2 Haziran 1947 CUMHUKIYET Kııhıh sîyaseti Ir kaç gündür Amerika fie Danimarka arasında Groenland uzerinde bir anlaşma yapümak üzere olduğundan bahsolunmaktadır. Amerikanın maksadı bu büyük adada hava istasyonlan kurmak re kutup ötesine yapılacak uçuşlar için burada üsler bulundurmaktır. BUindiğl gibi son zamanlarda kutnb yollan çok büyük ehemnıiyet kazanmış ve Amerika Ue Avrupa arasında, en kısa hava yoln sayılmak dolayısüe, stratejik bir mahlyet de almıştır. Görünüşe göre, gün geçtikçe kutub bölgesinin ehemmiyeti artacak ve milletlerarasi, daha doğrusu en büyiik devletler arasındaki rekabetier bu bölge üzerinde tekâsüf edecektir. Kutub bölgesi Amerika ile Avmpa arasında en kısa hava yoln olduğn ve bu yoldan faydalanınanın çok kâzlı olacağl gerçekleştigi takdirde, bunun bir de emniyet ve güven meselesi olarak ortay» çıkacagı şiiphe götünnez. Nitekim daha şimdiden mesele bu mahiycti aimış re Amerikanın hazırkkları göze çarpmaga başlamıştır. Şiiphe yok ki bu meselelerin şimdiden ortaya atılma&ımn sebebi, en biiyük devletler arasında ahenk kurmak yolundaki çalışmalann boşa gitmesi ve bu yüzden her tarafın uzak veya yakın ber tecavüze karsı kendinl hazırlamak ihtiyacını hlssetmesidir. İşte Amerika ile Daninnrka arasında yapılması istenen anlaşma da bu mahiyettedir. Fakat Amerikanın bn yolda bir takım teşebbüslerde bulunduğıı halde Sovyetlerin boş dnrdııklanm sanmaJt dogrn olmaz, Bilâkis Sovyetler de bir taraftan kutub bölgesinde üsler kurmak, difrer tarafUn da Amerikalıları üs edinmekten alıkoyraak suretüe faaliyete geemlş bnlunuyorlar. Birkaç ay önce Sovyetler Norveçten Spitzberger adalannda üs kurmak istemisler ve bu suretle Kutub bölgesine aid siyasetlerini az cok açıklamıslardı. Norveç hükumeri ilkönce bu talebe karşı sarsılmiş gibi görünmüşse de daha sonra Sovyet talebini Norveç parlamentosuna takdim etmiş ve Norveç parlamentosu bu talebi reddetmekte tereddüd etmemisti. Bu böyle olmakla beraber Sovyetler Birliğinin bu işin arkasını bırakmiş olduğumı sanmak beyhude olur. Çünkii Sovyetler Birliği, şimdilik Norveç me. selesini rafa koymuş gibi görünüyorsa da Amerikanın İzlandada ve Groenlandda yerleşmemesi için hiç bir gay. reti esir^ememekte ve bu raemleket. lerden bir an evvel çekilmesini saglamak için durmadan uğraşmaktadır. Esas itibarile Amerika ile Danimarka 194i de bir anlaşma imzalamışlar, ve bu anlaşma ile Amerikanın burada istasyonlar ve üsler kurması kararlaştınl. mışü. Anlaşma. sulhu tehdid eden tehHkelerin bertaraf olmasına kadar devam edecektL Anlaşılan Sovyetler, harbin birmesîle sulhu tehdid eden tehlikelerin ortadan kâlktığına zahib olduklan için Amerikanın Groenlanddan bir an evvel çekilmesini istemekte ve ihti. mal ki Danimarkayı da tazyik etmektedirler. Bn yüzden Amerika ile Danimarka arasında yeni bir anlaşma konuşuluyor ve Amerika bu yeni anlaşma ile duru. ınu düzenlemek istiyor. Şiiphe götürmez bir hakikat onümiiz. deki yıllarda Kutub siyasetlerinin daha fazla çarpışacaği ve dünyayı daha fazla meşgul edeceğidir. Dünya, neticesi Amerikan hey eti yarın mech»?! bir buhran icindedir Prenses Eski Mısır Hıdivi Abbas Hllmi Paşa o nefis Saray türkçesile konuşuyor. is•ın oglu Prens Abdülmümin, yanında tanbula tekrar kavuştuğundan dolayı refikası Prenses Neslişah ve çocukları duyduğu hazzı belirterek: « Buradan ayrıldıgim zaman, üç Prens Abbas ile Prenses Ikbal bulunduğu halde, dün Aksu vapurile Istanbu buçuk yaşmdaydım, diyor. Hemen hiç la geldL Dost memîeket hanedanına , bir şey hatırlamıyorum. Buna rağmen, mensub bu ailenin şehrimizi ziyareti, kİstanbul daima hayalimde yaşamıştır. bir çok bakımlardan alâka çekiyordu. ! HalbuH gördüm ki, şehrin aslı, hayaMısırın en zarif ve en güzel kadını ol limdekir.den de güzelmiş.» Kendisini kucaklayan hanımlann duduğu rivayet edilen Prenses Neslişahın, aslen Türk olması ve son Osmanlı Ha. dak boyalarım hâlâ boynunda taşıyan lifesi Abdülmecid Efendinin oğlu Omer Prens Abbas bize yaklaşıyor ve gelip Faruk Efendinin kızı bulunması, bu a. yanıma oturuyor. Gri elbiseler giyinmiş lâkanm başlıca sebebini teşkil ediyor küçük asılzadeyle çene çalıyoruz. Evdu. Prens Abdülmüminin ise, Istanbulu velâ sıkılıyor, ağzından «evet» ten çok seven ve Istanbullular tarafından başka lâf çıkmıyor. Yaşını soruyorum, hemşeri olarak telâkki edilen bir zatın «üç buçuk» diye oevab