10 Birinciki 1939 CUMHURÎYET SON Alman mallarına karşı ilân edilen abluka Amerika tarafından Londra hükumetine verilen bir nota, İngiliz kabinesince tetkik ediliyor geldikleri hiçbir zaman iddia edilemiyeAlmanya dahili istikraz aktediyor cektir. Hiçbir muharibin, kendi düşmanına Alman hududu 9 (a.a.) Havas akarşı, bitaraf gemilere zarar veren veya jansı bildiriyor: bitarafları mutazarrır eden tedbirler alMalî vaziyet, Almanyayı, çaresizliğin maya hakkı yoktur. İngiliz hükumeti Biricab ettirdiği bir takım tedbirler almağa leşik Amerikanın beynelmilel ticaretin uğsevketmektedir. Halen tetkik edilmekte j radığı zararlara inzimam eden tedbirler olan bir dahilî istikraz, söylendiğine göre, karşısında lâkayd kalamıyacağım takdir önümüzdeki hafta başında ihraç edileeder. cektir. Maliye Nazın Reinhard'ın devrinAmerika notasında, Birleşik Amerik; de de, altın bonoları ihracma mütedair nın 1915 senesinde ayni abluka tatbik ebir plân hazırlanmaktadır. Bu cümleden olmak üzere, Nasyonal dildiği zaman Ingiltereye ayni müracaatSosyalist genclik teşkilâtı için bir takım lerde bulunduğu hatırlatılmaktadır. (Baş taraft l inci sahijede) tasarruf vesikalan ihdas edilmiştir. Genclik teşkilâtına mensub her aza bu vesikalardan birer tane alacaktır. Maliye Nezareti, bu suretle senede bir kaç milyon mark toplamak ümidindedir. man menşeli mallar ısmarlamışlardır. Bunların bedeli ya kısmen veya tamamen ödenmiş veyahud mallar ahnmıyacak dahi olsa bedellerinin ödenileceği taahhüd olunmuştur. 2 Gene bir çok ahval vardır ki Amerikalıların meselâ çok dakik âletler imaline devam edebilmeleri için muhtac olduklan bazı emtiayı satın almalannı icab ettirmiştir. Bu emtia ise yalnız Almanyada bulunmaktadır. Hariciye Nezareti lngiliz filosunun Londradan aldığı emirleri yerine getirdiği takdirde, Amerika vapurlarmın Alman menşeli hamule taşımalan yüzünden ingiliz limanlanna sevkedilmelerinden, hamulenin nerede yüklenildiğinin, nereye sevkedildiğinin, sahibinin kim olduğunun tahkikine lüzum bile görülmemesi ihtimalinden korkmaktadır. Biıleşik Amerika, Amerika bitaraflık kanunu mucibince Bergen ile Ispanyanın şimali arasındaki suların harb mıntakası sayıldığını, bu itibarla Amerika gemilerinin oralarda dolaşması memnu olduğunu lngilterenin nazan dikkatine koymaktadır. Demek oluyor ki Amerika gemilerinin ablukaya karşı. Londra, 9 (a.a.) İngiliz salâhiyettar mehafilinde söylendiğine göre, Alman ihracat mallarınm ablukasına dair olan Amerika tarafından Büyük Britanyaya gönderilip elân tetkik edilmekte bulunan notaya, sür'atle cevab verilecektir. Burada tahmin edildiğine çöre bu cevab, Amerika menafiine imkân nispetinde uygun olacaktır. Bitarafların vaziyetî (Başmakaleden devam) yı onlar aleyhine harekete girişilmiyeceği şüphesizdir. Almanya, harbin umumî heyetinden doğan icablara ve imkânlara öredir ki bu küçük memleketlere taarruz eder veya etmez. Nitekim harb başladı başlıyalı, hatta başlamadan önce bile Holanda, Belçika ve Isviçrenin garb cephesi hesabına belki lüzumlu görülebilecek manevra hareketleri için Almanya tarafından çjğnenebilmesi meselesi bütün alâkadarların ve bütün dünyamn hergün tetkik gözü önünde tuttuklan bir meseledir. Eğer Almanya fayda ve imkân görürse onlan çiğneyip geçmek için bu küçük memleketlerin bitaraflıklarım düşünecek değildir. Eğer bu şimdiye kadar yapılmamışsa fayda ve imkân düşüncelerinin müsaadesizliğinden dolayı yapılmamıştır. Nihayet