi birine derseniz Jti, «Memleketinle Rusya arasında blr harb mevcud olsa hangi tarafın kazanmasını istersin?»; emin olunuz, tereddüdsüı Rusyanm galib gelmesini iater ve bunu bir f.ül telâkki etmez. Külliyetli miktarda yapılan sip«rişlerden tonra fiatlann da düşmesi, tüccan miişkül duruma soktu Manifatura piyasa^ındakl durgunluk devam etmektecllr. Serbest tthalât rejindne geçilir, geçilme» biiyük siparişlere girişen ve &srmayelerinin büyük bir kısmile akreditifler açan bir kısım manifacura tacirleri, pwa rayiclnin değLşmiş ve günvrük resimlerinin artmıs olmasın^an dolayı ithal mallarını gümrükt«n çekebilmek için büyiik bir sermaye darlığı içine duşmüşlerdir. Bugünkü manifatura piyasasındakl durgunluk ve tereddüdlerin başac» sebebi olarak açılmış akreditiflere ald bafcyelerin ödenmemesi. umuml lhtiyacin fevkında ve kalitesi düşük, fiatı yüisek pomuklu mensucatın ithal ©ailmiş olması, Amerikada pamu'i îiatlarınm düsüriileceği hakkındaki söylentilerin bir müddettenberi devam etmesi, eMekl mevcud mallarm ne pahasma olursa olsun eatışa aürülmesi. menşe memleketlerdeki pamuklu' menstıcat fiatlannda nisbl ve devamlı bir düşüklült görülmesi, memleketimizde ihracat mevsjmime tekadöüm eden bu ayların «mort sezonı »ayılmıs olması gibi haller gösterümektedir. Yalnız mayıs ay: iç;nde yapılan mfr.ifatura ithalâü 1434 tondur. Haziranda yapılan ithalat ise bu miktarı aşmak tadır. Alâkahlar, «mort sezon> Un bir ltaç aya kadar yerini faal aylara bıralca*agını söylemekte ve manifatura plyasasında görülen istikrsrsizhğın düzeleceğini ümid etmektedirler. Merhum Ziya Günün mezan yapıldı tnversiteye büyük vakıflar bırakan merhum Profesör Ziya Günün Byilbdekl mezarının inş«sı bitmişür. Vefatmın yıldönümüne tesadüf eden önümüzdeki perîembe günü saat 11 de mezan başında bir merasim yapılacaktır. Birer derece terfi S«ğlı)c ve Sosyal Yardım Müdür mu»vinlerinden Dr. Kemsl Öner ve Dr. Niyazi Göv, ü«tün çthstoalarından dol»yı Bakanlık tarafındsn birer dertce terfl ettirilmişlerdir. tjtanbul V»li vekiii Ihsan Aksoy. dün verdiji bir emirde. gecekondu evlerinin derhal yıktırıltnasını ve bu ameliyenln bllhassa Vefer.di çayınnda yapılmasını bildinnijtir. Gecekondu evleri jnktınhyor Kendisine »ıkıyönetim memnru 8Ü5Ü Tenniş Naki Bora (namı dijer Rahmi Yağız) adında bir t»nıs, kendisine sıkıyöneüm merouru süiü vermelc ve Mhtecilik suçlarından Asliye Sekizinci Ceıa Mahkemesinde yapılan muhakemesi sonunda i ay 15 gün hapse mahküm olmustur. Gene bir kız yanlışhkla süblime içti Kızılay Hastabakıcılık Okulu talebelerind*n Muallâ adında 20 yaşlannda bir ger.c kıı yan]ıs1ık!a içtiği süblime neticesinde; kaidırıldığı Ceırahpafa Hastanesinde öbnüf.ür. Savcılık hadl';ye elkoymuş ve Savcı jardımcılarından Sekib Mıısluoğlu tarafmdan tahkikata geçilmiştir. Amerikalı gazetecl gene soruyor: İstikbalde memleketinizdeki komünistlere karsi ne «ekilde hareket edecekîiniz? SUâh çekerlerse silâhla mukabek görmelidirler. Parti halinde ve kanun çerçevesi içinde kalırlarja her parti gibi onlara da hayat hakkı bittabi verilir. Bu suale asabilesen Papandreu, yanındaki zata dönerek, kendi lisanile: «Görüyor musunuz, bunlar bizi hâlâ faGarden Barda bir yaralama şift zannediyorlar> dedi ve AmerikahÜskı>d»rda Selâmiali mahallesinde cturan nın sualini cevablandırmaya