veriyor. Galiba oğlu olması, diğer taraftan Mısır tah türkçe rakamları pek iyi bilmiyor, zira tma, veliahddan sonra en yakın kimse aslmda baş bujuk yaşmdadftr. Biraz sonra daha iyi ahpab oluyoruz. sayılması kendisine karşı duyulan mu. < İstanbulu işittiniz mi?» diyorum. habbeti artürıyordu. « İstanbulu her zaman annemden Aksu İstanbula yaklaşırken, Prenses duyardım. O, Istanbulu çok sever.» Neslişah, yanında zevci ve çoauklan, « Nasıl, geldiğinizden memnun mu kaptan köprüsünden, tam 23 yıl evvel, henüz üç buçuk yaşmda bir çoeukken Prenses de muhavereye karışıyor: aynldığı güael şehri seyrediyordu. c Abbas, geldiğinden memnun mu. Prenses, geçen sene Istanbulu ziyaret sun?» eden halası Prenses Dürrüşehvara, şaı Evet anne, cok.» yanı hayret derecede benziyor. Aynı Prenses. evlerinde daima türkçe kouzun boy, Fatihin meşhur profilindeki aynı kemerli burun ve aynı şahane nuşulduğunu, çocukların yalnız dadıgözler... Üzerinde, açık fıstıkî renkte bir larile fransızca görüştüklerini anlatıyor. manto, onun altında açık lâciverd bir Kendisi sporu çok sevmekte, ata bin. rob, boynunda iki sıra inci, başmda, mekte, yüzmekte, kayaktan hoşlansağ tarafından büyük bir beyaz çiçek maktadır. Ev işleri de Prensesi alâkabulunan tüllü lâciverd çapka, aya dar etmektedir. Boş zamanlannda hasğında uzun ökçeli siyah, açık ayak tanelerde, hayır cemiyetlerinde meşgul Jabılar var. Prenses Neslişahın güzelli olmaktadır. Güzel sanatlarla da uğrasği, bir sinpma yıldızınm güzelliği de makta, resim ve musikiyi sevmektedir. Seyahat esnasında, en ziyade eğlenen, ğildir; onun bütün hatlarında, bütün hal ve tavırlarmda bir zerafet, bir in küçük Prens Abbas olmuş. Gemi yolcucelik, asırlarm mirası olan bir asalet luğunu, tayyareye de, otomobile de termevcud. Bilhassa göl sularuıı andıran cih ettiğini söylüyor. Annesi: c Tabiî, diyor, oynamak için bol yeşil renkte, hnrikulâde güzel, sürmeli çekik gözleri, insan üzerinde büyüle bol yer buldu da, ondan.» Prens Abdülmüminl ve Prensesi daha yici bir tesir bırakıyor. ziyade rahatsız etmemek için müsaadePrenses, dürbünile Istanbulu seyre lerini ahyoruz. Zaten kendileri de, Tadiyor. Vapur, cami silüetlerile bezen rahyaya pitmek üzere çıkıyor ve kapıda miş Sarayburnunu geride bırakıp Bo biriken kalabalığın alkışlan arasında ğaza doğru ilerlerken genc misafirimiz, otomobile biniyorlar. ellerini yavaşça aşağıya indiriyor ve Prens ve ailesi on beş gün şehrimizküpeşteye yaslanıp: de kalacaklar, sonra Ege vapurile Mar« Istanbul diyor, benim hatırladı silyaya gid^eeklerdır. ğımdan da çok daha güzelmiş.» Metin TOKER Yolcu salonunun rıhtımmda mutaddan fazla bir kalabahk var. Prensesi görmek için bekleşen eski saray men. subları ve bilhassa haremağaları nazarı dikkati çekiyor. Sol taraftaki küçük îalon, misafirlerimizin akrabalanna tah sis edilmiş, Prenses Atiye ve diğerleri orada bulunuyorlar. Karşılayıcılar arasında, Emniyet müdürü Ahmed Demirle Vilâyet Protokol şefi d« göze çarpıyor. Aksu, saat tam 12 de rıhtıma yanaşıyor; bazı kimseler gemiye giriyorlar, biraz sonra Prens, refikası v* çocukları, karşılayıcılarmm arasında merdivenden iniyorlar. Prensese, bir buket hediye ediliyor; bu, uzun senelerden sonra kokladığı, vatan topraklarında açan ilk çiçeklerdir. Herkesin heyecanlı olduğu görülüyor, bilhassa Prenses adeta şaşırmış bir halde. Kendisine tahassürle sarılan akrabalarmı kucaklıyor. Prens, gösterilen büyük ve samimî hiisnü kabulden dolayı nasıl teşekkür edeceğinl bilemediğinl ifade ediyor. Küçük Prens Abbas ve henüz üç yaşında olan Prenses Ikbal, umumî bir sevgi görüyor, kucaktan kucağa dolaşıyorlar. Hâd/seler/lrasındd, Şehlrde seyrüssfer O stanbulda seyrüsefer işi giiçleştL j î Eskiden de pek rahat oimrjan bazı " caddeler, günün muayyen saatlerinde pek sıkışık ve tehlikeli hale geldi. Otomobillerin serbest bırakıhşı, dışarıdan yeni arabalar gelmesi, şehirdeJd motörlü vasıtalarm sayısını 19S9 yılmdakinden daha fazlaya çikardı. Bu vasıta lar şehrin dar ve dolambaclı sokaklannda hele acemi veya ölçüsüz ellerde yaralar için büyük tehlike teşkil etmektedir. işin başlangıcında iken bazı tedbirler ahnmazsa bu tehlike büvüyebilir. Ben bugün bu mevzu üzerine konuşistiyorom. Evvelâ şehrin caddeleri bahsine aid fikirleriml yazayım: Bu yazacağim şeyler benim de dahil olduğum Sejrusefer İşleri kumisyonunda da gorüşülmüş, hattâ kabul edilmiş şeylerdir. Tatbıkınin gecikmemesi teaıcımisile tekrar ediyorum: Şehirıle iki nokta var ki çok sıkışıktır. Birisi Kbprii ile Bankaîar arasındaki caddenin deve boynu kısmı, diğeri Galatasarayla Taksim arasL Buralarda otomobiller ve tramvaylar birbirlerile karıştığından ve bilhassa tramvay arabaları duraklar \e duraklamalar yaparak yolu kapadıjından günün kalabalık saatlerinde büyük bir sıkışıklık hasıl olmakta ve şehirü vakit kaj betmektedir. Bunun için, Köprüden gelen otomobilleri JDonıuz sokağı dcdiMmiz Haraççı so« kağrı se\kederek .Voyvoda dönemectndeki tramvay yolundan kurtarmak ve doğrura Bankalar caddesine çıkarmak, jTikarıdan selenlerf de iki sokak eweı linden Perşemhepazarma Indirip oradan Köpruye göndermek. Bu sistem tatbik edilince görüleoektir ki Voyvoda çifte dönemecl tıkanıkbktan kurtulacak ve arabalar daha rahat İŞliyecek. Buna ilâve olarak Şişhane yokuşundan evvelki yokaş biraz düzeltilip daha müsaid hale getirilirse, Tünel yoluna çıkacak olan arabalar da oradan çıkar ve Şişhane yokuşunun yükü kıstnen azaltılmış olur. Galatasaray • Taksim parçasına ge~ lince; burada aimmas) gereken tedbir* lerden yarısı aunmış, yansı kalmıştır. Evvelce aşağıdan yııkarı çıkan arabalan Beyoğlundan Tarlabaşma almak va yukandan aşağı inenleri Beyoğluna çek , mek, hattâ Beyoglu caddesinden bir do tramvay duragı kaldırmak, beklenea fcrahlığı temin edemedL Onnn için Tar« labafinı tek taraflı işletmekten çip Inen ve çıkan arabalara normal olarak açmak lâzımdır. Bunun için bir iki köşeye işaret memuru koymak ve tn« gilia Sefaretlr.den evvelki kısımda mev ' cud bir dar sokagı Taksime gidenlera tahsis ederek giden gelen arabaiarvn Hamalbaşıja çıkışlannı selâmete sokmak lâzımdır. Böyle olunca Beyoglu caddrsinde mutlaka işl olmıyan araba* lar, fazla vakit kaybetmemek için TarIabaşından işliyecek, hattâ Beyoglonda işi oLinlar da icabında yan gokaklara sapıp gene Tarlabaşma çıkacaklardır. Bu caddede tramvay ve otobüs olmıyacağına göre, otomobillerin işlemesi büyük bir tehlike teşkil etmiyecektir. fddia edilemes ki burası, meselâ: Tophane Karaköy arası kadar işlek bir yer olsun. Orada tramvay, otobüs ve otomobiller işledigi halde bir kaza olmnyorsa Xarlabaşında yalnu otomobillerin gidiş, ge« lişi niçin kaza yapsın. tetkik gezisine çıkıyor Bagtaraft 1 inci sdhijede yabaüerde, memleketimlzin askert ve sanayi bakımından ehemmiyetli bölgeleri gezilecektir. Bir heyet Kırıkkaleye giderek, askerî fabrfkalarımızı göreeekür. Boğazlar ve askerî fabrikalanmız Amerikan yardımı cümlesinden olarak, asker! fabrikalarımızm ıslahı ve genişletilmesi ilk temaslarda tesbit edilmiştir. Mahallinde yapılacak incelemelerden sonra bu hususta, alınması gerekli tedbirter kararîajştırılacaktrr. Doğu, Batı ve Güneyde bazı bölgeler de, görülecek yerler arasmdadır. Stratejik durum münasebetile de Boğazlarm askerî ihtiyacları yerinde tesbit edilecektir. Yardıımn maksadlan dahilindeki çahşmalann hedefi, Türkiyeyi gerek askerî, gerek sanayi bakımdan kuv vetlendirmektir. Bu iübarla dostlarımız, Türkiyenin iktisadl kalkjnmasiJe birlikte, her türlü muhtemel hâdiseleri de gözönüne alarak liman ve yol inşaaüna büyük önem verilmesinde mutabık kalımnıştır. Akdeniz limanlan Daha önce, modern bir hale getiril. mesi lüzumlu görülen limanlar, Akdeniz limanlandır. Memleketi batıdan doğuya, güneyden kuzeye bağlıyacak olan ana yollara da büyük bir önem veril. mektedir. Amerikan askerî heyetlerinden son. ra, diğer bazı heyetlerin de Ankaraya gelmesi beklenmektedir. dir kimseler olduğunu temaslarmıızda anlamış bulunuyoruz. Türk subay ve erlerinin vereceğimiz modern malze. melerden azamî randıman alacaklarından eminim, Arkadaşlarım şimdiye kadar yapmiş oldukları tetkiklerde Türklerin az şeyle bu kadar çok şey basarabilmi$ olmalarına hayran kalmışlar. dır. Ben şaîısan gelmeden evvel Türkiye hakkmda pek az şey biliyordum. Fakat geleliberi terakkiperverliğinize hay ran oldum. Yirmi yılda bu hale gelen Ankararun sürat bakımından eşi, terakkiperverliğile meşhur olan kendi memleketimde bile yoktur.