31 Mart 1947 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

31 Mart 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Mart 1947 CUMHURÎYET Başviakcleden devam Bevin Moskovada, esirlerin • Bafteraft 1 inrt tdhifede üzerinde büyük Mr teslr icra etmlştlr. hareketine girişmjş olmakla itham 1948 de serbest bırakıl siyasl olmaktan daha ziyade asker! mü Gene bu ankete göre, halkm büyük etmiştir. lâhazalara istinad ettirilmiş olduğuna bir kısmı, Yunanistan ve Türkiyeye asBirleşmîş Millteler Kurulunun Emmasını teklif etti Moskova 30 (a.a.) Dış İşleri Bakanları konseyinin dünkü toplantısı sırasmda, Mr. Bevin, bütun Alman harb esir. lerinin önümüzdeki senenin sonuna kadar vatanlarına iade edilmesini teklif etmiştir. Bevin, teklıfinde, Dört Büyükler tarafından diğer memleketlere nakledilebileoek Alman esirU>rmi hususî olarak zikretmiştir. Bu huküm bilhassa esirlerin Rusyadan Polony&ya ve Yugoslavyaya naklini ileri sürmektedir. B.B.C. nin Moskova muhabirinin bildirdiğine göre, şimdiye kadar ortaya çıkan göriiş ayrılıkları gözönünde bulundurulacak olursa Bakanlarm tayin etmiş olduklan tarihe kadar bir anlaşmaya varabilmeleri ihtimali çok zayıftır. Stalin Bevin görüşmesine dair tahminler Londra 30 (a.a.) Sunday Times gaeetesi yazıyor: İngiltere ile Sovyet Rusya arasında cereyan eden görüşmeler hakkmda Londrada teyid ©dildiğine göre, Bevin'le olan mülâkatta Mareşal Stalin Rusya ile İngiltere arasındaki ticarî mübadelenin tezyidine taraftar olduğunu göstormiştir. Gazete, ticaret odası denizaşırı ticaret sekreteri J. H. Wilson"un hir kaç güne kadar Moskovaya gitaıesi ihtimal dahilinde görülmektedir. inandırmıştrr, demiştir. Büyük Elçi Wilson, Amerikan senatosu Dış Işleri komitesinde yaptığı beyanatta; «Hakikatte Türkiyenin düşmesi İran, Irak, Arabistan ve diğer milletleri komünist isteklerine mütavaat ettirecek ve bu suretie bütün Ortaşark Rusyanm eline geçecektir,> denıiş ve Türkiyenin halen dayanmakta olduğunu, fakat daha uzun müddet büyük bir orduyu yalnız başma idame etmek külfetine katlanmasrnı beklememek lâzım geldiğini ve 400 milyon dolarlık Amerüıan yardunmdan 100 milyon dolanmn Türki yede yalnız askerî maksadlar için sarfedileceğini ilâve etmiştir. Büjoik Elçi Edwin C. VTüson'un Türkiye hakkmdaki Amerikan hükumetine verdiği raporlardan, Türkiyede halen pek az komünist bulunduğu ve Türk hükumeti malî bakırndan büyük güçlüklerle karşılaşıp çok zayıf düşmedikçe Türkiyede dahilî bir ayaklanma olanuyacsğı anlaşılmaktadır. Birle?ik Arnerika Yunanistan Büyük Elçisi Mr. Lincoln Macveaghni de Dış işleri komitesinde yapmış olduğu beyanat yakında açıklanacaktır. Mr. MacEghni bu beyanatmda, «Yunanistandski komünistlerin Amerikada umumiyetle zannedümekte olduğundan çok da ha kuvvetli olduklarını,> söylemiş olduğu bildirilmektedir. Amerikan milleti Trunıanın teklifini desi."I yor Washiııgton 30 (a.a.) Gallup Enstitasünün teşebbüsü ile Amerikan efkftn üzerinde yapılan çok dlkkatü bir Inceleme sor.unda alman neticeye göre, Amerikan halkı, Yunanistana yardına edilmesi hakkmdaki Amerikan teklifini takriben yüzde elli nlsbetinde desteklerr.ektediî. Türkiyeye yardım edijmesl hususundaki teklif de halkın üçte ikisi tarafmdan müsald karşılanmaktadır. Bu hususta istatistik yapmakla vazifeler.<iailen kimselerin beyan ettiklerlne göre, Başkan Trurnanın, Yunanlstan ve Türkiyeye yardım etmek içtn 400 milyon dolar taleb eden nutku Amerikan haün »rnun Sovyetlerin elinde D.P.nin kararı yurdda Alman Türkiyeye dair Amerikan hak ve adaleti boğan merakla bekleniyor esirleri Veto varken Âyanına verilen vesika kerî müşavir gönderümesme taraîtar değildir. Mfmleket, harbln bitmesinden 18 ay sonra, infiradcılık aleyhtarlığma devam etmektedlr ve halkm yüzde ellisi, At^antiğin ötesinde müsbet bir rol oynamayı tercih eder görünmektedtr. niyet Konseyindeki Amerikan temsflcisi de Türkiye ve Yunanistana yapılacak yardtmın lehinde konuşmuş ve Sovyet murahhası Gromyko Yoldaş, Konseyin ilk toplantısında bu beyanata cevab vereceğini söylemiştir. Gromyko'nun şiddetle yardım aleyhinde bulunacağını tahmin etmek hiç de bir kehanet olmaz. Vaziyet açık ve sarihtir. Birleşmiş Milletler Kurulu, Amerikanın Türkiye ve Yunanistana yapacagı yardımlan yapabilecek durumda