CUMHURİYET 20 Ağustos 1939 TARİHİ \ ROMAN I Buhara Güneşi Yazan: ORHAN RAHMİ { Şehir ve Memleket Haberlerl ) Siyasî Muallim muavinliği Haziranda yapılan yazılı merasimde Yaşşa aslanım, yaşşa ! Kılıc dediğin böyle vurulur! imtihandâ kazananların Bu münasebetle, dün yapılan hatibler Şimdi Birini bana bırak ta hesab çabuk bitsin! isimlerini neşrediyoruz Dahiliye Vekili, Vali, ve diğer bu muvaffakiyeti belirten nutuklar söylediler Gazi Terbiye enstitüsündeki «B» kur Bizimki tehlikede! Başı ucunda genc bir kız vardı, ıslak Diye mırıldand: ve atmın başını o tarafa çevirdi. Bu sırada, bir mızrak burnunu sıyırarak geçti. Salak kızgmhğından bir küfür savurdu. Ulan, dedi, ayı mı sandın beni! Ve bir manevra ile hasmını sağına aldı, baldır baldıra gelmişlerdi, kılıc sallamağa imkân yoktu. Köpek! Haydud! Salağm iri elleri şiddetle uzandı. Kıskaca benziyen parmaklan bir hamlede karşısmdakini yakaladı ve atından çekt Salağm yüzü kan içinde idi. Adeta devleşmiş gibiydi. Korkunc bir şekil almıştı. Hasmını atından ayırmış, kendi atının üstüne almıştı. İri parmakların gırtlağna doladı ve öyle sıktı ki, herif kart bir horoz gibi hırıldadı ve sonra, iç partal dokı bir çuval şeklinde yuvarlandı. Salak, ona dönüp bakmaya bile lüzum görmedı; parmaklarının kuvvetinden emindi ve kim bilir kaç defa ayni şeyi yapmıştı. Haydudlardan dördü ölmüştü ikisi de yaralıydı. Atını ormanın dibine doğru sürdü: Ay Bey! diye bağırdı; kendini kolla! Sola bak! Eğer Salak bu suretle bağırmasaydı, Ay Bey çoktan kara yeri boyhyacaktı. Bereket ki Salak görmüştü ve bir kasırga gibi yetişmişti. O sırada Ay Bey, karşı sındaki üç süvariden birinin kalkanını parçalamış, kafatasını ikiye bölmüş ve yuvarlamıştı. Salak keyifli bir nâra attı: Yaşşa aslanım, yaşşa! Kılıc dediğin böyle vurulur! Şimdi birini bana bırak da hesab çabuk bitsin! Ay Bey: Şu pehlivan bozuntusu herif benim payım! Diye cevab verdi. Fakat Salak bundan memnun kalmamıştı. Çünkü Ay Beyin karşısındaki, hatta kendisinden ve Karaboğadan bile iri bir herifti. Soğukkanlılıkla döğüşüyordu. Darbeleri, sıyrılışları tehlikeliydi. Altındaki hayvahıh manevra kabflryeti de' çbk yüksekti. ' •;•'•••'• • '• Büyükada suya kavuştu Bitarafların tavassut gayretleri anzig meselesinin sulhan nalli için Milletler Cemiyeti komiseri Burkhard'ın yaptığı teşebbüsten sonra Osloda toplanan parlamentolar konferansında dahi Amerika heyetinin reisi âyandan Fish başka bir teşebbüste bulu nuyor. Bu zat Amerikanın Avrupa ve Asya işlerine karışmamasını ve infiradı istiyen ve bitaraflık kanununun tadilini reddeden kongre ekseriyetine mensub bulunan bir siyasî adam olduğundan Avrupa devletlerinden şu veya bu zümreye taraftar değildir. Daha ziyade bu bitaraflığına güvenerek yaptığı hiç beklenmiyen teklifinde şimdi şiddetli gerginlik içinde bulunan Avrupalı büyük devletlerin aralanndaki davalarmı moratoryom yahud mütareke şeklinde bitaraf