> Amerikan faeyeti dün Tiftik Çiftliğinî gezdi Ankara 1 (Telefonla) Amerikan askerî heyeti üyeleri bugün toplu bir halde Lalahan civarındaki Tiftik çiftliğine giderek, ild saat kalmışlardır. General Rüştü Erdelhunla, gene kurmaydan baza subaylarımız, bu gezilerinde heyete refakat etmişlerdir. Kafile saat 16 da, şehirden otomobjüerle hareket etmiştir. Saat 17 de çiftliğe varan misafirler, Tiftik cemiyeii başkanı Yozgad milletvekili Sırrı İçöz tarafından karşılanmışür. Tiftik çiftlik ve müesseseleri hakkır.da verilen izahatı, başta General Oliver olmak üzere, Amerikan askerî heyeti üyeleri, büyük bir alâ. kayla taMb etmişler, çiftHği aynı alâkayla gezmişler ve Ankaranın dünya. ca meşhur keçüerini yakından görmüşlerdir. General Oliver bu mevzuda bazı sualler sormuş ve memleketimizde bu sekilde diğer çiftl'kler olup olmadığmı öğrenmek istemiştir. Heyetin aldığı malumat ve izahlardan ve umumiyetle bu gezilerinden memnuu oldukları anlaşılmakta idi. Çiftlikte bir ağac gövdesinde istirahat edildiği sırada, kendilerine ayran ikram edilmiştir. On otomobilden müteşekkil kafile saat 19 da Balabandan ayrılarak 20 de Ankaraya varmışlardır. Bagmakaleden devam da, eskidenberi devam eden gayretlerini arttırmışlardır. Londra ve Washington'dan verilen son haberlere göre, Macaristanda başhyan buhran, harbdenberi vukubulan siyasî buhranlann en ciddisi telâkki edilmektedir İsviçrede bulunan Macar Başbakam Nagy'ain istifası, Sovyet Rusyanın bir ültimatomu yüzünden olmuştur. Bol^evikler, geçen yıl yapılan Macar seçimlerinde, Kızılordunun işgaline ve taz>iklerine rağmen, ekseriyeti kazanarak iktidar mevkiine geçen Macar Küçük Arazi Sahibleri Partisinden memnun değildirler ve bu partiyi devirip yerine kendi bendeleri olan Macar komünistlerinl geçirmek için uğraşıp dunıyorlar. Geçenlerde bu partinin urnuınî kâtibi, işgal ordusu konıutanhğı tarafından tevkif edilmişti. Yüksek mevki sahibi bir Macar, daha şimdiden Komünist Partisinin menıleketin idaresine hâkim olduğunu ve bu partinin Macar ordusunun tnlim ve teçhizi için yapılacak bir Rus teklifini kabul etmek üzere olduğunu söylemiştir. Macarlar, konıünizmin nasıl bir afet olduğunu, Birinci Dünya' Harbi sonunda, Belâ Kun adında bir komünistin başlanna belâ kesildiği zaman, pek acı bir şekilde öğrenmiş olduklan için, bu defa Kızılordunun işgali altında bile Komünist Partisine rey vermemişlerdir. Fakat son hâdiseler gösteriyor ki Sovyet Rusya, Yugoslavya, Polonya, Runıanya, Bulgaristan ve Arııavudlukta yaptığı gibi, Macaristanda da, kendi köleleri olan komünistleri, komünistlikten nefret eden Macarlara musallat etmek için, her çareye başvurmaktadır ve daha da vuracaktır. Kremlin'deki kızıl çarlann verdikleri bu yeni misal, Sovyet Rusyasız bir barışın, onları müteessir değil, memnun edeceğüıin bir delilidir. Sovyet Rusya, kendisi bir tarafa bırakılarak Almanya, Âvusturya ve Japonya ile bir barış yapıldığı takdirde, işgali altında bulunan memlckctlerde yangclip safasma bakacaktır. Gerçekleşecoğini sanmadığımız bir faraziye olarak Kıztlordu, bu menıleketlerden çekilse bile, onun yerini komünistler ve birer küçük Kızılordu haline gctirilmiş olan yerli ordular alacaktır. Gcneral Oliver'in demeci Amerikan heyeü başkanı General OHver, basma yaptığı demecde, ezcümle şunları söylemiştir; « Çalışmalarımızın neticelerini bir rapor halinde ve bağh bulunduğumuz Büyük Elçi Vilson vafitasîle Dış Işleri Bakanlığımıza tevdi edeceğiz. Şunu söylemeliyim ki asla ordunuzu kontrol etmek ve herhangi bir şekilde idaresine karışmak niyetinde değiliz. Türk subaylamun çok olgun ve mukte Amerika ve atom harbi "««»«'iiimillllllllllllllllilllinilinnHlullullllllllllllllHlllllimniimHi.il «Macaristanda durum fevkaiâde vahim» Ba^taraU J Ivci sahijede lann bu lsteğinl reddetmiştir. Yeni kabine Budapeşte 1 (a.a.) Macar haberler ajansı yeni kurulan kabinenin şu suretle teşekkül etmiş bulunduğunu bildirmektedir: Başbakan ve Savunma Bakani: Küçük emlâk sahibleri partisir.den Dinnyes. Başbakan yardımcısı: Komünist partiden Mattias Rakosi. Başbakan yardımcısı: Sosyalist partiden Arfad Szakasits. Devlet Bakani: Küçük emlâk sahibleri partisirden Doby. İç İşleri Bakani: Komünist partiden Laslorajk. Dis tşleri ve Haberler Bakani: Küçük emlâk sahibleri partisinden Mıhlyff. Kabine dün öğleden sonra Macar Cumhur Başkanı Zoltan Tildy'nin önünde and içmiştir. General Dinnyes. küçük arazl sahibleri partisinin sol cenahma mensub bulunmaktadır. Eski Macar Başbakam meçhul bir scmts gitti Bern 1 (a.a.) Haber alındığına göre, Ferenc Nagy, Eern'den meçhul bir istikamete hareket etmiştü. Diğer taraftan Macaristanm Bern Elçiliği, Nagynin beş yaşmdaki oğlunun dün babasma aid hususî bir otcmobüle Budapeşte'den Isviçreye hareket ettiğini teyid etmiştir. ömer Rıza DOGRUL Berlin 1 (a.a.) Bazı olaylardan anlaşıldığma göre, Sevyet hükumeti, eski Alman ordusuna mensub subayları Kizıiorduya almak tasavvurundadır. Ingiliz ve Amerikan hükumetlerine bildirildiğine göre, Ruslar, halen batı bölgelerinde bulunan harb esirleri kamplarındaki Alman subaylarına b a a vaidlerde bulunmuşlardır. Ruslar bilhas6a Alman hava ordusuna mensub subaylara karşı büyük ilgi göstermektedirler. Ayrıca kurmay uzmanı olan Alman subayları da Rusların ilgisini çektnektedir. Ruslar eski Âlman subaylarını Kizıiorduya almak îsfiyorlar Waslıington 1 (A.P.) Amerikan Cumhur Başkanlığına bağlı bir komisyon pazar akşamı Birleşik Amerikaya karşi yapılabilecek bir atom harbi imkânlarını araştırmışim'. Bu raeyanda Birleşik Amerika kurmay başkanı General Dwight Eisenho\v«r komisyona: Böyle müstakbel bir harbde netice, bizim ilk 60 gün zarfında yapabileceğimiz hareketler ve bize karşı yapılacak hareketleri karşüamada göstereceğimiz aksülâmellerle taayyün edecektir. Bu harbde bundan evvelki harblerde olduğu gibi 12, 18 veya 24 aylık bir zaman geçmiyeoektir.» demiştir. Diğer görüşenler, neticenin daha erkea taayyün edebileoeği hususunda durmuşlardır. «Böyle bir taarruz ne zaman beklenebilir?> sorusuna, mütehassıs fen adamları «dört seneden daha az bir zaman içinde böyle bir taarruz imkâru tahakkuk edemez» diye cevab vermişler ve bu seviyenin elde edümesi . için lüzumlu zamanın 10 seneyi de aşmıyacağmı ilâve etmişlerdir. Birleşik Amerikaya karşı böyle bir harbin başlangıc işareti verildiği takdirde, geniş mikyaslı ve uzun mesafeli atomik infilâk maddeleri taarruzunun toplu nüfus ve istihsal merkezlerine yapılacağı ileri sürülmüş ve ikinci Dünya Harinin meşhur Amerikan generallerinden Goneral Levvton Collins; böyle bir harbin birbenbire başlıyacağıru, havadan geleceğini ve düşmamn ilk hamlede Birleşik Amerikayı hareketsiz bırakmak istiy2rt?ğini. geçen harbde Amerikadan evvel baçkalarına taarruz etmiş olan düşmanm vakit kaybetmiş ve Amerikanın hazırlanması için imkân bıralîmış olduğunu ve aynı hatanın bu defa tekerrür etmiyeceğini ve taarruzun başlıca büyük şehirlere yapılarak gerek tesislere ve gerek şahıslara büyük tahribat yapılacağmı, belirtmiştir. Rusların teviîleri Yeni îtalyan kabinesi Roma 1 (AP.) Romanın Müttefikler tarafından haziran 1944 te işgalindenberi ilk defa olarak müfrit solcu grupları dışarıda bırakılarak teşkil edilmiş olan İtalyan hükumeti bugün İtalya Cumhur Başkanı Erırico de Nicola tarafından Cumhur Başkanlığı sarayı Palazzo Giustiniani'de kabul edilmiş \re yemin etmiştir. Londra 1 (A.P.) Londrada «Sowiet Monitor» tarafından işitilen Moskova ladyosu, pazar günü, solcu Macar gazeteleri makalelerindon parçalar alarak, eski Macar Bafbakanı Ferenc Nagy'nin Macar halkmm yüzüne bakamıyacak duruma düşmüş olduğu için istifa etmiş olduğuna işaret etmiştir. Macar hükumetinin istifasma aid pazar günü öğleden sonraya kadar hiçbir Rus aksülâmeli neşredlirnemis bulunuyordu. Rusyanın îrana borcu Tahran 1 (A.P.) Pazar günü Tahranda resmen bi'dirildiğme göre, Mos^ kovadaki İran ebisl Sovjst piş İşlerl Eakanı Molotov'a bir nota tcvdi ederek, Rusyanın harb zEmanında tahakkuk eden 1 müyon sterlinlik borcunu ödemesini ikinci defa olarak istemişttr. Sizi bir daha n ; zaman görecegim, diye sormuyomm. Bu gece nasıl olsa geleceğim, dedi. Gelmeseniz daha iyi olur. Kaçtır, Böyledim size; o eve geldiginizi hiç istemiyonım. Hele bugün, sabahtanberi beraberdik. Hergün beraber olsak, her saati beraber geçirsek gene geleceğim. Siz orada kaldıkça ben de bu ?özünüzü rutamıyacagım. Benim gelcliğimi istemiyorsanız... Ne diyeceğini anladım. Acı acı yüzüne baktım. Sözünü bitirmedi. Yalnız: • Eliınde değil j e ondan, diye başuıı önüne eğdi. Akşam oldu, diyelim. Her zamanki gibi gene sizi düşünecegim. Sizi düşünürken o ev gözümün önüne gelecek, sizin orada, oyun salonlarıron birinden ötekine dolaştığmızı gönir gibi olacağım. Kendimi nasıl tutarım?. Hiç olmazsa uz?ktajı uzağa görmek için; hiç olmazsa, o;.un oj'nayan o kalabnhk gibi ben de sizir.le bir çatır.m altında bulunmak için g€İec?ğim. Yoksa kumar masalarmm başmda, sigara dumanlarının içinde. Bedrı glbi adamların arasında oturmak ister miyinı, sanırsuıız?. Madam Mari bani duysa, kimbilir ne der?. Bu çocukla niçin tanıstraı?. Oğlunun yüzünden babasma acı çektirecek değil miydik?. Sabahtanberi' de gene onun için, hep Madam Marinin dediklerini yerine getirmek için gezdim, dolaştım. Gelsin, ister kumar oynasın, ister içkiye alışîin, bizim için daha iyiNeden sanki geldiğini istemiyorum?.. Gelme, diye üstüne düştükçe geleoeği Rumen Başbakam, Tito ile görüşecek Bükreş 1 (a.a.) Başbakan Petro Groza, refakatinde Başbakan yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Georges Tatarescu bulunduğu halde Mareşal Tito ile buluşmak üzere 6 haziranda Belgrad'a gidecektir. Uzakdoğuda da vaziyet aynıdır. Sovyet Rusyaya verilmesi Müttefiklerce de kabul edilmiş olan Sahalin adasile Kuril adaları dışıııda Japonyada Rus ordusu yoksa da. Kora'nın bir kısmı Ruslar tarafından işgal cdilmiştir. Çinde 80 nıilyonluk bir komünist kütlesi millî Çin hükumctile harbetmektedir. Çinin PortArthur ve Dairen limanlarında da, orakçekicli kızıl bayrak dalgalanmaktadır. Millî Çin hükumetinin Lsteklerine rağmen Moskova, bu iki mühim liman bölgesini, ancak Uzakdoğuda banş gerPrens Abdülmümin, son derece kibar çeklcştiktcn sonra, geri vercceğini kesin ve peş'n olarak bildirmiş bu bir zat; kendisile bir kaç dakika görüşmek lsteğimizi memnuniyetle kalunmaktadır. bul ediyor ve Türkiyeye tekrar gelmis Bu şartlar altında Sovyet Rusyasız olmaktan duyduğu büyük zevkl belirbarışa, banş denilemiyeceğine ve tiyor: böyle bir vaziyetin bolşeviklerin ek€ 194S te, pederimi görmek için tayj meğine yağ süreceğine şüphe etme yare ile gelmiş, fakat pek az kalmak ' mek lâzımdır. fırsatını bularak, hemen dönmüştüm. | Dünya bir buhran icindedir ve Bu defa güzel Istanbulu, daha rahatça Sovyet Rusyanın yarattığı bu buh gezebileceğimi umuyorum. Maamafih ranın nasıl bir akıbetle neticelenece on beş gün de, sirin şehrinlzin bütün SÜzelliklerini görmek için kafl gelmlğini kestirmek de mümkün değildir. yecektir, ya...» Şimdilik, «Allah encammı hayretsin» Prens, îstanbulda bulunan akrabalademekten başka yapacak bir şey yok rmı da riyaret edeceğinl söyledikten gibi görünüyor. ?onra, seyahatlerinin fevkalâde rahat ABİDİN DAV'ER geçtiğinl ifade ile Aksuda gördüğü misafirperverliği ve mükemmel servisl Ortodoks ruhanî reisleri övüyor. c îzmiri de gezdik, dlye devam ediMoskovaya davet ediliyorlar yor. Kadifekaleye çıktık, Kültttrparkı Bükreş 1 (A.P.) Rumanyayı riya dolaştık. İzmlri 1936 danberi fevkalâde ret etmekte olan Rus Patriği Alexi, pa değişmiş buldum, adeta yepyenl bir zar günü Rumen kilisesinde yapılan bir şehir manzarası almış.> merasimde sonbaharda Mokovada yaPrense, herhalde Prensesin de vatana pılacak toplantıda hazır bulunmalan için dSnmekten büyük memmıniyet duydubütün Yunan millî ortodoks kdliseleri ğunu söylüyoruz, ruhanî baskanlarına davetiyeler gönde€ Kendisile görüsmek Istemez mirileceğini ve Moskovada yapıîacak top siniz?» diye soruyor ve biraz sonra relantıda her iki tarafın da karşılıklı men fikasile geliyor. faatlerini alâkadar eden meselelerin göPrenses Neslişah, bütün dünya lisanrüşüleceğini bildirmiştir. larmtn muhakkak ki en ahenklisi olan Anlamıyorum, doğrusu... Uaak duruyorum, buna bir türlü mana veriyorsunuz. Onu buraya büsbütün bağlamak için elimden geleni değil, elimden gelmiyecek olanlan bile yapmağa kalkıyorum. Buna da başka bir gözle bakıyorsunuz. Ne yapayım, bilmem ki... ^Kendini kaptırma da nasıl istersen öyle yap!. Ben ondan korkuyorum. Kendimi kaptıracak nııyım?. Ben mi?. Kime?. îrfana mı, Kâzım Beyin oğluna mı?. Benden söylemesü. Gene sen bilirsin!. Içini çekti; gözleri daldı: Benim de başıma geldl. Onun için ayağmı denk al, diyorum. Sonunu getirebilirsen iyi ama benim gibi ortalılita kaiırsan, ona yanarım. Ne diyeceğimi beklemedi, yörüdü. Kendi odasına girdi. Onu bu kadar içli görmemiştim. Demek ki gencliğinde o da böyle bir acı çekmiş olacak. Beni sevdiği için söylüyor. Yoksa olacak iş mi hiç?.. KSzım Şalcınm oğlunu buraya çağırtırken, geldikten sonra da yüzüne gülerken, hele bugün birlikte gezer dolaşırken bunların hiç birisini düşünmedım; aklıma bile gelmedi. Ben mi kendimi kaptıracakmişim?.. Kaptırmadığımı, kaptırmıyacağımı onlara göstereyim de anlasmlar. Babasına da, oğluna da neler yapacağım. * * * ne görünmiyeceğim, o kadar usandım. Neyleyim ki, Madam Marl