25 Temmuz 1939 CUMHUKİY.ET SON HABERL.E Hâdiseler arasında Beş koca talihsiz u asnn be$ koca talihsizi kimJberdir? Bir anket bu isimleri benden isteseydi vereceğim cevab şu olurdu: Negüs, Azana, Schuschnigg (Şuşnig), Benes, Zogo. Azana'yı bu listeden çıkarabiliriz. Onun felâketi millî olarak başladı, şahsî olarak bitti. İspanyol kanı, Barselonda ve Madricİde pıhtılaşarak dindiği gündenberi, Azana, artık bir siyasî menkubdur ve listenin öteki talihsizleri yanında, onun felâketi, nihayet bir iç politika davasını kaybetmiş herhangi bir parti adamının korkunc, fakat şahsî hüsranından ibaret kalır. ötekilerin her biri, yalnız birer post değil, birer memleket kaybetmiş adamlardır. Bugün, telâkkiye göre, az veya çok müstakil bir Ispanya var; fakat müstakil bir Habeşistan, bir Avusturya, bir ÇekoSlovakya, bir Amavudluk?.. Namevcud! Azana'nın listede boş kalan yerine kim namzed? Tek isim hatıra geliyor: Çan Kay Şek. îngiltere Çindeki harb vaziyetini tanıdı. tngiliz bankaları, Çan Kay Şek'in tahsildarma kapılaıı kapadıklan gün, Japon pençesi, Çin kahramanının yakasına yapışabilmek için, meşhur Çin seddinden daha mukavemetli sterlig engelini devirmiş olacaktır. Bugüne kadar Çan Kay Şek, başınm tam kenar çizgisi hizasında, arkasındaki duvara bıçaklar saplandığı halde gözlerini kırpmıyan soğukkanlı Çin hokkabazları gibi, tepesine yağan Japon mermilerine aldırış etmiyordu. Fakat bundan sonra gökyüzüne, içi Konfüçyüs'ün bütün dualarile dolu mahzun gözlerini dehşetle kaldıracaktır. Şüphesiz îngiltere bunun böyle olmasını istemiyor, fakat Çinde Japon iradesinden başka bir kuvvet ve bir hak tanımamaya razı olunca, bu böyle olacak; çünkü Japonya bunun böyle olmasmı istiyor. Gene temenni faslma dönerek, Çine gökten ruhanî imdad diledikten sonra, Azana veya Çan Kay Şek'le dolan bu beş koca talihsiz başın önünde kıssadan çıkaracağımız hisse şu olacak: Millî irade, millî birlik, millî şef; ve yalnız kendi kudretine yaslanan milletin hiçbir ideoloji ihtilâfile bölünmeyen iç vahdeti, hiçbir himayeve bel bağlamıyan dış istiklâli o milleti bu nevi belâlarHan ebediven masun bulunduracak: Türk toprak'a•mda olduğu gibi Habeşistan da, Ispanya da, Avusturya da, CekoSlovakva da, Amavudluk da, Çin de bu şartlardan mahrum kaldılar. Gayet açık. Büyük davalar Nevyork sergisinde Türk günü kutlulandı Genclerimiz millî elbiselerle zeybek ve Anadolu oyunları oynadılar, Türk inkılâbı hakkında lararetli nutuklar irad edildi Nevyork 24 (a.a.) Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Nevyork sergisinde Türk günü şerefli ve hararetli bir şekilde kutlulandı. Sabah gazetelerindeki program ve haberler Türk günü üzerine dikkati topla mıştı. Sergi gazetesinin ilk sahifesinde büyük elçimizle komisyon reisimizin Amerika halkına ve sergi ^ziyaretçilerine birer mesajı çıktı. îkisinde de Türk barış siyasetinin yarının dünyasına aid ideallere uygunluğu tebarüz ettiriliyordu. Sergideki ordu ve donanma mümes sillerile serginin Avrupa şubesi müdüründen mürekkeb bir heyet Türk bayrakla rını hâmil bir otomobil kafilesile 11 de komisyon merkezine geldiler. Büyük elçimizle refikasını, misafir olarak bulunan Tokyo sefirimizi ve sergi heyetini aldilar. Önde Türk bayrağı taşıyan motosikletli polislerle kafile Nevyork'un cumartesiye