27 Nisan 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Nisan 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fl Jflsan 1947 CUMHURİYET SÜN A Müzik: 14 üncü madde irleşmiş Milletler Kunılu Anayasasının 14 üncü maddesine göre kunıl «Birleşmiş Milletierin prensip ve hedeflerini anlatan Anavasanın maddelerini ihlâl eder mahiyette» görülen durumlpr dahil ©1mak Ü7ere miHetlerarası umumî selâmeti yahud dostluk miuıasei>etlerini i lâl edecek mahiyette görii'.en herhangi dununun sulh yolile halli için tedbirler tavsiye edebilir.» Derneğinin Moskovadan Filarmoni 7. ve S. konserleri dün Washingtona döndü Bastaraft 1 inci sahifede kan Truman tarafından Beyaz Sarayda tertib edilen mühkn konferansa iştirak etmek için yarınki pazar günü öğleden sonra uçakla Washington'a döneoektir. Bu konferansa mümessiller meclisile iki partinin başlıca liderleri, kabine üyeleri, Başbakanlık erkânı iştirak edeceklerdir. ' Dış İşleri Bakaru bilhassa şunları söylemiştir: < Bu konferans bir tecrübe konferansı olmuştur. Dört devlet arasında bir anlSşma husule gelip gelmiyeceği merak edilmekteydi. Bütün müzakerelerin teferruatile Eamimî bir hava için. de geçmiş olmasmdan dolayı bahtiyarım. Bütün anlaşmazlıklara rağmen dört devlet arasındaki birliğin, bilhassa bu samimilik dolayısile, her zamankinden daha kuvvetli olduğu intıbaı ile gidiyorum. Çok vakit kaybetmiş olmakuğımıza rağmen hepinjiz bir çok seyler öğrendik. Marshall'in hitabesi Washington 26 (AP.) Dıs işleri Bakanlığı, Amerika Dış işleri Bakanı General Marshall'ın pazartesi gecesi radyoda, Dış İşleri Bakanları konferansı hakkında €milletl rapor» vereceğini bildirmiştir. Marshall'ın konuşması pazartesi gecesi Grinviç saatile 01.30 da (Türkiye saatile 04.30) başhyacak ve en az yarım saat sürecektir. Dörtler arasındaki uçurum Londra 26 (a.a.) Londra basın servisinin siyasî muharriri yazıyor: Dış İşleri Bakanlarınm yeniden Lon. drada toplanmalarma kadar 6 ay geçecektir. Bakanlarm konferansa bu kadar uzun bir ara vermtleri keyfiyeti, bakanlar arasmda açılan uçurumun derinliğini gösterir mahiyettedir. Moskovada en büyük ihtilâf sebebi, Rusların Alman istihsali üzerinden tazminat almak hususundaki ısrarı olmuştur. ' Dinleyicüere parmak ısırtan genc Fransız sanatkân Nicole Henriot, ne yazık ki ilk resitalinde yarıyarıya boş bir salonla karşı karşıya kalmıştı. Mutlaka tamnmış isimlerin arkasmdan koşan müzik meraklılarına burada şitem edecek değilim. Kariyere yeni başlamış sanatkârlar arasmda bir Nicole Hen. riot'ya öyle pek sık raslanamaz. Müzikten zevk alan insanlar da, her ortaya atılan bir iıirtüoz'u imtihana çekmeyi kendilerine neden vazife edinsinler? Nicole Henriot ilk konserini orkestra ile beraber verseydi bizce daha iyi olur, onun sanat değerini bir uefa ölçen dinleyiciler, sonradan resitale de seve seve koşarlardı. Nitekim Filarmoni Derne. ğinin konserinde, bu genc piyanist, salonu dolduran halkı baştanbaşa teshir etti, coşturdu. Gerek Schumann'm, gerek Tsc^îkovski'nin konçertolarında Nicole bir harika idi. Eserlerin ritmik ve melodik karakterlerini öylesine bir kudretle ifade etti ki, daha ilk möziiflerden itibaren dinleyicileri tesiri altına aldı ve sanatkârla halk arasmdaki bu kaynaşma konserin sonuna kadar bir an aksamadan sürüp gittL Pazartesi akşamı General Marshall, radyoda yapacağı konuşmadan evvel General Marshall da, Moskova konferansının son saflıalarında. gelecek eylule hiç bir demeçte bulunmıyacaktır. Toplantıda bulunacak şahsiyetler kadar Avusturya muahedesi hakkında bir anlasmaya varılmadığı takdirde AWashington 26 (AP.) Başkan Trumerikanın biı ınadde gereğince bütün man, cumhuriyetçi ve demokrat partidavayı Birleşıniş Milletler Kuruluna lerin kongredeki liderlerini, Amerikatakdim etmek zorunda kalacağını söyı dış siyasetindeki son gelişmeleri lemiş, fakat Sovyetler Birliği Dış İşleri General