devam etti: Bahaeddin adında bir gene, Garden Barda Büyük memleketinizin aynı dava bir bar kadımnı dansa kaldırmak ır.eselesinkarşısmda ne gibi bir karara varacağı den jçracl Vodini i?minde bir şahısla kavgsya tutuşmuşlar, kavga tonunda Bahaeddin. nı zannediyorsanız, kendinizi ölçtüğünüz İsrael ile aralarına girır.ek isıiyen garson Vanşekilde muhakeme edilmemizi istemek, geii bıçakla rfluhtelif yerlerinden ağır sussrih hakkımızdır. Unutmayınız ki kü rette yaralamıştır. Yaralılar Beyoğlu Bele(;ük Yunanistan, hürriyetsever eski bir diye Hastane8ine kaldırılm:?, carih yakalanmıştır. demokrasidir. Aslı olmıyan bir haber Diğer Amerikalı gazeteci, bu sözlerin Araiarında Ahmed Hamdi Tanpınar v« Orifade ettiği manayı sanki anlamanuj gihan Velinin de bulundugu b«ıı edebiyatçıbi tekrar: ların. Büyükdeıe açıklarında bir motör ge Komüniyt Partisini neden kapatmı zlntiJi sırasında kazaya uğrıyarak dertize döyorsunuz? diye sorunca, Bakan, alaycı küldüklfri yazılmiftı. Bu haberin aslı olmaojrendik. Hamdolsun hiçbir tairimiz bir eda ile çöyle mukabelede bulundu: dıgını cenize düşmemiştir. Çünkü o zaman, e\n*elâ siz, bunlar faşisttir diye yaygarayı basacaksınız ve bize yardım etmek istemiyeceksiniz; biz tstanbul Müftülüğünden: maalesef öyle bir vaziyetteyiz ki, i=tik19 terr.muz 1947 cumartesi günü 136« Eenesi ba'de yapabileceğiniz hataları dahi evvelden hesab edip ona göre hareket et Ramazanı Şerifinin ilk glinüne musadil olmaktadır. Bu mubarek ayda İslam âlemi Hak mek mecbııriyetindeyiz. Buna rağmen bi Taalânın nihayetsU inayetlerine, mağfiretleze, façistsiniz deme'tte devam ediyorsu rjne nail olacaktır» Bu mukaddes ayda bütün nuz. Komünist «Rizospastis> gazete«i de müminler uhdelerine düşen dini vazifelerini daha yiıksek bir ubudiyet duygusu ile yePapandreu faşisttir diye bağırıyor. Bir rine getlraıeye çalıjacak. fer'an mazur olmıçok yerlerden bu ses kulağımıza geîe y»n Müslümanlar, kendileri için pek kutsî bilir, fakat bizde medeni cesaret vardır. bir fariza olan oruclarma dikkat edecek, kenBazı demokratlar gibi btl kabil tenkid dilerindski f?zilet ve diyaneti tecelU ettireceklerdir. Hattâ bu mubarek ayda hastalıklerrien korkmuyoruz. arı veya yolcuhıkları dolayısile ser'an onıc tııtmamaya mezun olan Müslümanlar bile, neBu beyanatma su sözleri de ilave etti: zih terbiye ve diyanetleri rnukteıası olmak Komünistlerle konferans sebebile Ü7ere oruc tutan din kardeşlerine karşı «aygı EÖrüştüğümüz zaman kendilerine dedim göstererek alenl yiyip içmekten çekineceklerdir. Bu pek muhterem âyda her Müslüki: Yunanistan. hunhârlığa boyun eğ man, daha ziyade ibadet ve taate devam edemiyec«ktir: yerli \»eya yabancı düsman. cek, kutsî mabedlerimiîden herhangi birine de\am ederek okunan Kur'anı Ariro ile veribizim için birdir. len mevizelerden möstefld olacak, ruhunun Evet ama. siz bunlarla1946 da ko ulvi ihtiyaclarını tarmin edebllecektir. Bu alisyon kabinesinde teşriki mesai etti rahmet ve gufran «yımn şerelli hululünü bütün MüslUmanlar hakkında tebrika muniz ve o vakit Başvekildiniz. saraat ederiz. O zam:n. hunhâr olamıyorlardı, gaye de bunu temin etmekti. Onları, siyasî bir parti olarak kabul etmistim. Vaktâ Çalhya dair ki âsi oldular, benl karsılannd* buldular ve şimdi de ödüyorlar. Üç dört lu&at kltabı kar:ştırdım. Artık