değildir. Bu açık ve sarih vaziyete rağmen, yardım meselesi oraya havale edilirse, Sovyet Rusya, Emniyet Konseyinde, mahud veto silâhını kullanarak yardımın gerçekleşmesine mâni olacaktır. Bu hakikati bilen Ame' rikan parlamentosunun, koraünist güruhunun oynamak istedikleri Bolşevik oyununa gelmiyeceğine şüphe edilemez. Yardım kanunu tasarısı Meb'uslar ve Âyan meclislerinin umumî oturumlarında müzakere edilirken bazı itiraz ve muhalefet sesleri duyulacakbr, meselenin Birleşmiş Milletler Kuroluna havalesini istiyenler ve bunda ısrar edenler bulunacaktır. Fakat çokluğun yardım kanunu tasarısını kabul edeceği anlaşılıyor. Çünkii Amerikan milleti, dünyanın daraldığını, Rus Bolşeviklerile onlara tapan komünistlerin demoLrat milletlerin lideri vaziyetinde bulunan kendi memleketlerini tehdid ettiklerini. Türkiye ile Yunanistanın Yakınşarkta ve Balkanlarda BolsevikSlav selini durduran son birer sed olduklannı öğrenmiş ve anlamış bulunuyor. Onun için, Sovyet Rusyanm elinde hak ve adaleti boğan veto kemendi bulundukça, jardım işinin Bir Fransız gazetecisi, hürriyetine kaBirleşmiş Milletler teşkilâtına havale edilmeden doğrudan doğruya A vuşan Rif kahramanı Abdâlkerimle yapmerika tarafından yapılmasuun ka tığı bir mülâkaü şöyle anlatıyor: «Abdülkerimin, Fransız kuvveüerinden bul edileceğini beklemek lâzımdır. aman dilediği tarihten bugüne kadar ABİDİN DAVER yirmi yil geçti. O tarihtenberi, Abdülkerim, Fastan 13,000 kilometre mesafede sürgün bulunuyordu. Yirmi yildır, hürriyete kavuşmağı bekliyen bu savaşçı Emir nihayet, emeline muvaffak olmuştur. Kardeşi ve müşaviri Said Muhammedle birlikte sade bir çiftçi hayatı yaşıyan Abdülkerim. yirmi senederiberi, kendisine tahsis edilen yerde 40 kişiden Dört gündenberi şiddetli ibaret maiyetile beraber bulunuyordu. bir savaş devam ediyor Primo de Rivera'nm ordularını feci bir bozguna uğratan ve Mareşal Petain emAtina 30 (AP.) Sabah gazeteleri rindeki 200,000 Fran'iz askerini yenen pazar günü Atinada Lamia'nm kuzey Rifli kahramanla uzunboylu konuşmak batısında Vardoussia dağı mıntakasında imkânını buldum. dört gündenberi çetecilerle Yunan mUH Abdülkerim 64 yaşındadrr. Bembeyaz ordusu ve jandarma birlikleri arasında maşlahı, orta bojiınu daha kısa gösteriyapılmakta olan bir muharebeden bahsetmektedirler. Muharebeye tutuşmuş yor. Sakalı henüz kırçıllaşmakta. Gözleri çetecilerin adedi 1500 olarak tesbit edil ısıl ışıl, konuşurken, küçük zarif ellemekte ve son iki günlük muharebeler rini, kâh ağzına, kâh gözlerine, kâh kalesnasmda 123 çetecinin öldürüldüğü ve bine götürüyor. Said Muhammed, önce, Rif muharebeölüler arasında 6 çeteci şefin bulunduğu isimlerinin muharebeler biter bitmez slni anlattı. Fransız müdahalesi hakkmdaki görüsünü uzun uzun izah etti. Oüân edileceği bildirilmektedir. nun kanaatince, mesele, Riflilerle IsÇeteci ana kuvvetlerin Darren dağı panyollar arasında bir hâdiseden ibaret. tepelerinde çe\Tİldiği ve bunların hava ti. Fransanm tarafsiz kalması, kendisile kuvvetleri tarafından ateş altında tutul aynı safta dö\rüşen kabileler aleytıine duğu, teçhizat ve su stoklarınm tüken. savaşa girmektense, işi müzakerelerle miş olması sebebile yakında teslim ol idare etmesi lâzımdı. rnak zorunda kalacakları ilâve edilmek. Rif kahramanına, askerlerini nerederı tedir. sllâhlandırdığını, Almanlardan silâh alıp Muhafazakâr Embros gazetesi verdlği almadığmı sordum. bir diğer haberde Slav otonomist çeteci Her Rifli bir muharibdir, diye celer reisinin Garbî Makedonyada Yenice vab verdi, her Riflide tüfek ve mermi civarmda bir çarpışmada öldürüldüğü vardır. Sadece Birnal muharebesinde, îıü ve çetesinin ağır zayiata uğratıldığını 20,000 tüfek, 200 seri ateşü top iğtinam bildirmektedir. ettik. Ayrıca, zaptettiğimiz nülyonlarca Büyük taarruz yakında başhyacak mermi ile sihhiye levazımı ve iaşe malAtina 30 (AP.) Yunan mülî ordTisu zemesi, sayılamıyacak kadar çoktu. İşte Genelkurmay Başkanı General Kons biz böyle silâhlandık. Kaçak silâh almadmız mı? tantine Ventiris pazar günü Volos, LaPek az .tspanyollara teslim olmaS:. rissa, Kozan ve Vermion dağı mıntakalarındaki Yunan mülî ordusu birlikleri tansa, Pransızlara teslim olmagı tercih ni tefüş etmiştir. Yunan Genelkurmay ettim, Çünkü