Marshall ile birlikte gözden geBakanı, 14 üncü maddenin bu vaziyete çirmek üzere pazar gecesi Beyaz Saramutabık olnıadığım söylemekle muka ya avdet etmiştir, belede bulunmuştu. Beyaz Saraydaki toplantıya davet eGeneral Marshall'ın işaret ettiği mad düen kongre ilerl gelenleri meyanında, de, Amerikanın durıımu ııasıl karşıla cumhuriyetçi partisinin siyaset komitedığını apaçık beliıttiği için her halde si başkanı Senat&r Robert A. Taft, tetkike dejjer. Bu madde, Birleşmiş MU Âyan meclisi dış İşleri encümeni baçkanı Senatör Vandenberg vardır. Bu konletlerin hedeflerine ve prensiplerine işaerans, Trıımanın 12 martta kongrenin ret ettiğine göre bunları gdzden geçirmtışterek celsesinde Türkiye ve Yunamek lâzımdır. nistana yardım meselesi hususundaki • Biılesmiş MiHetler kurohınun nedef dek'&rasyonundan evvel Beyaz Sarayda Ieri: Milletlerarası sıılh ve güveni ko cplamış oldugu konferanstanberl konrumak ve bunun için tecavüze karşı ;re iiderlerile yapacağı İlk toplantı ogelecek her çaıcje başvurmak, adalet lacaktır. ve milUtlerarası kanun gereklerine göBevin'in demeci re hareket eder^k milletlerarası sulhn Moskova 26 (a.a.) Moskovadan bozacak aynlıklan ve durumları berla. raf etmek, miüetîeraıası dostlukları ge ayrılmadan evvel Bevin Ingiliz gazeteliştirmek ve diinya sıılhunu knvvetlen. filerine beyanatta bulunmuştur. Ingiliz dirmek, milletlerarası elbirljğini inkişaf ettinnekfir. Aynı ktırulun preıuipleri ise, üycler •rasında tam müsavatı gözetmek. hep. einin anayasaya saygılarını sağlamak. barış, güven ve adalet esaslannı tehli Baştarafı 1 inci sahifede keye dÜFÜreoek her hareketten çekin. ıcek, herhangi bir mülrtin, diğer bir rim, bildiğjniz gibi, son seyahatim etramilletin egemenliğini ve bütünlUğünü fındaki intibalan buradaki arkadaşlarıma anlatmaktan ibaretti. Siyasî müca tehdid etmosine imkân vermemektir. delemlzde bir müdafaal meşrua mevBirleşmiş Milloller anayasasının bekiinde olduğumuzu buradaki konuşmadefleri ve prensipleri bu mahiyettedir lanmızla bir defa daha teyid etmiş ve bnnlara işaret eden 14 üncü madde olduk.» bu hedeflere ve prenMplere uymayan Celâl Bayar, Ankaraya dönüşünde hareketler yüzüııden hasıl olan vaziy«tlerin sıılhan bertaraf edilmesi için, Bir Cumhur Başkarüle yapacakları mtilâkat leşmis Milletler eenel kunılunun tavsi. ebylentilerl etrafında da demiştir i i : « Ben de bunu gazetelerde okuyoyelerde bulnnabileceaıni anlatmaktadır. Fakat 14 üncü fhad^e bu kadarla kal rum. Böyle bir mülâkattan haberim roıyarak nıilletlerarası umumî selâm». yoktur.> ti, yahud dostlıık miuiasebetlerini ihDemokrat Parti Başkanı, bir aralık lâl edecek mal'iyefte görülen herhan garda Universite adına geldiğini söyligi dıırumun da sıılhan hallpılüebilnıesi en bir gencin, demokrasi hakkında Uiçin Birleşmiş Milletler geiîel kurıılun mversitede bir konferans vermesi rica<avsiye!erde bulunabileceğini anlat ıını şöyle cevablandırmıştır: maktadır. € Bunu pek arzu ederim. &k fır. Görülüyor ki on doHüncü maddenin ;atta isteğinizi yerine getireceğim., Trenin hareketi esnasında garı dolsümulü çok genişör ve General Marshall, bu maddenin şümulüne temas duranlar, Celâl Bayarı uzun uzun ale:len vaziyct'srle karşılaştığını süyle kışlamışlardu*. mekle davasının çok geniş olduğuna Izmitten geçerken isaret etmiş bııhınuyor. îzmit 26 (Telefonla) Ankaraya Moskova toplanhsı. sulh akdi için gitmekte olan Demokrat Parti Başkanı yapılmıştı. Fakat sulhu geriktirmekten Celâl Bayar bu akşam şehrimizdeıı gebaşka hir işe yaramamış olduğuna gö çerken istasyonda Demokrat Parti re, buna sebeb olan taraftan davacı mensubları tarafından karşılanmış ve clmanın herhalde bir hak olması icab alkışlanmıştır. Celâl Bayar Izmitin kureder tuluş bayTamı olan 8 haziranda şehri'» Bilhasca Avusturya sribi suçlu değil, mize geleceğini söylemiştir. tilâkis kurtarılnus ve hürriyetine