sorulacak sual kalmamıştı. AyTelc. su tekaüd kerılırken dayanamadım ve kendisine d«limesinin, benim bil dim ki: d:gimden başka ma Ee«inci sualden sonraki cevablarınası varsa, Çallının nızm hakikaten neşredilmemesi mi icab tekaüdlüğünü haklı ediyor? Verdiğiniz cevablar, o kadar güve y«rinde bir iş ozel ve kat'î ki, acaba bunları neşret larak görürüm de içim rahat eder dimeme müsaade etmez misîniz? ye. Çünkü, ne yalan söyliyeyim, çallının, Gülerek: kaytan uçkurlu torbaya sokulmuş maaş Neşredebilirslniî, dedi; Fakat ben cüzdanı elind«, malsandığında. tekaüd de buna mukabil size bazı sualler soralmak için boyrj\,r.j bükü:ı .vıra msk isterim. razı mısınız? diye ilâve etti. gözümiin önüne gelince tinirBen de, şahst kanaatlerim kendisine leniyorum. fayda temin edebildiği takdirde buna Kanştırdığım lügat fcitatlnrinın her hazır olduğumu bildirdim. birisi, tekaüdü bajka başka tarif ediyor. f Pspandreu, bizleri »«ansöre kadar teş Kmi, ih iy^rladışı '.'.":." r.'.V.stını arayan yi ederek ve güleryüzle hepimizin tekrar adam, diyor. Kîmisi, işten güçten îeragat edip bir köşeye jekHea «limse, ditekrar ellerini sıkarak odasına döndü. yor. Kimisi de, oturan, İs görmiyen aNazlt TLABAR meli manda diyor. Buplann hepsi bir kapıya çıkar ama. VÎTAMİNSİZLİK hiç biri Çalh dsğil. Daha bu'jiln ksîpme olmuş ter bıyıklı hir gene kadar ük tahribatını' cild ve saçlarda herdem taze Çallı, akademidsn ayr.lgösterir. ması münas*bPtile yapılan törende tekaüdlüğü ne güzel tarif etti. Sanatkâr. BRlYANTÎN PERTEV hayatının hesabını, hakiiat,*rı, KREM PERTEV sinra veren. tekaüd yaşı ancak Bu sırada milliyet <••.!„•••••••••ı* Y a z a n : • girer: «Bir topluluçiligin çeşidli tarif ğun saadetirıe kefü ve telâkkilerlni etra olan manevl, fikrî fa serpen neşriyata ' mltün kuvvetlerimi raslıyoruz. Birkaç zin denk kalması. devlet adamınm 17 millet kalarak mümkündür. Milliyetçi bu muvazeneyi bcznisan 947 deki köy Enstitüleri bayramı termeğe çalışmaktadır. vesilesile verdiği pek canlı ve manalı Herşeyden evvel hasta bir fikri raıyandır. Sermayeyi tanrılaçtıran mem nutuklarda formüllenen millî terbiye bir tarafa atmakla işe başla;naliyız: leketleri buhrandan buhrana götürır.üş fikirlerile beraber onu destekliyen bu Mücerred bir beynelmilellik fık'. ine bir sermaye tahakkümüne müsaade etgibi yayınların görülmesini millî haya kendilerini kaptırmiş olan meczubiar memek, milliyetçiliğimizin ruhundadır. tiyet işareti saymak lâzım. Bu arada belki de kendi mizaclarile izah ed'iebi Milliyetçiliğimizin ruhunda bulduğu1946.1947 Türkiyesinin iç ve dış vazi lecek bir cezbe ve dalgınlık içindedir muz bu mana, bzim garb medeniyeti yetinden fışkıran ve köklerini uzak ler. Hakikatte asıl insanlık ve be/nel içinde yaratıcı olabilmemizin temelidir. asırların tarihlere hükmetmiş ruhun milellik yolu. milliyetçilik yolunun son Afrikamn, Asyanm kopyaeı kiitleleri dan alan milliyetçilik ve millî tetbiye uc noktasından sonra başlar: «Büyük yerine garb medeniyetini kendin'jı Öz telâkkilerine için için karşı gelme te millet nasıl şahsiyeti bol olan bir ce. malı yapan Türk milleti, ancak böylece mayüllerine de raslamaktsn geri kal miyet ise. asıl insanlık ve beynelmilel kemalini bulacaktır..