27 İkinciteşvin 1939 CUMHURtYET Amerikan Nevyork 26 (a.a.) Bahriye Nazın Şarl Edison, senelik raporunda Amerikan bahriyesinin, düşmanı Amerikan sahillerinden uzak tutmakla beraber süratle yenmeğe hazır olduğunu yazmaktadır. Bu raporda bugünkü deniz programınm tacil edilebileceği fakat tatbikatta Bükreş 26 (a.a.) «Rador» Meb dan sonra matbuat mümessillerini kabul hiçbir suretle bataete cevaz olmadığı kayusan meclisinin sonbahar devresi dün öğ ederek aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: dedilmektedir. « Hükumetin programını birkaç giıleden sonra açılmıştır. Şarl Edison gemiler için tam bir perBaşvekil Tataresko yaptığı beydnatta, ne kadar memlekete bildireceğim. Şımdisonel istemekte ve bugün yalnız denizalt kabinenin memleketin kendişinden bekle lik tasrih edeceğim cihet, Rumanya dış diği vazifeyi yapacağını bildirmiş ve mec siyasetinde hiçbir değişikliğin olmadığı mürettebatının tamam olduğunu, fakat diğer sınıf gemilerde bu nispetin harb zalisin ve millî rönessans cephesinin bu va dır. Bu siyaset, bütün memleketin, mu manının ancak yüzde sekseni derecesinzifeyi kolaylaştıracağı ümidini izhar ey hariblere karşı halisane bir surette bita raflığının idamesi ve komşu memleketler de bulunduğunu yazdıktan sonra, böyle lemiştir. bir nispetin bazı tip muharebe gemileri Celse tatil edildikten sonra kabine ve le müsalemet ve iyi anlaşma münasebetîeiçin sulh zamanında kâfi olduğunu, fakat meclis azası hukukan senato azası olan rinin inkişaf ettirilmesi hakındaki daimî personelin donanmanın seferberliğı halinVeliahdin yerini işgal etmesi merasimin arzu ve iradesini temsil eylemektedir. Hade lâzım olduğu derecede talim çdrmede hazır bulunmak iizere senatoyd git riciyede dostum Gafenko'nun bulunmasi mis bulunduğunu ilâve etmektedir. Raporbu devamhhğın bir zâmanıdır.» mişlerdir. da bundan başka bir seneden diğer seneÂyan Meclisinde Senato, Veliahdin muvasalatmdan önye geçilirken inşaat program'ndaki vahiBükreş 26 (a.a.) Âyan bugün içce riyasetine Argetoianu'yu tekrar seç di muhafaza lüzumu kaydedilmekte^ir. timalanna başlamıştır. Eski Başvekil âmiştir. NeıuYork Times gazetesine göre BahVeliahd deniz subayı elbisesile gelrrlş yan reisliğine seçilmiştir. Veliahd ' Prens Mişel âyan azası sıfatile yemin etmiş ve riye Nezareti, deniz tesisatının bir milve alkışlanmıştır. Veliahdin kısa bir nutkundan sonra bu münasebetle söylediği nutukta gerek yar üç yüz milyon dolara cıkarılmasını Veliahd yemin etmiş ve «gerek Veliahd prens ve gerek vatandaş sıfatile bütün fa teklif eden Vilson kanun lâvihasını kabul etmi«tir. Bu kanun lâyihası kon^renin gesıfatile, gerekse iyi bir Rumen vatandaşı aliyetini vatanî hizmete hasredeceğinı bilecek kânunusani top'antısmın birinci hafsıfatile» bütün vazifesini ifa edeceğini dirmiştir. tasmda müzakere edilecektir. bildirmiştir. Müteakıben söz alan Başvekil TatarcsRaporda ecnebi milletlerin deniz kuvMüteakıben söz alan Başvekil T»ta ko, dün akşam yeni kabinenin teşekkülü resko, 25 sene önce bugün Kral Karol'un anmda bildirmiş olduğu gibi dahilî ve vetleri hakkında aşağıdaki malumat veda ayni sıfatla senatoda ilk defa olarak beynelmilel ideallere sadık kalacağmı rilmekte ve şu sıra ile tasnif olunmaktadır: kaydetmiştir. makamını işgal ettiğini hatırlatmıştır. Ingiltere 2.080.000 Ton Başvekilin beyanatı Dün ayni zamanda meb'uslar meclisi Birlesik Amerika 1.754.000 » Bükreş 26 (a.a.) Rador ajansı bil de açılmıştır. Başvekilin beyanatınm kıFransa 750.000 » raatini müteakıb celse başka güne ta'ik dirivor: Italya 728.000 » Başvekil Tataresko, meclisin içtimaın edilmiştir. Almanya 541.000 » Japonya, inşaatı gizli tutmakla beraber bu raporda Japon filosunun tonilatosu 1.206.054 ton olarak tahmin edilmektedir. Sofya 26 (a.a.) Bulgar ajansı bilAvusturya hududu 26 (a.a.) «HaRaporun sonunda 1930 Londra muavas» Pragdan gelen yolcuların verdiği diriyor: hedesinden sonra mekteb gemişine çevriYabancı bir ajans 23 teşrinisanide neşmalumata nazaran, Pragda örfî idarenin Ien 20.000 tonluk «Hiyei» zırhlısınm burettiği bir haberde Başvekil Köseiva ilânmdan evvel, Dyce mevkiinde Almangün yeniden muharebe gemisi olarak kullarla Çekler arasında hâdiseler vuku bul nof'un aşağıdaki beyanatta bulunduğunu lanılmak üzere silâhlandırıldığı ve momuş ve bu hâdiseler sonunda Gestapo ida bildirmiştir: dern bir hale konulduğu haber verilmek« Kuvvete müracaat etmiş ve teh resi hücum kıt'alarına mensub bir Almatedir. nm cesedini keşfetmiştir. Bunun üzerine did ve taarruzlarile komşularını tethiş etAmerikamn Japonyaya karşı köyün 200 kişiden ibaret olan bütün er mekte olan Almanyanın tersine olarak, takib edeceği siyaset kekleri tevkif edilmiş, ve katil bulunmadı Bulgaristan isteklerinin müsalemet yolile Vasington 26 (a.a.) Japonyaya ğı takdirde, aralannda her on kişide bir tahakkukunu arzu etmektedir.» Bu haber tamamen uydurmadır. Ve karşı iktısadî tedbirler almması aleyhinkişinin kurşuna dizileceği bildirilmiştir. de bulunan Âyan azasından Vanderberg Prag ve Dyce'de yapılan bu tethiş hare Bulgar ajansı Başvekil Köseivanof'un ve Borah'ın matbuata yaptıklan beyanaketleri amele arasında gayet büyuk bir son zamanlarda hiçbir nutuk söylemedi ta cevab veren Pitmann, bazı Japon ihheyecan uyandırmş ve 22 teşrinisanide u ğini bildirmeğe mezundur. Bulgar siyaseti bugün de isteklerinin müsalemet yolile racatına ambargo konulması hakkmdaki mumî bir grev ilânına karar verilmiştir. projesini Âvanda kabul ettirecek kadar Fakat casuslar vasıtasüe bu grev karannı tahakkukunu istihdaf etmekte berdevam reye sahib bulunduğunu söylemistir. Birhaber alan Almanlar, grev vukubulduğu olmakla beraber, Başvekil Köseivanof çok Âyan azasının tekrar intihabları isile takdirde fabrikalardaki bütün komite aza Almanya hakkında yukanda zikredılen uğraşmak üzere Vasington'dan gaybusöz'en asla söylemiş değıldir. lanmn kurşuna dizileceklerini ilân eltiğinFındık piyasası yükseliyor betleri dolayısile bu rev sahiblerinin tahden grev yapılamamıştır. kiki mümkün değildir. Kongre koridorlaGiresun 26 (a.a.) Fındık mah rında sövlendigine göre Japonyaya karşı 400 papas tevkif edlidi sullerimL için îngiliz piyasalarının açıl Paris 26 (a.a.) Alınan bir telgraf ması ve son günlerde ihracatın yüzde dok takib edilmesi lâzım gelen haricî siyaset ta, Bohemya ve Moravya'da 400 kato sanının bu piyasalara yapılması Giresun haVkında iki fikir cereyanı vardır: Bazılan evvelce mukarrer olduğu veçlik papazınm tevkif edildiği haber veril fındık piyasasmda büyük bir hareket huhile Taponva ile mevcud ticarî muahedemektedir. sule getirmiş ve yükselmiştir. Bu cümleDahiliye Vekili Antakyadan den olarak fındık içi 3 0 3 1 kuruştan nin 26/1/940 ta münkazi olmasını arzu etmeHe ve digerleri de alâkadar devlet35 36 kuruşa, kabuklu tombul fındık ayrıldı lerle Birle«ik Amerika ve Japonva araAntakya 26 (a.a.) Dahiliye Ve lar 12 13 kuruştan 1 6 1 7 kuruşa, ka sında Uzaksarktaki umumî politikanın kili Faik Öztrak dün sabah Defne şelâ buklu sivri fmdıklar da 11 12 kuruştan müzakeresini kolayl?ştıracak şekilde yelerini, hastaneyi, mektebleri ve müzeyi 5 16 kuruşa çıkmıştır. Gene mevsim ni bir muvakkat anlasma vücude getirilgezerek tetkikat yapmış ve ticaret heye başından bugüne kadar en çoğu Ingilte mesini tçrcih efmektedirlpr. Haririye Ne. reye olmak iizere 1,533,359 lira kıymetini kabul ederek Hatayın ticarî, iktısadî zareti birçok Jaoon mahfillerinin müzatinde 4,334,720 kilo fındık içi ve vaziyeti hakkında izahat almış ve bu hekere kaoısı açmak hususundaki arzusunu 228,554 lira kıymetinde 1,471,060 kilo yetlerin dileklerine ıttıla kesbetmistir. bildiSinden bu hususta tereddü^'er ızhar kabuklu fmdık ihracatımız olmuş ve bu öğleyin Parti başkan vekili tarafından fmektedir. Dinlomatik müşahidlere çöre miktar umumî rekoltenin üçte biri dere şerefine büyük bir ziyafet verilmiş olan bueün muhalif devletler Taponya ile ticacesini bulmuşt'ir. Fındık pivasası normal Dahiliye Vekilimizle refakatinde bulunretlerini idame imkân^zlîemda bulunmahalini almış. Talebin çokluğu karşısm maVta olan zevat saat 15 te şehrimizden îan ve ona lüzumlu olan ipti^aî madd^da arz az istekli ve fiatlar da ileriye doğayrılar»k tskenderuna gitmi«lerdir. '"ri veTP°meIeri yüzünden Iapo"va ile m m'Hemayil bul'i^makLdır. Birlesik Amerika arasında iktısadî rar>ıDikilide yeni zelzele İnhisarlar Vekili Urfada lal^nn gittil"~e artma1rta oMu^unu ve bu İzmir 26 (a.a.) Dikilide yeniden Urfa 26 (a.a.) Gümriik ve İnhi ''otidaî maddeleri Birlesik Amerikamp dört saniye süren bir zelzele olmuştur. sarlar Vekili Raif Karadeniz, yanlannTaponyaya verebileceğini soylemektedirHasar yoktur. da Birinci Umumî Müfettiş Abidin Öz ler. mmmmm Ege denizinde şiddetli men ve Gümrük Muhafaza genel komutanı olduğu halde dün buraya gelmişlerfırtınalar Izmir 25 (a.a.) Ege denizinde dir Cenub hududlan gümrük teşkilâtını şiddetli bir fırtına hüküm snrmektedir. Bu teftiş etmekte bulunan Vekilimiz şehriAmsterdam 26 (a.a.) Holanda yüzden Dumlupınar vapuru limanımıza mizde iki gün kaiacaklardır. hükumeti Gestapo memurlannın dokuz 24 saat teahhurla gelmiştir. Bir tersanede çıkan yangın teşrinisani tarihinde iki İngiliz ve iki HoAmsterdam 26 (a.a.) Odense aEge tütün piyasası landa tebaasını kaçırmak suretile, Holandındaki Danimarka tezgâhlannda inşa eIzmir 26 (a.a.) Tütün piyasasınm da toprağının masunivetini ihlâl etmiş olönümüzdeki cuma günü acılması icin icab dilmekte olan Holanda vapurunda yangın malanndan dolayı Alman hükumeti nezeden bütün hazırlıklar ikmal edilmiştir. zuhur etmiş, ve yedi kişi ölmüştür. Ayrıca dinde resmen protestoda bulunmuştur. O gün Izmir, Muğla ve Manisa vilâ otuz yaralı vardır. Malum olduğu üzere kaçırılarlardan biri Finlandiyada vergiler yetlerindeki bütün tütün merkezlerinde ölmü«, biri de yara!anmı=tır. Bu protesto piyasa acılmış olacaktır. artırılıyor D.N.B. ajansmm neşrettiği malumata Helsinki 26 (a.a.) Kazanc vergı istinad etmektedir. Muşta elektrik Alman makamlan, kaçırma hâdisesiMuş 26 (a.a.) Gecen yıl sıhhî su sini yüzde yirmi, sermaye vergisini de nin Holanda toprağında vuku bulduguya kavuşan Muş bu yıl da yeni elektrik yüzde elli artıran bir kanun lâyihası parnu beyana cesaret edememişler ve yalnız fabrikasının faaliyete geçmesile ışığa ka lamentoya tevdi edilmiştir. vak'anm Alman veya Holanda topraklaYugoslav kabinesinde vuşmuş bulunuyor. Son yıllar içinde ya nnm gerisinde cereyan etti^inin tespiti ipılan Kültür mahallesi, çocuk bahçesi, tadilât cin tahkikat vapılm?kta olduğunu kayyeniden insa edi'en hükumet konağı, orta Belgrad 26 (a.a.) Yugoslavya detm*>lle iktifa etmi«lerdir. ve on dershaneli ilk okulla yeni caddeler kabinesinde dört nezarette değisiklik vaHolanda makamlarının bu husustaki ve yap'Iarla güzelleşen ve imar gören pılacağı iyi malumat alan mahfillerde betahkikatı hiçbir şüpheye mahal bırakmaMus, eîektriğe kavusmakla bir kat daha yap edilmektedir. mpktadır. me^nî bir sehir hali"i almış bulunuyor. Bu hâdise dolayısile Holandada büîngilterenin Arnavudluk yük bir heyecan vardır. Bu heyecan «SliSovyetîerin Roma sefiri konsolosu 1 Roma 26 (a.a.) Sovvetler BMiğiDraç 26 (a.a.) Ingi'terenin yeni edrecht» adındaki petrol gemisinin bi nin yeni büyük el.ısi Gorelkin gece Ro Arnavudluk general konsolosu buraya Alman denizaltısı tarafından batırılmas yüzünden daha ziyade artmıştır. maya muvasdat etmiştir. gelmiştir. Rumen meclisi açıldı donanması Başvekil Tataresko, gazetecilere beyanatında, haricî siyasetinin değişmiyeceğini tekrar etti Fransa Suriyeye asker IHEM nakliyatına devam ediyor İstanbulu imar hamlesi NALINA MIHINA Beyrutta ve diğer şehirlerde mütemadiyen siperler kazılmakta, işsiz gücsüz insanlar bu hizmette kullanılmaktadır LÜBNAN MEKTUBLARI Fransadan Suriyeye gelen son kafile Lübnanh genc kızlar tarafından karşılanıyor Beyrut, 22 teşrinisani Burada ağırlığı günden güne artan bir harb havası içindeyiz. Öyle bir hazırlık var ki; hani neredeyse silâh patlıyacak ve kan dökülecek sanırsınız. Yalnız kara değil, deniz de öyle: Dün abah isimleri silinmiş beş aded koskoca ama bunlann arasında üç bacasile meşhur lüks (Maryet Paşa) derhal göze çarpıyordu posta vapuru Marsilya'dan Beyruta asker getirdi. Torpitoların ve pek ılçaktan uçan tayyarelerin himayesinde gelen bu teknelerin, kaç gündür bombcş duran ve her tarafı mayinlerle örtülmüş oian limana ihtiyatla, ağır ağır girişlerini seyrederken bile harbi gözlerimizle görüyor gibiydik. Bir ay evveline kadar şu limana" gelen tek vapur bile kayıkçıdan, hamaldan, şoförden başjıyarak herkesin yüzünü güldürürdü. Halbuki şimdi, birbirine bağlı gibi geîen beş vapura da bütün bu insanlar rıhtımdan melul melul bakışıp duruyorlar. Nedense ecnebi lejyonlanna itibar fazla. Belki de, bu teşkilâttan bir parçanm, Suriyeye ilk defa ayak bastığı için gösterilmek istenen bir hususî alâkadır bu. Her neyse, ekserisi koca kara sakallı, iri yapılı ve pişkin bakışlı bu acayib askerleri, şen şakrak Lübnan kızları karşılıyor ve vapurdan çıkarıyorlar. Arkalanndin öteki vapurlardaki, bıyıklan henüz ter'iyen sütbesüt Fransız çocukları Asyayı ilk defa görüşün verdiği bir tuhaf hayretle etraflarını çevirenlerin al feslerine, bol şalvarlanna, çarşaflanna ve takunyalarına baka baka yolu rutuyorlar... Bunların anlattıklarına göre yolda bir düşman denizaltısile karşılaşmışlar ama, torpitoların hücumile bu yol keseni korkurup kaçırmışlar. Üç haftadanberi kaçamak sefer yapan, Allah için fazla cesur birkaç gemiden başka uğnyanı olmıyan Beyrut ür.ıanı böylece biraz harekete geldi. Umuînvyan bu hareket, bu taze askerin Fransadan alelâcele yola çıkarılmış olmalanndan ileri geliyordu. Çünkü birçoğu henüz asker elbısesi giymeğe bile vakit bulamamıs olan bu kafileler bir sürü noksanlarını Beyrut çarşı ve pazarlarından tedarike koyuldular. Böylece esnafm asık suratı biraz gevşedi, güldü. Hatta bugüne kadar ortahk ta geçmiyen Fransız parası da artık rayic akçe halini aldı. Alışveriş ve kârdan başka birşey düşünmiyen Beyrutlu esnaf, şimdi r=ıstladığı her yabancı yolcuyu çevirip heyecanla soruyor: Arkası var mı, daha asker gcîecek mi? Bazılan bu sualin memleket düşüncesi, emniyet kaygusile sorulduğunu sanarak: • Korkmayın canım, sizin için hiçbir tehlike yoktur, asker kâfidir, fazladır bile... Diyorlar, o zaman yerli sinirleniyor: Böyle söylemeyiniz, diye kötmrüyor, gelsinler, gelsinler, Fransadan boyu na asker gelmezse biz kiminle ahzüita edeceğiz... Ortalıkta seyyah kalmadı, bari asker gelsin!.. Derken bir haber yayılıyor: <cAsker yüklü sekiz büyük vapur daha geliyormuş!..» Her tarafı yeni bir sevincdir kaplıyor. Dükkânların önleri sulanıyor, camlar uğuluyor, vıtrinler tazeleniyor... Bir keyif ki sormayın. Esnafm en kodamanı bile şu fikirde: «Yeni gelen her Fransız askeri hem bir müşteridir, hem de Suriye ve Lübnaniının askere alınmıyacağının yeni bir delilidir. Gelen beş vapur gibi altı yedi kafileye daha kavuşsak işimiz iştir, ondan sonra isterse yedi düvel birbirine girsin de sittin sene gırtlaklaşsın, umurumuzda bile değildir...» Filhakika Suriyeli için patlıyan harbin, ............ MIIIUIII Çekoslovakyada tethiş siyaseti Bulgar Başvekilinin beyanatı tekzib ediliyor hatta kendi topraklarına kadar yayılması bile ehemmıyeti haiz bir mesele sayılmaz. Elverir ki o «askere» gitmesin ve alışverişinde devam etsin... Çok iyi şeraitle gönüllü asker ve amele kaydına başlıyan mandater hükumetin üç ha^ta içinde üç bin kişiden fazla adam bulamayışı da, Fransızlann pek garibine gıtmekle beraber, Suriyelinin ruhî halerini çok iyi bilen bizler için şaşılacak birşey değildir. Bu vaziyet karşısında General Veygand'm pek yakında Suriye ve Lübnanda mecburî askerlik usulünü tatbika başlıyacağı söyleniyor. Şimdiki halde, şafakla beraber sokak başlarını tutan yerli polisler, gözlerine kestirdikleri issiz güçsüz, yahud hamal filân gibi adamlan kollarından tutunca kuytu köşelerde bekleşen askerî kamyonlara tıkıp yollarda ve dağlardaki tahkimatta çalıştırılmak üzere Fransızlara teslimle iktifa ediyorlar. Teşbihte hata olmaz; sabahları bu hali seyrederken, bir zamanlar Hayırsızadaya gönderilmek üzere Istanbul sokaklarında yakalanan mahlukatın toplanışı gözlerimin önüne geldi. Ama tıpkı, vallahi tıpkı ayni hal... Yalnız bir o kerpetenvari maşa eksik... Fransızlar, yerlilerden başka tabiî Almanlar da müstesna! her milletten gönüllü yazılmak istiyenleri de kabule başladılar. Bunlar ecnebi lejyonuna kaydediliyorlar. Manda idaresi altındaki toprak'arda yaşıyan bütün ecnebiler Emniyeti Umumiye dairesine müracaatle boy gösterip kayıdlarını yenilemek mecburiyetindedirer. Bunlar Suriye dahilinde bir kasabadan bir kasabaya bir ziyaret maksadile de olsa gidebilmek için Emniyeti Umumiyeden izin ve vesika almağa mecbur tutuldular. Suriyede kalmağa karar verenlerin de ikamet vesikaları yenüeniyor. Bu arada yeni harbi de Lübnamn Cünye'sinde geçirmeğe karar veren Filozof Rıza Tevfiğin yeni ikamet varakası alırken, vaktinde müracaat etmediği için altı lira cezaya çarpıldığını da kaydedeyim. Fakat itiraf etmek mecburiyetindeyim ki, Fransızlar alelumum ecnebilere karşı, bu buhranlı zamanda bile çok naziktirler ve ellerinden gelen kolaylığı gostermekten asla çekinmiyorlar. Umumî vaziyet, Fransızların burada yerliden emin olmadıklarını gösteriyor. Bunda geçen mektubumda da bahsettiğim Nazi tahrikâtçılarının bu komşu memlekette işlemiş ve yerlesmiş olan şebekelerınin de tesiri inkâr edilemez. Bu sebebledir ki Suriye ve Lübnandaki bütün yollar ve irili ufakh bütün köprüler müsellâh kuvvetlerle muhafaza altına almmıştır. Fakat Fransızlar mevcud sansürlere ve bin türlü ihtiyat tedbirlerine ra§men bu ralarda olup bitenlerin Berlinden gizlenemiveceğini de biliyorlar. Biraz pvvel bir Fransız zabiti bana şöyle diyordu: «Belki ben bile bir Nazi aianıyım. Hitler bu muhitte o kadar mükemmel çalısmış ki. ancak yumurta kapıya gelince akl' basına Relen bizler, şimdi gölgemi/.den bile şüphe etmeğe başladık.» Şphirlerin dısları, etrafları gibi içlerinde de mütemadiyen siperler kaz'hvor Beyrut'un o güzel Burç meydanı ve bu meydanın süslü bahçesi bile su anda baştan başa sioer ve toprak yığını halindedir. Bütün bunlar nicin ve kime karsı? Yerli, işte bu sualin cevabmı bulamıyor. Arada hiç birşey düşünmiyen, hiçbir endişe duymıyan, hiçbir telâşa düşmiyen tek unsur ise, elbette tahmin edersiniz ki Yahudidir. Bir taraftan dünya kanşıklığı ortasında birdenbire süt liman kesilen Filistinin ir müddet uzaklaştıktan sonra, her İstanbula gelişimde, yeni yeni imar faaliyetlerine şahid olarak seviniyorum. Bu defa, Ankarada bir ay kaldıktan sonra, bayram tatıli münasebetile istanbula geldiğim zaman da gene böyle oldu. Şunları gördüm: 1 Şişhane yokuşundan Kuîedibine giden yol asfalt yapılmış, 2 Taksim Belediye kazinosunun inşası bitmış. 3 Taksim Ayaspaşa caddesinin genişletilmesi için, oradaki kazino, garaj ibi çirkin binalar yıkılmış, büyük bir toprak kütlesi kaldırılmış, 4 Harbiye Nişantaşı caddesi genişletilmiş, 5 Bir çamur deryası olan Osmanbeyde, yeni telefon santralı önündeki sokak kaldırımlanmış, 6 Dağcılık kulübünün yanından Taşkışlaya giden caade asfalt yapılıyor, 7 Sirkeci meydanının tanzimi bitmek müzeredir. Bunlar benim güzergâhlarım üstündeki hareketlerdir. Elbette geçmediğim yerlerde de birşeyler yapılmıştır. Istanbul, on üç sene böyle canlı ve teksif edilmiş imar hareketleri ve belediye faaliyetleri görmeğe ahşmamış olduşu için, bir seneye yakın zamandanberi şahîdi olduğumuz çalışmalar, tabiatile hepimizi memnun ediyor. Yapılanlan görerek sevindiğimiz gibi, yapılacaklar için emniyet ve itimad duyarak bir daha seviniyoruz. Bu başlangıc çok ümid vericidir; lalbuki bir yıl önceye gelinciye kadar, Istanbulun sür'atle imar edileceğinden ümidi kesmiştik. Çünkü, yapılması mümkün olan ve birkaç ay içinde başanlmaarile bu imkânın hakikaten mevcud olduğu filen de sübut bulan bir takım işler yapılmıyor, bilâkis en kolay ve en basit mar rica ve temennileri yapılamaz ve daha fena olroağa mahkumdur, gibi sözlerle ümid kırıcı bir şekilde karşılanıyordu. Altı ay kadar evvel gene, bu sütunda başarmak heyecanından, çalışma ateşinden takdirle bahsettiğim Vali ve Beledıye Reisimiz Lutfi Kırdarın, Avrupa harbinin sebeb olduğu ciddî güçlüklere rağmen, gösterdiği faaliyet ve muvaffakiyet, bütün o eski «yapılamaz» ların himmet, gayret ve azimle pekâlâ «yapdab'dir» jlduğunu ispat etmiştir. Artık Istanbulun sür'atle imar edilebieceğine inanıyoruz. Inkılâb abidelerimizin karşısındaki halâların kaldınlması bü tün şehir halkı tarafından ittifakla iste mesine rağmen bunların yıllarca ve yılla: ca kaldırılmadığı uyuşukluk devri miştir. Muhterem Lutfi Kırdar, kısa bi zamanda yaptığı işler kadar, hatta onla dan daha ziyade, uzun ve muannid hareketsizliğin söndürdüğü başarma heyecanjmızı tekra alevlendirmek ve kınlan ümidimizi tekrar canlandırmakla Istanbul halkının maneviyatını kuvvetlendiı miştir. Mansub belediye reisi usulünün İstanbulda iflâs ettiğine hükmetmişken şimdi bu kanaatimizi değiştirmek lüzumunu duyuyoruz; elbirliğile ve iş görmek askile çalışınca muvaffak olacağımıza emniyet getiriyoruz. Istanbulun iman gibi muazzam bir işte, bu ümid ve imanın, bo emniyet vç timadın mühim tesiri vardır. Büyük Millî Şefin, beş altı yıl önce, bir münasebetle bana söyledikleri şu «İş görmek için. evvelâ para değil, adam Iâzımdır; adam bulununca para da bulunur.» ' Sözünün kıymetini, şimdi, bir kat daha anhyorum. İki gemi çarpıştı Londra 26 (a.a.) BarringtonCourt vapuru bu sabah Manş denızirde bir fener gemisile musademe etmiştir. iki gemi de hasara uğramıştır. Bir romorkör fener gemisinin yardımına gitmistir. bu sükun ve huzuruna sevinen Yahudi, diğer taraftan da burada doğan gayritabiilikten ve bu fırsattan istifadenin yolunu bulmuştur. Ticaret için, para kazanmak icin yaratılmış olan bu milletin bacak kadar çocukları bile bir anda işportalarındaki ayna, tıraş bıçağı, sabun, firkete gibi şeyleri atıp yerine ışık memnuiyetinden dolayı herkesçe aranan mavi boya, çivid, mavi kâğıd, mum ve saire doldurdular. Bir kısmı da sokak sokak dolaşıp: Ölümden kurtarıyor!.. diye avaz avaz gaz maskeleri satıyorlar. Bunlardan birine yanastım: Hangi ölümden bahsediyorsun, ne var ki?.. dedim. Takıldığımı sezen bezirgân gülümsiyerek başını kaldırdı ve: Yahudiyi ölümden kurtanyor bu maske... dedi, baksanıza ortahk kesad, alışveriş durdu. Eli derd gormesin bu maskeleri yapanin... Yoksa çoluk cocuk ne yer, ne içerdi!.. ** Holanda Almanyayı protesto etti