kaArifiyeden geçerken vu^tunıbnuş olan bir milletin sulhunu Arifiye 26 (Hususî) Yüzlerle degeriktinnek herhalde bir suç teşkil eder ve bu yüzden suçlu olandan davacı mokrat Ankaraya gitmekte olan Deolmak, ve bu suçun islemnesine mey. mokrat Parti Başkaru Celâl Bayarı istasyonda karşıladı. Celâl Bayar trenin dan vermemok, bir vazi{e sayılır. durmasından faydalanarak kompartımaGeneral Marshall'ın da böyle düşünerek Birleşmiş TVIilletîer nezdinde Rus nından indi ve kendisini karşılıyan deyadan davacı nlmak isfeHiği anlaşılıyor. mokratlarla ı samimî hasbıhallerde bulundu. Celâl Bayar dün Ankaraya gitti Yugoslavya, Türkiye ve Yunanislan Baştarafı 1 inci sahijede rumcusu Johanes Steel'e şu demeçte bulunmuştur: < Truman'm Yunanistan ve Türkiyeye dair beyanatı Yugoslavjanın dış siyaseti üzerinde müessir olamaz. Amerikan Cıımhur Başkanımn nutku bizi hayrette buakmamıstır. Ancak biz Birleşmiş Milletierin sağlam bir sulh kurmağa çalıştıklan bir sırada Truman'm bu şekilde vaziyet alacağını zannetmiyordıık. Yugoslavya ile Türkiye ve Yunanistan arasmdaki müstakbel mür.asebetler bahsind« ben şahsan pek iyimser değiîim. Truman'm nutku ancak Balkan devletleri arasındaki içbirliğini daha fazla sıklaştırmak netioesini vermiştir. Bulgaristan ve Arnavudhığa karşı siyasetimiz, kendilerile müstakbel işbirliğimizin alacağı şekli burada tasrih imkâm olmamakla beraber, bu memleketlerle gittikoe ciaha sıkı münasebetler kurmayı istihdaf etmektedir.» Çukurovada kurakhk Baştarajı 1 inci sahiff.de kadar gidişatı, pamuk ürünü için de hüsrandan başka bir şey vadetmemektedir. Tabiatin bu kısırhğı karşısında, bütün çewede batıl bir itikadla gökten yağmur beklenmekte ve şehir sokakla. rmda zaman zaman bodibodi sesleri yükselmektedir. Her ne olursa olsunn, bu yıl Adana müstahsili, bütün kaza, nahiye, ve köylerile büyük bir buhran karşısmda bulunmaktadır. Hattâ Ziraat Baniasmın krediyi üç misline çıkarması dahi, bu sınıfın teessür ve zararını kapatabile. cek durumda değildir. ÇOBAN Trakyada kuraklık Edirne (Hususî) Iki aydanberi yağmur bekliyen Edirne ili çiftçileri ümidsizük içindedirler. Kışlıklardan buğday ve arpa gibl ekinlerin yüzde sekseninin donması, yazlıklann da yagmursuzluk yüzünden gelişmemesi ve bir kısmınm ise ekilememesl vilâyetimiz çiftçısini ciöden zor bir duruma düşürmıiştür, Bundan başka sebze bahçelerl ve meyva, duî ve baglar da büyük zarar görmüştür. Piyanist Paleniçek, viyolonist Ploçek ve viyolonselist Sadlo'dan mürekkeb Çek triyosu artistleri de Filarmoni Der. neğinin sekizinci konserine ayrı ayrı solist olarak iştirak ettiler. Bunlardan Paleniçek Beethoven'in sol major piyano konçertosunu, Ploçek, Dvora'î'm keman konçertosunu, Sadlo da Tschaîkovski'nin Rokokp bir tema üzerine viyolonsel için bestelediği variation'lan çaldılar. Hepsi de oldukça genc olan Çek ar. tistlerini yazık ki triyo halinde beraberce dinlemek fırsatmı kaçırdım. Bununla beraber değerli bir ensemble meydana getireoek kudrette birer sanatkâr olduklarından şüphe etmiyorum. Her birinin kuvvetli bir müzik anlayışı ve kendi sazı üzerinde de oturaklı bir tekniği var. Geçen sene tekbaşına şehrimize gelen Paleniçek, bizde biraz fazla coşkun, biraz fazla Slavvari bir temperament'ına sahib intıbamı burakmışü. Bu sene kendisini daha olgun, daha yatışmış bulduk. Acaba biz mi geçen sene aldanmıştık, yoksa o mu bir sene içinde tekâmül etti? orasııy gayrı Allah bilir. Herhalde Beethoven'in dördüncü piyano konçer. tosunu üstad çok iyi çaldı. Kemancı Ploçek'in tahlihsizliği, dünya çapında bir sanatkârdan dinlediğimiz bir eseri, bir kaç hafta sonra bize tekrarlamak mecburiyetinde kalması oldu. Gerçekten Prihoda'nm sesi kulağımızda hcnüz silinmemiş iken Dvorak'ı başka bir yayla dinleyip aynı derec3de beğenmck çok güçtü. Fakat bir çok meziyetlerini inkâr edemiyeceğimiz ^enc Çek sanatkârı hesabma bir teselli