küçük hükumetleri bulunan Isveç, Holanda, Norveç ve İrlandanın devlet şeflerinden teşkil edilecek bir hakem heyeti tarafından hal ve tesviye edilmesine çalışdmasmı istemiştir. Bu tasavvurun tahakkuku, konferansın, Amerikalı aza ta/afmdan yapılan teklifi kabul eylemesine ve Avrupalı dört küçük hükumetin de hakem olmakta multak bitaraflıkları için mahzur görmemelerine bağlıdır. Son günlerde bu hükumetler bitaraflıklarını herhangi şaibeden muhafazaya son derecede ehemmiyet vermektedirler. Meselâ İsviçrenin haricî işlerden mes'ul devlet adamı komşu büyük devletler ara sında hiçbir fark gözetemiyeceğini ve bitaraflığını müdfaada münhasıran ordusuna ve halkına güveneceğini beyan etmişti. Şimdi telif ve tavpssut işine Papa dahi karışmıştır. Eski Papa Almanyada katolik müesseselerinin istiklâline müdahale edildiğinden millî sosyalist rejim ve hükümetinin aleyhtan idi. Yeni Papa ise diplomasi meslekten yetişmiş olduğundan katolik olan ve katolik tebaası bulunan bütün devletlerle iyi geçinmektedir. Halkı kâmilen katolik olan devletlerden biri de Lehistandır. Papalık makamınm Hariciye Nazın ahiren Lehistan sefirile uzunuzadıya görüstüğü gibi Vatikana memur Almanya ve İtalya büyük elçilerile de defaatle mülâkat yapmıştır. Çıkacak bir harbde daha ziyade dökülecek kanların ekseriyeti katolik olacağını ve katoliklerin birbirlerini yiyeclklerilıKlüşünen Papa, bSj^e bir felâketin önünü almak için makamınm bütün nöfiitrahn "««"e^ki diplomasf înelıaretini kullanmağa azmetmiş görünüyor. Lâkin bugünkü tehlikeli gerginliğin ve harbin önüne geçebilecek ve tavassut yapabilecek vaziyette bulunanların teşebbüsleri iki tarafça da pek emniyelte karşılanmamakta ve bunların arkasında entrikalar ve gizli emeller olduğuna ihtimal verilmektedir. Diğer taraftan bilhassa Lehis tanla Almanya arasmda husumet ve zıddiyeti artıracak hâdiseler sıklaşmıştır. îki taraftan her biri öteki tarafı kendisine ırkan mensub ekalliyeti ezmekle itham et mektedir. İki tarafın birbirinin arazisi üzerındeki iddiaları mütemadiven genişlemektedir. Bu gibi uçurumlar daha ziyade derinleştiği takdirde en samimî tavassut ve telif gavretlerinden bile sulhu kurtaracak bir fayda pelmiyecektir. bir bezle şakaklarmı, alnını oğuşturuyordu: Bu, ona, uykuda tatlı bir rüya gib geldi. Başında şiddetli bir ağrı vardı. Kolu sızlıyordu. Olmüşüm, kara yerlere girmişim. Diye mınldandı ve gözlerini yumdu. Siyah, süzgün, derin bakışlı bir çift göz... Alnında dolaşan yumuşak, beyaz iki kadın eli. Başmın alhnda sıcak, yumuşak bir diz. Ve, ipekli, kokulu bir kumaş hışırtısı. Gözlerini hiç açmadan: Rüya, rüya, diye mırıldandı. Rüyadan başka birşey değil!.. Ve bu rüyanm zevki dağılmasın diye gözlerini daha sıkı yumdu. Kendisini bilmiyor gibiydi: Sersemlemiş kafasınm içinden sadece bu dalgınlığı bozmamak düşüncesi geçiyordu: Çin masallarındaki gözler gibi... Kollarından altınlar sarkıyordu. Incecik