CUMHURÎYET BEYBİELM1LEL PORTRELER Dost Yunanistanm kaybettiği değeriî hükümdar: George II Ömrünü bir çok maceralar, düşüp ksümalar. kazanclar, kayıbiar, kederler, sevmcler ve bulıranlar içinde geçiren <?ost Yunanistanm hükümdarı Ikinci George, dün, ömrünün en son buhranını, hayatla ilişiği kesmek suretile yaşarnış ve bir kalb sektesi neticesinde bu d^nyaya gözlerini yummustur. O. muhakkak ki ömrünün en verimli ve olgun genclik sayılmağa değer devrejinde i<3i. Çünkü Atinanın kraljık sarayını öıtiva eden Tatoi dolayında 1890 yıiınm 20 temmuz günü doğmuştu. Yani ölümü stfasmda 57 yaşında var, yoktu. Bu yassa bir milletin bir hükürndardan en fazla faydalanacağı sıradır. Bahusus jkinci George gibi hayatın tadmı ve acısını tatmış, faltanat sürroenin zevkini eurdüğü gibi tacü tahttan mahrum kalmanın ve uzun yıllar sürgünde yaşamanın ıstırabmı çekmiş, vatarunın bah. tiyarlığı gibi bedbahtlığma şahid olmuş, rnilletinin kahramanhk menkıbeleri ya. rattıktan sonra ezildiğini ve yıkıldığmı görmüş, daha sonra yeni Dir kalkmma>ya rehber olmak üzeTe milletinin başma geçmiş olan hükümdarlar, tecrübelerile, ve yaşadıklan çeşidli hayatın ilhamlarile, milletlerine son derece faydalı olur(lar. Onun için dost Yunan milleti ' bu güzid* vasıfları taşıyan bir hükümtdarı vakitsiz kaybetmekle mühim bir zıyaa uğramıştır ve onu bu mühim zıya yüzünden taziyet etmek icab eder. huriyet kurulmuştu. Yunan Cumhuriyeti 1935 yılına kadar devam etmiş ise de bu yil içinde tekrar genel oya müracaat ihtiyacı kendini göstermiş ve büyük bir çoğunluk Kralın geri dönmesi lehinde rey vermisti. Kral George 1935 te memleketine geri dönmüş ise de bir kaç sene «onra tekrar memleketini terketmek zortfnda kalmıştır. Fakat ayrılma, Yunan milletinin arzusile değil, fakat yabancı ve müthlş bir istilânın icbarile idi. Hepimiz de haürlarız ki, İtalya, Ikinci Dünya Harbine girdikten sonra Yuna. nistanı istilâya kalkışmitj ve Yunan milleti, bu istüâ teşebbüsüne karşı hie bir vakit unutulmıyacak büyük bir kahramanlıkla mukabele etmiş, İtalyayı denize dökecek derecede yaman bir mukavemet föstsrmişti. îtalyantn bu hall, Mihverin bütün haysiyet ve nüfuzunu yıkmak üzere olduğu için Almanya, İtalyar.ın yardımına koşmuş, ve Yugoslavyayı ezip geçükten sonra Yunanistanm üzerine yüldenmişti. Mihverin en bellibaşlı iki büyük devletinin taarruzu karşısmda Yunan milletinin boyun eğmekten başka çaresi yoktu. Bu yüzden Kral îkind George da 1941 de Yunanistanı terkederek hükumetini Londrada kurmuş, fakat onun kabinesi 1944 te Atinaya dönerek çahşmağa başlamiîtı. Arada Yunanistan kurtulmuş ve Mihv«r yıkümağa yüz tutmuştu. Fakat bu Birada Yunanistan içlerinde başgösteren ayrılıldar, Kralın hemen gerl dönmesine imkân vermediği İçin Kral İkinci George bir müddet daha Londrada kalmıj ve bir hükumet naibi tayin etmiştL Hk fırsatta gene pilebist yapılacak ve onun vereceği neticeye göre Kralm geri dönüp dönmiyeceği kararlaştırılacaktı. Geçen yıl yapılan pilebLsit, Yunan çoğunluğunun, yani yüzde seisen beşinin Kral lehinde rey vermesile netioelenmi», Kral İkinci George da memleketine dönmüştü. Kralın metnlekete dönmesi üzerine karşılaşüğı hâdise, müfrit sol gmplarm isyanı ve çetecüik harbi açmalan idi. Fakat kralın hükumeü, müsellâh bir azlığın Yunan mukadderatına tahakkümü ve Yunan istiklâlini imha etmesi mahlyetinde olan bu harekete karşı koymuş ve bu hareketin memleketi sarmasuıa imkân vermemiştir. Yunanistanm Amerikan yardımil« de daha tcdrli bir gayretle bu çeteciliği ortadan kaldırmak üzere bulunduğu sırada, Kral İkinci George ansmn vefat etmiş ve tahtını karde»l Prens Paul'a bırakmış bulunuyor. Ömründe nice nice defalar Yunan topraklanndan uzak yaşamak lorunda kalan Kral George, artık bir daha uzaklaşmamak üzere Yunan topraklarına !cavuşmuştur. Artık Yunan toprakları, onun ebedî ikametı;âhıdır ve hiç şüphe yok ki onun 57 yıllık ömrünün en büyük tesellisi, Tunonistana hizmet eder!wn ölmek ve Yunan toprağına gömülmektir. Sehir haberleri Yiiksek Tahsil Gencliği Yardım Dernegi Yoksul talebeye yardım maksadile kurulan dernek dün ilk toplantısını yaptı Yüksek Tahsil Gencliği Yardım Derneğinin ilk kongresi dün Marmara Lokalinde yapılmıştır. Kongreyi idare edecek aevatın seçilmesinden sonra Nevin Umur, dernefin gayesini ve prensiplerini izah etmiş, demeğin her yıl 34 faMr talebeyi okutmak için faaliyete geçtiğini söylemiştir. Bundan sonra yönetkn kurulu seçimine geçilmiş, başkanlığa Nevin Umur, azalıklara Ne\on Berkmen, Vedad Esin, İsmet Ülkümen, Ayhan Altan, murakabe kuruluna da Selmin Akath, Özkul Alun, Gülüm Tok seçilmişlerdir. TAK1IIT1L\ BİR YAPRAK Yumrukmu bekîiyerlar? meiika Cış Işleri Bakanı Ge. nerai Gsoıge Marshall, Moskova konftıansjnın gidişin. den hiç menınun değildir. O. Çincle iKeıı Rus bolşeviklerile (,in Komunistlîiinıa elele vererek 400 milyon nufuslu kota Çini, Mançuriyi, hattâ Kora'yı Sovyet Rusyanın peykleri ve bcndeleri arasıııa sokmağa na^ıl calısüklarım yakındau gormek imkânını bulmuştur ve konferans çalışmalarının bskleniien inkişaiı gösteremeınesinuen dol?vı «son derece gavriraemııun» oldugunu da gizlememektedir. Konferans, görüştüğü meselelerden galiba yalnız birindc nazar değmesjn. bir anlaşmaya varabtînıiştir ki o da devede kulak kabilinden, müstakil ve müstakbel Avusturyanın yalnız 35,000 kisilik bir orduu olacağından ibaıettiı. Asıl Avrupa baıışının teıne'iai teşkil edecek olan Almanya meselesinde ise hiç bir esaslı noktada anlaşmaya varıîamamı^br. Çünkü Sovyet Rusy?, Alman. yayı kendi nüfuzu altında tutmak için herşeyi yapıyor. Bu memleketi ganimet ve tazminat diye ferdlerine varıncaya kadar soyup soğana çevirdiktcn sonra, üstelik bir de 10 milyar dolar tazminat stiyor. Fabrikaları, ticaret genıileri elinden almmış, toprakları tnksime nğramış aç ve sefil bir Alnıar.ya, aşağı yu. kan 30 milyar Türk lirası demek olan ağır bir haracı da, galiblerden yalnız Sovyet Kusyaya verirse, uıun yıllar kal. kınamıyncak ve ısürab çcken halk da bolşeviklerin propagandası ve gizli, açık e^kilâtile nihayet komünist olaeaktır. Işte dört haftadır, Moskovada galiba MUttefik temsilcilerini uyurmak için, yahud da uykusuz bnakıp münakaşa vo mukavemete mecalleri kalmasin diyehcm'cn daima geceleri toplanp.n Dörtler Konferansı, Sovyet Busyanın bu hedef* armak için çıkardığı engeller ve dayatma yüzünden bir neticeye varamıyor. jstelik Molotov Yoldaş, konferansa, is•eklerimizi kabule mecbursunuz yollu ir ültimatom da vermiştir. Amerika Dış tşleri Bakanı da «Bir ül« irnatom veya kesin bir ccphe ahş Itarısında hiç bir zaman hakikî bir anlaşmaya varamayız» demiştir. Bu saltia, mutedil, hattâ soğukkanlı» Eakat gayet doğru cevab karşısında Mootov Yoldaş, gene «dediğim dedik» diye ısrar ederse, günün birinde, Brest.Liowsk banş konferansında olduğu gibl, eşil masanın üstüne bir yumruk inme. iini beklemek lâzımdır. Evvelce de bu sütunda yazdığım gibi, konferansta da, Sovyet dclegeleri, kendi dediklerinde ısrar ediyor ve durmadan propaganda yapryorlardı. Bu yüz. en müzakereler uzayıp gidiyor, bolşe. iklerin yaptıkları komünist edebiyatı ve propaganda tiıfanı da dinmek bilmiyordu. Nîlıayet günün birinde, Alman askeri murahhası General Hoffmann'ın sabn tükendi. masanın üstüne blr yumruk atarak ertesi günü aksamına kadar ovyet murahhaslan, kendilcrine verien teMifleri kcbul etmediklerf takdirde. mfitarelteye nihayet verileceğinl ve askerl harekâtın bBşlıyacağrnı söyledl. Eresl günfl de Alman orduları taarruza ;eçerek Sovyet cephesfni tarümar ettiler ve blöfle iş görmek istiyen bolşe\iker de, boyun eğerek banş andlaşmasını ünzaladılar. Amerika Dıs tşleri Bakanı Georgo Marshall, General Hoffmann'a henzememekle berabcr bir askerdir. Bu gidişle nihayet, günün birinde bolşeviker, onun da sabnnı tüketecekler ve Bakanı, masanm üstüne bir yumruk atarak «Ya tehUflerlmiri kabul edersiniz, ,jhud da Amerikaya dönüyorurn> demeğe ıuecbur edeceklerdir. Gerçl 1947 deld vaziyet 1918 dekinin aynı değildir. O 7aman Sovyet Rusya mağlubdu. simcH alibdir. Fakat karşısında «îa tnağlub bir levlet değil, Amerika ve müttefiklert vardır. İşi psikoloji bakımından tetkik edince unutmamak lânmdır ki nihayet Amerikanın da, dernokrasnerin de sabrl tükenebilir. Nitekim bnnun alân»etleri de belirmistir. Bolscvik politikan kurnaz. drr amma psikolojiden sifır almış görüiiyor. asır sonlannda Amerikan mttnasebetferi 1899 yılında Washington'da 4 temmuz istiklâl bayramı kutlanırken yabancı devlet bayrağı olarak, yalnız Türkiye Elçiliğinin bayrağı dalgalanıyordu 19 uncu asır sonlarmda Türk Amerikan siyasî münasebetleri tetkik edilirken, Osmanlı İmparatorluğunu Washıng ton'da fevkalâde murahhas orta elçi sıfatfle büj'ük bir liyakatle tetnsü eden Ali Ferruh Beyi hatırlamak ve bu değerli Türk diplomatını «Cumhuriyet» okuyucularına tanıtmak; bugün ertık en yüksek noktasına ulaşmış olan Türk Ame. rikan dostluğunun yakm tarihimizdekı tezahür çekillerini aydınlatma bakımın. dan bir zaruret ve hattâ bir borcdur. Sonralan, Bulgaristan Komiserliğı gibi çok mühim bir vazifeyi de basan ile ifa edecek olan Ali Ferruh Beyin en çok göze çarpan tarah; o devirde Osmanlı devletinin «n genc elçisi plması, gerçekten, bugün büe hayretimîzi çekecek ka. dar genc bir yasta iken memlekeünı, Washington gibi siyasî bir merkerde meharetle temsil edebilecek bir olgunlukta bulunmasıdır (1). 1865 yılmda Is. tanbulda doğmuş olan Ali Ferruh Bey, 1898 başlamda yani otuz üç yaşında iken Washington elçüiğine tayin edılmışve kültürel sahalarda süratle gelişmeğe fendinin verdiği nutka cevabında; bir devam etmiştir. aralık Amerikan gazetecilerine done19 uncu asır sonlannda Türkiye ile rek: «Hani düşmanlprımtzın iddiaları; Birleşik Devletler arasmda, Ubiiyet m« yani hıristiyanlara cefa ettiğimiz nerede seleleri yüzünden ve 1830 muahedesinin kaldı ya? İşte bunlar hıristiyandırlar, hattâ şimdi kilisede bulunuyoruz!> diy< dördüncü maddesinin tefslri işinden balutab etmiş ve toplantıda bulunan cemazı hukuki «nlasmazlıklar çıkmışsa da at (Ehret; hıristiyaniz ve padişahımm taraflarm gösterdikleri karşılıklı anlayış severiz!) sadalarile bu sözü karşılamış sayesinde kolayca halledilebilmişlerdir. tır. Ali Ferruh Bey, bu olayı bildiren, Osmanb İmrçaratorlugundaki Amerikan 11 nisan 1899 tarihli uzun raporuna Ne misyonerler teşkilleri ve müessesele. York şehrinin ehemmiyetli gazeelrnite rinin faaliyetlerinden doğan bir takım den biri olan Evening Post'un, toplantıpürüzlü meseleler de derin btr siyasî an. da hawr bulunan muhabirinin yazdığı lasmazlık halini almamışhr. Yalnız Av. €Padişah muhabbeti» ve «Türkiye sefirupa ve Arnerlkadakl Ermeni komitele rinin Suriyelüer tarafından resmi kabu. rinin Osmanlı devletile Türkler aleyhin. lü> başhkh makalesini de eklemiştir. deki zehirli propagandalarile tez^'irleri Birleşik Devletler hükumetini değilse Kuvveül bir hukukçu olan Ali Ferruh bile, Amerikan umumf efkârını zehirle. Bey, Amerikan basm kanununun hümeğe ba*lamıştı. Ayrıca ban SurîyelileT kümlerinden faydalanarak, FJğlem ve Elmuhit gazeteleri akyhinde davalar de Amerikada neşrettiklerl gaîetele bu iftira savaşına katılmışlardı (2) îşte, açmiş ve başyazarlarını binlerce dolar genc Türk elçisinin Amerikada karşılaş ağır para cezasma çarptırmıştu. tığı en çeün mesele bu idL 1898 ylll 4 temmuzunda, Washingtonda Ali Femıh Bey ince zekâsi ve kenliğile, vazifesine başlar başlamaz, aleyhimizdeki propagandalarla sistemli bir şekilde ve başan ile savaşacaktır. Seleflerinin, ingilizce bllmemeleri ve yalnız fransızoa konuşabilmelerl yüzünden, Amerikan hükumeti ve oTganlarile yaptıkları temaslarda tercümanlarınm yardımîanna muhtac kalmaları sebebile aleyhimîzdekl cereyanlara kar?ı tesirle. ri pek az olmuştu. Zamanuı Hariciye Nazırı Tevfik Paça bunu sejmîş, Sadarete gönderdiği tahriratlarda, Washing. ton'a tayin edilecek e'çilerin mutiaka lyl ingilizce bilen Türk hariciyelileri arasmdan'seçilmeleri zaruretini acıkça belirtmişti. Yeri Türk elçkî mükemnıel gilİTce bildiği ffibi, bu büyük demokrasi memleketlnda matbuatın oynadığı mühlm rolü de lâyıkile anlamıştı. Amerikan umumî efkârmm temsilcilerl sayılabilen basm mensublarile açık konuşmak, Wç bir dlplomatik endişeye kapılmadan ve dolambach yollara sapmadan Amerikan gazetecilerüe dostça ve »erbestçe münakasaya prfrfşmek: doğrudan dofruya yaranm üzerine parmak basmak, Ali Ferruh Beyin şiarı ve başlıca muvaffakıyet amili olaeaktır. Washington elçimizin Mabeyn Başkâtibi Tahsin Beve, daha doğruıu onun a'acıhgüe Abdülhamide, gönderdiği uzun raporlardan ve eklediği, buyük Amerikan gazetelerinden kesilmlş makalelerden Ali Ferruh Beyln bu yolda baçan ile ilerlediğinl gSrüyonii Açık konusmağı ve samîm! münakaşaları »even Amerikan gazetecileri de makalelerinde bu hususları açıkça belirtmektedirler. Aleyhimizdekl makalelerile tanmmı? A. merikan gazeteleri başyaıarları bile Waghlnfrton elçiliğimizde verilen bütün riyafetlere samim! Wr çekilde davet edilmektedirler; Türklye elçislnin Iştirak ettigl bütün toplantılar ve merasimlerde de yer almaktadırlar. Ali Ferruh Bov nereye gitse, refakatinde bir kaç gaîeteciyi de beraber gotürmektedir. Artık, Amerikan gazetecilerlnin nazarında Tür kiy« elçisi büyük bir gazetecl dostudur; kendilerine, iki memleket arasındaki münasebeüerle Ogili, sık sık beyanat ve açıklamalarda bulunmaktadır. O srralarda, Birleşik Devletlerde sayıarı 65,000 1 bulan Osmanlı tebaası Suriyeli ve Lübnanlı, maronit . ortodok3katolik cemaatleri ruhanl reisleri Türkiye elçisini Ne^.Yorka davet etmışler; yapacakları toplantıları çereflendirmesini rica etmişlerdi. Ali Ferruh Bey bu vetileden de faydalanarak, derhal elaltm. dan NeWYork gazetelerinin muhabirlerini bu toplantılara davet etmiştir. Hı. ristiyan tebaa tarafından Türkiye elçisinin hararetle, büyük bir sevgi ve saygı le karşılanması; bağlılık gösterileri ve söylenen nutuklar, Amerikan gazetecierini hayretlere düşürmüştür. Elçi, orto doks cemaati Arhimandovitl Rafael EAmerikan istiklâl bayramı kutlanırken, Ali Ferruh Bey elçllik bavrak direğine büyük bir Türk bayrağı çekerek Amerikahların bu büyük gününe iştirak et. mi?ti. Fakat o sıralarda Birleşik Dev. letler tspanya harbi en kızışmış bir devresinde olduğrundan, Washington semannda o eün da'galanan yegâne yaban. cı bayrak Amerikan gazetecllerinin dikkatini çekememiştlr. Fâkat ertesi yılın 4 temmuzunda, cene Washington semasırida yalnız Türk bayrsğınm dalgalan. ması herkesin ve bu arada ilkin gazetecllerin dikkatine çarpmıştır. Amerikan başşehrinin gazete muhabirleri, diger bütün yabancı devletler elçiliklerini do. laşmışlar ve hiç birinin bayrak çekme. ş oldugunu görerek en tesirli silâhları olan kalemlerine sarılmı^lardır. Tür. kiye hakkmda bir çok sitayişlerle dolu ve diğer memleketler elçîlerinl «iddetle tenkid eden uzun makaleler Washington gazetelerinde neşredilmeğe ve halk bu olayla yakından ilgilenmeğe baslamıştır. Washington Post gazetesinde: tTek bir bayrak dalgalanıyordu, Türklyeden maada bütün yabancı elçiliklerin 4 temmuz bayrammdan haberleri yoktu» baş. ıklı uzun blr makale yayınlanmıştır. Gazeteden ke.«ilerek Mabeyne gönderien bu makalede Rusya elçili&inden bahsedilirken: «Birleşik Devletlerin an'a. nev! dostu oldugunu söyllyen Rusyanın ilçiliği de 4 temmuzu unutmuştu» cümlesini kullanmıştır. «Diplomasi nezaketlerl> ve diğer başlıklar altında, Washingtoh gazetelerinde çıkan yazılardan1 sonra NeWYork Times gazetesi de uzun bir makale yaymlamış ve bu mesele Amerikan matbuatma dalbudak salınca; Birleşik Devletler Hariciye Nazırı Jlr. Hay basm mensublannı toplayarak beyanatta bulunmak zorunda kalmış: Bir memleketin millî bayramı kutlanırken yabancı devletler elçiliklerinin bayrak çekmeğe mecbur olmadıklarını; Türkiye elçiliŞinin bayrak çekmesinin, bu mem. eketle Birleşik Devletler arasmdaki de. rin ve samimî dostluğun fevkalâde tezahürlerinin bir niçanesi oldugunu blldir. mistir. Bu bayrak meselesl •üzerine, Washingondaki yabancı devlet elçilerinin. Ali Ferruh Beye karşı yaptıkları açık sltemere Türkiye elçisi: «Bu yaptığım, miletlerarası umuml hukukun protokol düsturlarma aykırı değildir!> cevabını vermiş ve Birleşik Devletler İstanbul •lçiliğinln bayrak direğinde de, Osmanh devletinin resmî bayramlannda* Amerikan bayrağınm dalgalandığını ilâve etmiştir. Fuad EZGÜ 1 Ali Ferruh Bey, Bulgaristan Ko. miseri olarak Sofyada bulunurken; 1904 yılmda henüz otuz dokuz yaşında iken vefat etmiştir. (2) Elâlem ve Elmuhit gibi arabca gazeteler. 1890 da Tatoi'da doğan Kral George, Kral Kostantin'in en büyük oğlu ve Ve. liahdı idi. Birinci Dünya Harbi sırasında Yunanistan, İngiltere ile müttefiklerinin tarahnı tutmak istemediği için Mütte. fikler, meşlıur Venizelos'un Snderliği 'sltında bir darbei hükumet yapmışlar, ve Kral Kostantin'i devirmişler, onun yerine oğlu George'u geürmelerl icab ettiği hâlde Alman muhibbi olmasından şüphelenip onu tahtuıdan mahrum ederek yerine daha küçük kardeşi ÎAleksander1! getirmişlerdi. Fakat Birinci Dünya B'arbinin son bulması üzerine Yunanlılar, "Kral Kostantini 920 de tekrap tahta gejtirmişler ve Prena George da bu suretle> veliahdlığını yeniden kazaıunif ve 27* subat 1921 de Ruraanya Krah Ferdinanrtta Kraliçe Mari'nin köa Prenses Elizabetle evlenmlşti. ' ' Daha sonra Yunanistanda General Plastiras'jn yaptığı bir ihtilâl neticesinde Kral Kostantin tekrar hal'olunmuş, ve Birinci Dünya Harbi içinde onun yerine geçen Kral Aleksander de vefat etmiş olduğu için Prens George 27 eylul 1922 de Yunan tahtına geemlşti. Fakat onun taht üzerindeki mevkii, kat'iyyen sağlam deŞildi. Çünkü 1923 yılının ilkteşrin ayında vuku bulan bir ihtilâl, durumunu çok fena sarsmış ve memlekette cum. huriyetçilik cereyanınin belirmesi bu sarsmtıya daha tehlikeli bir mahiyet vermişti. Yunan ordu ve donanması şeflerinin, bütün Kral haaedanını atmak Sçin giriştikleri mücadele, vaziyeti büsbütün karıştırmış, Kralın askerî bir darbe ile karşılaşacağını belirtmiş, bu yüzden Kral 1923 senesinin 19 aralık günü Yunanistandan ayrılmak zorunda Gazi Osman Paşa için yapılacat "fören kalmjştı. Gaziosmanpas» Orfaokulu, adını taşıdığı büyük Turk komutanı ve Pilevne kalıramanı Gazi Osman Paşanın Faüh camil avlusundakl Yunan millî meclisi 25 mart 1924 te türbeslne. öltim yıldönümü münasebetlle, 4 Yunan kralhk hanedanım haleden ve nisan 1947 cuma gunü saat 15 te, törenle çeYunanistana girmelerini meneden bir lenk koyacaktır. Bu törende Gazi Osman kanun çıkarmış, aynî senenin nUan a Paşanın {ahsiyeti, hayatl anlatılacak, Istiklâl yında yapılan pilebisit, meclisin kararını Marşı ve Pilevne türküsü löylenecektlr. Öğrencilerln ve öğretmenlerin bulunacaktasvib etmiş ve bunun neticesi olarak ları bu törene okulun yeni ve eski mezunbütün Yunan hanedanı Yunan toprak larile öğrencllertain de katıbnaları rlca eJUlarından ayrılmış ve Yunanistanda cum. mektedir. Arthur Koestler SOVYET EFSÂNESİ ve İ N S E L HAKİKAT Son yıllar tarüıinin karanlık sahifelerini aydınlatan bir vesika abidesi Fiatı: 150 Kuruş. K İ T A B E V Î Telif Revü Operet 3 Perde Yazan: SA1M NAHİD BİLGE Müzik: Heybeliada Sanatoryomunda memurlar için bir paviyon ayrılcU Sa£lık Bakanlıgından Vilâyete gelen bir tamlmde Heybeliada Sanatoryomunda devlît memurlarile sınal devlet teşekkülleri memurlarından tedavlye muhtac olanların paraları mukabillnde tedavilerl için bir paviyon «yrıtauş oldugundan, tedaviye lhtiyacları olanların derhal yatırılmak üzere mü ü. Kudüs mutasarrıfı Çüriiksulu Reşad racaat edebileceklerl blldlrllmlstir. Bunlardan gıtnd» 710 llra arasında tedavl ücreti Paşanm oğlu AU Ferruh, Beyrutta Fran. alınacaktır. sız Usesinde orta tahsilini yapmış ve son. 40 bin lira para cezasına ra Mülkiye mektebini bitlrmiştir. 1885 yılında Babıâli Tercüme odasma mülâmahkum oldu Galatadakl Uutu fabrikasını klralarken 20 zimet eden müstakbel Washington elçisi, bln lira havaparası aldığı iddiaslle Millî Ko iki sene sonra Paris sefareti üçüncü *arunma Savcılıgma verilen fabrikator Toma tibliğine tayin edilmiş; buradakl vaafesi nın 5 inci Millt Korunma Mahkemeslnde mev esnasmda «Sciences Politiques» mektekufen görülmekte oîan davası «ona ermij. sanık, 6 ay hapse ve 40 bln lira para ceza binden de diploma almıştır. Bu sureüe sına mahkum edilmiştir. Mahkeme Byrıca hariciye mesleğine giren Ali Ferruh Bey Tornamn S0 bln Ura İle tahliyeslne karar süratle yükselerek on üç ı*ne sonra Wavermijtir. ashington elçüiğlne tayin edılecektir Kadın yüzünden Ali Ferruh Bey şark ve garb külturlerıni ömer Geri ile Mehmed Ali adında iki genc nefsinde mezcetmiş münevver bir gencarasında kadın meselesinden kavga çıkınlj, dir Fransızca ve ingiüıceyi çok lyl bıinetlcede Mehmed Ali, ömert bıçakla göj diği gibi arabcaya da hakkÜe vâklftır. sunden ağır surette yaralamıştır. Millî kütübhanemizi zenginleştiren manFeci bir kaza zum ve mensur bir çok eserleri, bu deKasımpaşada, Akbaba yokuçunda oturan ğerli genc diplomstın ayru zatnacda edlb ve Hasköy çlvl labrlkasinda çalifan 14 ya e şair oldugunu, füolojl ve tarihle de Slnda Hakkı. fabrikada çallsırken tol kolu ve sol bacağı kırılmış ve baygın bir halde itlgal ettiğini bize göstermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinin, OsŞı«lt Hastaneslne kaldırılmıstır. lanh tmparatorluğile siyasî münasebetKızıltoprak ve Göztepe senıtlerini er kurması. Mahmud II zamanında, 1828 soyan hırsız yakalandı Kızıltoprak, Gdztepe, Moda, Erenküy ve ,ılında Amerikan murahhaalarile BabıFenerbahçe eemtlerlnde 8 muhtehı ev ve bu ili arasında İstanbulda müzakerelere arada Prof. Sallh Murad İle muhanlr Ze >aşlanarak, çok uzun süren gSrüîmeler. keriya Sertelln evlerini de soyan TalSt özcr len sonra, 7 mayıs 1830 da bir dostluk, adındaki aabıkalı ve genc bir hırsız, dıiJ Hearet ve seyrisefain muahedesinin akyakalanmıştır. dedilmesile başıar. Türk Amerikan «Çapkın» ın muhakcmesine başlandı tÇapkın» lsimli mlzah mecmuasında halkın münasebetlerinin daha ilk anlarmda ta. ar ve hayâ duy^ularım rencMe etült i'.ert reflar birbirl«rine kar«ı derin bir aerosürülen yazı ve resimler neşrettikleri lddla pati beslemeğe başlamışlardır. Bu susile Birinci Asliye Ceza mahkemcsine veri Mtle kurulan dostluk; siyast iktisadî len mecmua »âhlbi Heşad İleri, karikatürtst Semih Balcıoğlu ve matbaa sahibi Osman ^ Tfirkiye Kitab Rekoru İlkbasanın muhakemelenr.e dun başlanmıştır. Sanıklardan Rejad Ilerl. bu yazıları musBirinci baskısı bir ayda tükenen tehçen bulmadıgı için mecmuaya koydujunu, rcsimlerln de Istanbulda satılan ecnebl mecmualardan alındığını; Semlh Balcıoğlu yalnız karikatürleri çlzip, mevzularını kendi yazmadıgını; Oıman İlkbasan da 6 aydır hasta oldugunu ve bu mecmuanın basım ijinin matbaa idare müdurü Şerel Şenpınar Urafından alındığını, kendisinin haberi olmadıSını s8ylemi5tir. Muhakeme Şeref Şenpınarın celbt icin talik edUmiştlr. Bir izah Operatör M. Kemal Öke veklli avukat Suad Ziya Kanrtan »u mektubu aldık: «Sayın garetenizin 25 mart 1947 tarlhll nü«Kitabmın ikinci baskıa çıktL basının 2 nd lahiıesinin 3 üncü «ütununda Atlantik, Kazablanka, Tahran, «Sona eren dava» bajlıkh yazıyı asagıdaki gekilde açıklamanm dilerlm: Kahire, Yalta konferanslannın Mevzuubahls celsede Dr. M. Kemal öke içyüzü: Türkiye harbe neden girhuzurdan vareste bulunduğu için muhakemedi, Sovyetler Türkiyenin harmede hazır nulunmamıştır. Muvekkillm M. be gırmesini neden istemedi, Kemalin Etıbba Odası kongresinde ve kongreden sonraki sözlerlnde kimseyi tahklr İnönü, Roosevelt, Churchill kokasdı gütnıedlğini ve gazetelere geçen sbznuşmaları vj. VA leri arasında da elfazı tahkirlye bulunmaîkinci baskıya ilâve: Eliot Roodığını mahkemedeki iladestode açıklamış ve zabıtnamede de yazılmış bulundugunu ve M. sevelt'in Moskovada Stalinle Kemalin da\acıyı tahklr etmeji duşünmüş yeni konuçması: Stalinle nasıl olmadığl İçin tarziye vermesi de mevzuukonuştum, Stalin bana neler söybahsolamıyaeağım ve Etıbba Odası kongreledi? Hiç bir kitab bütün dünsinde cereyan eden hSdlsenln gene doktorlar ailesi arasında halü icab ederken rnahkemeye yada bu kadar alâka uyandırlntlkal etmesinden fahsân eza duyduğumu mamı^tır. Fiatı: 200 kuruj. soylemîştim. Davacı Dr. Cafer Tayyar hakKitabçılardan arayınız. kında tatyibi hatır edicl sozler şahsım namına söylenmiş olup davacı tarafından da NEBİOĞLu YAYINEVİ Istanbul bu suretle kabul edilmis ve davasından vazgcçmlgtlr.» EDİYORUN Van kurtuluş gecesi Ünlversltedekl Vanlı genclerln Van kurtuluşunun 29 uncu yıldonunaunu kutlamak gayesile 2 nisan çarsamba günü için tertiDledikleri, folklor gecesi bu aksam saat 21 den sabaha kadar Beyazıddaki Marmara Lokalinde, davetli hemçerilerin iştirakile yapılncaktır. YAVUZ ENEREN Tahta köprü döküntüleri Geçenlerde, çeh rln trarnvaysus, fakat büyük caddelerin den birinde gözüme ilişen blr manzara bende pek eskl senelere atd blr hatırayı canlandırdı. renc yaralarile, merh&meti celbetmekteu Gördügüm man ziyade insanı günaha aokan yanm yırzara şehlrde l>er tık uzuvlarile, o tahta köprüyü baştan8ün gördüklerimlz başa dolduran dllenciler kafllesini !ıaden farksız. Oü^er. tırladım. Tahta köprü devri ile bu«?ünkü îstanclrJerijniz, simidcilerimiz gibl, tstanbulun gedlkli hususiyeüerinden bîrt Bir bul arasına, yıllarm soktuğu fark, o dilenciier kafilesinin, ürkütülmüs kara küçüs dilencl. Blr mekteb duvannın dibînde, sektt, sinek kaJabalıgı gibi .köprüden kalkıp dokuz yaşında bir erkek çocuk. Hem, şehre yayılmış olmasından ibaret. Somekteböe ^ıeş'eli neş'eli şarkı söyliyen kak başlannda, hâlâ, küskütük baca§ıkerj«ü yasındaU mea'ud çocuklann se nı uzatıp geleni geçeni tlksindlren; hâslni dlnliyor, hem kendi mız mız sesile lâ, kerih seslerile maval okuyarak o sodilyor. Arada sırada, sag:a sola gidip kak senin, bu sokak benim dolaşan geltrken bacaklan üzerinde saat rakkası cülenciler; hâlâ, Takunyeli Salihler, gibl yalpalanısından belli ki, bacaklan Deli »Htiseylnler, çiplai Mustafalar gibl başıboş gezen meczublar var. doğuçtan saJcat. Kendme mahsus blr de dilenlşi va.*. Bebek tramvayı Gözlerini yerden ayırmıyor, etrafma bakmıyor. Fakat, bir aralık, avcı ko Yıllar var fci Rumeli kıyısana tramvay kusü almış tavşan gibi kulaklarını dikti, seferl etmedim. Meğer Bebek tramvayidinledl, s^jsat bacaklarınm üstünde ba mn bir acaytb hususiyetl varmış. Yeni dibadl yüfüyüşile, mektebin kapısıırfan ögrend:m. Ama, hayll sıkıntı pahasın3. içerl daldı, demir kanadın gcrisine glzHanl Eminöniındeki turnike özentisi, lendl. Bir dakika sonra .oradan bir po sıra sra demlr parmaklıkîar var ya. Usln geçtlğini gördüm. Hayret! Ne ko İşte oradan Bebek tramvayına blnilirku alış, ne sezisl ken, e r > gerideki yolcu LKen, cıgeriaeıa üçüncü üçuncü arabaya arabaya yolcu Maı:zara hayli hazindi. Hayata adım nlınmıyor. Öndekl blrlncl araba ile, oratal) daha sekiz, dokuz sene olan bu kü tadaki ikinci, mahaşerallah doluyor. çügün, polisi, kendisinden kaçmak gerek Acaba r.eden? Rlvayet muhtelif. Bazıtablr ku\vet. mektebi de, ancak polisten rına göre, demir parmaklıklarm boyu kaçmak için kapısının arkasına gizla en gerideki römorka kadar yetlşmlyor. nüectk bir sığınak diye bellemesi muş da ondan. Halbuki tramvaya binneden biimem, Karaköy mek için, ille parmalîlıktan geçmek şart. tahtadan mamul olduğu devre kadar Ba«:lanna göre de, Oalatada yolcu çok gfttürdü. Dudaklannı pirtlatıp birikiTornruş, son römork, onlara aynüfırlamış dLşlerile .mide bulandıran yortnu?. Demlr parmakhğm kısalıginı | Soğukkanhlık İyl şeydlr şu sogukkanlılık. Dedelerlmiz, blr suru atasözile, bize bu büyük meziyeü övmüşler. Ama kanınuz fazla hararet11, yahud sinirlerimiz fazla bozuk, yahud da pireyl deve yapıyorıız orKian mı biimem, fazla atılgsnız. «Glrtlak dokuz bogumdur» derler. Bir lâf edeceğlmiz zaman dokuz defa yutkunm?nın faydalı olacagım anlataıalc için söylenen bu sözde derin hikmet var. Bunu, hayatta hangimiz tecrübe. letmemişizdir. Patavatsızea söyledişimiz ne lâflar vajdır ki, ağzımızdan çîkar çit maz bizl soyledigimize de, söyliyecsgiraize de nadim fder. «Keskiıı sırke kabına zarar», «öfks ile kalkan zıyanla oturıır» gibi sözîer hep blzi sotukkonhlıga davet maksadıru güder. Ama, gel de anlat. Mrnavla müşteri, beş kurus yüzünıîen kavga eder. Ağız dalaşı, küîür. tfhdid, arkasından* u!an, seni bana sayı ile ml verdiler? diye bir nâra, peşinden de bir «an jBrdımî» Biri mezara. cteki l:od"se! Çılinşrir sofrası sohbftleri. sensin beru sin9 bindimlydı. çmgar hazııdır. Bnz^.n son kadeh öfkeyi taşırır, kamalar. tabancalar çekllir. bir «ah yandım!» daîıa. kâh hastaneye bir müşteri. kâh Azraile blr yem, fakat hapi=aneye mutiaka gec? yatısma bir misafir daha çıkar. Bir İı:gilİ3 tskerlemesi var. Levha yaptırıp dmara asılacak kadar veciz. İngiliî sîiukkaniıl'ğına buncİTn daha nıü'.•.p.pme' Ğrnek bııl'inmaz yanırım:' «Ktncii s°viyemden aşsğısınaıkine kızmam Benim sevivemdeki beni k'z. dumak isterse, benden aşağı seviyede oldugunu lspat eder. blnaenaleyh ona da kızmam!» Hamdi VAROĞLU Yarınki perşembe akşamı saat tam 20,30 dan itibaren S E S Tiyatrosunda Tel: 49369. MUTLAKA GöRÜNÜZ! MARMARA'da Haikımızın bu sezon içinde görmeği arzu etmeleri üzerine tekrar tekrar seyretmekle doyulmayan ve milyonlar sarfile yaratılan insan gözlerini kamastırac?k şiir cihanı: D Avrıca: PERİSİ kopyası. WİLDE ( R E N K L İ ) Orljinal Baş rolde: CtÇRNEL Titretici bir esrar romanı: TAHTA BACAĞIN TEHDİDİ ALEMDARSeyredenlere verdiği yırtıcı heyecanlarla insan kalblerinde ebedileşen HAVA K U R D U Avrıca : Baş yıldız: D . E N N İ S M O R G A N U n u t u l m a z b ü y ü k bir h a y a t r o m a n r ilert sürenler, İki araba dolduktan sonra, tramvay blraz yürüsün, üçüncü arabayı da parmaklıktan doldursun, diyorlar. Ötekiler de Jıep Emlnönü halkı akışacak değilya, bu İşi nöbete blndirme11. Baîan da Karaköydekiler sıkışsın, diyorlar. GaUba ikisl de haklı. Seferiml anlatacaktım. Boğaziçl se. feri değil, adeta Yalova safası gibl olr şey oldu. Blr biletçi miz vardı ki, sormayın, bir kol çengi. Mültefit mi mültefit, maskara mı maskara, çenebaz mı cene baa. Bir tramvay do lusa pardon, blr kaç tramvay dolusu aha llyl susa durdurdu, aganın lçine baktır. dı allmallah. Yalnız ibretle bakanlar mı daha çoktu, îıayret ve hlddetle bakanlar mı, onu pek istatistik hyemedim. Çenesl Emlnönünde aç'Hp, ta Beşiktaşa kadar Işlcdikten sonra oraöa aralık kalan sayın biletçimizln, bizden üstelik blr tema.şa vergisl istemedigtne dogrusu ya şîistım, Zira tratıvaydan indiğim zaman, kavuklusu, pişekârı, zennesi, hep bir klşld,çn ibaret blr orta oyunundan çıkmış gibi idlm. vindendi; lâflan, tekerlemeleri, hazır cevablıklan da öyle. îîanım amca, tosla bakalım dekapendiyl! Ha bereket! Al bakalım, onun yerine sana şatafatlı tarafından bir trsmvay banknotu. Osmarılı Bankasınınkl bunun yanında haltetmiş. Panimiçl pankanındır, bu! Delikanlı! Elden gel şu senin yanm îngilizll Malumya, pasolusundur mutlakal Hanun abla! şöyle dörtte üç yan çiz bakalım. Dibden daiacağım ama, orkos sulan ayııasızl Haydi çekiliyor, haydi çekiliyor! Alan yüz Uin frank kazanıyor! Göziüklü nıüsü, bir de bu tarafa dlkiz et yahul Hay yaşayasm! Nerede buldun bu gıcırlı •A bııçrkl'iğu! "Ha, yeni kesüenlerden! Eskiye rağbet kalmadı galiba, dan dana dan dan, çekilin yoldanl Bozııkluk verelim baylar, bayan^r, mtlsyüler, madamlar, bUyiik para bozaniDm, sanaf dükkânında îleğiliz. bunun 1 bura; tramvay, kuru kalabalık. ne alırsan on beş kuruşa Hal Yirmi beşliğin iraıı yok, o kadar ufaklık faSirde de bulunur, evvel Allah, buyur bileüni bayan küçük hanıml Haydi, al lskelel Bl!etsizler! îşte bTi minval uzere. kona göç<?, vaacağımız yere vardık. G İ Z L İ YRENE DUNNE Y A R D I M C I ALEXANDRE KNOX Tramvayımızda, galiba mekteb döEfendim .yol uzun, hava sıcak, tramnüşü ,kız. erkek ,epeyce gene talebe vay kalabalık, heries sıkıhyor. vardı Sayın biletçimizin ,hele bu genclerls ettiği yârenlik, cana can kattı. Sftym biletçimlz haklıydı Hsm iki kat Hani nsv'i şahsına mOnhasır diye blr! hAklı. Adı üstünde, Bebek tramvayı. Otarif vsrdır. H?Barfen biletçlmtz o ne' jalar«mak Istfrnez mi?