noktası varsa o da, kendini bastıran büyük üstadla vatandas olması ve ona yaklaşabilmek için de önünde daha uzun çalışma yıllan buhınmasıdır. Viyolonseli't Sadlo, t?miz bir yayla kuvvetli bir sol el tekriğini birleştirmeğe muvaffak olmuştur. Viyo. lonselde bir çok virtiozların kendini kurtaramadığı cıvık melodramati'le kapılmıyor. Sazmm asil ve erkekç? karnkterini korumasmı bilivor. Dedipim gjbi bu artistlerin meydana ^etirdi^i trio herhalde değerli bir teşekkül olmahdır. Filarmoni DemeŞînin son iki konse. rinde orkestrayı çok iyi bulduk. Ça!man eserler hiç de kolay şeyler değildi ve tunlardan çoğunu genc orkestramız i!k defa ele alıyordu. Başta şef Cemal Re=id olmak ü^ere bütün sanatkârlarımızı hararetle tebrik eSeriz. Baştarafı 1 inci sahifed* başkanlık ediyordu. Ceîse açılınca şahidlerden Murad salona almdı v« bilgisini şöyle anlattı: « Kara Hasanuı anası oğlunun Uluburlu karakoluna götürüldüğünü söylemişti. Her Uluburluya giden öldürülünceye kadar.' dövüldüğünden ardından gittik. Karakolda jandarmaların yanında susmuş oturuyordu. Kendisile konuşturmadılar. Ayakları patlamıştı. Bir hayvan buldum. Bindirip Senirkende getiriyordum. Karanlık basmamıştı. Kara Hasan «Ben bu halde Senirkende gidemem, karanlık bassın, halimi görmesinler» dedi. Diğer mağdurların da Kara Hasan gibi dövüldüğünü duydum. Şahid Hasna kucasının Uluborluya götürüldüğünü, arkasmdan gidip hapsedildiği odanın penceresinden kendisile konuştuğunu, kocasının «Bunlar bir şey mi, başıma sülüklü şapka gecirdiler, kaba etlerimi çuvaldızladılar. Srrtıma esek gibi bindiler.» diyerek ağladığını heyecanlı bir lisanla anlatü. Diğer şahid Abdullah Tamer de, üzerinde tabanca bulunduğundan bahisle karakola götürüldüğünü, mağdur Hasan Hüseynin yanında dövüldüğünü, elleri kelepçelenerek •" uluburluya nakledildiğini, nezarette atılan dayaklarm acıklı müşahedelerini uzun uzun anlatti. D. P. Başkanının ifadesi Senirkent hâdiîelerinin içinde bu lunan Demokrat Parti Başkanı Tahsin Tolanm şehadeti de mühimdi. Bu şahid, bazı idarî makamlarm yolsuz hareketlerile bucak asayişini bozduklarını, bir çok hâdiselerin bizzat idare makamlarınca yapıldığmı, hattâ karako lun şehir içinde bulunması hasebile şehrin dışındaki natamam biiaya geçirilme'k istendisini anlattı. Bu şahid hemtn hemen bütün mağdurları dinlemiş ve yaralarını raporla tesbit etnuşti. Dcdi ki: t Ben bir vatar.daş sıfatile bunlar» la alâkadar oldum. Bunu inkâr etmeye bir parti işi yapmam ihtimaHnd€"n bahlüzum yoktur. Fakat ba^kaları bunu sedebüirkr. Hakikatleri halk bilir va anlar..> Doynlan sesler Başka şahid Ulvi Çobankaya ise, mağdur Hüseyinin başmdan geçenleri anlatırken karakoldan «o'f yandım, ölüyorutn...» seflerini duydukça kurtarmak için sağa sola koştuğunu anlatü. Duruşmanın en çok göze çarpan beyanatını Halil admdaki bir şahid yaptı. Bu şahid, hâdiselerin olduğu tarihlerd» Uluburlu hükumet konaŞınui tamirinde çahştığmı, Allahın her günü karakola flctiriien Senirkentlilerin dö\Tİl düğünü sÖTdüŞünü ve bıınlardan bazılarınm kurtarılması için bir çok kimstlere yalvardığmı anlattı ve sonra ellerini arkadan kavuçtunıp mağdur îr.rdan birinin elleri b3Cİı iken «açın!..f diye ^bağ'.rriığ'nı ve penpereye sokulup Nakavutla Senirkent davasma neticeleneceği dün devam edildi anlaşılan bir mac! «açım, açım> diye bağırdığını ve pencerenin arasından uzattığı ekmeği aj bir hayvan gibi kapıp yedigini anlatü. Diger şahidlerin sdzleri Şahid Mehmed de, vak'ayı görmemiçti. Fakat ceza evinde bulunduğu bir zamanda sanıklann bdr kaçınm «bugünlerd« bize eğlenoe gelmedi» diye şakalaştıklarını dtıyunca sebebini sordu ğunu jandannalar da «canım sarhoşları görme1 eğlenoesd» dediğini ibildirdi Şahid Bayram ise, karakolun karşısmda hancı olduğunu, dövülenleri kelepçe ile TJluburluya götürülenlerl anlattı Diğer şahid Fahri, Hulusi, Mehmed Erdinç, ^amazan