bırakmıyor. Kendi kazancı bu yoldan da onun için olacak. Bugünlerde sık sık bankaya gidiyor, para yatrrıyor. Bunlann hepsi de yukarıki kumar galonundan, arka odalardan gelmiyor, sarurun. Kâzım Şalcı, aksamlan beşten sonra Talimhanedeki apartımana geliyor. Sekize, dokuza kadar kalıyor; sonra kendi evine gidiyor, ben de Bomontiye dönüyorura. Bu yaşayıç beni büsbütün altüst etti. Her akşam onun yüzünü gördükçe hep son günü, haniye geçen 29 çubatta bu adamm bana yaptıklan gözümün önüne geliyor. O zaman, aylardanberl getirdiği elmaslan da, yolladığı kürkleri de hepsini başına fırlatacak, sonra da kendimi gokak kapısmlîan dışarıya atacak gibi oluyorum. Ona karşı duyduğum tiksinti içimde böyle fırtmalarla köpürüp dururken günde bir kaç saati bu adamm yanında geçirmek, karşı karşıya oturup konuşmak, arasıra bir masada yemek yemek, hele bunlar o adar acı geliyor ki... Onunla karşılıklı sofraya oturmamak için ne zamandır akşam yemeklerinden oldum. Bunları bilmiyor, hiç birini anlamıyor, günden güne büsbütün bağlamyor. Büyüye inanacak olsam Madam Mari dört bir yandan bağladı da onu bu hale getirdi, diyeceğim; o kadar bitkin... Bajtarafı I inci sahijede sııa çıkmağa karar vermiş bulundujunu söylemlş, Kudüa Müftüsünün Misırda karşüaştıgı yüksek himayeden îay daJanabileceğinl hatırladığım ve bu dügüncesl etrafında hiç kimseye, hattâ ailesine büe tek kelime bahsetmediğini ilâve eylemlştir. Mısır Başbakam Fransız Elçisile görüştü Paria 1 (a.a.) Abdülkerimin Mısıra beklenmedik gelişi üzerine öğrenildiğin* göre, Fransız hülçumeti diplomatik tedbirler almayı kararlaştırmadan önce, Fransarun Kahire Büyük Elçisinden etraflı bir rapor beklemektedir. Mısır Başbakam, Faslı şefin Mısıra gelmesinin doğurduğu durum hakkmda Fransıb Büyük Elçisile görüsmüştür. Fransıt Dış İşleri Bakanlığmın bir sözcüsü dün beyanatta bulunarak Abdülkerimin Mısrra çıkmak hususundaki anî 2cararınm Pariste büyük bir hayret uyandırdığını BÖylemiştir. Bununla beraber, Abdülkerimin, Kral Faruk tarafından Mısıra davet edilmiş olduğu hakkındaki haberler henüz Fransada teyid edilmemişür. Abdülkerim Kral Faruğun saraymda Kahire 1 (a.a.) Emri Abdülkerim, geceyi Kahireden 30 kilometre mesafede bulunan Kral Farukun <Inşas> Saraymda Abdülkerimin Mısırı ziyareti siyasî bir mesele oldu RAİÎia TEUüb iîOMAN ni, büsbütün ayrılamaz olacağım bili. yorum da ondan... 9 Evden içeriye girer girmez, Madam Mariyi de kapınm önünde buldum. Tuhaf tuhaf yüzürne bakıyordu. Hemen oracıkta büyük bir ayna var, kendi kendımi gördüm. Saatlerce güneşte yürümekten yüzüm, gözüm kızarmış, saçlarım dağılmıştı. Onun sormasına kalmadan ben söyledim: Irfanı gördüm, birlikte gezdik, dedim. Gezdiniz mi?. Bu saate kadaT mı?. Yemeği de beraber mi yediniz?. Yemek yemedik. Aç karnına nerelerde dolaştmız? Zincirlikuyuya kadar yürüdük. Bakışları büsbütün değişti: Zinchlikuyuya kadar mı?. Sonra da güldü: Deli mi oldunuz?. Diyecekti. Belki de buna dolilikten daha başka bir mana verdi de onun için sustu. Siz öyle istemiyor muydunuz dedim. Ben sana, sabah karanlığı sokaklara uğra da bütün gün dağlarda, ba. No. 45 yırlarda dolaş mı, dedim?. Sabah karanlığı onun için çıkmadım. Yapılacak alışveriş vardı, siz de biliyorsunuz. Sözleşmiş de değildik. Sokağın başmda bir otomobilin içine gizlenmiş, beni bekliyormuş. Yanıma geldi. Ben de birlikte yürüdüm. Gene sizin yüzunüzden.. Beaim yüzümden mi?. Korkuyorsun, dediniz de onun için!.. Korksaydım... Anladık, korkmuyorsun. Gene için için gülüyordu. Şimdiye kadar hiç kimse ile konuşup gezdiğini görmedim de... Bu ötekiler gibi değil ki... Ben de ondan korkuyorum,, işte!, Kızdım, hem de kıpkırmızı oldum. Ben ne demek istiyordum, o gene ne anladı?. Kâzım Beyle oğlu ötekilere benzer mi, dedim. Ikisile de görülecek hesablarımız vok mu, işte onun için... Hep Haniya cennet, cehennera hepsi yersizin dediklerinizi yerine getirmeğe uğyüzünde imiş, dcrler; Kâzım Şalcı da raşıyorum da, ondan... Kâzım Beyden yana çektiğim üzün Benim dediklerimden de daha ile tü giinden güne artıyor. Bana kalsa, bana yaptLklarmı şimdiden çekiyor, içimdeki hmcı bir gün en acı sözlerle böylelikle ödüyor. ri ve gidiyorsun, gibi geliyor bana!. yüzüne çarpacağun, bir daha da gözü{ArTcasi var') Büsbütün öfkelendim: Şehre aid tedbirler bunlar. Şimdi geUyorum arabalara aid tedbirlere. Işiti» yonu ki şehirde ehliyetnamesiz