inVHIt İİİ tfc1 Eğer geç kalsaydı... Perlde Celfil Sabahtanberi durmadan yağmur ya detinc, öfkesine, kinine rağmen.. Hem ğıyordu. Vıcık vıcık çamurlu sokaklar, belki kocasının bu meselede biraz da kapalı kurşunî bir gök. Islak duvarlı ev hakkı vardı. Öbürü ona "sevgisini, alâkaler, rüzgârda hışırtılarla sallanan ağac smı çok daha iyi anlatabilmiş olabilirdi. lar... Yani tam manasile sıkmtıh bir Kendisi ise ona karşı daima biraz vahşi ve kapalı kaltnıştı. Ona olduğu gibi gögün.. rünmemişti. Halbuki bazan haksız ihüNilüfer pencerenîn önünde duru yordu. Küçük burnunu pencereye daya cumlarına, iğneli lâflarına rağmen onu mıştı. Camda, agzınm hizasında sıcak, ko nasıl sevmiştü. Hiçbir kadm onu böyle caman yuvarlak bir buğu meydana gel sevemezdi, sevemiyecekti de. Bu sevgiyi mişti. Genc kadın, kaşları belli belirsiz göstermesini muhakkak ki iyi beceremeçatılmış, bakışlan dalgın karşı evin çatı mişti. Daima ona gitmemiş, onun kendismda birbirine sokularak titreşen güver sine yaklasmasmı beklemiş, büyük bir cinleri seyrediyordu. Çatının hizasmdan suçmuş gibi onunla beraber duyduğu hebir parça deniz görünmekteydi. Karşı sa yecanı, gizlemeğe çahşmıştı. Evet, belki hiller sis içinde kaybolmuştu. Ve görü de kabahat biraz kendisindeydi. Öbürü nen deniz leğende kalmış sabunlu, kirli kocasını olduğu gibi almayı, onun hoşuna gitmeyi bıliyordu. Muhakkak ki kenbir suya benziyordu. Nilüfer hafifçe içini ç«kti ve vaziyetini disinden daha akıllıydı. Güzelliğe gelince, belki yalnız bu biraz eksikti. değistirmiyerek: Çekilmez bir pazar, diy«, mırıldanch, nekadar da uzun, nekadar da!. Bir türlü akşam olmak bilmiyor. . Genc kadının sözleri cevabsız kaldı. Köşede gömüldüiü koltukta kocası Mecdi kitabına dalmış, hareketsiz duruyordu. Bu 30. 33 yaşlarında kumral, iri vücudlii bir adamdı. Yüzünün boyle sıkıntılı bir mana ile dolu olmadıgı zaman daha sevimli ve güzel olduğu muhakkaktı. Fakat şimdi insanda hiç de iyi bir tesir bırakıruyordu. Nilüfer küçük burnunu pencereden çekti. Kocasına dönüp baktı. Sinirli bir hareketle solgun dudaklarınm bir köşesini beyaz dişlerile ısırdı. Kocası, kansının bakı.şlarından bihaber, elinde kitab, hareketsiz durmakta devam ediyordu. Nilüfer yaklaştı, yavaşça eğildi. Kitaba bir göz attı ve acı acı gülümsiyerek mırıî dandı: Hep ayni sayfadasın. Bunu söyler sb'ylemez ilerledi. Masanm üzerindeki çiçekleri düzeltmek bahanesile arkasını döndü. Mecdi birdenbire şiddetle kitabı kapamıştı. Camn sıkılıyor, diye, cevab verdi. Bana çatmak istiyorsun. Sesi hafıf bir öfke ile titriyordu. Genc kadın basını çevirdi, ona baktı. Fakat birşey söylemedi. îçinden öbürünü düşünüyor, dıye, söyleniyordu. Kitab benımle konuşmamak, kendi kendine kalabilmek için bahane. Hep öbürünü düşünüyor ve hep öbürünü düşünecek. Acaba şimdi ona yaklaşıp elini omzuma koyarak «açık konuçalım dostum, burada V>enimle sılcılnjanı istemiyorum. Beni bırakıp ona gidebilirsin, sana mâni olacak degilim desem..» Fakat bunu söylese sonu ne