mahsus kesif münakale akınını yardı, geçti. Sergi merasim kapısında kafileyi süyari müfrezesi karşıladı. On dokuz pare top atıldı. Sergi büyük direğine Türk bayrağı çekildi. Asker, bayrağımızı selâmladı. Teşrifat dairesinde misafir defteri imzalandıktan sonra paviyonumuzun önün de geçid resmi yapıldı. Sonra Amerikan federal binasında heyete şampanyalar ıkram edildi. Serginin verdiği öğle ziyafetinde sergi reisi, Cumhur Reisimiz îsmet Inönünün ve büyük elçimiz, Amerika Cumhur Reisinin sıhhatine kadehlerini kaldırdılar. Saat 4,30 da resmi davetlilerden, yurddan gelen seyyahlardan, Nevyork Türklerinden, halktan mürekkeb bmlerce kisilik bir kütle serginin Sulh meydanında toplandı. Nevyorktaki Yunan teşkilâtma mensub 150 kişilik iki kafile ünuiformalarla ve bandolarile gelip Türk Yunan dostlu ğu şerefine nümayiş yaptılar, bayrağımızı selâmladılar, Sonuna kadar da merasimde kaldılar. Elçimiz, gazetelerde aynen çıkan dikkat toplıyan bir nutukla, insanlığın bera berce menfaatleri karşısmda bugünkü emniyelsizliğin acı manasını, Türkiyenin sulh lehine atılgan rolünü, yarının ümidli manzarasını ortaya koydu. Türk Amerikan cemiyeti reislerin den profesör Traser, Türk inkılâbınm neticelerine dair kıymetli bir nutuk okudu. Nevyork Türklerinden Fehmi, Amerika ile dostluğumuzun kıymetini ileri îür dü. Zeybek kıyafetli talebelerimİ7, bayrağımızla ilerlediler ve zeybek oynadılar. Radyoda rneşhur Amerikan korosu, Türk ideallerine dair Vedadın hazırladığı canlı parçayı trampet sesleri arasmda güzel okudu. Yirmi yaşında Amerikanm en kuvvetli kadın viyolonisti şöhretini kazanan Bidar Celâl parçalar çaldı. Bu esnada paraşütlü hava fişeklerile Türk ve Amerikan bayrakları atıldı. Bunları bulanların, davetlimiz oldukları ilân edildi. Sonra Bayan Siret Uncunua tertibile 12 talebemiz Anadolu dansları yaptılar. Çok beğenildi. Altı Karadenizli vatandaş, kemençe ile danslar yaptılar. Sonra Yunanlı kafilelerle birlikte, muntazam alay ha'inde, Yunan ve Türk sergilerinde tezahürler yapıldı. Akşam, paviyonumuzda Amerikan iktısad, fikir ve san'at âlemlerine mensub iki yüz elli üç davetliye ziyafet verildi. Cihan federasyonu kurulması lehine başladığı hareketle Amerikada günün meşhur şahsiyeti olan gazeteci Streit, Balkan Paktile Sâdabadm dünya federasyonu lehinde adımlar olduğunu ileri sürdü. General Harbord, Sıvasta Atatürkle 1919 da mülâkatınm hatıralarını heyecanla anlattı. Sergi İngiliz umumî komiseri, barış beraberliğimiz hakkında kuvvetli bir nutuk söyledi. Bunu takib eden sergi reisinin nutkundan sonra keman ve dans programı tekrarlandı. Sabah dörde kadar havuzlar, renkli ışıklar ve serviler arasında danslar devam etti. Misafirlerimiz, unutulmaz bir gece geçirdiklerini, Türk gününün, canlı ve samimî havası ve intizamile büyük bir üstünlük gösterdiğini söylediler. Gündüz merasimi, Said Çelebinin intibalarile beraber diske alınmıştır. Disk radyomuzdan neşredilmek üzere ilk tayyare ile Ankaraya gönderiliyor. Amerika ve harb Yazan: LUCIEN ROMIER Amerika âyanı, Roosevelt'in ısıarlarına rağmen, bitaraflık kanunu müzakerelerini başka bir içtimaa talik etmiş bulunuyor. Çok vahim ahvalm sevkile istisnaî bir içtima yapılmadığı takdirde, bu mesele, önümüzdeki 1 kânunusaniden evvel tekrar mevzuubahs olrrnyacaktır. Demek oluyor ki, resmen ilân edilmiş bir harb vukuunda, Birleşik Amerikadan hiçbir harb malzemesi tedarik edememek tehlikesi altında geçirilecek en az beş ayımız daha var. Kongrenin son karanndan sonra Amerika bitaraflık kanunu şu neticeye varıyor: «Cumhur Reisi, herhangi bir tarafta harb hali mevcud olduğunu müşahede eder etmez, muhariblerin hepsine silâh satışını #menetmek mecburiyetindedir.» Roosevelt'in âyandan istediği şey, bu mecburiyetin tadili ve Cumhur Reisinin, muharibler arasında hiçbir tefrik yapmadan, dolayısile bitaraflığa halel vermeden, bu muhariblerin, nakliyat muhataraları kendilerine aid olmak şartile, peşin para ile harb malzemesi almakta muhtar bırakacak bir salâhiyete sahib kıhnması idi. Garb devletleri, yani Fransa ile İngiltere, Avrupada bir harb vukuunda Atlantikte hâkim vaziyete sahib farzedildiklerine göre, Roosevelt'in istediği bu salâhiyet, bu iki memleketin, Amerikada mevcud kredileri nispetinde malzeme tedarik etmelerine imkân vermiş olacaktı. Halbuki, bugünkü bitaraflık kanununun metnine göre harb malzemesi üzerine konulan ambargo, harb halinde îngiltere ile Fransanın hasımlanna faydalı olacaktır. Çünkü, bu şekilde îngiltere ve Fransa, bahrî üstünlüklerinin temin ettiği neticeden kısmen mahrum bulunuyorlar. Alman ve Italyan nüfuzunun, az çok gizli şekilde, Amerika siyasetinin bazı unsurları üzerinde müessir olduğu muhakkaktır. Amerika Cumhur Reisinin dahilî siyasetine muarız olanların, onun cesaretini kırmak için, bu muhalefeti haricî siyasete de teşmil ettikleri ayni derecede muhakkaktır. întihabatın yaklaşması yüzünden, politikacıların hesablarında bazı inhiraflar olduğu da şüphesizdir. Ve nihayetül'emir, beşerî zaaflar da var. Âyan ve kongre, tatil zamanının bir kısmını, bitaraflık meselesi etrafında, manevralarla ve müzakerelerle geçirmek is:emiyor. Roosevelt'in, meseleyi doğrudan doğruya Amerika efkârı umumiyesine sunmak suretile, müstaceliyet halinde onun yardımını temine çalışması da muhtemeldir. Bugün, bitaraflık meselesinin Amerika efkân umumiyesine arzediüş şekli hiç de basit değildir. En aşağı dört tez karşılaşıyor. Roosevelt'in başlıca endişesi harbe mâni olmaktır. Onun çok dürüst tezine göre, muhtelif memleketlerin davalannın veya mutalibinin alacaklan netice hakkında önceden bir fikir peyda edilmeksizin, Amerikanın, harb mes'ullerini püskürtebilmesi için, bidayetinden sarih ve kat'î bir vaziyet alması lâzımdır. Cumhur Reisinin, tadilini istediği bitaraflık kanunu mefadı ise, bunun tamamen zıddı bir neticeye matuftur. Bütün muharibleri Amerikadan silâh almaktan menetmek suretile, harbi kasden hazırlıyan tarafa, silâhlanmak, cihazlanmak, teşkilâtlanmak ve günün birinde, en kuvvetli taraf olarak ortaya çıkmak fırsatını veriyor. Bitaraflık kanununun bugünkü hükümleri, harb fikrinin, sulh fikrine galebesini temin etmekte, yani Amerika moralinin tam zıddı bir mana taşımaktadır. Roosevelt'in müdafaa ettiği fikir kuvvetli ve cerhi imkânsız bir fikirdir. Cumhur Reisi, bu fikri, beliğ hitabelerile neşrettiği, zaman halk tabakası üzerinde kuv•etle müessir olacaktır. Politikacılar muhitinde ise, desise ile yapılmış bir başka fikirle çarpışmaktadır. Bu fikre göre, harb tehlikesi yakın değildir; Almanya ve İtalya, ciddî surette harb arzusunda