dudakları kan renginde idi. Rüya bu, rüya! Fakat bir aralık kulağına bir ses geldi: Rüya değil, gerçek bu yiğitim, gerçek... Tatlı, yumuşak, ince, uzak bir ses... Öyle ki, sanki bir rüya âleminin ötelerınden geliyordu... Gene rüya, gene rüya! Diye sayıkladı... Ayni ses cevab verdi: Rüya değil, rüya değil... Aç gözlerini de güzel yiğit, bir bak!.. Ve bu sözlerle beraber ipek gibi bir elin alnında dolaştığını duydu, yüzünde de kokulu, sıcak bir nefesin ılıklığını hissetti. Gözlerini arahyacak oldu, fakat cesaret edemedi. Ya onu büsbütün kaybederse! Hem nasıl olsa ölüyor demekti. O son darbeyi hatırhyordu. Böyle tatlı tatlı ölmek daha iyi değil miydi? Eğer ölüm böyleyse, ona, bin defa razı olacaktı. Sesini çıkarrhîfmayı dâM 7 doğ1 ru b u l d u . •":"'.: •: su kaldırılmıştır. Enstitüye aslî talebe larak girecekler için sözlü imtihan ihdaı edilmiştir. «B» kursu imtihanını kaza nanlardan «A» derecesinde ehliyetnam almak istiyenler sözlü imtihana giıecek lerdir. Bunların imtihanları eylulün 2 inde Ankarada yapılacaktır. Aslî taleb olarak girmek istiyenlerin imtihanları ey lulün 29 unda olacaktır. Bu sene haziran ayında şehrimizde yapılan orta mekteb muallim muavinliğ imtihanlarını kazananların isimleri Maarif Vekâleti tarafından alâkadarlara bil dirilmiştir: Bunlardan türkçe muallimliği yazı kısmmda muvaffak olanlar:İstanbul 33 üncü ilk mektebden Nimet Göktaş, îstanbul 47 nci ilk mektebden Selma Çe lim, ayni mektebden Leman Göksel. Tarih coğrafya imtihanmda kaza nanlar: İstanbul 4 inci ilk okuldan Nuri ye Borbay, Kadıköy 8 inci ilk mekteb den Sevim Başak, ayni mektebden Memnune Özkal, İstanbul 61 inCİ ilk mekteb den Sıdkı Dinç, ayni mektebden Fazilet Orhun, İstanbul 22 nci ilk mektebden Sadiye Salgarkan, Üsküdar Reşadiye il mektebinden Nazmi Türel, Kartal Pendik ilk mektebinden îlyas Akman, ayn mektebden İzzeddin Bora. Kazananların sözlü imtihanîan eylu lün 21 inde Ankara Gazi Terbiye ens titüsünde yapılacaktır. Büyükadanm su ihtiyacı temin edilmiş ve vücude getirilen tesisatın açılış töreni dün yapılmıştır. Davetliler 9,15 vapurile Adaya gitmişlerdir. Açılış törenine iştirak edenler arasmda Dahiliye Vekili Faik Öztrak, istanbul saylavlarından birçoğu, bu meyanda General Refet ve Salâh Ciıncoz, Receb Peker, Belediye erkânı bulunmakta idiler. Merasime Şehir bandosunun Istiklâl marşı çalmasile başlanılmıştır. İki su tankının getirdiği suları depoya boşaltmak üzere hortumlar takılmış ve motö" işlemeye başlamıştır. Motöre konulan kordelâyı Dahiliye Vekili kesmiş, kutlu olmasmı dilemiş, sonra iskelede yapılan çeşmenin de küşadı yapılmıştır. Bu münasebetle Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar şu nutku irad etmiştir: « Istanbulumuzun muhteşem varIığını teşkil eden çerçeve içerisinde Adalann, emsalsiz güzelliklerile şüphe yok ki hususî ve kıymetli bir mevkii vardır. Kalblerimizdeki İstanbul sevgisini biraz tahlil