Çeltik, Süleyman Karaman hâdiseleri gördükleri ve duyduklan gibi anlattalar. Hâdiselerle az veya çok yakından alâkalı Jandarma komutanı Hasan Gürsoy, kaymakam Kemal vak'a sırasmda bucak müd'irü Altınayın dinlenmesine sıra gelmlştl Kaymakamın ifadesi Basmakaleden devam gaye budur. Buna batı demokrasileri razı olacaklar mı? Razı olmıyacaklanru Moskova görüşmelerinde Amerika, İngiltere, hattâ Fransa açıkça göstermişlerdir. Fakat razı olmıyacaklar da ne yapacaklar? Amerika, Avrupa banşını sağlamak için, davayı Birleşmiş Milletler Anayasasının 14 üncü maddesine levfikan, bu teşkilâtın umumî heyetine arzetmek fikrindedir. Molotof Yoldaş, daha şimdiden Sovyet Rusyanın buna da razı olmıyacağını söylemiştir. General Marshall'ın bir boks maçının ilk ravunduna benzettiği bu barış çarpışması akim kalmıştır. Hdnci ravund, bakahm nerede olacak ve nasıl bir neticeye varacak? Bir taraf abandone etmezse maçın nakavuta kadar devam edeceği anlaşılıyor. ABİDİN DAVTR Kaymakam Kemal, hâdisenln az veya çok sebebleri üzerinde konuştu. P^ıfcat kati bir beyanda bulunamadı. Sadece hâdiselertrı mukaddemesl olan kooperatlf vak'ası dolayısile kanaatlerini bildirirken ilk defa hâdiseyi üst makamlara bildirnıediğini, sonradan bu hatasını anladıgını kabul ve itiraf etti. Enıruşmaya kısa bir ara verildl. Müteakıb oturumda sanıklar vekiU, müvekkillerinin tahliyesinl istedi. Mahkeme C. Savcıanm mütaleasını alarak Banıklann mahkutniyetleri olup olmadığınıa sorulmasın& ve tahliye taleblerlnln reddine karar vererek duruşmanın devamını 3/5/947 gününe bıraktı. Üniversilelerarası Kıruln Basiarafi 1 tnd sahifede Sirer, bu toplanüya başkanlık edeoekti, fakat Ankaradan ayrılamadığı için, kendisine vekâlet etmesini Teknlk Universite Rektörüne telefonla bildirmiştim, Toplantıda İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar ve Aniara Üniversitesi Rektörü Şevket Aziz Kansu, fakülteler dekanlan ve üç Üniversit* Senatosunun birer mümessila bulunmujtur. Dünkü toplantıda, Üniversitelerd* âom çentlik imtihanına girmek üzer* müracaat eden 66 kişiyi imtihan edecefc jürf seçilmiştir. Jüri Üd kjsımdan mürekkebdir. Birisi yabancı dil imtihanını yapacak, diğeri <k>ğrudan doğruya doçent» Uk tezlerini tetkik edeoektir. Yabancı dil imtihanlan 1214 mayısta İstanbul Üniversitesinde yapılacak, bunda muvaffak olanlar, doçentlik imtihanına girebile^ ceklerdir. \< Balıkesir Yalisi ve particilik Baştarafı 1 inci sahifede devletin siyasî temsilcdsi sıfatou da haiz bulunduklarmı, bu itibarla ^iyasî lerini ortaya koymaları mahzurlu olamıyacağını ve bu durumun kanunların tatbikında tarafsızlığa aykırı sayılamlyacağını bildirmiştir. Vah' bilhassa şöyle demiştir: « Benim şimdiye kadar hiçbir partiliye bir ihtar veya tazyikte bulunduğum isbat edilebüir mi? Ben Halk Partisinin umdelerini benimsemiş bir insan olarak şeflerimin safında her şeyin üstünde kanun olduğunu bilerek çalışan bir idare âmiriyim. Yarın Demokrat Parti iktidara geçse bile ben gene ayn: altı ok umdelerini benimsemiş ve ona sadık kalarak bu makamdaa ayrılacağım.> Fazh Güleç Valilik vazifesi başında tamamen tarafsız olduğunu tasrih et N. JeanGabriel kokteyl partisi Ankara 26 (a.a.) Resimli Kitablar Fransız Millî Komitesi Başkanı JeanGabriel Daragnes bu akşam saat 18 de Türk Tarih Kurumu salonunda basm mensTiblarma bir kokteyl partisi vermiştir. Sergiyi tertib eden Daragnes, Millî Eğitim Bakanlığı ve basın mensublarma teshir ettiği sanat eserleri hakkında geniş ölçüde izahat vermiş ve bundan sonra davetlileri zengin bir büfede ağula^mışbr. ömer Rıza DOĞRUL Filistin meselesi yarın müzakere ediliyor NewYork 26 (a.a.) Muhtelif mernleketlere mensub delegeler NewYork'ta pazartesi günü Filistin meselesini müzakere etmek maksadile Birleşmiş Milletler genel kunılunun yapacağı özel tcplantıya iştirak etmeğe hazırlanmaktadjr. Suikasd Kudüs 26 (AP.) Bildirildiğine göre, Hayfa polisi cinaî tahkikat şubesi şefi J. Conkuest, bugün şehrin merkezinden ©tomobille geçtiği bir sırada tabanca ile vurulmuş ve ölmüştür. Denizlide soğuklarm zaran Denizli (Hususî) Bir kaç gün deManisa Bağcılar Bankasının vam eden soğuklar ve yağan kırağı Denizli merkez, Çal, Sarayköy, Buldan tütün deposu yandı bağlarına ve meyva bahçekrlae çck Wallace Amerikaya gitti îzmir 26 (Telefonla) Manisa Bag zarar vermiştir. Bilhassa Çal bağları en Paris 26 (a .a.) Wallace, bugün cılar Barjkasınm Manisadaki tütün de çok zarar gören bölge içindedir. Bu yüzsaat 10 da uçakla Amerikaya hareket posu bu sabah yanmiştır. Zarar 35 bin den bu sene üzümün kıt ve pahalı olacağı anlaşılmaktadır. lira tahmin elilme'itedir. etmiş tir. Öyle ise nasıl oluyor senin ma. sanda çıkryor?. Bilmiyorum, ben de anbyamadun. Bir düşmanm mı var yaksa?. Sakın o mu koydu?. Hiç kimseden şüphelenmiyor musun?. Hiç kimseden... Bana kîm düşman olacak?. Ben hiç kimseye düşman değilim ki... Bir şaka olmasın?. Böyle şaka olur mu?. Bak, sen de söylüyorsun. Şaka değil, düşmanlık değil, nasıl oluyor öyle ise?.. Bu paralar muhasebecinin odasmdan kalkıp kendi kendine senin masana gelemsz ya... Elbette, gelemez. Nasıl olmuş ben de bilmiyorum. Başkası mi çaldı, dersin?. Düşün takalım. Şüphelendiğin hiç kimse yok mu?. Beşkalarınm ne yaptığını düşünes cek halde değilim ki... Kâzım Bey, yeniden sinirlenmeğe bf=iarrış da kendini güçtutuyor gibiydi: Demindenberi o kadar söyledim, adela yalvarıyorum, sen hâlâ açıkyüreklilikle konuşmuyorsun; hâlâ bana inanmıycrsun. Şu iş anlaşılsın, sen de kurtul, b'Z d? Trurtıilalım, diyonım; onu söylüyorum. B''nim eün'ien r.e gelir? Bilrniyorum ki!.. Gene annsm aklırr.a geldi: Kuzum beyefoT!(ii. dedim, bırakıniz da gidsyim. Bütü:ı bü&fm bu kadar işte... Olmaz H... Hırsız bulunup ortaya flikmadan s«nin şirkett*n çekilip gittiğinl gdrenl«r ne fei Bılecik 26 (Hususi) Celâl Bayar Pamukova istaeyonunda Demokratlar tarafından davullar ve meş'alelerle karşılandı. Trende uyumakta olan yolcular davul seslerinden uyandılaj» Celâl Bayar vagonun penceresinden karşılıyanlara teşekkür etti Tren hareket ederken, kucaklarında çocukları bulunan kadınlar: <Sağol Celâl Bayar> seslerile vagonun arkasmdan koştular. Celâl Bayar Bilecikte de hararetle karşılarıoı. Bahaeddin Bilecikte İzmitte yoğurttan zehirlenerek ölen çocuk İzmit 26 (Telefonla) Kâğıd fabrikasuıda odacı bulunan Müminin 6 yaşmdaki oğlu Hayri, yediği yoğurttan zehirleaıerek ölmüştür. Müminin 1 yaşındaki diğer çocuğu da zehirlenmekten kurtarılmıştır. Savcılık, bu hususta tahkikat yapmaktadır. cağız. Artık kendimi unuttum. Bu adamın bütün yaptıklarını, bütün kötülüklerini de unuttum. Birdenbire içime su serpilir ibi oldu. Ellerine sarılacak, ayaklarına kapanacak kadar sokulmuştum: Bilmem ki, nasıl teşekkür edeyim size?.. Diye hıçkırıyordum. O da benim saçarımı okşuyordu. Bunu kötülüğe yormak aklıma bile gelmedi; baba şefkatini anduan bir okşayış.. ne de olsa acımış olacak... Bir yandan da içimde, anlaşılmaz bir ürkeklik vaf. Bu adamdan hâlâ korkuyorum. Bir türlü inanamıyorum. Inanacak gibi olurken birdenbire içime bir titreme, bir ürpermedir yayılıyor. Belki de boşuna çekiniyorum. Şimdi işte, bütün korkularımı haksız çıkaran bir hali var; o kadar değişti. Birazcık olsun insanlık duyguları uyanmış sanırsınız. Hep öyle gönlümü almağa çalışıyor: Haydi, diyördu, şu gözlerinin yaşını sil!. Ağlayacak, korkacak ne var, artık?.. Başımı kaldınp da bakmasam Kâzım Beyin sesini tanıyamıyacağım: O kadar yumuşak, o kadar tatlı.... Adeta titriyor; yalnız sesi değil, saçlarımda dolaşan parmakları da; hattâ elleri de... Fakat bu, bir başkasınm acuuıa ortak olan insanların titreyişine de pek o kadar benzemiyor, başka türlü bir sarsıîma... Ne yapacağmı bilmiyen bir çocuğun ürkekliğini andırıyor. Aman, ne olursa olsun, ben bu gürültüden kurtulayun. anneciğimin yanma gideyim de... Bu iyiliğinizi hiç unutmıyacağım, YAZAN KEMAL RAGIB TELIF ROMAN Hırsız ben değilim ki.. Kimdir öyle ise?. Arkadaşlarrnı şöyle birer birer gözünün önüne getir, bakalım, Hangisi yapmış olabilir?. Ben ne bileyim?. Başkalarına iftira mi edeyim?. Bütün gün berabersiniz. İnsan birbirini tanımaz mı?. Bilmiyorum, tanımıyorum, bırakıniz da gideyim. Geç bile kaldım. Belki de yetişemiyeceğim. Gittiğim zaman belki de annemin ölüsünü bulacagım. Bırakınız beni Allahaşkına... Ben bıraksam bile, bu iş iyice aydmlanmadan polisler bırakmaz ki... Polisler mi?. Öyle ya, ortada bir hırsızlık var; herkes duydu. Kolay kolay nasıl örtbas ederiz?. Polisler gelecek, bakacaklar, araştırıp soracaklar. Aman beyefendi, şimdi bir de polislerin karşısma mi çıkacağım?. Belki de suçüstü yakaladık diyecekler; hemen mahkemeye vermek istıyecekîerdir. Mahkemeye mi?. Beni mi?. Onun için işte ben de seni bu işin içinden ucuz kurtarmanın bir yolunu arıyorum. No. l i Kâzım B^y bunu söylerken bir yandan da telefona uzanıyordu: Dur bakahm, dedi, ne yaptılar? Allah vere de ortalığı biisbütün ayağa kaldırmış olmasaydüar.» Santraldan muhasebeciyi istedi. Onunla konuçmağa başladı. Çok sürmedi; telefonu kaparken gene bana döndü: Aksilik, işte... diyordu. Bana danışmadan, kendiliklerinden merkeze haber göndermişler, polisi çağırmışlar. Biraz durdu. Sonra kçndi kendine söyleniyormuş gibi: Şimdi bu işi nasıl kapatacağız, dedi. Hem seni düşünüyorum, hem de şirketin içinde böyle bir gürültü çıkmasmı ben de istemiyoru». Kendimi tutamadım. Artık gözlerimden yaş boşandı. Ne söyliyeceğimi bilmiyorum. Nasıl yalvaracağımı şaşırdım: Aman beyefendi, ne clursa sizden olur. Halimi görüyorsunuz: Çıldırac?.k gibiyim. Bari siz acıyınız bana!. Ne yaparsanız yapmız, kurtarınız beni!.. Herkes sizi tanır, herkes sayar. Sizin her sözünüze inamrlar. Isterseniz beni kurtarırsuıız. Nahide hırsızîık yapmaz, deseniz, bu kadarı bile elverir. Üzülme, elbet bir kolayını bula Ankara Üniversitesi Rektörfintin beyanatı Ankara Üniversitesi Rektöru Şevke* Aziz Kansu, dün gazetecilere şu beymnatta bulunmuştur: < Ankara Tıb, Hukuk, Dil ve TarihCoğrafya talebelerinin şağlık fişlerinin hazırlıkları hitmiştir. Üniversitenin. bir yıllığım çıkarmak için hazırlıklar yapıyoruz. Bu eser, yabancı dillere çevrilerek dünya üniversitelerine gönderilecektir. Ankara Üniversitesinde kuracağımız müze kabul edilmiştir. Bunun hazırlıklarına başladık. Talebe disiplin talimatnamesi, harclar ve ücretler talimatnamesi hazırlanmıştu1. Üniversiteya 2500 Kralik bir armağan tesis ettik. «Hayatta en hakikî nıürşid ilimdir> mevzuunda en iyi tezd hazırhyana bu armağan Bastarafı 1 inci sahifede verilecektir.> Atina büyük elçisi Lincohî Mcvegh'in Şevket Aziz Kansu, çarşamba günü pazar günü ve Amerikanm Ankara buYalova Kapîıcaları yük elçisi Edwin Wilson'un cuma akşa saat 16 da İstanbul Üniversitesinde «Auçakla vazifeleri başına gidecekleri nadolunun ilk medeniyetleri hakkmdaki bilgilerin bugüniü durumu> mevzulu Yeni îdare ve ni bildirmiştir. Mcvegh'e Dış İşleri Bakanlığının e bir konferans Yeni lş zihniyetiyle konomi eksperi William Roundtree ve Wilson'a bakanlık büro şefi Davide le açıhyor ! lzmirde bir polisi öldüren Broton refakat edecekl«rdir. Yunanistan ve Türkiyeye yapılacak dilsiz on dokuz seneye yardımın müstaceliyeti hakkında sorumahkum oldu lan bir suale cevaben Acheson Yunanisfzmlr 26 (Telefonla) 23 nlsan getanda vaziyetin vahimleştiğini ve bu memlekelte enflâsyonun geniş ölçüde cesi Halkapınar istasyonunda Berlid olimpiyadlanna İştirak etmiş olan sporarttığlnı söylemiştir. culanmızdan polis meinuru Kadriyi arMümessiller Meclisinde Washington 26 (AP.) Birleşik kasından bıçaklıyarak öldüren dilsia Devletler Mümessiller Meclisi Dış Işlo Receb 19 sene, beş ay hapse mahiurnl ri Encümeni dün resmî bir rapor ya. edilmiştir. j'inlayarak hükumetin Türkiyeye ve TALNIZ Yunanistana yardım hususundaki pro~ 10 mayıs cumartesi gününden gramının dünya banşıntn muhafazası yolunda müspet bir hareket olduğunu 1 haziran pazar gününe kadar bildirmiştir. Raporda, bu hareketin Birleşmiş Milletler idealini destekleREKLÂM FİATLARI: mekte olan kuvvetleri teşvik edeceği llâve edilmektedir. Bir Hafta Yalova Safası Bu rapor, mebuslarin General MarTERMAL Otel s 100 Lira shall'ın RusAmerikan münasebetleri Bugüne kadar uzun fonnalltelere ve hakkmda bir rapor hazırlamasmı lsteBÜYÜK Otel : 75 » doktor rmıayenesine ihtiyaç gösteren dikleri sırada yayınlanmıştır. ÇTNAR Grupu : 60 > Hayat Sigortası, Halk Sigorta Şirfcetinia Âyan azasnun sözleri Bu fiatlara ycdi gece yarmak. Washlngton 26 (A.P.) Son günlerde halk için yaptığı yeni tarifelerle tamayedi gün sabah, öğle, akşam Yunanistan ve Türkiyeyi ziyaret e t U men ortadan kalkmıştır. ycmekleri, yedi gün banyo ve olan Bırleşik Amerika Âyan Meclisi tlArtık hiç bir üzüntüye ihtiyaç. kaliskeleden otobüsle gidip gelme yelerînderi NewMexico senatörü demadan Sigorta Şirketine bir telefon e U dahildir. mokrat Hatch bugün bir basm muhabirine beyanatta bulunarak, Türkiyeye meniz hayatınızm o günden itibarea Odanızı şimdiden Özipek Palas yapılacak 100 milyon dolarbi Amerikan sigortalanması için kâfîdir. Otelindeki Istanbul Büromuzdan yardımının, bu memleketl, daha fazla 1.000. liralık bir sigorta için: 20 her gün saat 14 17 arasında yardıma ihtiyac kalmadan, komünist senelik muhtelif sigortalarda ücret seayırabilirsiniz. Telefon: 24394 tebdidlerine karşı kesin bir surette karş! nede 47,06, çocuk sigortalannda ise sekoyabilecefc duruma getirecegine kanl nede 41.36 dır. Bütün mevcud tarifelerolduğunu söylemiştir. den ucuz olan bu ücretleTe mukabil aydiyordum. rıca da her sene kur'a ile her 250 mı~ Bir arahk parmaklarının biraz daha marada bir numaraya .1.000. lirahk; saçlarımm arasına gömüldüğünü duybir ikramiye verilmektedir. dum. Öteki eli de omuzlanmda, sırtımı İzahat için 42647' ye telefon etmek lâokşuyor gibiydi; yavaş yavaş belime zımdır. (1216) doğru indi, beni göğsüne doğru çekti. Yarı baygm, kendimi unutmuş, koyuvermiştim. Bii'denbire başımj, onun göğBütün suare ve matineler için Baltalimaru Hastanesi Operatöru sünde buldum. Kaçamadım da, öylece her sınıf biletler Şehir Tiyatrosu kaldım. Saçlarımm arasında dolaşan parKomedi kısmında bulabileceklemaklan biraz daha titriyor, biraz daha Kemik ve Mafsal Veremlerl derinlere gömülüyordu. rini saym halka bildirilir. Ameliyat ve Tedavileri Sesi de öyle, eskisinden çok titriyor, Şehidmuhtar cad. No. 40 Bisturi biraz da kısılmış gibi.. yalnız sesi, yalEONTİTA Apt. Taksim, Telefon: 85207 nız parmakları değil, bütün vticudü sarsılıyor... Benim de gözlerim ne kadar kararıyor?. Dizlerim de kesiliyor, düşecek gibiyim... Saym Eczacı ve Itriyatçıların Birden, başımın üstünde sıcak sıcak soluğunu duydum. Saçlarımın arasında Nazan Dikkatine : dolaşan gene parmakları mı, yoksa şimdi... dudakları mıydı; pek iyi anlıyamıyorum. Hep öyle soluk soluğa: Haydi, diyordu, yüzün gülsün blraz!.. Ben bilmiyerek, düşünmiyerek başımı kaldırmışım, ona doğru bakacak oldum. Gözgöze geldik. İçimde yeniden bir tiksinme köpürdü. Başımı gleriye doğru kaçırdım. Beni biraz daha kendine çekti: Ne güzel oluyorsun güldüğün zaIngiliz Diş Macunu bütün Ecza ve man, diyordu. Ağlarken de güzelsin. Hcr Itriyat Depolarına tevzi edilmiştir. halin güzel!. Ne yapsan sana yakışıyor. Türkiye Mümessili: Bu perişan kıyafet bile sana bir başkalık veriyor. Bir de şöyle herkes gibi giyinip C E V A D A Ç A R kuşanacak, her kadm gibi süslenecek C. K. M. Galatasaray olsan». (Arîcasj t?ar) Yardım projesi Türk Sigortacılığında BÜYÜK B İ R YENİLİK RESMÎ FRANSIZ İ TURNESİ 0r. BAHA OSKAY HACNESIAsPEROXIDE

Bu sayıdan diğer sayfalar: