CUMHURİYET 26 Haziran 1939 Beşiktaş 3 0 galib, Fenerbahçe 32 mağlub Millî küme maçlannda puvan vaziyeti Maç Galib 9 10 8 6 6 3 3 Berabere ı Mağlub Attığı 1 2 2 1 1 2 1 4 2 2 5 4 10 7 Yediği 21 20 15 22 14 49 32 Puvajı 33 32 30 27 24 21 20 17 Ankaragücü Galatasaray Demirspor Fenerbahçe Beşiktaş Doğanspor Vefa Ateşspor İ4 12 ]2 13 11 14 12 14 34 41 32 29 30 13 28 1 12 11 44 Beşiktaş . Ateşspor maçından heyecanh bir an düğünü sezen Beşiktaş, hücumlarını artıra artıra, Ateşsporu nefes aldırmaz bir hale soktu. Artık her an üçüncü bir gol beklenırken, gene Hakkının 24 üncü dakikada çektiği şütü elinden kaçıran A teşspor kalecisi topu üçüncü defa içeri aldı. Sür'at ve enerji, galib takımı kalesini müdafaaya mecbur etmiş, birbiri peşıne hücum yapan Ateşspor birkaç korner kazanacak kadar da işi ileri bile götürmüştü. Şayanı hayret kolaylıkla Beşiktaş kalesi içine kadar inen Ateşspor hücum hattı bazan fazla top tutmaktan, çok defa da hafif şüt atmak yüzünden cidden mühım fırsatlar kaçırdılar. Devrenin sonlarına kadar Beşiktaş kalesi önünden aynlmıyan Ateşspor takımı pek ender gördüğümüz bir tahammül kudretı ıçmde, hemen hıçbir takımımıza nasıb olmıyan enerjilerinden bir parça bile kaybetmediler. Futbolun en mühim hassalanna malik olan bu takım iyi ve bilen bir antrenör elınde sayılı takımlar sırasına girebilecek bir haldedir. İstanbulda yaptıkları iki oyunda mağlub olmaları tecrübe ve kuvvetli şüt atmak gibi noksanlarmdan ileri gelmiştir. Beşiktaşın 3 0 galibiyetini ilân eden hakemin düdüğü ötünciye kadar galib taDevrenin sonları Beşiktaş kalesi önünde oynanırken gerilcrden topu çıkaran kım gibi oynamalan takdire şayandır. Şeref, kısa bir vuruşla topu Hakkıya verdi. Hakkı gibi tecrübeli bir oyuncunun kaçırmasına jmkân olmıyan bu pasla Beşikfasa ilk sayıyı kazandırmış oldu. Ankara 25 (a.a.) Bugün «19 îlk devre 1 0 Beşiktaşın lehine bitti. mayıs» stadında 25 bin kadar seyirci lkinci devre karşısında Ankara ikincisi Ankaragücile MiIIî küme maçlannda son oyununu yapan İzmirin Ateşspor takımı dün Şeref stadında Beşiktaşla karşüaştı. Şazi Tezcanm idaresinde başlıyan maça ta kımlar şu şekilde çıktılar: • Beşiktaş: Mehmed Ali Taci, İbra him Hüseyin, Bedii, Feyzi Hayati, Hakkı, Sabri, Şeref, Eşref. Ateşspor: Seyfi Cemal, Sezai Avni, Ömer, Salih İzzet, Reşad, Osman, Ethem, Ferid. Millî küme maçlannda tek galibiye tini, Beşiktaşa karşı kazanmış olan Ateşspor takımı, bir giin evvel Galatasarayla yaptığı maçtaki yorgunluğuna rağmen, sür'at ve enerji ile oyuna başladı. Güneşe karşı kalelerini müdafaaya mecbur kaIan Ateşsporlular, uzun paslı açık bir oyunla sık sık Beşiktaş kalesine inerek, bilhassa soldan tehlikeli birkaç hücum yapmağa muvaffak oldular. Kısa bir zaman miidafaa halinde kalan Beşiktaş ilk anlardaki bu sıkıntıyı atlatmağa muvaffak olunca, muavin hattının da yardımıle oyunda hakımiyeti temin etti. Uzun müddet Ateşspor kalesi ceza çizgisi içinde topu ayaktan ayağa dolaştıran Beşiktaş hücum hattı, tathsert bir müdafaa karşısında biraz ürkek hareket etmiş, ikisi direğe, birkaçı da dışan giden şütlerle mühim fırsatlar kaçırmıştır. ladığı topu sıkı bir şütle kaleye havele etti. Top sol kale direğine çarptıktan sonra 24 üncü dakikada Fener ağlarına takılmış bulunuyordu. İlk devre bu surelte nihayete kadar devam ederek 10 Fenerin aleyhıne olarak neticelendi. İkinci devrenin 19 uncu dakıkasında sağdan yapılan tehlikeli bir AnKara hü cumu Fenere ikinci bir gole mal oldu. Vahab, aldığı derin pası kovahyarak, Fener kalesine doğru süzüldü ve bu esnada topu mahirane bir ara pası ile Ali Rızaya geçirdi, Ali Rıza, kale yakınlarında eldığı bu çok müsaid pası anî bir şütle ve Fener kalecisinin kıpırdamasına meydan vermiyen bir sıkılıkla ikinci defa olarak Fener kalesine soktu. 20 mağlub vaziyete düşen Fenerliler, mukadder bir mağlubiyetten kurtulmak :çin sıkı bir hücuma geçtiler. Güç muavin hattmda bir hücum esnasında hakem Ankaragücü aleyhine frikik cezası verdi. Basrinin atığı top Ankaragücü kalesine girdi. Bu golden sonra, oyun mütevazin fakat çok seri ve o nispette de heyecanlı bir sekil aldı. İki taraf da büyük bir enerji sarfına mecbur kalıyorlardı. 39 uncu dakikada Vahab Ankaragücünün 3 üncü savısını yapmağa muvaffak oldu. Oyunun sonlarına doğru iki Fener muhaciminin aşikâr bir surette ofsayd olarak yakaladıkları top Anakarsçücü kalesine girdi ve maç bu suretle 32 Ankaragücü nün galibivetile neticelendi. Bugün Fenerliler daha iyi, daha düz gün ve daha favulsüz oynadılar. sındaki maçı 7 4 , İstanbulspor muhteliti kazandı. Gül kupası maçları Gül kupası atletızm müsabakalarımn ikincisi, dün Kadıköy stadında yapıldı Uzun ve devamlı bir idmandan sonra, güzel dereceler ahnacağı beklenen bu mü sabakalarda, atletlerimiz ümid edilen dereceleri elde edemediler. Mevsim başında bize fazla ümid veren atletlerin bu düşük dereceleri, bulundukları formu kaybet mek üzere olduklarına ciddî bir işarettir. Alınan dereceler şunlardır: 100 Nazmi (G. S.) 1 1.8, Gören (G. S.) Nihayet Habeşli yeniliyor Gülle Arat (Beşiktaş) 13.05, Şe men kazanmıştır. rif (Beşiktaş) Çatalcalı Receb ile Arabacı Mehmed Disk Yusuf (Fener) 38.85, Arat arasmdaki güreşi Arabacı Mehmed son (Beşiktaş) Cirid Şerif (Beşiktaş) 49.07, İhsan (Beşiktaş) Yüksek Süreyya (Boğaziçi) 1.71, Merih (Beşiktaş) Uzun Muzaffer (Haydarpaşa) 6.62, Çaroğlu (Kurtuluş) Üç adım Yavru (G. S.) 13.80, Abdürrahman (Fener) S.nk Şerif (Beşiktaş) 3.10, Viçaropulos (Kurtuluş). Müsabakalar neticesinde: Fenerbahçe 34, Galatasaray 33, Beşiktaş 31, Haydarpaşa 15, Kurtuluş 11, Demirspor ve Beyoğlu 5 er puvan almışlardır. Müsabakalarda derece alan atletlere hediyeler verilmiştir. dakikada hasmını yenerek kazanmıştır. Karamürselli Ahmed ile Karacabeyli İsmail berabere kalmışlardır. Edirneli Süleyman on dördüncü dakikada îzmirli Hüseyine galib geldi. Mülâyim Polonyalı arasmdaki müsabaka yenişinciye kadardı. Mülâyim çok hâkim bir güreşten sonra 46 incı dakikada tuşla galib geldi. Kara Ali Habeş Tafari güreşinde, Kara Ali on beşer dakikadan üçer devre istedi. Habeş pehlivan yenişinciye kadar güreşmeyi teklif etti. Müsabakayı Kara Ali kırk beş dakika içinde bitirece* ğini söyledi ve karşılaşmaya başladılar* Kara Ali ilk hamlede salto yaparak rakibini altına aldı. Ufak bir mücadeleden sonra Kara Ali alta düştü. İlk on beş dakika çok heyecanlı oldu. İkinci devrede Kara Ali çok hâkim güreşmeğe başladı. Devre Kara Alinin hakimiyeti altında geçti. Üçüncü devrede Kara Ali düştüğü müşkül vaziyetten kurtulur kurtulmaz güzel bir oyunla hasmmı yere aldı ve üç saniye tutmak suretile müsabakayı kazandı. Habeş pehlivanı neticeye itiraz ettiyse de Kara Ali minder hakemi tarafındaa galib ilân edildi. Yüzme müsabakalarî İstanbul su sporlan ajanlığı tarafından tertib edilen ikinci teşvik yüzme müsabakaları dün Şeref stadında yapılmıştır. Bu müsabakalarda mektebliler için ayrı bir seri müsabaka yapılmıştır. Küçükler: 100 serbest: Bedri (Beykoz) 1,19, Kemal (Galatasaray). 100 sırtüstü: Kemal (Beykoz) 1,38, Maruf (Beykoz). 100 kurbalama: Musa (Beykoz) 3,29 Hikmet (Beykoz). 400 serbest: İbrahim (Beykoz), Kemal (Galatasaray). Bölge bayrak yarışı: Beykoz birinci 3,00, Galatasaray ikinci. Büyükler: 100 serbest: Saffan (Beykoz) 1,8, 100 sırtüstü: Şamil (Galatasaray) 1,24,6, Fikret (Beykoz) 200 kurbalama: îsmail (Beykoz) 3,21, Harçyan (Beşiktaş). Bölge bayrak yarışı: Birinci Beykoz 2,38,5, ikinci Galatasaray, Mektebliler arasında: 100 serbest: Mahmud (Galatasaray) 1,4, Vedad (Beykoz). 400 serbest: Sadullah (Galatasaray) 5,56,1, Vedad (Beykoz). Müsabakalar neticesinde su topu yapılmıştır. Kırmızı, beyaz takımlar arasında yapılan müsabakayı 3 4 kırmızı takım kazanmıştır. Umumî vaziyette birinciliği Beykoz, ikinciliği Galatasaray almıştır. Diğer müsabakalar İkinci devreye Ateşsporun mahirane paslarla, Beşiktaş kalesine kadar indik leri bir hücumla başlandı. Soliçlerinin yavaş çektiği bir şüt yüzünden, ikinci dakikada beraberliği temin edecekleri mühım bir fırsab kaçırdılar. Ateşsporun birbirini takib eden hü cutnları, Mehmed Aliyi vannı yoğunu sarfettirmeğe mecbur etmiş, galib vazi yette olan Beşiktaşın, bu sıralarda mağlub vaziyete düşmemesine, Mehmed Alinin büyük fedakârhkları amil olmuştur. Fakat yavaş yavaş Ateşspor kalesine yerleşen Beşiktaş, oyunu kendi hakimiyeti içine alarak sayı fırsatlan aramağa başladı. Tek sayı ile işi emniyette görmiyen Beşiktaş hücum hattı, bir sayı çırp tıktan sonra 16 ncı dakikada Hakkının çok kuvvetli bir şütile ikinci sayıyı yapmağa muvaffak oldu. Oyunun tamamile müdafaaya dökül Muhtelit takımlar arasında yapılan kupa maçlarına dün Şeref stadında devam edılmiştir. Birinci müsabaka, Topkapı, Arnavudköy muhtelıtile, Kasımpaşa, Galataspor muhtelitleri arasında yapıldı. Çok sıkı cereyan eden bu maçı 1 0 Topkapı muhteliti kazandı. İkinci müsabaka, İstanbulspoı, Bey karşılaşan Fenerbahçe takımı, oyunun oğluspor muhtelitile, Hilâl, Kurtuluş her iki devresinde de zaman itibarile damuhtelitleri arasında yapıldı. ha hâkim oynatnasına rağmen 3 2 gibi Fazla sayı farkı bulan iki takım ara bir farkla mağlub oldu. Hakem Asımm idaresi altında başlı yan bu maça Fenerlilerin ortadan yap tıklan ve Güc kalesine kadar uzayan bir ınışle başlandı. Fakat, kesılen bu akın Ankaragücü tarafından Vahab vasıtasıle sağ taraftan iade olundu. Birkaç da kika kadar bu suretle karşıhklı akınlarla mütevazin bir şekilde cereyan eden oyun yavaş yavaş Fenerbahçe lehine inkişafa başladı. Ankaragücü kalesine yapılan hücum esnasında atılan şütü kaleci Natık çok mahirane bir plojonla kesmeğe mu vaffak oldu. Oyun bu suretle Fenerin hakimiyeti altında devam ederken Ankaragücü yaptığı anî bir akınla Fener kalesine kadar sokuldu. Ali Rıza bu hücum esnasında demarke vaziyette yakaBeşiktaşlı Hakkı ikinci golü atarken Fenerbahçe Ankaraüü gücü maçı Kara Ali, Habeşliyi yenmeğe uğraşıyor 200 Muzaffer (Haydarpaşa) 23.5, Gören (G. S.) 400 Galib (G. S.) 52.8, Cemal (G. S.) 800 Rıza Maksud (Fener) 2.003, İbrahım (G. S.) 1500 Rıza Maksud (Fener) 4.19.6, Makidis (Kurtuluş) 5000 Hüseyin (Demirspor) 16. 25.8, Artan (Beşiktaş) 110 Vasfi (Haydarpaşa) 16,8, Fenerbahçe kulübünün teşekkürü Fenerbahçe kulübünden: Kulübümüzün tesisi devresinin 31 incî senesini sözle ve yazı ile tebrik lutfunda bulunmak suretile sürurü iftiharımıza iştirak edenlere sonsuz şükran ve minnetimizin arzına muhterem gazetenizin lutfu tavassutunu rica ederiz. Bisiklet birinciliği Beden Terbiyesi îstanbul bölgesi Bisiklet ajanlığından: 1. Türkiye bisiklet birinciliği müsaba' kalan 7/7/939 cuma günü 1 kilometrelik sür'at koşusu ve 9/7/939 pazar günü 156 kilometrelik mukavemet koşusu olmak üzere tespit edilmiştir. 2. Müsabakalar Edirne İstanbul asfalt yolu üzerinde yapılacaktır. 3. Yarış saatleri bilâhare ilân edilecektir. 4. îstanbul takımını teşkil edecek koşucular şunlardır : Abdullah, Haralambo, Anastas, Torkum ve Mihal. 5. Yukarıda adları yazılı bisikletçilerin buna göre şimdiden hazırlanmalan lüzumu ehemmiyetle tebliğ olunur. aramayı düşündüler. Hayırsız akrabalan vardı. Onlara gitmek bile akıllarmdan geçti. Fayda olmıyacağını biliyorlardı. Tekrar bu terzi meselesini düşünmeye başladılar. En çok cesaret veren şey, Türkânm broderi ve dikiş bilmesiydi. Sonra, bunun bir iyiliği daha vardı ki Türkân oradan iş alıp eve getirebilir, annesile beraber çalışabilirdi. Terzi kadın büyük bir atelye açacağmı söylemişti. Olur ya, niçin olmasm? Bu bir fırsattı. Hem Türkân, orada aile kızlarının çahştığını da gözlerile görmemiş miydi? Her ikisine de yeniden cesaret gelmiş ve annesi, Türkânm oraya bir daha uğramasını münasib görmüştü. Fakat, tenbih üstüne tenbih, ihtar üstüne ihtar: Aman kızım, dikkat et! Türkân sokağa girdiği zaman, ayni korkuyu duymadı. Çünkü sokakta bir otomobil duruyor ve içinde iki yaşlı kadın oturuyordu; gelip geçenler de vardı. Nereye gideceğini de bildiği için, meçhuîün tehdidleri azalmıştı. Annesine herşeyi haber vermiş olması da cesaretini artırıyordu. Gizli birşey yapacak değildi. Ve bu teşebbüsün bütün safhalanndan onu gene haberdar edecekti. Kapıya gelince durdu ve kı«a bir tereddüdden sonra zili l çaldı. Güreş müsabakalarî Taksim stadında tertib edilen serbest güreş müsabakalarî dün yapılmıştır. Adapazarlı Servet ile Beşiktaşlı Mustafa arasmdaki güreşi Adapazarlı Servet hükFakat çaktırma«ian yardım et. Mekteb taksitlerini de ben veıemem ya... Ev kirasını ne yapacak? Annesi de var. Gülerek ilâve etti: Badem ezmesile, un kurabiyesile halledilecek mesele değil. Sen tek bir adamsm, pişkinsin, vaziyeti idare edersin; fakat bir kız öyle mi ya? Bunda hakhsın, Bari o çalışsın. Onu da düşünüyoruz. Fakat onun da mektebi var. Bıraksın. Son sınıfta. îmtihana üç ay var. Yazık değil mi? Hakkın var. Türkân o gün mektebden çıktıktan sonra, Afifle buluşmadan evvel, terziyi görmeye karar vermişti. Bütün bir gece, annesile yalnız bunu konuştular. Türkân ona bu terziden bütün şüphelerini, korkulannı, ümidlerini açmıştı. Annesinden hiçbirşey saklamak âdeti değildi. Kadın, kızınm korkularını daha geniş mikyasta benimsedi. Hatta verdikleri ilk karar terziye beraber gitmekti. Fakat sonra ikisi de bunu çirkin buldular. Fare deliğine sığmamış... gibi birşeydi. Verdikleri ikinci karar, Türkânın gitmemesiydi. Başka yerlerde i§ UÇURUMDA Roman: 10 İdare edebilirsin. Bu kızı sana İclâl tanıtmadı mı? Bitti. Kız dediğin mahlukların hepsi böyledir. Hem kollektif yaşamaya, beraber gülüp eğlenmeve bayıhrlar, hem de birbirlerini gözlerini oyacak kadar kıskanırlar. Benim Perihanla Nazmi ve vak'asını unuttun mu? Burada vaziyet hiç o değil, Şevket. Benim hayatım^ İclâlin elinde. Daha iyi ya. İdare et, gitsin. Kendini iki kanlı bir koca farzet. Mavi boncuk hikâyesi. Öyle diyorsun ama sen Perihanı seviyor^'jn ve Nazmiyeyi feda ettin. Ben mecbur değildim. Afif her zamanki yumuşak tavrrlarından birdenbire aynlan bir şiddetle reddetti: Hayır, dedi, ben menfaat için sahtekârhk vapamam. Yazan : Server Bedi Şevket düşündü. Uzun ve kuru esmer yüzünde kalın sıyah kaşlan parlak ve irı gözlerinin üstünü kapatıyor, bakışlarının manasını gizilyordu. Uzun burnu altındaki enli dudaklarınm etrafında istihzaya, tereddüde ve istihfafa benziyen birtakım çizgiler açılıp kapandı. Başını önüne iğiyor ve parmaklannı kirli kıvırcık saçlarının arasma daldırarak düşünüyordu. Sonra başım salladı ve yeni bir muhakemeden sonra verilmiş karar gitti daha emnıyetle tekrarladı: Hayır iki gözüm, hasis menfaat değil ki bu: Hayat, geçim, tahsil, istikbal... Ne yapacaksın? Bir kız için hepsini feda mı edeceksin? Hiç birşeyi feda etmek istemiyorum. Bir ış bulursam... Onu geç, Afif, yavrum... Sen nazik büyümüşsün... Omründe bir kere han odasında yattın mı? İki gün ekmekten başka ağzına birşey koymadığın var mı? Arkadaşmın okumak için verdiği kitabı bir kere bile karıştırmadan sattığın oldu mu? Ev sahibi kapıyı açmadığı için sabaha kadar Fatih parkının etrafmda hiç dolaştın mı? Bunlann hepsi benim başıma geldi ve iki günde bir geliyor. Sana dostça söylüyorum, Afif: Sakın ha! Anladın mı? İşte sana ilk ve son lâf: Sakın ha! Çocukluk edeyim deme. Temiz bir yastık sevgilinin göğsünden daha emindir. Bak bende ikincisi var, birincisi yok. Ev\relâ hayat ve istikbal. Hele şu Universiteyi bir tamamla bakalım. Sonra bana hak verirsin. Biliyorum, şimdi senin maksadın mektebi bırakmak değil. Suad gibi, Şükrü gibi hem dışarıda çalışmak, ne hacet! benim gibi hem de mektebe gitmek istiyorsun. Fakat yapamazsın sen. Şükrünün ne çektiğini biliyor musun? Gecede beş saat uyku var, yok. Suad da ya o şirketten istifa edecek, ya mektebden... Afif sustu. Beşiktaşta Türkândan ayrıldığı dakikadanberi, o da buna benzer şeyleri kendi kendine kaç kere tekrarlamıştı. Çekingen, ürkek ve utangac mizacile çetin bir hayat mücadelesine atılamıyacağını o da düşünmüştü. Türkânla konuşurken bile içinden geçen şey bu değil miydi? Fakat... Şevkete açamadığı bir zaruret daha vardı: Türkânm vaziyeti. Genc kız, muhakkak ki simsiyah mahrumiyet günleri yaşıyordu; bunu söylemiyordu ama, Afif İclâlden öğrenmişti. Saatine baktı. Türkânla bahçede buluşmasına iki saatten fazla vardı. Ona İ>ir teselli haberi de mi götüremiyecekti? Şevkete bunu açmaya da karar verdi: Azizim, dedi, sen meselenin en mühim tarafını bilmiyorsun. Türkânm hali fena, çok fena, bana öyle geliyor ki senin vaziyetinden daha fena. Ben daha çok onu düşünüyorum. Ne yapabilirsin? Ufak tefek yardım et. Perihanm bana, ikide bir: «Edirneden badem ezmesi geldi, seni hatırladım», yahud: «Annem un kurabiyesi yapmış. Seversin diye getirdim» sözlerile yaptığı yardım gibi. Bunun insana verdiği kuvvet midesinden ziyade kalbine, müthiş yaşamak cesareti veriyor. Sana çirkin gelir bu. Nazlı büyümüşsün. Ne nazlısı? Benim de ne anam var, ne babam. Fakat zaruret çekmemişsin. Sana değil, daha ziyade Türkâna dokunur bu.