edince orada adaların büyük mevkini daima sarahatle görürüz. Bu itıbarladır ki şehrin en mamur, en mutena, en temiz bir parçası olmuşlardır. Bunlara rağmen adaların bugüne kadar bir türlü halledilememiş esaslı bir derdi, susuzluğu idi. İstanbula gelip vazifeye başladığımm ilk dakikasından itibaren ehemmiyetle ele alıp üzerinde dıırduğum meseleler arasmda ada suyu birinci plânda yer almıştı. ^ilhakıka bu, o kadar kolay bir iş olmadı; etüdü, plânlarının hazırlanması, icab eden diğer hazırlıklarının tamamlanması, servisin tanzimi için alâkadar diğer teşekküllerle temas ve müzakere yapılarak mutabık kalınması, nihayet filen harekete geçip tesisatın ikmali için tam sekiz ay mesai sarfetmek icab etti. Vücude getirilen tesisatı bugün işletmeye açarken ümid ediyorum ki sayın adahlar inşaatın devamı müddetince biraz sabırsızlanmış olsalar bile geçen bu müddeti istiksar etmiyecekkrdir. ;^ J yzun,de.virler tahakjkı^k ^dıefnjy^n bir işin sekiz ayda bitirilmiş olmasmı rratta yalnız hüsnü telâkki ile kalmıyacaklar, bilâkis Sular idaresinin nasıl bir enerji ile çalışmış olduğunu takdir edeceklerdir kanaatindeyim. Büyük Millî Şef, çok eskiden daha Başvekillikleri zamanında bir hitabelerinde «su gibi aziz» tabirini kullanmışlardır. Bu söz bütün memleket için amelî bir direktif oldu. O gündenberi, birçok Belediyeler su işlerini hallettiler. Birçok Belediyelerin de faaliyetle ayni mevzu üzerinde çalıştıklarına şahid oluyoruz. Bu umumî mesaiye istanbul şehri de elbette ittiba edecekti. Nitekim İstanbulda Terkosta, Kadıköyünde Elmalıda, Adada, Bakırköyünde, hulâsa şehrin bütün su tesisatmda azarnî faaliyetle çalışılmaktadır. MÜTEFERRtK Ticaret Borsalarından bir kısmı lâğvedilecek Miktar itibarile fazla olduğu anlaşılan Ticaret Borsalanndan bir kısmı lâğvedilecektir. Mürekkeb raporu Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, Yerli Mallar sergisini gezerken yerli mürekkeb fiatının yüksek olduğunu görmüş, alâkadarlardan sebebini sormuştu. Verilen cevabda şişelerin Avrupadan geldiği ve gümrük resmi dolayısile pa halıya mal olduğu bildirilmişti. Vekâlet Millî Sanayi Birliğinden bu hususta bi: r'lporîstemlştir. İsrenen'ra'por', Mflîî'Sö nayi Birliği tarafmdah hazırlanarak VekâletegönderriJMaştEr,.... • . ' KM^İ^^ında^V^Uf.a^ ve Bugün mesaimizin Adadan aldığımız bu netice nekadar mütevazı olursa olsun, Ada halkınm sıhhî ve medenî en mübrem bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktan derin bir haz duyuyoruz. Sayın Adalılara kutlu ve müteyemmen olsun.» Doktor Lutfi Kırdarın alkışlanan bu nutkundan sonra Ada halkı namına söz söyliyen Emin Âli, senelerdenberi suya hasret çeken Ada ve Adalılann bugün bu arzulanna eriştiklerini ve hayallerinin tahakkuk ettiğini söyledikten sonra nutkuna devamla: « Huzurunuzda hepinizin ve hepimizin bildiği bir hakikati tamamlıyacağım: Unutmıyalım ki, Ada suya, Cumhuriyet idaresinin çelik iradesıni temsil eden, Ondan ve Millî Şefimizin nurlu feyzinden ilham alan tek bir adamm, Valimiz Lutfi Kırdarın gevsemez himmetile kavuştu. Ona, hiçbir Adalmın itiraz korkusu olmaksızın, umum namma, sonsuz şükranlar sunuyorum: Su gib: aziz olsun!» Avukat Emin Âli, bundan sonra, Adanm su meselesinde olduğu gibi liman işinin de gene Lutfi Kırdarın zamanında tahakkuk ettirilmesi temennisinde bulunmustur. Bundan sonra Büyükadada Otel dö la Plâja gidilmiş ve hazırlanan sofraya oturularak yemek yenilmistir. Yemek esnasında Dahiliye Vekili Faik Öztrak şu nutku söylemiştir: « Adayı suya kavuşmuş görmek bana haz verdi. Hususile suyun medeniyet hayatındaki mevkii çok barizdir. Uzun kayıdsızhk devresinde Adanın güzelliğile nispet kabul etmemek şeklinde mahrumiyet geçirmis olması bizim için sıkılacak bir haldir. Son zamanlarda arkadaşlanm bunu kısmen telâfi etmiş olmayı benim mes'uliyet devreme tesadüf ettirmiş oluyorlar. Bu da benim için bir lutuftur. Ada halkının gösterdiği hassasiyet ve kadirşinaslık bu vesile ile bu işi başaran arkadaşlar, başta Vali Lutfi Ay Bey, Ay Bey! Zamârt" g«ç~tflcçe : Hem döğüşüyor, hem konuşuyorlardı: kanı damarlarında dplaşıyordu. Kalbinin AIi Çetinkaya şilepçilik işle Sen izbandudu bana bırak! çarpışını, nabızlannın atışmı duyuyordu. rini tetkik ediyor Olmaz Salak, olmaz! Çünkü bu Başında da bir ağn vard. Yalnız, ağrı Münakale Vekili Ali Çetinkaya, şilepherif benim atalarıma varıncıya kadar değil, bir sargı olduğunu da hissediyorçilik işlerine aid tetkiklerine devam et söğdü. Ya o beni gebertecek, ya ben o du. mektedir. nun barsaklannı deşeceğim. Ben neredeyim? Bu tetkikler, sosyete şilep teşkilâtının Fakat! Diye mırıldandı. genişletilmesini lüzumlu göstermiştir. Sus Salak! Şerefimle yemin ede Nerelerdeyim?.. Uzaktan rüzgâr Meclis açılır açılmaz yeni şilep alınmas rim: Kıhcımı evvelâ senin başında parlar esiyor, çamlar, meşelikler ses veriyor için tahsısat Istenecektir. çalarım. Sen beni ne sandın? Şilepler alındıktan sonra, ihrac mad gibi... Ben ölmedim mi? Hâlâ toprağın delerimiz harice kendi şileplerimizle Salak bu cevaba bayılmıştı: üstünde miyim? sevkedilecek, bundan başka yeni vapur Yaşşa! Heeey, savul ulan tokmak Kulağında bir fısıltı duydu: ların fazla yük alamamalan dolayısilo kafalı, esşek suratlı herif!.. Uyan yiğit, uyan! Toprağm üs ahnacak şileplerden dahilî hatlarda aDiye bir nâra attı ve mızrağını karzamî surette istifade olunacaktır. şısmdakine savurdu. Süvari derin bir inil tünde, gök kubbenin altındasın. Daha Ticaret Odaları kongresi ti çıkardı, atın gemlerini elinden düşürdü gencsin, göreceğin güzel günler var; uyan! ve biraz ötede sallana sallana yuvarlanGelecek ay sonunda Ankarada toplaAsabı bozulmuş gibiydi, gözlerini bir nacak olan Ticaret Odaları kongresi hadı. Bir ayağı üzengide kalmıştı. At ürkzırlıkları tamamlanmıştır. tü ve zorlu bir çifte çıkarttı. Artık işı türlü açamıyordu: DENİZİŞLER! Kongrede Ticaret Odalan için hazır Kim bu konuşan? Kim bu bana bitmişti. hitab eden? Güzel günler kalmadı, Hind lanan yeni nizamname esasları müza Yıldıray denizaltı gemimiz Ay Bey! Ben bitirdim işimi! kere edilecektir. Arkadaşlarınyanına! Haydi mar§! li pehlivanın kılıcı herşeyi temizledi. Havuzlarda inşa edilmekte olan «YıiADLİYEDE dıray» denizaltı gemimizin denize indirKulaklannda ayni musiki, ayni tatlı Şimdi ben de yetişirim! fısıltı uğuldadı: *..; me merasimi bu aym yirmi sekizinde Sağlıkla kal yiğitim! Adliyede hazırlıklar Hayır aslanım, hayır! Hindli pehyapılacaktır. Ay Bey, karşısındakinin kuvvetini anMahkemelerde yeni teşkilâtm yerine livan kara yere gömüldü... Sana, senin getirilmesi tarihi yaklaşmaktadır. Hu Deniz işçilerile amelelerin lamıştı, fakat istifini bozmuyordu. Hasmı hiç görmediğin, hiç tanımadığın birisi söz kuk ve ceza mahkemelerinin münferid sordu: vaziyeti söylüyor. Aç gözlerini... Bak, gene dağ hâkimlikler halini alması üzerine çoğa Delikanh, sana kim derler? Devlet Limanlar İşletme idaresince Tanrının belâsı derler. Ya sana? ların başındasın! Bak, seni başucunda lacak mahkemelerden bir kısmını sığ bekliyen biri var! Bak ki bir kızın diz dırmak üzere, Sultanahmeddeki Tapu deniz işçi ve amelesinin vaziyetleri üze Bana da Hindli dünya pehlivam binasmm alt kısmmda değişiklik yapıl rinde tetkikat yapılmakta<lır. İşçi ve aleri üstündesin! Uyan yiğit, uyan! Taruka derler. maktadır. Buraya hukuk münferid hâ mele, birbirinden ayrılacak, bunlara ayAy Bey biraz kımıldadı: Belli, yüzünden belli. Aygıra benkimliklerinin yerleştirilmesi, ceza mün n ayrı hüviyet cüzdanları verilecektir. Başım! Başım! dedi, başım çok ziyorsun!.. ferid hâkimliklerinin Postanede Adliye Bu suretle amele ve işçilerden kazanc ağrıyor; başım kopmuş gibi sallanıyor. ce işgal olunan kısımda bırakılması ve diğer vergilerin sınıflarma göre aBu sırada hasım süvari, Ay Beye çulVe birdenbire kendini kaybetti, acı acı muhtemeldir. Eski gümrük binasmdan mması temin edilecektir. lanmıştı. Fakat, Ay Bey, küçük bir habağırdı: yer almmak mümkün olmıyacağını yazreket yapmış, atı sanki kapaklanıyormuş Bir müddet evvel Maliye ile liman Dayan kahpe Hindli, dayan!.. Sı mıştık; bu, mümkün olmamış ve teşeb ahmil ve tahliye amelesi arasmda çı gibi diz üstü çökmüş, pehlivanın darbesi büs yanda kalmıştır. İstanbulda bulu tan vergi ihtilâfı da halledilerek tahmil ra benim! boşa gitmişti. Ay Bey: nan Adliye Müsteşan Selim Nafiz, dün Sonra sık sık solumaya başladı. Şimdi de sıra benim. Dayan! ve tahliye amelesi, amele sıfatım haiz Gözlerini açınca hayret içinde yerin bazı memurlarla beraber Tapu dairesi olduğundan kendilerinden az vergi alıDiye bağırdı, atmı bir baldır sıkışında nin alt katmda yapılan tadilâtı görmüş, şahlandırır ve iki ayak üstünde geriye çe den sıçramak istedi, fakat yapamadı. Ya kendisine izahat verilmiştir. nacak, işçilerin vergisi nisbeten daha rahydı, kımıldjyacak hali yoktu. virirken, sağma düşen pehlivanın tulgasma fazla olacaktır. Kimsin, sen kimsin? Hem evinden kaçmış, hem şiddetli bir darbe vurdu. Hem kılıc parŞoför îsmailin muhakemesi Diye haykırdı. İnanamıyordu. Hayır, çalanmıştı, bem de tulga. hırsızlık yapmış Nişantaşmda 7 yaşmda Nermin is Hindli pehlivan vurulmuştu. Öyle deh hayır gördüğü şey, hakikat olmamak lâİzmirdeki aılesi yanmdan kaçarak İszımdı. Bu, ancak bir rüya, bir buhran tanbula gelen 13 yaşmda Necati. afesi minde bir kıza çarparak, çocuğun ölüşetli ve gürültülü bir haykınşla haykırdı olabilirdi. Daha demin bu geçidde, şu nin müracaati üzerine burada yakalan müne sebeb olmaktan suçlu kamyonet ki, Ay Bey bile bir saniye durakladı. Yaralı süvari sol eljnden gemi atmış, ormanlann dibinde çarpışıyordu. Hindli mış, İzmire yollanmak üzere bekletilir oförü İsmailin muhakemesine îstanbul t. parçalanan başını tutmuştu. Ay Beyin kı pehlivan bir hakikatti, nitekim aldığı ya ken alıkonulduğu yerden de kacmıştı. birinci ceza mahkemesinde devam edümektedir. Şoför, çocuğun birdenbire yol lıcsız kaldığını görmüştü. Son bir hamle ralar da onu gösteriyordu. Şu takdirde bu Bu aralık orada bulunan Ayşe adlı bir üstüne cıkarak sol çamurluğa çarptığmı yapıp onu da öldürmek istiyordu. Darbe meçhul genc kız nereden çıkıp gelmışti? kadmın elmas küpelerinin kayıblara ve yere düştüğünü iddia etmektedir. cok şiddetli olmuştu. Ölmeküzere bulu Salak, Karaboğa ve diğer arkadaşları ne karıştığı anlaşılmıştı. Necati tekrar ele Muhakeme, şahidlerin çağmlmalan için geçirilmiş, bu elmas küpeleri onun alnan bir insanın en sona kalan bütün zorunu olmuşlardı? dığı ve Kapalıçarşıda yirmi liraya sat alik edilmiştir. ve sertliğini taşıyordu. Ay Bey tam za Rüya, rüya! tığı, paranm bir kısmile annesine hedimanmda kalkanını siper etmişti. Müthiş İki çocuk arasında kavga Diye inledi; gözlerini kapamak istedi; ve götürmek üzere daha ucuz küpeler bir darbe indiğini duydu ve kendini kay içinde meçhul bir ürperme, yarı dehşete tedarik ettiği öğrenilmiştir. Ucuz küpeAksarayda oturan Azizle Saim adın ^ betti. benziyen bir his vardı. Öyle ya, bu genc ier üzerinde çıkmıştır. Kendisi «ben sat da iki çocuk kavga etmişlerdir. Aziz, *** kız ayni zamanda bir şehir kızı gibi gi tığım küpeleri çalmadım, yerde bul Saimı makasla başından yaralamıştır. Gözlerini açtığı vakit bayretle etrafına »•inmişti. dum» demektedir. Bu sefer Adliyeye Saimin ledavisi yaptırılnuş, Aziz yakalanmışür. (Arkası varl l gönderilmiştir. takdir eserleri bana ve arkadaşlarımâ cesaret. verecek mahiyettedir. Buradan ayrılırken size teş«k\ür ve hufmetlerimi îzhar etmekten kendimi alamıyorum.» Bundan sonra Şehir Meclisi azasından Adalı Avni, söz söylemiş ve Sular Umum müdürü Yusuf Ziya, îstanbul suyu meselesini izah etmşi ve bu husustaki tenkidlere cevab verir mahiyette mufassal malumat vermşitir. Gelecek sene Heybelinin suyu da temin olunacaktır. Ziyafetin sonunda Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar ayağa kalkarak Millî Şefin yüksek namlannı hürmetle yadedip onun sıhhati namına kadehini kaldırmıştır. Belediye bu tesisat için 150,000 lira sarfetmiştir. KÜLTÜR ÎŞLERt Muallim muavinliği istiyenler Üniversitede 1 eylulde yapılacak olan ortamekteb muallim muavinliği için açılan imtihan kayıdlan kapanmıştır. Bu sene müracaat edenlerin yekunu 700 ü bulmuştur. Namzedlerden imtihana alınacaklarm isimleri ay sonunda bildi rilecektir. Muharrem Feyzi TOCAY Tarih, coğrafya kitabları müsabakası İlkmekteblerin dördüncü ve beşinci smıflarında okutulmak üzere tarih, coğrafya kitablanmn yazılması için Maarif Vekâleti tarafından müsabaka açılmıştır. Müsabaka eylulün 1 inde başlıyacak. 29 şubata kadar devam edecektir. Maarif Vekilinin dünkü Bütün muallimlerin girebileceği bu müsabaka neticesinde kazanan kitablar tetkikleri 940 senesinden 943 yılına kadar okutulaMaarif Vekili Hasan Âli Yücel dün caktır. sabah Maarif matbaasım tetkik etmiştir. Son zamanda çıkan bir kanunla, doğSarhoşlukla bıçaklamış rudan doğruya maarife aid basın işlerini Birkaç gün önce Çarşıkapıda Meh • yapmak üzere ismi ve çalışma tarzı değiştirilen Devlet Matbaası modern ma med ve Hayri adlarmda iki terlikçi rak; kinelerle takviye edilmişti. Vekil bura içerken kavga etmişler, bunlardan Hayda basılmakta olan mekteb kitablannı ri. Mehmedi bıçakla yaralamıştı. Hayri, tetkik etmiş, maliyet fiatlan ve basın Adliyeye getirilmiştir. «Ben, ne yaptı bakımından temizlikleri hakkında Mat ğımı bilmedim» demektedir. Dördüncü baa müdürü Nailden izahat almıştır. sorgu hâkimliğinde sorguya çekilerek Vekil, tertib ve tashih kurslan için ya tevkif edilmiştir. pümakta olan hazırlıkları gözden geçirmiş, müdüre bu hususta direktif vermişSahanlığı hasara ugrıyan tir. Matbaada çahşan mürettib ve diğer tramvay işçilerle teker teker, konuşmuş, onlarm Vatman Mustafanın idaresindeki Orihtiyac ve dileklerini dinlemiştir. Bil hassa sıhhat mevzuunda durmuş, yaşlı taköy Aksaray hattında işliyen tramlardan dişleri fazla bozuk işçilerin Dişçi vay arabası, Lâleli caddesinden geçer • mekteb.:nde tedavileri için Tıb Fakültesl ken birdenbire önüne çıkan 3921 plâka dekanı doktor Kemale icab eden kolaylı numaralı kamyonun sademesine maruz ğın gösterilmesini bildirmiştir. Ayrıca kalmıs. ön sahanhğı hasara uğramıştır müessese mensublarınm sigortaları için ve kaza yahut ölüm halinde yardım içm bir proje hazırlanacaktır. NUshası 5 kurustttr Tö ve Harie Denizde yaralandı icin Halk plâjında denize giren 19 yaşla Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. rında Hüseyin, denizdeki bir tahtaya Altı avhk 750 » 1450 • çarparak yaralanmış, Nümune hastane Üc avhk 400 • 800 > isn a îoktuı sinde tedavi altına alınmıştır. Bir aylık C u m h u r ı yet Aboneşeraitij .^