olacakh? Belki Mecdi itiraz edecek, budalaca yalanlarla kendini avutmaya kalkacaktı. Bunu yapmayıp da kalkıp giderse.. Hayır, Nilüfer buna da tahammül edecek kadar cesareti olmadığını hissediyordu. O zaman bu evde, bu yağmurlu, boğucu havada ihanet edilmiş, terkedilmi$, sevilmemiş, düşünülmemiş bir kadm olarak kalmak ve ağlamak lâzım geliyordu. Bu ikinci ihtimali düşünürken başına gelecek felâkete şimdiden gözleri sulandı. Peki ne yapması lâzımdı? Herşeyi bildiği halde susacak mıydı? Bu sükut, bu sahte sükut onu çıldırtıyordu. Buna tahammülü yoktu. Artık herşey bitmiçti. Nilüfer bunu pek iyi hissediyordu. Kocasmı kaybet mişti. Allahım bu ne müthiş birşeydi! Kocasını bir başka kadın elinden almıştı. Ve belki kendisi Mecdi için birlikte sürüklenmesi rnecburî ağır bir yiikten başka birşey değildi. Hayır, hayır o böyle biçare, terkedilmiş bir kadm olarak kalmak, huzurile Mecdiye azab vermek istemiyordu. Zaten artık bu azab içinde sıkmtıh, işkenceli hayatı devam ettirmek ona da çok güç geliyordu. Bir çare bulmak, birşeyler yapmak lâzımdı. Evet birseyler yapmak.. Dışarıda yağmur TÜzgârın kamçısı altında savrula savrula yağmakta devam ediyordu. Şimdi güvercinler çatınm içinde iyice kaybolmuşlardı. Deniz daha beyazlaşmış gibiydi. Sahil denizin renginden biraz daha koyu kalınca bir hat halinde görünüyordu. Genc kadm parmaklarile yavaşça yanaklanna süzülen yaşları kuruladı. Pencereden ayrıldı. Şimdi gayet sakin görünüyordu. Gözlerinde eski o vahşi pırıltı kalmamıştı, yalnız biraz kızarmış lardı. Buradan ağır ağır çıktı. Yatak odasma girdi, orada kocasının başucundaki gece dolabmm çekmesini açtı, çekmedeki bazı mendil, kâğıd gibi şeyleri ayırarak oradan küçük siyah bir silâh çıkardı. Silâh elinde, döndü. Tuvalet aynasınm önünde ayakta durdu. Elinde sıkı sıkı silâhı tutuyor, «çok acı çeker miyim?» diye, düsünüyordu. Bununla beraber büyük bir korku duymuyordu. Çok sakindi. Hatta endişesiz denebilir. Buna kendisi de biraz hayret ediyordu. „ SÎNEMA Fred Mac Murray Holivudun en cimri ve en büyük ayaklara sahib artistidir r NEWYORKSergisine Kafile ve Münferit Seyahatler 14 NtSAN MANHATTAN NORMANDIE 1 gün Roma, 4 gün Paris, 21 gün NewYork Bu ayın yirmi beşinde kayıdlar kapanıyor. Pasaport muamelesi başlamıştır. 5 TEMMUZ QUEEN MARY NORMANDIE 7 gün Patis, 16 gün NewYork, 13 Ağustosta dönüş Dünyanm en lüks bu transatlantiklerindeki yerlerinizi hemen kapatmız. 29 TEMMUZ REKS ROMA Pire Napoli Nis Cebelütank NewYork Tek olarak sevahat etmek istiyenlere de gidİD gelme bilet verilir. Seyahat acentalığı Ga'atasarav, tstanbul Tel: 44914 16 Mart 1939 RA D YO (Bu akşamki program J 1 Fred Mac Murray, Jean Parker'le birlikte Holivud'dan yazılıyor: Eğer karşınızda hiddetten gözleri faltaşı gibi açılmış, yüzü kıpkırmızı olmuş bir adam görmek isterseniz son defa A merikanın hemen her tarafında büyük Karagümrük A Y S U muvaffakiyetler kazanan «Hava kahraAYNAROZ KADISI ANNA KARENIN manları» filminin bas mümessili Fred Törkçe söılü