değildirler ve nihayetül'emir, onları iğzab etmektense ne yapacaklarına intizar etmek daha muvafıktır. Demek oluyor ki Roosevelt'in karşılaştığı ilk engel, politikacı yahud menfaatçi fikirlerin muzaheretile yaşayan ve harb kendini göstermedikçe vücudüne inanılmamasını, binaenaleyh aklı selimin, bu hususta verilecek herhangi kararı kabil olduğu kadar tehir etmesi icab ettir diğini söyliyen nikbin ve lâkayd vaziyettir. Bu bayağı lâkaydî, bu gündelik spekülâsyon, bitaraflık kanununun tadili a leyhinde gene mücadeleye devam eden garbî Amerika Âyan azasının, Kaliforniya'dan Johnson'un ve Idaho'dar» Bo rah'm infiradcı siyasetine geniş bir müsamaha zemini hazırlamaktadır. Amerika politikasının hakemliği, Nevyorkta değil, garbda ve Far Wast'ta yapıldığı Avrupah seyyahlara nekadar anlatılırsa anlatılsın, ekserisi hemen daima ayni hatayı irtikâb ediyorlar. Alman propagandacıları, bu hatayı daha az işlemektedir. Vaktile Cumhur Reisi Vilson'la beraber Versay tesanüdlerini red ve inkâr eden, Amerikanm Milletler Cemiyetine iştirakine mâni olan garbî Amerika idı. Avrupa aleyhtarı mistiği ve bitaraflığın en şiddetli metinlerini hazırhyan gene garbî Amerikadır. Mümessilleri, ambargonun herhangi şekilde tadil edilmesine bütün imkânlarile muhalefet edeceklerini söylüyorlar. *** İktısadcılar ve eksperler arasında çck taammüm etmiş bir tez daha vardır ki, mukavemetleri kuvvetlendirmektedir. Bu teze göre, bir harb vukuunda, Amerikan silâhlarının ilk hamlede kat'î netice üzerinde müessir olacakmış gibi muhakeme yürütmek lüzumduzdur. Bidayette asıl kat'î tesir, bizzat muhariblerin maddî ve manevî harb kabiliyetleridir. Amerikan silâhlarının tesiri zamanla kendini gösterecektir. Fakat, uzun sürecek bir harbi, İtalya ile Almanya, gıda ve iptidaî madde fıkdanından dolayı mutlaka kaybedeceklerdir ki, bu maddeler, Amerikan ambargosuna esasen.dahil değildir. Şu halde, uzun sürecek bir harbde, Amerika bitaraflığını muhafaza edecek olursa, îngiltere ile Fransa, Amerikadan zahire ve iptidaî madde tedariki hususunda bahrî üstünlüklerinden hiç şüphesiz istifade edeceklerdir. Kısa bir harbde veya bir yıldırım harbinde ise, Amerikanın vereceği az buçuk silâh, vaziyeti hiç değiştiremiyecektir. Ve harb de ilân edilmedikçe Amerikadan mübayaat serbest olarak devam edecektir. *** Hâdiseleri olduklan gibi kabul edelim. Ümid edelim ki Roosevelt, milletini, herşeyden evvel harbe mâni olmak lâzım geldiğine ikna etsin. Hiç değilse, harb patlak verdikten sonra, Amerikanm yardımı, az çok geniş bir şekilde, uzun sürecek bir harbi lehimize neticelendirebilecektir. Demek oluyor ki, eğer harb mutlaka vukubulacaksa, uzun sürmesini temenni etmemiz iktıza ediyor. îlk sadmede, netice, Amerika imkânlan üzerinde faraziyeler ve ümidler bes'emeye değil, kendi kuvvetimize ve kendi maneviyatımıza vabeste kalacaktır. «Sen kendine yardım edersen, Allah da sana yardım eder» sözü en kuvvetli manasını burada gösteriyor. IHEM n NALJNA MIHINA Halkla temas I stanbul meb'uslaıı, dünden itibaren müntehiblerile yani halkla temasa başladılar. Beşiktaş Parti merkezile Halkevinde ve Beyoğlu Parti merkezınde halkla konuştular. Her istiyen söz aldı. Her yurddaş, serbestçe dileklerini, şikâyetlerini, derdlerini ve hatta düşüncelerıni anlattı. Bazı kanunlarımızın ihtiyaca kâfi olmadığmı söylediler. Bazı kanunları mzın iyi tatbik edilmediğini söylediler. Bazı dairelerimizde işjerin sür'atle görülmediğini söylediler. Şikâyetlerin tabiatile bazılan haklı, bazıları haksızdı; fakat hepsi samimî ve yürektendi. Dilekler, mekteb açılması gibi her Türkün istediği şeylerdi. Şikâyetlerde münferid hâdiseleri umumileştirmek ve dileklerde tek taraflı düşünmek gibi iki noksan istisna editirse, umumiyetle halkm söyledikleri haklı ve öğrenilmesi faydalı şeylerdi. En hoşa giden şey, her sınıf halktan söz söyliyenlerin hiç demagoji yapmamaları ve asla, olmıyacak şeyler istememeleri idi. Dünkü ilk temasın bende bıraktığı intıba çok iyidir. Daha birinci günkii konuşmalar, hasbihaller ve derdleşmeler, meb'usların halkla böyle serbestçe temasının çok faydalı olacağı hakkındaki kanaatimi takviye etti. 21 ağustosa kadar de vam edecek olan bu temasların, İstanbul meb'uslarına faydalı şeyler öğreteceği muhakkaktır. Meselâ mahalle muhtarları yerine ikame edilen mahalle mümessilliklerinin kaldırılması ve yerine başka bir kuvvet ve salâhiyetin konulması hususunda, dün Beyoğlu Parti merkezinde toplananlar arasında adeta ittifak vardı. Bu nun mahzurlannı saydılar, meb'uslar not aldılar. D PEYAMI SAFA Ingiltere Japonya Korkunc bir karar Moskovadaki Büyük Millî Şef îsmet İnönü, yurdun muhtelif köşelerinde, başını milletin sinesine dayamış ve bir doktor gibi onu dinlemişti. Bugün, îstanbul meb'usları İstanbulda ve diğer bütün meb'uslar kendi in tihab dairelerinde, Büyük Millî Şefin işaret buyurduğu yolda yürüyor: halkm sesini dinliyorlar. Bu ses, bizi, Partiyi, Büyük Millet Meclisini, hükumeti irşad edecektir. Bazan, pek mükemmel zannett;ğimiz bir kanunun öyle kusurları vardır ki onları ancak o kanunu tatbik ettiğimiz yurddaşların bizzat kendilerinden öğrenebiliriz. Bizim halkımız, umumiyetle hakkmı aramağa, gürültü etmeğe, bağırıp çağırmağa alışmamıştır. Çok şikâyet et.T.ez; uğradığı bir haksızlığı sineye çekip susar. Fakat şimdi, bizzat Cumhur Reisi, Vekiller ve meb'uslar, halkm ayağına kadar gidip umumî dileklerden münferid şahsî şikâyetlere varıncıya kadar, herşeyi dinliyorlar. Böylece birçok hatalar, kusurlar ve eksikler meydana çıktığı gibi iyi yapılan işler de kendini gösteriyor. Tokyo müzakereleri İrlanda tethişçileri, İngiliz müzakereler parlâmentosunu berhakkında Çemberlayn Görüşmelerin iyi bir hava edeceklermiş yeni beyanatta bulundu mecraya girdiği haber Londra 24 (Hususî) Dahiliye Londra 24 (Hususî) Başvekil veriliyor Çemberlayn Avam Kamarasının bugün Nazırı Sir Samuel Hor, îrlanda tcdhişkü celsesinde Tokyoda cereyan eden İngiliz Japon müzakereleri hakkında beyanatta bulunarak demiştir ki: « Tientsin hâdiselerinin tekenürüne mâni olmak üzere Tokyoda cereyan eden müzakereler neticesinde aşağıdaki formülü kabul ettik: 1. İngiltere Çinde harb vaziyeti mevcud olduğunu kabul etmiştir. 2. Japon makamatı, Japon işgali altında bulunan sahalarda asayişi muhafaza hakkmı haiz bulunacaklardır. 3. İngiliz makamları, İngiliz mıntakalannda Çinlilerin Japonya aleyhinde tahrikât yapmasına müsaade etmiyeceklerdir. Japon gazeteleri bu münasebetle, İngilterenin Uzakşark siyasetinde esash değişiklik yapıldığını yazmışlarsa da, bu iddia doğru değildir. İngilterenin siyaseti hiçbir tebeddülâta uğramadığı gibi, Japonya lehine ve Çinliler aleyhine bir vaziyet de almış değiliz. Bu esaslar dairesinde elde edilen anlaşmanın teferrüatını tespit etmek üzere müzakerelere devam edilmektedir.» cilerine karşı mücadele etn|?k üzere polise verilmesi derpis edilen vâsi salâhiyet kanunu münasebetile Avam Kamarasmda beyanatta bulunarak şunları söylemiştir: « İrlanda tedhişçileri son zamanlarda faaliyetlerini endişe verici bir öckilde artırdıklanndan, polise geniş salâhiyet verilmesini istiyoruz. Son birkaç hafta zarfında polisin eline mühim miktarda bombalar ve patlayıcı maddeler geçmiştir.» Sir Samuel Hoare bu münasebetle irlanda tedhişçileri tarafından hazırlanan ve polisin eline geçen «S» plânmın fotografisini göstermiştir. Bu plânda bırçok mühim suikasdler hakkında mufassal malumat mevcuddur. Bu meyanda îrlanda tedhişçilerinin îngiliz parlâmentosunu berhava etmeye hazırlandıkları anlaşılmaktadır. Moskova 24 (a.a.) Bir saat bir çeyrek devam etmiş olan dünkü görüş meden sonra müzakerelerin normal su rette ilerlemekte olduğu ve yakında yeni bir toplantı yapılacagı öğrenilmiştir. Molotof'la görüştükten sonra Seeds, Maggiar ve Strang, kendi aralarında da görüşmüşlerdir. Dünkü görüşmelerin neticeleri Londra ve Parise bildiriltniştir. Alman Sovyet müzakerelerinin mahiyeti Berlin 24 (a.a.) Hariciye Nezareti, Japon menabiinden gelen ve Almanya ile Sovyet Rusya arasında bir ademitecavüz misakı akdi için müzakereîer yapılmakta olduğunu iddia eden haberleri kat'î surette tekzib etmektedir. Salâhiyettar mehafilde şimdiki AlmanSovyet müzakerelerinin münhasıran bazı kredi ve ticarî mübadeleler mesaili hakkında cereyan etmekte olduğu tekrar edilmektedir. . Mudanya Bursa yolu gidiş gelişe açıldı Bursa 24 (Telefonla) Mudanya asfalt yolunun inşası dolayısile. yük ve yolcu otobüslerinin seferleri menedilmışti, banyo mevsiminde rağbetin arttığı gözönünde tutularak yolcuların daha rahat g>dip gelmeleri için bugünden itibaren ak tarma suretile otobüslere geçid temin ed'lmiştir. Asfalt yolun bir buçuk aydan ev vel 20 günde ikmaline azamî gayret <arfedi'mektedir. Ali Çetinkayanm Balıkesirdeki tetkikleri Dünkü müzakereler Londra 24 (Hususî) Tokyodaki İngiliz büyük elçisile Japonya Hariciye Nazırı Arita bugün iki mülâkat daha yapmışlardır. İlk mülâkatta M. Arita Japon noktai nazarını izah etmiş, İngiliz elçisi de derhal cevab vermiştir. İkinci mülâkat Tientsin'de asayişin temini etrafında cereyan etmiştir. Müzakerelere yann da devam erülecekfT. Arnavud Kralının emlâki müsadere ediliyor Bahkesir 24 (Hususî) Münakalat ve Muhaberat Vekili Ali Çetikaya bugun saat dokuz trenile Manisadan Balıkesire gelmiş ve bir müddet şehir içinde halkla temastan ve parka yapılmakta olan şi mendifer köprüsü ve inşaatı tetkik ettik ten ve bir çok dilek ve ricaları dinledik ten sonra Kütahya yolile seyahatlerine devam etmek üzere Balıkesirden ayrılmışîardır. Halk, derdini, memleketin en yüksek alâhiyet sahiblerine anlatırken kendini, Ziraat Bankasının Hatayda şikâyetlerini, dileklerini, hatta müta'caîarını ehemmiyetle dinliyenler ve çare a n açacağı şube vanlar bulunduğunu gördükçe ferahl'.yor. Ankara 24 (Telefonla) Ziraat îşte demokrasi ve halk hükumeti diye buBankası, Antakyada bir şube, îskende na derler. run ve Kırıkhanda da birer ajanl'.k tesisine karar vermiştir. Antakya şubesi müdür vekilliğıne Kâzım Oskay, îs kenderun ajanlığına Hatay Ziraat Bankası müdürü Cevdet Selçuk ve Kırıkhan ajanlığına da Ziraat Bankası îskenderun şubesi müdürü Rüştü Can tayin edil Ankara 24 (a.a.) Maarif Şurası miştir. bugün saat 10 da Maarif Vekili Hasan Naf ıa Vekili Trabzonda Âli Yücelin reisliğinde umumî heyet haTrabzon 24 (a.a.) Nafıa Vekili linde toplanmış ve birinci celsesinde, geGeneral Ali Fuad Cebesoy, dün akşam çen umumî toplantı zaptı okunarak bazı Erzurumdan Trabzona gelmiş, Ziganada Vali, hükumet erkânı, Parti, Halkevi ve tadillerle kabul edildikten sonra Ankara belediye heyetleri tarafından karşılan Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi esas mış, Değirmenderede şehir bandosile ve pansiyon talimatnameleri ve Yüksek asker tarafından selâmlanmış, güzergâh Öğretmen okulu direktörlüğünün mües ta kendisini Trabzon limanınm bir müj sese hakkındaki raporile Gazi Terbiye decisi ve yapıcısı olarak bekliyen kalaba Enstitüsü Pedagoji şubesinin teşki^tı lık bir halk kütlesi tarafından hararet'e hakkındaki rapor üzerine müzakerelerde bulunmuş ve kararlar almıştır. alk''snmıştır. Saat 11,5 ta Maarif Vekilliği Müs înhisarlar Vekili Izmirde teşarı İhsan Sungu'nun başkanlığında aİzmir 24 (Hususî) înhisarlar Veçılan ikinci celsede jimnastik şenlikleri takili Raif Karadeniz bugün geldi. İnhisar limatnamesile okul spor yurdları taümatmüesseselerini gezdi. Tütün mubayaatını namesi ve millî bayrak ve okul filâması tetkik etti. Fuara giderek hazırlıklan göztalimatnamesi hakkındaki raporlar ve den geçirdi. teklifler üzerinde görüşülmüş, Talim ve Yarın Çamaltı tuzlasına gidecek, çarTerbiye dairesi reis vekilinin teklifi üzeşambaya da İstanbula hareket edecektİT. rine jimnastik şenlikleri meselesinin Ta İran hükumeti, îzmir fuarma resmen lim ve Terbiye dairesince tetkik edılnıek iştir?k edecekfir. üzere mezkur daireye tevdiine ve diğer Papa, Ruzvelt'e mektub iki talimatnamenin kabulüne karar verilgönderdi miştir. LUCIEN ROMIER Maarif Şurasının dünkü içtimaı Amerikada müthiş kuraklık Nevyork 24 (a.a.) Haftalardan Tiran 24 (a.a.) Kraliyet karabi Ankara 24 (Telefonla) B^r müd nierleri başkumandanının riyasetindeki ko beri devam eden kuraklık, bilhassa Ad°Uenberi şehrimizde bulunan Fransiz misyon, Kral Zogoya ve yakın müşavır merikanm şarkında büyük hasarlara sebe;> a=k;rî heveti, bu hafta içinde buradan Ur^p *\A Ki ;in malların musaderesinr k.v?» vprmi«tir. RpVo^pler bozulmuş olup ' orman yangınları artmaktadır. karar vermiştir. ayrılacaktır. Fransız askerî heyeti Londra 24 (a.a.) Times gazete sinin Roma muhabiri bildiriyor: Sanıldığına göre, cuma günü Napoli den Nevyorka hareket etmiş olan kardi nal Gasparri, Papadan Ruzvelt'e hususî bir mektub götürmektedir. Tahminlere 2Öre, PaDa, bu mektubunda, Amerika Birleşik Devletleri Reisine sulhun idnme.! he'Ap^ki f?::rlerini bî^irmektedir. Öğleden sonra saat 16 da Vekilin riyasetinde toplanan üçüncü celsede oku' kitablarmm Maarif Vekilliğince bastııılması hakkındaki talimatnameye aid ra porun bazı maddeleri görüşülmüş ve karara bağlanmıştır. Şura'yarın saat 10 da müzakerelere devam etmek üzere 19,5 ta içtimama nihayet vermiştir. j^mmmm