> Müellife göre mıyoruz. Şer ile hayrin sosyal sahada lik de millet haline yükselmiş toplu milliyetçilikle demokrasi ara:ındaki sıçarpışmssmı ispat eden bu teTnayülle. luklarla mümkün olacaktır. Maurras'.'n kı münasebet mantık düil» bir umurin sahibleri belki de kendilerinin ?.sıl dediği gibi milletler olmadan beynel pıilik ve husuailik ihtiva edıjjor: Halk hayri ve aydınlığı daha çok temsil et milellik olamaz.> Bu menfj unsurur hakimiyeti demek olan «Demokra»ie> tiklerini iddia edeceklerdir. Biz sadece çıkarma ve bir tarafa atma usulü ile nin «Demos> unsurunu esasen rauhteçarpışma vakıasma işaret e^ip geçe bertaraf edilmesinden sonra mt'l'.jet vi olan milliyetçilik, halk rea'itesinın ceğiz. çilik denen cereyamn ve milliyeçti de unsurlarmı teşkil eden ferdler arasınnen insa n tipinin psikolojik tahliline da ki bağı muhtemel vaziyetlerde çöBu arada adına «Irkçılık Tu girişebiliriz. zülmiyecek bir şekilde kuvveiiendirlr rancılık» denen cerevan mensubve tecanüse doğru götürür. ueınokrat larmın çeşidli menfî vasıflarla vaOn dokuzuncu asrın milliyet asn ol olduklannı, fakat milliyetçi olmsdıklasıflandırıldığı sık görülüyor. duğu fikTİ bir telâkkiye göra kabul nnı ileri sürenler işte bu tecanüs üze. s ık Bu vasıflara göre ırkçı denen md edilmez ve daha önceki asırlarda mil rinde anlaşamıyorlar demektir. nevverler sosyal bir me.şele olan mil liyetçilik cereyanınm nümuneler: »raFakat içtimaî hayat her zaman gü'lük liyet telâkkisini, antropoloji ZEVİyesin. nabilir. Bir hâdise olarak müsshede den düşünmekte ve amelî neticeleri edilenin millet olma vakıasınm dağmık ve gülistanlık olmadığına, bütün arzuparçalayıcı olan marazl düşvincelere ferdleri toplama, koruma, mUî'et bir larımıza rağmen sulhun ve durgunluk j'ol açmakta imişler. Şair bir yazar, ahlâk ile idare etme gibi vasîflan var anlannın tabii hali teskil etmediğlne aylık bir mecmuada bu marazilik üze dır. Bu vasıflara ise tarih yabancı de göre tehlike ve anarsi zamanlarmda rinde vesılesüe şöyle diyor: .Türk ol ğildir. Kendi tarihimizin bize daima «demokrat> olanların «milKyetçi» lere duğumuzu ispat büçlesti. Dedenizin gurur veren muhteşem sshnelîrini bir hak verdikleri çok defa görülmüş, oladedesinin kanını göstermediniz mi yan tarafa bırakaîım ve yabancı tarihler ğsn şeylerdendir. Müellifin formülüne dınız. Soyumuz bizi hiç düsünmemis den misal alahm: «Isadan öcne Altıncı göre alabildiğine demokrat olan cemı. desem yeridir. Başımıza geleceği ke~ti asırdaki Yunan âleminde gördüğÜT/az yetler, milliyetçiliği inkâr ettikleri ve rip bir küçük şişe içinde kanlarını bı, o devri büyük bir terakkiyi terbiyevî esaslarmı gözönüne almadıkraksalardı olmaz mıydı?» tanımasile birlikte görünüyor. Klasik ları takdirde •kendi intiharlarmı haAvrupa rönesansı, bugünkü devlet'.eri zırlamaktadırlar.» Biraz da mizahin ve sofistçe üs kurarı muhiti hazırladı. Fransanm asıl Bu ayın kitabaln içinde ddeal ve tihzanın süslediği bu düşüncenin klasik büyük devrini Onyedinci asırda sahibi olduğu zannedilenlerden bi bulması rasgele bir iş midir? Ba'tkan İdeoloji> yi, günün hâdiâelerini aksettiri verdiği cevabda meseleyi aydın milletlerinde milliyetçiliğin, o barbar ren ve gencliğe aydmhk bir yolun telatmağa çalışıyor: «Türk ırkçıları, kütlelere ne şaşılacak hamleler yaptır. fekkür durağı olabilecek nokUlanm anaları Türk olmıyan gazi ve sehid dığım kaydemtek