şarkılı Greta Garbo Frederic March Mac Murray'a: Buglln 1 de 3 de ve 8.3O da Siz îrlandalı mısınız? Diye sorunuz. Birçoklan gibi lâtife zu ettiği kadar rızıklanır. Ama, kadm maksadile ben de bu işi yaptım. San'atIar, rnalum ya, mubalâğadan hoşlamr iâr birdenbire: lar.. Bu rivayetleri işte o mubalâğalar doİle Hayır, diye köpürdü, bu sahte etiğuruyor. Halbuki açıkhavada avlanıp keti de bana kim yapıştırdı bilrnem. VaBüyük bir Fransız eğlenmeği, barlarda sampanya içip sefakıâ, îrlandalı olmak hiç de fena birşey het âleminde gezmeğe tercih ettiğime değil ama, neden başkalannın hatın için memnun olsa yal. Konservatuar müdiriyeti, büyük ve vatanımı değiştireyim. Baba tarafımdan dehakâr Fransız viyolonisti Bay FranBaktım ki iş daha uzayacak: Iskoçyah, ana tarafından da Almanım. seskatı'nın memleketimize gelişinden Aman üstad, d«dim, affedersin Maamafih iş bu kadarla kalsa gene iyi.. istıfade ederek 21 mart salı akşamı saat Bana bir iftira daha atıyorlar. Guya ben derdlerini depreştirdim. Asıl maksadım; 21 de Fransız Tiyatrosunda büyük bir cimri imişim. Evet iktısadı severim. Çün meslekî faaliyetimize aid birkaç şey Öğ konser vermeği kararlaştırılmıştır. Bu kü bizim gibi artistlerin hiç beklenilme renmekti?. konser, şef Seyfeddm Asal idaresinde ve dik bir zamanda modası birdenbire geçi Meslekî faaliyet ne olacak?. Halk Bay Franseskatı solist olacaktır. verir. Eğer biraz ekonomi yapmıyacak o beni bir parça tutuyor, onun için oynayıp Programda: Le Konserto de Betho ursam o vakit ağzrnıı havaya mı aça duruyorum. Yalnız ah, şu ayaklarım yok ven. yım? Yegâne zevkim yabani ör mu? Onlara her bakışta yeniden büyüAyni konserde piyanonun refakatinde dek avlamak ve bahk tutmaktır. düklerini zannediyorum.. 44 numara is Bay Franseskatı Le Konserto de Paga"akat kanm da o ıftiracıların p a r * ' karpin bile ufak gelmeğe başladı.. Of!. ninl veLa Soa*te A Kreutzer'i çalacaktır. tisindendir. Guya kendisini mütemadiyen Of! Bütün muîSİk4"BV«raklılaxıni mfcmnun Anladım ki Fred'i bir kere hiddetlenördek suyuna kuru, fasulye yemeğe mahdirdikten sonra yatıştırmanın imkânı yok.. edecek fevkalâde bir musiki hâd'sesi. Bir kâğıd yazıp bırakması lâzım m;y kum ediyormuşum. Kat'iyyen yalan.. Biletler yanndan itibaren satılmağa dı? Hayır, buna lüzum yoktu. Neyi izah Aşçım, hergün çeşid çeşid yemekler pi San'ata dair konuşmayı başka bir güne başlanacaktır. edecekti? Mecdi şimdiye kadar kendini sirir, mubarek de tıkabasa hepsinden ar talik etmeğe mecbur oldum. nasıl sevdiğini belki anlamamıştı. Bu ölüm ona tnükemmelen herşeyi izah edebilirdi. Acaba üzülecek miydi? VicdanVE sız bir adam değildi. Hatta belki de çok üzülecekti. Tahmininden fazla.. Bunu düşünmek Nilüferin hoşuna gidiyordu. G ö ü i bî sinemalarında Fakat artık işi bir an evvel bitirmek lâzımdı. Doğruldu, silâhı elinde kuvvetle Bu tılmin bir feopvası büvük tedakârlıklarla İzmirde TAYYAE sırıemasında aym zamanda göstenlıyor sıktı, kendini son bir defa görmek isti yormuş gibi aynaya baktı. O zaman vücudü sarsıldı, gözleri büyüdü. Arkadan yavaş yavaş kocasının kendisine yaklaşmakta olduğunu görmüştü. Türkıye Radyodıfüzyon Postaları DALGA ÜZUNLUGU 1639 m. 183 B.CS. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P 31,70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. 12,30 Program. 12,35 Türk muziği Pl. 13,00 Memleket saat ayarı, ajans, meteorolojı haberlerı. 13.1514 Muzik tKarıgık program Pl.> 18,30 Program. 18,35 Müzik Pl. 9 TEMMUZ (Melodiler, SoİLStler) 19,00 Konuşma (ZiTALEBE MUALLİM raat saati) 19,15 Turk müziğl (Faaıl heye2 gün Bükreş, 1 gün Roterdam, ti> Tahsm Karakuş, Hakkı Derman, Reük Fersan, Hasan Gur, Hamdi Tokay, Basrt 9 gün NewYork, 2 gün Paris Uîler. 20,00 Ajans, meteoroloji haberlerl. zlDolmakta olan bu ucuz ve raat borsası (fıat). 20 15 Turk muzığı . Çazevkli seyahat için hemen lanlar: Vecıhe , Cevdet Çağla, Eşref Kadri, kamaralarmızı alınız. Kemal Nlyazl seyhun, Okuyanlar: Necnu Rıza, Semahat Ozdenaes. 1 Peşrev. 2 Ali Ağa Uşak şarkı Daim seni ben arardım. 3 Mahmud Oelâleddln Paşa Narı fırkat. 4 Şevkı Bey Tutuldu damı zulfıyare. 5 Suphi Ziya Gucendi biraz sozlstanbul sinema arını altüst eden ve .*t0;0OO kışi tara jndan % lenme. 6 Kemal Niyazi Seyhun Taksım. 7 Refik Fersan Oogsumden kaçıp gıttın. 8 Refık Fersan Ey benim gon« ca gulum. 9 Dede Sana lâyık mı ey gülABDULVEHAB ve NECAT I ten. 10 Şemseddin Ziya Bıktım elinden. 11 Saz slmalsi. 21,00 Memleket saat TUrkçe sözlU, arapça şarkılı büyük şark filmi. I âyarı. 21,00 Konuşma. 21,15 Esham, tahvıât, kambıyo nukud borsası (fiat). 21,25 DO tlanmza h.ber v«r<n z. ^arunlar n ües«e«esı. T lefon 8 | ^ B 1 H Neş'eli plâklar. 21,30 Muzık (Kuçuk orkes;ra Şef: Necib Aşkm). 22,30 Müzlk (Çıgan D l b ^ l ü T lf 8 vesaire Pl) 23,00 Müzik (Cazband Pl.) ' j Yarın akşa n T U R A N tiyatrosuoda 23,4524 Son ajans haberleri ve yarınki program. ' DUMBULLU İSMAİL GECESi 'İ ^ Okuyucu HURHAN ve saz heyeti, ERTUGRUL Operalar ve operetler SADi ve arkadaşları, Miçel varyetesı, okuyucu Semıha, S. Atila revusü, ayak oyunları, 21,05 Monte Cenerl: Fldelio. Miçe Fençe varyetesı, bu gecpvi bekleyniz. 22,05 Roma: Der Frelschutz. Tei. , 22127 •B«HBBaaaBBai a m m m m m m m NATTA AŞKIN GÖZ YAŞLARI 1 YILD1Z sinemasında I TRABZON Büyük konserler 17,05 17,20 21,15 21,35 22,05 22,20 22,35 1,06 KONSERVATUAR ORKESTRASl ViYOLONiSTi Frankfurt: Flotow, Nikolâl, Lotrlzing, Weber, Bach vesair bestekâıların eserlerl. Droitwich: Senfonik konser. Leipzıg: Gluck, Haydn, Schubert, Dvo rak, Liszt, Wagner, Gounod'un eserlerl Breslav: Bach ve Beethoven'ln «serleri. Londra (Regional): Sibelius, Dellas, Schumann'm eserlerl. Strassburg: Schubert Haydn ve Massenet'ln eserleri. Paris (Eiffel kulesi): Orkestra konserl. Stuttgart: Handel, Beethonven, Brahms'ın eserlerl. Oda Doyçlandzender: Ev muslklsl. musikileri 6,20 Solistlerin konserleri Hamburg: Şan konseri. Varşova: Muhteliî parçalar. Berlin: Şarkılar. Munıh: Küçük konser. Doyçlandzender : Norveç plyano musikisi. 9,40 Kolonya: İskandinavya musikisl (Pl yano lle>. .Û.50 Viyana: Şarkılar. 20,05 Paris (P. T. T.): Keman konseri. 22,05 Varşova: Piyano konseri. ;3,35 Doyçlandzender: Sonatlar. 6,30 7,20 8,05 9,25 9,30 SUMER TAKSİM YASASIN ASK NOBETÇİ ECZANELER Görülmemiş bîr muvaffakiyetle başlandı Bu Birdenbire genc kadınm elinden silâh düştü ve bir anda kendini onun kolları Sinemasında Mecdi kalkmış, pencereye yaklaşmış arasmda buldu. Mecdi, sesi heyecan, hiddet içinde: tı. Elile alnını sıkarak: Delirdin mi sen, diyordu. Kendini Gerçekten ne berbad hava! diye, öldürecek miydin, ne çocuksun yarab söylendi. ! ÖLÜM Fakat birdenbire sustu. Başını çevire bim Fakat niçin? İyi ki kapmın anahtarı M L rek kulak verdi. İçeride telefon çalıyor yanımdaydı. Sanki içime doğmuş gibi.. Kıymetli ve meşhur muganniye Dedu. Genc kadın kocasınm telâşlı bir ha Hasanın elinden kurtulur kurtulmaz... niz Kızı Bayan Eftalya uzun müddet reketle kapıya doğru yürüdüğünü görünBunları söylüyor, bir taraftan onun tenberi duçar olduğu kalb hastalığından ce kıpırdamadan olduğu yerde kaldı. O yüzünü göğsünden kaldırmağa uğraşı kurtulamıyarak vefat etmiştir. Cenazesi nun arkasından gıtmenın manasızhğını yordu. Fakat genc kadın bu geniş göğse perşembe günü saat üçte Taksimde Aanhyordu. Yüzde yüz öbürile konuşa sanki yapışmıştı. Başını kaldırmamakta yatiriyada kilisesinden kaldırılarak ecaktı ve işte içeride mırıltı gibi bir sesle ısrar ediyordu. Yalnız hıçkırıklarla bo bedî metfen.ne tevdi olunacaktır. konusmağa başlaıruştı. ğulan bir sesle: Yalancı, yalancı, diye, söylendi. Genc kadın sapsarı olmuş, yeşil gözMEVLİD leri irileşmiş ve ateşli, vahşi bir mana al Hâlâ Hasanla olduğunu söylüyorsun.. O zaman Mecdinin vücudünden şid mıstı. Tanrınm rahmetine kavuşan eşim ve F L O K E N C E RICE JA v/ES STEVARD babamız Cafer Baradanaki oğlu Giridli detli bir titreme geçti. Yavaşça: Konuşma gayet kısa sürdü. Kocası ROBERT Y . U N G LlbNEL BARRYMORE Niyazi Baranm ruhuna ithaf edilmek Nilüfer! diye, mınldandı. telefonu kapayıp odaya girdigi zaman üzere 18/3/939 cumartes: günü öğle naGenc kadın şimdi onun göğsünden baoldukça heyecanlıydı. Telâşla: «Derhal gibi 4 bUyük artist tarafından yaratılan mazından sonra Tophanede Kılıçali cagitmem lâzım, dedi. Bizim Hasan tele şını kaldırmıştı. Gözleri yaş içinde: miinde Mevlidi Şerif kıraat olunaca Öbürile beraberdin, diye, devam fon ediyor. Mühim bir iş için..» ğından din kardeşlerimizin teşriflerini Daha bir sürü şeyler söyledi. Fakat etti. Onu seviyorsun. Benden nefret edirıca ederiz. Nilüfer artık dinlemiyordu. «Beni yalnız yorsun. Ah.. Eşi: Nimet, oğlu: Galib Baran, Tekrar şiddetle hıçkırmağa başlamışbırakıyor, dıye, düsünüyordu. Öbürü çaKızlan: Pembe, Muazzez Baran Fransızca sözlü emsalsiz fillm başlıyor ğırdı, gel, dedi ve o beni yalnız bırakı tı. Genc adam, kollannı uzattı, onu şidAmerikan bahrıyesinin genış çerçevesi dahilınde aşk kahramanı... Spor yılyor! Böyle bir havada, hem de bir pazar detle göğsüne bastırdı. «Nilüfer!» diye, dızları.. Kahramanlık şampiyonlan... Cıdden görülecek bir tilm. tekrar mırıldandı. Genc kadınm hıçkır günü!.» ^ • • ^ • • • ^ ^ • ^ llâveten : FOKS JURNAL Ah, onun üzerine alılmak, «alçak, al ması birdenbire durdu, titredi. Onun kenTUrkçe SözlU disine hiç bu kadar nüvazişkâr, bu kaçak» diye, haykırmak istiyordu. Onun i Frederik March Sevenlerin Sevilenîerin Aşkı tanıyanların eseri ve filmi yüzünü, gözünü parçalamak, ona bir fe dar tatlı hitab ettiğini hatırlamıyor gibiy I N Renkli Miki Mavus nalık yapmak istiyordu. Fakat hiçbir şey di. Hele vücudüne dolanan bu kuvvetli E Foks Junal yapcnadı. Ve Mecdi binbir mazeret sıra kollar... M dünya havadisleri Halbuki ben, dedi, halbuki ben, layıp çabuk avdet etmege çalışacağını A ilâveten 4,30 da S1 ilâve ederek gittiği zaman tekrar pence seni nasıl seviyorum. Sen bunu bilmiyorreye döndü. Küçük burnunu cama daya sun, seni benim kadar kimse sevemez. Nilüfer, Nilüferciğim, sevgiliml. dı. Onun şakır şakır yağan yağmurun alGenc kadın saçlarında sıcak buseler tında pardesüsünün yakasmı kaldırm's, koşarak gidişini seyretti. Gözlerinden hissediyordu. Artık devam etmedi sustu. Bakırköy . B A K I R Samatyada : Ş E N Şebemini A K G Ü N sinemalannda bol bol yaşlar süzülüyor, onların tuzlu Eğer Mecdi biraz geç kalsa şimdi belki yüzüne inerek gittikçe daha sıcak bir temasla cildini yakan kocasının buseleri allezzetini dudaklarmda hissediyordu. Ne ölmüş bulunacaktı. Halbuki artık vaziyet Endülüs Geceleri olursa olsun bu onun kocasıvdı. Ve ne •leöi<ımisti. Partiyi kazandiğı muhakkak tmda tath ürpermeler geçiriyordu. GECE ANAHTARI Peride Celâl olursa olsun onu seviyordu. Bütün hid tı. Sevinc içinde titriyor, ve saçlanndan İPEK Akşam Fransızca Sözlü Büyük Heyecan Büyük Aşk ve Büyük Maceralar filmi SAHRA BEKÇiLERi JEAN PiERRE AUMOKT Z Ü Ayrıca: FOKS DUNYA HABEBLERi GAZElESi, Harlciye Vekilimizin Atina Seyahati. DKKAT: Numaralı koltukların erkenden aldıniması rica olunur, T e l : 44289 c Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerlndeki nobetçi eczaneler şunlardır: lstanbul cıheti: Eminonunde (Hüseyin Hüsnü), Alemdara (Esad), Kumkapıda (Cemil), Kuçükpazarda (Bensason), Eyübde (Arif Beşer), Fatlhte (Vitali). Bakırköyde (Merkez) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: İstlklâl caddesinde (Kanzuk), Yenişe hlrde (Baronakyan), Bostancıbaşı caddeinde (İtimad), Galata Mahmudiye cad » desinde (İsmet), İstiklâl caddesinde (Takiim), Kurtuluş caddesinde (Necdet), Be jiktasta (Nail Halid Tipi), Kasımpasada Vasıf), Hasköyde (Barbud) eczaneleri. Üsküdarda (Selimiye), Sarıyerde (Asaf), Kadıkoy Muvakkithane caddesinde (Halk), Soğudluçeşme caddesinde (Hulusi Osman), Buyukadada (Şinasi Rıza) eczaneleri. Bu akşam S A R A Y sinemasında |c DENİZ NAMZETLERi Ts A B k V E R T E R ' i n ^. BugünMELEKte N Kaptan muhteşem bir muvafSakiyet kazanmaktadır. Kaptan Skorpîos AT E Ş Kara Korsan Skorpios HAZRET SÜLEYMANIN HAZıNELERi Gönül Yolu I