CUMHURİYET 9 îkincikâmm İ94Ö f Küçük | hikâye Nişan yüzüğü ( TEŞEKKÜR ) Mecdi, zelzelenin korkunc ve muaz yım.. Taşları, tahtalan kaldırdım. zam bir silindir gibi kırıp geçirdiği binala Ona imkân yok Mecdi.. Halime rın sonsuz harabeleri arasında çılgınca bak, ben artık yaşar mıyım?.. Beyhude bir hızla koşuyor, yer sarsıntısını takib zahmet etme.. Buralarda çok da kalma.. eden yangının silip süpürdüğü ahşab ev Senin de başına bir kaza gelir belki. Yallerin halen dumanı tüten enkazına rasla nız Süzancığım ne yapacak, o, bu ıstıradıkça acı bir göğüs geçiriyordu. Yolda ba nasıl dayanacak?.. Bereket versin iki önüne çıkan kaç zavallı kadına, kimsesiz gün evvel kendisine bir mektub yazmış*** yavruya ve mecalsiz ihtiyara yardım et tım. Eğer tarihine dikkat etmiyecek olurEdib Baysaling'in mübtelâ olduğu miş, imdadlarına beş on dakika sonra ye sa benim bu badireden kurtulmuş oldutişecek olan «Kızılay» heyetini bekleme ğuma hükmedecek. Yalnız senden ricam, müzmin fistül perianal ameliyat ve teda. lerini tenbih eylemişti. Bu, onun bütün nasılsa bir gün öğreneceği bu felâket ha visini muvaffakıyetle icra eyleyen Deniz vatandaşlara karşı yapmıya mecbuı oldu berini ona lstanbula gittiğin vakit süku hastanesi operatörü Binbaşı çok muhteğu insanî vazifesi idi. Hakiî hedefıne doğ netle bildirmen ve şu nişan yüzüğünü Sü rem Bay Salâh Sun'a alenen teşekkür ve ru giderken onu da ihmal etmiyürdu. Fa zancığıma teslim etmendir. Unutma emi, beyanı minnettarî eylerim. Eşi: Nihal Baysaling kat asıl merak ettiği, yüreği yanarak akl Allahaşkına dediklerimi yap. Süzanım, betinden endişeye düştüğü sekiz on saat sevgili yavrum, bir tanecik kancığım. Beevvel kapısmın önüne kaygusuz ve neşe ni affe.t, sana verdiğim sözü tutamadım, içinde bırakmış olduğu arkadaşı Ferhad sağ, salim lstanbula dönemedim. Süzan, Küçük Sahlebçioğlu Han dı. Ferhad ,bir sene evvel yol injaatında Süzan!. Cumhuriyet gazetesinin ve bütün çalışmak üzere Erzincana gelmiş genc bir Mecdi, kolunun üzerine arkadaşmın neşriyatının İzmir basbaviliğıdir mühendisti. Nafıa müfettişi Mecdile çok cansız düşen başını kucakladı ve uzun uçabuk dost olmuş, bir kaç ay içinde iki deliaknh birbirlerine derin ve sonsuz bir zun onun kanlı yaralarmı gözyaşlarıle yıkadı. Daima büyük şirketlerin hazırlasamimiyetle bağlanmışlardı. *** dığı Yalmz kudretli yıldızların Mecdi bekârdı. Nafıa dairesinin meMecdi, Süzanın Maçkada oturduğu ayarattığı filmleri gösteren murları için yaptırdığı evlerden birinde opartımana doğru ağır ve tereddüdiü aturuyordu. Ferhad kansını lstanbulda dımlarla yürüyordu. Bir akşam evvel lsbıraktığı için o da bekâr sayılırdı. «Öztanbula ayak bastığı dakikada arkadaşıbekler» mahallesindeki pansiyonda kiranın dul ve kimsesiz kalmış zevcesine teladığı odadan çok memnundu. Bu P E R Ş E M B E akşamı da lefon etmiş, o anda meşgul olduğu için Iki arkadaş işleri biter bitmez yekdi kendisini kabul edemiyeceği cevab'nı alHolivudun en büyük artistleri ğerlerini aramaya koşarlar, akşam ye mıştı. Görüşmeyi bugün beşe bırakmışmeklerini birlikte yerler ve yatıncıya ka lardı. Mecdi, kapıyı açıp da içeriden oldar olan zamanı beraber geçirirlerdi. dukça kalabalık bir cemiyete aid seslerin Mecdi, bir ecnebi olan karısı Süzanı çok aksettiğini işitince hayrette kaldı. O, büsevdiğini daima tekrar eder dururdu. O tün gece bu kara haberi kadıncağızı fazen son ve en mükemmel nun yüzünden devlet memuriyeti kabul e la hüzün ve kedere düşürmeden veıebileserleri olan dememiş, az zamanda büyük bir servet mek için söze nereden başlaması icab eyapabilmek, Süzanı rahat yaşatmak için deceğini düşünmüştü. Heyhat... Bir de bu mahrumiyet hayatına seve seve atıl karşılaştığı manzaraya bakın! mıştı. Bir akşam evvel gene ondan bahGramafon «Horsey, Horsey» diye insediyor: liyor, kolkola vermiş brr kadın erkek ka Buraya gelirken, diyordu, beni ta filesi talimli beygirler gibi sağa sola, ilerifilmini müjdeliyor. kib etmek istedi. Bir felâket, onu bu arye geriye ölçülü adımlar atıyorlardı. KenHer sahnesi binbir güzellik, her zusunu icradan alıkoydu. Dehşetli bir disini takdim eder etmez ev sahibesinin metresi sonsuz bir neş'e ile dolu humma, yavrucuğumu yataklara düşürdü. ona ilk hitabı şu oldu: bu eşsiz film senenin sayılı neş'e İstanbuldaki son on beş günümü ümidsiz Mecdi Bey, haydi siz de şu küçük fırtmalarmdan biri olacaktır. lik ve yeis içinde geçirdim. Doktorlardan hanıma kolunuzu verin de Horseyimize Güzel Fransız yıldızı ziyade ben Süzanımm yatağınm üzerinde ölümün kanad germesine karşı koymak iştirak edin! Delikanlı özür diledi ve: için mücadele ettim ve nihayet muvaffak Bir dakika yalnız görüşebilir mioldum. Karıcığım tehlikeyi atlatmıştı. Fakat yerinden kıpırdayamıyacak şekilde yiz? dedi, zevcinize aid haberler... Süzan muhatabının Iâkırdısını bir anda halsiz ve bitkindi. Hiç şüphesiz öyle uzun yarattığı süper filmi kesti: seyahatlere ve hususile burada yaşama tarzına dayanabilecek vaziyette değildi. Mektub aldım, diye cevab verdi, Gözyaşlan içinde birbirimizden ayrıldık. zevcimin zelzele felâketine kurban gitmeYegâne tesellim onun için çalışmak, onun diği muhakkak... Onun için bu hususa Günlredenberi bütün İstanbulun için kazanmak olacaktı. Biliyorsun, ken dair anlatacaklarnızı biraz daha dilinizin gözünü, göynünü dimi nelerden mahrum ediyorum, hatta altında tutabilirsiniz. Oralarda vaziyet e onu görmek için bir sene olduğu halde çok feci değil mi? Bir de muhterem zevlstanbula bile gitmiyorum. Tek fazla cim hazretleri beni de peşisıra süııikle masraf olmasm diye.. Lâkin bu fedakâr mek, dünyayı başıma zindan etmek istilık ona değer mi değer.. Süzanım bu mil yordu. yarlık beşer kütlesi içinde ilâhiliğe en faz Mecdi, düşmemek için bir iskemleye la yaklaşmış bir Havva kızıdır. Güzel, tutunmuştu. Hâlâ, gözlerine ve kulaklarıhassas, zeki ve zarif sözleri, onun mezi na inanmak istemiyor, korkunc bir rüya Sineması . . yetlerini tasvirden çok uzak olan kelime gördüğüne hükmetmek istiyordu. Evet, Her zaman olduğu gibi... Jerdir!.. Yarınki matinelerden itibaren bu rüya, şimdi bir kâbus şekline giriyor, yepyeni bir mevzuda müthiş bahtsız ölünün taş ve toprak yığınlan aZavallı Ferhad, acaba o kadar sevdibir filme başhyor ği karısına hasret mi gitti. Ama, bu kadar rasında karısına karşı sonsuz bir itimad ve bedbin olmaya ne lüzum var.. Belki de, sevgi içerisinde can verişi gözlerinin öşu anda sapasağlam o da Mecdiyi arıyor nünde tekrar canlanıyordu. Hele günlerdenberi zihninde tasarladığı teselli nutkudu. «Özbekler» mahallesi de Erzincanın na hiç hacet kalmamıştı. Süzan kocasının diğer köşeleri gibi bir taş ve toprak yığı iyi veya fena akıbetile hiç de alâkadar nından ibaret kalmıştı. Ferhadın oturdu görünmüyordu. ğu pansiyonu bulmak çok müşkül olacakMecdi, ne ev sahibesine, ne de davettı. Dibleri zayıflamış bacalar, direkleri lilerine veda etmeğe lüzum görmeden gevşemiş çatılar yıkılmakta, çökmekte silik bir gölge gibi salondan çıktı. Koridevam ediyordu. Mecdi hayatına da mal dorda adımlarını sıklaştırdı ve dış merdiolsa Ferhadı sağ, yaralı veya ölü muhak venlerden bir rüzgâr hızile indi. Bu hiskak bulmak istiyordu. sizler ve hainler güruhundan biran evvel lşte çeşme.. Bir yanı inmiş, musluğu uzakla?mak ve kaçmak istiyordu. Başı iğrilmiş, ağzı burnu, kollan çarpık bir ademir bir pençenin tazyikı altında sıkışıdam gibi karşısında sıntıyordu. Ferhadın yor, beynine her an kepçe kepçe erimiş pansiyonu bu çeşmenin yanına düşüyor kurşun dökülüyordu. Genc adam nereye du. Evet, şu bina olacaktı. Duvarlan uç gittiğini bilmiyerekten rasgele ilerliyordu. muş, kendisi ayakta idi. Ama, Mecdi ora Bir an gelip etrafma bakınca «taşlık» a ya nasıl sokulacak.. Tırnaklarile taşlara kadar indiğinin farkına vardı. Yeleğinin tutundu. Elini çivilidireklere yırttırdı. A cebine elini soktu. Ferhadın, Süzana tesyağındaki pantalonu parça parça oldu. lim etmesi için kendisine emanet ettiği Kafalar, kollar muhtelif inlemeler.. Yü plâtin halkayı geniş arsanın nihaye^iz bir rekler acısı bir manzara.. Hayatlanndan uçurum gibi uzanan bo«lu~una fır'attı. Gangsterleri yakalamak için Ameümid olanları çekti, çıkardı. Her birine NURI REFIK rikadaki polis teşkilâtının en son Ferhadı sormayı ihmal etmedi ve nihaicadı yet.. Temeltaşlarınin kenarında karnı MEVLÎD hurdahaş, başı yaralı sevgili arkadaşı.. Ferhad!.. Milâslı Bay Rıza Toksari merhumun sayesinde adaletin pençesinden Derin bir mezarın sonsuzluklarından ruhuna ithaf edilmek üzere kânunusanikaçan gangsterlerin nasıl yakaaksediyormuş kadar hazin ve bitkin bir nin dokuzuncu sah günü öğle namazınlan.dıklannı gösteren ve şimdiye ses cevab verdi: dan sonra Yenicamide mevlidi şerif okukadar gösterilen heyecanlı filim Mecdi, sen misin?.. nacağından arzu buyuranların teşrifleri lerin en bevecanlı ve en merakhsı Evet, yavrum. kolunu uzat, seni ala rica olunur. Nurî Refik Ağabeyim Ali Salâhaddin Yiğitoğlunun vefatı dolayısile uğradığımız elem ve ıstıraba candan alâka gösteren Hayriye lisesi müdürü Bay Sedad ve cenazesine iştirak eden bilcümle arkadaş ve talebelerine karşı duyduğumuz şükranı ayrı ayrı ifadeye teessürümüz imkân bırakmadığından bu vazifemizi gazetenizin delâletile ifa etmemizi rica ederiz. Validesi: Emine Yiğitoğlu, biraderi: Mehmed Emin Yiğitoğlu. Bu akşam 1^1 SARAY sinemasında NÜNİR ve arkadaşları NUREDDİN Bütün hasılatı zelze'e felâkatzedeleri menfaatine olarak RADYO l Bugünkü program j 12,30 Program ve memleket saat ayarı, 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği. Çalanlar: Cevdet Kozan, Reşad Erer, Ruşen Kam, İzzeddin Ökte. I Okuyan: Semahat Özdenses. l Hicaz peşrevi, 2 Sadeddin Kaynak Hicaz şarkı: (Açıldı gül figan etmede bülbül) 3 Hamdi Tokay Hicaz şarkı: (Şu dağlar ulu dağlar) 4 Udî Ahmed Karcığar şarkı: (Nazirin yok senin) 5 Suzinak şarkı: (Ben, gülşeni a^kınla) II Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan. 1 Arif Bey Muhayyer şarkı: (İltinıas etmeğe yâre varınız) 2 Şerif İçliMahur şarkı: (Alamam doğrusu desti emele) 3 Rahmi Bey Mahur şarkı: (Servi nazı seyret çıkmış oyuna) 4 Dede Gülizar çarki: (Nazh nazlı sekip gider) 13,3014,00 Müzik: Karışık hafif müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket saat ayan, 18,05 Müzik: Cazband (Pl.) 18,40 Konuşma (Ziraat saati) 18,55 Serbest saat, 19,10 Memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri, 19.30 Türk müziği: Klâsik program. Ankara Radyosu Küme Ses ve Saz Heyeti. İdare eden: Mes'ud Cemil. 20,15 Konuşma (İktısad saati) 20.30 Türk müziği: Karışık program) 21,15 Opera gecesi (Solist Semiha Berksoy) 22.15 Memleket saat ayan, ajans haberleri: ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,35 Müzik: Opera aryaları (Pl.) 23,00 Müzik: Cazband (Pl.) 23,25 23.30 Yarınki program ve kapanış. BADIODİFÜZYON POSTALAKI Dalga oznnJagn: Türkiye Radyosn 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. Ankara » T. A. P 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. TÜKKİYE Büyük KÜMSER Biletler SARAY sineması gişelerinde satılmaktadır. Flatlar 50 75 100 150 ÇENBERL1TAŞ Sinemasında. Tel: 22513 F E RA H Sinemasında. Tel: 21359 Yarın matinelerden itibaren: 2 sinemada GALA PROGRAMI İzmirde Esad i b s a n SAMİMI ANLAŞMA Bugünkü Avrupa harbinde demokratlar sulh cephesini teşkil eden ve bu kere Ankara anlaşması mucibince: Balkanlar ve Akdenizde sulhun devamına hadim TÜRK İNGİIJZ FRANSIZ İTTİFAKININ temel direğini teşkil eden L AL E SÂMİMf ANLAŞMA Bu muhteşem prograrna ek olarak her iki sinemada Marmara Film stüdyosu operatorları tarafından binbir tehlike arasında Erzincan ve havalisinde filme çekmeğe muvaffak oldkulan Katherine Hepburn Cary Grant'in SON ANADOLU ZELZEî E FELÂKETİNİ Mufassal intıbaı ve kâmilen TÜRKÇE izahatli ÖLÜM İzmit ikinci kâğıd fabrikası müteahhidi kıymetli mühendislerimizden Vahid Akpak vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat on birde Salkımsöğüdden kaldırılarak namazı Fatih camisinde eda edildik. ten sonra Edirnekapıda aile mezarlığına defnedilecektir. Allahtan kendisine mağfiret diler ve kederli ailesile kardeşi harb malulü Fahriye tazivetlerimizi sunarız. **# Eski defterdarlardan Ali Rıza eşi ve Bahriye kaymakamhğından mütekaid Şükrü ve Millî Piyango Müdiriyetinde Rasih Palay hemşiresi Muhsine Aşar vefat etmiştir. Cenazesi bugün Cihangirde Deniz apartımanından sabahleyin 9 da kaldınlacaktır. SEHZADEBAŞI TURAN TİYATROSU 0 kânunusani çarşamba gününden itibaren ALİ BABANIN MİRASI Eddy Cantor. Türkçe sözlü ve şarkılı. Tamamen renkli. İkinci film: SAVAŞ DİYARI Rondal. Büyük filmi s e r g ü z e ş t KAPLAN KRALİCE Genc... Sevimli... Şık,,, Çift Artist R O B E R T ve R O S S A L İ N D E MONTGOMMERY R0SSE L Edwige Feuilere George Rigaud'nin YIKILAN MABET YAŞA ve SEV SARAY Sinemasında Fransızca sözlü çok güzel film, Bu PERŞEMBE akşamı Güzel ve eğlenceli bir mevzu... Kahkahalı ve sevimli sahneler... Dans Kralı ve KraMçesi L A L E Y bağladı. FRED ASTAIRE CINGER ROGERS ALKAZAR BÜYÜK : DANS TURAN 1940 senesinin en büyük dans filminde CASUSLAR : KARŞI "^ GANGSTERİN İTİRAFI CEBELÜTTARIK Y A R I N İNGİLtZ İNTELİCENS SERVİSI BEYNELMİLEL CASUSLARA KARŞI İ CASUSU MELEK Sinemasında A K Ş A M BÜTÜN KALBLERİ AŞK HEYECAN ve MERAKLA TİTRETECEK HARİKULÂDE BİR SAN'AT ŞAHESERİ Fransada 1939 senesi birincilik mükâfatını kazanan BIRAKILNIŞ KIZLAR İ P EL RSE BAŞ ROLLERDE: M A R C E L L E C H A N T A L A N D R E L U G U E T M A B G U E R İ T T E M O R E N O İ Ayrıca en son FOKS dünya havadisleri gazetesi satılmaktadır. Harry CareyDick Foranl Fotoğraflı Tabanca DTKKAT: Yarın eece irin loca ka'mamıstır. NııniaraTı kolhiklar simdiden ALICE FAYE TYRONE P0WER AL JOLSON Size buğüne kadar gördüf ünüz tütün büyük fiümleri unutturacak BRODVAY Pek yahında senenin en nefis filmi YILDIZI Çocuğunuza bir baba bulmak için!.. Hele gözü kararırsa üç beş kişi bir ara Satvet titredi: tan, siz yaşta bir genc kız, zorla lekeleya gelse önüne geçemez. O gün de işte, Böyle söylemeyiniz, Muzaffer Bey! nir mi?.. Bu masallan duyup da inanan Varmasaydım ne olurdu?.. ötekini yakasından yakalamış bana sesle Öteki alçağın biriydi. Ona diyecek sö Öyleyse neye vardınız?.. lara şaşarım, doğrusu... Yedi yaşında ço Amcam zorladı. Fakat Hüsamed niyordu. Gözlerimi açtım. Onları görün züm yok. Fakat amcam da böyle bir acuk musunuz?.. Yoksa ölüm uykusunda dini sevmiş olsaydım, onu da dinler miy ce bir çığlık kopardım. Utancımclan ne damın kanına girmeli miydi, elini bulaşmıydınız?.. Nasıl anlatayım, bilmem ki... îster dim?.. Herkes ne diyecekmiş, diye düşü reye saklanacağımı bilmiyordum. Am tırmalı mıydı?.. Gözümle gördüm de bacam hepsini anladı. Öteki herifi dışarıya na pek acı geldi. Çırpına çırpına sürükleseniz inanmayınız ama doğrusu bu işte... nür müydüm?.. Tefrika No. 51 Demek ki sevmiyordunuz, istemi doğru sürüklemeğe başladı. Aıkaların nişi, sonra da uçurumdan aşağıya yuvarEvet, bu adam bir aralık benimle evlenyordunuz, zorla oldu öyle mi?.. Güzel dan ben de davrandım. Sürüne sürüne lanışı, bugünkü gibi gözümün önünde... mek istedi; burası yalan değil. Bdtün deGenc kadm, zaten kendi kcndinden Nesine ağlayayım?. Bütün çektiklerim kapıya kadar gittim. Oturduğumuz ku Hele o boğuk boğuk bağrışma, pek kor» dikodular da ondan çıktı. Amcama git masal doğrusu!.. utanıyordu. Üstelik şimdi bir de kocası, hep onun yüzünden değil mi?. Siz istediğiniz kadar eğleniniz!.. lübe gibi evin biraz ötesinde şöyle dik kuncdu. Bir yandan o herifin ölümü, bir miş, söylemiş. O da kovmadan beter etikide birde bunları yüzüne vurdukça, du Şimdi böyle söylemek düşer. Sev miş; parası yok, daha eli ekmek tutma Zorla oldu, diyorum size... Bunu böyle bir yer vardı. Dik ama insan oraya dü yandan da benim başıma gelenler!.. nıp durup yenibaştan hepsini birer birer dikleri insanlar için bile, sevmiyorum, mış diye olmaz, demiş. yaparsa, beni kendisine bağlayacak; am şecek olsa belki ufaktefek bir bere ile Günlerce kendimi toplayamadım. Deli kurtulur, olsa olsa ya kolu, ya bacağı olacağım, sandım. Amcam, babamın yakurcaiadıkça hemen oraya düşiip bayı demek nedense kadınlara pek tath geli Tevekkeli değil!.. Muhiddin Beye cam ses çıkaramıyacak, ben de ister iskırılır, işte o kadar... Fakat amcam Hü rısı... Seviyordum, sayıyordum. Fakat ne lacak gibi oluyordu. Öyle iken gene ken yor!. Seviyorum, dediğinize de inanma öfkeniz de bundanmış, demek?.. temez ona varacağım, diye düşünmüş. sameddini birdenbire kaldırdl, başaşağı de olsa göz göre göre ellerine başkasının dini tutuyor, Muzaffer ne sorarsa hiçbi mah; sevmiyorum, dediğinize de... Ya Hayır. Amcamla dargınlığımız büs Kendi kendine böyle tasarlamış!.. Onun öyle bir savurdu, attı ki... Korkumdan kanı bulaştı. Onu unutamıyorum. Sotjra... rini karşıhksız bırakmamaya çalışıyordu: lan söylemek, karşınızdakilerin hepsini bütün başka. Onu da anlatacağım şimdi için, işte!.. Aramızda artık hiçbir gizli kal aldatmak, işte en büyük ustahğınız bura Bu çocuğu ben de istemiyordum. Dediği Zorla nasıl olur, anlamıyoıum. Hiç bir daha bayılmışım!.. Ertesi günü de oBenim başıma gelenleri de bütün iğrencda... Hüsameddinle evleneceğinizi duy niz gibi sevmek şöyle dursun, ü«te!ik si ulmazsa birkaç saat yalnız kalmanız; hiç rada, işte o bayırın aşağısında ötekinin liğile görmüştü. Gözlerimi açıp onları karmasm. Bakalım, o zaman ne olacak?. şımda bulunca kendi kendimden utanDiye ne varsa hepsini onun önünde mayan kalmamış; köşkteki bahçıvanların nirime de dokunuyordu. Küçiiktenberi kimsenin duymıyacağı, hiçbir gürültünün ölüsünü buldular!.. Demek ki Hüsameddinin ölümü dım. Saklanacak, sığmacak bir yer arabile ağzında dolaşıyor. Şimdi ben soru birbirimizi tanırız. Her zaman bize gider işitilmiyeceği bir yerde başbaşa bulunsayıp dökmek istiyordu. dım. O gündenberi artık amcamın yübir kaza değildi?.. Bunu kocası da anladı. Bu kadar bit yorum. Sakhyorsunuz: Sevmijorunn, di gelirdi. Fakat ona varmayı, onunla ev manız lâzım. Herkes öyle sandı. Soranlara öyle züne baktıkça hem icime bir ürkeklik gekinliğin arkasında bile bir yalan, bir oyun yorsunuz!. Ne çirkin!.. Bir de doğrulıığu, lenmevi akhma bile getirmedim. Polonez köyünde idik... aramak artık onun da elinden gelmedi; açık yürekliliği hiç kimseye verrnezsi Genc kadın durdu. Soluğu kesilmiş, söylediler. Hiç kimse bilmez. Fakat ben liyor, hem de kendi kendimden iğreııiyo Olmüş, gitmiş ya; arkasından isteo da inandı. Oyle iken, aylardanberı ken niz!.. hem utanıyor, hem de o geçmiş günlerin size hepsinin doğrusunu söyliyeceeim, rum. Aramızdaki soğukluk bundandı, işdiğiniz gibi söylersiniz, artık!.. te... disine bu kadar acı çektiıen bir kadını Onların hepsi yalan!. Kepsi dedi Yalan değil ki söylediklerim. Am acısı yeniden gözünün önüne geliyordu. demedim mi?.. Onu da işte amcam öldürdü. Satvet, bütün bunlan söyleyip sonuna hırpalamak, incitmek de ona pek tallı kodu!.. Sevmiyordum, diyorum size!. cama sorsanız, o da bilir. Hem rica ede Ne olursa olsun söyleyip kurtulmak için getirmek için kendi kendini zorlamış, hargeliyordu. İçinde çılgın bir hınc vardı. Gözünüzle gördünüz, demek?.. Haydi, canım!.. Aranızda olup bi rim, sevmiş olsaydım, isteseydim ona çırpındı. Büsbütün açık anlatmaya da Karısınm gözlerindeki yaşı gördü: tenler, ancak birbirlerini seven insanların varmaz mıydım?.. Kim karışırdı?.. Öl dili varmıyordu. Boğulur gibi bir sesle Gördüm. Gözümün önünde o'du. cayıp bitirmişti. Bir elile yüzünü kapa Sizi böyle lekeleyecek olursa isler dı; dirseğini koltuğun kenanna dayadı; Ağlıyorsunuz değil mi?. dive bası işü. Söyletmejiniz beni!. Sevmeseydiniz, dükten sonra bile ona bağlı kalmaz mıy birşeyler söyledi ve sonra ilâve etti: nı salladı. Bunlar da hep onun için!. Ol kendinizi nasıl verirdiniz, bu adama?.. Allah aşkına sormayınız artık!.. istemez ona varacaksınız, diye düşünmüş. öylece artık için için ağlayordu. dım; başkasına varmaya kalkar mıydım? Muzaffer de odanın içinde aşağı y u< dü diye hâlâ arkasından gözyaşı dökü Şimdi bile yüreğime inecek sanıyorum. O zaman amcanız da ses çıkaramıyacak Zorla... Hiç bilmiyordum... Hiç is Seven bir kadının gözüne başka bir erkarı dolaşıyordu. En sonunda geldi, genc yorsunuz değil mi?. Zaten günün birinde bunları düşüne dü diye ummuş. Onun için öyle mi?.. kek görünür mü hiç?.. Aç değildim, açık temeden!. kadının karşısında durdu: Onun için... Hayır, onun için değil!. Kendi kendeğildim ki sokakta kalmamak için ko süne deli olaca^'m. Amcamın yaşlı olduMuzaffer acı acı güldü: (Arkası var) Öyleyse iyi etmiş amcanız!.. ğuna bakmayın. Tuttuğu yeri koparır. dime ağlıyorum. Yoksa sevmiyorum ki.. Zorla olur mu hiç?.. Eli ayağı tu caya vardı, desinler!.. •I Nakleden: KEMAL RAGIB