lâzımdır, Bütün bun gösteren bir rehber sayabiliriz. Murad Hanla Sultan Yıldırım Baye lar milliyetçiliğin cemiyetleri toplayı(1) Bk. Çiftçioğlu Necdet: Altuıışık zidi Türk ırkının muhteşem oğuHarl cı, kurucu, müsbet bir ahlâk ile ciharMeemuas!, 1947, sayi: 5. sayan ve onların şahsiyetleri'e övünc landığını göstermeketdir.» (2) Bk. Prof. Remzi Oğuz: Ideal ve duyan Türklerdir. Türk ırkçılarını yeFakat bu vasıflar, biraz da milletle lieoloji, Kurtulmuş Basımevi, Njruosdi, dokuz veya yirmi göbek ayıran insanlar diye göstermeğe ka'.kışanlavın rin tabiî ve fizikî varlıklarına bağlıdır. maniye, 1947, Sf. 196 iddialarınm gülünclüğünü beiirtmek Hattâ hayvan sosyolojisi, çeşi lli hayDün gece İstanbul, bir müddet için yalnız bu yetişmez mi? Türk îrk van sürüleri içinde birbirîerine yaklasışıksız kaldı çılarmın mHliyet anlayışı işte böyle ma, toplanma ve müşterek teh.ikçlerje karşı beraberce korunma insiyaklarının dir (1)>. Dün gec« yağmur yağdıgı sırada, »aat 21sosyal tezahürlerinden bahsetmiyor 22 ara'inda, şehriıı muhtelif semtleri ıjıksız güzel ay mu? Başka bir ifade ile millivetçilik, kalmıstır. İstanbu! bölgesirde bazı yerlerde Böylece vaziyet pek dmlanıyor: Kendilerine ırkçı öenen bir vakıa, kendiliğinden olup biten bir bu cereyan kesikliği bir eaat müddetle demünevverler, «ırk. kelimesine antro çey değil midir? Evet! Lâkin bu zoo vam etrr.istir. Öğrendiğimize göre. İstanbul ve Beycglu şebekesini beslıyen umumî hatta polojik değil, sosyolojik ve tariht bir sosyolojik temel üzerindç insan cemi yıldırım isabet etmiş ve arıza bu yuzden mana vermektedirîer. Onlar için ırjc, yetlerine mahsus ve afıl milliyetçiliği meydana gelmiştir. • halk> in ve .millet» in müteradifidir. teskil eden bir yeni tabaka teşkil ediFakat bu ilmi telâkkiyi anlarruyanlar yor. Cemiyet artık «bir sürü cemiyeti Safiye Aylâ. hastalara konser verdi Ses sanatkârı Safiye Aylâ ve arkadaşlan, veya anlarhak istemiyenler, işin içine değil, her biri şahsiyet haline tşeimiş Maslak Askeri Prevantoryorr.un» giderek sadece üp ve antropoloji lâboratuarla suurlu ferdlerden doğan bir millet> cün bir konser vermişler, bu auretle hastalara rmda kulalnılması lâzım gelen bazı ta olmuş veya olmak yolunu tutmuştur. zevkli saatler yaşatmışlardır. Prevantory'ro birler karıstırıyorlar ve ekseriya meidaresi teşekkür etmektedir. olmak yolunu tut na> teseleyi kendi lehlerine gülüncleştiriyor Bu Kudıız bir köpek birkaç kişij*i ısırdı lar. İhtimal ki eninde ve sonunda ken mayülü, milliyetçiliğin dinamik u.nsurFatihte Atpazannda kuduran küçük bir kölarını faaliyete davet eder. Zamamm:zin dilerine ırkçı diyen veya denen mü'?pek. muh*p?if kimseleri ısırdıktan «onra bekfekkirlerle ırkçı olmaksızın mil'etçi ve içtimai siyasetinden doğan bütün prcb çiier Urafından öldürülmüştür. Köpeğin kuya milliyetçi olduklarım söyîiyenier lemler, Prof. Remzi Oğuza göre, bu un olduğu anlaşıldığmdan. ısırılan kimseler bir noktada birlesiyorlar. Bu birleşme tarzda anlaşılacak milîiyetçilik iHnc tedav: aîtına ahnmışlardır. noktasını bulmak «için her iki tar«fın 1 ve bilhassa meseleye mizah ve sofizn~. katanlarm bir parça nefsaniyetten siyrılmaları ideolojileri bırakip milli ide«t«tanbul Universitesi Tıb Fakültesi alde bİTİeşmeleri lâzırndır. Ytuıanistani lsdöndıirmek jayretile yeni bir hamleye başladılar. Arnavud, Alman, ftalyan ye başka komünistlerden miirekkeb «fayet iyi teçhiz ediltniş, çete gibi değil, mantalam ordu gibi teşküâtlandırüinı* kuvvetler, Ytman Arnavudluk hodudu cJvanndaM Koniça'yı mnhasara etml;tir. tki Ynnan tümeni bu komünist taarruzuna kar?ı harekete seçmiştir. Meşhur tablrfîe brj «muletlerarası» tugayı, icabmda takviye etmek için Arnayndlakta daha büyuk başka komünist kuvvetleri hazırmış. Eirleşmiş MiUetler Teşfcilâtı&ın Balkan Tahkik komisjonn nçakla Koniça'ya gitmiş. Komisyon, çeteciler tarafmdan yapılan taarrnza Arnavudlarla bazı yabanc:!arm lstirak ettifine dair Yunanlılar taraiından ileri stuülen Iddialan tahkik edecekmla. Böylece ellâhlar atılır. insanlar ölürken komUvon da yeni bir rapor yaııp Birle^mlf Millet lerin emniret konseyine verecektir. Bir taraita tec&vüz ve kan, dlğer tarafU tahkftat ve edebrrat!. Tnnanlstanm simallnde bu iîler olorken diğer kısımlannda da seçen çarşamba fünündenberi bir komünist isyan ve Ihtilâllle hübumetl devtrmege kalk:«,maktan sanık 56 bin kişi tevklf edilmiştir. ISt tevkif eâilen konaünistlerl Yunan huirumeti tkarya adasına sürmüştür. Ben, buna, sadece gaflet derira. Çünkü İkarya adası, Ege denizinde Sisam adasınm batısında ve her türlü gemilerin yoln nstündedir. Günün birinde meçhol deniıaltdann, rahnd da komünist nıurettebıth korsan gemilerinln adaya bir baskın yaparak bütun bu sttrrünleri alıp göturmeleri, hiç de imkins'z bir iş defildir. İspanya iç h»rb!nie, böyle korsanlıklar Akdeniıin barış ve emniyetini altüst etmişti de, baa ilgili devletlerin tertib Te Uhrlk ettikleri bu korsanhklara karşı, d'mokrasiler tarafmbüyük bir deniz kttvveti sevketmek lâzım gvlnıistl. Bu defa da öyle olmıyacafını kim temin edebilir? Yunanistan yıllardanberi huznr ve sükftndan mahrumrlur. Harbden evvelUİ isyanlar. ibtilâllerden sonra, Oeneral Mctaksas'ın tesisine mnvaffak oldnğu ve Balkan Antantının da destekledi|l kısa sukun devri .Mussolini'nin 1940 sonbahannda Ynnanistana saldırması ile sona erml^ ve o vakittenberi kom?u memleketin başı belâdîn kurtulmamlştır. Yunan ordusunun Arnavndlnktan felen İtslyan ordularıru ınağlub ederek geri atması üzerine, 1911 de Yunan toprakları Almanlar, İtalyanlar ve Buljrarlar tarafndan iş«al edilmiş; Mihverin mağinbiypti sıralannda Alman kavvetleri memlekeU yakıp yıkarak hem savaşmışiar, hem de savuşmuşlardır. 1P40 tan 1945 e kadar pek çok can ve tnal karbina ugrrıvan. açlık ve sefalet çeken Yunan milleti, İkinci Dtinra Harbi biterken, o bitkin halinde yeni fcir felâkete daha nğradı. Harbde bol bol larılmis olan Yunanlılar, bir kornılnist isranile birbirierini kırmaga başladılar. Bu iç harbi yaratan \t Yunanietanı bir kardeş (?'.) kavfasının bütün fetaatlerine maruz bTakan Bolşeiiklerdi Müttefi>.!erin saHetl, Uzagı Söremcyişlerl ve Sovyct Bnsyaya karşı fazla Itlmadla iyl nivet yüBoisevlkler Balkanlara burnnlarını s^kmnslar: Yugoslavya gibi, Bnmanyayı, Bulgar^tanı ve Arnavudlnîu da kendi peytleri srasına SDktnktan îonra, Yunaiistanı da bir komüntet Sarbesile ele geçirmek istemi'lerdi. Mr. Charchiil bu harekct! önleraek Istiyerek Ynnanistana, tnşiliz kurvetleri jröndrmese ve hökumet kuvvetlerine yardım etmeserdi, Atinada, mnhakkak, kml bayrak dalgralanacaktı. Bn müdahaleye rajpnen Moskovadaid Kızıl Çarlar, Yunanistana karşı tuttuklan yolda inad ve ısrarla devam etti!er. Balkanlı p?yk!erinden üçünu, YuBanistanı kana boyayan koreünistlsrin taarmz ttslsri haline gttirdiler. Yunan hükumetinin şikâyeti üzsrine BalkanUra gönderilen Birl?şmi? MiUetler tahkik komisTonunnn burnuna gülerek kanlı faaliyetlenni artUrdılar. Hâlâ Yunanistanda bulunan îngiliı kuvvel'cri gibi Birleşmiş Milletler Kurulu da, onrnı tahikk komisyonu da, şimdüik. bu hale seyirciierdir. Birleşik Amerik?nın malî, askerî ve iktısadl yardınu, Yunanistanı içmde btılımdu^a feci durnrndan kurtarabüecek mi? Dünyanın her tarafından topianıp komşn meraleketlerde teşkil, tîliın ve teçhiz eöildikten sonra Yunanistana saldırMan milletlerarası kamünist tugraylanm kimse dnrduramîvarak mi? Bir!e?miş MiHetler t'şkilâtı da, miittTeffa Milletler CemiysUnin ikinci clldi mi olacak? Bn sualiere «havır!» di*e cevab vermek mümkün değildir. Doktar ve Tıfebiyeliierin Nazarı Dıkkatine. • Telcbe Cemiyeti Yaymlan» Cumarlesi günü Ramazan Eğer bu ay içinde bize hakikî m:!liyetçüiğin açık ve seçik tarifini ve^n güzel bir esere kavuşmasaydık mak'Ie ve fıkra kadrcsunu aşmıyan bu gibi gazete ve mecmua sahifeler' >e isarete hiç lüzum görmezdik. 1947 Türkiyesinin iç ve dşı vaziyetini ksvramak istiyenler için kuvvetil bir adose vazifesini görecek olan eser on bir parçadar. teşekkül etmesine rağmen ruh hibarile bir bütün teşkil etmekte, bir parçadan öbürüne tabiî ve mantıkî bir geçiç ile geçilmektedir (2). Günün iç siyasî hâdiselerine kadar aksetmiş îıklr münakasalarını bir araya toplayan eserin müellifi, bütün anlaşamamazlıkîarın ideal ile ideolojiyi birbirinden ayıramamaktan ileri geldiğini düşünüyor. Her ikisi de .idee. kelimesinden çıkma o'.an bu iki mefhum, dil itibarile kök birliğine mukabil mana itibarile ne kadar dal ayrılığı gösteriyor Fakat bu ayrıhğı da kök birliğine yaklastırmanm çaresi yok rnu? Prof, Remri Oğuz maruf sosyoloğumuz M. Izzetten ilharr alarak bu çareyi Türk gencliğine gös Tıbbî Semiycloii Tercüme: Ord. Frof. Dr. Nsş't Ömsr trdelp Fiatı: Cildli : 750 Ord. Prof. Dr. Hayrullah Diker Cildsiz: 650 Modern komepeİTonlara gore Şok ve Kataral sardıgln hepatosellüler saılık arasındaki yeri Ord. Prof Dr. Neşet Ömer İrdelp Fiatı: 75 Kr. İç hastaltklarının tedavisinde yapılan en miihlm müctahalelerin tekniü Prof. Dr. Stursberg Tercüme: Dr. Cihad Tahs'n Gürson , Fiatı: 150 Kr. Stomatoloji Prof. dış hekirr.i Suad İsmail Gttrkan Fiatı: 100 Kr. Tıb Terimleri Luşrati (Lâtince, fransızca, ingüizce, almancadan türkçeye^ basılıyor. Tıb Yolunda Yılbaşi: 1943 1945 1946 1947 tarihli. Tanesi: 50 Kr. Isteyenlerin a^ağıdaki adıese mektybia müracaatleri ve kitab ücretirıin tıavale üe gönderilmesi rica olur.ur. (Posta ücreti alınmazi. • • Adres: Tıb Fakültesi Talebe Cemiyeti, Üniversite İstanbul • • Kur^anı Kerimin Tercüme ve Tefsiri TANRI BUYRUĞU Ömer Rna DogVnFun tercüme ve tefsir) olan bu muazzam esertn fkuîd basımı yapılmıştır. 206 sahife Önsözö tle 608 sahife tutan birlnd ci'di bugun çıktı. Birkaç ay sonra da ikind cildi çıkacaktrr. Tamaınj içtn bez cildli olarak hediyesi 15 Üradır. İkinci dld para alınmadan verilecektir. Eserin içind* Haiıı Osman hattile arapça Kur'anı Kerlro de vardır. Her ftyetln numarası yazıîıdır. Buna göre tercümesi koleyca bulunmaktadır. Mahdud miktardadır. Eser tamamlenınea bir dld İçinde çtkaeaktır. Şirndl alanlar iki dldde almış olacaklardır Taşradan posta parası almmaz . FENNI GÖZLÜKÇÜ ZİYA AKSU Sirkeci Hamidiye caddesl No. 37 deki yeni mazağaya naklettiğini muher»»Ti müşterilerine bildirir. Tel: 21268 AHMED HALİD KİTABEVÎ Tekınil Karadeniz •limanianna uğr:yarak kona göçe gslen böyle bir rapur! dan çıkacak yo'cu nun halini tarife ha cet yok: Elinde demir asası, ayagında tiemir pabucu eksik bir ahpabım. yolculugu hakkında bana bir garib. Ama, tafsilât verirken, Fransız seyyah'.n bin bsstım da. bedeninin sağlamlığ:na, aksekiz yüz küsur yılında deniz seyahati Hnın dayamklığına şsştım. Bir de üsyapan büyük dedesini dlnliyorum saa telik bana ne dese beğenirsinlz? dım. Azizim, bir hafta süren Karadeniz Çağın on sekizinci yerine yirminci ayolculugu bana mühim bir fikir verâi sır, mevkiin Fransa yerine Türkiye, ge|Sakm ha ağzmdan kaçırma, malum ya minin yelkenli yerine buharh olması ifikirler uçucudur. Kapar'.ar da sonra afarkmdan gayri, bütün şartlar aynı. yazda kalırım. Denizyollanna arzuhaiîe O devrin yelkenlisl' gibi, bu devrin bıımüracaat ecieceğim. Çok değil, gemilsria harla işleyen Denizyollanna aid gemiiki seferük hayvan gübresini bana Lhale sinde de, hayvanlarla insanlar kucafc kucaga, pislik diz boyu, tayfa saygiiiz, | etsinier( karun oldum gitti demektir. kaptan insafsız. On sekizinci asrın yel G«miler, yolcudan fazla davar taşıdığıı kenllsinde olduğu gibi, Denizyollarımı için, gübre bolluğundanı handise güver«> i teler filizîenecek, yolcularla koyunlar, zın bııharİLSinda da fırtma uğuldar. safrası dönen yolcular öşürür'srı inelr ı sabih çayırlarda kardeş kardtvş seyahafl ler böğürüyor. koyunlar meleyor, sığır |£İ €cekkr. Benim bindiğim vapurda kr>lar tersliyor; blr aralık. bu terslemeye. yunlara gösterilen rağbeti sen görsey hallerinden şikâyrt eden yolculara çı cm, hayvanların merdıvenlerden indiri»kışmak suretile tayfadan ^re kamarot lip yolcuların, karaya vinçle çıkarılmr^ masma hayre^ ederdm. lardan bar.lan da iştirak ediyorlar. anı olan varlıktır. Lugat kitablanndakl (t«kaüd) kellmelerinin karşılanna birsr *erh verdlm: îÇallüar müstesna» dtye. çok yaşa ÇalUI | Yazan Hamdi Varoğla | Gübre müteahhidi Harbden evvel, blr Frans^z seyyahinın yolcu defterinde, Pransadan Ameriltoya bir deniz yolculugu hatırası okunnıçtum. Seyyah, denizcilifin, yirmlnci a«sırda eriştigi terakki merhalesini antetnken, bindiği geminin nasıl bir fen ve k.onfor harikası olduğunu söylüyor, altın yaldızlı salonların ihtişsmını. maîo^en koltuklann rahatl!|rnı. yemekltrin nefasetini. yolculugu can sıkılrmrtan geçirîmek için icad edilmiş bin bir tCrlü eglence \asıtasını, gemi müst;'hda;n'frinln nezaketlnl ve kibarbğını mei;h ede ede bitiremlyorc3u. Seyyah yirmınci asnn yı nim.etlsrine gömülürcesine rahat ve rr«s1id blr şe kilde sona erdirdiği yolculuğu, dedeslrin bin sekis ytkz küsur yülanndaki bir deniz seyahatile kıyas ediyor, o devirde, lnsanlarla. hayvanların daracık bir tekne içinde adeta sarmaş dolaş nasıl yolculuk ettiklerini, açlık pislik ve salgm hastaliklarla pençf'eşe pençeleşe, ölüm tehHkeleri atlata atlata, nihayet karaya ayak basmata nas:l muvaffak olduklörını anlatıyordu. BvvslkJ gUn, Kar3deni2« ?Wip gelen

Bu sayıdan diğer sayfalar: