CUİUIIURİYET Arkadaşlarmtn Kaiemi ile... f SIHHI Ticaret Ofisindeki lâstik yoisuzlüğu Davaya, dün Millî Korunma mahkemesinde devam edildi BÂH!SLE I NALINA MIHINA Cemal Nadir Sevüen sanatkânn bir millî kahraman gibi taziz edildiğini dün Cemal Nadiri ebediyete teşyi ederken gördük ve anladık Akdonizin ünlıii gazstelerde, Ingijiz ve Amsrikan donanmalarile hava kuvvetlerinin bu yaz doğu Akdenizde müştsrek manevralar >apacuklarını "jil^iren bir haber çıktı. Komadan verilen bu haherde, Amerikafl filosunun yakmda Ak'lcnize geleccyı bildirilmektedir. Ingilterenin Alkden»i filosundan birçok birliklerle Kıbrıs insüne baslı Ingiliı hava kuvvetleri öe manevralara iştirak edeceklerdir. Donanma manevralarır.ın ve bu arada harb genıilerinin bazı limaniarı ziyaret etmelerinin ifade etii|>i siyasî maraları birkaç üefa üah ctnîi.şiim. Doju Akdeniz gibi, dünyüuın nazik hir noi.tasında, ingiliz ve Amerikan deniz ve hava kuvvetlerinin jniiştersken manevr.ı yapmalarımn, evvelki ziyaretlerden t!aiıa fazla manalı olduğuna şüphe yoktur. Akdeniz, Ikinci Dünya Harbinde strateji bakımından pek büyük bir rol cynamıştir. Esasen, bir dunya harbiıulo deniz ve deniz hâkimiyeti, ıaferin en büyük amiiidir. Denizaşırı harbleri hattâ bazan, asağı yukarı birbirine denk kuvvclte iki kara devleti arasında vukua gelen harbleri, denize hâkim olan taraf kazanır. Kalıraman Barbaros da dahil olmak üzere, tirçok büyük denizciler «denize hâkim olan dünyaya hâkim olur» sözile bu Lakikati ifade etmişierdir. Dirinci Dünya Harbinin tanınmış Alnıan amirallarından biri olan Amiral Alexander Meurer, Bahriye Nazırı n:erhum Cemal Pasanın şimdi cmekli bir deniz subayı olan oğlu Behçet Cemal tarafından türkçeye çevTilen «Muhtasav Deniz Harbi Tarihi» adlı eserinde, denizcilik ve deniz hâklmiyetinden bahsederken şüyle diyor: «Dikkatli bir kimse, beşeriyet tarihinin büyük dönüm noktalarında, zamanm sıcak nefesinin, hal ve fasledici deniz mücadelelerinin içirden nasıl gpçtigini görür: Akdeniz ve garb mtmleketlerlr.de. hattâ Amcrikı ve Hindistan âiemleriide, büyük Luhran ve herblerin <ic~ nizde başlayıp denzde r.cticelendiğini anlsr.» Fakat çaribdir ki Alman amîrallarınm bu anlayiîuu Alman maresalları ve g«neralleri de, Alman siyaset adamları da gosterememişlerdir. Hatlâ Birinci Dünya Harblnin derslerine rağmen, İkind Dünya Harbinle de böyle olrauşlur. Müttefiklere esir düşen Alman ami^ raüarından Keichald, İkinci Dünya ir^vbinin Akdeniz harbi hakkında tızun bir eıüd yajmlamıştır. Bu amiral Akdr>r.izin elıcmmiycti hakkında şu mütaleada bulunnyor: «Büyük Brilanya Bafkomtıtanlığı, eğer Akdenizdeki vaziyetini muhafaza edemerr.iş olsavdı, csphe gerilerinde hareket SErbestisini asla sağlıyamaz ve Fransa çıkarmc.smı banarmak için lüzumlu kuvvetleri temin edemezdi.» Ahnan amirah Afrikadaki Mihver he7İnıetir!İn mcVuIiyetini evvelâ It?lyanlara, sonra Almanlara yükİPtre'kte.iiı. Çünkü Italyanlarm yani Mussolini'nîn gurııru, Ahnan Başkomufanlığımn Italyan ku\\et!erinin serk ve idaresine rtıüdahalesini rcdtlettiği gibi Alman Ea.şkorauüinhğı da, yani Iîitler OnbaM da denrr hâkimiyctinin ve meselelerinin cîıeramiycüni aıılıyanıamıştır. Amiraî \Veich&!d, Afrika harbinde Malta'nın haiz olduğu pek büyük kıymet ve ehemmiyeti bilhassa belirüiktcn soıııa, Ahnan Başkomutan'ıîiisın Akrlcniz hâkiruiyeü igin göfterdiği büyük kayıdsıziığın şaşılacak bir şsy ol(îıı,;,ınıı, halbuki Almanyanın daha 1S19 da, ileride Fransız şimal Afrikasına istinaden harckâtta bulunmayı düşündüğünü yazıyor. Işte bu yaz Ingiîiz ve Amerikan deniz ve hava kuvvetlerinin müşterek msnevralar yapacaklan Akdenize hâkim oîmağa yeter dcrecede kıymet vcrmedikleri irindir ki Mihver devletleri şimal Afrikada he?.imete uğramışlar, ondan sonra da mağlubiyetleri ç^rab sbkiiğü gibi devam ederek kayıdsız şartsız teslim olmağa kadar gitmiştir. Açık muhabere B. Nihad Çonoğluya Fransızca 'Savaş Donanm3!arı> yılhğmm nere6e fatıldığını soruyorsunvız. Bircok okuyucularım da aynı ş^ryi soruvorlar. Kitabl neşredenler, m.eskktaşım îlr. Primi'ye bir tane gör.dermişlerdir. Bsyoğlundaki Fraruız Kitabevinde satılması lâzımgelen bu eser her.üz gelmemiştir. Ne vakit geleceğini oradan öğrenebilirsiniz. Saygılar. Ticaret Ofisi sabık Umum Müdürü Ahmed Cemil Conk ile' Ticaret Ofisi Şefi Nusret Köymenin aleyhleriııd'e, Ticaret Ofisine aid lastikleri tamir işinde murakabe vazifeleıini yapmadıkları iddiasiîe a;ılan davaya dün Beşinci Millî Korunma Mahkemefinde devam edil.TıLç. tir. Dünkü oturumda şahid olarak celbedilen Tiearet Ofisi müşaviri avukat Ali Galib Taş ile Raştü Diktürk dinlenilmişlerdir. halen NewYork Ticaret Ataşemiz olup orada bulunan Cemil Conkun izinli olarak veya görevi dolayısile 3 ay içinde Amerikadan dönüp dönemiyecsğini, saniyen vazife ve rnevkiine tesir etmiyecek şekilde bir celb ve ihzarın en uygun hangi zaman ve şekilde yapılması kabi! olacağının Ticaret Vekâ'.etinden sorulup tespiti hakkmda Savcıhğa müzekkere yazümasma Cemal Nadirin, dün depedildiği Asrt MezarUğa aid bir karikatür'u karar vererete duruşmayı talik etmişîir. (Bu mezarUJcta fakirlerle zenginler için at/rt cyrt yerler yapüacağı hakkındaki haberler münasebctile) .Matmazel, kes bir paradi! . Sevilen| sanatkânn bir mlllî kairaman gibi taziz J edildiginl, dün Cemal Nadlri ebediyete teşyl ederken gördtik ve hlseettik. Onun son hizmetinde bulunmak iota kimler koçmannjtı ve ne •entfml tehalükle! Na'şı etı»fında mahşerl blr sel vücude geürenler, kalblerinl kaaanmaga muvaffak oldufcu on binlerdi. O, bütün hayatı boyunoa bu insanlan sanaünın nefis verimlerile beslemişti. Onlar da bugün, na'sı etrafında toplanarak, yüreklerini dolduran hayranlığın, şükran borcunu ödemeğe çalışıyorlardı. Bu borcu hissetmefc ve onu bu aekilde ödemeğe koşmak, kadirtanırlığm en samimî ve en kıymetli ifadesidir. Türk mületi maddl ve manevl bütün gücile ve bu gücün bütün yaraücı hamlelerile kendlalne hlzmet eden Cemal Nadiri, ruhunun bütün sıcaklıgUe kucaklamı« ve kalblnin bütün şükranlle ebedl lstlrahatgaluna emanet etnü?ür. Bunu büyük blr bahtiyaruk saymak icab ederdl Ne yazık ki ölümünün vakıtsizligı buna lmkân vermiyor. Frtratan bu kadar nadir bir meziyetlle mUcahhea olan bu yüksek ruhlu ve yuksek zekâlı Turk çocugu, bu kadar genc ml ölecekti? Or.un içln başkası hesabına bttyüi bir bahtiyarlık sayüması mümkün olan bu sonuç Oemal Nadir hesabına apayn bir hüzür ve teessür kayna^ıdır. Daha bugünden bütün dünyaca tanmması mukadder olduğu göze çarpıyordu ve fcendisi bu şekilde ve bu genişlikte tamnmaga layıktı. Onun bu ölçüde tanınması, Türk mllletlnin, en aa tanilan cephesüe, bütün dünyaca tanın. ması demektl. Çünkü blztm dünyada en az tsmlan tarafımız, kafamızın yaratıcılıpı ve ruhumuzun inceliğidir. Neden5e, bütün dünya hâlâ bizim cenk erli|imize her şeyden fazla degsr verlr ve bızım ili:n, irfan, sanat ve kültür cephelerimize ancak yeni uyanmıs naaarile oatrar. Cemal Nadjri, genc yaşında keybetmek, milletimizi bütün dünyaya sev Cemal Nadir, yağlıboya resim de yapardı. En son olarak kendisini; hikâyeci F. Celâleddinle evinde ziyaret ettiğimia zaman, Bursadan yapmış olduğu bir kaç manzarayı bize göstermişti. Eğer, bu kıymetli sanatkânn vakti olsaydı; şüphesiz bu sahada da eserler verebileceikti. Fakat onun hiç aklımdan çıkmıyan yağlıboya bir «karikatürü nü» haürlarım. Ne hazin bir karikatürdü. Büyük Şarlo'nun bazı sahnelerini hatırlatan bu tablo, bir kasab camekânına asılmı» bir kuzuyu gcsteriyordu. Maktul bir çocu^u andıran kuzunun ağzmda bir defne yaprağı vardı. Insan bu tablonun karşısında hüngür «Topunuzun kokune kıbrl; suyu> ba!:kll hüngür ağlamak istiyordu. Bu tablo ile makale bakkmda gazeten'.n aahlbl Saba cejini bilmemek için insanm ya deli, haddlıı All İle munarrln Az:z Neslnln ayahud da çocuk olrr.ası lâzımdır ki bunCemal Nadir, âdeta kendi hayatını teş leyhlerine açılan davaya dun asllye lklncl rih ediyordu. c?za mahkemcslnde devam ecllmlştlr. Dün ! lar esas=n ceza görmezler. Ç ü n k ü iyiyi Cemal Nadir, yapılan bütün gayretlev ku oturumda savcı ıdilananıeslııl okamış k ö ' ü y ü ayırdec.smiyecek k a d a r kafaları re rağmen kurtulamadı. O; tıbbın bu ve sanıkların matbuat kanununun 30 un sağlam değildir. Fakat ayıkken fcna olcu maddesl gereğlnce oezalandırılmalarıııı Vildiği suç işleyenin cezasını, aczini de biliyordu. Bir resmini hatır lsterr.lştix Mahkeme. mudafaa içln tall's i hafiflîtmek, sadece cezadan kurIıyorum. Parmağında siviice çıkarı bir edL'mlştlr' tulmak için âdeta i?k:ye teşvik mahiadam bir mütehassLî doktora müracaat Güreg miliî takım seçmeleri yetindedir. Neyse, işin «adlî tıb. noktaediyor. Doktor ona şunları söylüyor: sindan olan tefsirinden ziyade biz sağbugiin başhyor Evvelâ bir Röntgen muayenesi, ba'nmmdan yaptığı zararları sayMlül takım güreş seçmederlne buçlın bir idrar; bir ie kan tahhli yaptmmz. ta devam edelim. Sonra bir diş doktorıına güriivünüz. tır, Musr.bakalara yarın da devam edllo Bu hiddet de\Tİncîen sonra sızma devri Herhalde bir dakiliye doktoruna da ttğ cektlr Bcdcn Terblyes! uniüm mOdürü Vl'.dan golir. Eıuna ya yarım, yjıhud tamdır. raj/tntz. Bir sinir doktoruna da tnuoyene olduktan sonra geliniz bana, par Aşlr Sa^aşır »eçmelerde bulunniak ü ^ r s Yarım sızmr.da bağınp çağırıca, hezedün »ehrımlze gelmişUr. yan devam eder. Yalnız ayakta duramağ\nızdaki tivilcenin. ne olduğunu Konjfre maz, düşer ve uyuklar. Tacn sızmada aöyliyeyiml.. Icab ederse siri bir opeOrtaköy Gencllk kulühü başianlığından: • 3 9 nefes alan bir ölü mahiyctindedir. ratöre de gönderirim. Ku'Ufcüniuz'jn yüük kcngresl l ü l ; i ! 7 Hazin tesadüf, yahud bir hissikablel günü top!cı:mı;sa da r.lzamna^ıcys uyul Nefes alışı gürüllülü ve horultuludur. vuku, Cemal Nadire, hemen hemen bu mad:ğmdaü yıllık kongre ı mart fi) 7 c u . Ağzı pis kokar. A!t:nı ki.ktir. Kusar. Dil kuru ve paslıdır. Bu hal ayıldıjîtan parmağında siviice çıkan adamn benzi martesl günü saat 1.1 te Ortaköv Oeccllk 1 kulübü bıuasında yapılBca.ıtır. K'ilübümu Eonra da devnm eder. Teskin edilemiyeceğini söylemişü, ve, sanki, ilk ciddî ze kayıdlı üyelerln gelnıelorl rlca olunur. yen bir susuzluk. bojazda, midcJo yanhastalığmda netieenin ne olacağını bima, bulantı vardır. Iştihanzlık tamdıı liyormuş gibi, o, öyle bir hummalı faHssta kondini müıhiş surette yorsrun ve KÜÇÜK HABERLER aliyetle çalışıyordu ki, çeyrek asır içinbitkin hiiseier. Birkaç güa çalışamıyamilstesna bir kabiliyeti kaybet âe< b i r a s ı r ı l k e S £ T bırakarak, dudak* ISTANBUL Eolge Sanayl Blrllgl u m u . c^k hale gelir. Bu durjmda ikcn za'.ürmektir. Bu çeşıd kayıblann telâfl kabul ı a r l n d a ı t l b b a k a r ş l m c e b i r tebessüm ml hejetlr.<le IstanbuJda mü^takll fclr sa ree, msnenjit gibi bir hastalı.^m araya nayl odası kurulmasına ve saaaylcr.erm Tlca etmez mahiyeti ise, hüzün ve teessürü J e a r a n u z d a n geküdi, gitü. karıjması ve öîüme sebeb olması da ret Odasmdan a;Tilrna,ır.a Ittlfakla karar müzü kat kat arttırıyor. Fikret Adil verllmiş olduğundan dün bu karar Ekono. mümkündür. Hat'â sızıp da bir daha Şu var ki Turk milletinln sevdigi blr *** mt ve Ticaret Bakanlıklarına blld'.rllmlştlr. ayılrmyan ve sarhoş olarak ölenler de sanstk&n. mllli blr kahraman gibi taziz Güzel ruhlu, ince dü§ünen; esprlle% ZEYTINYAGI ilatiarında blr müdd?ı vardır. Esasen kalb ve damarlan boruk scîecek derecede kadirtanırlık göster rinde hiç bir zaman mahmul karmaka teı.berl göru'.en yiıkseliş devam etmektedlr. oknlarda böyle bir sarhoşluk esnasmda mesl hiç şüphe yok ki, meziyetll evlâd rifikhk olmıyan «yükte hafif, pahada Tarlş ı ııâzlm satışı eskl flatlar üzerindeıi dünyasmı değiştirenler de az değildir. larımınn. meziyetlerini belirtmelert için ağır> blr esprl sanibi kocaman blr değer yapmaga devam etmek]e berabsr scrbest p! Mide ve barsak boruklukları günlerce yenl bir hız verecek ve bu sayede Oemal bugün, yüregimtzl kanata, kanata içi yasa yükse]mektedlr Dün eSstra yağlar sürer. Nadirin yeri umın bir zaman boş kataı mizden aynldı, gitti!.. Talihslzliğimiz! 29,">3(iO kuruja kadar çıkmıştır, Zeytlnyağı ve prlna flatlsnndakl yükaeMüzmin içki iptilâsına gelince: Bu yacaktır. ilş. sabun fıatlanna da teslr etmlş ve kUo. birbiri arkasmdan gelen hâd sarhoşlukCemal Nadirin karikatürlerinl Biricik tesellimiz budur ve biz bu larile ölçemiyorum.^ da 152U kuru» blr yükselme olmuştur • £ UNIVERSITELERARASI Genel kürul ların neticesidir. Müzmin şekli alması teselli ve inancla istikbale yöneliyonız. Gilberson'lar, Zllle'ler, THer'ler ne tcpiaııtı^ır.da bulunmak üzere Aakaraya için mutlaka her defasında sızmcıya kaOmer Rıza DOĞRUL Idüerse; Cemal Nadir de odur!.. glden I'tanbul Unlversitesl ve Teknlk ü n U dar içmeğe lüzum yoktur. Öyle kimseEesımlsrinde, ufacik bir karikatürün veralte Rtktarlerlle dekanlan üün sabah ler vardır ki «iştihayı artırsın» veya «kederi gidersin> gibi kendilerini teselli Cemal Nadir, birçoklarının zannettiği de bile muazzam valörlerle kompozlsyon şehrlmı?e dönmüşlerdlr * YALOVA Kaymakamı Orhan öztrak için bir iki kadehle işe başlamışlar, songibi bir «karikatürist» değildi. Bizde ta^ıjan blr ahenk vardL Karakterlerinl tam kondurdugn ha Akşehlr kaymakaml:tına | Burhanlye . „ a y " | ra akşamcı olmuslardır. Bu alışkanlık«mizahçı» diye tercüme ettiğimiz ve yalmakanu Eüsnü Agn.Aün Yalova nız Ingiliz dilinde mevcud bir terimle r?ket ve ifadelerde öyle blr canlılık, öy kamlığma, Beykoz kaymakauu Nall ntsr , ,I a r d, a arkadaş denllen ve fakat le bir asülık vardi kl... Kimln b^ddine Burbanlye kaymakamlığıns, Bodrum kay ! hakikatte tam bir düşman sayılması lâbir «humorist» idi. Aradaki fark şudur ki her humorist'te o çizsilerln akışina. zengln tfade tar makamı Ekrem Serencam Beykoz kayma zımgelen kıdemli sarhoşların rolü büi tayln edlimlşlerdır bir karücatürist vardır, fakat her kari zsndaki sadeligin, süzme eaprinin zarayüktür. «Üzüm üzüme baka baka kakatüristte bir humorist yoktur. Olsaydı fetine ve Blçüsüne varabllrüek?!.. O, içimizden urfutulmaz blr varlık olabu sonuncu sıfata lâyık olurdu. Bu iş biraz mübalâğalı gibi görünüOnun, bu meziyetini görmek için al rak aynldı. Amcabeyini de ebedlyen be yor, âdeta bir masalı andırıyor amrna, bümlerini almak lâzımdır. Teker teker raber aldı götürdtt. doğru olduğuna şüphe yok... Çünkü uyÇok üzüldük sana Cemal!.. Ruhun durma bir hikâye yayarak bir Dış Işyaptığı resimlerle karıkatürist zannettiğimiz Cemal Nadirin bu asü hüviyetini şadolsun, tcprağin da mübarek!.. leri Bakanının çerefile oynamaktan hiço zaman görürüz, anlarız. Zira albümProf. Kenan Temizan bir gazetecinin zevk aknıyacağı muhaklerinde. Cemal Nadir, zamanının husukakür. siyetlerini, komik taraflarmı onlara büBundan evvelki İtalyan kabinesinde SOLMAZ SABUNCUGtL cum ederek değil, onlarm garabetini, Dış Işleri Bakanhğını üzerine almış olan mantıksızlığını, gülünclüklerini önümüile Yüksek Mlmsr Sinyor Pietro Nenni birçok akşam ve ze sererek göstermiîtir, bir müşahid, 1URHAN ÖKEREK gece davetlerine gündüz giydiği elbise heccav bir müşahid olarak kabnayı terile iştirak etmek mecburİ3'etinde kalıNişanlandılar. cih etmiştir. yordu. Zira, ne frakı, ne smokingi vardı. 28/2/1947 Cemal Nr.diri sanat kapısından içeri Ama, «Romada terzi mi yok, hazu: elsokan işte bu meziyetidir, bu muvazebise satan mağaza mı yok?> diyeceknesidir. siniz... Öyle ya, bizim /Ege> yolcuları Cemal Nadir. kendi kendini yetiştiren Amerîkalılar Japonyada seyyar bile Italyadan ne ucuz kuma^lar, elbive bir sanat seviyesine yükselmeğe museler getiriyorlar. Mütaleamz pek doğbir çarşı vücude getirdiler vaffak olan ender mevcudiyetlerdendi. ru... Fakat o kumaşlar, elbiseler bizim Japonyanın haü malum... Bütün mağEn gü'düren resimlerinde bile bir nevî Gerçek Müslümanlarm pararmzla ucuza geliyor... Çünkü mace lub memleketler gibi orada da kıthk, iğbirar hisserlilirdi. Yalnız bu noktayı az Mecmuası rayı anlatan İsviçre gazetesinin rivaye yoksulluk ve sefalet hâkim... Bu durum, kime düşünürdü. Çünkü o, gündelik tine göre Romada bir smoking 100.000 sade yerlilere değil, işgal kuvvetlerine 5 Martta çıkıyor eyer vermek mecburiyetinde olduğunlirete tedarik edilebiliyormuş. Anlaşı mensub olanlara da sıîîmtı çektiriyor. dan, kahkahayı ön plânda tutar, âdeta lan Sinyor Nenni'nin de bunun için ayı Hele Japonyadaki iş'al kuvvetleri surncak o kadar aprası yokmuş... Hattâ bu baylarınm ve küçük subayîannın aileyüzden zavallı Nazır, Isveçte yapılacsk leri, çoluk çocuğu da kocalarmm, babir toplantıya bile gitmekten vazgeçmiş. balarının senelerdenberi devam eden Mesele de İtalyan gazeteîerînin diline hasretlerine dayanamıyarak oraya gelkadar düşmüş. mişler... Seyahat de şu sırada kolay bir Çehlr dalml tomlsyonj sinema tlcretlerl«hayat felsefesi> diyeceğim dozu az kuL yt?ı!f:calc eam haklunda dün karaıuu lanırdı. Bu bakımdan onu içi kan ağla vermiştlr. Buna nazaran 65 kuruşluk l'lks dığı halde gülmege mecbur olan sahne tn&£t.&iler 8.3 kuruş *îO kuruçluk birincl aktörlerine benzetobiliriz. Filhakika, Ce mevkller fiO, 3"> kıiruş olan lklncl me.ilmal Nadir hususî hayatmda mesud ola ler 50 ta:ebe blletl de .10 iuru« olrr.ak üzere kabul edllmlçUr. LocaJar 360 kuruf» bilmiş insanlardan değüdi. Bu bakımdan çılserılmıştır^ Eu kerar yarın gazetelerdu da, büyük mizahçılarla akrabalığı vardır. ceşredUdlktsn sonra tatblk eüllecektlr. Sinema ücrelleri arftı ,y a a l a m a k j . , , l€r İ S u n l a Okurlarıma, yif veren zehlrler» diye bir seri yazı yazmayı faydalı fcul ' dum. Cemiyeün ni ı zamını bozmada, feTdlerin ve ailelerin hayatlarını zehiılemede bu raaddelerin önemi herkesçe az çoi bilinmektedir. Fakat bu zehirlerle ssvajta yapılacak ilk iş halkın aydınlatılmasıdır. Keyif veren zehiılerin yalnız sağhk bakımmdan değil, içtimaî, iktisadî bakınılardan da ne Jtadar zararı olduğunu anlatmak, her zaman herkesin borcudur. Keyif veren zehirleri sıra ile içki, tütün, afyon, esrar, eroin, eter iptilâsı diye anlatacağım. 3ugün i l i iş olarak alkolden başhyacağım. Ispirtolu içkilerle zehirlenmeye alkolizm denir. Bunun iki çeşidi vardır: Biri hâd, öteki müzmin. Hâd zehİEİenmeden maksad bir defada yüksei miktarda alkollü içki alarak zehirlenmektir. Muanin ise üzün yıllar ve devamlı olarak içki kullanmaktan ileri gelen zehirlenmedir. Bir defada çok miktar alkol alınca neler görülür? ilk kadehleri alırken hafif bir başdönmesi, »onra neşelenme başlar. Şarkı söylemek, şakalaşmak gibi ilk belirtilerden sonra hiddet devri gelir. Bu devirde sarhoş çok tehlikelidir. Kırıp yıkmak, hakaret etmek, sövmek, dövmek, n Dr. Kemal Saracoğîu \ raru ! diye guzel bir ata sözümüz vardır. Gerçekten bu arkadaş tsşviklerinin, meclislerinin ve âlemlerüıin hemen bemen her aişamcının hayatında, alışma çukuruna düşmenin ilk sahneleri olduğuna şüphe yoktur. Alkolün zararlan önce midede başlar. Midede albüminli maddeleri hazmettirmeye yarayan pepsini pıhtılaştırır. Ole yandan mideyi iltlhsblandırır. Zamanla müzmin mide iltihabı baçgösterir. Alkolıkler her sabah ağzı zehir gibi veyahud çiriş gibi bir hisle uylhırlar. Daha sonra barsakları da bozar. Barsak hazımsızlıkları, barsak iltihabları yaptığı gibi. vücudümüz için çok faydalı olan vitaminleri de tahrib ederek onlardan faydalanmamıza mani olur. Yahud bu barsak iltihabları dolayısiîe bu v'itamir.ler kana geçemez. AUuğımız gıdalar mide ve barsakta bozulacağından onlar da vücudümüze fayda yerirıe zarar verirler. Böyle ce yediklerimiz zehirll maddeler halinde kana geçer. içki iptilâsı eskidikçe karaciğeri bozar. önce karaciğerin vazife bozuklukları başgösterir. Sonra karaciğer şişer, ağrımaya başlar. Nihayet şişen karaciğer yeniden küçülür. Fakat bu küçülüş hayra alâmst değildir. Artık kannda su toplarnaya başlar ki buna Siroz hastalığı denir. Alkol zamanla damarları bozar. Onları ktılaştırır, Kalbin etini bozarak iiitizanla çahşmasına mâni o'.ur. Alkoî asıl büyük tahriblerini sinirlerde, murdarilik ve beyinde yapar. Sinirler iltihablanır ki bunlara Ne\Tİt denir. Kol ve bacaklarda ağrılar olur. Zamanla yürüme müşkülfitı baş^österir. Ellerde ve bacaVlarda tiüemeler olur. Merdiven inip çıkmak çok güçleşir. Nihayet Korsakoff hastaîığı denilen bir hastalık yapar. Bu hsstahk dikkatin çok azalması, gecmisi çabuk unutma, bulunduğu yeri, gününü, ayını oümeroek, kendi variyetinden haberdar o1.ak, bir de hnvadis Uyc'urmak gibi şeylerle kendini belli eder. Sonu tımar!ıDneye dÜ7mektîr. Hâd alkol zehirîenmesine alkohzm demek djğru değildir. Bu meselâ süblime ile zehirlenoifk gibi basit bir zehirlenmedir. Asıl alkolizm, iptilâ halinde devamlı alkol kullanmaktır. Bunun da iki çeşidi vard:r: Biri ak^amcı dediğimiz asıl a!!o1ikİ€ı, öteki de dıpsomanlard:r. A'koukkr veya akşamcılar içkiyi sazile, sözile keyif araj'arak içerler. Bip^ m a n h r ise böyle değildir. Ne nkpmı bekİMİer, ne de vakti scati bellidir. On !arda iumek önüne geçilmcz bir cızu halinde belirir. İçki bulamazlarsa deliye dönerler. Içkiyi çalma'<, nıâni olanı tövmek, hattâ öldürmek i^ten bile değildir. içki yoksa kolonya, boyalı ispirto, ne Lulurlarsa içerler. 1 Yazan: tığmın farkmdadır. Fakat alkol ona bir nevi kabadayılılt aîilar. Cüreüni arttırır. Ayıkken yapamıyacağı şeyleri yaptırır. Ayıkken utacacağı, sayacağı ve korkacaçjı şeyleri bu devrede çe'sinmeBir cinayet davası yeniden den yapar. «Sarhoştum da ne yaptığıgörülüyor Arkadajı Allyl parasına t&mahan ba?ına mm farkmda değilim> EÖZÜ tam hakikahve detlrmenl İle vuraraS öldnren katll kat dcğı'dir. Az çok farkmdadır. Alkol All Ozdemlr hakiında verlien ldam kara sadece cüreüni arttırmıştır. Cürüml«rin rının Yargıtayca tasdlk edlldlğlnl, yaln.z çoğu tetkik edilirse, o cürüm işlenmeölenln usulen tahajtkuk edecek varlslerlne verllecek ölüm tazmlnatı hususunun b o . den önce şahsrn «kafayı tütsülediği» Euldugunu yaımıjtık. Dün, All Ozdemlr, bu kaydma rastlanır. Denilebilir ki hiçbir husus İçln yeniden yarg.lanmaga başlan kötü niyeti yokken sarhoşluk yüzüuden mıştır^ Mahkeme maktulün müdahll oğlu elind3n kaza çıkanlar azdır. Cürmü işRatlb Oz4em!re tebllgat yapılması Sçln leınek için önce tkafayı tütsüliyen» datallK edllmlştlr. Binaenaleyh «saikai sekirie» h a çoklur « M a r k o P a j a » cılar h a k k ı n d a ürüm işlemenin cezayı azaltması bciki c c e z a istendi I adliyeci kafasile doğru görülse bile he«Marko Paşa» gazeteslnde lntlşar eden ^ m kfâsile doğru değildir. Çünkü sar öldürmek gibi s u ç l a n İş, , yaparjten az çok n e y a p Ise «ya;» ad'nı almıştır. çiiııkü lçkiye müsaade taraftarı ldi. Bizde vaktile din içki diişmanı idi. I Millî Mücadele sırasmca tam yasax IÜU' lü kabul edildi. Mütareke yıllanmîa benim de ilk kurucu üyelerinden olduğum Yeşilay Deıneği «Hilâli Ahzar» adı altında kuruldu. ilk toplantı galiba Akçam Matbaasınm o zamanki binasında ve Şeyhülislâm Haydarî zade Ibrahim Efendinin de iştirakile yapıldı. Bu dernek o vakittenberi ınemlekette içki düşmanlığınm bayraktarı oldu. Çolı çalıştı. Içkiyi kaldıramadı. Fakat denilebilir ki en büyük kazancı gencliği, bilhassa miinevver gencliği kazanmak oldu. Bizim neslimize nispetle yeni yetişen münevver genclik arasmda içkii sevinilccek kadar az yer tutmaktadır. (Buna mukabil cigara fazladır, hattâ kadınlar arasmda bile). Demek ki içki savaşında bazı kazanclar olmuştur. içki düşmanlığı için bir kazanc .da içki fiatlarının yükîçlcnesile olmuştu. Bunu en iyi şahid olan dcvlet istatistikleri gösteriyor, Bu defa içki fiatlannın Indirilmcsi üzerine Yeşilay ve içki düşmanlarile tTekel> arasmda bir tartışma oldu. Hükumet görüşüne gdre içkinin pahah oluşu resmî içki sarfiyatını azaltıyor, faknt kaçakçılığı, bilhassa kolonyalık ve boyalı ispirto gibi zararh alkollü maddelerin sarfiyatını arttırıyormıış. Resmî icki sarfiyatınm azaldıŞı istatistikle sobittir. Fakat kolonyalık ispirto ve boyalı ispirto sarfiyatuıdaki artışın miktarı malum değildir. Esasen bu artmada, gr.zyağı bulunmaması yüzünden boyalı ispiıto ve öteki ispirtolarm yakıt olarak kullanılmasmm rolü unuU'.lmama'ıoır. Sonra boyalı ispirto denilen zıkkım yenir yutulur şey değildir. Onu içmoyi göze alanlar esasen «d:psoman> lardrr ki or.lar ne bulurlarsa içeceklerdir ve buntarın sayısı da pek çok değildir. Alkolik her gün içmese de olabiîir. Bazsn aylarca veya büsbüfün bırakabilir. Miktarmı azaltır. O halde içki pnhahlı^ı \ıu pibi kirti5eler üzerinde azaltıcı veya men'edid bir tesir yapacaknr. Onun için bu tarlışnnda Yeşilay ve bütün .içki düşmanları yerden göke krdar hnkhdır. r ^ içkinin sebeb olcniju iktbndi zararlar da sayılmakla bitrrK'Z. Ş.li5in bütçeçini tahrib eder. Alkolik az randımrn vyir. Stk sık hssta olur. ( T ^ t ü k istl^ntlara baknrak: Her gün içiyor da bir şey olmuyor hükmii ynnîıştır). Çalı^amaz ve çahfam.ndığı giinbr kendisi ve m»mleket zarrır cörür. Hastalamnca tedavi ma=rıfı bir zarardir. SarLoşun pördüğü işler sakattır. Ahlâkı günden jün« boıularak cemiyet icin faydalı oimaktin çıkar, 7ararlı olur. Adli ci'rümlcrin coğunun «saikai sekirle» yani yarhoflukla işlendiği mulır.kkakfrr. Bir gram alkol yedi kalori verir. Böylelikle yağlardan sonra en çok kalori veren maddedir. Fakat bu k^darcık fayda«ına rm.'k.ıbil yr.ptığı zarar o kadar Şimdi alkolizm hakkında bu izp.hatı büyüktjr ki bunu meşhur ruhiyMçı verdi:ten sonra içki ile savaşa şeçelhn. Kr?pelin, pek haklı olarak şöyle ifade Dünyada içki ile savaşm çeşidli şekil etmiştir: leri kuUan:lmışür. Bir vakitler bizde ve 'Alkol iyi bir odundur, yanar; fakst Amerikada tam yasak tecrül>e edilmiş içinde yandığı sobayı da bcraber ya>ar.> tir. O zaman baça çıkılmaz kaçakçılıkkr, içonlerin ağır taskısı karşısında bu TEŞEKKÜR çeşld savaş yürÜ3ei"îemişür. Yalnız bizAnnemizin vefatı dolayısiîe dostlarıde değil, Amerikada da böyle olmuştur. Amerikada Cumhuriyetçi Parti içki düş. mıan lutfcn cenaze merasimir.e iştirak manlığını kendine siyasî bir bayrak j'ap ile telgraf, telefon ve mektbla başsağmış ve iktidarda olduğu zaman tatbik lığı dilcklerine bütün aiiemiz namma etmiştir. Onlara «kıiru» adı verilmişti. derin teşekkürlerimizi arzeylerim. Şimdi iktidarda bulunan Demokrat Parti Fuad Taylan Türkiyenin En Büyük Mecmuası R N E K Çıktı. Bu eşsiz mecmuayı mutlaka okuyunuz. Içindeki ba« yazılar: Dalkavuklar Varlık vergisi Vurguncular Muhtekirler Türk denizcileri Maymunlardan nasıl faydalanmışlar Sultan Osmanın kılıcı Atatürkün köpeği Antakya ve Iskenderunun Türklüğünü ispat eden Arab veeikalan, şiir; musiki; moda; resfan. Dünyada IVcIer Olnyor ? Italya Dıı İşSeri Bakanı Henni nihayet bir smokms sahibi laşıj'or... Amma, bu seyyar çarşıdan yalnız Amerikalıların alışveriş etmek hakları var.» Lâkin, satıcılar, hep ingilizce bilen Japon kadmlarından müre!ckeb.» Ay sonunda boç katarîar tekrar merkeze gellyorlar ve eşya yükleyip yeniden yola çıkıyorlar. Şu Amerikal'^r, doğrusu çok pratlk adamlardırl HAKKA DOĞRU Kadınlar jimdiye kadar yapmadıklan bir işe de giriştiler UfUM Bu sayıda: Dan Duryea'nm hayatı Holivud'un köşe bucağından dedikodular Yarınuı yıldızları kimlerdlr? Muhsin E>tuğrulla bir konuşma, Film garkısı, resimli haberler, Derdortağj VJ. Fiatı 35 kuruf. Havadisi gazetede okuyan ve vaktile Arjantine gcçmüş olan bir İtalyan taciri öyle mütees=ir olmuş ki, hemen vatanmm bu devlet adamına bir smokiny tedarik edip göndermeğe karar vermiş. Boenos Aires'teki italyan Elçiliğinden Nazırm boyuna posvına dair takribî bazı malumat aldıktan sonra oradaki terzilerden birine en iyi kumaştan bir smoking diktirip gene Elçilik vasıtasile Romaya yollamış. Sinyor Pietro Nenni de bu suretle bir akşam elbisesine kavuçmuş ve bu yüzden Londraya yapacağı seyahatten vazgeçmiyerek heyetin arasma katılmak imkânını bulrnuş. Şu harb cereyan ettiği müddetçe yarattığı facialardan başka hâlâ da ne komik ve ne hazin vak'alaıa srLîbijet ve ri>orj Kadınlar, erkeklerle hemen her sahaiş değil ki Amerlkadan ayrılırken bütün da boy ölçüştüler. Hâkim, diplomat, ihtiyaclarım bavullara doldurup, denk saylav, asker her şey oldular. Yapamayapıp Japonyaya getirsinler. dıkları, yaiıud yapmak istemedikleri bir Onun için, Japonyadaki Amerikan iş mesletk kalmıştı: Papazlıkl Papazlık degal kuvvetleri kumandanhğı onlarm ih yince rahlbelik sanmayınız. O taıikate tiyaclarını karşılamak üzere Amerika ezeldenberl âşıktırlar. Bu, başka. Padan birçok eşya getirtmiş... iyi amma, pazlık, yani h'ristlyanlann vaitlz lşleJaponyanın her tarafma dağılmış olan rinden tutun gömüîme meraslmlne kaAmerikalı aileleıe bunlarj nasıl satacak dar iştirak eden din adamu ve tevzi edecek? Kadmların papaz olmalan teşebbüsuEpey düşünülmüş, taşınılmış, nihayet şöyle bir hal çaresi bulunmu?. Sekiz on nil destekliyen İlk memleket Danlmarvagondan teşekkül eden uzun bir'.:aç l;a ka. Bu şlmal devletlnln mezahib nezatar... Her vagonda blr mağaza. Kundu reti parlamentoya b5yle bir tekllfte bura, çapka, elbsie, iç çamaşırmdan tutun İjnrruş. Fakat parlamento hemen ka. da tuvalet eşyasına, lâvantaya, kolonya r.ırıru veremenıiş. Bu hususta küis?nin ya, dudak boyasına kadar her ?ey tre de fikrinin almmasının muvafık olacane doldurulmuş... Biç ay zarfmda her ği'u dü§ün?rek lşl ora'îan sormayı mnLüj J İ adanın bulön deo"'iii'ojlarını do ama, karaborsacılarla olan mücadelenin herhalde başarılı bir yola girmiş olduğu görülüyor. Bu hükmü, nereden mi çıkarıyoruz? Şu vakadan: «Rumanyada ekmek vesika ile 2000 leye satılmaktadrr. İki fırıncmın elaltından, yani karaborsacılık yaparak 22 bin leye ekmek sattıkîan haber almmış. Derhal by küstahlar yakalanmış. Ellerine bireT ekmakverilmiş. Boyunlarına şöyle bir yafta takılmış: «Biz çok alçak insanlarız. Çünkü halkm başhca gıdası clan ekmeği hem vesikasız, hem de on bir misli fiata sattık.> Suçlular bu çekilde halkm nefret haykırıları arasında sokak sokak dolaştırüKadınlar en fazla matruş erkekîer mışlardır. den hoşlanıyorîarmış! * * * Kadmların papazhğı işine ve bu kayLondracîa bckâr erkeklerîn umumî dedeceğimiz istatistiğe bakarsak Danimarka son günlerde adeta Avrupa top çamaşırheneİ2r.ien faydalanmalai'iraklarında Amerikan garabetleri gösterna müsaade edildi meğe kalkışan bir memleket oldu. Ordudan terhis edilen askeler riönüOradaki meraklılardan biri üşenmeden yor.. ecnebi hücumu da var.. Londrada şöyle blr nesab çıkarmak hevesine düş günden güne erkek, bilh^'îa bekâr ermüş: Acaba kadmlar, matruş erkekler kek kalabahğı artıyor.. terziler. kunduden mi, yoksa bıyıklılnrdan mi, yahud racılor ancak altı ay sonra verilmek üda hem sakalh, hem bıyıklı erkeklerden zere sipariş kafcul edebiliyorlar. Çamami hoşlanıyorlar? ?ırcı!aro, kolacılara verilsn göm'okl«r, Öteden beriden sormuş, soruşturmuş, çamaşırlar da ancak dört beş ha?tq içinmuhtelif müesseselerden malumat almış, de yıltanıp ütülenip iade ediliyor . uzunuzadıya istatistikler yapmış. NihaZavallı bekârlar ne yapsınlar; kir pas yet, söyle bir neticeye varmış: Bu dev içinde mi gezşinler, durmadan kaşmsınrin kadırnlan yüzde seksen sekiz tama lar, en sorunda da bitlensinler mi? mile matruş erkeklerden, yüzde on sade Londra Belediyesi bu mahzurları önbıyıklılardan, yüzde iki de hem sakalh, lemek için şehrin umumî çamaşırhanelehem bıyıklı erkeklerden hoşlanıyorlar. rinden bokârlarır faydalanmasına müBu, gerçek ise dahi, acaba bütün dünya saade etmiştir. Bekârlar kendilerine tahya hükmü şamil mi, yoksa sade Danl sis edilen gün ve saatte çamaşırhanc'ere markaya mı? Bizde palabıyık dört kaşlı geliyorlar. donlarını, gömkklerini. fanibabayiğitlerin, Fransada sivri sakalh iâ^arını yikayıp temizlemek fırsatmı buâşıklann rağbette olduğu s«radaki kadın luyorlar! lar acaba çok zevksiz Havva kızları mıyBir an insanm zihnine şöyle bir 5ual dılar? de saplanıyor; *•* Umumî çamaşırhanelere başvuranKaraborsacılara işte böyle ceza lar arasında acaba gorçekte evli oldu'<lan halds kendilerini bskâr gibi göstevrrmck gerek! Rumanyada bir jok işler kötü gidiyor renler de> var mı?