20 Nisan 1947 CUMHURİYET r ftıajajf Jh+asİİcmd IMoskova konferaıtsında bir karar verilenıedi İngilfere Stalya aıtlaşması Bojtara/ı 1 inci sahijede anlaşmaya vanlnuyacafına âeı İmreniyoruz.. Imreniyoruz Limon yalayana zurnacuun ağzırun suyu akarmı?; öyle olduk. Neden mi? «UIus» refiki şeSldmizden şn havadisi beraberce okuyahm: «Piyasaya gelen haberlere göre İsveç hükumeti kâğıd stoklarına elkoymuştur. Bu karar İsveçteki kâğıd fi• atının yükselmesi dolayısile verilmiş; tir. İhracata ancak dahilî fiatlara te": sir etmemek suretile müsaade edile| cektir.» Son fıkrayı bir daha ask ile, şevk ile tekrarbyahm: «Ihracata ancak dahilî fiatlara tesir etmemek suretile müsaade edilecektir.» Dansı bizim başımıza! Senirkent davasma dün devam edildi Baştarajı 1 inci saHfede nalık yapacağız diye ilâve ettiğini söykatlan Şefik, davacı yerinde hazır bu ledi. Şahid Ali de, mağdurlardan Ibrahilunmuştur. Sanıklann vekili Haydar Uç min kardeşi idi. Kardeşinm karakola götürülüp nasıl dövüldüğünü ve ıslakun da gelmişti. Yargıç İhsan saat 9 da tüdığını acı duyarak anlattı. oturumu açh. Sıra ile âmme şahidıleri«Dayaktan ölecefiz» nin dinlenmelerine başlandı. Şahid Cafer de magdnrlardan Hü Şahidler anlatıyor seyinin oğlu idi. Temiz giyinmişti. KoŞahidlerden Mehmed Çeltik şunları nuşmasınian az çok okumuş olduğu da anlattı: anlaşılıyordu. Babasma yapılan fenalıt Kahvede arkadaşlar ve Kâmil otu ğm ağırlığını hâlâ omzunda taşıyor giruyorduk. Jandarmalar gelerek kendi biydi. Şöyle anlattı: sini karakola götürmek istediler. «Ka« Babam, karakola götiirüldü. Kenbahaü nedir?» diye sorduk. «Keyif bu disile pencereden konuştum. Çünkü kaya, götürürüz» dediler. Sabaha kadar rakola girmek imkânı yoktu. Babam karakolda dövüjmüş; yara bere içinde dedi ki, bunlarda Allah korkusu yok, yanıma geldi. Ötekileri bümem» dedi dayaktan öleceğiz. Git, müracaat et... Bir Halk PartiU şahidin ifadesi Nahlye Müdürü Halil Altınay ve Sadık Diğer âmme şahidi Galib Ongun, Halk Ça\'uşu aradım. Her ikisi de beiediye Partisi başkanı idi. Büyük bir bitaraf odasında rakı içiyorlardı. Bir pusla yazarak babamın kurtarılmasmı yazdım lıkla dedi ki: Sadık Çavuş «Babanı dövmeyiz, merak « Evime bir adam geldi. Seni karakolun odunluğundan bir adam çağı etme» dedi. Ben bir şey yapmazlar sanırıyor, dedl Gittim, mağdurlardan Veli yordum. Vakti gelince dayak başladı. cdunluğa kapatılmıs, perişan bir halde Babamın «Of ölüyorum!» dediğini işitdi. Pencereden derdini anlatü. Yediği üm. Rica ile kendisini bıraktuabildik. dayaktan o kadar müteessirdi ki intihar Eve girerken nahiye müdürü babama: edeceğini söylüyordu. Jandarma komu «Seni camiden mi, meyhaneden mi getir. diler? Benim kırbacımin ucundan kan tanına bir kâğıd yazdım. Haber vermiş damlar» diye tehdid etti. olacaklar ki bana teşekküre geldi. Her Müteakıben diğer şahidler dinlendi. tarafı yara bere içinde idi. Hâdisenin Bunlar da hâdheyi az evvel dinlenen şasebebini bilmem.» hidler gibi anlattılar. Yargıç, Senirkentteki parti başkanlaBundan sonra mağdurlar vekili söz rınm kooperatif işlerile meşgul olmalan aldı ve hâdisenin bir çok delillerle hu. yüzünden halk arasmda bazı memnuni zura geldiğini söylemiş ve bu vakanın yetsizliklerin görülüp görülmediğini ve cereyanmı gören üç şahidden bahsetmiş bazı idarecilerin bazı kimseleri tutup ve demiştir ki: utmamasının halkta infial doğurup dot Şu noktayı arz«imeği borc bfliyoğurmadığım sorduysa da şahid kanaatini rum. İsparta Valisi Nuri Akay Yalvacın söylemedi. Körar köyünde bir çok kimselere köyde Şahidlerden Hasan Toylan, vak'ayl Demokrat Partiyi kurarsanız başmıza görme'mişti. Yalnız tanık, Hasan Kam taş yağdırırım. Demokrat olan Senirçı ile Mehmedin dükkânına gelerek Sa kente yapılan hakaret ve işkenceyi sodık Çavuş geliyor. Hele bizden bir şikâ rarak öğrısnebilirsiniz?...» yet edilsin hepinizin bıyıklarmı cımAvukat Şefik üç şahidi daha bulun. duğunu söyliyerek bunların çağırılmaızla yolacağız dediğini söyledi. Şahid Ömer Altan da bu ifadeyi te smı Istemiştir. Duruşma bu sebeble 26 yid ederek hattâ şikâyet edenlere fe nisan cumartesi gününe bırakümışrır. Yardttn Başiarafı 1 inci sahifede nyı tenkid, etmiş olan iki meslekdaşına vermiştır. Yandenberg şunlan söylemiştir: c Amerikan âyan meclisi bu tasarıyı tasvib etmeügi takdirde bu müstacel devrede Amerika İki rakıb ideoloji arasmda bütıin dünyaya hâüm olan büyük ihtilâfın hallinde oynadıgı ma~ oevl ve fikrî idareci rolünü feda etani? olacaitır.» Vandenberg şunlan ilâve etmiştir: « Bu stratejik noktada komünist tecavüzü Önünde geri çekildiğimiz takırde bizim Rus tehlikesine karşı sükuıet!e karjı koymamıza imkânsız kıla• a k bir tepki husule geleee'ktir. Van lenberg rteklif ettiğimiz ted>)irlerm Aaıun sulhü için esas teşkil ettiğme kani bulunmaktayımt. demiş ve başka türlü herhangi bir hareketin ulhü hemen hemen imkânsız kılacai >ir mahiyet taşıyacağını ilive etmiştir» Vandeıibeıjg «şimdiden Moskovada Rusyaya karşı tdtiz bir dcğruluk gösemıekten başka bir niyetimiz ohnadığını ve diğer taraftan idcaîlerimizd» azgeçmiyeceğimiz hududlar olduğunu >elirterek «Rusya ve Amerikanm ayni ünyada sükunetle yaşıyabileceklerinin ümkün olduğunu» yeniden teyid 9tmiştir. oskcraa, konfecansının çabşmalannı çıkmazlara saptıran en miihim âmillerden biri, Rnsyaıun Alnıanyadan istediği tamlrat meselesintn JıaUini ön safa aimatnak ve Rusyanın tamirat jsteğini tatmin için bir çare bulamaroaktı. devietler. ALmanyuiıın bu sırada ^ bedell ödeyecek vaziyette ohnadıjını, çönkii kendrni geçindirmekten ve beslemekten dabi âciz oldogunu. onun tçin evvelâ AJmanyanin Jsendini besliyebilecek bale geîmtsi genakleştiğini, ondan sonra da Almanyanm tamirat ödemesi. ne imkân cKereceğini ,söyledikleri halde Eusya tamirat üzerftıde îsrar ettikçe etmiş ve bc yiizden Ahnanya ıneselesinin hsOine imkân kalmamıştır. Sovyetler Birliğinin Moskovoda tamlrat yüzünden bu inadı gösterdiği sırada Ingfltere, Italyanin iktısadî kalkznmasını kolaylaştırmak için kendi hissesine Stalin Yugoslav delegelerile görüştü diişen 11,5 mflyar dolarlık tamirat beParis 19 (a*,) Moskovadan bildidell hakkında ttalya ile bir maK anlaş riliyor: ma yapmış ve bu anlaşma geregince büStalin bugün Yugoslav Başbakan mutiin bn hisseslni İstemekten feragat etavini Kardelj ile Dış İşlerl Bakanı Simiştir. mitch'i kabul etmiştir. İtalyanin harbe ne gibi şartUr altın Molotov ile Yugoslavyanın Moskova da girdiği ve İngiltereyi casü can da ılcisl Popoviç bu görüşmede hazır bu. marmdan tehdid ettiğini, onun Süveys unmuşlardır. yolu ile biitün Ortaşarka mnsallat olBir değişiklik olmadıkça... mayı ve böylece İngiltereyi bir daha Moskova 19 (AP.) Associated Press kalkınamıyacak hale getirmeyi gözettifcini, hattâ bir aralık Abdeniz yoUan munabiri John Hightower bildiriyor: Amerika Dıs İşleri Bakanı Marshall, nın büsbütün kapanmasına sebeb oldugunu gözönnne getirirsek, Büyük Bri Dış İşleri Bakanlarından, Avusturya tanyamn herkeeten fazla İtalyadan ta andlaşmasının ana meselslerinin derhal nairat almakta tsrar etmesj gerekleştigl le almmasını lstemiştir. tavazıuh eder. Hududu ilgilendiren başlıca mesele, Fakat İngiltere bu hakkının tanmma Yugoslavlann güney Karintiyadaki istandan ve İtalya ile sulh muanedesinin tekleridir. Rusya, Yugoslavyaya bu huiroasısdan sonra ltalyanın deraokrasl iusta müzaheret etmekte ve batı deveeaslan dairesinde gelişmesini ve kendl eWerl ise buna muhalefet etmektcdirni kurtarmasuu, iktısadî durumunn er. mümkün mertebe süratle ıslab etmesinl Dün geceki oturumda halledilemiyen, temin için ilk fırSatta biitün bn tamirat lman mallan meselesi ve Yugoslav bedeltnden vazgeçmiş ve böylece İtalya hm'udian. Avusturya andlaşmasınin götarafmdan her halde unutulmıyacak o mıilmesine kali gelecek iki sebeb teşsil lan bir büyüklük göstermiştir. Toksa etmektedir. Her ne kadar Marshall v« tngiltere de bu 11,5 milyar dolan almak Bevin, konferansın derhal nihayete erhnsusunda îsrar edebilir ve yapacagı dirilmesine karar vermemlşlerse de. her ttıjiklerle Italyan milletüıi bu parayı ikisinın de, bir an evvel ayrılmak isteveımefe mecbur ederdL dikleri açıktan açığa blldirilmektedlr. Fakat netice ne olurdu İktısadi sefa. Çünkü her İki Dış İşlerl Bakanı da bir leUe mücadele edemiyecek bale gelen ttalya, anarşiler içinde çalkanır, ve sünün birinde ya isyan ederek her şeyi bıkâr euer .yahud yere serilir ve bir ınlkrob yuvası teşkil ederdL İngfltere, olaouyacak bir $ey fiıerinde îsrar etmemekle, bilâkis elinden geldigi kadar âücenablık göstcrraekle banşçj ve demokrat bir İtalyanın tcmelleşmcsi " İçin elinden geleni yapmış ve Moskova kouferansına. örnek teşkil edecek bir durnm vücnde Fakat bu bâdisenin Moskova üzerhıds tesir edeceğini sanmak, zanncdejiz Id beyhodedir. Hattâ bu hâdisenin MosVovada pek lyi karşılanraauuş olduguna •anmak daha dogru sayıhr. Hakikatte tngiltere gayet iyi yapmış ve İtalyada demokrasinin kökleşmesine •»• sulhçu bir İtalyanın yetişmesine çofe kıymetli bir yardımda bulunmuştur. Rusların istedikleri tazminat Moskova 19 (a.a.) Dış İşlçri Bakanlarınm bugünkü toplantılarında Potsdam anlaşmaları metinlerirJn tefsiri cihetine gidilmişür. Bu hususta Mr. Bevin tarafmdan verilen izahata göre. Potsdam konferansrnda Ruslar Avus turyadan 250 milyon dolar isteBieği tasarlanuşlardır. Rusların bu isteği o vaMt reddedil miş ve o sırada Stalin bizzat bu istekten vazgeçmiş ve Avusturyanın Aimanyanın bir kısmı olarak telâkki edilmeBİ lâzım geldiğini kabul etmiştir. Bu noktayı açıklayan Bevin, Avus turyadan tamirat bedeli istenmemesi gerektiğini, Yugoslavlann Alman tamiratından büyük bir hisse elde ettiklerini, böylelikle bunun Avusturyadan isteklerinc bir karşıhk teşkil edecefini ileri sürmüştür. kanaat getirmiş bulunmaktadırlar. Msrshall'm bu sabahkl hareketl, bazr kunselerin siyasetlerinde inanılmaz bir de§İ5iklik olmadıkça, bir anlaşmaya varılmasmır. lmkânsiz olduğunu son deîa olarak ispat etmek üzere yapılmış bulunuyor. Stalin'le yapılan göriişmelerden çıkarılan ncticeler Moskova 19 (A.P.) Stalin'in B e vin'le Marshall'a ve Bidault'la yaptığı konuşmalar hakkında maiumat sahibı olan çok itimada şayan bir çevre, şimdiki Dıs işleri Bakanları Konseyinde hâsıl olan çıkmazm, ileride Alman muahedesi hususunda bir anlaşmaya vaıulmıyacağı manasına gelmediğini belirt miştir. Bu çevre «Zaman çok iyi bir şeydir ve hepimizin de zamana ihtiyacımız vardır» demiş ve MarshalTın Stalin'le yaptığı konuşmadan sonra bu kanaatinin kuvvetlendiğini ilâve etmiştir. Ayni zatin büdirdiğine göre konu§ma «iyi» bir şekilde cereyan etnıiş ve her iki taraf da birer «devlet adamı» gibi hareket etmişlerdir. Bu çevre ileride bir anlaşmaya varılabilmesi için Rusların tavırlannı değiştirmeleri ve bazı tavizlerde bulun maları icab ettiğini ilâve etmiştir. Fakat bir anlaşmaya varılabilmesi için de bir veyahut iki toplantıya daha ihti yaç vardır. Rusyava karşı uysalmı, metinmi davrantiialı? Baimakaleden devam İzmir gencliği komiinizm aleyhinde mitîng yaptı Baştaraj\ 1 inci sahifed'e şunu bümelidir ki Izmir gencliği de bu gazeteye pekâlâ bir ders verebilir.> Bu sırada Inönü ve Atatürk Liselerinden gel«n bisikletli öğreaciler kendılerinin de daha büyük topluluklar halinde bu mitinge kabul edilmelerini ve arkadaşlarınuı biraz bekletilmesiîii rica etmiflerdir. Bu arada başka bir nc aöz alarak: <Yurdutnuza komünist .ruhu girmiyeoektir. Burada buîunan topluluk namırıa kahrolsun komünizm dıyorum> demiş. <Kahrols\m komünizm» sesleri yükselmifrttr. Ellerinde bayraklar ve Atatürkün totoğrafları oldoığu halde meydandan ayÖmer Rıza DOĞRUL rılan gencler, «Savulun Kızollar, genclik geliyorl.> şiirini hep bir ağızdan söylemişler ve İzmirli Hürriyet gazetesinin basıldığı matbaaya giderek orada durmuşlardır. Zabıta daha evvel burada tedbkr almış. bulunuyordu. Birtalebe matbaanm merdivenleTini Baştarafı 1 inci sdhifede kaç ne müzaheret etmesinl, aicilyada ilk çıkmışlar, kilidli kapıLarı iterek açmışbölge pariamentosumın turulması mak lar ve cumartesi olmak münaeebetile eadıle bu hafta sonunda yapılacak olan kapalı bulunan matbaaya girmisler, orasçimler için istemefctedirler. tada gördükleri «Zincirli Hürriyet» gaRomada hâkim olan kanaate göre, zetesirrin paketlerinl ahp bunlan pencMafia» bir defa daha dört milyon Si cereden genclik gruplarma atmışlardır cilyalının mukadderatma hâlıiın ola Gaztteler parçalanmış ve bu esnada cektır. Küçük toprak sahibleriıün, tüc «Dağ başını düman almış» marşı söycariann ve kiracüann ekscrisi, <hay lenmiştir. dudiuga» karşı kendilerinl korumalan Müteakıben gencler, hükumet meyiçin muntazaman «Mafia> ya yardım d^mndan geçerek Kem€raltında müvezücretlerini ödemeğe devain etroektedir. zilerin ellerinde gördükleri <Zincirli Romada Sicilyalı Eral taraftarlannın HüiTİyet» gazetelerini parçalamışlâr ve en fazla oy almalarından korkulmaktaİstiklâl marşıru söyliyerek dağıhnışlardır. Böyle olduğu takdirde, adamn böldır. Gencler; Izmirli Hürriyet gazetesige parlamentosu ile Romadski merkez nin basıldığı matbaaya bir mektub bıcumiıuriyetçi hükumeü arasında anlaşrakarak, bu gazeteyi bastığı takdİTde mazlık başgöstermesinin öniine geçiîedoğabüecek alubetin mes'uliyetini yükmiyecektir. Bu da bir dahilî harbin çıklenmiş sayılacağmı bildirmislerdir. Vimasına sebebiyet verecektir. lâyet makamı, genclerin yaptıklan te~ zahürlerde kanunsuzluk tesbit edilmeMallara konacak etiketler diğini bir gazetecmin sualine cevaben Anfcara 19 (Telefonlft) Kontrola bildirmiştir. tfibl olsurı olmasın belediye encümenleıince etiket mecburiyetine tâbi tutuBakanlar Kurulu lan mallara etiket konmamasinın suç Ankara 19 (a.a.) Bakanlar Kurulu teşkü edecefi alâkalüara bildirildi. bugün öğleden evvel toplanmıştrr. İtalyada iç harb , tehlikesi miz kuvvete dayanan şerefli bir dostluk siyaseti olmalıdır. Bu siyaset, zayıflıktan ileri gelen korkakça bir yatıştırma politikası olmamalıdır. Bu, kat'î surette belirtilmelidir. Birleşik Amerika ile tngiltere arasına bir siyil sokulmasına müsaad^ etmiyeceğiz.» Böylece Churchill de bolşeviklcre karşı daima boyun eğen gevşek ve Stalin nikbin iorkak bir politikanın hiç de tarafBu şahıs, Kıemlin'in de ilerisi için tarı olmadığını, bilâkis azimli ve cebedbin olmadığını ve Stalin'in yabaııcı sur bir siyasetin liderliğini muhafaza Bakanlarla yaptığı konuşmalar esnasın ettiğini göstermiştir. da nikbinlik gösterdiğini ilâve etmiştir. Bu iki politikadan hangisi doğruGelecek Dış .İşleri Bakanları konfe dur? Buna cevab vermeden önce 1942 ransınm Londrada toplanmas; çok nıulı ylulünde, o zaman İngilterc Başbatemeldir. Bu itimada şayac çevre, Mar kanı olan Mr. Churchill ile görüştüshallStalin konuşmasmın iK hükumet ğümüz zaman, onun So\Tret Rusyaarasmda daha iyi anlayışa çok yardım ııuı Türkiyeye karşı fena niyetler ettiğini söylemiştir. beslemediği yolunda teminat veren Sovyetlerin karan sözlerine karşı: Moskova 19 (A.P.) Amerikan çev« Siz, bizim gibi tarih boyunca relerine gör,e, Sovyefclerin Avusturya Rusya ile 13 defa harbetmediğiniz muahedesinl Moskova toplantısında tsu ve bu devletin tecavüzkâr, istilâcı simamlaoıak istemediklert anlaşılmaktayasetinden felâketten fclâkete uğradır. madığınız için, Rusyadan endişe etmiyebilirsiniz; fakat biz böyle düşiinmeyiz ve düşünemeyiz.» Dediğiınizi habrlatmak isterim. Şüphesiz Mr. Churchill o zaman da Sovyet Rusyanın Çarlık Rusyasmdan Baştarafı 1 inci sahifede tevarüs ettiği ihtiraslann ölçüsüzlükile geride gelerek ikinciliği elde etmiş ğünü biliyor; fakat İngiltereye yatir. Şimdiye kadar bu. yarışın iki saat kın ve daha tehlikeli olan Almanyayirmi altı dakika ve elli bir saniyelik rekoru Joe Smith isminde bir Amerikalıya nın mağlubiyetini temin etmek için, aid olup 1942 de tesis edibnişti. Bugünkü Sovyet Rusyadan da faydalanmak yarışuı diğer deı«ce alanlan şunlardır: lâzım geldiğini düşünerek böyle koÜçüncü Tafft Kolejinden Amerikah ııuşmak mecburiyetini duyuyordu. Tedd Vogel, dördüncü, Kanadalı Gertki politikadan yumuşak ve uysalı, hardt Cote, Balkan Maraton şampiyonu harb içinde olduğu gibi, harbden sonYunanlı • Atanasiyos Raşazos iki saat 0ra da tecrübe edilmiş ve ne yazık ki tuz beş dakika ve otuz dört saniyede altam bir akamete uğramış; bolşeviktmcı gelmiştir. lerin ihtiraslarını artbrmaktan başka Ankaralı Şevki Koru iki saat otuz yedi bir netice vermemiştir. Gevşek ve dakika ve elli saniyede yedinci gelmiştir. Geçen sene yarışı kazanan Yunanlı korkak bir uzlaşma politikasuun İtalStilanyos Kiriyakides iki saat otuz do yayı, Ahnanyayı, Japonyayı cesaretkuz dakika ve on üç saniyede onuncu lendirerek azdırdığını ve nihayet Ikinci Dünya Harbinin patlamasına olmuştur. sebeb olduğunu da, yakın tarih bir ibret dersi olarak dünya milletlerinin gözleri önüne koymuştur. Türk hekimlerinin en yaşlısı için tören Baştaraf\ 1 inci sahifede • Boslon'daki Marafon müsabakası Amerikan Âyan Meclisi, İkinci Dünya Harbinden çok evvel, Japon Başta.raj\ 1 inci sahifede yaya karşı uysal bir siyaset takib etetmiştir. Muhabirler Başbakan muavini mişti. O kadar ki, Japonyanın harbe nin kargasalıklara sahne olan bir bölge hazırlandığını gördüğü halde Guam ye yaptığı ziyareti sırasında herhangi adasının tahkimi için, Amerika Harbir emniyet tedbirinin alınmış olmama biye ve Bahriye Bakanlıklanrun issmı dikkate değer bulmaktadnlar. 30 tedikleri tahsisah reddetmiş ve buna bin nüfuslu şehir Çaldarisi gayet harasebeb olarak da Japonyayı kuşkuretli bir şekilde karşılamıçtır. landırmamak ve kışkirtmamak liizumunu ileri sürmüştü. Bu yumuşak Ingiliz Büyük Elçiliğinde siyaset, Japonyanın Amerikaya saldırmasına mâni olamadı ve Guam kokteyl parti Ankara 19 (a.a.) İngiliz Büyük El gibi mühirn bir ileri üssün bir hamçiliği basm ataşesi tarafmdan bu akşam lede Japonlarnı eline düşmesüıden Şehir Lokantasında bir kokteylparti ve başka bir netice vermedi. rilmiştir. Bu toplantıda Bayındırlık BaSovyet Rusya, Almanya ve Japonkanı Cevdet Kerim Incedayı,' milletve yanın yıkılmasnıdan hasıl olan boşkilleri, Basbakanhk müsteşarı Cemal luğu doldurrnak yoluna girmiştir. Yeşil, Basm ve Yayın Genel Müdürü Kuvvet muvazenesinin bozulmuş olNedim Veysel HÜn, Cumhur Baskanlığı masından faydalanarak mümkiüı olBaşyaveri Cevdet Tolgay, çehrimİBde duğu kadar yayılmak istemcktedir. misafir bulunan milletlerarası parlanıentolar birliği İngiliz murahhas heyeti. üye Moskova kuvvete tapüğı için, karşıleri, İngUiz Büyük Elçiliği erkâm ve sındakilerin yumuşak siyasetini bir yerli ve yabancı basm mensubları ha zaaf ve korkakbk eseri telâkki ediyor ve her meselede kendi ihtiraslazır bulunmuşlardo'. Yunanistanın toprak isteği Baştarafı 1 inci sahifede dana çıkmasını görmek ve her partiden her siyasî mizacda vatandaş için terzil edilmemesi lâzım gelen devlet adamları akkmda asılsız söylentilere nasıl kendimi kaptırmıs olduğumu Türk adaleti huzurunda açıklamak» olduğunu da bildirmişti. Meydana çıkardığı hâdisenin andığı kadar basit bir şey olmadıŞını lk oturumda ar.lamış olmalı ki llân ettiği istekle taban tabana zıd bir soldan geri hrreketile «Onun verinde ben hakkm meydana çıkması ve bu devlet adamı akkmda asılsız söylentüere kendimi :aptırıp kaptırmadığımı Türk adaleti huzurunda açıklamağa çalıştiRim halde» abancı hukuk adamTarmm hâdise ve kendi TcanunloTimiTÜa münasebeti olmıyan mütalealarma sığınarak isnadahmm sıhhatl şöyle du^sun mahiyetini bile açıklamağa imkân bırakmamaga çalışıyor. şimdilik ha'kikatlerin tezahürürden korkarak kaçmağa çalışan o, kendisini akib eden, kovalayan da benim. Müşarünileyh hissetmeğe başkdığı nedametle, tefahür kanadlan kjrılarak yükseklerden düşmsğe razı olsa da benim açtığım dava yakasım hırakacak değildir. Bu kacıp kovalama safhasında kimin nefesi tükeneceğini de zaman gösterecektir. «Aman iş açıklanmasm» diye, endişeler içinde çırpmırken V.en bu devlet edamının bakanltk taröıinin sahifelerini açmaga çalışıyorum. Hiç olmazsa bu büyük adam hakikatlerin benim tarafımdan açıklanmasmı haysiyetine uygun görmüyorsa cihan tfkârı önündeki vadine olsun sadık kalarak davayı acmakla bekledifi gayeyi tahakkuk ettirmek «hakikatin meydana çıkbğmı ve millete göstermek, sözlerirain hd l nasıl asılsız söylentiler mahiyetinde olduğunu Türk adaleti huzurunda açıklamak» için icra kılman muhakemeyi kendisine isnad olunan fiilin nhhat ve ademi sıhhatine teşmil etmek arzusunda arar etmeseydi, varlığmm şeref ve hayslyetine daha uygun bir jesttâ bulunmus olurdu. Ne yapalım ki b?yle yrpmayı tercüı etmiş bulunuyor.» Hasan &\\ Yücel Kenanl Giireşçilerimîz Pragdan çarşambaya geliyorlar Oner davası n genc ve yaşh heklmleri de hazır buunmuşlardır. Törene cemiyetln reisi Dr. Pethl Erlenln bir hitabesile başlanmıştır. Dr. ethi Erden, meslekda^lan arasınd^ld lüzıımunu belirterek, senelerenberi terkedilmiş bıılunan güzel bir ıdetten, en yaşh doktoru *Şeyhül Eti'oıa» llân «tmek an'anesinden bahsetmiş, aiiz Paşanın ölümtinden sonra bu meviîiin boş kaldığını söyüyerek, şlmdi ayatta bulunan en yaşlı hekim, Dr. :acı Nuri Canbakanı takdlm etmiştir. Türkıyenin en yaşlı hekiml aranırken, unun İzmirde oturan, 1860 dogrumlu İsmall Hakkı Eden olduğu anlaşılmış, akat İzmirden üç gün e\rel gelen bir •elgraf kendisinin maaleseı o gün vefat Baştarafı 1 inct sahifede rtüğlni bildirmiştir. Sciz alan Dr. Hacı Nuri Canbakan, Karşılama programı Beden Terbiyesl Bölge Baç>canhgın :ıaa bir hltabede bulunarak teşeikür tmlş ve hayatırun sonuna kadar mesdan: egine bağh kalacağını söylemiîtlr. Prag'da yapılan Avrupa OrekoBomen Dr. Hacı Nuri Canbakan, 1301 senegüres birinciliklerlne katüan M 1 1 U Güreş takımımız 23 nîsan 947 çarsaımba slnde tstanbul Mektebi Tıbblyei Askegünü saat 11,20 de uçakla Yesilköy ba yeslnden mezun olmuş, memlgketia a meydanına lneoekler ve açagıda ha muhtelif taraflannda hizmet ettürten nrlanan program geregince karşılana sonra, hocabk yapmış, 1326 da, binbacailardır. Kulüb mümessillerile sporcu üıktan tekaüd olarak, hocalıga devaa» laTimızın karşılama töreninde hazır bu tmij, tercümeler yapmıştır. 63 senelitî doktor olan Dr. Hacı Nuri Canbakan, lunmalan ehemmiyetle rica olunur: 1 Bölge ve kulüb mümessllleri saat halen hastalonnı muntazaman mua11 de YeşilkSy hava meydanında hazır ene etmektedir. Dr. Hacı Nuri Canbabulunacaklar ve güreşçilerimizl karşıla kan 87 yaşındadır. 10 eviât babasıdır. dıktan sonra saat 12,15 te hareket eden 3 torunu, 5 torun çocuğu vardn ki, trenle Sırkecl lstasyonuna geleceklerdir. anbakan ailesi eşlerile birllkte 35 kişiyi 2 Güreşçilerimia Slrked gannda bulmaktadır. Dr. Hacı Nuri Canbakan Şehir Bandosu ve sporculanmız tara 2 yaşında bir daha evlenmlj ve son üg fından merasimle karşılandıktan sonra ;ocuğu bu izdivacdan olmuştur. Toplantıda, cemlyetin şeref baçkanhazırlanaocı vesaitle ve halkın yürüyüşilne göre vesaifcin geçiş yolunu taldb ede ğına <ja en eskl reis Dr. Neşet Osman rek Taksim abideslne bir çelenk koya getlrilmlş ve Dr. Fethi Erden tekrar öz »larak, 27 sene evvel Tesanüd oealdardır. miyetanl iuran Dr. Neşet Osmanın, 11 3 Çelenk koyma mer&stminden son yü cemlyet relsliginde kaldığını belu^, ra bir mtiddet bölgede lstlrahat edlle mlş, cemlyeün hayrrlı Işlerini saymıştrr. cektir. Şeref başkanlıgına seçllen Dr. Nsşet 4 Aynı akşam saat 31 de Bölgece Osman da bir konuşma yaparak teşekkendllerinc bir ziyafet verilecektir. kür etmiş, bilhassa yardım sandıtırı1» aydalarmdan behsederek, milyoner Bannediler. doktorlann büe bu sandığa Milletlerarası sağlık nasıl muhtac olduklannı anlatmıştır. konferansı Törenln sonunda hep bir arada çay Ankara 19 (Telefonla) Geçen sens NewYorkta toplanan mllletlerarası sağlık konferansında kabul ve lmza edllen belgelerin tasdiki hakkındakl kanun Meclise verilmlştlr. Adnan Menderes ve Sadık Aldoğanın tzmirdeki konuşmalari tnrrtr 19 (Telefonla) Adnan Menderes ve General Sadık Aldoğan bugüa Bornova ve ba g«ce Tepeüstü Parti binalarmda halkla konuşmuşlar ve guallere cevablar vormişleTdir. Bu arada Sadık Aldoğan haikın büyük bir kısmının Halk Partisinden' bıkmıs olduğunıı, Demokratlarm girükçe arttığmı ve tahak. küm peşind« koşmadrklejmı söylemiştir. Adnan Menderes de bilhjissa seçim kantmunun değiştirilmesi ve memlekett«s esaslı değişiklik yapüması lâzım geldiğini izah etmiş, vatandaşlarm bütün derdlerini ferdan halle çalışmak içinden çıkılmaz bir iş ohuadığmı üâv« etmiştir. Her iki hatib alkışlanmıştu. Hayalinizdekl dergi canlatuyor. nnı gerçekleştirmeğe çalıştyor. Bu gidişin sonu, ya Sovyet Rusyanın alabildiğine yayılması, yahud da harbdir. Uysal politika tecrübesi iflâs ettiğine göre, zaten Amerika ile İngilterenin, kuvvete daysnan cesur, roetin ve arimkâr siyaseti tatbik etmekten başka yapacaklan bir sey kalmamıştır. ABİDtN DAVEB PEK YAKINDA Millî Eeitim müfettişl«rî Ağır agır yürüdü; gene yanıma kadar çeldi: Ne kadar da tel gdnüllüsün, dedi. Bu ne öfke? İşte böyle, insanı kırar, yıkar; sonra da bir^enbire değişir, üstelik senli benli koBuşmaya başlar: Anlat baialım, diyordu. Nesi var annenin?. Geçmiş olsun!.. Gözlerimden yaş boşanacak, o kadar garsıldım. Kendimi güç tutuyorum: Eskiden de sıra=ı gelmiş, söylemişÜnı saıurım: Çok basta!.. Dedim ya, butün memurlar izin aknak, ikramiye istemck için ya anneterini hasta ederler, yahud da çocuklarına kitab alacaklarmı söylerler. Her gün bunları dinleye dinleye usanc geldi de... Benim şimdiye kadar hiç yalan söylediğimi duydunuz mu beyefendi?. Aylık çıkmadan üç, beş Ura avans alacağım diye zavallı anneciğimin üstüne hastalık yorar mıyım?. Küığunı, kıyafetimi de görüyorsunuz: Başma şapka, sırtma manto düşünen bir insan hali var mı bende,. Biraz kendimi toplamış gibiydim. Yeniden kapıya doğru bir adım attım. Gridi, kolumdan tuttu. Kendi masaeıran önüne doğru çekti: Dur bakalım. Konuşuyoruz iste. Annenden önce biraz da kendini düşün. Asıl hasta s«nsin. Bu ne kadar finir, bu ne kadar hırçınhk!, Anlıyorum; burada çok çalışıyorrun, çok yoruluyorsun; or.dan olacak. Öyle iken, dedim, yaptığım işi hiç kimseye beğendirsmiyorum. Eğer beni istemiyorsanız, onun için söylü TELIF ROMAN yorsanız, çıkıp gideyim mi, bilmiyorum, ne yapayım?. ' Biraz daha sokuldu: Onu demek istemedim, senin gibi bir genc kız, kendini buralarda harcar, yıprandırır mı, onu söylüyorum. Alay mı ediyor acaba?. Yüzüne baktım. Bakar bakmaz geriye çekildinı. özlerinde korkunç bir parıltı vardı: İçinde ne var, ne yok hepsini bir bakışta açığa vuran bir parıltı.. Hani şu yollarda gidip gelirken, çarşıda, pazarda alışveriş ederken yıhşık yıhşık sokulduklarını söylediğim insanlarınkine pek benziyor ama. onlarınki gibi korkak, onlarınki kadar sımaşık değil; daha hâkim, daha mütehakkim!. Biraz önce şeytanlara, zebanilere yakıştırdığmı o acı gülüşe pek uygun düşen bir bakışü. Daha uzaktan insanı yiyecekmiş, yutacakmış gibi bir bakış!. Ben bir adım geriye çekilmiştim; o iki üç adım birden sokuldu: Eğer sen istiyecek olsan!.. Dedi. Sesi keskin bir fısıltı gibi çıkıyordu; zehrini size de aşılamak için kıvranan, çahlanan bir yılanın ıslığı sanırsnuz. Adrnı adım yaklaşıyor: Olur şey değil!. Sanki beyefendi bana ' tenezzül etmezse, diye korkuyormuşum; yahud da herkesin ağzında dolaşan maceralarını kıskanıyormuşum gibi!.. Öyle mi sandı, nedir?. O gittikçe. sokuluyor, ben çekiliyorum: Ardatamadım, ne demek istediğimi. O kadar altüst oldum ki belki de yanlış söyledim; yanhş anlaşıldı. Siz No. 8 benim için ne düşünüyorsunuz, on.u Işlerini biraz daha azaltırız, aylı bümem. bilmsk de istemem. Bildiğim ğım biraz daha arttırırız. Hem eskifii şu ki, burada hepimizin büyüğü olan gibi yorulmazsın, hem de şu sıkmtıdan bir adam, elbet, daktüosuna tenezzül kurtulursun, Doktorlara verileoek para etmez, edemez. Benim kadar, belki benyı düşünmezsin!.. Yalnız şu densizliği bı den daha yaşlı evlâdınız var, Allah bağışlasın; nasıl olur da bana kötu bir rak!.. gözle bakarsnız, onu demek istedim. Artık anlamamış gibi görünmek olmıSınirlendi. Bakısı da, sesl de hırçınyscak. Ne kadar kendimi tutsam bundan ötesine dayanamıyacağım. Zaten bo la§tı: Bırak şlmdi bunlan! Senden naşanmalî, taşmak için yer anyorum. Açık fconuamak daha iyi, daha kesürme!.. Ben slhat istemiyorum. Yaşlısm; çoluğun, dıe onun, tam gözlerinin içine baktım. çocugun var ,dlye Ikide birde başıma Çarpışmaya hazırdım, Hem artık, sesim kakma! Ne oursa olsun, hoşuma gWide titremiyor. Buna kendim bile şaş yorsun! Ben mi hoşunuza gidiyorum? Hotmı: Eğleniyor musunuz, dedim; lnadı şunuza gitmek İçin ne yaptun acaba? nıza mı söylüyarsunuz, yoksa? Mutlaka Herkesten çok çalışıyorum, onu beğenbeni denemek, tartmak için olaca,k. Sl mjyorsunuz; yaptığım işler hoşunuza zin için gfönül eğlencesi her yerde, her gitmiyor. Öyle ise hoşunuza giden nezsman bulunur. Yoksa benim gibi bir dir? Bütün gün ekmek parasından, andaktilo parçasma tenezzül etmezsiniz, nemin ilâcmdan başka bir düşündüğüm yok. Bu kadar acı içinde, yokluk içinde sanmm. Ne dediğimi ya yanlış anladı; yahud her gün biraz daha kınşan asık bir subu da kendine göre bir ustalık olacak: ratın neresi hoşa gider? İşte beni en çok çileden çıkaran da Onun için korkuyorsan eğer, dedi. hiç üzülme!. Ben sana hiç bir zaman bu!. bi'miyorum ne var sende? Güzellldaktilo diye bakmadım ki... Buradaki ğine guzelsin ama bir çok kadınlar güzel olabllir. Seaden güzelleri de çoktur. lerin hiç biri sana benzer mi?. Seninki hiç klmsede görülmemlş!. Bir yandan karşısındakinln slnirlerine dokunan, onu çüdırtan, bir yandan da kendine baglayan, kul köle eden bir hal!. Bütün gün karşımda görüyorum nİM Kendin de söylüyorsun ya, hep öyle suratın asıic, gözierin yorgun, benzin soluk. Bilmiyorum? Gördükçe hırslanıyorum: Kizıyor muyum sana, acıyor muyum? Yoksa? Yokaa, sevgl ba mudur, sevivor muyum eenlî Adamcağız, ya sahiden çıldırdı? Yahud da ne kadar kolay yalan söyliyebiliyor!.. Şu erkekler ne iğrenç!. N« de çok seviyoriar, n« de çabuk seviyorlar! çiğnendikçe, Onlann ağzında bu insan sevgiden de tiksindyor!,. Hele bu karşımdaki, hiç görühnemiş, hiç igitilmemdş bir canavar!» Hig beklenmedik sözleri bir araya toplayıp beni şaşırtmaya mı çalışıyor: Bu yaşta, bu yaradılışta bir adam beni sevecek, ben d« buna inanacağım, öyle mi?. Ya sonraY.Kendimi güç tuttum. Sarkmtıbk, sırnaşıklık, kabalık, terslik hepsi ne ise fakat bu türlüsü, kadınlığuna, genç kızlığıma karşı bu kadar saygısızlığa dayanılmaz!.. Artık ben de, üpkı onun gülügündeki Açlıktan düensem bile bu dedik acılıkla konuşuyorduım: lermizin olacağı yok, beyefendi!. Bun Sevmek mi, dedim; işte bu güzel! siz de bilirsiriiz. Şimdiye kadar siz d < Bir bu eksikti!. Buna inanacak yeryü anlanuş olacaksınız. zünde, benden başka sersem kalmad) Biliyorum: Yokluk içinde bile bfc mı sanıyorsunuz?. türlü eğümiyen bir istiğna var, send' Inanılmıyacak gibi değil mi?. Ben Sefalet içinde büsbütün göze çarpan de, zaten, seviyorum demedim sana!. hattâ göze batan başka türlü bir ihti. Fakat bunu kendi kendime sorduğuı» çok oldu? Bu yaştan soma başıma bui (Arkası var) Ankara 19 (Telsfonla) Seyhan Mlllî Eğitlm müdürü Nasld Sanca 4 üncü Genel Müfettişllk Milli Eğitlm mufetda mı gelecek, diye çok korktum. Güc tlşlglne tayin cdUdL oluyor ki, bix deküca bile, yarumdan aynlmana dayanamıyorum. Hep seni Geleîibevi okulunun havacıhk günü Dün saat 15 te Darüşşalaka I^isesi salonunanyoTum, seni istiyorunı. Gün oluyoj da Gelenbevi Okulvmun tertiblediği havacılık ki, seni karşııoda görmek bile sinirle tbrenl seçkin davetlilerin huzurunda yapılrimi bozuyor. İçimden, hep seni kıcit mıştır. Törene müdür Rıza Bedlzin önsPzü mek, kapı dışarıya atmak, kovmak, kai ile baslanmış; müteakıben avukat Ömer Köpbini kıımak geliyor. Sonra da, çıkar rülü «Havacılık ülkusü» admda heyecaclı bir bulunmujtur. Konferansı şiirler, raoken, arkandan koşmamak, ayaklaTinın söyjevde nologlar vc İngiliz Kültür Heyetinln iki Illml ucuna serilip yalvarmamak için ken takib etmiştir. Hazırlanan havacılık resim dimi güç tuıtuyorum. Sevmek değildir sergislnln açıhşından sonra Havacılık marjı de nedir bu?. GözJeriıni kapıyorton: Se ile tdrene son verilmi^tir. Belediyenin İtalyadan getirttiği ai şöyle kürkler, ipekkr, incüer içinde saltanat sürerken görüyomm. Ne kasüs fidanlan Istanbul Belediyesi Bahçeler Müdürlüğündar da yaraşıyor sana!. Bir sözün, biı tatlı bakışın eeni bu saltanata çarça den dün su mektubu aldık: «Cumhuriyet gazetesinin 19 '4/1947 tarihll buk kavuşturabilirdi. Bazan da, hani nüshasında «İstanbul Belediyesinde lüks maşu ekmek parana bil« elvenniyen ay rakı» başlıgıle inüşar eden yazı incelenmiçlığıra keseoek, o üç beş lirayı da elin tir. Bu yazıda parlclara dıltilmek üzere döviz den alacak gibi oluyorum. Sevmek de sarfile İtalyadan yüzlerce süs fidanı geürildiğinden bahsedilmektedir. Şehrimizde yetijğilse, muüaka bir hastalık bu!... Ben tirilmek ve üretilmek üzeıe getirtilen bu 11yaşta bir adama yaraşmıyan bir deli danlar, Jidanlıklarımızda bulunmıyan çok lik!... Şimdi de bak, görüyorsun ya, bij nadide ve yuksek değerde bir takım ağacgenc kızı kandırmaya çahşan insanlara ların fidanlarıdır. Bunlar meroleketimizde de >etiştirilebıUrse de getirttiğimiz 800 fidan 25benziyor muyum?. Onlar gîbi sana tat 30 yıl emek sarfedılnüş. yeüşmis fidanîar h, tatlı dil döküyor muyum? Ne söy olup halen liretin *J&. düşuk olması sayalediğimi bilmez oldum. Seni bu dikka slnde ambalâj, nakhje bedeUçrl ve gunvrük falilıktan vazgeçirmek için ne yap resmi de dahil olduju hD'Je, ar.cak 8 bin liraya nıal olmuştur. Nitekım şehrlmizin bazı mah, anlıyamadım gitti!.. maruf çlçekçl ve bahçecileri de liretin dii şüklügltader» laydalanarak bu fidanları getirtmişlerdir.» ERÇİL | ile HAŞMET ALPTEKİN Nişanlandılar. 19/4/1947 AYTEN