deniz ^ablukası haklı haksız bazı prensiplerin protesto ile ger.ebilen safhalandır ki ortadaki vaziyete göre bitarafların haklan ve menfaatlerile harbin icablrı bakımından lehine de, aleyhine de söylenecek sözler itibarile çok su götürür bir mevzudur. Fakat herhangi sebeble olursa olsun bitarafların hududlarına vaki olacak bir taarruz en hayatî bir zaruretle bunlann en şiddetli ve filî mukabelesini davet edecektir. Bu da Almanyaya yeni cepheler açmak ve yeni düşmanlar kazandırmak demek olur, ki ancak harbin umumî heyeti bakımından amelî neticesi müspet olduğu takdirde göze alınabilecek bir fedakârhktır: Hem çok büyük bir fedakârhk. Çünkü madalyanın tersi de ayni ehemmiyet ve vahameti arzeder: Şimdiye kadar küçük memleketlerin istilâsı hep Alman kuvvetlerinin çevirme manevraları bakımından tetkik olunuyor. Halbuki harb cephesinin bitaraflar hududu ile genişletilmesi çevirme manevralan kadar çevrilme manevralanna da imkân hazırlıyan bir hareket olacak ve Almanyanm yalnız tecavüzî değil, tedafüî işlerini de alabildiğine arüracaktır. Nihayet Holanda ile Belçika ve tsviçrenin kolay kolay istilâ edilememelerini de hesaba katmak lâzımdır. Bundan dolayıdır ki Almanlar bütün kesafetile garbda toplanan şimdiki harbin çıkmazından kurtulmak için askerî yerine siyasî manevra yapıyorlar ve ezcümle Sovyetleri garb demokrasilerile harb haline sokmak için uğraşıyorlar. Hatta dostumuz Sovyetler Cumhuriyetinin Türkiye ile olan iyi münasebetlerini bile bczmağa çalışıyorlar. Bu daha büyük mikyaslı teşebbüslerin Alman hududundaki küçük bitaraflan tazyik ve istilâdan bin kere daha müşkül olduğuna şüphe yoktur. Sovyetlerin böyle ucubucağı bulunmaz bir sergüzeşte kapılabileceklerine ihtimal vermek kolay değildir. GÜNÜN MEVZULARI Vuzuh siyaseti Yazan: Fazd Ahmed Aykaç (Vuzuh) dediğimiz ışıklı vasıf, yalnız edebiyatta aranılan meziyetlerd»în biri olmakla kalmaz. Dış politikada da vuzuh, en ehemmiyetli muvaffakiyet unsurlarından biridir. Zira söz açıklığı gibi fikir aydınlığı da bir ferd veya heyetin niyet dunıluğunu pek iyi gösterir. Şu itibarla hemen söylemeliyiz; Alman istihbarat ajansı (D. N. B.) tarafından tevzi ettirilen ve Moskovada münteşir Pravda gazetesindeki bir makalenin tercümesini ihtiva eyliyen yazı işine İstanbul Müddei umumiliğinin el koyuşu haberini büyük bir memnuniyetle okuduk. Cihanca malum ama bir kere de biz söyliyelim: Bugün ne diktatör yumruğu altında sersemliyerek dili tutulmuş bir Türkiye vardır; ne de kapitülâsyonlar devri! Zira Abdülhamid idaresinde yaşamıyoruz, mazi boyunduruğu içinde de! Gözü gören ve kafası düşünenlerin hepsi bu hakikati biliyor. Onun için bu vaziyetten Almanlann da gafil olmaması herşeyden evvel kendilerinin işine yarar. Düıiist insanlar karşısında gösterilecek meharetlerin en verimlisi gene dürüstlüktür. Yeni Türkiye her zaman söyledi ve daima tekrar ediyor; hiçbir milletin toprağmda, istiklâl ve şerefinde gözü olmıyan memleketimizin bütün dikkati, hududlarımızın etrafmda nöbetçidir. Millî kan ve enerjile yanyana yaşıyan bu uyanıklık, yabancı propaganda, ve siyasetlerin serbe«t yurdumuzda kafa aldatmasına ve gönül çalmasma müsaade etmez. Yüzlerinde birer maske ile bizim muhitimize girmeğe çalışan bozguncu maksadlan, tıpkı sahte pasaportla sınırlanmızm içine sokulmak istiyen birer casus sayanz. Ve derakab kanunun bileği bunların ensesine yapışır!. Sovyet Rusya dostumuzla Türk tarihinin asırlar ve asırlar süren bir aşinalığı var; bu uzun zaman mesafeleri içinde iki millet birbirini, tammağa da, sevmeğe de, takdir etmeğe de pek büyük fırsatlar bulmuştur. Aradaki cenkleşmeler ne olursa olsun! Şu sebeble birbirine birçok rabıta ile bağlı bulunan bu iki büyük varlığtn arasına fuzulî bir miyaneci sıfatile girerek guya iki tarafı birbiri aleyhine tahrik etmek gayretkeşliğinde bulunanlar, ancak kendi kötü niyetlerile kötürüm siyasetlerinin kabiliyetsizliğini ortaya koymuş olurlar. İşte bunun en bariz delili: Türk basımmın şu adi manevra karşısında gösterdiği vakaılı, fakat eaerjik aksiilâmel! Bu aksülâmel ispat ediyor ki başkalarının hukukuna riayet etmeği bilen Türkiye, kendi hakkına künseyi tecavüz ettirmemeği de ayni suretle bilmektedir. Biraz düşünelim; Avrupa haritasını, cihanın son siyasî tarihini, muhtelif top raklarda kaynayan muhtelif ihtıraslarla mütemadiyen fıkırdayan entrıka muhitlerinin dileklerini görmiyen, anlamıyan mütefekkir baş kaldı mı? Bu böyıe olunca, birbiri iizerine devirerek şimdi enkazını temizlemeğe çalıştığı haklar, hayatlar arasında sıkışıp debelenen Almcinyanın ne sıkmtılar içinde olduğunu tahmin edemiyecek kimse var nudrr? Şayed varsa herhalde o biz değilizl Belki kendim berzahtan kurtulunım zehabile herkesi cendere içine alm&k istiyen bir siyasetin kâh sağa, kâh sola nasıl başını çarpmakta olduğunu görüyoruz. Zira vaziyet sarihtir. Ancak bu kâh sokulgan, kâh suratsız bazan da sınırli ve beceriksiz hareketler bize yolumuzu şaşırtmaz. Çünkü ne kimseyi aldatmafc, ne de kimseye aldanmak niyetindeyiz, Biz dünya matbuaünın dediklerini hergün duyuyoruz. Bunlan işitmekten bile korkarak biraz kulağı delik olanlan kimlerin hapisanelere sürdüğünü gene o matbuat, cihana ilân etmektedir. Almanya istihbarat ajansı, gene bunlan kendi vatandaşlarından saklayor? Onun asıl vazifesi, başka memleketlere karanlık püskürmek midir, yoksa kendi vatanına ışık tevzi etmek mi? Bizim siyasetimiz vuzuh siyasetidir; ayni zamanda da vazıh siyaseti Yani Almanyanınkinin tam zıddı! Bunun böyle olup olmadığını Sovyet komşulanmız Almanlardan daha iyi bilirler. Ondan dolayı da bizim dilimizi ve gönlümüzü anlamak için Berlini tercüman diye kullanmağa ihtiyacları yoktur. Nitekim kendilerinin karşısında biz de öyleyiz. Sözümüzü bitirmeden evvel şu noktayı gene tebarüz ettirelim: Burası Türkiyedir. Biz hür ve müstakıl toprağımıza ne mıknatısh mayin döktürürüz, ne de nazi propas;andası! İHEM NALINA MIH1NA Holandayı tazyik eçenlerde, bir Almaa denizaltı gemisi, bitaraf bir limandan bitaraf bir limana giden bitaraf bİT gemiyi, Atlas Okyanusunun ortasın | da, batırdı ve mürettebatüe de zerre ka \ dar alâkadar olmadı. Geminin 31 kişilik mürettebatından 5 kişi, bir cankurtaran filikasında 7 buçuk gün çalkandıktan sonra lngilizler tarafından kurtarıldı, diğerleri boğuldu. Bu gemi, Almanlann batırdıkları îkinci Holanda petrol gemisi olan 5133 tonluk Sliedrecht'tir. Bu bitaraf vapurun taşıdığı petrol da, bir Norveç limanına, yani bitaraf bir memlekete, götürülüyordu. İçindeki petrol, muharib memleketlerden birinden alınmamış, yani bitaraf \ malı idL Bu üç katlı bitaraflık vaziyetine rağmen, geminin insaniyetsizce batınlma | sı, Holandada büyük bir heyecan ve infial uyandırmış, bir Alman mayınine çarparak ağır insan zayiatile batan büyük Simon Bolivar vapurunun acısı üzerine tuz biber ekmişti. İki gün evvel, Taian doen adlı 8159 tonluk bir Holanda vapuru da Manş denizinde torpillendi. Bitaraf Anvers limanından bitaraf Felemenk Hindistanına giden, mahdud yolculan ve hamulesi bitaraf olan bu bitaraf gemi de, haksız ve sebebsiz denizin dibine gönderilmişti. Haksız ismi pek sebebsiz değil. Sebeb, Alman mantıkile, Holandayı tazyik ederek Ingiletreye karşı cephe aldırmakbr. Eğer, Holandanın, mutlaka bitaraflıktan çıkjp iki muharib taraftan birine karşı cephe alması lâzım gelirse, hiç şüphesiz, haksız yere ve gayrünsanî bir şekilde ticaret vapurlarını torpilleyip batıran, Almanyaya karşı cephe almağı tercilı eder. Filvaki, müttefikler, Holandanın Almanyaya denizaşırı yerlerden mal götürüp Alman mallarmı gene denizaşırı memleketlere taşımasına mâni oluyorlarsa da gemilerini batırmıyorlar, denizcilerini öldürmüyorlar, ayrıca bir taarruza uğradığı takdirde, bir taraflı olarak Holandayı garanti etmiş de bulunuyorlar. Amerika notan tetkik ediliyor Japon protestosu nazarı dikkate alınmazsa... Tokyo, 9 (a.a.) D. N. B. Tokyo Asahi Şimbun gazetesi diyor ki: Ablukaya karşı bitarafların yaptıklan protestolara Ingiltere ve Fransa aldırış etmemektedir. Şimdiye kadar Londra ve Paris, Japonya tarafından yapılan teşebbüslere resmen cevab vermemişlerdir. Japon «Sanyo Maru» yarın Rotterdamdan hareket etmektedir. Japon protestolarının Londra ve Pariste muvaffak olup olmadıklan bu münasebetle anlaşılacaktır. Her halde Japonya mukabil tedbirlere hazırlanmaktadır. lcabında Uzakşarktaki Fransız ve lngiliz vapurlan müsadere olunacaktır.» Siyasî mehafilde dahi, Londra ve Paris arasında yapılmakta olan noktai nazar teatilerinin neticesi hakkında Japonyaya hiçbir şey söylenilmemiş olduğu bildirilmektedir. ••mııuıımıllllinninilllllllllllllllllllillllllllllllllllllllllUlUIIIINIHiııını» Italyanm takib ettiği siyaset Kont Ciano Parlamentoda salı günü bir nutuk söyliyecek Roma 9 (a.a.) «Reuter» «Gior nale d'İtalia gazetesinde Gayda, şöy'.e yazıyor: Büyiik faşist meclisinin resmî tebliği ltalyanın gayrimuharib olduğunu ilân etmiştir. Bunu şöyle tefsir etmek lâzımdır: Gayrimuhariblikle bitaraflık ayni şey değildir. ltalya tam bir karar ve hareket serbestliğini muhafaza etmektedir. Balkanlara gelince, muhakkak ki ltalya Balkan yarımadasında büyük devlet olmuştur. Oyle ki, Balkanlara dokunan herşey İtalyanın menfaatlerine ve siyasetine de dokunur. Bunun için ltalya Balkan hâdiselerini hususî bir dikkatle takib eylemektedir. İtalya harbin ve muhariblerin zaruretlerini müdriktir. Fakat kendi hissiyatı menfaatlerine ne de büyük devlet şerefine dokunmasım kabul edemez. Resmî tebliğ italyanın kendi kendisine koyduğu kat'î ihtirazî aksettirmektedir. İtalyanın bu hattı hareketinin sebeble rini Hariciye Nazın Ciano önümüzdeki salıya parlamentoda izah edecektir. Ankara 9 (Telefonla) Londraya gitmiş ve iki gün evvel istanbula avdet etmiş olan Orgeneral Kâzım Orbay, bu sabah şehrimize geldi. Kâzım Orbayı istasyonda karşılayanlar arasında Ingiltere sefareti müsteşan da vardı. Odesada askerî mıntaka kuruldu Sovyet hükumeti, Rumenîere yen'den teminat verdi Moskova 9 (a.a.) Kızılordunun ga> zetesi olan «Krasnaya Zvezda», dün ilk defa olarak, son zamanlarda tesis edilmiş olan Odesa askerî mmtakasım bahis mev zuu eylemektedir. Bu askerî mıntakanın kumandanı Korgeneral İvan Boldin'dir. Gene bu gazetenin bildirdiğine göre, Korgeneral Yakyov Smuş Kieviç, son za manlarda müdafaa halk komiseri mua vinliğine tayin edilmiş olan General Lak tionov'un yerine Sovyetler Birliği hava kuvvetleri kumandanlığına getirilmiştir. İstanbul Barosunun dünkü kongresi hararetli oldu İstanbul Barosu umumî heyeti, dün senelik içtimaını yaptı. Satie muhaknmesi nin uzaması dolayısile, İstanbul bırinci ağırceza mahkemesi salonunda toplanılamıyarak, celse, ticaret mahkemeleri koridorunda açıldı. Celse, saat on dört bu çukta reis vekili Mekki Hikmet Gelenbeğin reisliğinde açılarak, zabıt kâtıbliklerine ismail Agâh Akkanla Şemsi Izzet Günal seçildiler. Bundan evvelki kongre zaptı okundu, ufak bir değişiklikle kabul olundu. Sıra, idare meclisinin 1939 senesi raporunun okunmasına geldi. Rapor, hayli mufassal ve evvelce azaya dağıtılmış olduğuna göre, okunmaması teklifi kabul edilerek, bu hususta söz söj'liyecekler bulunup bulunmadığı soruldu. ilk olarak söz verilen avukat Vedad, kur'a çekilmek suretile idare meclısinden beş azanın aynlması işinin, idare nıecli sini seçen umumî heyete aid olması lâ zım geldiğini, diğer taraftan muhtelif resmî yerlerden Baronun şu ve bu meseleye dair ilmî mütaleası istenilmesine karşı, idare meclisinin umumî heyete damşmadan Baro namına resen cevablar vermesi, demokratik esaslara uymadığını söyledi. Söz alanlardan avukat Asım Sorgan; dünkü içtimada müzakerenin sıkîet merkezini teşkil eden mahkemelerin dağınık halde bulunmasmdan, ilk olarak bahsetti. İdare raporunda, «hukuk hâkiniliklerinin Tapu dairesine nakillerinden mütevellid zorluklar» a başlıbaşma bir fası! aynlmıştı; bunda, bu hareketin isabetsizliği tebarüz ettirilerek, «bu işteki isabetsizlik kendisini derhal hissettirmiş, muhakemelerin sür'atle görülmesi için alınan bu tedbir, taliklerin eskisinden iki misli uzun yapılması gibi makus bir netice vermiştir. Eski Şurayi Devlet dairesinin ta miri için tahsisat verildiği ve tarrârden sonra bu müşkülün hallolunmuş olacağı beyan olunmakta isede idare meclisiniz bu işin yakın bir zamanda muvafık bir şekilde halledileceğine kani bulunmamaktadır. Bununla beraber, şifahî müracaat ve tekidden hiçbir zaman hâM kalmadığımızı ve kalmıyacağımızı arzede riz» deniliyordu. Asım Sorgon sözlerine devamla: Ben, dedi, hukuk hâkimlikîerinin Postanenin bu kısmından uzaklaîtırılıp Tapu dairesinin bir kısmına sıkıştınlması meselesi üzerine bilhassa duruyorum. Bizim derdimiz, ceza ve hukuk bütün asHye mahkemelerinin bir arada bulunmamasmdan çıkan zorluktur. Mahkemeler böyle dağınık bulunduruldukça, tamir edilen Şurayi Devlet binası da zorluğu önliyemez. Mahkemelere, tek damaltı gerektir. Tapu binasmdaki kalabalık, sıkışıklık ve kargaşalık doğrusu görülecek ve acınacak haldir! Bu yüzden zararlar çoktur, tadada lüzum yoktur. Koca lstanbulda, yeni bina yapılıncıya kadar bütün istanbul mahkemelerini bir araya getirecek muvakkat bir bina temin edilemez miydi? Elbette mümkündür. Baroya mensub altı yüz küsur hukuk mensubu, ihmal edilmemelidir. Günde birkaç defa gidip geldikten başka, gene de davaların bu yüzden talika uğramasının, sürüncemede kalmasının önüne geçemîyoruz. Hiç değilse, hukuklar da eskisi gibi burada bırakılsaydı. Buna mukabil, miifettişlikler kalemi, icra teşkilâtı, pekâlâ başka bir binaya götürülebilirdi. lşleıin çabuk yürümesi ve adaletin sür'atle tecel YUNUS NAD1 Ruhinin muhakemesi Ankara 9 (Telefonla) Ekrem König işinden dolayı evvelce muhakeme ve 3 aya mahkum edilmiş olan Ruhinin muhakemesine ağırcezada bakıldı. Muhakemede hazır bulunan Ruhi verdiği istidada avukatı Hâmid Şevketin Satie davası münasebetile Istanbulda bulunması dolayısile duruşmanın başka bir güne bırakılmasını istedi. Taleb, mahkemece kabul edildi. Muhakeme, ayın 29 uncu gününe bırakıldı. Ramanyaya teminat verilid Bükreş 9 (a.a.) Havaa Ajansı bildiriyor: Sovyet maslahatgüzan Popilief dün öğleden sonra Hariciye Nezaretine git miştir. Maslahatgüzar Gafenko tarafın dan kabul edilmiş, enternasyonal komü nist mecmuasının Sovyetler Birliğile Rumanya arasındaki münasebata dair olalak neşrettiği makalenin resmî Sovyet noktai nazarını ifade etmediğini ve Moskova hükumetinin Bükreşle halen mevcud mütekabil dostluk münasebetlerini muhafaza etmek arzusunda bulunduğur.u söylemiştir. Dün akşam Sovyet radvosu tarafından neşredilen bu tebliğ bütün dünyada Almanlann yaptıklan hareketler neticesinde husule gelen haklı infialin Sovyetler Birliği aleyhine çevrilmesi için mahirane idare edilen bir dolab karşısında bulunduğu kanaatini taşıyan Rumanya efkârı umumiyesi tarafından memnuniyetle karş'lanmıştır. Rumanya Sov yerlerle iyi komşuluk münasebatı muhafaza etmek arzusundadır. Ve büyük komşusile arasındaki münasebetleri tavzih eden bir ademi tecavüz paktı müzakeresine amadedir. Kâzım Orbay Ankarada Antakya Halkevinin faaliyeti Antakya 9 (a.a.) Merkeze bağlı köylerin imar ve tanzimi işlerile yakmdan alâkadar olan Halkevi köycülük şubesi şimdi de Kıbrıs göçmenleri için tesis edilmiş bulunan köyün tanzimi ve su "htiya cının karşılanması işi üzerinde çahşmaktadır. Halkevi köycülük komitesi bu köyün su ihtiyacımn umumî kanaldan açılacak tâli bir kanal vasıtasile temini ve gene bu maksadla mevcud eski iki su sarnıcımn tamiri işlerinin biran evvel tahakkuk et tirilmesini, köy içindeki yollann tanzi mini ve köy evleri önünde bahçeîer vücude getirilmesini karar altına almış ve tatbik sahasına koymuş bulunmaktadır. Brezilya elçisi Cumhur Reisimize itimadnamesini verdi Ankara 9 (a.a.) Yeni Brezilya elçisi Carlos Celsode Ouro Preto bugün saat 16 da Çankaya köşkünde Cumhur Reisi Inönü tarafından mutad merasimle kabul edilerek itimadnamesini takdim eylemi'tir. Kabul esnasında Hariciye Umumî Kâtibi muavini Cevad Açıkahn da hazır buli'nmustur. Vakıflar umum müdürlüğünün vücude getirdiği Sıhhiye Vekilînîn Erzurumgüzel bir eser daki tetkikleri Ankara 9 (a.a.) Türk vakıflarının tarihini ve vakıflarımıza aid abidelerle içtimaî müessese ve hizmetlerin mahiyet ve ehemmiyetini ve bunların idare ve ida mesini temine matuf bugünkü işleri ve hareketleri toplu bir tarzda izah gayesile Vakıflar umum müdürlüğü tarafından müdiriyeti umumiye binasında bir galeri tesis edilmiştir. Pazartesi günü açılacak ve ilk günü B. M. Meclisi azaları tarafından gezilecek olan bu galeriyı, müteakib günlerde de diğer VekâletleT mensubini gezeceklerdir. Galeride Türk vakıflarının tarihini her devıinde Türk dünyasının her yerinde millî vicdandan birer iyilik, güzellik ve şefkat abidesi halinde nasıl doğduğunu ve nasıl yükseldiğini tespit eden vesika lar, resim, grafik ve haritalarla, her çesid Türk mimarisine, Türk san'atına aid eserlerin rölöve ve fotoğrafileri teşhir edilmektedir. Akhisar Çocuk Esirgeme kurumunun faaliyeti Akhisar 9 (a.a.) Kazamız çocuk esirgeme kurumunun yaptığı son toplan tıda verilen izahata nazaran son zamanlarda kurum, 150 yoksul çocuğu giydirdiği gibi, 28 yardıma muhtac mekteb çocuğuna da elbise ve kitab temin etmiştir. Bundan başka açılan muayenehanede yoksul çocukların muayene ve tedavileri yapıldığı gibi kurum tarafından süt devresindeki yavrulara da geniş mikyasta yardımlarda bulunulmuştur. Erzurum 9 (a.a.) İki gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Sıhhat ve İctimaî Muavenet Vekili Doktor Hulusi Alataş, dün öğleden evvel buradaki sıhhî meseleler üzerinde tetkiklerine devam eylemiş, öğleden sonra da Ilıcaya giderek orada yapılmış bulunan yeni banyoları ve diğer tesisatı gözden geçirmiştir. Doktor Hulusi Alataş Ilıcadan şehrimize döndükten sonra saat 18,50 de Elâzığ ve Diyarbakıra gitmek üzere Erzurumdan avnlmıştır. Almanlann Holandayı tazyikı, belki de, sonunda bu memlekete taarruz vesilesi bulmak içindir. Bu tazyikın hedefi, her ne olursa olsun, Almanlar, bu haksız ve gayrünsanî harb usullerile bitaraf komşularını da kendilerine, hiç olmazsa, manen düşman ediyorlar ve bütün dünya Fazd Ahmed Aykaç efkârı umumiyesini aleyhlerine çeviriyorlar. Almanyayı idare edenlerin, harbin manevî ve ahlâkî cephesine hiç ehemJ miyet vermeyişleri, hayret edilecek bir j gaflettir. Bu hoyrat ve mütecaviz politilisi Jsakımından, mahkemeler çok daha kanın hasıl ettiği müterakim husumetlerin mühim rol oynar. Bu, bizim en hassas işiAlmanyaya büyük zararlan dokunduğumizdir, idare meclisi ehemmiyetlc ve ısna şüphe mi vardır? rarla takib etmelidir. Etraftan, «Bütün arkadaşlar sizin fikrinizdedir» sesleri yükseldi, alkış seslen işitildi. Söz alan Celâl Sofu da; şunu ileri sürdü: Bu nakil yapılmadan, istanbul Adiiye erkânı, alâkadarlar, altı yüz küsur avukatı temsil eden İstanbul Barosuna, fikrini sormadı mı acaba? Sorması icab ederdi. Bizim en mühim vazifemiz, adaletin nâzımı olmaktır. Ve bu vaziyette, davaları uzatmağa sebeb olan bizler değiliz. Kanunlar nekadar modern olursa olsun, Cenevre 9 (Hu<*usî) Mılletler böyle gayrimüsaid binalar içerisinde bu mivti konseyinin 1 06 ncı celsesi bu sabah lunuldukça, matlub neticeler elde edile Belçika murahhası Ca r ton de Wiart'ın ve mez ve bilâkis mesele, tatbikattadır ve hususî toolantı şeklinde açılmıştır. binanın vaziyeti, tatbikatı ya kolaylaştıSuriç bu toplantıya iştirak etmemisrir. nr, yahud da zorlaştınr. Çünkü, KuTbaKonsey ruznamesini tasvib ettikten \ ğalıderede tahtelbahir manevra yppa maz, ahıra tayyareler giremez. Bina işi, sonra murahhas Wellingkoo'nun beyanatını dinlemiştir. biran evvel halledilmelidir. Konsey, öğleden sonra akdettiği ikinMahkemelerin bir arada bulunması lüzumuna dair birçok avukat söz söyle ci hususî toplantısmda, Finlandivanm tadikten sonra, reis vekili Mekki Hikmet lebini pazartesi günü akdedilecek umumî c^seve tehire karar vermiştir. Gelenbeğ, cevab verdi: Müşkülâta uğranıldığı doğru ol lngiliz ve Fransız marahhaslan makla beraber, evvela kafa, sonra bina cenevrede prensipi de unutmamalldır. Bize gelince Cenevre 9 (Hususî) Cenevrede ta. eger bu yüzden kabahat varsa, mes'ulü biz değiliz. Lâzım gelen teşebbüslerde kib edecekleri hattı hareket hakkında Pabulunarak «iktızayi hale göre ıcabınm riste müzakerelerde bulunan İngiliz ve icra edileceği» cevabını aldık. Maamafih, Fransız murahhas heyetleTİ bugün Ce işi takibe devam edeceğimiz şüphesizdir. ne"reve muvasalat etmişlerdir. lngiliz ba«murahhası Buttler. Fin muAvukat Mustafa Hayn; idare mec raîi^ası ve Mill^t'er Cemiveti kâtibi umulisinden kur'a çekilmek suretile ınfisal mi'"°'e uzıın mt;'»katlarda bulunmustıır. hakkı umumî heyete aid, lâkin ilmî suFındık piyasası canlandı allere cevab vermek salâhiyeti idare meclisinde mevcud olduğu kayd'le söze Trabzon 9 (a.a.) Fındık piyasası başlıyarak, bu arada birçok cihetten bah canlıdır. Giresundan buraya gelen koosederken, sözü avukatların telefonuna peratifler umum müdürü, dün piyasadan getirdi. Bazı avukatların, daireden beş iç fındığı. fop 40 ve 41 kuruştan ve bir kuruşa telefon etmek imkânıindan uygun milyon kilo kabuklu fındığı da 18,30 ve şekilde istifade etmiyerek, aykırı davran 21 kuruştan satın almıştır. dıklarını ortaya attı. Bu lâkırdısı şiddetli Ege mıntakasında yağmur protestolarla karşılandı, sözleri gürültü lerle kesildi. Avukat oturmaya mecbur İzmir 9 (a.a.) Evvelki gün başlıyan yağmur devam etmektedir. Dünkü şid oldu. İdare raporunun tasvibinden sonraki detli ve sürekli yağış esnasında yukarı celsede, meclis azasından Faruk Dereli; mahallelerde bazı evlerin kiremidierini reisliğe geçti. Bu celsede, duhuliye ve yıl sular sürüklemiş ve bazı binaların bod Iık aidat miktarı tayin, 1940 bütçesi tas rum katlannı da seller basmıştır. Beledidik edildi. İdare meclisinde boşalan beş ye tıkanan lâğım deliklerini sür'atle aç aslî azalıkla iki ihtiyat azalığa seçim ya tırarak biriken sıılann cereyanını temin pılarak, avukatlardan Zekeriya, Macid eylemiştir. Sağanaklar esnasında bazı Oktar, Nevruz Tuksavul, Nesim Sages, yıldırımlar da düşmüştür. Yağmur kazaseçim bürosu sıfatile, reylerin tasnifile larda da şiddetle devam etmiştir. Bazı kazalarla olan telefon muhaberesi inkıtaa uğraştı. u&ramışsa da sür'atle tamir edilmekte Saat on sekizde, netice öğrenildi. dir. Namzedlerden avukat Abdullah Gür; 76 reyle aslî azalığı kazanmıştı. Diğer asAmerikada istihsal arttı lî azalıklarla ihtiyat azalıklann seçiminVaşington 9 (a.a.) Federal Reserde reyler dağılmıştı. ve Board, geçen tesrinisani ayındaki uEn çok rey alanlar arasında balotaj mum istihsalâtın 1920 senesi seviyesine yapılmak üzere, umumî heyet on beş gün eriştiğini bildirmektedir. sonrası için tekrar içtimaa çağırılacaktır. Milletler Cemiyetî Finlandiya isini pazartesiye prörüsecek Tercan zelzele felâketzedelerine yardım Uuluburlu 9 (a.a.) Kazamız Ki îlay kurumu, dün kaymakamımızın ri yasetinde yaptığı bir toplantıda Tercan hareketi arz felâketzedelerine ilk yardım olarak 300 lira göndermeğe karar ver nıiştir. Bu para derhal umumî merkeze gönderilmiştir. tsviçre millî meclisi Bern 9 (a.a.) İsviçre devletler meclisile millî meclisi 1 3 kânunuevvel sabahı müessesan meclisi halinde toplanarak hükümetin yedi azasile İsviçre devlet reisini intihab edeceklerdir. Lord Lloyd, Londraya döndü Londra 9 (a.a.) Lord Lloyd birçok hükumet şefleri ve Hariciye Nazırlarile mülâkatlarda bulunduğu Avrupa seyahatinden bugün avdet etmiştir. D «Hukuk gecesi» Fransız sefiri Ankara 9 (Telefonla) Fransız büyük elçisi Massigli, bu sabah geldi. Izmir limanında faaliyet İzmir 9 (a.a.) İkinciteşrin ayı içinde İzmir limanına 147 si Turk olmak üzere 1 76 vapur gelmiştir. Hukuk Fakültesi talebelerı tarafından hazırlanmış olan «Hukuk gecesi» dün akşam Tokathyan salonlarında parlak şe kilde yaşatılmıştır. Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdarla refikası, Üniversite Rek • törü Cemil Bilsel, Fakülte dekanı profesör Ali Fuadla bir çok profesörler ve doçentler geceye iştirak etmişlerdir. Birçok sürprizler yapılmıştır. Eğlenceier sabaha kadar devam etmiştir.