CUMHURİYET 25 Ağustos 1946 Maarif İşîerinde yapalanimz: 2 Orta öğretimde yapılması beklenen ıslahat Sebze ve meyvaya Ortaokul ve lise'erde verîmin asgariye düşmesinin sebebi Otomatik terfi esasının acıklı neticesi ÖgTetmen maaşlarmdaki müsavatsizhk haberleri Yalan ir [HEM NALINA MIHINA Suya inen yelkenler! ngoslavya da, Mareşal Htonun Idaresine geçerek Sovyet Rusyanın peyki olduğu za. mandanberi blr Sahibinin Sesl plâğl gibi, hep Moskova havalan çaimaktadır, Belgrnddaki kızülar da, Moskovadaki ağa. beylerine bakarak İngiltere ye AmerL. kaya kafa tutnıağı kendilerine vazlfe biliyorlar; Anglo . Amerikanlar da, her meselede Sovyet Rusyanrn aksi sadası gibi karfilarma dikilen Yugoslavya ile de uğraşmak mecboriyetlnde kabyorlar. dL Zaten ba harb Mnruı siyasrt dünya. sınin gsrib bir cilvesi, hattft nankörlüğtt olarak Amerika llo İngiltere, en çok yar. dım ettikleri, milyonlar harcıyarak ve kan dökerek kurtardıklan memleketler. den düsmanlık görüyorlar. Fransada ve Yunanistanda bile büyük bir komünist kütles), Anglo Amerikanlar» aleyhtardır. Komünistler. bn memleketlerde de iktidarı ellerine geçirseler, her bakım. dan milletlerine iyilik eden, dostluk gösteren, hatta kıırtaran devletlerl bırakıp vatanlarını kml lokomotifin kuynığıına takıhnış vagonlar haline getireceklerdir. İsin bir garib tarafı da Sovyet pe>ki devletlerden Yugoslavyanm Mürtefiklere harb ilân ermiş olan İtalya. Rumanya ve Bulgaristan gibi Mihver devletlerinden daha fazla Anglo . Amerikan düşmanı obnasıdar. Mareşal Tito bn Işte o kadar ileri Hrmiştlr ki hRrb içinde, Alman işgali sırasında kendisine ve memlekefine durmadan yardım jretiren Amerikan ha» vacılarmı vurmaça kalkısnuş, Yngoslav av uçaklan ikl Amerikan taşıt nçağına hücum ederek düşürmek kahramanlıçım göstermlşlerdir. Daha resmen Yugoslavyaya ilhak edibnemiş olan topraklarm hndudana yanlışbkla bir kaç yüz metre aşmiş olan bu silâhsız tasrt nçaklannı indirmek, birinc! sınıf bir nankörlük kahramanlığıdrr. Ba marifetler pek haklı olarak Amerika hükumetini ve halk rfkârmı In7dırmiş ve Amerika Ytıgoslavyaya şiddetli bir iiHimatom verdiği gibi Amerika Dıj tşlerl Bakan mnavinl, yapılan hareketi «nlçakça» diye vasrflandımu^tır. Amerikanın gahn tükcndikten sonra, Yııgoslavyaya karşı gösterdiği şldd't karşunnda Mareşal Tito, hemen yelkenleri suya indirmiştir. Cünkü. Amerikanın 45.000 tonluk Roosevelt nçak gemisi Ce. bclitanktadır re oradan Adrîyatik snIanna gelerek nçaklannı Yugoslavya topraklan fistünde nçarması, düşUrulen iki Amerikan taşıt nçağınm intikamını alması nihayet, bir gün meselesidir. Yuçoslavyanm bllmem hangi koşesln. de, belkl de Dplmacyn kıyılaraıda sayfi. yede bulunan Slaresal Tito, Amerika halk efkânnı daha fazla gazaba getirdiğî takdirde, Mr. Tmtnan'ın, meseleji yalnız Birlesmiş MiIIetler kurulanun Emniyet Konseyine havale etmekJe kalmıyacağını, Roosevelt jfemisindeki savaş nçaklarınm ziyareti ihtimRİinî de gözönünde rntmak zorunda kalmıştır. Ba tehlikeli Ihtimal olmasaydı, Yoldaş Ma. reşal, Emniyet Konseyindeki gevezelik. lere ve nihayet Sovyet Rusynnın ma. hnd veto hakkrm kullannıasına güvenerek, Amerikan ültimatomu karştsınd» hemen boyun iğmezdi. Amerikanın sesinl yükseltmesi ttzerine Yngoslavyanın pes pcrdeden konnşması gösrerîyor kl banlanna karşı artık yumnsaklıŞı hırakıp sert konnsmak zaraanı eelmi«ırir ve herkese anlıyacağı dille hitab etmek lâ^ımdır. şünm« sevlyeslne eRtlya âieminde ,••,. Yazan: Prof. ••••••••••••»•••• rlşmemiş olmaktan yaşanırken oerbesdogan Wr haklır. tiz, istediğimlz gibi düşünür, duyar ve Mytboznanie denen hattâ hareket edebiyalancüık üıtlraa bO liriz. Çünkü artık hassa psikopatlarda kendi âlemimizdsyiz, kimse ile bir mü ması görülür. Bu halin bir başka çefidine görü'.ür. Bunlar başiarından geçen bir I Baırtaraft 1 tnci »ahlfed» larrnın tamamianamadığmdan, düzenli nasebetimis kalmamıştır. Gördüklerimiı geçnüç hatıralar arasında kalan blr boş hâdifeyi gururlarını oksayacak bir sutoüarla teçhiz cdilmiş elemanların, es .şekilde derslere bajlanamadığından şiYarnıdan ltibaren sebze ve meyva, ve tasarladıklarımız da kendi Sz benli îuğun dolduruhnası thtiyacile hayall bir rette telleyip pullamakla asağıllk duyki usullerin esSri unsurlara üstünlüğü liâyet! ğimizden ve k«ndili>inden fışkıran şey takım uydurmalar yapıîır. Bu nevi hafı gularmı uyutmak Ihtiyacile yan doğru satıcılann sattıkları sebsse ve nıeyvalar inkâr edilcmezse.de böyle bir terc'h O halde Muharamedi memnun ede . kâr haddine tâbidir. Fakat Belediye İkü lerdir; daha doğrusu iç âlemimizin daha za hezeyanlarma psikoloji dılinde «fabu yarı uydurma hikâyeleri blr hakikat giişini, biraz evvel doğmuş ve mes'.eğe mediğimiz muhakkak! Beri taTaftaa Isâ sad müdürü, Daimî Encümeninin verdiği çok tatmin edilmemiş arzularmm bir bo lation> denlr kl "yalancıhğa benzedikîeri bi satmaktan keniilerinl alamazlar. Roşahnasıdır. Bu âlemde kimseye söz ver halde yalan değildirler; çünkü bilerek d=»ıa önce rntisab * etmi$ olmaktan baş yı ve Musayı da gücendiriyoruz. bu karann tatbik edüebilmesi için hal mediğimiz gibi söz de elmayız. Kimse ile yapılmiş olmayıp tamamile gayrişuuri man ve hikâyelerin blr kısmı belki de ka bir kusuru bulhmmryan yaşlı öğretbu kabil mitomanilerle beslenmektedir. Devam ettikleri yüksek mektebîeri kın yardımını istemekteddr. Sebz» ve bir mukavele ve taahhüdümüz de yok dirler. tnenin izzetinefsini', kırmadan, onu öğ bitirmek üzere bulunan, yahud henüz meyva satanlar makul bir fiat söylemeMitomanlarda aynı 2amanda bir hayal Hafıza hezeyanları arasında bir de ya taskuıhğı görülür. Boman ve hikâye renicilerin önünde \küçük düşürmeden bitirmiş olan, başka bİT mesleğin «taj diği takdirde müşteriler ondan fatura tur. Olan biteni anlatmadığımız gibi de yapmak kabildİT. Yoksa, ıH zümre müddetini geçiren gencler, bir müd. isteyeceklerdir. Faturanjn tarihine bak yalan da «öylemeyiz. Yalnız rüyarruza lancılık ihtirası vardır ki buna <Mytho yazmak temayülünün başında da mitoarannda çıkacak zıdıîivet, zaten sajrsı det nafakalarmı sağlamak üzere yar mak lâztmdır. Satıcı seyyar ise ancak çıkan bütün »eylere inanır, geçmlşte manie> deniyor. Yalancı, yalan söyledi manca bir hayal taşkınlığı olsa gerektir. ırcahdud olan üköğretlm ekipimtria bir dımca ötretmenliği kabul ediyor, daha faturadaki fiatın yüzde yirmi beşi, dük olan şeyleri tekrar yaşadığımızı eanır, ğini bildiğine şöre soylediği yalanm ye Esasen hikâye etmek demek, yakm veya hayali hakıkatten ayıramaz olur, zaman de kayıdsızhk, ve umırrsamamazltk yü kârh bir iş bulurlarsa hemen ona at kâncı ise otuzu nisbetinde kâr haddi ölçülerimiz bozuiur, bir saniyenin için rine bir hakikat:n olduğu da bilinir. uzak bir maziyi anlatmak, daha doğrusu eünden verimliliklerininjazalmasırıa se layıveriyoriar, ar.cak zanıret ve mec alarak o mah satabilecektir. Aksi tak de günler, haftalar yaşanır. Kendi âle «fabulation> yapanlar ise hakikati «oy. reel olmak+an ve halde bulunmaktan çılememekî« beraber yalan söylüyorlarsa, beb ohır. dirde o satıcıyı ilgili memurlara haber mimiz için tabiî ve normal olan bu yasa yalan söylediklerinln farkmda da değildir karak hatıra veya hayal olmus bir çeyl buriyet neticesi mesîekte kalıyoriar. anlatmaktır. Gerçek ve hakikî olan yalvermek Üctıza edecektir. yış uyandığımız; tekrar cemiyete doğ 1er. Halbuki yaHncıî?r doğru yerir.e iğ*** Şu Izah ettiğimiz ruhî halet, ve saati nız hal olduğuna göre mazi uzaklaştığ: Belediye Iktısad Müdürlüğü yalni2 duğumuzu gördüğümüz anda hayata riyi söylerler, <fabulation> yapanlar ise nisbette gerçeklikten çıkarak hayal olOrtaöğretimdeki güçlüğîi ve sıkmtıyi Beksen, doksan kuruşa ders okutmak yok etmek için öğreticilerm de öğreni gibi maddî sıkıntmm en dehşet'isl i . Bolediye teşkilâtuıın bu İşi basarmağa dikkat zarureti doîayısile birdenb're ki çocuklarla iptidailerde de görülür maktadır. Bu îtibarla hikâye etmek arsilinir; fakat mabadi gelecek rüyalarda cilerin de ıslahmı bekledikleri pek çok çinde olan, emekliliği vesairesi olmama. kâfi olmadığını, asıl mücadelenin halk devam edebilir. Rüyalarımız kendimize doğruluk ve iğnliğin dışındadırlar. Bu tık yok olanı hatıralar vasıtasile varlık tarafmdan yapılması lâzım geldiğini itfbarla mesul olmaktan uzaktular. Halhusus vardır. Bunlardan esasUlanm sı dolayısile istikbalftiden de «min b'jaid olmak ve hayalden ibaret bulunmak buki yalancı, bilerek aldatan bir adam plânma getirmek, hale dSndüncek, yok lunmıyan bir in^anın öğreMm ödevini söylemektedir. sonraya ^bırakarak ilk bakısta tröze didoîayısile yalnız bızi ilgilendirir; onlar dır, «Fabulation» yapan içe aldanmış bir olmalan telâfi etmeğe çalışmaktır. Buna Et narhı ken gibi; batanlarmı şöyle hulâsa ede ne dereceye kadar şevk ve araı ile dan dolayı kimseye hesab vermek mec adamdır ve aldandığ.nın da farkında ol karşı hafıranın koruyucusu olan unutDün bir gazete Belediyenin ete narh ifa edebileceğini artık siz tasavvup buma lhtiyacı hatffalarm çoğunu gölgede biliriz: koyacağını yazmaktadır. Hfili memur buriyeünde olmadığrmız gibi bir mesu madığı için yalancı gibi foyası meydana bıraktığından geçmişi hakikaten hatıryurun! liyetimiz de yoktur. Meğer ki rüyalan çıkmasm diye hiç bir tedbirde buluna*** lar şimülik bunun mevzım bahsolmadılamaktan zlyade hayal ederiz. Bu itibariptidailer gibi hakikatle bir tutacak cak da değildir. ' Etüd adı altmda icad edilen, öğreti. îşte bu yuzden b!r takım gençler mu j ğını beyan etmektedirler. la mazlnin hakikî blr hikâyecisl, doğru kanaatte bulunalım. Bununla beraber ayyen bir carriere yapmaktan mahniTn ; • cinin de, öğrenicinin de vaktlnin bo€ Lokantalarda ycmck fiatlan Doğru anlatma yerine uydurmalar ka bir nakili olmaktan ziyade blr yaraücısı, oniarın da bir hakikati ve kendilerine kaldıkları gibi, diger bir takım gPTicler yere geçmesrne ve dört duvar araiir>dE Belediye, lokantalarda tabldot fiat mahsus nefsî bir mantıkları vardır. Usu nştırarak anlatma dsmek olan cfabu bu da olamazsa bir uydurucusu ohnakhapsolup kalmasına sebeb olmaktan de tabiî her yerde ve her şeyde ol larcım ucuzlatılması için Lokantacılar lü daiıesinde mar.a'ıandırıldıkları takdir lat!on> un çocuklarla iptidailerdeki te tan fazla bir şey yapamadığımız için az başka biç bir işe yararruyan füzull ve duğu gibi müftesnalardan sarfmazar Cemiyeti ile müzakereye girişmiştir. cellisi bir hafıza hezeyanı mahiyetinde tecrübcsiz ellerde kalite bakmından çok Lüks lokantalardaki tabldot fiatlan ay de ruhî bir çok sırlarm anahtarlarıru marazl bir hâdise clmayıp normaldir. çok hep masalcı oluyoruz, demektir. mânasız ceza kaldınlmalıâır. düşuk bir tahsil görmeğe mecbur olu nen muhafaza cdilecektir. Yalnız birincl verebilirler. Henüz Içtimaileşınemiş ve mantıkî düM. Şekip TUNÇ Bu etüdün hiçbir fayda sağlamadığı yorlar. Noticede verim minimuma inikonulalıdanberi (vertm) in artmama£:let yor. Bcş alü yıldır, İstanbul ortamekteb sınıf lokantalardalîi tabldotun 200 den Şu kadar var kl mana ve haklkatüıi sabit olmustur. Esasen yatılı öğrenici ve liselcrinde smıf geçerferin, diploma 175, fidnci sınıfda 150 den 125, üçüncü bir takım semboller altuıda saklayan lerden maadası sıhhatini, bir yerde ça alanların, ır.üsabakalarda muvaffak o sınıflarda 120 den 110 a Indiriimesi ve rüya bu bakımdan bir yalan âlem gibi lıştığmı bahane ederek, yahud di|er lanların sayısmm asgariye düsmesi, bu ya bunun olduğu gibi bıralîilması için görünür. Fakat onun bu yalancı'ığl başka sebebler gösteTerek bu mükellefi mütaleaiarımızm çüphe gStürmeı bir görüşmeler yapılmaktadır. kasdî olmayıp gayrjsuuridir, sahibinden Bu gazetenin, bayramda çıkarılacağı ötedenberl mutad olduğu üzere gazeteyetten kurtulmaktadır. Yatılıların ise, gerçeğe dayandı^nu isbat etraez mi? gayrı kimseyi aldatmıs değildir. Rüya miz bayram günlerinie intişar etmiye söylenen bayram isimli gazete ile hiç bir Lübnanlı izcüer bugün geliyor ayrıea sabah ve akşam etüdleri olduğu ların bütün çıplakhğile görünmeyip cektir. Gazetemizin yerine bayram gün alâkası yoktur. Halbuki, eşer maksad, Anadoiu şehir Tlrml jredl ki5l!lS bir Lübnanlı lzcı ia semrjollere bürünmeieri ve dolayısiie lerine mahsus olmak üzere diğer arkaiçin bu öğleden sonraki (pseudetude) Bayram Gazetesl ?u arkad«şların iştlfllesl bu c&bah sehrimlza gelecsktlr. IzI«Tde onlar ciddl hiçbir lşle uğraşma ve kasabalarına öğretmen temini ldiyse, cllcr Oalatasaray llsesiade mlsafır ediiecek. yalancıhk yapıyor gioi gcrünmeleri içti daşlarımızın iştirakile «Bayram Gaze rakile ötretmçnliğe intisab edecekler için üç maî baskınra uykuda bile tesirini kıs tesi> isimli bir gazete çıkacakbr. Bu gamaktadırlar. Tabiî etüd kalkmca ö'Şretletdir. Chımhuriyet, Son Posta, Tasvir, Vatan, men olsun devam ettirmesindendir. Bu zetenin elde ede:eği menfaat Kızılay pıenin etüdlere nezaret için bilhasa der dört senelik bir mecburl hizmet esası konulur, bu sırada biraz fazla tahsisat Mıur ve Suriye meyva ve sebzs na göre içtimaî baskının uyamkken n« Son Saat, Yeni Türkiye. sinin bul'jımıadığı giinler okula gelrr.eKurumu ile îstanbul Gazetecileri Cemiavantajı gösterilir, oralarda en esash Okuyueularımra bayram gflnlerlnde istiyor kadar kuvvetli olacağını tahmin etmek yetine aid olacaktır. sinin mecburî olması gibi acib ve kabir ihtiyaç olan temir bir mesken sağMısır ve Surlyeüeu ml'itarda yaş gazetemizin tahrir heyetinln iştirakile rakuşî hüküm de ortadan kaLkacaktır. lanır, mecburl hizmeti bitenler derhal nıoyvB Istcnmektedlr fazla meyva ve seb/e artık güç değildir. Zaten uyanmak deGazetemize ilân vermekte olan llân Yaş Tabiî etud kalkmca (yaz âyan) ile yenilerle değiştirilirdi. Bakm, o zaman Tanm 8at!ç Kooperatlf'.adei bu lste^jo cevab mek, hayata dikkat etmeğe, olup bltenl sahiblerinin bayrama aid llânlarını Bay çıkacak olan «Bayram Gazetesl» nl oku1 dahi öğrenicinin saat 8 de, öğretieirıin 'öğretmenlik mesleğine genç erkekleri erllrtl?! ta]d!rde ır.erıi r'ke '.mizK îazla flö takib etmeğe, hatıraları yerli yerinde ve ram Gazetesi ismine Üâncılık çirketi ile mağa davet ederiz. zaman sırasında kullanarak doğru an Resmi İlânlar müessesesine vermelerini Bu sene tBayram Gazetesl. Cumhuribundan daha evvel oklda buhınmasma miz ve kızlarrmız ne heves ve iştiyakla vlz temln edscegl Böylenaıekted'.r. latmak ve aksi takdirde mcsul olacağı rica eceriz. yet matbaasında basılacakür. Florya mahallesi lüzum kalmıyacaktır. Uzakta bulur.an sarılırlardı. Flory» dvarmda arealar satumakta • mızı duymağa başlamak demektir. Ni« lan ortalık henüz zifirt karanlıkken yaFakat, binlerce misalini gördüğü için fcııralarda gelljigtzel lnçaat yapılmakta o' tekim daha gözierimizi açar açmaz o taklarından fırlatıp yollara düşüren e. Meşhur Kattai Hafız Osman Merhumun du^u&\; gören Beled^e, Kalltarya köyünil gün yapılacak şeyleri doğru haürlamak zaya da bu suretle bir nihayet verile S5nderiîdiği yerde ebediyen unutuiup üs lçlcc alacak blj plan vüouie ffc*".rercic kalacağına inanan yüksek mekteb me ln*aat. buna gör« tanzlms karar verralştlr. ve işlerimizi ona göre düzenlemek mecbi'eeektir. buriyetile karşı'.aşırız. Rasgeldiğimiz cş zunlan İstanbulda yarı aç, yarı tok ve Bu sayede öğretlemm ve ögrerticinİT! geleceği karanlık kalmayı Anadoluya Doktor Osman Saka tzmire gitti dostların soracakları şeylere vereceğirrtiz Dr Osman Saka bugün İzıulre gltmiştir. normal zamanda okula gelmesi, ncrrral fTİdip carriere'e dahil öğretmen o!maya Dr on günlıiTv bir seyahattcn eonıa şehrl cevablarda da hatıralarımızı toplamakla zamgnda oradan çıkması, d«Ts saatle tercih ediyorlar. mlze dönecek ve hastalanm iabule b»} mükellefiz. Fakat bunları bile biîe derinin pek eüzt bir miktarda artır;!mağiştirmekle birlikte yalancılık başgosteMesîekten yeti^me öğrefmenler İjk d«fo olarak gayet neiîs bir sur«He basıldı sı, aradnki dmlenme müddetlerinin bir Kahve getîrecek tüccara kolaylık rir. Halbuki içtimaî münasebetlerin emparça U7af'.!rrtası kabü olacaktır. Bununla beraber gerek büyük çehir Kabv^3 ithalmin s^rbest bıra^ılnıasuıâTn niyet içinde ahenkîi bir surette cereyan ; Bu Kur'ânı Kerimin yazılan açık, baskısı son derece nefîsfir. lerimizdeki, gerek Anadoludakl meslck ionra hükumpt bu lşle uğ.aşaciK tJcıcr etmesi cemiyet huyatının devamı için Yardımcı ögretmenler Hediyesi: Sarı kâğıtlısı 600, kalin bfeyaz kâğıthsı 620. l»ra feolaylıklar gâsterrr.eSe başlamıstır. elzem bir şarttır, yalancılık ise emniyeti ten yetişme bazı öğretmenlervı duruın. Öğreticiyi mesleğe baSiıyaTiıyan. öî ları da pek parlak dcğıldir. Vaktile, Serbest tiovi^ln ace'.e temlnile muameleıe ve sal'm münasebetleri sakatlayan bir fcalın köymoV köğıttısı 740 kuru^hır. Posla». ücreti almmazrenicide de verimliliŞi sağlıyamıyan karşılığının pek fazla yekun tutacağı rln sürctle yapıl.sası bu meyandadır^ amildir. Doğru ile iğriyi farkettiği halde MerkezH js>anbul Moarif Kitophapesidir Adres6 cfikktf. Ev sahîbi ile kiracı arasında yardımcı öşretmenler meselesine j»e!in düşürjülmedtfn konuimıiş olan automadoğruyu söylemeyip iğriyi söyliyene yaFatiiito Hr.ticosvtltan mrhiUesînde otuce, vakıa, btı me^ele yalr.ız İ=tar>bul için tique terfi esasma tahsisat kâfi gelmeran Idris Devrei evinln alt katmdıfcl ki lancı dediğimize göre yalancılık, doğru mevcuddur. Fakat, Türkiye ortankul ve yince kadro müsaadesizliği bahanesi or. racı Kur! i:e keadislne gelen rr'.saılrler yü ile iğrinin farkedilmesini gerektiriyor. S A R I K L I İ H T l L Â L C t liselerinin de en mühim bir kısmı bu taya çıkETilmış ve maaş artnıa işi etki ztlrden kavga etmlşt!r îdrl'»ı Nurlyl tı Esasen bu farkın duyulma«:ı iğrlnin dnğşehirde değil midir? vaidler ve zımnî nukavele ile makusen ÇP.A'S aî'.r surette yaralaıaıştır,' Yaralı Gu. ruya karşı olan saygısmı ifşa eder. YalYardımcı öğretmenliğin öıda^ile te. nıütenaslb bir ilerleme gösetrmeğe baş reba haitsne5İne Iraldınlmıştır. nız doğruyu söylemeğe sevkeden cemiOn bin liralık yüzük çalmtş min edilmek tetenüen gaye ne idi? lamışttr. Bir de, ortemekteb ve lise öğyet baskısı oldufu %'.bi yalana sevkeden Kıymetli edib ve çair Mithat Cemal Kuntayın nefls üslubile kalemt Bnndan on gtln ?vve! Mustafa Atay ts de gene aynı baskı olacaktır. Çünkü Anadolu ortaokullarını ve liselerini ö§ retmenleri arasında haftalık mecbuıî alınan bu eserln her satırı kaynak gösterilerek yazümıçhr. Ali Suavinin mlnde biris!, saveı muavlnl olduğunu söy. retmen=iz bırakmamak? Sekiz y:İDir ders saati bakımından müsavat prensipi UvereS antıkacı Mişelln Kapa'ıçarşıdalcl doğruyu söylemek içtima! baskıyı sayRüştiye hocalığından, İstanbul ve Avrupadaki gazeteciliğine ve nihayet c<özeti)ememektedir. Bazılanna mecburî duickânın» gltımlş ç,karken de on bln ılra mak, ona itaat etmek, yalan söylemek tatbik edilen bu usul savesinde a.iu eÇırağan ihtilâıini nasıl hazırladıgı ve Hasan Paşanın sopasile nasü kafası ders saatini doldurduktan maada, yar. Snvmetlnd blr yüı.li aşırxıştı, E'i yan de onun baskısından sıvifmanm bir çadüen gay«ye varılatidi mi? Hiç zarparçalanarak öldürüldüğüne kadar bütün hayaü yazılıdır. dımcı ö^Tetmcn ders ücreti derecesmde fce«!cln!n tanınmış sabıkalılardan olduğu resir.l buldngunu îantnaktır. Fakat içtlnetmiyorum. Tanesi 200, cildli 250 kuruştur. bir ücretle munzam dersler verdirildiği trejrdann çıkarılmıştır Dün rakalanan Mus. ma! baskı ve kontrol, yalancmın muO zamandanberi dava üzerin.ie dik. halde, bir takımları haftada altı veya se tafa kıymetll yuzügü lade etm'jtir. AHMED HALİD KİTABEVİ munu çabuk söndürür. şimdi yalancılıkaüe duruîmuş ve muntazam 's+ati'tik. kiz saatle hizmeüerini görmüş telâkkl ğa benziyen hafıza hezeyanlaruu göreler çıkanlmış ise zan ve tahminin yan edilmekfc. diğerler'nm aynı, şayed kıRamazan 27 Pazar lim: Iış olmadığı pekâlâ meydana çıkar. demleri fazîa ise, onlardan çok daha g Büyük hafıza bozuklukîarının tevlid Kaldı ki. her sene ekinı, kasım ayla yüksek ıraaşlar almaktadnrlar. 3 5 ettîği zihin karışıklıklarile" bunamalarda rından başlıyarak aralık, ocak, hnttS w 05 Ortame^teb ve llselerin, kitab, Öğr«^ hayallerin hataalardan farkedilemiyerek şubat, mart aylarında da devam etm<=k •t Çıktı. Yazan: M. TALÂT SÜMER tim, imtihanlir ba'ammdan karşılaştık Vasati üzere Anadolunun muhtel'f şehİTÎerın. n oı 11 54 21 » 4 31 hatıralar glbl almdığı veya birinin diğeri 13 ır< Türk Amerikan dostluğunun canlı ?5meğl olan bu kıymetli eser, nefla yerine geçtiği ve bu halin neticesinde deki ö§Ten:ci velileTinden mektuDİîîr a ları güçlükleri b.r ba^ka yazmıi7.da açık6 27 9 07 12 0ü 1 38 8 36 haüralarm doğruca hikâye edilmesl yetablolarla süsknmiştir. Fi. 50 kur ıştar. Almakta acele ediniz. Elzanî lırız. Bu mektublarm hepsinin meali lamağa çalışaca^ız. rine hayallerle karışarak masalla?tınlAhmd Hidayet Reel aynidir: Okulîardaki öğretmen k^dro mm Yayınlayan: RAFET ZAtVILAB, Ankara Cad. 121, İstanbul ^ H verilecek kâr hafıza hezeyanları Mustafa Sehib Tunç Yazan: Ahmed Hîdayet Reel Halk, mal alırken daima fatura sorabilecek BAYRAM GAZETESI Yaşhlar ve acemikr için yazdığı BÜYÜK KUR'ÂN! KERİM ALİ SUAVİ DahHiye Mütehassısı Dr. A. RIZA SAĞLAR I Maçka. TEŞVİKİYE. Bayır sokak | 44. Telefon: 85012. Her gün hastalarını «aat birden n i ltibaren kabul eder. •I 1 ı CUNHURİYET NOshas) 10 kuruştuı, AMERÎKALILÂRI TANIYALIM Abone Şeraiti BU «yllk Oç ayiı« Altt «ylı* lçt]1 15(X) 2t)O0 » Dikkat ^öndortlrn «vrak f« aesre(i!l£lx> •^Umesls Ifld» " " " • " " Ha gayret! 28, 29, 30, 31, 32!.. Ha gayret kuzum. Benim bir ahbabım vardır. Sizden iyi olmasın pek şirin adamdu. Nasıl anlatayım hastahğı bile tuhaftır. Ondan din lemiştim. Bir bayram günü hatır'.ıca bir adamrn evindp otururlarken ev sahibi yakınlarmdan bırınin ateşii bir hastalığı olduğundan bahsederek endışe gostermiş. Zıyaretcilerden biri de sormuş: Derecesi kaç efendim? 38 buçuk.. Aman efendim o bir şey mi, bizim kayıncirader geçenlerde bir ateşlendi 39 40, 41, 42. 4b,, 44. Hilâf olmasın ama 45 i geçti.. Diyince bana bu fıkrayı anlatan ve orada hazır bulunan şirin ahbabım Pırt! diye gülmüs. Tabiî bütün h^Tİrun da kendisinj takib etmişler. riava sıcaklığı ca böyle oldu. Hani bıraz öaba arttı mı gülmeğe başlayacağız. Işte bu sıcak günlerden birin6e evvelki gün dij'elim! bizim çaır.ın altında oturıırken arkadaşlanmızdan Hayreddın £?ldi. Biz ona Barbaros deriz ama m'.ımailej'hin ne harble, ne gemiyle, ne denızle aşinalığı vardır, sade bendenizle! Aman iyi ettin de geldin! Beraberca terltriz, dedım. Mübarek de o sabah hiç esmiyordu. Buyük çamıa altına hasır kanepeleri koydijrduk. Şöyle biraz oturduktan Sonra: Hadi bir tavla oynıyalım! dedi. Ben tavla bilirim ama şöyle böyle. Hattâ haneleri bazan elimle sayarım. (Tabiî ayakia sayılmaz ya!) vakit geçsin diye kabul ettim. Nesine? diye de sordum. O söyledi ben reddettim, ben söyledim o reddetti. Nihayet bir donduraıasma karar verip tavlayı getirrtik. ık oynamaya, Mübarek biraz da mızıkçı. İki bir atıp dubara oynuyor falan. Dikkat lâzım. Dübeş.. Yoo! çeşbeş. Rica ederim dalavere istemem. Kardeşim iyi göremedim. Zarları çabuk kapıyorsun. Kabahat bende değil.. İşte düsse!. Rica ederim, sebadü, Ha! Evet... Pardon. Ne hayret?.. Ve işte böylece ben üç, o ikl oyun Yani hayret, nasıl anladın' tavla alrnış iken aşağı kapıdan bir s«s işioynaf ığunızı. tildi: Felek, sıcak galiba beynin* vur Feleeek.. yahu neredesiniz ayoî.. muş. Ayol, tavla ortada. Pullar dizilKimse yok mu? miş. Nasıl anladığıma hayret eddyor Evvelki gün benim ÇemberlitaşBir aşina sesi amma birdenbire kav sun. Subhanallah, takl kabineme bir adam geldi. rayamamiştım. Bahçivana seslenip: Sorma kardeşim. Ben bu sıcaktan Ne adamı? Baksanıza Ihsan, kim o aşağıya sersemledun vallahi. E, anlat bakalım Caram, sus da dinle. Hani söylemisafir geldi galiba!. Derken Hayred sen nasılsın? miyecektin. din birdenbire: Kuzum. Bak şurada bîr de şap Hayır, adam de Aman Bürhan hapı yuttum. Ben ka var. Misafir vardı galiba. Ben ge! din de.. gidiyorum. liyorum diye adam sıküdı gitti.. Basbayağı a Yahu! Nereye Hayrcddin^ Yok vallah. Adam falan değil. dam.. Senin benim Aman sus. Adımı söyleme! Allah Bizim.. Hay (ay gene Hayreddin dili gibi biı adam. Bir aşkına.. min ucunda.) hasta. Ne oldun kuzum. Ne var?. Sizin hay. Nedir yahu? Ha, öyle söyle. Ne olacak. doktor Raif geliyor. Bizim hayvan.. Hayvanat hocamız Öyle söylame Gelsin, yabancı mı? vardı da şimdi o aklıma geldi. Allah ğe bıraknıadın ki. Ve o sırada yaklaşan doktor Raifin rahmet eyleye doktor Müştak Bey.. Geldi kırklık bir sesi bir daha işitildi: Lâkin ne hoca idi, birader. Alimallah adam. Halinde öe Of be yahu! Sen bunun acısını bizim... hiç hastalık alâmeti yok. Aina blz dakolay kolay çıkaramazsın. Bu ne sı Deli misin yahul Ba havada otu hiliyeciyiz, türlüsünü gördüğümüz için cak hava aj'oı.. Neredesin Feleeek? rup da bana hayvanat hocasınl anla aldık adamı. Başladı konuşmaya: Derken Hayreddin: c Do&tor Bey, bende muannid bir tıyorsun! Getir kızım, çabuk getir şu Allah aşkına benim burada ol suyu... (lak, lak, laS içtikten sonra) baş ağrısı var. duğumu söyleme. Ananm başı için. ohlıhh.. Hay ölmüşlerinin canına dey« Tabiatiniz nasıl, pekük çeker miBen şu kömürlüğe saklamyorum. De sin. Ver şu kahveyi de.. ay» Allah be siniz? jnesile hemen ağaçlann arasından kö lâsını versin, yaram acıdı. Ağzımı faz« Hayır. mürlüğe girmesi bir oldu. Beş saniye la açamıyorum€ Uykunu? muntazam mı?.. sonra da doktor Raif yüzünde koca bir Kuzum, anlat çunu! Ne oldun < Muntaz^m. plâster sargısı ile çıkagelai. Görünce Allahaşkma! Fazla mı kaçırdm! € Nabzınıza bakayım.. Dilinizi çıkabilâ ihtiyar: Evet. Kaçırdım» Bir türlü ek rın Geçmiş olsun doktor. Ne o? Hay geçiremiyorum, • Soyunayım mı?? rola. Fazla mı kaçrrdın! Neyi?. < Oksürüyor musunuz? Bırak onu da.. sen bana blr so Anlaşıldı. Kurtulamıyacağız. Din« Hayır Soyunayım mı?. ğuk su. Bbr de çekerli kahve ısmarla! le. Ama bana fazla sual sorma! Çün« Lüzumu yok. Dişlerinizde çürük Dedi. Koltu&lardan birine oturduk kü burnumdan soluyorum. tan sonra: Yok ağzımı açmam.. Bir su daha falan var nu? Ne o, rahatsız ettim galiba! Tav ister misin? <« Yok.. Soyunayım mı? la mı oynuyordunuz? « İstemez dedik a kuzum İsterim ya! Söyle de sürahi ile Evet hayret (derken aklıma gel getîrsinler. , Ya bre kerata! Bçnim bsşım ağdi. Az kalsın, Hayreddin diyecektim.) rıyıaca soyunduraazsın, Karım gelinc*, Şuyu ısmarladık. O basladı. S OY U Yazan: Burhan Fetek soyunun demiş. Kadın efendim vücudümde birşeyim yok, başun ağrıyor demişsc de bu doktor da hep soyunun demiş. Kadm istemem diye giderken, cYok 112e c'.e soyun hanım. Muayene edeyim. Bu l.hlikeli bir hastalıktır, demiş. Kadmı zorla soymak istemls, o da bir takrib elinden kurtulup eve kaçmış. Akşam ağlayarak bara anlattı. Ben de bugün geldim. Başım ağrıyor, dedim. Dilime soydun Öyle mi? Al namussuz herif, çat! baktı, nabzıma baktı. Bana hiç sovun Seni alçak, çerefsiz, ahlâksız herif, çat... demedl Soyunayım mı diye kaç defa Bre aman herif iki tane Lskele sancak Eordum. İstemez dedİK a diye bana bir tokat atınca gözümden ateş çıktı. de çıkıştL Ben de zaten maraza çıkar< Ulan ne vuruyorsun hayvan herîf? mağa geldiydim. İşte kapıştık. Şimdi Ben senin karına ne yaptım? Dememle Allah rızası için haksız mıyım? Bu dünherifin gırtİEğma yapısmam bir oldu. yada hiç de mi namus kalmadı. Gayrı Artık arada n« geçtiğini bilmiyoruın. karılarımızı.^ Hiç olrnazsa blr çeyrek dövüştük. NihaBen atıldım; yet paürdıyı apartımandakiler işitmiy< Kuzum! ler. Alttaki kiracı, kapıcı falan gelmis 'aya geld'ği neEvvelâ senin karırun bamalurn! ler. Bizi ayırdılar. Baktım herifin kafası < BerJ buraya karım getirdi. yarünu?, benim d« yanağun yırtılmıj. « Yaa! %rede bu kadm? Ayrıldıktan sonra ben: c Kösedeki mahallebicide.. « Ne oluyorsun kerata! Eşkiya he< Hah! Al da getir bakalım. Şu karif!. falan! diye söylenirken, o da: rım görelim.. < Irz düşmanı, alçak.. falan gibi ko« Bir de bu fırsatla mı göreceksin nuşuyor. Dayak bitip de yorgunluk çö efendi? künce insanın sinirleri de yatışıyor. B«n < Saçmala ma da getir. Yoksa haksordum. « Ulan neden ırz düşmanı oluyor kında cürmümeşhud yapturrım.. Heril biraz tereddüdden sonra çıktı' muşum. Şunu «öylesenel Ben biraz kendime çekidüzen verdim. Diyinoe etraftakiler tekrar kapışacağız Kapıcıyı da alıkoydum. On dakika sonsanıp araya girdiler. O su*ada bir de po ra beyazca bir taze ile geldi. Içeri girdi. lis memuru peyda oldu. Baktun. Hiç Kadın etrafına bakındı. yoktan rezalet çıkacak. « Doktor bey yok mu? dedi. < Kuzum bizim davamrz yok! Slz « Doktor benim. işinize bakm! « Hayır siz değüsinlz. O sarışrn, ma. < Hayır karakola telefon çekmişler vi gözîü, burunluca bir adamdı. de onun için geldim. Diyince herifte de bende de şafak attı. « Kim çekm!?™ yanlışlık olacak, dl Ben: yip onu savdık ve herifi söylettik. Adam Burada benden başka doktor yak' bir taraftan mendilile kafasından sızan hanım! Sen başka blr yere gitmiş?in. kanı sillyor, bir taraftan da etraftakile Burası sanıyorsun!, re: Aman beyefendi ben bilmez mlyim! « Efendlm benîm akça pakça blr îçerideki bekleme odanızda blr Atatürk haremim var. Bu kadının muannid blr heykeli var.. isterseniz bakalım. Şaşırdınt Gerçc.îten de var. Allah Albaşağrısı var. Hangi hekime başvurJuysak kâr etmedi. Yapmadığımız ilâc kal lah derken aklına geldi: « Dün saat kaçta ge!diniz?. m'jdı. Nihayet bu doktoru sağhk verdt< Öğlcden sonra.. ne bileyim ben.. !er. Benim fabrıkada' işim vardı. Kadm dün yalmz gitmış dck'ora. Başım agn İkindiye doğru. Sonra ik^ndiye Beyazıd yor, demiş. O da hiç muayene etmeden carnisine gittira. gözlü.. « Tamam.. vay alçak herif vay. Hayrı.. evet! Affedersiniz efendim. Ben buradan giderken bir arkadaş gelmişfi. Avdet edinciye ksdar beni kabinede bek lemişti. Siz o sıra gelnıiş olacaksmız. Bu azizliği o yapmış olacak. Ben ona gösteririm. Şimdılik helâl'aşalım birader! Hele durun bsşı^ıza da bhaz tentürdiyot koyayım.. deriim. Bir hafif pansımîndan sonra herifi savdım. Ben doğru Hayreddinin evine. Bu'.amadım herifi. başıma geleni anlatlım. Annesi pek müteessir oldu. Yarm gelirim dedim. Çıktı.n. Bu sabah gittir.ı. Ahreüik kız var. Kapıyı o açtı. Bey nerede? dedim. Üsküdara Melek Eeylere gidsceğim diyordu ama büroem, dedi. Hele bir içeri sor! dedim. Gitti, geldi. Bilmiyorlar ama Üsküdara şitmedi, diyorlar, dedi. Ben şüphelendim." Doğrn sa^a geldim. Iste ypramm hikâyesi. Ver şu surahiyi! dedi. Başına dikti. Lak, lak içtikten sonra yüzüme bak1;. Giildüm. Burada mı yoksa? Ne münasebet? dedim. Bu tavla.. Valideyle oynuyorduk. Kadm misafir geldi, dedim. Doktor yemekte bizde kaldı, geç vakit aitti. Ben doğru kömürlüee. Aç, susuz, beyaz kostümü kömür tozuna bulanmış, bitab bir balde Hayreddmi çı. kardım.. Yüzüne baktım.. acı acı güldü. Cezamızdır çektık! dedi. Usunü füpürttük.. bir bnrdak su verdik.. i'î'tl ve son vapura yetişmek üzere yola çıktı. B. FELEK c Anlaşıldı, saat dörde doğru olacak.. tamam.. iyi ama hanımcığım. o saatte ben konsültasjonda idiın. Eakın! İşte muhtıra defterlnıcie.. Ha! dur bakayım! Nasıl adamdı dediniz?. c Sarısın, fcüyüfe ce bunınlu, mart