Fransızlar, kahraman inBaşkanmın bu seyahatinin, çetecilere sanlardır. Bizler ,bir siyasete aleyhtarkarşı yakında başhyacak olan Yunan dık. Hâdiselerin bizi sürüklediği bu harb deniz, hava ve kara kuvveÜerinin müş fcizim için çok acı olmuştur. terek taarruzile alâkalı olduğu yetkili Abdülkerim, mevzuu degiştirdi. mahfillerce teyid edilmektedir. Sürçün bulundugum yerdea &ynldıktan sonra Pransız hükumetinden, her türlü faaliyetten ayrüarak ogullaTanm Bakanı geliyor rımm din terbiyesile meşgul olmak Bursa 30 (Hususî) Bugün şehrfmi musaadesini isüyecegim, dedi ze gelen Tarun Bakanı Faik Kurdoğlu Siyasî faaliyetten mi? Ziraat okulunda ve Böcekçllik Enstitü Yalna sdyasî değil, her türlü faasünde tetkikleTde bulunmuştur. Bakan liyet, Fransanm Arab dünyasma, Arab yann İstanbula gidecektir. dünyasının Fransaya Ihtiyacı vardır. Şimall Afrikadaki kardeşlertmizin harın hepsi bir noktaya kadar gidiyor, o yatını, siyaset yapaıak degil, o toprakrada ükanıyordu. lan İdare edenlerle lyi münasebetler Nihayet, bu geçidlerden bir tanesi idame etmek suretile düzeltebiüriz. beni meydan gibi geniş, dört köş« bir Benim serbestiye kavuşmam, belki de boşluğa götürdü. Fransanm insanseverlik siyasetine fayBu boşluğun Bemini, •fizerinde ak dalı olacaktır.> sık dolaşıldığını gösterir bir şekilde düzdü. Kömür tevziatını Belediye yapmak Hedefrme yaklaşmış olduğumu anlaistemiyor dım. Bfelediye, maden kBmür tevzl Iştal uzerine Şimdi içinde yuTÜdüğüm dehlizin du almamakta ısrar etmektedir. Bu seoeye aid varlarına yer yer gömülü, zindan ka kömür alacaklılara tevzlat artık durdurulaOrada en sondaki kapıya rasgele vur caktır. Gelecek gene için kömür îtokuna başlanılmışnr. Gelecek sene kömür fiatına dı. Kalbim hızlı hızlı atmağa başladı. dört lira kadar bir zam yapılacağı söylenTurgudu pek yakınimda hissediyor mektedir. dıım, Bu kapılardan birinin gerisinde Mal getirecek ecnebi vapurlar bulunduğunu, gizli bir duygfu bana anMart ayı sonuna kadar, limanımıza Newlatıyordu. York, Kostence, İskenderiye, Liverpol 11Buradan sonra anlatacağım sahneleri manlarlle Güney Amerikadan ithal malı yüklü 11 vapur gelecektlr. Nisan ayı İçinde yaşarken geçirdiğim heyecana kalbim de muhtelif yabancı limanlardan 16 vapur nasıl dayanabildi, hâlâ hayretteyim. gelmesi beklenmektedir. Bir müddet daha yürüdüm. Edebiyat balosu cuma gecesi veriliyor Dehlizin tâ nihayetine vardım. Edebiyat Faklütesl Talebe cemlyetl taraOrdaa, en sondaki kapıya rasgele vur fından tertib edilen «Edebiyat balosuı 4 nisan cuma gecesi Konak (eski Tokatlıyan'ı dum. salonlarında verllecektır. Sabaha kadar deTurgudun. tam da bu kapının arks vam edecek olan balonun neş'e içinde geçmesini temin raaksadile çok zengin bir progsındaki höcerede bulunduğunu sanki ram ve çeşidli sürprizler hazırlanmıştır. Sekat'i olarak biliyordum. nenin en eğlenceli gecesi olması İçin çalışı; lan cEdebiyat balosu» nun davetiyeleri EDemir kapıya indird ğim yumruklar, debıyat Fakultesi Talebe cemiyetinden ve yeraltı dehlizinin basık tavanmda ve Bryoğlunda CJC M xle Lion mağazalarmduvariannda iniltiü akisler uyandırdı. dan temin olunabili!. Çıkardığım bu gürühüden, bir an Piyanist Nicole Henriot resitali korktum. R!cşhur Fransız kadm piyanistı konserini Nefesimi rutup bir müddet bekled'n, 2 nisan çarşamba akşamı verecektir. Buyuk gürültüyü işıtip bir gelen var mı diye bir alâka ile beklenen konser programı çok zengmdir. Sanatkâr. Ankarada Rıyasetıkulak kabartjrm. cuntur flarmonik orkestrasıle bir konser (Arkası var) verecektir. Bajtarafı I itıci «ahifede kadar ileri götüren bu yazılarda muidare etmek üzere Ankarada kalacak. ayyen fikirler ve prensipler aramak beyhude olduğunu kaydederek, şahısFalih Rıfkı Atayın makalesi lara karşı yapılan hücum ve iftiralan Demokratlar önümüzdeki ara seçim cevablandırmağa lüzum dahi görmiyelerine girecekler midir, girmiyecekler ceklerini, fakat demokrasi perdesi altın. midir? Falih Rıfkı Atay da Ulus'taki da tek parti tahakkümünün, şahıs ve başyazısına bu snalle başlamıştır. Ma zümre diktatörlüğünün sinsi sinsi devakale hayli ağırdır: «Şantajın bir sonu raına asla rıza göstermiyeceklerini yazgelmelidir» başlığını taşımaktadır. Falih tnaktadır. Rıfkı Atay diyor ki: Fuad Köprülü diyor kl: •Parti ikiye ayrılmıştır. Başta bulu«Memlefcet hesabına büyük bir teesnanların bir kısmı demokratik bir mu eürle itiraf etmek zorundayız ld şu biı halefet yolu tutmak fikrindedirler. Bir vollık an tecrübe karşımızdakilerin sakısmı ise Büyük Millet Meclisinin meş mimî olmadıklarını, eski zihniyetten ruluğunu tannnamak, ara seçimlere gir. bir türlü kurtulamadıklannı, memleketmemekten başka muhalif milletvekille te hakikî demokrasi kurmak değil, sarini de Meclisten çekmek ve böylece ih dece demokratik bir dekor içinde ve tîlâlci bir yol tutmak hevesİQdedir.