CUMHURÎYET 23 Haziran 1940 Doğru değil mi? Tarihî tefrika: Yazan: ZtYA ŞAKIR Polis karakollarındaki eski sistem telef onlar Polis karakollarına işi düşen herkesin gözüne çarpar. Oralardaki bütün telefonlar eski sistemdir ve ayrı bir merkeze tâbidij. Çok defa irtibat güçlükle temin edilir. Konuşulmaya başlandı mı, ne derdini anlatmanın, ne de karşıdakinin söylediklerini anlamar.ın imkânı yoktur. Bilhassa eşhas, yer isimleri yanlış işitilir. Mesele hallolmaz, vakit kaybedilir. E.shabl mesalihe aid müşkülâtı bir tarafa bırakalım, şehrin inzıbatına taalluk eden mühim meselelerde bu Nuh nebi zamanından kalma aletlerin, Allah saklasın. sebebiyet verebilecekleri gecikmeler, yanlışlıklar vahim neticeler doğurabilir. Onun için polis karakollanndaki telefonların da diğer devlet dairelerinde olduğu gibi otomatik merktze bağlanarak asrileştirilmesi biran evvel lâzımdır, aman geç kalnııyalım, diyoruz, Türk Rus harbi karşısında Ingiltere ve Prusya sefirleri vicdanî birer vazife deruhde etmişlerdi Bu hareket, İstanbulun ecnebi raehafilinde hakikî bir dehşet husule getirdi. Avusturya seiiri, yanına Fransız eefirini alarak Sadrıazama geldi. Sefirin affını rica etti. Fakat bu rica, İn giliz sefirinin nüfuzunu yenemedi. Kı saca: Olamaz. Cevabı verildi. Bir gün sonra da Rus yaya harb ilân edildi. ••• İngiltere hükumetinin arzusu yerin bulmuştu. Aynı zamanda, Kırımın ateşil kalbi yanan Sadrıazam Yusuf Paşa da cengâverane hissiyatını tatmin edeceği için memnun görünüyordu. İngiltere vt Prusya sefirleri, Türkiyeyi sürükledikleri bu harb karşısında, vicdanî birer vazife deruhde etmişlerdi. Çariçenin tasavvuratına, Çarhk ordusunun ahva ve harekâtına dair aldıklan malumat: derhal Sadrıazama haber vermekteler di. Harbin talihi, Türklerin yüzüne gü lümsemeğe başladı. Hatta bir aralık Çariçenin gözdesi ve başkumandanı Potemkin, Kırımın derhal tahliyesin mevzuu bahsetmeye bile mecbur kald: Avusturya, ittifaka riayet etti. Rus yayı tehlikeden kurtarmak için o d, harb« girdi. Harb, uzamaya ba^ladı. Galebe, bazan bir tarafta ve bazan da diğer tarafta kaldı. Ruslar, <Özi> kale sini muhasaraya almışlar, fena hald< eıkıştırıyorlardı. Özi'nin bu tezyiki İstanbul halkıru »on derecede müteessir ediyor, bilhas sa Padişahın gözlerine uyku girmiyof' du... Bu kahraman Türk kalesi, aylar ca kendini müdafaa etti. Kalenin hen dekleri önüne, kırk bin düşman askeri serildi. Böylece, vazifesini tamamil ifa ettikten sonra, nihayet açlık ve ce panesizlik yüzünden düşman eline geç ti. İstanbul halkını da, derin bir ma teme garketti... Bereket versin ki, Avus turyaya karşı biiyük bir zafer kaza nıldı. Bu zafer, yaralı kalblere bir de receye kadar teselli verdi. Düşmanla rın istilâ hırs ve heveslerinin de önü ne geçildi. Buna binaen Vilyam Pitt'in teklifi hem Lordlar Kamarası ve hem de Parlâmento tarafından muhalefetle karşılandı. İngiltere Başvekili, kalbinde büyük bir acı duyarak. teklifnamesini geri alınağa mecbur kaldı. Fakat, İngiltere Başvekili bu muvaffakiyetsizliği başka bir hareketle telâfiye tesebbüs etti. İngiltere hükumetinin Petersburg'daki elçisine şiddetli bir nota göndererek bu suretle Rusya hükumetini tazyik ve tehdid etmek istecü. Lâkin, kısa düşünceli muhalifler tarafından, bu teşebbüsün de önüne geçildi. İngilteredeki muhalifler, bu hareketleriie büyük bir haksızlık etmişlerdi Çünkü İngiltere hükumeti ricali, mahza Rusya, Avusturya ve bilhassa Fransa siyasetine birer darbe indinnek için Istanbuldaki sefirleri vasıtasile Babıâli erkânım teşvik ve tahrik etmişler.. Türkleri zorla harbe sürüklemişlerdi. Buria binaen, Vilyam Pitt'in mancvî bir vazife olarak yapmak istediği yardımlara mâni olan muhalifler, İngiltere siyasetinin Türkler arasındaki an'anovî dostluk şöhretini ilk defa olarak ihlâl etmişlerdi. [Arkası var] Rumanyaya ihrac edilecek tiftik ve yapağılar Üç bin ton yapağı ve yirmi bin balya tiftik satışı yapıldı Ticaret Vekili Nazmi Topçoğlu dün de Ticaret Vekâleti Başkontrolörlük dairesinde meşgul olmuştur. Vekil, dün Selânik Bankası Direktörünü, Bursada yeni kurulan koza birliği reisini, petrol ve benzin depoları müdürünü kabul ederek görüşmüştür. Vekil bundan sonra Parti Vilâyet Merkezini ziyaret etmiştir. Yarın Ankaraya dönecek olan Ticaret Vekilimiz İstanbuldaki tetkikleri esnasında üzerinde bilhassa durduğu mevzulardan biri olan Rumanyaya yapağı ve tiftik satışları hakkmda kendisinden izahat rica eden muharririmize şu beyanatta bulunmuştur: , Rumanyada yapılan ticaret tnüzakerelerinin müspet bir neticeye iktiran ettiği ve bu suretle takriben üç bin ton yapağı ile yirmi bin balje kadar tiftiğin bu memlekete satılmış bulunduğu malumdur. Alâkalı birlik umumî heveti üç gündenberi yaptığı müteaddid toplantılarda bu işin teefrrüatını tespit etmiş bulunuyor. Satışın heyeti umumiyesi stok ve ihracatçılık vasıiları itibarile ötedenberi yapağı ve tiftik ihrac eden kimselerden müteşekkil birlik azası arasında mütenasiben taksim edilmiş ve her kes hissesine düşen kısmı taahhüd etmiştir. Her ihracatçı taahhüd ettiği tiftik ve yapağılan mer"î standardizasyon nizamnamesi hükümleri dahilinde işletecek ve bu suretle hazırlanacak mallar Ziraat Bankasına teslim edilecektir. Banka yapağılar için şimdiye kadar tatbik olunan fiatları ödeyecek, tiftikleri de serbest memleketler için tespit edilmiş olan asgarî ihrac fiatlanndan devir alacaktır. Rumanyaya yapılmış olan bu satışın teslim işleri eylul ayına kadar bitirilmiş olacaktır. Yeni rekoltenin ilk günlsrinde vuku bulan bu satış bilhassa ahvali hazıra dolayısile zayıflamış bulunan iç piyasalanmıza, çok iyi tesir etmiş ve daha şimdiden Anadoludaki müstahsiller ellerindeki tifuklere münasib fiatlar ödeyen müşteriler bulmağa başlamışlardır. Elimizde kalan mütebaki tiftikier için ihrac ve sarf yerleri aranması hususundaki mesaiye devam olunmaktadır. Bu satışlarm sevkiyatını müteakıb daha yeni bir takım işlerin de başanlması beklenmektedir.» Siyasî icmal Harb ve siyasî vaziyet ransa hükumeti Almanyanın şartlarını tetkik ediyor. Bu çartlar üzerinde pazarlık ve müzakere yapılacak değildir. Fransız kabinesi bunları ya umumî heyetile ve olduğu gibi kabul edecek, yahud böylece reddeyliyecektir. Fakat birinci sık, yani kabul ciheti tercih edileceği anlaşdıyor. l'arısuıdan âyadesi işgal altında olup, kalan yerlerde dahi Alman kuvvetleri bir taraftan (Pirene) dağlarına ve diğer taraftan da Rhone vadisinde (Lyon) U geçerek Akdenize doğru ilerilemekte olduklanndan mukavemete tekrar devam memleketi beyhude yere tamanıile tahribe sebeb olmaktan başka bir fayda verecek değildir. Binaenaleyh Fransa en az zararla işin içinden çıkarak kendisini toplamağa calışacağı muhakkaktır. Fransa için İngiltere ile tekrar birlesmek ihtimali kalmamıştır. Çünkü Almanyaya münferid sulhu teklif etmesile iki aradaki ittifak bağı çözülmüştür. Amerikanın yardım temayülü ise vaziyeti kurtaracak ve Fransızlan tatmin edecek bir mahiyeti haiz değildir. Filvaki Amerikanın devlet şefi ve ayni zamanda icra heyeti ve kabinenin başı bulunan Kuzvelt bahriye ve harbiye gibi en mühim iki nezaretin başına muhalif partinin tanınmış iki adamı Stimson ve Knox'u getirmiş ve bu suretle tarihte ilk defa temerküz kabinesi kurmuş, yani memleketin bellibaşlı siyasî hrkalarım httkumeti idarede birleştirmiş gibi olmuştur. Takas işleri . Doğru değil mi? J Yolda kalan otobüs 3114 numaralı ve Zarif isminde birine aid otobüs yolda giderken ufak bir ârızayı bahane ederek müşterilerini bosaltmış ve kendilerine bilet parasını da iade etmemiştir. Mezkur arabadaki müşteriler keyfiyeti Belediyeye haber ver mişler, Belediye reis muavini Lutfi Aksoy mahallinde tahkikat yapmış, otobüsün plâkası ahnmış, yıldu"im cezasına çarptırıldığı gibi müşterilerin bilet parası da tahsil edilmiştir. Alâkadarlar Belediyeye müracaatle bilet paralarını geri alabileceklerdir. Dahiliye Vekili Limotı davası Dün muhtelif ziyaretleri İlya Karakaşın muhakemesine dün de bakıldı kabul etti Şehrimizde bulunan Dahiliye Vekili Faik Öztrak dün sabah Vilâyete gelerek Vali ile görüşmüş, kendisini Doktor Adnan. Emniyet Müdürü Muzaffer ile Şehir Meclisi ve Ticaret Odası azalarından bazı zevat ziyaret etmiştir. Vekil, öğleden sonra Çumhuriyet Halk Partisi İstanbul Vilâyet Reisi Fikret Sılayı ziyaret etmi$ ve orada kendisine mülâki olan Ticaret Vekili Nazmi Topçoğlu ile gorüştükten sonra birlikte parti merkezinden a>rılmışlardır. Dahili ye Vekili yarm ve salı günü Vilâyet ve Belediyeye aid işleri tetkike devam ve bazı teftişlerde ve temaslarda bu!unduktan sonra salı akşamı Ankaraya gidecektir. Limonu yüksek fiatla satmak suretile millî korunma kanununa muhalif hareket ettiği iddia olunan Yemiş Vapur iskelesinde 6 numarah mağazada limon taciri İlya Karakaşm muhakemesine, dün sabah İstanbul dördüncü asliye ceza mahkemesinde mevkufen devam edil miştır. Dünkü celsede, mahkemece bu hususta İstanbul Mıntaka Ticaret mü dürlüğünden sorulan şeylere gelen cevab okunmuştur. Müddeiumumi mua vini Sadreddin, .verilen cevab, sorulan şeylerin hepsine cevab değildir, nok sandır. Bu arada, piyasaya göre limon fiatına dair kat'î rakam da bildirilme miştir» diyerek tahkikatın tevsian ik malini istemiştir. Üya Karakaşın vekili Ramiz, 8/6 1940 tarihli ve 13628 numaralı kararnameye göre komisyon teşkilile limon fiatlarının tespit edilip edil mediğinin de sorubnasını lüzumlu gör müştür. Hâkim Bürhaneddin, Hâl müdürlüğünden fiat tespiti hususunda ve bilhassa limon işlerinde salâhiyettar bir zatın ismi istenilmesine, limon eksperleri Yani Halkusi ile Perikli Lagusinin ve Ticaret müdürlüğü müşaviri Necmeddin Metenin şahid olarak müzekkere ile celblerine. millî korunma kanununun 31 inci maddesinin 1 inci fıkrası ahkâ mım tentinen çıkarılan kararnameye göre her vilâyette teşkili mukarrer fiat murakabe komisyonunun burada kıırulup kurulmadığının. kurulmuşsa, limon fiatlarının asgarî ve azamisini tespitle esnafa ilân ve tebliğ edip etmediğinin, tespit. ilân ve tebliğ tarihlerinin Mıntaka Ticaret müdürlüçünden sorulmasına karar vermiştir. Muhakemenin devamı. yarın saat on beşe bırakılmıştır. *** Nasihatin tam zamanı Kız mı, oğlan mı? Canavar düdükleri Yeni bir meslek Yazan: SERVER BEDİ Nasihatin tam zamanı Balkan Harbinin fena bir safhaya gir diği günlerde lise ta lebelerini İstanbul Darülfünunu konfeıans salonuna toplamışlardı. Yusuf Akçora kürsüye geldi. Titrek, ahenkli, çelebi sesile dedi ki: Canavar düdükleri Sözlerime bir hi Allaha çok şükür, nihayet İütanbulun kâye ile başlayacağım. Adamın biri denize düsmüş. Yüz ötesine, berisine elektrikli canavar düme bilmiyormuş. «Gan kurtaran yok dükleri konmuş, salı günü saat 11 de mu?» diye bağırmaya başlamış. Kıyıda tecrübesi yapılacakmış. Bu canavar düdüklerinin adı benim duranlardan biri de ona haykırmış: « Korkma, şimdi ben seni gelip kur tüylerimi ürpertiyor. Halbuki bu dütaracağım. Fakat neden o kadar içersin düklerin vazifesi halka tehlikeyi vakde kayığuı içinde zıp zıp sıçrarsın? Yiiz tinden evvel haber vererek onları anî me bilmiyen adam hiç denizin üstünde korkiıdan ve telâştan korumaktır. Bu düdüklerin canavarlıkla münasebetini o kadar içer mi? O kadar sıçrar mı? Denizdeki adam, imdad koşturpcağı bir türlü anlayamıyorum. Acaba sesleri yerde nasihat yağdıran adama kollarını canavara benzediği için mi onlara bu ismi vermisler, yoksa, maazallah bir uzatarak, gırtlağmın son kabiliyetiie: € Yahu! demiş, boğuluyorum, şim harb vukuunda üstümüze canavarların yürüyeceğini mi ima etmek isteyorlar? di nasihatin sırası değil! bik ettiği bu basit hile ile kehanet üstadl tanınmıç. Çünkü çocuk ya kız doğar, ya oğlan. Doktor bu metodla iki ihtimali de garanti altına almış oluyor. Harb de ya şu tarafın. ya bu tarafın lehine biter. Bizim kâhinler de yazı kâğıdlarının altına bir tarafın, üstüne de öte tarafın isimlerini yazdıklannı iddia ediyorlar. İnansanız da. inanmasanız da kıymeti hiç değisraiyecek bir iddia! MOTEFERRtK Bükreş İstanbul hava postaları Yeşilköy Havfayollan meydanında pist yapılma ameliyesi dolayısile yanndan itibaren Rumen tayyarelerinin İstanbul Bükreş hava seferleri de bir ay müddetle tatil edilecektir. İngilterenin, Türkiyeye ilk defa olarak filen yardım teşebbüsü Özi kalesinin kahramanca sukutu, Türkler üzerinde o kadar büyük v elemli bir tesir husule getirdi ki, Padişah Birinci Sultan Abdülhamid bile, Münakale Vekili Afyon bu teessüre kurban gitti. Karahisarda Dost devletler, Türklerin bu ıstıra Evvelki gün Ankaradan hareket eden bını anlamakta gecikmediler. İngiltere Münakale Vekili Ali Çetinkaya, Afyon ve Prusya hükumetleri, derhal ittifak Karahisarda kalmıştır. Vekil, buradan teklif ettiler... Bu teklif, Babıâli ile İs sonra Aeiziye tünelini tetVike pir''""ektir. unu, pirinç, bulgur, kuru fasulye, baktanbuldaki ecnebi sefirleri arasında bi la, nohud, mercimek, bezelye, patates müzakere kapısı açtı .İngiltere, Prus Namık Kemal ihtifali makarna, zeytin tanesi, zeytinyağ, sadeya, Felemenk, İsveç. Saksonya, LehisMaarif Vekâleti, Namık Kemalin doyağ, peynir, şeker. çay, kahve. tan hükumetlerile Türkiye İmparatorğumunun yüzüncü senei devriyesi için Pamuk iplikleri, dikiş makaralan, saluğundan mürekkeb bir manzume kurbir ihtifal hazırlamaktadır. Memleketi mak, Rusya ile Avusturya hükumetleir dikiş iplikleri, yünden trikotaj ve mize ilk hürriyet a&kını sunan bu büyük rini yalnızbaşlarına bırakmak için mü örgü iplikleri. ölünün hayatı hakkmda da Dil Encü zakerelere başlandı. Fakat, Türk dip Kaput bezleri, astarlar, patiskalar meni büyük bir eser hazırlamaktadır. lomatlarınuı vukufsuzluk ve idaresizbasma, yazma, halis ve sun'î ipekten Tanmmış ediblerimize yazdınlacak olan likleri yüzünden. bu müzakereler mu mamul krepler, pamuklu mensucattan bu eser eylul ayına kadar ikmal edile Piyasadan kalay toplayıp fazla fiata vaffakiyetli bir neticeye müncer olmadı cektir. elbiselik serp acem sakalı, çolaki, kresatmak suretile milli korunma kanununa ba, gabardin, çadır bezi, Ancak, bu vesile ile de Avrupa dip yünden top Yeni bnr meslek Sıhhat isleri i**in yeni bir Öteki denize atlamağa hazırlanırkeı muhalif hareket ettiği iddia olunan tüc boyama serj, şapkahk gabardinler, çulomatlarının nazarlan, kısa bir zaman Tanıdıklarına kascevab vermiş: cardan Robeno Politinin mevkufen mu val, kahaviçe, sicim, kınnap, ip, kalay evvel Mazarin tarafından brtaya atılteşkilât « Yoo!.. Asıl şimdi nasihatin suası! vet veren eski bir mış olan mühim bir nazariye üzerende Beiediye Sıhhat müdürlüğü. kaza ve hakemesine de, yarın saat on dörtte İs saç, tel. çivi, çimento, kireç, tuğla, deBu belâyı savdıktan sonra başma gelen ahpabım vardır. yirtoplandı: Avrupa muvazenesi... r.ahivelerdeki sıhhat işleri için yeni bir tanbul yedinci aslive ceza mahkemesin ri ve kösele. muhtelif ağaclardan tahta leri unutur, gidersin. Sana o zaman na mi yedi senedenberi teşkilât vücude petirmiştir. Şimdilik 9 de devam olunarak, defterler üzerinde kadron, kaplama ve kontrplâklar. Avrupa muvazenesinde, Türkiyeyi mezarcılık eder. Gesihat versem bir kulağından girer, öte nahiyede yapılan bu teşkilâta nazaran yapılan tetkikat neticesini gösteren vubüyük bir ehemmiyet veriliyordu. MonMaamafih Vekâlet her semtin ihtiyaki kulağından çıkar. Fakat şimdi soy çen gün kendisine doktorlar iki kısma a\Tilmaktadır. Bun kuf ehli raporu okunacaktır. Ayrıca cına göre lâzım olan diser mevadda da teskiyö gibi büyük bir siyaset âlimi biBaktım. lediklerimi ölünceye kadar unutmazsm rastladım. lardan bir kısmı sıhhî teftiş ve nümu müdafaa şahidleri de dinlenilecektir. le «Romalıların esbabı itilâ ve inhitaticab ederse azamî fiat konulabileceüini Yusuf Akçora bu hikâyeyi anlattıkta üst baş düzelmiş nelerin tetkikini ve nümune alınması ları» ismindeki eserinde, Türkiye hakve 10 haziran 1940 satısına göre kosonra, memleketin o felâketli gunlerin peden tırnağa kadar . I işile meşgul olacaklar, diğerleri evlerde kında şu satırları yazıyordu: nulacak bu fiatların her semtte tipik de acı söylemenin memlekete ve haki kılık. kıyafet yenil) hastalarm muayenesi. cenaze işleri ve (Bu günkü Türk İmparatorluğu, aşa kate karşı en büyük dostluk olacağm lenmiş. dükkân ve mağazalardan fiatlar alınhasta muavenesile uğraşacaklardır. Ikinğı yukarı, eski Yunan İmparatorluğu izah etti, sonra herimetimizm sebebleması suretile konulmasım ve şimdilik fi Hayır ola İsci kısım tekemmül ederek muavene evi derecesinde zayıftır. Fakat bu impara rini birer birer saydı, döktü. atlann komi?yonların tetkik ve muramail Ağa? dedim. ya rüvesi halini alarak ve ileride dispanser torluk, daha uzun müddet payidar clakabesile iktifa edilmesi lüzumunu bilteşkilâtına esas olacaktır. Mareşal Petain de son nutkunda Fran kınlarda Steki dün* Belediye. kazalara gönderdiği bir dirmistir. caktır. Çünkü, her hangi bir hükumet. tamimde istimlâk işlerinin sürüncemede Türkiyeyi mahiv ve inkıraza sürükle sanm hezimet sebeblerini bu kadar açıls ya yolculan biraz fazlaca mı? İşler iyi bırakılmamasını, tercihan bu işlerin ikmeye kalkışacak olursa, karşısında der ve bu kadar acı söyledi. Bazılarımız şa desene... DENİZLERDE Yok beyim. dedi, işler her zamanmalini istemiştir. hal Avrupanın üç tüccar hükumetin şıyor: Fransız milletinin maneviyaü za Bir tahsildar mahkum oldu ten sıfın rüketmişken onu büsbütün ke ki fribi. insanların ömrü ne uzayor, ne bulacaktır.) % Bu günden itibaren Galata köprüAkdenizdeki şileplerimiz Kartal Belediye tahsildarhğında iken derlendirecek sözlere ne lüzum var? di kısalıyor... Diyordu. derici Şevkiden tahsil ettiği Belediye sünün Eminönü cihetindeki ayağınm Akdenizde bulunan ve müttefiklere yorlar. Halbuki nasihatin tam sıras Sende bir başkalık görüyorum da! vergisini, makbuz dip koçanına eksik kaldırılmasına başlanacaktır. Bu münaMonteskiyö'nün kasdettiği bu üç tückiralanmış olan şileplerimizden Şadan. Fransız milleti zevkü safaya dalmanın Ha.. Artık yalnız ahiret için değil. geçirmek suretile ihtilâsta bulunduğu sebetle nakil vasıtalan yeni yapüan ahcar hükumetten biri, ingiltere idi. HaTan, İnal, Mete ve Plâtinden henüz bir cezasını çektiğini en büyük askerinin dünya için de çahşıyorum. kikaten İngiltere hükumetinin şark siiddia olunan Kâmil Oralın muhakemesi. şab kısımdan geçeceklerdir. Ancak beş haber alınmamıştır. Fakat şileplerimizin agzından bu gün duyarsa bir daha hi Ne demek o? yaseti, başlıca bu esas üzerinde temerneticelenmiştir. İstanbul birinci Ağır tondan fazla ağırlıkta bulunan nakil akibetinden endişe' edilmemektedir. İsunutmaz. Mareşal Petain'in son sözleri Sığınak kazıyorum! ceza mahkemesi, kendisinin beş sene. vasıtaları Atatürk köprüsünden geçe kenderunda bulunan Atillâ şilepi de yaküz etmiştL de, geniş manasile, kıyıdaki adamın SERVER BEDİ on ay hapsini kararlaştırmışür. İngiltere, Türkiye ile ilk münasebete cektir. rm limanımıza gelecektir. ğüdünden farksızdır. giriştiği gündenberi, bulduğu menfaatKız mı, oğlan mı? leri daima takdirle karşılamış; üç asra Onu, Toni diye çağırırlardı, Gülmek KLçük hikâye Yarabbü. Bazı ga nedir, bilmezdi. Arasıra, kavruk yüzünyakm bir zamandanberi Ingilizlerle zetelerde ne garib de, hiç yoktan bir tebessüm dolaşır, Türkler arasında devam eden dostluğa yazılara tesadüf et halel getirmemeyi, siyasî bir umde yapsıska omuzları kalkar, inerdi. Başı daimeğe başladık. Bu mıştı. ma yerde, kulakları kirişte, sabahtan gün olan şeylerin taÖzi felâketi Türklere acı gözyaşlan akşama kadar, rıhtıma bağlı tekne bimamile aksini tahdöktürüp, şimalden ve garbdan yürüçimi kayığında oturur, karşıdan karşımin etmiş ve iddiayen düşman ordulan Türkiyenin varya geçirecek müşteri beklerdi. Bu kü adımını atarken, ona büyük bir haber ma\i suyun arasında, yeşilüklerle, rüz ğu için. kendisini yemeğe götürmek istilarında 9 ay, her Allığını tehdid ederken, İngiltereden açık çük kasabanın hemen bütün ahalisini verdi: gârla, hava ile, toprakla koyun koyana yen papaz, kolundan tutup, sokakta duriahm günü ısrar etve doğru bir ses yükseliyor: tanıyordu. Her birisini, nhümın ıslak Müjde, Toni, dedi: yarın gidiyoruz! yaşıyorsun. Bütün bu güzellikleri, gözle durdu: miş bazı muharrir Türkiyenin bakası, İngiltere için merdivenlerinden kayığa inerken atükKörün tebessümü silindi; yerine. yüzü rinle görmek istemez misin? Dünya çok, Yemek mi?.. diye kekeledi.. Yemeği «Biz bunun böyle olacağm hayat ve memat meselesidir. Bunun ak ler, şiı, ları adımların sesile tefrik eder; kayı nü baştan başa kaplayan ciddî bir ifade ama çok güzeldir Tonj! Onu bir kere gö bırak şimdi, «papaz efendi... Göreyim, etbiliyorduk amma söylemiyorduk!» disini iddia eden bir kimse ile, münakarafımı göreyim bir parça... /orlar. Bunun böyle olacağmı bilip de ğın biricik tahta sırasına oturuşlaruı geldi. Eli, kayığı rıhtıma bağlı tutan ha rebilseydin! şaya tenezzül etmem. para lat üzerinde 'atılıp kaldı. ler yerde söyleyenler, hatta yazılann dan, nefes alışlarından, avcuna Toni, papazın epey zamandanberi kenŞaşkın şaşkın etrafma bakındı. Siyah Diye, feryad ediyordu. koyuşlarından bile onlan tanırdı. To Sahi mı söylüyorsunuz. papaz efen disine yaptığı bu telkinle, esasen merak gözlüklerinin camından gökyüzüne, kalBu sesin sahibi, İngilterenin en yük da açıkça sezdirenler, terbiye icabı şimni, anadan doğma kördü. di? ve sabırsızbk içindeydi. Dünyanın, can dırımlara, ağaclara, yarundan geçen insek ilim ve siyaset adamlarından Vil dilik susuyorlar da, gırtlaklan kopuncaya kadar bunun aksini iddia etmiş o Evet, Toni. Sana,,geçen gün bah^et sız gözleri arhasında, kendi kendine ya sanlara baktı. Bir aralık, gözü, karşı kalAnası, babası öldüğü zaman, haline yam Pirt'ti. aniar kehanet taslayorlar. acıyanlar, onu evlendirmişlerdi. Eski tiğim meşhur doktordan, gönderdiğım rattığı renksiz ve ışıksız âlemden başka dırımdaki mağazanın vitrinini seyreden ingiltere hükumetinin Başvekillik ma«Hikâye malum!» diyip başlayalım: bir hizmetçi olan karısı Heddi, onun, mektuba cevab geldi. Senin hakkmda türlü bir şey olduğunu kendisi de anla bir kadına takıldı, kaldı. Bir müddet, kamını işgal eden bu zat, Türkiyenin taiçinde yaşadığı karanlıklar diyarmda. verdiğim izahat çok alâkasmı uyandır mağa başlamıçtı. Şimdi, papaz Bene başını bu tarafa çeviremedi. Neden sonmamii mülkiyetini muhafaza etmesinin Doktorun biri doğacak çocuklann kız mı, oğlan mı olacağını bilmek iddiasm yegâne ışığı idi. Evlendikleri zaman, To mış. Bizi mutlaka bekliyor. Yeni usulle dikt'in müjdesi üzerine, asıl dünyayı bir ra, papazm kolunu yakaladı. Kulağına ingiltere için çok elzem olduğuna, her ni'ye dünyayı tarif etmiş, güneşin ışığuıı, teda\d edeceğime yüzde doksan eminim, an evvel görmesini temin edecek olan eğildi: da imiş. Gebe bir kadın sormuş: kesten fazla kanidi. doktora koşmak için ertesi günü iple çe Doktor! Çocuğum kız mı olacak nehir sularmın mavih'ğini, çayırlann ye diyor. Şu k£dın. Şu kadın, dedi, karıma Pitt, Türklerin hissettikleri ıstırab ve şilini anlatmıştı. Toni, doğdu doğalı içinToni, papazm verdiği haberden duyJu kiyordu. ığlan mı? nekadar benzivori Benziyor değil mi? maruz kaldıklan tehlike karşısında, sa•*» de çırpmdığı ebedî zulmetin ortasında, ğu heyecanı gjderdi. Halatı çözdü. Ka Oğlan! demiş doktor. Sakm o olmasın? dece o sözleri söylemekle iktifa etmedi. arısmın tarifine göre, kendine yepyeni, jık, rıhtımdan yavaş yavaş ayrıldı, karşı Fakat kız doğmuş. Papaz Benedikt ve kör, sabahleyin erPapaz bir an sustu. Birşey düşünüyor Ozi kalesinin istirdadı için yapılan tebambaşka bir dünya yaratmış; güneşin kıyıya doğru Uerilemeğe başladı. Hani bilirdiniz? diye sonnuşlar. kenden yola çıktılar. Şehre vardıtar, gibiydi. Başını öteye çevirdi, cevab verşebbüste, Türklere filen yardıma karar pembe ışığı, çayırların zümrüd yeşili, neDoktor gülmüş: Yolda konuştular; ertesi gün, birlikte. doktoru gördüler. Doktor, Toni'yi mua di: verdi. Türkiyeye bir heyeti seferiye gönhir sularınm ma\asi üstünde, bütün bu şehre gitmeğe karar verdiler. Toni'nin Biüyordum amma, demiş, söyiemeyene ettikten sonra, anadan doğma kör derilmesi için derhal İngiltere limanla Hayır, oğlum, değil. Senin karın ona bilmediği varlıklann fevkinde bir yer rında harb malzemesi hazırlıklarına g\ dim. Çünkü oğlan istediğinizi de bili lylrdığı karısı Heddi'yi de o âlemle bir parası yoktu; fakat bütün masrafı papaz olmasına rağmen onu iyi edeceğini söy benzemez. Hem onun burada işi ne? Benedikt yapacaktı. ledi. Yalnız, hastaneye yatması, orada rişti. Bu iş için de parlâmentodan lalı yordum. Hakikati söylesem hoş kaçmı eştirerek yaşamağa başlamıştı. Yüıüdüler. Toni, kadının gittiği istiyacaktı. Goz, Allahm insanlara verdiği en bir hafta tedavi altında kalması icab e kameün aksine yol alırlarken, dönüp dösisat istedi. *** Aile şüphe alâmetleri gösterince dokbüj'iık nimetüi, oğlum, diyordu. O ka diyordu. Papaz, Toni'yi eünden tutup ııüp bakıyor, bu kadınm kendi karısı olFakat o tarihte İngiltere hükumetini tor hemen pencerenin kenar perdesini Toni, hergünkü gibi, o sabah da, or dar büyük bir nimettir ki, Cenabı Hak hastaneye götürdü, yatırdı. Ameliyatı madığma bir türlü inanamıyordu. Ezelî idare edenlerin büyük bir kısmı, Vükaldırmış ve duvarda, ailenin ismi al man kenarındaki kulübesinden, rıhtım kın, en hakir kulunu hile bundan mah yapıldıktan sonra, hergün ziyareüne gelgecesini, uzunca bo>u. kalın bilekleri, iri yam Pitt'in düşüncelerini kavrayacak tında: •Kız doğacak» ibaresini göster daki kayığına gelmiş, müşteri beklemeğe rum etmek istemiyeceği muhakkaktır. di ve hafta nihayetinde, bu sefer elinden endamile aydınlatan karısıydı bu! derecede vukuf ve ihata sahibi değilmış: jaşlamıştı. Bir aralık, rıhtımm merdive Sen ki, hiç kimseye zararı dokunmıyan tutmadan onu hastaneden çıkardı. lerdi. Ayni zamanda, Amerikada Fran İ ş t e ispaü, buraya kaydetmiştim' linde, papaz Benedikt'in ayak sesini ta bir insansın, bu nimetten mahrum busızlarla harbden yeni kurtulmuş olan demiş. To»i, hastane kapısmdan, gözünde Papaz Benedikt, onu güçhalle ikna eııdı. Başını kaldırdı, fersiz 'gözlerini lunman bana gayritabü görünüyor. Her siyah gözliıkler, dudaklarında hayran Ingilterenin, şimdi de Ruslarla harbe debildi. Gittikleri lokantada yemeklerini Tabi? çocuk oğlan doğsavmış. doktor cara istikametinde bir noktaya dikti, gü halde iyileşeceksin, dünyayı göreceksin. girişmesini zararlı görmüşlerdi. bir tebessümle çıktığı zaman, dünyanın yedikten sonra, Toni, şehirde daha fazperdeyi kaldırmıyacakmış. Herkese tat ümsiyerek bekledi. Papaz, kayığa ilk Tabiatin ortasında, mavi semanın ve en bahtiyar adamıydı. Öğle vakti oldu la kalmak istemedi. Fakat o saatte yok Dünya iktısadî vaziyetinin siyasi vaziyetle beraber çok karışık bir şekil almasından dolayı haricî ticaretimizde takasla yapılan muameîelerin bu günkü şartlar içinde devam ve yürütülmesinde bir çok müşkülât çıkmıştır. Bu müşkülât üzerinde görüşülmek ve almacak tedbirlerin tespiti için dün sabah Ticaret odasmda iki mühim içtima yapılmıştır. Devlet namına takas işlerile meşgul olan Takas Limited Şirketi bu günün icabatma göre, durmuş olan takas muamelelerinin tasfiyesini mümkün kılmak icin gerek ithalâtçı, gerekse ihracatçılardan birer beyanname istemiş bulunmaktadır. Verilen karara göre yaFakat, Amerikablar Avrupada âdet pılan ihracata mukabil ithal edilecek eş olan bu usulü kabule taraftar olmamışyanın bedelleri mahn ihrac oluaduğu lardır. Muhalif cumhuriyetçi parti her memleketin millî bankalarına yatırıl iki zab parti azalan listesinden isimlerimış ise bu keyfiyet vesaik ile tevsik o ni terkin etmiş ve bunun lideri esld lunabilirse o ihracatçılar istihkaklan Cumhur Reisi Hoover, bunlann birer olan takas primlerini alabileceklerdir. nezaret kabul etmeleri muhaliflerin hüDünkü toplantılarda ihracat tacirleri kuraete iştirakleri manasını tazammun Akdenizin kapanması ve harb vaziyeti eylemediğini söylemiştir. Binaenaleyh dolayısile yapılan ihracatın primîerin Stimson'la Knox'un hükumete girmeleri den istifade edememekten şikâyet et kendilerinin şahsan böyle bir nazik anmişlerdir. Buna mukabil ithalâtçılar, ev da ve bilhassa Amerikamn Avrupadald velce aldıklan takas primlerile sipariş harbden aldığı dersler üzerine müdafalerin getirilememesinden dolayı esbabı asını son derecede takviyeye lüzum görmücbire addile mukavelelerin feshini dükleri bir zamanda eski tecrübelerine ısrarla istemişlerdir. Ticaret Vekili Naz dayanarak ginnek gayreti eseri olarak mi Topçoğlu bu mühim mesele ile meş kalmıştır. gul olmaktadır. Harbin son neticelerile alâkadar olarak. yahud bir tesadüf eseri olarak bitaraf memleketlerin dahilî ve haricî siyasetlerinde mühim yenilikler ve istikametler miişahede olunuyor. Meselâ Rumanyada siyasî partiler ilga edildikten sonra bunlann bakiyesi gruplar yeni hayat namı altında birlik tesis etmişlerdi. Fakat bu tesekkülün haricinde 5tedenberi Almanya ve İtalya ile beraber yürümek taraftan Demirmuhahzlar ve gene daha ziyade Transilvanya köylü lerine dayanan ve mensublannın sayısı Fiat murakabe heyetinin, fiatlarını itibarile Rıımanyanın en büyük partisi tespit ve azamî fiatlarını tayin ve tahsayılan millî köylü partisi haricde kaldid edeceği mevadda aid bir liste Timıslardı. caret Vekâletinden alâkadarlara tebliğ Şimdi Kral Karol, bunlann hepsini edilmiştir, Çuna nazaran fiatları tespit müttehid parti namı altında birleştiredilecek mevad şunlardır: Gıda maddeleri: Buğday unu, mısır miştir. Fiatları tespit edilen eşya Liste, Ticaret Vekâletinden alâkadarlara bildirildi Muharrem Fevzi TOGAY Muallimlere kıdem zammı veriliyor Geçen sene terfi eden ilk tedrisat ımıailimlerden 240 kişi, bütçe müsaadesizliği dolayısile kıdem zamlannı alama mıslardı. Muallimlere istihkaklarını vermek üzere bütceve 60 bin liralık tahsisat konmuştur. Bu suretle, mualUmler önümüzdeki aydan itibaren yeni derecelerine göre maas alacaklardır. .^ Kaçarken yakalandı Bursa (Hususî) Kapalıçarşıda sarrp.flık yapan Nesim oğlu Refael, çarşl esnafından Mehmed Savaşa, Türk ka dınları hakkmda ağır sözler söylemiştir. Zabıtamız Refsili İstanbula kaçarken Yalovada yakalıyarak Adliyeye teslim etmiştir. Kısa Haberler CÜMHURIYET ADUYF.m illıofle seraiîi { Senelik Altı aylık Üç ayhk Bir aylık Nüshası 5 kunıştur. Türkiye Haric için için 1400 Kr. 2700 Kr. 730 . 1450 > 400 800 > 150 Yoktur. Dikkat Gazetemize gönderilen evrak ve yazılar neşredilsin. edilmesin iade edilmez ve zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. ====== ftakleden: Hamdi Varoğlu =. Kör 1 çıkarlarsa, kasabaya gecenin geç bir saatinde varacaklardı. Geceyi şehirde geçirdiler. Ertesi gün, erkenden hareket ettiler. Kasabaya yaklaştıkları sırada, papaz Benedikt, Toni'den aynldı, kendi evine girdi. Toni, yola devam etti. Ormanın kenarına gelince durdu. Karşıda, uzakta dört beş tane ev vardı. Kendi evi acaba bunlardan hangisiydi? Gözlerini kapaymca, ayaklan, gideceği istikameti buldü. Ellerini, eskiden olduğu gibi, ileri uzattı, yürüdü. İki ayak taş merdiveni çıktı. Kapınm üstünde sallanan ipi çekti, içeri girdi. Odada, pencerenin yanında bir kadın oturuyordu. Onu görünce kadın ayağa kalktı, kendisine doğru yürüdü: Geldin mi? diye sordu. Toni, bu sesi tanıdı, karısırun sesiydi. Fakat kadım tanıyamadı. Çipil, şiş gözlerile; kıpkızıl, kıtık gibi saçlarile; çilli yüzü, kırmızı burnu, simsiyah dişlerile, bu ucube, kendi karısı olamazdı. Gözlerini tekrar yumdu. Ellerini, bu kadınm saçlarında, omuzlarmda, kollarında, dolaştırdı. Evet, bu kadın Heddi idi. Toni, gözlerini arük açmadı. Elleri ileri doj;ru uzanmış, adımlarını geri geri atarak kulübeden çıktı, kapıyı örttü. O kadar. O gücden sonra, Toni'ye, kasabada tesadüf eden olmadı! Yalnız, üç ay sonra, tedavi için şehre gidip gelen yerlilerden biri, hastanenin bulunduğu caddede, paçavralar giymiş, Toni'ye benzer bir adamı, peşinde bir sürü mahalle çoeuğu kaybettiği bir şeyi arar gibi, oradan oraya dolaşırken gördüğünü söylemişti. Nakleden: Hamdi VAROĞLU