bir çok kimse araba kullanıyormuş. Bunlann içinde bir de kolayhkla ehHyetnama edinmiş olan suuf varmış. Ba işe çok ehemmiyet vermek ve eger kâfi değilso mevzuatı sıkıştırmak lâzımdır. Bir hanım veya bey keyfedecek diye şehirlinin hayatını tehlikeye sokamayrı. Bu cthetl Belediye reisligi en ciddi şekilde kontrol ettirmelidir. İcab edersa bunun için şahsi bir teşcbbüs yapacagım. Arkadaşlann bu yolda bana müza* heret edeceklerinden eminim. Bundan başka şehir içinde, hattâ res« mî arabalar ve bilhassa resmî arabalar, ondan sonra da dolmuşa odam yetişti. ren hırpani taksüer o kadar hızlı gitmektedirler ki bunlann önünde nastf Bajtaraf» 1 inci sahijede eziltnedigimfee şaşıyorum. Bnna da bie alanlarındald uzun süreli kalkınma pro çare bulmak gerektir. Süratli giden aragramlanıııa eüratle gerçekleştdrilmesine balardan bugiine göre hafü* telâkki edilecek bir para cezası alımyormuş. Bn tahsis olunacaktır. Kalkınma istikrazının birinci tertib tanjamile gayrikâfidir. Bunun arttırıltahvillerile hamillere tanınan menfaat ması için teşebbüs gerektir. Yoksa ba ler bu ikinci tertib tahvillerle de aynen dar sokaklan, sıkışık seyrüseferi, ehîitanınmış, bankalarla daha ziyade parası yctsiı direksiyonlan ve aceleci şofcrolanlara bir kolayhk olmak üzer e ilk lerile şehir bir cehenneme dönecek va defa olarak 5.000 liralık kupürler de ih bilhassa yaz mevsiminde memleketin ui* ğer şeMrlerinden gelen ve eUerinde:d daa edilmiş ve bu hususta gaztelerde tafehliyetnameler, bulunauklan kasabalara silâth yayınlar yapılmıstır. Tilmiş olan bir çok otomobil saCumhuriyet hükumetlerinin istikraz j de bu âlenıe katılınca, îstanbulhasıllarını daima lüzumlu ve musmir da kazaya uğramamak ancak bir kaza sahalarda kullanmış olmaları ve hamil eseri telâkki edilecektir. lere tanınan esaslı imtiyaz ve mııaflıklar Şehir otoritelcrinin en biiyük ehemve düzgün ödeme sayesindedir ki devlet reiyetle dikkat nazarlannı bu meseleler tahvilleri en küçük kasaba ve köyleri üzerine çekerim. mize kadar yayıunış ve vatandaşlarımız tarafrndan daima en emin ve verimli taB. FELEK sarruf vasıtası olarak aranmıştır. Aynı prensiplerle bu defa yapılan iskraan da aynı neticeyi verece^ine ve ; bu ikinci tertib tahvillerin de geçen yıllarda olduğu gibi yurddaşlarımın büyük rağbetini kazanacağına inanımı belirt Baştaraf» 1 inci tahiiede ekle bahtiyarım.» partisi komitesinin bütün üyeleri taraYeni tahvillerin esaslan fından imzalanmıştır. Ankara 1 (a.a.) Kalkınma istikrazının 40 milyon liralık 2 n d tertib tah j Yugoslavlarm besledifi 000 kişilik Yunan çeteçi villeri yannki pazartesi sabahmdan iti ' Selânik 1 (AF.) Alberto Lukitch baren bilumum bankalarda satışa çıkave Frato Matovich isimli iki Yugosîav rılacaktır. ordu fjrari^i, Birleşmiş Millstîer TahBu tahviller 100, 500, 1000 ve 5000 likik komisyonuna pazar günü, Yunan, ralık kupürler halinde satışa çıkarılmak Bulgar ve Yugosîav hududlarmm te!âtadır. Tahvillerin ihrac fîatı %95 ola ki noktası olan Belos d a | ı bölgesinde rak tesbit edildiğinden 100 liralıklar 95, faaliyette bulunan ve 900 çetedden mü 500 liralıklar 475, 1000 liralıklar 950 ve rekkeb bir Yunan çeteci gnıpunun, tıp5000 lirahklar 4750 lira bedelle satıla kı Yugosîav ordusu birliği gibi Yugoscaktır. Bu suretle satış süresi içinde tah lsviarca teçhiz ve yardım gördüğü va villeri alacakların 100 liralıklarda 5, 500 yaralılarma bakıldığmı açıklamışlardır. liralıklarda 25, 1000 liralıklarda 50 ve 5000 liralıklarda 250 lira açıktan bir istifadelsri olacakür. Bu tertib tahviller de 1 inci tertib kal Baştarajı 1 inci sah'ie.de kınma istikrazı tahvillerinde olduğu gibi 7c6 faizlidir. Faizieri 6 ayda bir ödene ceb Peher, kendisine mülâki olan bir cektir. Satışlara 14 haziranda son veri r.mharririmiıe. irshirin^ze istirshat etn:ek üzere geîdiğini ve burada bir kag lecektir. ^^^^^^^^^^ gün kalacağım söylemiştir. Oklahomada kasırga Başbakan, Londraya gidecek olan Leedey (Oklahoma) 1 (a.a.) Dün Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdara, akşam Leedey kasabası üstünde patla kimin vekâlet edeceği yolundaki bir yan şiddetli kasırga yüzünden mühim suali de şöyle cevablandırmıstır: hasar olmuş ve halktan altı kişi öl Bilmiyorum. Zamanı gelince alâmüştür, kab daire elbette icabını düşünecektir. Kalkınma istikrazı Yunanlstanda komünizm çöziiiüyor Isşbakan şehrimkde