> demokrasi maskesi altında eski tek parBaşyazıda ezcümle şöyle deniyor: ti gidişini devam ettirmek istediklerinl «Türkiyedeki rejimin demokratik ol meydana çıkardı. Bir yıldanberi söylemadığı hakkmdaki düşman iddiaları dikleri parlak demokrasi ninnilerile Amerikan yardmu davasmı çürütmek milleti avutup uyutmak maksadından için farvvetlendiği bugünlerde muhalif başka bir gaye gütmediklerini gördük lerimizden daha insaflı bir hareket bek Parti ve hükumet erkânınm nutuklarilenebilir. Sonuna kadar aldanacaklar le partice beslenen gazete ve gazetecimidir bilmiyoruz. Çünkü rivayetlere lerin yazılarına bakacak olursanız bügöre belli elebaşları bu durumu, bilâkds gün memlekette vatandaş hak ve hürşantajlarını muvaffak kılmak için, baş riyetleri en geniş mânasile temin olunlıca fırsat sayoıakta, iktidar partisinin seçime katılmamak veya Meclisten çe muştur. Tabiî Amerikan ve Ingiliz dekilmek gibi tehdidlerden ödü kopacağını mokrasilerinde olduğu gibi. Fakat bir zannetmektedirler. Izmirde zıd bir ka de bütün Türk milletinin şahid olduğu rar verilmezse halkı sandık başına gön haklkatlere bakalım.> Fuad Köprülü buradaki tenkidlerini dermemek, halka oy verme vaâfesini yaptırmamak için tertiblenmekte ve ha bir takım maddeler halinde yapmakta bazı misaller ,vermekte ve sözlerirj zırlanmaktadır.> şöyle bağlamaktadır: Fuad Köprfilfinün yazısı «Biraz nezakete aykın görseler bile Fuad Köprülü de yarınki <Kuwet> te «Bu hazin komedya daha ne kadar sü müsaadelerile kendilerinden sonnak isrecek?» başlığı ile şiddetli bir makale tiyoruz: Bu hazin komedya daha ne kaneşretmektedir. Fuad Köprülü, iktidar dar zaman sürecek?» . D.P. Mamak şubesinde partisi başındakilerin gittikçe artan boAnkara 30 (Telefonla) DemokTat calayışlannı ibretle seyretmek için Ulus"ta çıkan yazılara bir göz gezdir Parti Mamak şubesinin açıhş yıldönümü menin kâfi olduğunu, akıl ve mantık bugün Mamakta kutlanmış, Samed Ağaölçüsüne sığmıyan, her fıkrası birbiri oğlu bu törende Partinin gayelerini ve ni yalanlayan hırçınlık ve sinirliliği, ter hürriyet misakını anlatan bir nutuk biye ve nezaket kaidelerini unutacak vermiştir. o rsr Yarenliğe, yarehlık! imal komşumuzla aramızdaki münasebetlerin samimî ve dostane olduğunu kimse hat tâ teşrifat lâkırdısı eden kimseler bile iddia edemez. Naziliği yı. kıp denıokrasiyi dünjaja yerleştirmsk istiyen iyi niyetli dostlarımızın, Balkanlı komşularınıızda tesis ettikleri demokrasi, gerçekten barikulâde bir şeydir. Anıa ne bileyiıu ben bazıları bazı güzel şeyleri sevmezler. Meselâ ben Avrupah. lann bayıla bayüa yedikleri kokuln pey. niri hiç sevmem. Tahammülüm yoktur. Yiyenler bile burunlarıra tıkayıp yedikleri için kokusuna dayanılmaz. Bazı rejimler de. hele komünist ustaların kesip bitçiği demokratik rejimler de bu pey. nîre benzer. Seveııler bile burnunu tut» raadan yiyemiyorlar. Samimî olmak için itiraf etmek lâzım. dır ki şimal dostumuz bolşevikliğin patlak verdiği 1917 ve onu takib eden zâl senelerinden ba?ka Tamanlarda bize karşı pek muhibbane davranmamışlardır. Bizim ise ona karşı olan vaziyetimi* sadece ihtiyat ve uyanıklıktan ileri geç* miş değildir. Şimdi Almanya ile sulh olurken Dört Büyüklerden Amerika, Türklerin d« Almanya ile sulh müzakeresine karışmalannı teklif etmiş.. Şimal dostumuzun Dış İşleri Bakanı (Molotov) Yoldaş Almanlaria işbirliği yapmış olan Türklerin» ancak son zamanlarda Almanlara karşı harb ilân ettiğini söyliyerek bu teklife itiraz etmiş. M. (Molotov) un habralarmı tazel«. meğe bilmem lüzum var mı? Harbin başlangıcında, Polonyanın taksimi ve nüfuz nuntakalan tesisi, Almanyaya iptidal madde verilmesi esaslan üzerine dayanan (Alman Rus) muahedesini imzalayan zatın adı (Molotov) değil midir?. Rusya, harbe girmeınek ve Ahnan hftcumuna uğramamak için elinden geleni yapmış, hattâ müzakere halinde bulundnğn İngiliz heîetini Almanlarla anlaçarak Moskovadan savmı? değil midir? Rusya eğer harb© girdiyse, Almanlann hücumu üzerine kendini müdafaa etmek için ister istemez girmiştir. Rus diplomatlarının bizim hakknnızda arasıra söyleâikleri fıkralardan bir tanesini de onlar hakkında ben soyliyeyim: Ynhudi muhaciri dolu bir gemi... Bir limanda dfmirli. Gemi o kadar dolu ki, yolculara ancak ayakta duracak kadar bir yer verilebiliyor. Bn sırada bir kı* çocuğunun ayağı kayıyor ve denize düşüyor.. Aman!. deyinceye kadar arkadan birinin denize atıldıeı ve kızın can hcvlile ona sarıldığı ve tayfaların da ip ata. rak bıınlan gemiye çektikleri pörülüyor. Kiîm anası babası çelip arkadan atıl an adama tesekkür ediyorlar. Heyecan içindeki adam bir ses çıkarmıyor; fakat arkadaşları: Bravo yahu! Atılma«ıaydın. kıx gitti girtİTdi, deyince Hayanamıyor: Şakayı hırakın! Hajıgi alçak ar« kamdan itti?. Diye sonıyor. İste o kadar efendim. Yarenliğe yârenlik... Darılmaca yok!, B. FELEK Ticaret ve Ekonomi Bakanlarının Antakyadaki fetkikleri Antakya 30 (a a) Ticaret ve Ekonomi Bakanlan Antakyadan ayrılarak. Reyhanlı ve Kinkhan ilçelerine gide. rek lncelemelerde buhmmuşlar ve halkls. temas ettikten sonra İskenderuna gelmişlerdir. Bakanlar, Toprak Ofisl şubesinde meşgul olmuşlar ve Petıol pfısinde. Standard kumpanyasının petrol tanklarını ve tesislerini gezmişler, gereken dlrektifieri vermislerdir. Akşama dogru İskenderun Halkevinde her sınıf tacirler ve halktan müteşekkil bir topluluk 6nixnde İskenderun limanirun türlü işleri görüşülmüş, bu arada bilhassa arpa ve susam satıslan ithalât bürolan Merkez Bankası kanıbipo müdurlüğu teskilatmm İskenderunda da açılması aireditif ve lisans müsaadelertnin uzatılması ,kredi lşlerinin daha geniş ölçülerde tenıinl îormaHıelerlnia aaaltılması konuları üzerinde durulaıuştur. Ticaret Baicam Atıl İnan bütün bu eoru ve isteklere biıer blrer cevab vermlş ve e^raflı izahatta bulurjııuştur. Bakanlar bu sabah saat 2 de Maraşa hareket etmişlerdlr. «Amerika icabında askeri yardımda da bulunacak» Saint Louis 30 (a a.) Amerikan Bahriye Bakanı James Forrestall, dür akşam ihtiyat subaylar önünde bir nutuk söylemiştir. Radyo iie yayınlanan 'ou nutkunda Forrestall, Birleşik Aroerikanın, kendi müesseselerini muhafaza etmek istiyen Birleşmiş Milletlere siyasî ve ekonomik yardımda, hattâ lüzu» munda askerî yardıında bulunacağın: beyan etmiştir. Bahriye Bakanı, Truman'ın Yunanistan ve Türkiyeye yardım edilmesi hakkındaki programına i^aretle şöyle de miştir: «Avrupa, Asya veya Afrika totaliter devletleri grupunun tahakkümü altında bulunduğu takdirde, baü yanm küresinin Iruna mukavemet etmesi güç olacaktır. Denizler serbest olduğu müddetçe böyle bir kuvvetin Avrupa, Airika veya Asyanın kontrolunu elde etmesi güç olacakür. Zira denizler herhangi bir tehdit karşısmda nisbeten küçük kuv,'etlerle mukabele etmemizi sağlayabilir. Forrestall, Yunanistana yardım edilmesi hususunda programın Birleşmiş Milletlerin âtisi için şüpheler uyandırmış bulunması dolayısile yaniış yonımlanmış olduğunu Uâve etrrüş ve nutkuna şöyle son vermiştir, « Birleşmiş Milletler derne'ği, Yunanistan ve Türkiyedeki durumla ilgilenemez. 2üra bu teşkilâtın ne bir mahkemesi, ne de emniyet kuvvetleri vardır ve en mühirnmi parası yoktur. Üzerinde yaşadığımız dünya öyle biı, haldedir ki bir milletin anl ve desteklenen bir taarruza karşı kullanacağı yegâne müessir kuvvet, yine kendi kuvvetidir.» Hürriyetine kavuşan Rif kahramanile mülâkat Başbakan beyanatta bulundu Bsjtarafı 1 ttıel «ahifede dolu Ajans muharriri tarafmdan fu sual sorubnuştur: Dinlenmek üzere İstanbula ilk geldiğiniz gün, muhtar seçimleri hakkında Demokrat Partinin yaydığı beyanname üzerine gazetecilere fikrinizi söylemi} tiniz. Bu sözlerinizde bilhassa seçmenlerin oylarını serbest kullanmalarına müsaade edilmediği ve seçimlerde zor kullanıldığı, baskı yapıldığı iddialarını reddetmiştiniz ve seçim işlerinde her yerde olabilen ndkyas dışmda bir şikâyet me\'zuu olmadığmı söylemiştiniz. Demokrat PartiUler bu sözlerinizl yer yer terJdd ettller ve ediyorlar. Bu sefer İstsnbuldan ayrılırken, yapılm^ olan bu tenkidler hakkında düşüncelerinizi söyler nrisiniz? Başbakan bu eoruya şu eevabı ver miştir: « Cumhuriyet devrinde tenkid, vatandaşın hakkı, hattâ vazifesddir. Bizler hükumet mes'uliyetini kabul etmekle işlerimizi ve sözlerimizi yurddaşlarm tenkidine arzetmis mevkideyiz. Mecliste ilk hükumet beyannamesini okuduğum zaman harekctlerimiz hakkında tenkidler yapılmasını teşvik etmiş olduğumu hatırlarsınız. Fikirlerimiz üstünde bir hak olarak herhangi vatandaş tarafından yapılmış ve yapılacak tenkidleri iyi niyetle kabul ederiz. Ancak tenkid yapanlarm da kenddlerini tenkide arzetmis durumda bulunduklarını unutmamak lâzımdır. Benim bu konudaki 6Özlerim aleyhinde muhtereoı muhaliflerimiz »arafmdan yayılan yanlış ve haksız fi kirlerin cevabını sırası gelinoe hüku met dilile ya Mecliste veyahut başka bir vesile ile vereceğiz. Bu karşılıklı fikirleri okuyacak ve dinliyevek ka mu oyun hakikatin çehresini göreceğine şüphe yoktur. Celâl Bayar sab akşamı İzmirde Izmir 30 (Telefonla) Celâl Bayarın bulunduğu Necat vapuru bu sabah Bodruma varmıştır. Celâl Bayar karaya çıkarak halkla temas etmiş. sorulan fUallere oevablar vermiştir. Vapur öğleden sonra Bodrumdan hareket etmiştir. Yartn Küllüğe gelecek ve yarm gece Küllükten Kuşadasma doğru hareket edecektir. Yeni bir gecikme oknazsa vapur salı günü en geç, saat 16 da Kuşadasrna varmış olacaktır. Bu takdirde Celâl Bayar Kuşadasmda kıs|ı bir tevakkuftan sonra otomobille Selçuğa gideoek, oradan otoraya blnerek sah günü mı saat 19,15 te Izmirde Kemer lstasyonuna gelecek ve karşılanacartır. D. P, Başkara yaya olarak ve kendlsini karşılayanlarla beraber Basmahane istasyonuna giderek Ankaradan gelecek olan Demokrat Parti genel idare heyeti azasını karşılayacak ve heyeüe birlikte Deniz gazinosuna gldilecektir. Burada saat 20,30 da bir ziyafet verilecektir. Demokrat Parti genel idare heyetinin ziyafetten sonra toplanacağı tahmin edilmektedir. Ticaret Odası mecHsi çarşamba günü toplanıyor Ticaret Odası meclisl «nümüzdekl çarşamba günü toplanarak bazı meseleleri goruşecektir. Bu arada Amerikanın memleketimize açacağı krediye muvazi olarak Amerikan firmalan tarafından yapılan tekhfler ve memleketünizde k\ırulması istenen şirketler meselesi görüşülecektır. llll.'IIIIIIIIIIIIIHiinüüniIlllllllllllllnillllılllMimılıımiBiıu...... İranda çarpışmalar yeniden başladı Tahran 30 (a.a.) Türk hududuna 40 Hlometre mesafade bulunan Rezaiye ve Irak hudıadunda 12 kilometre mejafede bulunan Oclınevich arasında IranTiirklrak sınırmda Iraklı ve Iranlı Kürdlerls Iran hükumet kuvvetleri arasmda çarpışmalar vukubulmaktadır. Iran ordusu henüz Kürd Barzani aşiTetini püskürtmeğe muvaffak olama mışsa da bu aşireü Iraka doğru atrr.ak için harekâta devam etmektedir. Iran ordusu Rezaiye yakınlarında asî Kürd kabilesi Bahadorile de carpısmaya başlamıştır. Barzanî ve Bahadori Kürd aşiretleri kuvvetlerinin mevcudü 3 O " > 0 den fazladır. Kürdistan sınırını teftiş etmiş olan genel kurmay başkanı General Eazmara dün Tahrana dör^mnşt'ir. Türk.Yunan dostluğu BaştaraU 1 ind sahlfede selesi üzerinde hlç bir anlaşmaya yanaşmı^acağım blldirmiştir. Birleşik Amerika heyeti Rusyanın, Almanyanm evyelâ kalkmması için Lüzumlu tedbirleri kabul etmesi ve tazmlnat taleblerinl bundan sonrald safhaya almasma rıza göstermesi takdirlnde, bir anlaşmaya taraStar olaxak, Alman istihsalâtından da Rusyaya bir kısmmın tahsisini derpiş edebileceglnl, ancak Ruslann bu keyfiyetl de reddedeceklerlne inandıklannı Ueri sürmüşlerdîr. Ernest Bevin ise, Amerikan uzlaşma temayülüne bile yanaşmamakta, hükumetinden, İngiltere için Almanyanın tir yük teşkil etmekte devam etmemesi şeklinde kat'î talimat aldığını, geçmişte, halde ve gelecekteki masrafları müsavatan taksim etmek icab ettiğini ve Rusyanm tazminat tekliflerinin derhal kabul edilmesi takdirinde ise Almanyanm halen teşkil ettiği yüke daha munzam masraflan da ilâve etmek lazam gel diğini belirtmiş ve Rusyanm son dakikada tavizlerde bulunmadığı takdirde Almanya meselesi üzerinde herhangi bir anlşmaya ulaşılamıyacağma inanılmakta olduğuna işaret etmiştir. Moskovada bulunan garblı heyetlerdeki kanaat Molotov'un son dakikaya kadar mücadele edip, en son dakikada bazı tavizlerde bulunacağı merkezindedirT Fran«ız h°yeti ise konferans hakkında daha bedbin kanaate sahibdir. Almanya meselesinde Necat vapurunun gecikme anlaşmazlık sebebi izah edriiyor Baştarafı 1 Inei «ahifede saate çıkmıştır. Program mucibince Necat vapuru Iskenderundan dönüş seferini 21 maıt cuma günü saat 24 te yapacagı yerde 24 mart pazartesi günü saat dokuzda yapmıştır. Binaenaleyh mevruu bahis rötar, Bayarın vapura bindiği dönüş seferinde olmayıp çıkış seferinde vukua gelmiş ve bu rötar dönüşte kısmen telâfi edilerek 48 saate indirilmiştir. Bu yüzden program mucibince 30 mart pazar günü saat 10 da Ianirde bulunması lâzım gelen vapur, iki gün rötarla 1 nisan salı günü sabahı İzmire varaca^rtır. Dönüşte vapurun Iskenderundan programda muayyen günde kalkmamış olmasına ve yolda da ıskelelerde program harici lüzumsuz bekletilmemiş olduğu malum bulunmasına göre yapılan neşriyatm hakikate uygun olmadıgmı ve bu gibi küçüklüklere hiç bir kimsenin tenezzül etmiyeceğini umumî efkâra açıklamayı lüzumlu gördüm. Ulaştırma Bakanı Ş. Koçak Yunaıtistanda çete harbi İnönü zafieri Baştarajt l tnci tahljede çok kullanılan bir sözle «bütün bir ci» hanı husumete karşı. kazanılmış olan bu zaferden sonra, muhteşem bir abide halinde yükşelen Türk varlığı, şimdi medeniyet dünyasında, İngiltere gibi kudretli bir müttefiğin muzaheretini, Amerika gibi en büyük demokrasinin dostluğunu elde etmişth. 26 yıl önce bugünkü Türk ordusunun bir tümeni kuvvetinde, sayıca küçük, fakat kahramanlıkça büvük bir orduTiun yendiği makus talih, İkinci Inönündenberi her zaman Türk milletine yâr, bir mesud talih obnuştur. Bugün İkinci İnönü zaferini barış ve huzur içinde kııtl.rken car.lan pshasma milletimize bu zaferi kazandıran mubarek şehidlerirr'izi ve binbir mahrumiyet içinde kan ve ter dökerek bu zaferi yaratan kahraman aazilerimizi ebedî miru net duygulariîe anarız. Törenler tkinci înönü zaferi dün, şehrimlzin muhtelif yerlennde kutlanmıştır. Öğleden sonra saat 14 te Kadikoy Halkevinde de bir tören yapılmıştır. Bu törende C. H. P. Genel Sekreteri Hilmi Uran, Şemseddin Günaltay, Prof. Saim Ali Dilemre, C. H. P. İstanbul bölge müfettişi Fazıl Şerefeddin Bürge, Asıra G\indüs, Prof. Fahreddin Kerim Gokay, Ziya Gevher ve bine yakın bir halk kütlesi hazn bulunmuştur. Törene İstiklâl marşile başlanmıştır. Müteakıben kürsiiye çıkan Fahreddin Kerim Gökay, günün mana ve ehemmiyetinden bahseden bir konuşma yapmıştır. Hatib, İnönü zaferinin busünkü hayata yaptığı tesiri inceliyerek. demokrasi yolunda inkişafa doğru gittiğimizi, bu înkisafın millî birliai hergiin biraz daha perçinlediğini, veciz bir hitabe ile anlatmıstn. Prof. Zeki Zerenin seçim hakkmdaki konuşmasmı müteakıb törene nihayet verilmistir. Şisli Halkevinde dün Sğleden sonra yapılan törende Vali ve Belediye Reisi Dr. Lutfi Kırdar da bulunmuştur. Kadıköy Halkevinde 31 mart pazartesi günü saat 18.30 da Prof Dr. Şevket Salih Soysal projeksiyonla ruhî gelişimleri normal ve bozuk olan çocuklar mevzulu mühim bir konferans verecektir. Balıkesirlilerin dileği Balıkesir (Hususî) Balıkesirliler, vilâyetlerinde bir pamuk ve yün iplik ve dokuma fabrikasının kurulması için hükumete müracaat etmişlerdir. Büyük ekseriyeti dokumacılıkla meşgul olan Balıkesirliler, Balıkesrin geniş istihsal sahalarında yetiştirilen pamuk ve hayvan sürülerinden elde edilen yün ve pamuğun, fabrika için gerekli ham maddeyi teşkil edeceğini ileri sürmüşlerdir. Atina 30 (a.a.t Başbakan mııavini Sofokles Venizelos'un başkanlığmda Türk Yunan dostluğunun takv.yesı gayesini güden muhtehf cerr.iyetler temsiküerinin iştirak ettikleri bir konferans Paris 30 (a.a.) Bugün Normandîyayapıltruştır Bütün bu cemıyetler bir feda Brüneval'de tngiliz ve Kanadah koderasyon halinde birleşmişlerdir. nıandoslarm yardım yıldönümü merasiFilistine Yahudi kaçıran bir minde General de Gaulle ezcümle şöyle demiştir: gemi daha yakalandı « Ayrılık tohumlarını saçmakla milKudüs 30 fa.a.) İçinde 1600 kaçak lî menfaatler tehlıkeye düşürühnüş olur. muhacir bulunan Moledet gemisi dün Bu halin inhilâle doğru sürüklemekten Hayfanm kiize'jinde kâin Naharia'nın ba.şka bir sonucu yoktur. Fransız müaçıklarmda yakalanarak muhafaza altın leti bu zararlı oyunlan bir yana bırakada Hayfaya getirilmiştir. Sahil gözetle rak birleşeceği gün yakındır.> me istasjonlan bütün geee beklemiş Merasimde on bin kişi hazır bulunlerdir. , maktaydı. De Gaulle dün in bin kişi önünde bir nutuk söyled? Uşakta okuma yazma öğrenen mahkumlar Uşak (Hususî) Uşak Cezaevindeki mahkum ve mevkuflardan hiç okuyup yazmasml bihniyen 80 kişi Uşak adliye erkânı, avukatlar ve öğretmanler huzurunda imtihan vermiş, muvaffak olan 74 üne ulus okullan A dershane okuma ve yazma belgesi veribniştir. Cumhuriyet savcısı Sadeddin Ertenin okuma işine ,,erektiği kadar önem verdiği geçen sesft 35 Hşiye belge verUrnişken bu devrede bir mislini aştığı ispata kâfi delildir. Bu kimseleri yetiştirmede büyük hizmetleri görülen cezaevi müdürü ve öğretmenlerin başarılannın huzurunu duydukları görülmüştür. Elimdeki şamdanm titrek ışığı, merdiven basamaklarmda heyulâlar titreştiriyordu. Tepemde, sağımda, solumda sallanan örümcek ağları, önümde asırlarm çizdiği bir yoî açıyordu. Bu esrar dolu, karaltı ve heybet dolu meçhule doğru daldıkça, taş merdivende ayaklarımm çıkardığı sesler, o yeraltı âleminin bana bir hitabı imiş gibi kulaklarımda vahşi uğultularla aksediyordu. Ama, bu karartılar da, bu kasvetli sesler de", bu esrarengiz rütubetli hava da beni ürkütmüyoıdu. Turguda doğru gidiyordum. Büyük bir tehlikeye maruz olan Turgudun yanına gidiyordum. Bundan başka hiç bir şey düşünmu. yor, Turgudu göreceğimden, onunla konuşacağımdan, onu belki de kurtaracağırcdan başka düşünce ile kaygularmıyordum. Bir aralık, zihnimde bir şimşek çak. t«. Merdi\"enin yarısma gelmiştim. Kuîenin kapısı altından sokulan pusulanın, Gâvur Eniştenin elinden çıkmış olması ihtimalini düşünüverdim. Fakat. bu düşünceyi derhal zihnimden uzaklaştırdım. O dakikadaki vaziyetimin bütün gayritabüliğine raşmen, emelime aykrrı gelen böyle bir ihtimale yer vermek istmiyordum. BUâkis, herşey bana gayet tabiî, ga. yet yerinde gözüküyordu. Sanki, bu olan çeyler, zaten böyle olması icab fden şeylerdi. Böyle olmaları değil de, a, ba?ka türtfl, bunun zıddı olmala UYAN1NCA Tefrika: 49 n gayritabiî sayılmalı gifci bir intiba içindeydim. Bir miknatısl kuvvete yakalanmış, ileri doğru çekiliyor gibiydim. Kendi iradem dışmda, yabancı bir iradeye yakalanmışçasma sürükleniyordum. Bugün, aradan bu kadar zaman geçti. Düşündükçe buluyorum. O sırada, beni merdivenlerden aşağı doğru çeken kuvvet, kendi irademden haric bir kuvvet değil, benim kendi içimde meveud, fkind bir kuvvtti. Mukadderata inananlar buna ne isim verirler bilmem, bence bu, benim talihimin ta kendisiydi. Merdiven, dik basamaklar halinde aşağı doğru gömiilüyordu. 'İndim, indim, indim. Sonra, merdiven, birdenbire sola doğru kıvrüdı. Biraz yürüdüm, basık tavanlı, kemerli bir dehlize ulaştım. Durdum. Sağıma, soluma bakrndım. Merdiven basamalklarıııı saymıştım. Kırk dokuzdu. Taşkonağin dı? manzarasını gözönüne getirdim; hesabım doğru ise, tam mutfağın sltında bulunuyordum. Şimdi, bana yolumu. gösteren tek pusula bu tahminden ibaretti. üerledim. Adımlanmı gayet dikkatli atıyordum* Nakleden: Hamdi Varoğlu Bütun güvenime, kendimi inandırmak için sarfettiğim bütün gayretime rağmen, ayağımı basüğim yerde herhangi bir tuzak bulunması ihtimalini zihnimden uzaklaştıramıyordum. Elimdeki mumun ısığmdan îbaret aydınlık, bu loş dehlizde, önümü görmek için beni ikikat yürümeğe mecbur ediyordu. Üstelik, dehlizin zeminl taş toprakla dolu olduğu için, ayağım sürçmesin diye de fazla dikkat etmek mecburiyeti vardı. Hattâ bir aralık, ayaklanma ölü kemikleri takılır gibi oldu. Ürpererek gözlerimi kapadım; sonra. cesaretimi ele aldım, yere bakmadan, aya|ıma takılan şeyin üstünden atiadım. Daha ziyade ürkmektense, üzerine bastığım şeyin ne olduğunu görmemek yeğdi. Bereketversin, Taşkonağin yeraltı dc'hlizleri o kadar girintili çıkıntılı değildi. Yoksa, geçtiğim yerleri tanımak için hiçbir tedbir almadığıma göre, yolumu kaybedoceğim muhakkaktı. Hoş, gene de kaybeder gibi oldum. Takib ettiğim yol, bir çıkmaz sokak gibi, tıkandı. GeTİ döndüm, sağlı sollu biar iki dar geçide dalıp çıktım. Bunla Konferans YARIN AKŞAMDAN İTİBAREN KOYDE BİR AY F İ I E S 5 P E R D E ŞEHİR DRÂN TİYÂTROSUNDÂ YAZAN : TURGENİEF T Ü R K Ç E S İ : H A SAN ÂLt E Dİ Z (3978)

Bu sayıdan diğer sayfalar: